Uygulanabi̇li̇rli̇k Sorunu Açisindan Söylem Eti̇ği̇ İle Küresel Ahlak Düşüncesi̇ni̇n Karşilaştirilmasi (original) (raw)

Küreselleşen Dünyada Ahlak Tasavvuru

Journal of Divinity, Faculty of Hitit University, 2013

Son çalışmalar ahlaki davranışın ahlak tasavvuru tarafından belirlendiğini ortaya koymaktadır. Bu çalışma ahlaki davranışların nasıl ahlak tasavvuru tarafından belirlendiğini açıkladıktan sonra küreselleşmenin ahlak tasavvuru üzerindeki etkilerini incelemektedir. İkinci olarak ahlak tasavvurunun küreselleşmesi ile yerelle bağlantısının sekteye uğraması araştırılmaktadır. Üçüncü ve dördüncü olarak, kültür endüstrisinin ve kültürel emperyalizmin ahlak tasavvurunda meydana getirdiği tek tipleştirme tartışılmaktadır. Daha sonra küreselleşmenin ahlak tasavvurunda meydana getirdiği parçalanma ele alınmaktadır. Son olarak küreselleşme, din ve ahlak tasavvuru konuları incelenmektedir.

Evrensel Ahlak Yasası Karşısında Tesir ve Yayılma İmkânı Bakımından Aristokratik Bir Ahlâk Mümkün müdür

Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü dergisi, 2014

Ahlâk felsefesi genel anlamda insan davranış ve eylemlerini konu edinen pratik felsefenin bir alt dalıdır. İnsan eylem ve davranışlarını belirleyen genel ilkeler var mıdır? Bu ölçütler karşısında insanın irade özgürlüğünün bulunup bulunmadığı sorunu da etiğin araştırma alanına girmektedir. İnsan yaşamının anlam ve değeri bir yüksek amaca ulaşma gayretiyle ortaya çıkmaktadır. Ahlakî açıdan bu yüksek amaç "en yüksek iyi" dediğimiz şeydir. Ahlak tarihi boyunca en yüksek iyinin ne olduğu araştırılmıştır. Eğer herhangi bir ahlâk kendisini, istediği şartların uygulanmasındaki güçlüğünden dolayı sınırlı bir seçkinler zümresine özgü kılıyorsa bu ahlâk tipine, tesir ve yayılma imkanı bakımından aristokratik ahlâk denilmektedir.

Küresel İkli̇m Deği̇şi̇kli̇ği̇ Ve Uyum Çalişmalari: Türki̇ye Açisindan Değerlendi̇ri̇lmesi̇

2018

Iklim, canlilarin yasama alani ve ozelliklerini belirleyen en onemli unsur olmakla birlikte, insanoglu icin tum yasama gereksinimlerini karsilayan kaynagin kendisidir. Iklim degisikligi, cok ciddi cevresel ve sosyo-ekonomik sonuclara yol acabilecek cok yonlu ve kuresel bir sorun olarak karsimiza cikmaktadir. Kuresel isinma, ortalama kuresel sicaklik artisinin uzun-donemli egilimi anlamina gelmektedir. Iklim degisikligi ise ortalama kuresel isinmayla sonuclanan kuresel iklimdeki degisikliktir. Iklim degisikliginin olasi etkilerine karsi Turkiye’nin fiziki konumuna bakildiginda, potansiyel etkiler acisindan Turkiye’nin risk grubu ulkeler arasinda yer aldigi gorulmektedir. Boylece, iklim degisikliginin Turkiye’de neden olabilecegi sosyo-ekonomik ve cevresel etkilerin onemi de ortaya cikmaktadir. Iklim degisikligi etki analizlerinin yapilmasi; Turkiye’de iklim degisikliginin cesitli sektorler ve sosyal kesimlere olan etkilerinin belirlenmesi, iklim degisikligine uyum calismalarinin fayd...

ÖĞRETMEN YETİŞTİRMEDEN SORUMLU KURUMLARIN AKREDİTASYONU: TÜRKİYE VE DÜNYA UYGULAMALARI ÜZERİNE BİR İNCELEME

Eğitim Yönetimi ve Politikaları Dergisi (EYPO), 2022

Teacher training and teacher training processes and policies of education faculties are still up-to-date in terms of educational efficiency and achievement of goals. Thus countries reach various conclusions and make decisions about the success of the teacher training process by considering various national and international evaluation results. In this context, it is important to provide accreditation of teacher education and education faculties and to establish quality assurance. In this context, the aim of this research is to examine the accreditation processes of institutions and programs responsible for teacher training in Turkey and around the world. Looking at the world scale, America, Australia and European countries have succeeded in being the leading countries in the accreditation of institutions providing teacher education. However, in some European countries only basic education or secondary education teacher training programs are accredited, while in some countries all teacher education programs are evaluated for accreditation. The accreditation process of institutions that provide teacher education can also cause various critical consequences for education faculties. For example, while sanctions such as reducing the number of students to whom funding is provided or stopping their services are implemented in the UK, in China, it can cause major negative consequences for the future of the institution, such as banning the continuation of the program or the loss of students from institutes with low evaluation grades. In this direction, considering the accreditation practices in increasing the quality of teachers will provide important benefits in achieving the future education visions of the countries. Öğretmen eğitimi ve eğitim fakültelerinin öğretmen yetiştirme süreci ve politikaları, eğitim verimliliği ve hedeflere ulaşma açısından günümüzde halen güncelliğini korumaktadır. Nitekim ülkeler, çeşitli ulusal ve uluslararası değerlendirme sonuçlarını dikkate alarak öğretmen yetiştirme sürecinin başarısı hakkında çeşitli sonuçlara ulaşmakta ve kararlar almaktadırlar. Bu çerçevede öğretmen yetiştirilmesinin ve eğitim fakültelerinin akreditasyonunun sağlanması ve kalite güvencesinin oluşturulması önem taşımaktadır. Bu bağlamda bu araştırmanın amacı, Türkiye ve dünya ölçeğinde öğretmen yetiştirmeden sorumlu kurumların ve programların akreditasyon süreçlerinin incelenmesidir. Dünya ölçeğinde bakıldığında Amerika, Avustralya ve Avrupa ülkeleri öğretmen eğitimi sağlayan kurumların akreditasyonunda önde gelen ülkeler olmayı başarmışlardır. Yine bazı Avrupa ülkelerinde sadece temel eğitim veya ortaöğretim öğretmen yetiştirme programları akredite edilirken, bazı ülkelerde ise tüm öğretmen eğitimi programları akreditasyon değerlendirmesine alınmaktadır. Öğretmen eğitimi ve yetiştirilmesini sağlayan kurumların akreditasyon süreci, eğitim fakülteleri açısından çeşitli kritik sonuçlara da neden olabilmektedir. Nitekim İngiltere’de fon desteğinin sağlandığı öğrenci sayısının azaltılması veya hizmetlerinin durdurulması Çin’de ise programın sürdürülmesinden men etme veya düşük değerlendirme notu alan enstitülerin öğrenci kaybına uğraması gibi kurum geleceğini ilgilendiren büyük olumsuz sonuçlara neden olabilmektedir. Bu doğrultuda akreditasyon uygulamalarının öğretmen kalitesinin arttırılmasında dikkate alınması, ülkelerin gelecek eğitim vizyonlarının başarılmasında önemli yararlar sağlayacaktır.

Uluslararası Hukukta Saldırı Suçunun Uygulanabilirliği Sorunu

Uluslararası Hukukta Saldırı Suçunun Uygulanabilirliği Sorunu, 2024

17 Temmuz 2018 tarihinde Uluslararası Ceza Mahkemesinin yargı yetkisinin başladığı ve devletlerin birbirlerine karşı gerçekleştirdiği vahim silahlı kuvvet kullanımlarında söz konusu devletlerdeki lider statüsüne sahip olan kişileri cezalandırmak üzere ihdas edilmiş olan saldırı suçu, günümüzde birçok hukuki ve pratik sebepler vesilesiyle uygulama alanı bulabilmekte güçlük çekmektedir. Saldırı fiili olarak adlandırılan bu tür silahlı kuvvet kullanımlarının dünyada çeşitli aktörler tarafından defaatle gerçekleştirildiğine şahit olunmaktadır. Nitekim bu hususa rağmen günümüze kadarki süreçte Uluslararası Ceza Mahkemesinde bir saldırı suçu sebebiyle yargılama yapılamamış olmasında, bahsi geçen hukuki ve pratik güçlüklüklerin rolü de yadsınamaz. Devletlerin gerçekleştirdiği hangi tür silahlı kuvvet kullanımlarının saldırı suçunu gündeme getirebileceği ve hangi hallerde söz konusu kuvvet kullanımlarının uluslararası hukuka aykırılık taşımayacağı da tartışmalı hususlardır. Bu çalışmada, ilk olarak saldırı suçunun tarihi gelişimi ve suçla doğrudan bağlantılı olan kavramlar incelenmiştir. Bu tespitlerin akabinde suçun hukuki yönlerinin ortaya koyulması amacıyla uluslararası ceza hukukuna uygun bir şekilde ayrıntılı bir suç incelemesi gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın son bölümünde saldırı suçunun uygulanmasında karşılaşılan sorunlarla birlikte gelecekte karşılaşılabilecek potansiyel sorunların da tespiti yapılmış ve suça vücut vermesi muhtemel olan tartışmalı hususlar incelenerek hukuki görüşler paylaşılmıştır. Nihayetinde de suçun uygulanmasındaki güçlüklerin ortadan kaldırılması niyetiyle suçun ihdasındaki asıl amaç olan devletleri başka devletlere karşı saldırganlık göstermek için bir araç olarak kullanan lider statüsündeki kişilerin cezalandırılarak uluslararası barış ve güvenliğin sağlanabilmesini mümkün kılacak hukuki değişiklikler tavsiye edilmiştir.

Evrensel İnsan Hakları Bağlamında Türkiye'nin İltica Hakkı Uygulaması

Giriş Mülteci hakları ve insan hakları, devletlerin kendi egemenlik haklarını ön plana alan tu-tumları nedeniyle uluslararası hukukta bütüncül bir kategori içinde ele alınmamaktadırlar. Mültecilerin hukuki durumuna dair uluslararası belgeler ise devletlerin bu yaklaşımı ile mülteci haklarının, insan hakları bağlamında uzlaştırılmasına yönelik düzenlemelerdir (Er-güven & Özturanlı, 2013, s. 1053). Bu çalışmada, diğer devletlerin egemenlik konularındaki hassasiyetlerini taşımanın beraberinde dünya siyasetinde yaşanan gelişmeler, Türkiye'nin yakın çevresinde yaşanan savaşlar ve iç çatışmalar, Avrupa Birliği'ne üyelik süreci ve ülke içi ekonomik, sosyal ve siyasal şartlar çerçevesinde oluşan özgün bir ortamda şekillenen, Öz: Mültecilerin hakları; insan hakları ile ilişkisinin yanı sıra iltica edilen devletlerin güvenliğini, ekonomilerini, iç ve dış politikalarını ilgilendiren, yani insanların ve devletlerin haklarının ve beklentilerinin çatışabildiği bir alanda yer almaktadır. Uluslararası hukukta insan hakları ve mülteci hakları tek kategori içinde ele alınmamasının en önemli sebebi de devletlerin egemenlik haklarıyla yakından ilişkili olan ülkeye yabancıların girişi hakkında devletlerin uluslararası hukukun kendilerini bağlayıcı düzenlemeler yapmasından kaçınmak istemeleri ve devletler açısından mülteciler konusunun insan hakları değil fakat insani yaklaşım çerçevesinde ele alınmasının daha uygun görülmesidir. Bu çalışmada, evrensel insan hakları bağlamında Türkiye'nin iltica hakkı uygulaması değerlendirilecektir. Günümüzde üç kıtayı birleştiren konumu ile Türkiye toprakları gerek ekonomik nedenlerle gerekse zulümden kaçmak için ülkelerinden ayrılan insanlar için hem Avrupa ülkelerine kaçış yolunda bir geçiş güzergâhı hem de yasal ve yasa dışı olarak ikamet ettikleri bir coğrafyadır. Dünya siyasetinde yaşanan gelişmeler, yakın çevresinde yaşanan savaşlar ve iç çatışmalar, Avrupa Birliği'ne üyelik süreci ve ülke içi ekonomik, sosyal ve siyasal şartlar; cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Türkiye'nin iltica hakkı uygulamasının değişik evrelerden geçmesine neden olmuştur. Çalışmada öncelikle dünyada mültecilerin durumu ve mültecilere tanınan haklarının günümüzde geldiği nokta kısaca ele alınacaktır. Ardından Türkiye'nin iltica politikasının tarihsel geçmişi anlatılarak günümüzde Türkiye' de uygulanan iltica rejimi hukuki, ekonomik ve siyasi yönleriyle, evrensel insan hakları ile uyumu açısından değerlendirilecektir.

Dünya Di̇nleri̇nde Ahlak

2018

Insanlik son birkac yuzyildir bireysel ve toplumsal anlamda pek cok degisiklikle karsi karsiya kalmistir. Siyasi, ekonomik, toplumsal anlamda yasanan degisimler bireylerin hayata bakis acilarini, onlara verilen egitim seklini, aile yapisini kisacasi cevresindeki pek cok seyi etkilemistir. Bu degisimler icinde birey ve toplumun ahlaka bakis acilari, ahlaki olgunluklari farklilik gostermeye baslamistir. Hâlbuki dunya nufusunun onemli bir bolumunun kabul ettigi dinlerin kendi icinde bir ahlak sistemi vardir ve ahlak sisteminin insanoglunu olumlu yonde etkilemesi gerekir.

Uluslararası Hukuk Genel İlkelerinden, Ahde Vefa İlkesi

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Programı, 2020-2021 Güz Dönemi Uluslararası Hukuk I Dersi Vize Ödevi için hazırlanmıştır., 2020

İnsanların veya devletlerin verdikleri sözleri tutmaları gerektiğini söyleyen ahlaki bir değer olan ahde vefa, Roma Hukukundan türemiş ve modern çağda bir kural olmuştur. 1969 tarihli Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesiyle uluslararası hukukun genel ilkelerinden kabul edilen “Ahde Vefa” ilkesi, devlet eliyle atılan imzaların kalıcılığı ve bağlayıcılığını savunur. Söze bağlılık ilkesi olarak da bilinen ahde vefa sayesinde ülkeler sözlerini tutup birlikte ve barış içinde yaşayabilirler. Öyle ki dünya barışı, insanlık için hayati önem taşımaktadır. Ülkeler birbirleriyle iyi ilişkiler kurdukları için karşılaştıkları zorluklara dayanabilmektedir. Bu çalışmada, Ahde vefanın kavramsal çerçevesi ışığında, tarihteki doğuşu, hukuktaki yeri ve önemi incelenecektir.