Türk Musi̇ki̇si̇nde Ni̇kri̇zli̇ Çrgh (original) (raw)
Related papers
Türk Musikisinde Nikrizli Çârgâh
Mûsikimizin nadide makamlarından biri olan çârgâh, tarihsel süreçte önceleri tamam perdelerden oluşur. Bu makalede tespit edildiği gibi 15.yy itibariyle sabâlı tarifleri görülen çârgâh makamının günümüz repertuarı, gelenekteki nazariyesi kadar zengin değildir. Fakat mûsikimizin temel dizisi olarak kabul görmüştür. Temel dizi olarak kabul görürken farklı kullanımları göz ardı edilmiş; sabâlı şekli sadece bir geçki olarak görülmüş, ifade gücü elinden alınmış, sınırları daraltılmıştır. Bu makalede özellikle çârgâh makamının gözden kaçan kullanımlarından biri olan nikrizli çârgâh üzerinde durulacaktır. Bu çârgâh çeşidi mevcut sistemde bir geçki olarak bile anılmamıştır. Makalede nikrizli çârgâhın makam olarak terkip edilmesi, örnekleriyle ve özellikleriyle ortaya konulması hedeflenmiştir.
Refahi̇ye Türküleri̇ni̇n Çeşi̇tli̇ Deği̇şkenler Açisindan Anali̇zi̇
2019
Refahiye, which is located in the westernmost of the 8 districts of Erzincan, has been home to many civilizations since ancient times and is an important settlement with its cultural and historical texture. When the reflection of this historical and cultural richness to the folk songs of the region is examined, it is seen that the folk songs which are among the permanent folk culture elements could not have been recorded sufficiently as a result of the migration erosion which Refahiye has been subjected to throughout the history in terms of its geographical location. Folk songs are important building blocks that give information about the region to which they belong, tell the experiences and play a role in transferring the historical and cultural structure from generation to generation. Folk songs in every region of our country have different properties and character. In this study; The tunes,systems and subjects of Refahiye folk songs were analyzed and examined. The folk songs ex...
Necmî’Ni̇n Bi̇li̇nmeyen Türkçe Şi̇i̇rleri̇
Külliyat, 2022
Ömer Necmî Efendi (H. 1230?/M. 1815-H. 1307/M. 1889) şiirlerinde Necmî mahlasını kullanır. Tuhfe-i Vahdet, Kasîde-i Elifiyye, Türkçe Dîvân ve Farsça Dîvânçe olmak üzere ulaşılabilen dört eseri vardır. Çağının tanınan şairleri arasında yer almamasına rağmen XIX. yüzyılın edebî değişimleri içinde divan şiiri geleneğini devam ettirir ve divan edebiyatının en uzun kasidelerinden birini yazar. Biyografik ve bibliyografik çalışmalarda şairin Farsça şiir yazma konusundaki başarısından söz edilir. Dîvânçe'si ve Farsça tahmisleri Necmî'nin Farsçaya hâkimiyetini önemli ölçüde gösterir. Yine de kaynakların dile getirdikleri ve şimdiye kadarki çalışmalar şaire dair yeterli bilgi sunmaz. Yapılan araştırmalar Necmî'nin şiirlerini içeren bazı eserlerin varlığına işaret eder. Bunlardan biri Süleymaniye Kütüphanesi'nde yer alır. Eser, H. 1325/M. 1907 tarihinde şairin beğenilen şiirlerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuştur. Esere düşülen notlar Ömer Necmî Efendi'ye dair bilgiler de verir. İçinde Necmî'nin basılı divanında (H. 1284/M. 1867) bulunmayan şiirlere rastlanır. Şairin bilinmeyen Türkçe şiirlerinin ortaya çıkarılmasını amaçlayan bu çalışmayla onun Türkçe Dîvân'ında bulunmadığı tespit edilen şiirleri üzerinde durulmuştur.
Osmanli/Türk Musi̇ki̇si̇ Yazili Ve Basili Kaynaklarina Göre Ney Çalgisinda Perdeler
2017
Ney calgisi, kokleri cok eskilere dayanan, Osmanli/Turk Musikisi calgilarinin en onemlilerinden birisi olarak kabul edilen, nefesli bir calgidir. Tarihi surecte her toplumda farkli sekil ya da isim adi altinda kullanilmis olmakla birlikte Osmanli/Turk musikisi tarihinde ney calgisinin buyuk ilgi gordugu, icrada en yuksek seviyeye ulastigi, kutbu'n-nâyi musikisinaslar yetistigi gorulur. Osmanli/Turk musikisi nazariyatinin degisiminde ya da gelisiminde neyzen nazariyatcilarin buyuk bir onemi oldugu dusunulmektedir. Bu nazariyatcilarin icradan perdelerin kullanimina kadar degisim ya da gelisim meydana getirdigi soylenebilir. Bu nedenlerden dolayi, Osmanli/Turk musikisi yazili kaynaklarinda ufleme pozisyonuna ve hatta ney ackisina gore perdelerin degisim cizgisinin belirlenmesinin ney egitimi, Turk musikisi nazariyati ve tarihi icin onemli oldugu dusunulmektedir. Bu calismada Osmanli/Turk musikisi yazili ya da basili kaynaklarinda yer verilen ney calgisina dair her turlu bilgi incel...
TURKIYE DIASPORASINDA CERKES MUZIK KULTURU
In the 19th century, the Ottoman Empire faced a great migration wave from the Caucasus to Anatolia. Thousands of Circassians, who left their homeland due to the political and military pressure of the Russians in the Caucasus region, took refuge in the Ottoman lands. Circassians, who lived together with the Turks in various regions of Anatolia within the conditions of the period, fought shoulder to shoulder with the Turks against the enemy during the National Struggle. The Circassians are a noble nation that protects their culture and makes great sacrifices to pass it on to future generations. Music has an important place in their social life. In this research, the music culture that Circassians try to keep alive in Turkey is examined. Traditional music and instruments constitute the main subject of this research. The aim of the study is to examine the musical cultures of the Circassian nation, which settled in the Ottoman lands from the Caucasus after the great migration and keeps their culture alive today. In particular, their unique instruments and usage purposes are discussed. In the study, only Circassians among the Caucasian origin nations are the subject. In this study is a descriptive study based on literature review. The main center of the study is the instruments that are widely used in Circassian culture. At this point, academic articles, theses and records related to the subject were classified and added to the study
TÜRK KÜLTÜRÜNDE MUSİKİ VE TERME TÜRKÜLERİ
Çok insan anlayamaz eski mûsıkîmizden Ve ondan anlamayan bir şey anlamaz bizden. Açar bir altın anahtarlarla rûh ufuklarını, Hemen yayılmaya başlar sadâ ve nûr akını ……………… Yahya Kemal Beyatlı Üstad Yahya Kemal Eski Musiki adlı şiirinde, sadece müziğin ve notaların hicranını değil, aynı zamanda kökü binlerce yıllık mazide olan milli kültürümüz içinde musikinin ve erbabının önemini de dile getirir. Büyük milletler sadece siyasi ve askeri güçle değil, aynı zamanda diline olan sadakati ile de asırlarca dimdik ayakta kalabilir. Çok sayıda savaş ve sürgüne rağmen Yahudilerin, diğer semavi dinlere göre az oranda bir nüfusa da sahip olsalar, binlerce yıldır varlığını koruyabilmesi dilini muhafaza etmesi ile mümkün olmuştur. Dilin nesilden nesile aktarılmasında musikinin rolü, alfabe kadar önemlidir. Dünyanın farklı coğrafyalarına dağılmış olsa da aynı dili, aynı ritmi paylaşan milletler, taşıyacakları ortak hisler ve duygu birliği ile birbirlerine kenetlenirler. Bunun canlı örneğini Balkan Savaşları sonrası Balkanlardan göç eden soydaşlarımız arasında ya da yaklaşık 150 yıl önce, Çarlık Rusya'sının zulmünden bölgemize göçen Kafkas Kökenli vatandaşlarımız arasında görebiliriz. Bu kardeşlerimiz neredeyse 2 asra yaklaşan aradan geçen zamana rağmen, Türkiye'ye gelirken yanlarında getirdikleri müzik kültürünü hala yaşatarak, aralarında ortak dil ve kültürü son nefere kadar sürdürebilmenin gayreti içindedirler. Yine bugün Avrupa'da yaşayan vatandaşlarımızın cemiyet oluşumları incelendiğinde, bir araya geldiklerinde, düğünde, eğlencede memleket türküleri ile kaynaştıklarına şahit oluyoruz. Bir milletin varlığı dilinin mevcudiyeti ile anlaşılır. Dilini kaybeden herhangi bir topluluk " millet " olmaktan çıkar ve bir daha hatırlanmamak üzere mazinin karanlıklarına gömülür, çünkü dil ile birlikte, kütlelerden millet yapan kültür de ortadan kalkmıştır. 1 Müslümanların Batıya bıraktığı en önemli musiki miras dokuzuncu asrın ortalarında İslam filozofu el-Kindi'nin öğretileriyle ritmik bütünden, usule doğru gelişen musikidir.2 Batı musikisinde kullanılan pek çok müzik aleti, araç ve gereci İslam medeniyetinden Avrupa'ya sirayet etmiştir. Orkestra şeflerinin kullandığı dirinajdan çalınan çalgılara kadar pek çoğu İslam medeniyetinden İspanya üzerinden Avrupa'ya yayılmış hatırasıdır.3 5000 yıllık bilinen Türk tarihinin yayıldığı sahanın büyüklüğü, bugün Türk olmayan ülkelerde bile Türk musikisinin tesirlerinin gözlemlenmesine imkân vermektedir. Bugün Türk yurdu deyinde (hudutları) Kuzey Buz Denizi kıyılarından, Tuna Kıyılarına, Himalayaların Kuzeyinden, Volga kıyılarına kadar uzanır. Coğrafya ve tarihi coğrafyaya vukuf şarttır. Hangi ülkede, hangi asırda, hangi kavimlerin oturduğu, hangi dillerin konuşulduğu, hangi devletlerin hükümran olduğu hangi din mezhep ve tarikatların yaşadığı bilinmeksizin gerçek bir müzik tarihi düşünülemez.4 Anadolu coğrafyasının ve Türk tarihinin musikimizde tesirini bilmeden, horon ve zeybek oyunlarını anlamaya çalışmak resim eğitimi almayan birinin Picasso'nun tabloları karşısında saatlerce durup