Osmanli Dönemi̇ Geli̇nli̇kleri̇ Ve Geli̇n Başliklari (original) (raw)

Osmanli Di̇plomasi̇si̇ Ve Geli̇şi̇m Süreci̇

2019

Savaşı da içermekle birlikte barışçıl yollarla uluslararası ilişkilerin yürütülmesi olarak tanımlanan diplomasi; farklı zamanlarda farklı şekilde uygulanarak kendi içinde bir gelişim süreci geçirmiştir. İnsanların ayrı gruplar halinde yaşamaya başladıkları dönemden günümüze kadar farklı şekillerde var olmuş, günümüzde önemli bir dış politika aracı ve kurumu olarak yerini almıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nda güç ve toprak kaybının yaşanmasıyla beraber fark edilmeye başlanan diplomasi, asıl gelişimini 19. yüzyıl gibi geç bir zamanda sağlamıştır. 19. yüzyılda Sırp İsyanı, Yunan İsyanı, Kavalalı Meselesi, Kırım Savaşı ve Osmanlı-Rus Savaşı gibi önemli olaylar cereyan etmiş, bu olaylar Osmanlı İmparatorluğu'nun zorlu bir diplomasi süreci geçirmesine sebep olmuştur. Reis ül-Küttablık, sürekli elçilikler ve Hariciye Nezareti'ne giden kurumsallaşma süreci 19. yüzyıl gibi geç bir döneme kadar uzadığından cereyan eden dış meselelerde başarılı bir diplomasi yürütülememiştir. Bu makalede öncelikle diplomasi kavramsal olarak verilmiş, daha sonra Osmanlı diplomasisinin gelişim süreci 19. yüzyıl ve 19. yüzyıl öncesi şeklinde karşılaştırmalı olarak ele alınmıştır

OSMANLI DEVLETİ’NDE TOPLUMSAL SUÇLAR VE CEZALAR (1789-1839)

OSMANLI DEVLETİ’NDE TOPLUMSAL SUÇLAR VE CEZALAR (1789-1839)

Osmanlı Devleti sorunlarını çözmek, devleti yeniden eski gücüne ulaştırmak amacıyla çeşitli önlemler almaya çalışmıştır. Bu önlemlerden biri de devlet içerisinde sorun yaratan, sıkıntılara sebebiyet veren ve toplum düzenini bozucu hal ve davranışlarda bulunan kişi veya kişileri suçlu kabul edip cezalandırmaktır. Genellikle uygulanan cezalar arasında idam cezası, hapis cezası, sürgün cezası, kürek cezası, mala el koyma cezası ve dayak cezası yer almaktadır. Osmanlı Devleti’nin sıkça başvurduğu bu cezalar Tanzimat dönemine kadar sistemli ve düzenli olarak uygulanmamıştır. Cezalar benzer olaylarda farklılaşabilmektedir. Süreli cezalarda ise kişi cezalandırıldığında ceza süreleri belirtilmemiş, bunun yerine suçlunun ıslah olana kadar ceza görmesi şeklinde uygulamaya gidilmiştir.

Kuruluş Dönemi̇nde Osmanli Vakiflari

Journal Of History School, 2020

Selçuklu Devleti toprakları üzerinde Anadolu'da birçok beylik kurulmuştur. Kurulan beyliklerden biri de Osmanlı Beyliği'dir. Bu beylik geçmişte kalan Türk ve İslam mirası üzerine büyük bir medeniyetin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Vakıflar da bu medeniyetin önemli bir parçasını oluşturmuştur. Başta padişahlar olmak üzere, üst düzey devlet adamları, ilim adamları, varlıklı ya da sıradan insanlar tarafından vakıflar oluşturulmuştur. Asporça Hatun Vakfı, Mekece Vakfı, Bursa'daki İmaret Vakfı, Gebze Külliyesi Vakfı ve Gazi Süleyman Paşa Evkâfı Osmanlı erken döneminde kurulan vakıflardan bazılarıdır. Kuruluş dönemi Osmanlı vakıflarının çok belirgin özelliklerinden biri vakfiyelerinin Arapça olarak kaleme alınmış olmasıdır. Kuruluş döneminde Türkçe olarak kaleme alınan en önemli vakfiye Orhan Gazi'nin Bursa'da yaptırdığı imaretin M.1360 tarihli vakfiyesidir. Asporça Hatun Vakfiyesi ise ilginç bir şekilde Türkçe ve Arapça karışık bir şekilde kaleme alınmıştır. Taş üzerine yazılmış vakfiyeler de vardır. Kanuni Sultan Süleyman zamanında M.1553 senesinde içeriğinden iyi istifade edilmek üzere selâtîn vakfiyelerinin Türkçeye çevrilmesi emredilerek tercümeleri yapılmıştır.

Son Dönem Osmanli Aydininda Eği̇ti̇m Tartişmalari

The Journal of Academic Social Science Studies, 2014

Bu makalede, aslında, son dönem Osmanlı toplumunda aydınların eğitimle ilgili tartıştıkları konular üzerinde durulmakta ise de, o günlerden hareketle bugünü anlamaya çalışma amaçlanmıştır. İkinci Meşrutiyetten beri, aynı ya da benzeri konular toplumun farklı kesimlerince tartışılmakta, sık sık "eğitimde reform" denemeleri yapılmaktadır. Bu da göstermektedir ki, söz konusu tartışmalardan istifade etmede başarılı olunamamıştır. Osmanlı Devletinin sonlarına doğru ortaya çıkmış olan fikir akımlarının, zaman içinde iyice derinleşerek toplumun birbiriyle uzlaşamayan farklı kesimlere ayrılmış olması bu başarısızlığın nedenlerinden biri olarak düşünülebilir. Oysa, Osmanlı aydını eğitim meselesini farklı fikir akımları çerçevesinde tartışmış olsa da; hem bazen aynı fikir akımı içindeki aydınlar birbirinden farklı düşüncelere sahip olabilmişler, hem de bazen farklı fikir akımı içindeki aydınlar aynı görüşü savunabilmişlerdir. O nedenle, söz konusu dönemin eğitim tartışmalarının yeniden değerlendirilmesi bugünkü ihtilafların giderilmesi bakımından önem taşımaktadır. Eğitimle ilgili problemler biçimsel olarak değişse de, öz olarak değişmemiştir. Makalenin dayandığı bu temel görüş, konuyla ilgili literatür taraması yapılarak detaylandırılmaya çalışılmıştır.

Osmanli’Dan Cumhuri̇yet’E Geçi̇şte Modernleşmede Yaşanan Deği̇şi̇m Ve Sürekli̇li̇kler

İstanbul Ticaret Üniversitesi dergisi, 2022

Osmanlı modernleşme süreci, askeri alandaki zayıflıkların fark edilmesiyle devleti kurtarma temelinde bir araç olarak ortaya çıkmıştır. Askeri alanda başlayan reformlar, Tanzimat döneminde siyasal ve hukuki alanları kapsaması bakımından modern Türkiye'nin ortaya çıkmasında önemli bir aşamayı ifade eder. Tanzimat döneminden Meşrutiyet dönemlerine geçişle birlikte modernleşme çabaları padişahın ve devlet adamlarının bireysel etkisinden çıkarak; bu reformların Osmanlı aydın sınıfı tarafından talep edilmesi ile Osmanlı devletinde idari, siyasi ve toplumsal dönüşümleri beraberinde getirmiştir. Tanzimat ve Meşrutiyet dönemleri sürecinden, Cumhuriyet dönemine kadar olan süreçte reform hareketleri askeri, idari ve siyasi alanlarda gerçekleşmiştir. Cumhuriyet'in kuruluşu ile çağdaş esaslara dayalı bütünsel anlamda gerçekleşen ilk modernleşme hareketi meydana gelmiştir. Amaç: Çalışmanın amacı, Osmanlı modernleşme sürecinden Cumhuriyet dönemi çağdaşlaşma hareketine geçişte politik değişim ve toplumsal sürekliliklerin ifade edilmesidir. Yöntem: Çalışmanın amacı doğrultusunda yapılan literatür taraması ile Osmanlı-Türk modernleşme aşamaları karşılaştırmalı analiz çerçevesinde ele alınmıştır. Bulgular: Osmanlı-Türk modernleşme aşamaları kapsamında incelenen çalışmada, Osmanlı modernleşme sürecinden Cumhuriyet dönemi çağdaşlaşma hareketine geçişin bütünsel bir yaklaşımla değerlendirilmesi gerektiği görülmüştür. Bu doğrultuda çalışmada Osmanlı modernleşme sürecinin, modern Türkiye'nin kuruluşuna siyasal, idari ve toplumsal alanlardaki etkileri incelenmiş ve Osmanlı reform hareketlerinin bir taraftan Cumhuriyet dönemi çağdaşlaşma hareketini etkilerken bir taraftan da modern Türkiye Cumhuriyeti'ni ortaya çıkaran koşulları hazırlaması bakımından önemli bir politik süreci ifade ettiği saptanmıştır. Özgünlük: Osmanlı modernleşme süreci, modern Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu etkilemesi bakımından önemli bir araştırma alanına sahiptir. Bu çalışma, Osmanlı modernleşme aşamalarının ele alınarak, Cumhuriyet dönemine geçişte ve modern Türkiye Cumhuriyeti'nin ortaya çıkışındaki etkilerinin değişim ve süreklilik bağlamında değerlendirilmesi açısından literatüre katkıda bulunacaktır.

Osmanli'Dan Günümüze İzci̇li̇ği̇n Geli̇şi̇mi̇ Ve Türk Eği̇ti̇m Tari̇hi̇ndeki̇ Yeri̇

Ankara Universitesi Egitim Bilimleri Fakultesi Dergisi, 2003

Bu çalı mada zcili in Türk E itim tarihindeki yeri analiz edilmi tir. Bu amaçla, önce kavramsal çözümleme yapılmı , izcili e ili kin olarak genel bir görü verilmeye çalı ılmı , izcilik kavramı, dünyadaki geli imi ve kazandı ı anlam ele alınmı tır. Daha sonra, Osmanlı Devleti döneminde, izcili e ili kin ilk atılımların neler oldu u, hangi amaçlarla kimler tarafından ba latıldı ı incelenmi , Cumhuriyet Dönemine nasıl bir miras bırakıldı ı belirlenmi tir. Cumhuriyet Devrindeki çalı malar da tarihsel geli im evreleri göz önünde tutularak bugünkü anlamda modern izcili in geli im a amaları çözümlenmi tir.

Osmanl%c4%b1%20D%c3%b6nemi%20Bodrum%20Cami%20ve%20Mescitleri

History Studies International Journal of History, 2018

Kastamonu Üniversitesi-Kastamonu Öz: Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlı hâkimiyeti altına alınan Bodrum, İstanköy sancağına bağlı bir kale idi. Osmanlı fethinin ardından, kalede bulunan kilise camiye çevrildi. XVI. yüzyıl boyunca kale konumunu devam ettiren Bodrum, 1671 yılında da kale dışında varoşun, han, cami ve çarşının bulunmadığı bir yerleşim yeriydi. Kent XVIII. yüzyılda gelişme kaydedip, burada kale dışında yerleşim oluşmaya başladı. Bu süreçte 1723'te Bodrum'da görevli bulunan Kızılhisarlı Mustafa Paşa tarafından kentte kale dışında ilk cami yaptırıldı. Daha sonra liman kıyısında 1740 yılında Mustafa Paşa'nın kâhyası tarafından da bir cami inşa ettirilip Tepecik Mahallesi ortaya çıktı. Böylece kentte yaptırılan yeni camilerle birlikte yeni mahalleler de şekillendi. Bununla birlikte Bodrum'daki cami ve mescitlerin pek çoğunun XVIII. yüzyılda inşa edildiği anlaşılmaktadır. Eski

Osmanli Dönemi̇ İnsan Fi̇gürlü Çi̇ni̇ Tasvi̇rleri̇nde Baş Süslemeleri̇

Sanat Dergisi, 2021

Cumhuriyet döneminden günümüze kadar her dönemde farklı biçim ve şekillerde kullanıldığı görülmüştür. Kıyafetin tamamlayıcı bir parçası olan başlıklar; birçok uygarlıktan etkilenerek hem sanatsal hem de kültürel etki ile her dönemi etkilediği gibi Osmanlı İmparatorluğunu da etkilenmiş ve bu dönemde de çeşitli başlık türlerinin kullanıldığı görülmüştür. Türk kadın ve erkek başlıkları, süslenme amacı dışında Abstract Head ornaments, which are an important part of the dress, have been used in different forms in every period starting from Central Asia, from Hun, Gokturk, Uygur, Great Seljuk and Anatolian Seljuk, Ottoman and Republic periods to today. Bashlyk that is a subsidiary part of the clothing; It was influenced by many civilizations and affected the Ottoman Empire with both artistic and cultural effects. In every period, it was seen that various types of bashlyks were used. Turkish bashlyks for men and women were used for the purpose of showing the position and status in the  Bu makale birinci yazarın hazırlamakta olduğu doktora tez çalışmasından üretilmiştir.

Osmanli Mi̇rasi Ve Yeni̇ Dünya Düzeni̇

2015

Bu calismada alti asirlik buyuk Osmanli Imparatorlugunun kulturel, siyasi ve ekonomik mirasinin izlegi surulmekte ve gunumuzde Yeni Dunya Duzeni olarak isimlendirilen yapinin bu mirastan ne yonde ve nasil etkilendigini analiz etmeyi hedeflenmektedir. Ayrica gunumuz siyasal konjonkturel yapilanmasina meydan okuyucu bir olgu olarak kuresellesme ile dunyaya nizam verme ideali ve iddiasi arasindaki korelasyondan hareketle, bu argumanin ne olcude gercekci oldugu Osmanli’yi sona erdiren nedenler baglaminda irdelenmistir

MODERNLEŞEN ORDULAR VE BÜROKRASİDE YÜKLENDİKLERİ İŞLEV: OSMANLI ÖRNEĞİ

ÖZET Osmanlı Devleti, 18. yüzyıldan itibaren benimsediği Batılılaşma siyasetiyle ekonomik ve siyasi gelişmelerin sonucu olarak ortaya çıkan modern dünyaya uyum sağlamayı, dolayısıyla ayakta kalmayı amaçlamıştır. 17. yüzyılla birlikte görünür hale gelen idari, mali ve askeri sorunların devlet merkezli algılanması, çözüm olarak görülen Batılılaşmanın da devletle sınırlı bir alanda hayata geçirilmesine neden olmuştur. Böylece kalemiye, ilmiye ve seyfiye olmak üzere üç sacayağı üzerine kurulu Osmanlı bürokrasisi, modern dünyanın Batı’da ürettiği yeni siyasi model olan modern devlet esaslarına dayalı bir dönüşüm içerisine girmiştir. Osmanlı bürokrasisinde, söz konusu dönüşümün ilk ve en köklü olarak yaşandığı yönetici sınıf seyfiye olmuştur. Eğitim, teçhizat ve teşkilatlanma konularında modern orduları model alan Osmanlı ordusunun Batılı esaslar çerçevesinde güçlendirilmesiyle devletin de güçleneceği düşünülmüştür. Ancak savaş meydanlarında öncekilere benzer bir biçimde üst üste alınan yenilgiler amaçlanılana ulaşılamadığını göstermiştir. Asli görevleriyle ilgili kendisinden bekleneni yerine getiremeyen seyfiye, Tanzimat Dönemi’nden itibaren bünyesinde belirginleşen modern kadroların öncülüğünde, Klasik Dönem’den farklı bir hareket alanına sahip olmaya başlamıştır. Tanzimat Dönemi ile başlayan bu farklılaşma, sırasıyla II. Abdülhamid ile İttihad ve Terakki Cemiyeti (İTC) Dönemlerinde yaşanan gelişmelerle daha da pekişmiştir. Ortaya çıkan ise Batı’da modern devletin iç ve dış egemenlik iddiasını yerine getirmekle yükümlü modern ordularla işlevsel açıdan örtüşmeyen askeri bir yapı olmuştur. Anahtar Kelimeler: Batılılaşma, Osmanlı, bürokrasi, seyfiye. ABSTRACT The Ottoman Empire aimed to adapt to the modern world, which emerged as the result of economic and political developments through Westernization politics adopted as of 18th century, and thus aimed to survive. The fact that administrative, financial and military problems, which became apparent in 17th century, were perceived as state-centred caused Westernization, which was considered as a solution, to be implemented in a state-limited area. Thus, the Ottoman bureaucracy based on three trivets as kalemiye, ilmiye and seyfiye underwent a transformation that is based on the principles of modern state, the new political model produced by the modern world in the West. In the Ottoman bureaucracy, seyfiye was the ruling class where the transformation in concern was experienced first and most profoundly. It was thought that the state would also be strengthened by strengthening the Ottoman army, which took modern armies as a model in education, equipment and organizational matters, within the framework of Western principles. However, the defeats sustained one after the other on the battlefields in a similar fashion to the previous ones showed that they could not reach what was intended. Seyfiye, which was unable to fulfil what was expected from it regarding the principal duties, started to have a movement area different from the Classical Period in the pioneer of the modern establishments that became evident within its body as of Tanzimat period. This differentiation, which started in Tanzimat Period, was further strengthened through developments experienced in the periods of Abdul Hamid and the Committee of Union and Progress (CUP). What was emerged was a military structure that was not functionally compatible with modern armies which were obliged to fulfil the modern state's internal and external sovereignty claim in the West. Keywords: Westernization, Ottoman, bureaucracy, seyfiye.