Memura Aktif Mukavemet Suçu ve Bazı Suçlarla İçtimaı Sorunu (original) (raw)

Memura Akti̇f Mukavemet Suçu Ve Bazi Suçlarla İçti̇mai̇ Sorunu

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2002

Kaynak İtalyan Ceza Kanunu'nun 190 ve 192. maddelerine tekabül eden TCK'nın 258. maddesi l "Memııra Aktif Mukavemet Suçu"nu düzenlemekte ve Kanun'un 2. kitabının "Devlet İdaresi Aleyhinde İşlenen Cürümler" başlıklı 3 .babının "Hükümete Karşı Şiddet veya Mukavemet ve Kanunlara Muhalefet" ismini taşıyan 8. faslında yer almaktadır. Söz konusu suçla ilgili olarak gerek doktrinde, gerekse Yargıtay kararlarında tartışmalı olan bazı hususlar vardır. Bunlardan birincisi maddede söz edilen "memura yardım eden(ler)" kavramının içeriği ve kapsamı; ikincisi ise * Yargıtay Cumhuriyet Savcısı 1 "(Değişik: 6123-9.7.1953) Bir memura veya ona yardım edenlere memuriyetine ait vazifeleri ifa sırasında cebir ve şiddet veya tehdit ile mukavemet eden kimse altı aydan iki seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (Değişik 2.fıkra: 2245-7.6.1979)Eylem silahla bir kişi tarafından işlenmişse iki yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir. Eylemin iki veya daha çok silâhlı kişiler tarafından veya silâhsız olsa bile toplanmış beşten çok kişiler tarafından işlenmesi halinde verilecek ceza üç yıldan beş yıla kadar hapis cezasıdır. Eğer fiil, kendisini veya akrabasını hapis veya tevkiften kurtarmak maksadıyla vaki olmuşsa birinci fıkradaki hal için iki aydan altı aya, ikinci fıkrada yazılı hal için dört aydan bir seneye kadar hapis cezası verilir. Eğer memur haiz olduğu salâhiyet hududunu tecavüz ederek veya keyfi hareketlerle bu muameleye sebebiyet vermiş ise fail hakkında geçen maddelerdeki ceza dörtte bire kadar indirileceği gibi icabına göre ceza büsbütün de kaldırılabilir. 254, 255, 256 ve 257 nci maddelerle yukarıdaki fıkralarda yazılı fiiller, İcra Vekilleri Heyetinden bir vekil aleyhinde işlenirse tâyin edilecek ceza yarı nispette arttırılarak hükmolunur."

Suç Ve Cezalarin Memuri̇yete Etki̇si̇

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2009

In order to be a civil servant within the Turkish public personnel regime, it is necessary to hold the general and special provisions set out in the Code of Civil Servants. To be taken into employee status; as well as specific provisions provided for institutions' own law or private legislation, there exists general provisions like citizenship, education, age, military service, health conditions, not to be banned from public rights, not to be sentenced imprisonment more than any limited period and not to be convicted for some certain crimes. Without carrying these qualifications being a civil servant is not possible besides losing any of these qualifications during the time terminates the status. In Turkish law system the capability of being a civil servant may be lost because of imprisonment. Especially every kind of convection for the crimes listed by the article 48/A-5 of Code of Civil Servants terminates the employee status. Even the institutions such as amnesty and postponement can't omit this incapability situation. This case limits and makes it harder for the convicted to return back to society even after the execution of crime. Despites the harmonizations connected with the recent alterations of Criminal Code it couldn't relieve ambiguity and disagreements. Even it got more complicated. Although the solution of these problems needed some legal amendments, it is in bounds of possibility to overcome of such problems by the practitioners.

Kamu İdaresine Karşı İşlenen Suçlarda Suçun Maddi Konusu Sorunu

Politik Ekonomik Kuram, 2018

Özet Kamu idaresinin işleyişine, idareye duyulan güvene karşı işlenen suçlarda genellikle kamu görevlisi menfaat elde etme amacını taşımaktadır. Suçun maddi konusu olan menfaatin neler olabileceği ceza sorumluluğunun belirlenmesi açısından önemlidir. Maddi konu genellikle, şey, mal, yarar, menfaat, çıkar, kazanım şeklinde ifade edilmektedir. Maddi konu olan menfaatin değeri ve haksızlığının işlenen suça etkisi bulunduğundan somut olayda hakimin ceza sorumluluğunu belirlerken objektif değerlendirme yapması gerekir.

Memurluk Güvencesi ve Ohal Sürecinde Yapılan İhraç İşlemleri Üzerine Bir İnceleme

Ankara Barosu Dergisi, 2020

Modern devlet anlayışının yerleşmesiyle memurluk güvenceli bir meslek halini almıştır. Ancak farklı dönemlerde memuriyet güvencesini ihlal eden uygulamalara gidildiği görülmüştür. Memur güvencesinin kapsamı sınırsız değildir. Memurlar Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmakla yükümlüdürler. Bu çalışmada Cumhuriyet döneminde memurların görevlerininin sona ermesine neden olan uygulamalar irdelenmiştir. OHAL süresince idari işlemlerle ve KHK eki listelere isim eklemek suretiyle ihraç işlemleri yapılmıştır. İdari işlemle ihraç edilenler doğrudan yargı yoluna gidebilmektedir. KHK eki listeye ismi eklenilenler ise zorunlu idari başvuru yolunu takiben yargı yoluna gidebilmektedir. Çalışmada bu işlemlerin hukuki niteliği ve denetim yolları incelenmiştir.

Mükerrer Suçlulukla İlintili Değişkenler

This study is about a few risk factors related to the criminal recidivism or thought to be effective on repeating the criminal behavior. As known, some criminals go on or keep on committing crimes while some others desistance from crimes after imprisonment or prison- experience. In the mentioned study, it is focused on what characteristics or what kind of a profile the re-committing criminals or the ones having the possibility of tending to be criminals in the future have. Not only will this study emphasize the variables about the criminal recidivism but also identify the difference between the habitual and non-habitual offenders. In the context of the study; many variables such as demographic, familial, social, mental, clinical and the background of the criminal as the predictors of the recidivism have been investigaed.

KAMU PERSONEL SiSTEMiNDE İŞE GİRME VE YÜKSELMEDE ÇAĞDAŞ LİYAKAT KAVRAMLARI

2016

Burokraside gorev alacak personelin seciminde uygulanacak yontemler devlet mekanizmasinin kimlerden olusacagini belirlemesi acisindan onemlidir. Soyut devlet aygitinin somut kisminin yukselme ve secilme usulleri gelismis ulkelerde goreceli olarak daha bilimsel metotlara dayanmasina ragmen sosyal hareketlerin tesiriyle verimlilige zit bir bicimde evirilmistir. Ulkemizde henuz ilkel denebilecek sekilde uygulanan ve yorumlanan liyakat politikalarinin gelecekte benzer sorunlarla karsilasacagi varsayilirsa literaturde bu yeni kavramlarin bilinirliginin artirilmasini hedefleyen calismalara ihtiyac duyulmaktadir. Bu nedenlerle meritokrasi, farkli ret oranlari ve temsili burokrasi kavramlarinin gelismis ulkelerin ve ulkemizin kamu yonetimi sistemlerindeki konumu tartisilmis ve olasi problemler belirtilerek cozum yollari belirtilmistir.

Sicill-i Ahval Kayıtlarına Göre Antalyalı Memurlar Tarafından İşlenen Suçlar

BUSBED, 2023

Osmanlı Devleti’nde, 19. yüzyılda bürokrasi ve memuriyet özelinde birtakım düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemeler özellikle Tanzimat döneminden itibaren hız kazanmış, memurluk mesleği modern ve rasyonel bir sisteme oturtulmaya çalışılmıştır. Ayrıca memurların işledikleri suçlara karşı uygulanacak yasal yaptırımlar da dönemin idarecilerinin gündeminde yer almıştır. Memurlarla ilgili rahatsız olunan hususların temelini ise rüşvet, yolsuzluk, hakaret, zimmetine para geçirme, görevi kötüye kullanma, izinsiz görev yerinden ayrılma, görevi yerine getirmeme ve ahlaksız bazı hareketlerde bulunma gibi müzmin suçlar oluşturmuştur. Sözü edilen suçlarının önüne geçilmesi ve yargılama sürecinin belli ilkelere göre yapılması amacıyla çeşitli kanun ve nizamnameler yayımlanmıştır. Ayrıca II. Abdülhamid dönemine gelindiğinde, denetimsizliğin önüne geçmek ve memur atamalarını düzenli bir şekilde yapabilmek amacıyla memurların biyografilerini kaydetmekle yükümlü olan Sicilli Ahval Komisyonu kurulmuştur. Bu komisyon bünyesinde tutulmaya başlanan sicill-i ahval kayıtları ise 1879’dan itibaren sicill-i umûmî adı verilen defterlere kaydedilmiştir. Buradan hareketle çalışmada, sicill-i ahval kayıtlarından faydalanılarak Antalya merkez kazasında doğan Müslüman ve gayrimüslim memurların işledikleri suçlar ele alınacak, işlenen suçun niteliği ve suçu işleyen memurun akıbeti hakkında merkez-taşra ilişkisi bağlamında değerlendirmelerde bulunulacaktır.

Hakemli Ceza Hukukunda Kamu Görevlisi Kavramı

ÖZET 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile getirilen önemli yeniliklerden biri, özel ceza kanunları ve ceza içeren tüm kanunlar için geçerli tanımlara yer verilmiş olmasıdır. Bu tanımlardan biri de kamu görevlisi ile ilgili yapılan tanımdır. 5237 sayılı TCK"nın 6 ncı maddesine göre "kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi" kamu görevlisi sayılmaktadır. da anlaşılacağı gibi, bir kişinin kamu görevlisi sayılması için yegane ölçüt, kişinin katıldığı faaliyetin kamusal faaliyet olmasıdır. Bunun ötesinde katıldığı faaliyete sağladığı katkının niteliği, bu faaliyet icrasındaki konumu ve faaliyete ne suretle katıldığının bir önemi bulunmamaktadır. 5237 sayılı TCK"nın 6 ncı maddesindeki kamu görevlisi kavramı, 765 sayılı TCK döneminde geçerli olan memur kavramından daha geniş bir kavramdır. Kamusal faaliyete katılan herkes, statüsüne ve faaliyete sağladığı katkının niteliğine bakılmaksızın kamu görevlisi sayılmaktadır. Bu çerçevede 765 sayılı TCK'nın uygulandığı dönemde ortaya çıkan bir kısım adaletsizlikler, yeni düzenlemeyle bertaraf edilmiş ve kamusal faaliyete katılan herkesin ceza hukuku açısından aynı hukuki rejim tabi olması sağlanmıştır. Ayrıca 5237 sayılı TCK'nın altıncı maddesinde yapılan kamu görevlisi tanımı ile, Anayasanın 128 inci maddesindeki kamu görevlisi tabirinin kapsamına yaklaşıldığı bu anlamda hukuk düzeni içinde nispi de olsa bir yeknesaklığın sağlandığını söylemek mümkündür.

Osmanlı Devleti nde Memurların Müdahil Olduğu Bazı Fuhuş ve Fahişe Meseleleri Üzerine Bir Değerlendirme (1833-1922)

History Studies International Journal of History

Toplumun ahlakı, asayişi ve düzeni açısından tehdit oluşturan her mesele, Osmanlı Hükümeti tarafından ciddiyetle takip edilmekte ve büyük sorunlara sebebiyet vermeden önü alınmaya çalışılmaktaydı. Fuhuş ve fahişeler de bu meselelerden sadece biriydi. Toplumun dini ve ahlaki yapısı, fuhuş ve fahişelere yaklaşımda önemli rol oynamaktaydı. Bir diğer ifadeyle dini ve ahlaki öğretilere ters düşen, fuhuş ve fahişe meseleleri, toplumun oldukça hassas olduğu konulardı. Bu meseleler, Osmanlı'da büyük hadiselere dahi yol açmıştır. Bu bağlamda devlet görevlilerinin öncelikli vazifeleri, ülkenin inanç ve değerlerine gereken hassasiyeti göstererek, asayiş ve nizamı sağlamaktı. Ancak 19. yüzyılda batılı devletlerle ilişkiler, savaşlar, ekonomik buhranlar, Osmanlı toplum ve idarecilerinde ahlaki bozulmalara neden olmuş, devlet görevlileri daha fazla para kazanmak adına vazife ve yetkilerini kötüye kullanarak fuhuş ve daha birçok ahlaki sorunun artmasına, toplumda huzursuzluğa, asayişsizliğe ve şikâyetlere yol açmışlardır. Bu çalışmada, Osmanlı Devleti'nde mülkiye ve askeriyeden memurların, fahişelerle münasebetler kurarak umumi ahlaka aykırı davranışlar sergileyip görev ve yetkilerini ne şekilde kötüye kullandıkları, Osmanlı Hükümeti'nin ilgili dairelerine intikal etmiş bazı şikâyetler üzerinden irdelenerek Osmanlı'da memurlarında müdahil olduğu fuhuş ve fahişe meselelerine dair kısa bir değerlendirme yapılmaya çalışılmaktadır.