Picasso-Wilfried Wiegand (original) (raw)
Ancak burada tarihe de uzanan, Picasso'n un kendini sergileme ilkesi, daha köktenci bir noktaya vardırılacaktır.
Related papers
BÖLÜM l Kader beni, iki Alman devletinin tam sınırları üzerinde bir kasabada, Braunau am Inn'de dünyaya getirdi. Alman olan Avusturya, büyük Alman vatanına tekrar dönmelidir. Hem bu birle me, iktisadi sebeplerin sonucu olmamalıdır. Bu birle me, iktisadi bakımdan zararlı olsa bile, mutlaka olmalıdır. Aynı kan, aynı imparatorlu a aittir. Alman kavmi, kendi evlatlarını tek bir devlet halinde bir araya toplamadıkça, sömürge siyaseti çalı malarında bulunmayı hak etmeyecektir. Alman sınırları bütün Almanları ihtiva etti i zaman bu nüfusu besleyemeyecek kadar güçsüz oldu unu tahakkuk ederse; bu kavmin hissedece i gerek ve zorunlulukta yabancı topraklar elde etmek için hak sahibi olacaktır, i te o vakit, sapan yerini kılıca bırakacak ve temiz gözya ları gelecekteki dünyanın ürünlerini hazırlayacaktır. Dünyaya gözlerimi açtı ım ehrin durumu, yukarıda açıkladı ım büyük ve erefli bir görevin sembolü gibi görünüyordu. Bu ehrin büyük bir hatırası vardı. Bu hatıra her Alman milliyetçisini kendisine çekecek büyüklükte idi. i te bu ıssız, bu kö ede kalmı memleket yüzyıl önce milletimizin tarihinde ölmez olaylar görmü ve hatırlandı ında her milliyetçi Almanı üzecek bir faciaya sahne olmu u. Almanya'nın yıkılmasına ramak kaldı ı devrede Nürenberg'de kitapçı dükkanı sahibi olan, milliyetçi (nasyonalist) ve Fransız dü manı Johannes Palm Almanya u runda canını vermekten çe-kinmedi. Feci olaydaki ortaklarını açıklamamakta gösterdi i cesaret her Almanın ders alaca ı bir fedakarlık örne i idi. Leo Schlageter de fedakar kitapçının izinden yürümü tü. O da Johannes Palm gibi, kendi hükümetinin bir temsilcisi tarafından Fransa hükümetine gammazlanmı tı. Agusbourg'un polis müdürü olan Leo Schlageter, bütün Alman milliyetçilerini üzen, fakat feci oldu u kadar erefli olan bir sonla kar ıla mı tı, i te Leo Schlageter'ın bu tutumu Severing Hükümetinin yeni Alman memurlarına örnek olmu tu. Annem ve babam 1890 yılına do ru kan itibariyle Bavyeralı, fakat siyaset bakımından Avusturyalı küçük Inn ehrinde ikamet ediyorlardı. Babam görevine ba lı bir memurdu. Annem ev kadını idi. Ev i leri ile me gul olurdu. Annem ve babam çocuklarının üstüne efkatle titrerlerdi. Hayatımın bu bölümleri bende çok az iz bırakmı tır. Aradan birkaç yıl geçtikten sonra babam Braunau am Inn'den biraz daha uzakta Passan'da yeni bir göreve ba ladı. Passan asıl Almanya'da idi ve babam yine memurdu. O günlerde Avusturyalı memurların memuriyet hayatlarında birçok tayin, nakil ve takaslar söz konusu olurdu, i te bir gümrük memuru olan babam da bir müddet sonra Linz'e döndü. Babam Linz'de memuriyetteki görevine bir süre daha devam ettikten sonra emekli oldu. Emeklilik sevgili babam için hiçbir zaman bir dinlenme devresi olmayacaktı. Babam bir çiftçi ailesinin o lu idi. Genç ya ta evini terk etmek zorunda kalmı tı. 13 ya ında iken çıkınını hazırlayıp köyünü terk etti. Köylülerin ısrarlı uyarılarına ra men bir sanat sahibi olmak üzere Viyana'ya gitti. 1850 yılında cebinde sadece üç ecus ile böyle bir karar vermek, cesaret isteyen bir i ti. 4 yıl Viyana'daki çalı ması sonunda babam esnaflıkta biraz ilerlemi ti. Ancak bu geli me babama yeterli gelmiyordu. O günlerin yoksullu u babamı daha iyi bir mevkie sahip olmak için mesle ini bırakmaya zorluyordu. Köyde ya arken papazın ya ayı ı onun gözünde insanların ya ayı larının en son sınırı olarak görünüyordu. Oysa imdi büyük ehir onun fikirlerini de i tirmi , yeni bir görü ün sahibi yapmı tı. Artık babam memuriyeti her eyin üstünde tutuyordu. 17 ya ında henüz bir delikanlı iken her türlü yoksulluk ile kar ı kar ıya olmasına ra men, kararlı bir ekilde hedefine ula mak için bütün fedakarlıklara katlanıyordu. Sonunda hedefine ula tı ve 21 ya ında iken memur oldu. Böylece baba oca ına "adam" olduktan sonra dönmek üzere etti i yemini yerine getirmi oluyordu. Köyde kimse onu hatırlamıyordu ve o da köyü yabancı buluyordu. imdi 56 ya ında idi. emekli olmu tu, ama bo durmak istemiyordu. Avusturya'nın Lambach kasabasında arazi satın aldı. Topra ı i letmeye ba ladı. Uzun memuriyet görevinden sonra hayatının son halkasında tekrar aile kayna ına dönüyordu. Zevklerim, beni babamın hayatına benzer bir hayata itmiyordu. Konu ma yetene im, çocukluk arkada larıma verdi im, ikna edici ve daha do rusu kandırıcı söylevlerle olu maya ba ladı. Kendi kendimi zor idare edebilen küçük bir lider olmu tum. Bu arada iyi bir ö renci oldu umu da söyleyebilirim. Çalı mak bana kolay geliyordu. Bo zamanlarımda "Lambach Chanoine"lerin yanında an dersleri takip ediyordum. Dini yortuların ihti am dolu gösterileri beni mest etmeye yetiyordu, i te bu durum tıpkı babam gibi dü ünmeme sebep oluyordu. Köyünün papazının ya ayı ı babamı nasıl büyülemi ise, muhterem peder Abbe de benim gözümde büyüyor ve bana hedef olarak gözüküyordu. Konu ma yetene im babam tarafından takdir edilmiyordu. Ailem benim davranı larımdan dolayı endi eleniyordu.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Related papers
İşletme Fakültesi Dergisi, 2011