LİKYA KİTABI (original) (raw)
2021, LYKİA KİTABI. TTK Türk Tarih Kurumu
Özel bir duygudur, bilime ve Türk arkeolojisine hizmet etmek. Arkeolog olarak payımızı hem kazı ve araştırmalarımızdaki büyük emekten ve en önemlisi de bu emeklerin sonuçlarını ülkemize kazandıran ve dünyaya ileten yayınlarımızdan ziyadesiyle alıyoruz. Objelerin keşfiyle başlayan o muhteşem duyguları bilgiye dönüştürüp tarih ve kültürün uzun ve karanlık geçmişinden yakaladığımız ışıkçıkları herkesle paylaşmanın eşsiz keyfini çıkarıyoruz. Ve bunun bilimin yükselişine, koruma bilincinin güçlenmesine, arkeolojinin benimsenmesine, turizme, tanıtıma, ekonomiye velhasıl pek çok ortak konumuza katkısını gördükçe de daha bir göneniyoruz. Benim için “baş eser/opus magnum” niteliği taşıyan bu kitabın ilk baskısı, Koç Üniversitesi Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü tarafından gerçekleştireli 5 yıl oldu ve okuyucu tarafından keyifli bir iltifata mazhar olarak ilk yılında tükenmişti. Likya’nın dip tarihinden Osmanlı’ya tarih, kültür, sanat, mimari, şehircilik, sosyal ve idari yapı, geçim kaynakları, dil, yazı, ekonomi gibi tüm konular ve ayrıca 130 yerleşim bir kitapta ilk kez buluşmuştu. Lykia’nın yani Batı Antalya’nın artık kapsamlı bir kitabı vardı. Uzun yıllar süren araştırma ve kazılarımın sonuçlarını diğer araştırmacıların bulgularıyla birleştirerek Likya’nın ilk tümcül kitabını yazmak 4,5 yılımı almıştı. Kazılarını kurup yürüttüğüm Rhodiapolis, Myra ve Andriake kentlerinin ve araştırmalarını gerçekleştirdiğim Bey Dağları – Trebenna’nın kapsamlı bilimsel kitaplarını 2005, 2008 ve 2010’da ekibimle birlikte yayınlayarak ve çok sayıda makaleyle de keşiflerimizi duyurarak ilk sorumluluğumu zamanında yerine getirmiştim. Bir bilim insanı olarak ömrümün son 33 yılını verdiğim tüm Likya’ya karşı borcumu ve yükümlülüğümü de yerine getirmeliydim. Bunca birikim bir kitapta toplanmalı, sanki sadece bana aitmiş gibi belleğimde öteki dünyaya göçmemeliydi. Yoksa Lykia’nın her bir toprağındaki ayak izlerim bana “boşa gezmişsin” diye hesap sorardı. Büyük çoğunluğu kendi elimden çıkan, bir kısmı başka bilim insanlarına da ait olan nitelikli fotoğraflar, kent ve yapı planları ve gravürlerle besleyerek ve özellikle de herkesin rahat anlayabileceği güzel bir Türkçe’yle yazmaya çalışarak sadece bilim insanlarına değil tüm kesimlere ulaşmayı istedim. Ve Likya’nın tüm konuları içinde yer alsın, bir başvuru eseri olsun istedim. 2. Baskıda birkaç minik değişiklik dışında düzeltme yapılmamış, 2015 yılına kadarki birikimler ilk kitabın aynısıyla burada yer almıştır. Bu nedenle son 5 yıldaki bilimsel bulguların burada yer almaması mazur görülmelidir. Elbette son 5 yılda Likya’da yeni keşifler oldu, yeni yayınlar da yaptık ama 2015 itibarıyla olan yenilikler bir 10 yıl daha biriktiğinde bu kitap güncellenerek yeniden yayınlanacaktır. Elbette ömrümüz ve gücümüz yeterse… Yoğun taleplere rağmen Türkçe 2. baskıyı yapmakta ve İngilizce edisyonunu yayınlamakta geciktiğimi biliyorum. Ama insan evladının her daim geçerli mazereti olan zamansızlık girdi devreye. Şimdi olacağı varmış. Neyse ki bugün yarından erkendir. 28 Nisan 1930 tarihinde, Türk Ocakları’nın VI. Kurultayı’nda, Mustafa Kemal Atatürk’ün bizzat direktifleriyle, Âfet İnan tarafından sunulan önerge ile kurulan Türk Tarih Kurumu’nda kitabımın basılmış olması benim için ebediyen onur kaynağı olacaktır. İlk kitabım da (Urartu Kaya Mezarları ve Ölü Gömme Gelenekleri 2000) TTK’da basılmış ve genç zamanlarımın onuru olmuştu. Bu kitap bilim dünyasında çok özel bir yeri olan köklü kurumumuz Türk Tarih Kurumu’nun 90. Yaşına armağan olsun.