KIRGIZ TÜRKÇESİ AĞIZLARINDA İKİLEMELER (original) (raw)

KIRGIZ NİNNİLERİNDE KÜLTÜREL ARTALAN VE DİL HUSUSİYETLERİ

ÖZET Kırgız halk edebiyatında " beşik ırı " ya da " aldey " terimleriyle karşılanan ninniler, basit gibi görünen sözlerinin ardında derin bir anlam barındırmaktadır. Kültürel artalan olarak da adlandırılan bu durum ninnilerin söz varlığına kadar etkisini gösterir. Özellikle destan geleneğinin canlı olduğu Kırgız halk edebiyatında ninnilerde bile destanların izlerini görmek mümkündür. Anneler ninnilerinde başta Manas Destanı'ndaki şahsiyetler olmak üzere destan kahramanlarını çocuklarına örnek gösterirler. Öte yandan ninnilerin ana dili eğitimi bakımından da önemi göz ardı edilemez. Çocukların yaşı düşünüldüğünde karşılaştıkları ilk edebi tür olan ninniler, çocuğun ana dili ediniminde, temel söz varlıklarını kazanmalarında önemli bir yere sahiptir. Halk şiiri ürünü olan ninniler, halk şiiri dilini yansıtan ürünlerin başında gelir. Kırgız ninnilerine bakıldığında, eski Uygur şiirinde olduğu gibi Kırgız şiirinde de mısra başı kafiye sistemi bulunması Kırgız şiirinin en dikkat çekici özellikleri arasındadır. Mısra başı kafiye sistemi, sadece sözlü edebiyatta değil, yazılı edebiyat ürünü şiirlerde de kendini hissettirir. Şiir dili denince akla ilk gelen mısra başı ve mısra sonu ses tekrarları ninnilerin ahenk ve estetik yönünü oluşturur. " Aldey " lerin tek dikkat çekici özelliği bu ses tekrarları değildir. " Aldey " lerde kültürel söz varlığı da dikkat çeken bir diğer önemli noktadır. Sadece Kırgız kültürüne has söz varlığını ninnilerin dilinde görmek mümkündür. Bazı ninnileri anlayabilmek için Kırgız kültürünü, gelenek, göreneklerini, toplum hayatını bilmek gerekmektedir. Hatta bazı siyasi, tarihi olaylar, kültürel artalan olarak ninnide yerini almış, onla ilgili söz varlığı da şiirin dokusuna sinmiştir. Bu makalede Kırgız ninnilerindeki derin anlam ve ninnilerin dil hususiyetleri üzerinde durulmuştur. Ses ve kelime tekrarlarının Kırgız ninnilerindeki yeri, ninnilerin diline kültürel artalanın etkileri örneklerden hareketle ortaya konulmaya çalışılmıştır.

KIRGIZ VE TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE SÖZCÜK İÇİ KARŞITLIK (ENANTİOSEMİYA) ÜZERİNE

Dünyadaki pek çok dilde örnekleri görülen ve enantiosemiya / enantosemy adlandırmasıyla genellikle dilbilim çevrelerince kabul gören bu dil olayı, Türkçeye "sözcük içi karşıtlık / sözcük içi karşıt anlamlılık" terimiyle yerleşmiştir. Bu terimler altında yayınlar yapılmış ve yapılmaktadır. Kullanıldığı bağlamın da etkisiyle "bir sözcüğün karşıtlık anlamı yüklenmesi" olarak özetleyebileceğimiz bu bileşim, sözcüğün semantik özelliklerini kapsayan karmaşık bir biçim ve anlam olayıdır. Çalışmada, örneklerini Divan-ı Lügati't Türk'te bile görebildiğimiz bu durumun, Türkçenin Oğuz ve Kıpçak gruplarının en köklü ve önemli dilinde yani Kırgız ve Türkiye Türkçesinde ne denli bir kullanım alanına sahip olduğunun tespiti, aynı köklerden beslenen bu akraba dillerdeki örneklerin, benzerlik ve farklılıklarının karşılaştırılması, ortak sözvarlığı, düşünme, algılama ve anlamlandırma birlikteliklerinin vurgulanması amaçlanmaktadır. "Diller arası karşılaştırma / tilder aralık salıştıruu" metodu esas alınarak yapılacak çalışmaya iki dilin güncel sözlükleri, saha tespitleri ve bu konuda yapılmış diğer yayınlar kaynak oluşturmaktadır.

ESKİ TÜRK TARİHÇİLİĞİNİN ÖTEKİSİ: KIRGIZLAR

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tarih Dergisi, 2018

Kırgız Kağanlığı tarihi eski Türk tarihçiliğinde en az çalışılan konulardan biri olmuştur. Ancak Kırgız Kağanlığının iyi bir şekilde anlaşılması hem Kırgız tarihinin hem de Orta Asya Türk tarihinin bütünüyle anlaşılması açısından önemlidir. Sovyet Rusya’nın dağılmasından sonra Orta Asya Türk Halklarına ilgi yeniden artmış ve çalışma yapma bakımından kısıtlamalar da bir ölçüde azalmıştır. Bu nedenle hem Türkiye’de hem de Dünya’da Orta Asya Türk tarihi ile ilişkili olduğu ölçüde Kırgız tarihinden bahsedilmiştir. Kırgız tarihi içerisinde ise Kırgız Kağanlığı önemli bir yer tutar. Bunun nedenlerinden biri Kırgız Kağanlığının, Kırgızların o döneme kadar kurmuş olduğu en güçlü devletlerden biri olmasıdır. Ayrıca Kırgızların daha fazla tanınmasını da sağlamıştır. Ancak çok çeşitli sebeplerle eski Türk tarihi eserlerinde diğer devletler kadar ilgi çekmemiştir. 18.yüzyıldaki ırkî olmayan barbar-medeni anlatısı, 19.yüzyılda emperyalist politikalar, Afyon Savaşları, ticari çekişmeler gibi etkenler ile değişmiş ve ırkî vasıflara yapılan vurgular artmıştır. Doğal olarak bu hususlar Türkiye’deki tarihçiliği etkilemiştir. Hunlar, Avarlar gibi bozkır devletlerine karşı olan önyargı, Cumhuriyet döneminde tarihin köklülüğünü ortaya çıkarma çabası ile yok olsa da medeniyet konusundaki önyargı devam etmiştir. Ötüken’i ele geçiren, yerleşik, medeni ve güçlü bir devleti temsil eden Uygur Kağanlığı’nın başkentini yıkarak devlete son veren Kırgızlar ve Kırgız Hanlığı bu kaygıların neticesinde ortaya çıkan anlatıdan etkilenmiştir. Cumhuriyet döneminin başlarından bu yana yazılan eski Türk tarihi eserleri incelendiğinde bu durum görülebilir. Çalışmada Kırgızlara karşı olan olumsuz bakış açısı, Cumhuriyet döneminde kaleme alınan eski Türk tarihine ait eserlerden örneklerle ortaya konulacaktır.

TÜRKİYE TÜRKÇESİ AĞIZLARINDA {-I} ZARF-FİİL EKLİ İKİLEMELER

Özet: Türkiye Türkçesi ağızlarında {-I} ve {-A} zarf-fiil ekli ikilemelerin kullanımı hece sayısına; coğrafi dağılımı da ağız gruplarına göre farklılık gösterir. Tek heceli fiillerde ikileme, {-A} zarf-fiil eki ile yapılır. Çok heceli fiillerde ise {-A}ve {-I} zarf-fiil eki kullanılır. {-I} ekli kullanım, Batı Grubu içindeki bazı ağızlarla sınırlıdır. Bu çalışmanın konusunu, ağızlardaki {-I} zarf-fil ekli ikilemelerin coğrafi dağılımı ve tarihî lehçelerle bağlantısı oluşturmaktadır.

DİL VE SÖZ BAĞLAMINDA KIRGIZ TÜRKLERİNİN ATASÖZLERİ

Uluslararası Türk Lehçe Araştırmaları Dergisi (TÜRKLAD), 2022

Gökbayır, T. (2022). DİL VE SÖZ BAĞLAMINDA KIRGIZ TÜRKLERİNİN ATASÖZLERİ . Uluslararası Türk Lehçe Araştırmaları Dergisi (TÜRKLAD) , 6 (1) , 255-278 . Türk toplulukları arasında ortak dil ve kültür unsurlarından biri atasözlerimizdir. Atasözleri, kısa ve özlü sözlerle öğüt veren kalıplaşmış sözlerdir. Bir dilin içerisinde yer alan atasözleri, toplumun dünya görüşünü, deneyimlerini, kültür ve geleneklerini, anlatım gücünü yüzyıllar boyunca devam ettirebilen sözlerdir. Atasözleri, kimi zaman değişime uğramadan yüzyıllar boyu aktarılabilir; kimi zaman da değişikliğe uğrar ya da tamamen kaybolur. Deyimler gibi atasözleri de, aynı dilin lehçelerinde varlığını sürdürebilir. Bütün Türk Dünyasındaki atasözleri, geniş bir alana yayılarak Türklerin ortak tarihini, kültürünü ve dilini yansıtır. Bu çalışmada, Türk dünyasının önemli boylarından Kırgız Türklerinin dil ve söz ile ilgili atasözleri ele alındı. Atasözleri, 1982 yılında Kırgızistan'da basılan "Kırgız Makal Lakaptarı" adlı kitaptan alındı. Dilin toplum içindeki rolü ve önemi değerlendirilecektir. İncelenen atasözlerinde, dil ve sözün hangi amaçlar için ele alındığı alt başlıklar şeklinde gösterilecektir.

KIRGIZCA ve TÜRKÇE’DE EKLERİN DUYGU DEĞERİ FONKSİYONLARI

Duygu değeri bir mana kategorisidir. Türkçe'de ve Kırgızca'da duygu değeri oluşturmada morfolojik unsurlardan istifade edilmektedir. Eklerle sağlanan duygu değeri hem yazınsal metinlerde hem de günlük hayatta aktif kullanılmaktadır. Türki dillerden Kırgızca ve Türkçe'de eklerle sağlanan duygu değeri izleklerinde hem dilsel hem de psiko-sosyolojik pek çok ortak yön mevcuttur. Bu bildiride duygu değeri oluşturmada Kırgızca ve Türkçe'deki eklerin tesbitine, duygu değeri izleklerinedair örneklere, duygu değeri açısından iki dildeki benzerliklere ve farklılıklara yer verilecektir.