Iklim Adaletine Demokrasi Perspektifi ile Bakmak Ekolojik Demokrasi (original) (raw)

İklim krizine yönelik çözüm arayışları devletlerarası konferanslarda ve çeşitli örgütler çerçevesinde iklim değişikliğinin etkilerini azaltma ve uyum çalışmalarına yönelik olarak devam etmektedir. Ekonomik çıkarları öncelikli olan devletlerin ileri sürdüğü argümanlar ile bilim insanlarının ortaya koyduğu veriler arasında büyük farklılıklar bulunmaktadır. İklim krizinin zemininde yatan sosyal adaletsizlik burada da karşımıza çıkar. Birçok durumda devletler, kendilerini yönlendiren çokuluslu şirketlerin çıkarları doğrultusunda, bilim insanlarının uyarılarını görmezden gelmektedir. Dolayısıyla iklime ilişkin kararlarda inisiyatif devletlerin ve sermayenin elindedir. Uluslararası antlaşmalara taraf olan devletlerin büyük bir bölümünün, bu kararlarda yer alan hedeflere ulaşmanın çok uzağında olduğu görülmektedir. Ancak aynı zamanda iklim krizi konusunda harekete geçilmesi gerektiğinin de farkındadırlar. Bunu sağlayan, 1970’li yıllardan bugüne dek inisiyatif kullanarak bir baskı unsuru yaratan ve giderek güçlenen “çevresel adalet” hareketleridir. Bu çalışmanın temel amacı iklim değişikliği ile mücadelede iklim adaleti hareketlerinin ve iklim adaleti kavramının geçmişten bugüne kadar gelen kavrayışlarını ele alarak yeni bir demokrasi anlayışının yaratacağı etkileri tartışmaktır. Ekolojik bütünlüğü, ekolojik sınırları, etik kaygıları, katılımcılığı, eşitlik ve adaleti, doğa hakkını, yerelliği ve bölgeselliği içeren bir demokrasi anlayışının, ekolojik krizin etkisini azaltacağı ve iklim adaletini sağlayabileceği bu çalışmanın temel argümanlarından biridir. Çalışmada iklim adaletinin ve toplumsal adaletin sağlanabilmesi için literatürde net bir tanıma sahip olmayan ekolojik demokrasi kavramı ve bu yeni demokrasi anlayışının neleri kapsaması gerektiği tartışılacaktır.