Yapay Zeka Olgusunun Güncel Sanat Çalışmalarındaki Açılımları (original) (raw)
Related papers
Bir Çağdaş Sanat Malzemesi Olarak Yapay Zeka
Sanat insanın yeryüzüne ayak bastığı andan beri var olan ve sürekli gelişip genişleyen bir olgudur. Tarih öncesi çağlarda insanlar yaşadığı ortamın ve koşullarının verdiği imkânlar dâhilinde dönemin sanat galerileri diyebileceğimiz mağara duvarlarına odun kömürü ve çeşitli dolgu malzemesi ile çeşitli çizimler yapmışlardır. Tarih boyunca şartların değişmesi ve gelişmesi ile yeni teknikler ortaya çıkmış ve zamanının sosyal yapısından ve gelişiminden bağımsız olarak düşünülemeyen sanatçılar, sanat eserleri üretmeye devam etmiştir. Mağara duvarlarına çizilen resimler yerini mimari mekânlara, mimari mekânlar yerlerini tuvallere bırakmıştır. Günümüzde de tuvaller yerini dijital ekranlara bırakmıştır. Bugünün sürekli gelişen dünyasında, sanatçılar sanat üretebilmek için yazılım ve kodlama gibi sanat alanına ilk bakışta uzak olan uygulamaları sanat üretim süreçlerinde kullanmaya başlamışlardır. Bir zamanlar teknoloji; sanatçılar için sanat üretimine götüren sadece bir araç olarak kullanırken, gelişen yapay zekâ teknolojisi ile teknoloji sanatçı ile beraber yapay zekânın da sanat üretim sürecine dâhil olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu çalışmada, yapay zekâ ve kodlama kullanılarak üretilen sanat eserlerinin incelenip, gelişen teknoloji ile sanat arasındaki ilişkilerin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda, Refik Anadol ve Zach Liberman'ın yapay zekâ ve kodlama kullanarak ürettikleri eserleri insan ve teknoloji dokunuşları açısından incelenip, teknolojinin günümüz sanatının üzerindeki etkileri ortaya çıkarılacaktır.
Yapay Zeka’nın Kültür ve Sanatla Olan İlişkisi
Europan journal of science and technology, 2021
Öz Toplumun yaşamını sürdürebilmesi için gerekli olan ihtiyaçlarla beraber teknoloji ve sanat da gelişmeye başlamıştır. İnsanların yüzyıllar boyunca geçirmiş oldukları evrimler, yaşam biçimleri ve fikrî akımları ile sanata bakış açılarında da yenilikler meydana gelmiştir. Yapay zekâ ve sanat genel olarak yaşama, uygarlıkların düşünce dünyasının gelişmesine ve sanatsal yaratıya kazandırılacak yeni bakış açılarıyla yaklaşmayı gerektirmektedir. Teknolojinin getirdiği yeniliklerle birlikte gelişen yeni sanat anlayışı ve insan gibi düşünen sistemler yaratma fikri ile gelişen yapay zekâ, algoritmalar ve yapay sinir ağları ile birçok sanat çalışması üretmiştir. Sophia, Deniz Yılmaz, GAN, AICAN, AARON gibi birçok yapay zekâ çalışmaları mevcuttur ve hepsinin çalışma prensipleri kendilerine özgüdür. Yapay zekanın asıl amacı makinenin bu süreci işleyişi ve makinenin yaratıcılığını geliştirmeye odaklanmaktadır. Tabi bununla beraber yapay zekanın ürettiği çalışmaların insan taklidi olarak düşünülmesi ve sanatı tam olarak yansıtmadığı fikri ile yapay zekanın ürettiği çalışmaların eser olarak sayılıp sayılmayacağı ve yapay zekanın insanın önüne geçip geçmeyeceği yönünde de birçok tartışma söz konusudur.
Yapay Zekada Dilsel Yaratıcılığın Olasılığı
XI. Mantık Çalıştayı ve Sempozyumu Bildirileri, 2023
Yapay zekâ çeşitli bilimsel alanlarda kendini gösterirken, bu durum felsefi çalışmalara da yansımaktadır. Ancak, yapay zekâ alanındaki felsefi çalışmalar daha çok bilişsel ya da etik problemler çerçevesinde kümelenmiş durumdadır. Bu çalışmamdaki temel amaç, yapay zekânın bu felsefi odağının genişletilip dil felsefesi açısından da yapay zekânın tartışılması gereken bazı noktalarına dikkat çekmektir. Özellikle bu çalışma yapay zekânın dilsel yetkinliğinin yaratıcılık kavramı açısından değerlendirilmesine dayanmaktadır. Öncelikli olarak yapay zekâ ve sorunları ile ilgili genel bilgiler paylaşıldıktan sonra yaratıcılık ve dilsel yaratıcılık kavramlarına değinilecektir. Yaratıcılık bağlamında, Chomsky’nin yapı merkezli dil edinimi anlayışı sınırlılık içerirken, Wittgenstein’ın dil edinimi bizlere daha geniş kapsamlı bir bakış sunmaktadır. Daha sonra, yapay zekânın dilsel yetkinliği ile doğrudan ilişkili olan makine öğrenimi süreci ve doğal dil işleme göz önüne alındığında, kapsamlı bir değerlendirme ihtiyacı ortaya çıkacaktır. Bu noktada, Rhodes tarafından yaratıcılığın 4P’si olarak adlandırılan ölçütlerin yeniden değerlendirilerek hem kapsamlı hem de antropomorfik olmayan bir yaklaşım geliştirmek amaçlanmıştır.
Yapay Zekâ ile Üretilen Sanat Eserlerinin Küratörlüğü
International Journal of Humanities and Art Researches (ijhar), 2024
Özet Yapay zekâ, sunduğu olanak ve imkânlarla sanatçı ve tasarımcılar için yeni bir sanatsal ifade aracı olma potansiyeline sahiptir. Bu potansiyel, kimi zaman bir sanat yaratımında kimi zamansa estetik kaygılar için bazen bir araç bazen de bir amaç olarak kullanılmaktadır. Yapay zekânın görsel sanatlarla ilişkisi, sanatın gerek üretim sürecinden gerekse sergilenme ve sunum şeklinden doğmaktadır. Dijitalleşme ile sanatın gelişen yüzü, yapay zekâ ve insan iş birliğinde eserlerin üretilmesini mümkün kılarken bu eserlerin küratörlüğü meselesini de ortaya koymaktadır. Bu bağlamda küratörlük kavramına eklenen yeni tanımlamalar ve küratöre atfedilen roller, yeni küratöryel yaklaşımları zorunlu kılmaktadır. Değişen küratöryel pratikler, insanmakine yaratıcılığı bağlamında ortaya koyulan sanat eserlerinin etkileşim odaklı deneyimler olarak sunulmasıyla birlikte sanatçıları, izleyicileri ve küratörleri ortak bir etkileşim odağında konumlandırdığı bir etki yaratmaktadır. Bu durum, geleneksel küratörlük anlayışından uzak, yeni bir dijital küratörlük olgusunu da beraberinde getirmektedir. Bu çalışmada, yapay zekâ ile üretilen sanat eserlerinin küratörlüğü amaçlı örnekleme ile ele alınırken yapay zekâ ve küratörlük kavramlarının ne olduğuna ve kısa tarihçesine değinilmiştir. Yapay zekânın görsel sanatlarla ilişkisi ele alınmış ve yapay zekâ ile üretilen sanat eserleri örneklendirilmiştir. Araştırmada dijitalleşme ile küratörlüğün dönüşümü incelenmiş, çalışmanın çıkış noktası olan yapay zekâ ile üretilen sanat eserlerinin küratörlüğü meselesi, küratöryel pratikler üzerinden tartışılmıştır. Sanatın en güncel meselelerinden biri olan yapay zekâyı küratörlük olgusu üzerinden inceleyen makale, yapay zekâ ile üretilen sanat eserlerinin küratörlüğünün nasıl gerçekleştiğini ve bu sergilerdeki dijital kürasyonun gereksinimlerini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Küratörlere atfedilen yeni rolleri güncel bir bağlamda ele alması sebebiyle bu çalışma, dijital küratörler ve yapay zekâ ile eser üreten yeni medya sanatçıları için önem arz etmektedir. Çalışmada ele alınan başlıklar, betimsel analiz yöntemiyle araştırılmış, elde edilen veriler amaçlı örnekleme ile desteklenmiştir.
Sanat Terapisi ve Yaratım İlişkisi Bağlamında Yapay Zekâ ve Ai-Da Robot Örneği
Kesit Akademi Dergisi, 2024
Günümüzde insanın iş yapabilme, yazma, konuşma gibi etkin faaliyetlerini gerçekleştirme kapasitesine yaklaşan yapay zekâ, sanat alanında da giderek daha da gelişmekte ve etkili olmaktadır. Bilgisayar programlarının sanat eserleri üretimine katkısı sonucunda, eserlerin sanatsal niteliklerinin sorgulanması ya da kabulü, postmodern sürecin bir parçası olmuştur. Diğer yandan insan hayatını kolaylaştırmak üzere tasarlanan yazılımların sanatsal eylemi taklit etmesini insanın yaratıcı eyleminden ayrı tutmak gereklidir. Nitekim bu eylemde İnsanın kendini ifade etmeye duyduğu ihtiyaç söz konusudur. İnsani deneyimlere ilişkin olan duygu, düşünce dünyasının aktarımıdır. İç ve dış dünyayı anlamlandırmayı sağlayan bir geçiş alanıdır. İyileştirici bu anlamlandırma sürecinde ortaya çıkan form sanatsal düşünmenin sonucudur. Psikoterapide kullanılan yöntemlerden biri olan sanat terapisinin iyileştirici gücü de sanatın gerekliliğini göstermektedir. Nitekim sanat terapisi duyguların anlamlandırılması için iç ve dış dünya arasında bir köprü işlevi görür. Sanat, sözle ifade edemediğimiz duyguların dışarıya aktarımını sağlar. Aynı zamanda sağaltıcı özelliktedir. Bu bakımdan, insan yaşamını kolaylaştırmak için tasarlanan yapay zekânın sanatta ne gibi bir rolü olduğu düşündürücüdür. Kuspit, postmodern süreçte düşünce ve kavram odaklı bakış açısının önem kazanmasıyla sanatın insani özü bakımından noksan kaldığını öne sürmüştür. Günümüzde de ‘sanatçı robotlar’ın eserlerine dışarıdan yüklenen anlamlarla sanat üreten bir robotun önemli hâle gelmesi sanatın insani özü bakımından noksan kaldığı yeni bir durumu daha meydana getirmektedir. Danto’nun, Brillo kutularıyla birlikte “sanat nedir" sorusunu farklı bir açıdan tartışmaya sunması gibi yapay zekânın sanattaki yerinin tartışılması da önemlidir. Sanatın insansızlaştırılması konusunda eleştirel bir bakış sunmayı amaçlayan bu makale, yazılım tabanlı üretilen bir eserin yaratımla ilişkisi üzerine düşündürmeyi amaçlamaktadır. Yaratımın insani yönünü vurgulamak için sanatsal ifadenin gerekliliği ve sanat terapisi arasındaki ilişkiselliğe dikkat çekmektedir. Konuyu somutlaştırmak içinse sanatçı robot Ai-Da örneğine yer verilmiştir.
Yapay Zekâ ile Üretilen Görsel Sanatlar Eserlerinde Fikrî Mülkiyet
Art-e, 2020
Yapay zekâ (YZ); sanat ve tasarım gibi yaratıcılık gerektiren alanlarda özerk üretim yapabilmektedir. Ancak özerkliği hukuken tanınmadığı için, üretimler YZ'ya tescil edilememektedir. Çalışma; YZ ile üretilen görsel sanat eserlerinin, fikrî mülkiyet paylaşım usullerini belirlemek amacıyla hazırlanmıştır. Derleme türündeki çalışmada; nitel araştırma veri toplama tekniklerinden doküman incelemesi kullanılmıştır. Farklı yargı bölgelerinin konuya yaklaşımları, hukuki ve felsefi doktrinler, uygulamaya dönük düzenlemeler incelenmiştir. Mevcut yasal rejimlerde telif koşullarını açıklayan araştırmalardan faydalanılmıştır. Literatür incelemesi neticesinde; yasaların, teknolojik gelişmeleri değerlendirebilecek içeriğe sahip olmadığı yönünde görüşler tespit edilmiştir. Gelecekte YZ'ya atanabilecek kişilik statüleri ve bu statülerle üretilecek eserlerin mülkiyetine ilişkin tavsiyeler sunulmuştur. Avrupa Parlamentosu'nun 2017 yılında önerdiği elektronik kişilik statüsünün, yakın gelecekte yürürlüğe gireceği ve YZ'nın telif hakları için makul çözümler sağlayacağı öngörülmektedir.
YAPAY ZEKÂ VE GRAFİK TASARIM: ETKİLEŞİMLİ SANAT ESERLERİ ÜRETİMİ
GRAFIK ALANINDA ULUSLARARASI ARAŞTIRMALAR -I, 2024
The dynamic interaction between artificial intelligence and graphic design reveals the role of AI in the production of interactive artworks. In the modern era, continuous advancements in science and technology are transforming the creation processes of art and the viewer experience, enabling the development of new aesthetic understandings. AI-supported interactive art applications enrich the artistic experiences of participatory viewers while reshaping the meaning of artworks at both individual and societal levels. The history of interactive art stretches back to the mid-20th century and is undergoing significant transformations in today's digital context. Artificial intelligence provides artists with new perspectives in their creative processes, accelerating their transition from traditional methods to innovative approaches. Additionally, the combination of artificial intelligence and interactive art involves significant social and ethical dimensions that need to be examined, necessitating predictions about how art and societal dynamics will evolve in the future. In this context, as the development trends of future design emerge, artificial intelligence will accompany the evolution of every stage and will be applied more widely. The impact of AI technologies in the field of interactive art is important not only for aesthetic transformation but also for deepening creative thought processes and fostering innovative artistic experiences. The integration of artificial intelligence and artistic production is considered a critical element shaping the future of art.