Geçmişten Günümüze Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yerleşkesi ve Yapılarının Mimari Gelişimi (original) (raw)
Related papers
Cumhuriyetin ilk 50 yılında Van merkezde eğitim yapılarının mimari gelişimi
Cumhuriyetimizin 100. Yılına Armağan, 2023
Şevin BAYRAM GİRİŞ Cumhuriyetin 100. yılını kutlarken, daha önceki 50. yıl ve 75. yıl kutlamaları kapsamında yapıldığı gibi, çeşitli alanlarda cumhuriyet tarihi ile ilgili envanter ve araştırma çalışmaları hız kazanmıştır. Bir tip çalışmalar, bir yandan geçmiş yüzyılı analitik bir perspektifle kayıt altına alırken, bir yandan da günümüz son durumunu belgeleyip gelecek kuşaklara aktarabilmesi için önem taşımaktadır. Bu kapsamda, geçmişte Van Valiliği'nin (1967; 1973; 1998; 1999) ve Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nin (YYÜ, 1993) hazırladığı yayınlar, Van kentinin cumhuriyet tarihini belgelemek açısından başlıca resmi başvuru kaynaklarını oluşturmuştur. Cumhuriyetin 100. yılı için de Van YYÜ "cumhuriyetimizin değerleri ve kazanımları" teması ile benzer bir çalışmayı başlatmıştır. Bu tema altında, Van kentinin 100 yıllık mimarlık mirasının analizi, kentin somut ve somut olmayan mirası açısından önemli bir alt başlıktır. Geçmişi binlerce yıl öncesine dayanan Van kenti, cumhuriyet öncesi yerleşimi ve yapıları ile mimarların, sanat tarihçilerin ve arkeologların araştırmalarına konu olmuş, hakkında çok sayıda yayın yapılmıştır. Literatürdeki cumhuriyet sonrası dönemi hakkındaki araştırmalar ise ağırlıklı olarak erken dönemdeki kerpiç konutlara odaklanmıştır (Öztürk, 2018; Uşma, 2018). Kentin son yüzyıla ait diğer önemli yapı gruplarının da mimari açıdan analiz edilip mimarlık literatürüne kazandırılması gerekmektedir. Bu kapsamda, incelenmesi ve kayıt altına
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Çevresindeki Arazi Kullanımına Eleştirel Bir Bakış
Öz: Van Yüzücü Yıl Üniversitesi yerleşkesi ve çevresi yapılaşmanın yeni olduğu bir alandır. Söz konusu alanda 1983 yılından önce sadece Bardakçı Köyü bulunmakta ve bugün üniversitenin üzerinde bulunduğu arazi adı geçen köyde yaşayan insanlar tarafından tarla ve mera olarak kullanılmaktaydı. Ancak 1982 yılında kurulan Yüzücü Yıl Üniversitesi'nin yerleşkesi 1983 yılında mevcut alanında yapılmaya başlandı. 1990'lı yıllarda ise yerleşkeye yakın bir konumda Van Organize Sanayi Bölgesi kuruldu. Sonraki dönemde ise bu çevrede tavuk çiftliği, öğrenci yurdu, hastane lojman ve toplu konut gibi farklı amaçlara hizmet eden yapılar oluşturuldu. Arazi kullanımıyla ilgili bir model oluşturmadan, ortaya çıkan yeni ihtiyaçlara göre yapılan fiziki alt yapı ve yeni tesislerin bazı işlevleri yerine getirdiği, ancak beraberinde bazı sıkıntıları da doğurduğu görülmektedir. Bu çalışmanın amacı inceleme alanındaki problemleri belirlemek ve gelecekte bu kötü örneğin benzerlerinin ortaya çıkmaması için farkındalık oluşturmaktır. Ayrıca çalışmadan çıkarılan sonuçlar yerel yönetimler ve üniversite ile de paylaşılacaktır. Anahtar kelimeler: Yüzüncü Yıl Üniversitesi, yerleşke, organize sanayi bölgesi, toplu konut uygulaması. Abstract: Yüzüncü Yıl University campus and serrounding area is a recently urbanized. Before 1983, Village of Bardakçı settled on this mentioned area and villager were using the campus land for agricultural purpose. Yüzüncü Yıl University was established in 1982 and following year in 1983 buildings were started to conctruct in campus land. In 1990's organized industrial park was established next to the campus land. Following years, chicken farm, dormitory, hospital, social lodging and other buildings were added. Without having a model for land use, buildings were constructed for daily needs and in fact they were partially functional but there are some other problems were developed over the time. The purpose of this study is to explore the problems with the realted area. Also, causin for awareness related similar areas is also aimed. The results of this study will be shared with local authorities and universty administration.
Yerleşke Kapı Önerilerinin Formal ve Sembolik Estetik Bağlamında Van YYÜ Örneğinde Değerlendirilmesi
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
Mimarlık genel anlamda mekan üretimi ile ilişkilidir. Üretilen mekânın fark edilebilirliği çoğunlukla düşünsel bir temel üzerinden biçimlenmesi ile doğru orantılıdır. Türkiye’de son yıllarda mimari üretimin (özellikle kamu ve eğitim binalarında) tarihsel üslup ve öğeler üzerinden şekillendiği izlenmektedir. Kapı tasarlamak kuşkusuz ki bir yolculuğun varlığına, başlangıcına, bitişine, yolculuk esnasında karşılaşılanlara derinden bakmayı gerektirmektedir. Hele ki üzerine düşünülen kapı bir üniversite kapısı ise bu tasarımın; hem kentin, hem üniversitenin hem de üniversite ile dolaylı ya da doğrudan ilişki kuran her bireyin kendi yolculuklarında yeni alanlar açacağı, bu alanlar ile derinleşeceği ve anlamlanacağı düşünülmektedir. Yolculuğu fiziksel olduğu kadar, zamansal, sosyal, kültürel, coğrafi olarak da devingenliğe işaret eden bir eylem ve bir hareket alanı olarak tariflemek mümkündür. Bu çalışmada, üniversite yerleşke giriş kapılarının tasarlanması deneyimi Van Yüzüncü Yıl Ünivers...
Van Kalesi Analıkız Yapısı: İşlev ve Kronolojisine Dair Bir Değerlendirme
Anadolu Araştırmaları, 2020
Van Kalesi'nin kuzeydoğu yamaçlarında, ova düzeyine yakın bir yükseltide Analıkız veya Hazine Kapısı olarak adlandırılan kaya anıtı yer almaktadır. Anıt ana kayaya işlenmiş bir platform ve gerisinde yine ana kayaya açılmış iki adet anıtsal nişten oluşur. Marr ve Orbeli'nin 1916 yılında gerçekleştirdikleri kazılardan bu yana Analıkız alanının işlevi, sitadelle ilişkisi, krallık açısından önemi, inşa evreleri ve mimari tasarımı hakkında ayrıntılı bir değerlendirme yapılmamıştır. Literatürde bu alan genel olarak Açık Hava Kutsal Alanı olarak tanımlanmıştır. Lehmann-Haup'tun 1898'lerde alanın kuzeyinde yer alan drenaj kanallarını kurban kanalı olarak tanımlaması açık hava kutsal alanı tanımını yerleştirmiş sonraki çalışmalara referans olmuştur. Bu çalışmamızda alanla ilgili literatür ve hikayeleri ve kazı sonuçlarını tekrar değerlendirerek yeniden tanımlamaya çalışılmıştır. Minua ile başlamış olması muhtemel inşa faaliyetlerinin I. Argişti ve II. Sarduri ile devam ettiği yönündeki tespitler, bu alanın yapım evreleri de göz önüne alınarak değerlendirilmiştir. Analıkız yapısının aslında açık hava kutsal alanı olmayabileceği, krallık için sadece başkente özel ünik bir anıtsal birim olabileceği ele alınmıştır. Söz konusu birimin kralların kroniklerinin yazılı olduğu stellerinin toplu olarak bulunduğu bir alan olabileceği ve bütün çevresel özellikleriyle beraber kapalı bir alan olabileceği arkeolojik ve filolojik kanıtlar üzerinden tartışılmıştır.
Anadolu Araştırmaları, 2019
Özet: Van Kalesi'nin kuzeydoğu yamaçlarında, ova düzeyine yakın bir yükseltide Analıkız veya Hazine Kapısı olarak adlandırılan kaya anıtı yer almaktadır. Anıt ana kayaya işlenmiş bir platform ve gerisinde yine ana kayaya açılmış iki adet anıtsal nişten oluşur. Marr ve Orbeli'nin 1916 yılında gerçekleştirdikleri kazılardan bu yana Analıkız alanının işlevi, sitadelle ilişkisi, krallık açısından önemi, inşa evreleri ve mimari tasarımı hakkında ayrıntılı bir değerlendirme yapılmamıştır. Literatürde bu alan genel olarak Açık Hava Kutsal Alanı olarak tanımlanmıştır. Lehmann-Haup'tun 1898'lerde alanın kuzeyinde yer alan drenaj kanallarını kurban kanalı olarak tanımlaması açık hava kutsal alanı tanımını yerleştirmiş ve sonraki çalışmalara referans olmuştur. Bu makalede alanla ilgili literatür ve hikayeleri ve kazı sonuçları tekrar değerlendirilerek yeniden tanımlanmaya çalışılmıştır. Minua ile başlamış olması muhtemel inşa faaliyetlerinin I. Argişti ve II. Sarduri ile devam ettiği yönündeki tespitler, bu alanın yapım evreleri de göz önüne alınarak değerlendirilmiştir. Analıkız yapısının aslında açık hava kutsal alanı olmayabileceği, krallık için sadece başkente özel ünik bir anıtsal birim olabileceği ele alınmıştır. Söz konusu birimin kralların kroniklerinin yazılı olduğu stellerinin toplu olarak bulunduğu bir alan olabileceği ve bütün çevresel özellikleriyle beraber kapalı bir alan olabileceği arkeolojik ve filolojik kanıtlar üzerinden tartışılmıştır. Abstract: On the northeast sides of the Van Fortress, an elevation nearby, stands a rock monument on the plain named Analıkız or also called Hazine Kapısı. The monument consists of a platform engraved into the rock and two monumental niches. Yet ever since the excavations conducted by Marr and Orbeli in 1916, there have been no detailed examinations or evaluations of the functions of the field, the relationship to the citadel, its importance for the kingdom, the levels of construction or architectural design. In literature, this field is generally recognized as Open Air Sanctuary or the way Lehmann-Haupt defined in 1898. In this study, we attempted to reevaluate and redefine the literature, stories and excavation outcomes. The deductions suggesting construction activities initiating with Minua then continuing with Argishti I and Sarduri II have been made considering the construction levels of the field. The possibilities of Analıkız structure not being an open-air sanctuary but rather a monumental site for the kingdom, a field in which the steles with king’s chronicles carved onto them are gathered or a closed field with all of its surroundings have been discussed with the aid of archeological and philological proofs.
Van Eğitim Tarihi Müzesi ve Sorunsalları
Turkuaz Eğitim Kültür Dergisi, 2022
Türkiye’de, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 30.04.1990 tarih ve 1578 sayılı onayı ile yürürlüğe giren Müzeler İç Yönetmeliği’ndeki tanımı ile; “Kültür varlıklarını tespit eden, ilmi metotlarla açığa çıkaran, inceleyen, değerlendiren, koruyan, tanıtan, sürekli ve geçici olarak sergileyen, halkın kültür ve tabiat varlıkları konusundaki eğitimini, bedii zevkini yükselten, dünya görüşünü geliştirmede tesirli olan daimi kuruluştur.” şeklinde müzeler tanımlanmıştır. Özel müzeler, kişi veya kuruluşlar tarafından çeşitli konularda bir araya getirilmiş eserlerin yer aldığı müzelerdir. Özel müzeler statüsünde bulunan Eğitim Tarihi Müzesi, Kent Müzelerinin bir alt kolu şeklinde değerlendirilmelidir. Türkiye’de 34’ü kent müzesi ve 7’si şehir müzesi olmak üzere 41 kent/şehir müzesi bulunmaktadır. Bursa gibi müzeciliğin geliştiği şehirlerde kent müzesinden ayrılan müzeler kurulabilmektedir. Örneğin Göç Tarihi Müzesi. Eğitim Tarihi Müzeleri de kentin belleğini oluşturan alt bir özel müze türü olarak değerlendirilip, Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Müzeler ve Denetimleri Hakkındaki Yönetmelik çerçevesinde işletilmelidir. Türkiye’deki 81 ilden sadece 24’ünde bu müzeler tarihi binalarda (anıtsal-sivil) yer almaktadır. Bunlardan 17’si Büyükşehir Belediyesi olan şehirlerdir. 57 şehirde ise betonarma okul veya milli eğitime bağlı diğer binalarında kurulmuştur. Müzecilik açısından 4 yıllık bir geçmişi bulunan eğitim tarihi müzeleri genel olarak çağdaş müzeciliği yakalayamamış, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile yapılacak işbirliğiyle yeniden ele alınmalıdır.
International Culture, Art and Society Symposium, 2018
Van ili, Mimarlar Odasının, Ankara Şube’den sonra, Türkiye’de en büyük alanı kapsayan ikinci büyük şubesinin merkezidir. Ancak 2010 yılına kadar Van ve yakın çevresinde mimarlık eğitimi başlamamıştır. Van’da üniversite kurma çalışmaları, cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren başlamış, Atatürk’ün 1937 ve 1938 yılları TBMM açılış nutuklarında, İstanbul ve Ankara’dan sonra Türkiye’nin üçüncü üniversite merkezinin Van olması dile getirilmiştir. Üniversitenin kuruluşu 1982 yılında mümkün olabilmiş, 1997 yılında Mühendislik-Mimarlık Fakültesinin kurulmasıyla birlikte Mimarlık Bölümü kurulmuştur. Mimarlık Bölümü’nün 2010 yılında ilk öğrencilerini almaya başlamasıyla, Doğu Anadolu Bölgesi’nde ilk mimarlık eğitimi Van’da başlamıştır. Mimarlık eğitiminin ilk yılının ardından, 2011 Van depremleri yaşanmıştır. 2016 yılına kadar eğitime prefabrik dersliklerde devam edilmiştir. Bölüm 2016 yılında yeni kurulan Mimarlık ve Tasarım Fakültesi bünyesine geçmiştir. Bu çalışmada, Van’da mimarlık eğitiminin tarihçesi ile Türkiye ve Doğu Anadolu Bölgesi içindeki mevcut durumu ele alınmıştır. Çalışma, yazarın 2015 yılından itibaren gözlemlerine ve başta YÖK ve ÖSYM verileri olmak üzere literatür araştırmasına dayanmaktadır. ABSTRACT: Van province is the center of the second largest branch of Turkish Chamber of Architects, in terms of the area covered in Turkey. However, there was no architectural education given in Van and its surroundings until 2010. In order establish a university in Van, the studies started just after the first years of The Turkish Republic. Atatürk wanted Van to be the third university center of Turkey, following İstanbul and Ankara. He declared this in his opening speeches of Grand National Assembly of Turkey in 1937 and 1938. The university was established lately in 1982. When its Faculty of Engineering and Architecture was found in 1997, the Department of Architecture was also established together with other 11 departments of the faculty. The first students were accepted in the Department of Architecture in 2010. Hence, the first architectural education of Eastern Anatolian Region started in Van. Unfortunately, after the first year of the education, 2011 Van Earthquakes were experienced. The department had to continue its education in a prefabricated disaster relief structure until 2016. The Faculty of Architecture and Design was established in 2016, and the department was transferred to the new faculty. In this study, the history of architectural education in Van and its situation in the Eastern Anatolian Region are examined, based on the literature review and the author’s observations as an academician in Van since 2015.