SELÇUKLULAR DEVRİNDE IRAK, SURİYE VE FİLİSTİN’E TÜRK GÖÇLERİ (original) (raw)
Related papers
SELÇUKLULAR DEVRİNDE TÜRK SARAYLARINDA FARS ŞÂİRLERİ
2011
ÖZET Selçuklular Farsçayı edebiyat dili haline getirince Farsça altın çağını yaşamağa başladı. Fars dili ve edebiyatının bu dönemde büyük gelişme ve yayılma göstermesi ile İran dışında, özellikle Irak ve Azerbaycan'da güçlü yazarlar ve şâirler yetişti. Selçuklu sultanları Fars şiirine büyük ilgi gösterip, bu dil ile eser veren şâir ve yazarları himâye ederek, teşvik ettiler. Selçuklu devlet adamları ve komutanlarının da aynı çabayı göstermeleri Fars şiirini ulaşabileceği en yüksek noktaya çıkardı.
TÜRKİYE SELÇUKLULARI’NDA ULAŞIM VE İKTİDAR
Bu bildirinin amacı, köklü bir devlet geleneğinin mirasçısı olan Selçuklu hanedanı mensuplarından bir kolun, devletlerinin kuruluşundan iki kuşak önce girdikleri yeni dinin yol açtığı yaklaşım farklılıklarına ek olarak, yurt tuttukları yeni coğrafyada benimsedikleri yeni hayat tarzının etkileri/zorlamalarıyla, sözünü ettiğimiz yönetimsel miraslarının motiflerinin sentezini hayata geçirmeleri sonucu, Türkiye Selçuklu Devleti'nin ortaçağ tarihinde edindiği özgün konumun belirli bir yönünün (ulaşımiktidar ilişkisi) saptanması girişimidir. Bu amaçla Türkiye Selçuklu Devleti'nin antik çağdan beri önemli ticaret yollarının üzerinden geçtiği bir coğrafyada, en eski zamanlardan beri ticaret yolları üzerinde hâkimiyet geleneği olan bir milletin mensuplarınca kurulması ve teşkilatlandırılmasının, Anadolu tarihindeki önemi değerlendirilecektir.
IRAK'TA SELÇUKLU HÂKİMİYETİNİN BİTİŞİ
ÖZET Selçukluların 1055 " te Sultan Tuğrul Bey " in Bağdad " a girmesi ile baĢlayan Irak " taki hâkimiyetleri fiili olarak 1152 yılında Irak Selçukluları sultanı Mesud " un ölümü ile sona erdi. Bu bir asırlık dönem Irak " ta Türklerin yoğun mücadeleleri ile geçti. Irak " tan Türkleri atmaya yönelik iç ve dıĢ destekli fitne ve fesat hareketlerini bertaraf etmek Selçuklular için mümkün olamadı. Buna rağmen, gerek Türk askerleri ve komutanları, gerekse de Türkmen boyları bu bölgeye yerleĢerek mücadele ettiler. Bölgede en fazla saldırılara uğrayanlar Türkmenler oldu. Buna rağmen Selçuklu hâkimiyetinden sonra bile silinmediler ve Irak " ın gerçek sahibi olduklarını gösterdiler. ABSTRACT Seljuk rule in Iraq, which had begun with the entrance of Sultan Toghril Beg into Baghdad in 1055, effectively came to an end in the year 1152 with the death of the Iraqi Seljuk sultan Mas " ud. This period lasting an entire century passed with many struggles for the Turks in Iraq. In the end, it proved to be impossible for the Seljuks to eliminate the plots supported both from within and from outside to expel the Turks from Iraq. Despite these plots, Turkish soldiers and commanders, as well as Turkoman tribes continued the struggle by settling down in these lands. It was the Turkomans themselves who were targeted and attacked the most in the region. Yet they survived even after the end of Seljuk rule and they proved themselves to be the true owners of Iraq.
SURİYE GELİŞMELERİ SONRASI SURiYELİ MÜLTECİLER: TÜRKİYE’DE RİSKLER
Türkiye jeopolitik konumu gereği geçmişten bu yana mülteci sorunu ile sık sık karşılaşılmaktadır. Zaman zaman ise bu sığınmalar toplu olarak gerçekleşmektedir. Suriye’de baslayan kriz neticesinde ilki 2011 yılında gerçeklesen, Suriye’den gelen toplu sığınmalar da bu türdendir ve beraberinde ekonomik, siyasal, toplumsal ve güvenlik anlamında pek çok sorunlar getirmiştir. Bugün en güncel haliyle sadece barınma merkezlerinde 200 bini askın Suriyeli mülteci bulunmaktadır ki bu kadar büyük sayıda mültecinin Türkiye ekonomisine ve toplumsal yapısına negatif etkileri olacağı açıktır. Ayrıca özellikle bu sorunun beraberinde Suriye ile Türkiye arasında olası bir savaşa yol açabileceği ve Türkiye’deki Sünnilerle Aleviler arasında bir çatışmayı tetikleyebileceği ihtimali ise en önemli riskleri olusturmaktadır. Türkiye açısından bu denli büyük riskler taşıyan meselede ise Türkiye hükümeti çeşitli taraflarca eleştirilmekte; bazıları mültecilerin hukuki statülerini sorgularken, bazıları da Türkiye’yi Suriye’deki iç savaşta tarafmış gibi davrandığı için tenkit etmektedir. Görülen odur ki özü itibariyle insani yardım niteliği taşıyan bu sorun Türkiye için oldukça sıkıntılı bir konudur. Diğer taraftan ise sorunun çözümü adına Batılı devletlerin çok gevsek davrandığı ve çözüm adına aktif olmaya isteksiz oldukları gözlemlenmektedir. Bu durum ise Türkiye’yi daha bir zor duruma itmekte ve ne yazık ki bu sorunun yakın zamanda çözüleceği öngörülememektedir. Bu nedenle Türkiye’nin stratejisini çok iyi ayarlaması gerektiği açıkça gözükmektedir.
SELÇUKLULAR DEVRİNDE SURİYE’NİN EKONOMİSİ VE TÜRKİYE İLE TİCARİ İLİŞKİLERİNE GENEL BİR BAKIŞ
Türkiye-Suriye Ortak Kültür, Ortak Tarih ve Göç, 2023
Sultan Alparslan zamanında (1063-1072) başlayan Selçuklu-Suriye ilişkileri, Sultan Melikşah zamanında (1072-1092) bu ülkenin tamamen Selçuklu kontrolüne girmesi ve burada Suriye ve Filistin Selçukluları Devleti’nin kurulması ile sonuçlandı. Her ne kadar 1096’da Mısır merkezli Fâtimî Devleti sahil bölgelerini ve Kudüs’ü tekrar ele geçirmiş, sonrasında başlayan I. Haçlı Seferi ile Urfa’dan Kudüs’e kadar uzanan alanlar Batı Avrupa’lı Hıristiyanlar tarafından işgal edilmiş ise de temelde Halep merkezli kuzey Suriye ile Dimaşk merkezli güney Suriye’nin hâkimiyeti Selçukluların uzantısı Türk siyasi yapılanmalarının ellerinde kalmaya devam etti. Bu devletlerden Zengiler ve peşinden Eyyûbîler ikinci ve üçüncü Haçlı seferlerine rağmen Suriye’yi hâkimiyetleri altında tutmaya devam ettiler. Devrin kaynakları bahsi geçen bu dönemlerde Suriye’de ticaretin bütün hızıyla devam ettiğini göstermekte, savaşların ticareti olumsuz yönde etkilemekle birlikte onun hızını pek de yavaşlatamadığını ortaya koymaktadır. Bu dönemde Karahanlı topraklarından gelen büyük ticaret kafilelerinin ticaret yapmak için Suriye şehirlerinde bulunmaları söyleneni doğrulamaktadır. 1080’lerin başlarında kurulan Türkiye Selçukluları Devleti birinci Haçlı seferi sonrasında merkezini İznik’ten Konya’ya nakletmesiyle birlikte Suriye ile daha yakın ticarî ilişkiler kurmaya başladı. Dimaşk’a oranla daha yakın bir mesafede bulunan Halep’le canlı bir ticarî bağlantı oluşturuldu ve ticaret kervanları Konya-Halep arasında durmak bilmeden ticarî emtia taşıdılar Müslümanların fethinden beri Avrupalı tacirlere kapanmış olan Suriye limanları I. Haçlı Seferinden sonra yeniden açılmıştı. Anadolu büyük ölçüde Selçuklu Devleti'nin elinde olduğundan, Asya'dan gelen mallar Anadolu üzerinden değil de Suriye ve Kudüs'teki haçlı devletlerinin limanlarından batıya taşınmaya başlanmıştı. Buna rağmen Anadolu ile Suriye arasında ticari ilişkiler bütün canlılığı ile devam etmişti. Bu ilişkiler sahilleri kontrol altında tutan Hıristiyanlarla değil de daha iç kesimlerde bulunan Müslümanlarla yapılmaktaydı. Bu ticarette Kilikya Ermenilerinin de önemli roller üstlendikleri görülmektedir. Ermeni kaynağı Sımbat’a göre, birbirine yakın olan Humus ve Necme kaleleri, Amanos dağının kuzeyine doğru Maraş ile Tell Hamdun'un arasında bulunuyorlar ve yukarı Kilikya'da, Suriye geçitlerini muhafaza ediyorlardı. Kilikya Ermenileri fırsat buldukça bu geçitleri kapatarak Anadolu-Suriye büyük kervan yolunu işlemez hale getiriyorlardı. Türkiye Selçukluları sultanlarının hemen hepsinin bu tür faaliyetlere karşı Kilikya bölgesine ordu gönderdikleri ve ticareti tekrar sağlıklı bir şekilde yürütmek için çaba sarf ettikleri görülmektedir. Bu tür saldırılara Mısır Memlûk Devleti’nin de müdahalede bulunduğu anlaşılmaktadır. Nitekim 1274 senesinde Anadolu’dan Suriye’ye, Türkmen at ve katırları götüren bir kervan Ermeniler tarafından Göynük’de soyulması üzerine Sultan Baybars Kilikya üzerine sefere çıkmıştı. Kayseri-Elbistan arasında, Anadolu ile Suriye ve Irak kervanlarının işlediği milletler-arası büyük bir kervan yolu üzerinde Karahisar ovasında kurulan Yabanlu pazarı XII. yüzyılda çok meşhurdu. Buraya içlerinde Suriye’li tüccarların da bulunduğu yabancı tüccarlar gelirler, mallarını birbirlerine satarlardı. Bu pazarda başlıca Türk, Rum köle ve cariyeleri, güzel at ve katırlar, atlas, saklatun kumaşlar, kunduz ve samur kürkler satılırdı. Memlûklar, Antalya ve Alanya limanlarından gemi yapımı için gerekli kereste, zift, Hıristiyan ve paganlardan köleler, ipek ve diğer ticari mallar alırken, buna karşılık Türkiye’ye baharat, keten, şeker vb. satmaktaydılar. Türkiye’den İran, Suriye ve Irak’a çok sayıda kasaplık hayvan da ihraç edilmekte, meşhur Türkmen atları yüksek fiyatlarla satılmaktaydı. Suriye, Haçlı egemenliği altında en önemli ticaret merkezlerinden biri olmuştu. 1291'de Memlük Sultanı Melik Eşref Haçlılar'ın Filistin'deki hâkimiyetine son verince Akka'yı da zaptetmişti. Akka’nın düşmesinden on yıl geçmeden, zamanın dört büyük ticaret yeri olan Venedik, Cenova, Piza ve Barselona kendi kolonilerini Suriye’den Kıbrıs adasına nakletmişlerdi. Bütün Suriye limanlarına oldukça yakın bulunan Magosa’nın tam karşısında Küçük Ermenistan’ın Ayas limanı vardı ve Magosa bu suretle bütün Doğu mahsullerinin kendisine doğru geldiği bir merkez oluyordu. Biz burada modern tarih araştırmacılığının gereklerine uyarak Müslüman ve Hıristiyan kaynaklarının Verdi Leri bilgileri esas alıp, modern araştırmacıların değerlendirmelerinden de yararlanmak suretiyle Selçuklu asırlarında Türkiye ile Suriye arasındaki ticari ilişkileri inceleyeceğiz.
SELÇUKLULAR DEVRİNDE TÜRKMENLERE KOMUTA EDEN TÜRK ARİSTOKRATLARI
Selçuklu hanedanının liderliğinde Orta-doğu"da Türk hâkimiyetinin yerleĢmesinde Türkmenler temel faktör oldular. Bu Türkmenlerin yeni yurtlarında devletler halinde teĢkilatlanmalarında, Türkmen olmayan Türk aristokratlarının büyük rolleri oldu. DâniĢmendliler, Mengücüklüler, Dilmaç Oğulları ve Çaka Beyliğini onlar kurdular. SüleymanĢah"ın ölümünden sonra baĢsız kalan Türkiye Selçukluları Devletinin altı yıl boyunca yöneten Ebû"l-Kâsım ve Ebû"l-Gâzi kardeĢler, Suriye"ye ilk giren Türk komutanı Han Oğlu Harun, Suriye ve Filistin"de ilk Türkmen devletini kuran Atsız el-Harizmî, kuzey Irak"taErbil Atabeyliğini kuran Ali Küçük bu aristokrat guruptan idiler. Anahtar sözcükler: Selçuklular, Karahanlılar, DâniĢmend Taylu, Ebû"l-Kâsım, Atsız el-Harizmî. ĠN SELJUKĠDS AGES THE COMMANDĠNG TÜRKMEN TURKISH ARĠSTOCRATS ABSTRACT Under the leadership of the Seljuk dynasty in the settlement of Turkish domination in the Middle East were the main factors Turkmen. This form of the Turkmen state organizing themselves in their new homelands, not Turkmen, Turkish aristocrats was huge roles. Danisments, Mengücüks, Dilmaç Age of the Son, and they formed the principality. Suleiman after the death headless remaining Seljuk Turkey of the State for six years governing Abul-November and Abul-gas siblings, Syria first entered the Turkishcommander Han sonAaron,Syria and Palestine, the Yrd. Doç. Dr, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi. hukaturk@hotmail.com. 422 / Ortadoğu'da Türkmenler (Irak-Ġran-Suriye) Sempozyumu first Turkmen government established the horseless al-Harizmi, north of Iraqin Erbil establishing atabeg Ali Kuchuk of this aristocratic idyll from the group.
IRAK SELÇUKLULARI ORDUSUNDA BULUNAN SÜVARİ'NİN TEÇHİZATI
ÖZET Türkler tarih boyunca kazandıkları zaferleri kullanmış oldukları silahlara borçluydular. Onları diğer milletlerden ayıran şey silahlarının kalitesi ve at üzerinde silah kullanma becerileriydi. Türkler net tarihi bilinmemekle beraber Hun İmparatorluğu döneminde kullanmakta oldukları ahşap yayları, manda boynuzu ve yine mandanın ayaklarında bulunan sinir ile destekleyerek daha etkili ve daha uzun menzile varabilecek bir hale getirmişlerdir. Yine Türklerin demircilik ile ilgili olan becerileri onların en iyi kalitede ve doğru miktarda su verdikleri çelikleri şekillendirerek sağlam, hafif ve kullanışlı kılıçlar yapmalarına yol açmıştır. Tarih boyunca kurulan tüm ordularda savunma amacı güden kalkan, tulga(miğfer),zırh da tıpkı kurulan diğer Türk devletleri gibi Irak Selçukluları askeri sisteminde yerini almıştır.