CUMHURİYET GAZETESİNDE KADININ TEMSİLİ: “MODA KADIN” SAYFASI ÜZERİNDEN BİR DEĞERLENDİRME (1930-1933) (original) (raw)
Related papers
CUMHURİYET DÖNEM MODERNLEŞME SÜRECİNDE DEĞİŞEN KADIN KİMLİĞİ
Özet Bu çalışma, Cumhuriyet'le başlayan modernleşme sürecinde kadın kimliğinin değişimini incelemeyi amaçlamaktadır. Modern düşünce, doğanın nesnel yasalar çerçevesinde işleyen bir mekanizma olduğu kabulünden hareketle, bilimsel yöntemi yüceltmiş ve doğa bilimlerindeki gelişmelere koşut olarak toplumsalın da bilimsel yöntemle açıklanabilir ve düzenlenebilir olduğu fikrini taşımıştır. Sanayi Devrimi'ne kentleşme, sanayileşme ve modernleşme süreci eşlik etmiştir. Modernizm, bir değişim türü olarak ekonomik yapı, kültürel süreçler, siyasal yaşam başta olmak üzere, toplumsal yapının tüm düzlemlerine yansımış ve 20. yüzyıla değin toplumsal yapının biçimlenmesinde en belirleyici etken olmuştur. Türk devletinin hedeflediği modernleşme politikasının özünde de aynı düşünce vardır. Yeni Modern Cumhuriyet kimliği ile kent ve kadın kimliği birbirini bütünlemektedir. Kadın, toplumsal yapının temel taşıyıcısı olan " aile " yi biçimlendiren ve etkileyen temel unsur olmakla kalmayıp, kültürel mirasın geçişinin anahtarı ve gelecek nesillerin hazırlayıcısı rolünü her çağda üstlenen bir konuma sahip olmuştur. Bu nedenle de, kadın kimliğinin geçirdiği değişimler, sadece kadını değil tüm toplumu etkilemektedir. Önce 'kimlik' kavramının ana belirleyicilerini, daha sonra ise 'modernleşme' olgusunu ve ikisi arasındaki etkileşim süreçlerini anlayabilmek açısından önem kazanmaktadır. Bu çalışma, birbiriyle bağlantılı olan ve içinde bulunduğumuz yapıyı biçimlendiren modernleşme ve kimlik gibi iki ana unsurun, genelde 'Cumhuriyet', özelde de 'kadın kimliği'ni nasıl etkilediğini irdeleme girişimidir. Abstract This study aims to examine the change of female identity in the process of modernisation began by the Republic. The modern thought, departing from the assumption that nature is determined by a mechanism of objective laws has sublimated scientific method and carried the idea that the social can be explained and ordered in accordance with the developments in the natural sciences. The urbanization, industrialization and modernization process has been accompanied by the Industrial Revolution. Modernism reflected in all spheres of the social structure the economic structure, cultural processes, mainly political life as the type of a change and has been the most decisive factor on the formation of the social structure as the 20 st century until. Policy of modernisation aimed by the Turkish state are essentially the same idea. Urban and female identities by new modern Republican identity are complementary. Woman is not only the main element shaping and affecting " family " , which is the main carrier of social structure, but also has always hold in every age assumed a position undertaking the role of cultural heritage's key and future generations' preparatory. Therefore, changes that woman identity underwent that they lead to affect not only woman, but also whole society. It is important in terms to understand main determinants of 'identity' concept, then 'modernisation' phenomenon and interaction processes between these. This study is an attempt to analyze how two main elements as modernisation and identity, that are related to each other and shape the current structure affect the 'Republic' in general and 'woman identity' in particular.
ERKEN CUMHURİYET DÖNEMİ RESİMLERİNDE KADIN İMGESİ: MODERNLEŞME VE MİLLİYETÇİLİK
2017
İslam, Osmanlı döneminde siyasî alanda temel hukuki çerçeveyi çizmiş olsa da, yeni rejimin kurulması bu durumu kökten değiştirmiş ve ‘din’ hem siyasî hem de kurumsal alandan tasfiye edilmiştir. Yeni rejim laik ve modern bir devlet kurmayı amaçlamıştır. Modernleşme, siyasî elitler tarafından bir ‘proje’ olarak hayata geçirilmiş ve toplumun dönüştürülmesi amacıyla ‘yeni vatandaş’ fikri üzerinde çalışılmıştır. Bu doğrultuda ‘yeni kadın’ imgesi yaratılarak kadınlar da erkekler gibi modern, laik ve milliyetçi vatandaş modeline dönüştürülmeye çalışılmıştır. Siyasî elitlerin bu amacı genel olarak sanatın farklı alanlarında da görülebilirken, özellikle resim üzerinde ayırt edici olduğu iddia edilebilir. Bu çalışma, 1923-1938 yılları arasında çizilmiş olan resimlerde kadın figürünü modernizm ve milliyetçilik çerçevesinde incelenmektedir. Bu bağlamda, çalışmanın ilk kısmında modernizm ve milliyetçilik politikaları üzerinde durulmaktadır. Sonrasında ise Erken Cumhuriyet dönemi resimlerinde kadın figürü analiz edilmektedir.
ERKEN CUMHURİYET DÖNEMİ DERGİ VE GAZETELERİNDE SPOR VE KADIN (1928-1960)
İletişim Dergisi, Sayı 29, 2009
Modern sporlar hem benliğin bedensel olarak algılanışının ve kimliğin inşasında bireyler üzerindeki etkileri açısından hem de nüfus bilgisi ve düzenlemelerine sunduğu katkı açısından modern yönetimlerin önemli araçlarından biridir. Türkiye'de de modernleşmenin ilk yıllarından itibaren, modern sporlar modern yönetim biçiminin ve yeni yaşam tarzlarının gelişimine paralel olarak yaygınlaşmıştır. Ayrıca, pek çok feminist araştırmacının da işaret ettiği gibi, spor toplumsal cinsiyet normlarının en katı olduğu ve titizlikle işlediği alanlardan biridir. Bu çalışma, sporu bütün bu yönleriyle irdelemek amacıyla, Türkiye modernleşme tarihinde spor ve kadın ilişkisinin Erken Cumhuriyet dönemi basınında nasıl kurulduğunu analiz etmektedir. Bu doğrultuda önemli bir günlük gazete olan Hürriyet'in spor sayfaları dışında, dönemin spor dergileri incelenmiştir. Böylece, Cumhuriyet elitinin beden politikalarının tek partili rejimden çok partili rejime doğru nasıl dönüştüğü bu yayınlarda spor ve kadın ilişkisi üzerine olan egemen eril söylemler sorgulanarak ortaya konmaya çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Kadın, spor, modernleşme, basın Women ABSTRACT
ERKEN CUMHURİYET DÖNEMİ KADIN CİNAYETLERİNİN İSTANBUL GAZETELERİNE YANSIMA BİÇİMLERİ (1923-1945)
2020
Şiddet, “sertlik, kaba güç ve duyguda veya davranışta aşırılık” anlamlarına gelmektedir. Fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik unsurlar içermesi ve farklı türlerde sınıflandırılması dolayısıyla şiddet çok yönlü bir olgudur ve toplumsal bir sorundur. Bu çalışma, kadına yönelik şiddetin en uç noktasında yer alan kadın cinayetlerine odaklanmaktadır. Kadın cinayeti kadınların kadın olması dolayısıyla erkekler tarafından öldürülmesini ifade eden bir kavramdır ve eşitsiz toplumsal cinsiyet ilişkilerinin ve ataerkil rejimin bir tezahürüdür. Tıpkı günümüzde olduğu gibi erken Cumhuriyet döneminde de kadınlar “kıskançlık”, “aşk”, “namus”, “hırsızlık” ya da “anlaşmazlık” gibi gerekçelerle öldürülmüştür. Bu çalışma erken Cumhuriyet döneminde (1923-1945) işlenen kadın cinayetlerinin İstanbul’da yayımlanan, Cumhuriyet, Son Posta ve İkdam gazetelerine yansıma biçimlerini analiz etmektedir. İşlenen cinayetlerde kadınların öldürülme gerekçeleri, kadın cinayetlerinin haber metinlerine aktarılırken hangi ifadelerin sıklıkla kullanıldığı ve nelere vurgu yapıldığı incelenmektedir. Ayrıca, haber metinlerinde kadın cinayetlerine “fail”, “mağdur” ve toplumsal cinsiyet açısından nasıl yaklaşıldığı araştırılmaktadır.
KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN YAZILI BASINDAKİ YERİ: MİLLİYET GAZETESİ ÜZERİNE NİTEL BİR ARAŞTIRMA
Yeditepe Üniversitesi, 2013
Kadınların emeklerine, bedenlerine kimliklerine el konularak erkek egemenliğinin iktidarı tüm dünya üzerinde devam etmektedir. Özellikle sınıflı toplumların karakteristik özelliği olan kadınlar değersizleştirilip, itibarsızlaştırılması şiddete başvurularak gerçekleşmektedir. Kadına yönelik şiddetin toplumsal bir sorun olması bu sorunun politikayla doğrudan ilişki kurmakta oluşudur. Ayrıca bilim, sanat ve ekonomiye yaratılan ortamlar da kadınları şiddetin pek çok türüyle karşı karşıya bırakmaktadır. Cinsel istismar şiddetin en bilinen, en yaygın haliyken aslında kadınlar bundan daha fazlasını günlük hayatlarının her anında yaşamaktadır. Kadınların düşünceleri önemsizleştirilip, giyim kuşamları belirli yönetim ve yönlendirmeye tabi tutularak kalıp rollerle sınırlandırılmaktadır. Toplumsal cinsiyet rolleri aynı zamanda şiddetin meşrulaşmasının ve yinelenmesinin de önünü açmaktadır. Bugün dünyanın pek çok yerinde milyonlarca kadın normal olarak konumlandırılan şiddet ekseninde yaşamaktadır. Amerika’da tecavüze, İran’da idama, Afganistan’da kurşuna, Tayland’da fuhuşa zorlanmısıyla, Mısır’da Tahrir meydanına alınmamasıyla şiddetin farklı yönleri göz önüne çıkmaktadır. Türkiye’de ise kadın bedeni üzerinden politika uygulanarak kadınlara beden özgürlük hakkı tanınmamaya adım atılmaktadır. Fas’ta kadın bedeninin kürtaj yasağı ile kontrol edilmesi, Çin’deyse zorunlu doğum kontrolü uygulaması Türkiye’nin yolunu izlediği ülkeler olarak gösterilebilmektedir. Bahsedilen mağduriyetler sadece duyarlı bir kısım insanın dışında kimsenin ilgisini çekmemektedir. Makalede bu ilginin çekilmesinde yazılı basın organı olan Milliyet Gazetesi’nin izlediği rolü sunmak amaç edinilmiştir. Yapılan literatür taraması sonucu konu ile ilgili yeterli düzeyde akademik çalışmalara ulaşılmamıştır. Bu sebeple çalışmanın amacı, ana kaynak (gazete) taraması yaparak günümüze kadar kadına yönelik şiddet vakalarını inceleyip konu hakkında genişletilmiş çalışmalara kaynak oluşturmaktır.
ÖZET Bu çalışma, Cumhuriyet dönemi Türk modernleşmesinin kadına bakışını incelemeyi amaçlamaktadır. Modernleşme; sanayileşme, teknoloji ve ticaretin gelişmesi aracılığıyla gerçekleşen ekonomik ve kırdan kente geçiş ile yaşanan zihinsel ve kültürel değişimi anlatan bir kavramdır. Osmanlı'da Tanzimat'tan itibaren modernleşme çabaları yeni bir gelecek oluşturmaya çalışmıştır. Ancak, Cumhuriyet ile birlikte modernleşme hareketleri farklı bir boyuta taşınmış, toplumun bütün yönleriyle dönüşüme uğraması olarak görülmüştür. Toplumsal yapılarda meydana gelen değişiklikler, kadının toplum içerisindeki konumunu etkilemektedir. Çünkü kadın, toplumsal yapının temel taşıyıcısı olan aileyi biçimlendiren temel unsur olmakla kalmayıp gelecek nesillerin hazırlayıcısı rolünü üstlenen bir konuma sahip olmuştur. Bu nedenle, kadın konumunun geçirdiği yapı değişimleri, sadece kadını değil, tüm Türk toplumunu etkilemektedir. Bu çalışma, içinde bulunduğumuz yapıyı biçimlendiren modernleşme unsurunun, genelde 'Cumhuriyet', özelde kadını nasıl etkilediğini irdeleme girişimidir.
930'LARIN TASARRUF POLİTİKALARINDA İDEALİZE EDİLEN KADIN İMGESİNİN BASINDA TEMSİLİ: GENÇ CUMHURİYETİN MODERN VE TUTUMLU KADINLARI, 2017
Uzun savaş yıllarının ardından kurulan Cumhuriyet Türkiye'si yokluk ve olanaksızlıklarla karşı karşıyadır. Bu tabloya 1929 dünya ekonomik bunalımının etkileri de eklenince milli ekonomiyi güçlendirme çabasında tasarruf ve yerli malı kullanımının önemi de artmıştır. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, 1930 yılından itibaren ağırlık kazanan ulusal kalkınma mücadelesinde tasarruf ve yerli malı seferberliği önemli bir yer tutmaktadır. 14 Aralık 1929 tarihinde kurulan Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti önderliğinde, vatandaşlarda tasarruf ve yerli malı kullanımına dair bilinç uyandırmak ve tüketim alışkanlıklarının bu bilinçle oluşmasını sağlamak için çeşitli etkinlikler düzenlenmiş, halka tasarruf ve yerli malı kullanmanın önemi anlatılmış, bu yönde davranışları pekiştirecek yarışmalar yapılmıştır. Tasarruf mücadelesinde ev idaresi ve çocuk yetiştirme rolleri nedeniyle kadınlardan daha fazla destek beklenmiştir. Dönem gazeteleri incelendiğinde halkın tasarruf bilincini yükselten ve yerli malı kullanımını teşvik eden yayınlarla basının bu süreçte önemli bir misyon üstlendiği görülmektedir. Kadınların desteğini arttırmak adına yapılan çağrılarda ulusal kalkınma mücadelesine destek vermek için tutumlu davranmak ve yerli malı kullanmak vatansever olmakla eşlenirken, ekonomik alanda yapılan bu mücadele milli mücadeleyle bir tutulmuştur. Basında yer verilen içeriklerde ev idaresinde tasarruf bilinciyle hareket eden, çocuklarını tutumlu olmaya alıştıran kadınlardan övgüyle söz edildiği, lüks tutkusu ve israfın ise eleştirildiği görülmektedir. Betimleyici tarihsel analiz yöntemiyle yapılan bu çalışmada Cumhuriyet, Akşam, Vakit ve Hakimiyet-i Milliye gazeteleri incelenerek tasarruf politikalarıyla idealize edilen kadın imgesinin basında nasıl üretildiği ortaya çıkarılmaya çalışılacaktır.
1950’ lerde kadının sosyalleşmesinde basının önemi : “Kadın gazetesi örneği”
Belgi Dergisi, 2011
Kadın Gazetesi, 1 Mart 1947 tarihinde 'Sosyal-Siyasi-İçtimai Kadın Gazetesi' başlığıyla yayın hayatına başlamıştır. Gazeteyi, o güne dek yayınlanmış diğer gazete ve dergilerden farklı kılan, moda ve magazin konuları yerine siyasi ve sosyal konulara daha fazla yer vermiş olması ve yayın hayatını uzun süre sürdürmesidir. Gazete, kadınlar için yeni hak talebinde bulunmamakla birlikte var olan kadın haklarının daha iyi kullanımı yönünde mücadele etmiştir. Çünkü, Atatürk sonrası dönemde kadınların parlamentodaki temsil oranı büyük düşüş göstermiş ve bu düşüş yıllar içinde artmıştır. Ayrıca 1946 sonrası izlenen politikalar sonucunda kadın çalışma hayatından da uzaklaşmıştır.