Türkiye’nin Nükleer Enerji Stratejisi: Büyük Güç Olma İdeali (original) (raw)
Related papers
Nükleer Enerji Ülke Perspektifi: Türkiye
Nükleer Enerjinin Sonu mu? Fukuşima’dan Sonra Alternatif Enerji Politikalarına Uluslararası Bir Bakış, Editörler: Nina Netzer and Jochen Steinhilber, 2012
Friedrich-Ebert-Stiftung (FES) 1925'ten bu yana sosyal demokrasi ilkelerine bağlı kalarak Almanya'da ve Almanya dışındaki ülkelerde yürüttüğü siyaset, eğitim ve danışmanlık alanlarındaki çalışmalarıyla demokrasiyi ve kalkınmayı dünya çapında teşvik etmeyi, barışa ve güvenliğe katkıda bulunmayı, küreselleşmeyi dayanışma içerisinde şekillendirmeyi, Avrupa Birliği'nin genişlemesini ve kökleşmesini desteklemeyi amaçlamaktadır. FES, Türkiye'deki temsilciliği aracılığıyla yirmi yıldan uzun süredir Türkiye ve Almanya'da kendilerini toplumsal bir amaca adamış bireylerin ve sivil toplum kuruluşlarının diyaloğunu ve işbirliğini teşvik etmektedir.
Son on y ıl içerisinde, dünyada doğal gaz ve elektrik talebinin Çin'den sonra en fazla arttığı ikinci ülke konumunda bulunan Türkiye'nin önümüzdeki dönemde de ekonom ik ve sosy al gelişme hedefleri ile tutarlı olarak, enerji talebi artışı bakımından dünyanın en dinam ik enerji ekonomilerinden biri olmaya devam etmesi beklenm ektedir Hızla artan enerji talebi neticesinde Türkiye'nin başta petrol ve doğal gaz olmak üzere enerji ithalatına bağımlılığı artmaktadır. Ülkemizin halihazırda toplam enerji talebinin yaklaşık %26'sı y erli kaynaklardan karşılanmaktayken, kalan bölümü çeşitlilik arzeden ithal kaynaklardan karşılanmaktadır.
Türkiye’nin Enerji Siyaseti: Nükleer Enerji Dışa Bağımlılığı Yenmede Bir Kilometre Taşı mı?
Özet Türkiye barışçıl amaçlarla nükleer enerji elde etme çalışmalarına 1960'lı yıllarda başlamıştır. Ancak aradan uzun yıllar geçmiş olmasına rağmen nükleer enerji santrali kurma ihalelerinde bir sonuca varılamamıştır. Bu makalede Türkiye’nin nükler enerji santralleri kurma çabaları ele alınacaktır. Bu bağlamda özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarında nükleer enerji santralleri kurma faaliyetleri ve şimdiye kadar kurulması planlanan santraller üzerinde durulacaktır. Son olarak Türkiye'nin nükleer enerji ve silahlar konusunun dış siyasetine etkileri ve enerjide dışa bağımlılığın getirdiği sorunlar irdelenmiştir. Anahtar kavramlar: Türkiye’de Nükleer Enerji, Nükleer Enerji Santralleri, AKP Döneminde Nükleer Enerji Faaliyetleri Abstract Turkey has started to gain nuclear energy for peaceful purposes in the 1960’s. However she could not succeed in installing of any nuclear energy power stations for a quite long time. This article examines the Turkey’s efforts for errecting energy power stations, in which especially dealt with the policies of Justice and Development Party (JDP) in this respect. At the end it will be examined how far nuclear energy and weapon issues have an impact on the foreign policy of Turkey and how Ankara gets rid of its energy dependence from the outside world. Key Words: Nuclear Energy in Turkey, Nuclear Energy Power Stations, Nuclear Energy Efforts of the JDP-Government
Türkiye'nin Nükleer Enerji Politikası
Akademik Bakış Dergisi, 2016
Gelişmekte olan Türkiye, nüfusun artması, hayat standartlarının yükselmesi, sanayileşme faaliyetleri ve yeni teknolojilere yönelim nedeniyle her yıl daha fazla enerji tüketmek durumunda kalmaktadır. Türkiye'nin enerji kaynakları çeşitlilik göstermesine rağmen mevcut birincil enerji kaynakları talebi karşılamakta yetersiz kalmaktadır. Net bir enerji ithalatçısı olan Türkiye, rezervlerin yetersiz olması nedeniyle enerjide dışa bağımlıdır. Nükleer enerjiyi alternatif enerji kaynağı olarak gören Türkiye, nükleer santral yapımına yönelerek enerji bağımlılığını düşürmeyi hedeflemektedir. Bu çalışma, Türkiye'nin nükleer enerjiye yönelmesiyle birlikte, Rusya'ya yönelik olan bağımlılığın daha da artacağını belirtmektedir.
Türkiye’nin Nükleer Enerji Politikaları ve Avrupa Birliği
Doktora Tezi, 2016
Türkiye’nin nükleer kapasiteye sahip olmasının bölgesel ve küresel aktörler tarafından nasıl algılandığı ve Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği perspektifinden tartışılması bu çalışmanın öncelikli amacını oluşturmaktadır. AB ile karşılaştırmalı bir şekilde Türkiye’nin nükleer enerji politikalarının, Avrupa Birliği’nin politikalarıyla uyumluluğu ve Türkiye’nin politika opsiyonları neo-realist temelli bir bakış açısıyla değerlendirilmektedir. Ayrıca Türkiye-Rusya arasında imzalanan nükleer enerji antlaşmasının, Türkiye’nin mevcut dışa bağımlılığının devam ettirilerek, tek taraflı bir bağımlılığı artıracağı tartışılmaktadır. Çalışmanın birinci bölümünde Türkiye’nin genel enerji görünümü verilerek, nükleer enerji politikasının gelişimi ve ulusal düzlemdeki bakış açıları değerlendirilmektedir. İkinci bölümde Avrupa Birliği’nin nükleer enerji politikası ele alınmaktadır. Üçüncü bölümde, Türkiye’nin nükleer enerji politikası Avrupa Birliği nükleer enerji politikası ile karşılaştırılmakta ve değişen dünya düzeninde nükleer enerjinin Türkiye-AB ilişkilerine etkisi değerlendirilmektedir. Sonuç olarak Türkiye’nin nükleer enerjiye yönelmesiyle birlikte, mevcut Rusya’ya ve dışa bağımlılığına yönelik olumlu bir etkisinin olmadığı ve teknolojik olmasa da değişen dünya sisteminde Türkiye’nin Rusya’ya aşırı bağımlılığı AB ilişkileri ve olası üyelik açısından sorun yaratacağı ileri sürülmektedir.
Türkiye’nin Enerji İhtiyacı ve Nükleer Yatırımları
İNSAMER, 2019
Coğrafi konumu nedeniyle enerji kaynaklarının çeşitlilik gösterdiği bir bölgede bulunsa da Türkiye’nin birincil enerji kaynakları miktar olarak ihtiyacını karşılamakta yetersiz kalmaktadır.
Türkiye’nin yeni nükleer santral hedefleri
enerjigunlugu.net, 2023
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından hazırlanan Ulusal Enerji Planı’nda nükleer enerji santrallerine dair çarpıcı öngörülerin bulunduğunu geçtiğimiz ay yayımlanan yazımda aktarmıştım. Planda, 2053 yılına kadar neredeyse 7 Akkuyu Santrali büyüklüğünde nükleer kapasitenin devreye alınması hedefleniyordu. Mevcut enerji yönetiminin tercihi nükleerden yana şekillenirken, Altılı Masa olarak adlandırılan muhalefetin de bu seçeneğe uzak olmadığı anlaşılıyor. Söz konusu masanın mutabakat metninde nükleer güç santrallerine bir itiraz olmadığı gibi, aksine yeni nesil Küçük Modüler Reaktörlere (KMR) de vurgu yapılmakta. İktidarın ve iktidar alternatifinin çalışmalarına bakılırsa, Türkiye’nin gelecekteki enerji bileşiminde nükleer güç santrallerinin önemli bir payı olacak gibi görünüyor. Acaba gerçekten öyle mi? Yakından bakmakta yarar var.
ABD Enerji Alanında da Süper Güç Oluyor
Günümüzde dünyada olup biten güç mücadelesinin temelinde enerji kaynaklarını ve enerji ulaşım hatlarını kontrol etme ve kesintisiz/güvenli bir şekilde enerjiye ulaşma çabalarının yattığı en kabul gören teoridir. Çünkü enerji, ülkelerin bekasının ve refahının devamı için hayati bir faktördür. Hal böyle olunca da tek süper güç olan ABD'nin başta kendisine meydan okuyan Çin olmak üzere bölgesel güç merkezi olma yolunda hamleler yapan ülkelere karşı bir mücadele içinde olduğu gibi, dünyanın bir çok bölgesinde bölge ülkeleri arasında yerel ölçekte de olsa önemli bir mücadele yaşandığı görülmektedir.