Türk-İngiliz İlişkileri Bağlamında İngiltere'nin Akdeniz Filosu'nun 1929 Yılı Türkiye Ziyareti The British Mediterranean Fleet’s 1929 Visit to Türkiye in the Context of Turkish-British Relations (original) (raw)
Related papers
Türk-İngiliz İlişkileri Bağlamında İngiltere'nin Akdeniz Filosu'nun 1929 Yılı Türkiye Ziyareti
Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları / Recent Period Turkish Studies
Türkiye ve İngiltere arasında 1929 yılına kadar dostluk ilişkileri kurulamadı. Türkiye, ikili ilişkileri geliştirmek maksadıyla İngiltere'nin Akdeniz Filosuna bir nezaket ziyareti için davette bulundu. Bu çalışmada Türk-İngiliz ilişkilerinin yeniden gelişimi için çok önemli bir yere sahip olan, İngiltere'nin Akdeniz Filosu'nun 1929 yılı Türkiye ziyareti konusu ele alınmıştır. Çalışma sonunda görüldü ki bu ziyaretten İngilizler fazlasıyla memnun kaldı. Ancak başta Yunanistan ve Sovyet Rusya olmak üzere bazı devletler rahatsız oldu. Bazı devletlerde ise basın aracılığıyla kamuoyunun gündemini meşgul etti. Türkiye, dış temsilcilikler aracılığıyla bu ziyaretteki maksadı açıkladı. Sonuç olarak bu ziyaretin Türkiye ve İngiltere arasındaki ilişkileri geliştirme konusunda adeta bir milat olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca ziyarete diğer devletlerin verdiği önem, o yıllarda Gazi Mustafa Kemal liderliğindeki Türkiye'nin dış politikadaki etkinliğini göstermesi açısından güzel bir örnektir. Bahsi geçen çalışma, arşiv belgeleri, süreli yayınlar ve telif eserlerden yararlanarak oluşturulmuştur. Ayrıca bu makale, nitel bir çalışma olup, doküman analizi yöntemi kullanılarak hazırlanmıştır.
Vicroria Dönemi İngiliz-Osmanlı Diplomatik İlişkileri (1837-1901)
Tarih Çalışmaları , 2020
İngiltere ve Osmanlı Devleti coğrafi olarak farklı mekânlarda yer almalarına rağmen özellikle Osmanlı Devleti’nin son birkaç yüzyılında birbirine çok yakın olmuş iki büyük imparatorluktur. İki memleket arasındaki mesafenin uzaklığı ve İngiltere’nin XVI. yüzyıla kadar Akdeniz devletleriyle önemli bir ilişkisinin olmayışı Türk-İngiliz münasebetlerinin kurulmasını bu yüzyıla kadar geciktirmiştir. XVI. yüzyılda ise İngiltere’nin dünyaya açılması, İngiliz tüccarlarının Akdeniz’de de görülmeye başlanması İngiltere için bölgenin en önemli gücü olan Osmanlı Devleti ile münasebetler kurulmasını zorunlu hale getirmiştir. İki devlet arasında 1580’de Fransa ve Venedik’e tanınmış olan kapitülasyonların İngiltere’ye de verilmesiyle ilk ciddi münasebetlerin başladığı kabul edilir. Ticari gaye ile başlayan ilişkiler zamanla çeşitlenmiş ve ticaret siyaseti de önemli ölçüde etkilemiştir. Nitekim XVI. yüzyılda sadece ticari amaçlarla gönderilen ve adeta bir ticaret ajanı gibi çalışan İngiliz elçileri XVII. yüzyıldan itibaren siyasi gayelere hizmetle de görevlendirildiler. Bu dönemden itibaren İngiliz elçileri Osmanlı Devleti’nin yaptığı savaşlarda arabuluculuk rolü üstlenmeye ve İngiltere’nin siyasi menfaatini gözetmek için çalışmaya başladılar. Bunun birkaç başarısız teşebbüsten sonra ilk başarılı örneği Karlofça Anlaşmasının imzalanmasında İngiliz elçisi Lord Paget’in resmi arabuluculuğunun önemli payı olmasında karşımıza çıkmaktadır. Bundan sonraki yüzyılda ise İngiliz-Osmanlı ilişkileri hem ticari hem siyasi alanlarda büyük gelişme göstermiştir. Bu dönemde Osmanlı Devleti kayıplarına rağmen yine de Avrupa’da güçlü bir devletti. Bu yüzyılda güçlenen bir başka devlette Rusya idi. Büyüyen Rusya kendisine hedef olarak Osmanlı topraklarını ele geçirip, Akdeniz’e inmeyi seçmişti. Ancak bu hedef İngiltere için büyük tehlike oluşturuyordu. Çünkü İngiltere bölgenin yeni hâkimiydi ve bu hâkimiyetini Rusya gibi güçlü bir devletin tehdidine maruz bırakmak istemiyordu. Bu yüzden Osmanlı Devleti ile Rusya arasında başlayan mücadelede Osmanlı Devleti’nin tarafını tuttu ve Onun toprak bütünlüğünü savundu. XIX. yüzyıl bu mücadelenin somut örneklerinin verildiği çağdır. Yüzyılın büyük döneminde İngiltere kraliçesi olan Victoria (1837-1901) da şark meselesi diye bilinen ve tüm dünyayı ilgilendiren bu meselede Osmanlı Devleti’nin yanında yer aldı. Onun hükümdarlığı İngiltere’nin dünya politikasında en etkin olduğu yıllara rastlamaktadır. Bu yüzden İngiltere’nin bu politikasının Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde önemli katkısı oldu. Ancak İngiltere yüzyılın sonunda bu politikanın uygulanamayacağına inandı ve Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünü savunmaktan vazgeçti. Bu durumda Osmanlı Devleti kendisine yeni bir hami buldu ise de bu, Ona yetmedi. Hamisi Almanya ile birlikte katıldığı Dünya Savaşı sonu oldu. Bu çalışmada Türkiye’de yapılan çoğu çalışmada olduğu gibi olaylara Osmanlı Devletinin bakış açısından bakılarak Osmanlı Devletinin dış politikası çerçevesinde Osmanlı-İngiliz diplomatik ilişkileri değil, İngiltere’nin perspektifinden bakılarak İngiltere’nin Victoria döneminde uyguladığı Osmanlı politikası oluşumu, uygulanışı, değişmesi ve sonuçları açısından incelenmiş bu açıdan İngiliz-Osmanlı diplomatik ilişkileri ele alınmaya çalışılmıştır. ANAHTAR KELİMELER: Osmanlı Devleti, İngiltere, Diplomatik, Victoria
İngiliz Seyyahların Günlüklerinde Gümüşhane ve Trabzon Limanı’na ulaşan Ticaret Yolları 1840-1900
History Studies, 2012
19. y üzyılın ikinci yarısında Karadeniz Bölgesi’ni araştıran ve büyük kısmı belli misyon altında Trabzon’a gelen İngiliz seyyahlar bir şekilde ya Gümüşhane’den geçmişler yada Gümüşhane’de bulunan antik kalıntı ve eserleri incelemişlerdir. Seyyahların hatıratları incelendiğinde yoğunlaştıkları temel konunun demografik yapı, coğrafi özellikler ve Osmanlı vatandaşı Hıristiyan uluslar ile Müslüman olmakla birlikte etnik olarak Türk kimliğinden ayrı düşünülen vatandaşlar olduğu görülmektedir. Seyyahların araştırma ve hatıralarının belli konulara, örneğin W. Eleroy Curtis’in Trabzon - Gümüşhane -Tahran- Tebriz kervan yoluna, Biliotti’nin Sadak antik buluntularına, Austen H. Layard’ın Gümüşhane’deki madenlere yoğunlaşmış olması tek elden görevlendirilerek Bölgeye gönderildik leri tezini güçlendirmektedir. Ayrıca yine bu dönemde Amerikalı ve daha sonrasında Rus Devlet görevlilerinin İngiliz ve Alman seyyahlar ile aynı güzergâh üzerinde araştırma ve gözlemler yaparak bunları raporlamaları Gümüşhane’den geçerek Trabzon Limanı’na ulaşan ticaret yollarının önemini ortaya koymaktadır. Bu çalışma kapsamında 18 40- 1900 yılları arasında Trabzon ve Gümüşhane hakkında bilgi veren İngiliz seyyahların hatıratları incelenecektir. Ele alınan dönemde Trabzon’dan başlayıp yine Trabzon’da biten ik i y önlü olarak Gümüşhane üzerinden geçen ticaret yolları ile ilgili hatıratlar irdelenecek ve Gümüşhane şehrinin sosyo - ekonomik durumu ve demografik yapısı İngiliz Seyyahların bakış açısından ortaya çıkartılmaya çalışılacaktır.
Dostluktan Çatışmaya: Osmanlı Dönemi Türk-İngiliz İlişkileri
Taha Niyazi KARACA * Özet 16. yüzyılda resmi olarak başlayan Türk-İngiliz diplomatik ilişkileri günümüze kadar devam etmektedir. Bu uzun süreç üç ana dönemde değerlendirilebilir. Birinci dönemde iki ülke arasında dostluk ilişkileri gelişti ve İngiltere ticari imtiyazlar elde etti. İki ülkenin yakınlaşmasında tehdit olarak algılanan İspanya'nın rol oynadığı görülmektedir. İkinci dönemde İngiltere, Osmanlı İmparatorluğu'nu Rusya tehdidine karşı korumaya çalıştı. İki ülkeyi birbirine yaklaştıran Rus Çarlığı oldu. 18. Yüzyılda Rusya, ABD'nin bağımsızlık savaşına destek vererek ve Fransa ile de 1787 yılında ticaret anlaşması imzalayarak İngiltere karşıtlığını açıkça ortaya koydu. Rusya'nın Akdeniz'e inme çabalarını ve Balkanlar üzerindeki nüfuzunu da gören İngiltere, Rusya'yı kendi ekonomik ve siyasi gücüne karşı tehdit olarak algıladı. İngiltere, Osmanlı İmparatorluğu'nu Rusya'ya karşı destekleyerek Rusya'nın Karadeniz'in kuzeyinde kalmasına çalıştı. Koruma politikası 19. Yüzyılın ortalarına kadar Muhafazakâr Parti mensupları tarafından devam ettirildi. Üçüncü dönemde ise değişen politik görüşler nedeniyle Osmanlı İmparatorluğu düşman ülke ilan edildi. Bu süreç 1875 yılında Liberal Parti'nin yaptığı kara propagandanın bir sonucu olarak başladı. Artık iki ülke ortak çıkar merkezli dış politikadan uzaklaşarak çatışma merkezli bir diplomatik ilişki dönemine girdi. Balkan, Ermeni, Mısır, Yahudi yerleşim sorunları, Türkiye'nin Ortadoğu topraklarının elde edilme çabası ve nihai olarak Birinci Dünya Savaşı iki ülkenin çatışma alanları olarak belirdiler. Makalede Osmanlı dönemi Türk-İngiliz ilişkileri tahlil edilerek iki ülkenin diplomatik ilişkileri panoramik bir bakış açısıyla değerlendirilecektir.
İngiltere'nin 1933 yılında Cenevre Silahsızlanma Konferansı'na sunduğu ve dönemin Başbakanı James Ramsay MacDonald'ın adıyla anılan tasarı, iki savaş arası dönemde ortaya çıkan önemli silahsızlanma projelerinden biridir. Bu çalışmanın amacı MacDonald tasarısının Türk İngiliz ilişkilerine olan etkilerini tespit etmek ve tarihsel çerçeve içerisinde anlamlandırmaktır. Çalışma içerisinde birincil kaynaklar üzerinden yapılan araştırmalar neticesinde MacDonald projesinin Türk-İngiliz ilişkilerinde önemli sonuçlar ortaya çıkardığı tespit edilmiştir. Bunlardan ilki projenin ilanının hemen ardından yakınlaşma sürecindeki Türk-İngiliz ilişkilerinin Türkiye'nin Avrupalılığı ve uluslararası prestiji çerçevesinde diplomatik bir krize sürüklenmesidir. İkincisi ve daha da önemlisi ise projenin Boğazlar meselesini tekrardan Türk-İngiliz ilişkilerinin merkezine taşımasıdır. Ayrıca çalışmanın tespitlerinden biri de Türkiye'nin Cenevre Silahsızlanma Toplantısı'nda Lozan Boğazlar Sözleşmesi'ne yönelik ilk değişiklik talebini, MacDonald projesi kapsamında ve projenin ortaya çıkardığı bazı imkân ve güvenlik endişelerine atıfla ortaya koyduğudur. Çalışma içerisinde bu sonuçları ortaya çıkaran süreç ve argümanlar, proje metninin yanı sıra Türk ve İngiliz arşiv belgeleri çerçevesinde analiz edilmiştir. Çalışmada arşiv belgelerinin yanı sıra dönemin basınından ve ilgili literatürden yararlanılmıştır.