YÖNETİM BİLİMİNE KAMU YÖNETİMİ, YENİ KAMU YÖNETİMİ VE YÖNETİŞİM KAVRAMLARI EKSENİNDE BİR BAKIŞ (original) (raw)
Related papers
KAMU YÖNETİMİNİN DÖNÜŞÜMÜNDE YÖNETİM BİLİMİ VE YÖNETİŞİM YAKLAŞIMLARININ ETKİSİ
SOCIAL MENTALITY AND RESEARCHER THINKERS JOURNAL, 2022
Günümüzde kamu yönetimi, diğer pek çok alanda olduğu gibi hızlı bir dönüşüm sürecinden geçmektedir. Çağın değişen koşullarıyla birlikte ortaya çıkan siyasi ve ekonomik krizler kamusal yönetim süreçlerini sıklıkla hedef haline getirmiş, verimliliğin sağlanamadığı kamu yönetimi unsurları yaşanan krizlerin büyük sebeplerinden biri olarak görülmüştür. Bu doğrultuda genellikle mali kriz dönemlerini takip eden süreçlerde kamu yönetiminin etkililiği ve sürdürülebilirliğine ilişkin çalışmalar yapılmış, bu çalışmalar kamu yönetimine ilişkin sorunların çözümü odağında yeni yaklaşımlar ortaya çıkarmıştır. Çalışmada Klasik Kamu Yönetimi anlayışını etkileyen ve dönüştüren temel iki yaklaşımın etkileri incelenmiştir. İlk olarak sadece kamu yönetimi alanında değil yönetsel tüm alanlarda kullanılabilmek üzere geliştirilen Yönetim Bilimi yaklaşımı ele alınmıştır. Yaklaşımın teorik temellerine, uygulama alanlarına, kuruluşlara ve kamu yönetimine sağlayabileceği katkılara değinilmiştir. İlerleyen bölümde ise kamu yönetiminde yaşanan paradigma değişimlerinin de yetersiz kaldığı savıyla, Yeni Kamu Yönetimi yaklaşımının eksikliklerini gidermek üzere tasarlanan ve neoliberal bir yaklaşım niteliği taşıyan Yönetişim yaklaşımı incelenmiştir. Bu yaklaşımın, yönetsel faaliyetlerin yeniden inşasına ilişkin sunduğu ilkeler ve özellikler açıklanmıştır. Vurgulanan bu noktalardan hareketle çalışmada, yönetim bilimi ve yönetişim yaklaşımlarının klasik kamu yönetimini nasıl bir dönüşüme davet ettiğine ilişkin karşılaştırmalı bir değerlendirme sunulmaktadır.
YÖNETİŞİM VE YENİ KAMU YÖNETİMİ
20.yüzyılın ikinci yarısından itibaren tüm dünyada kamu yönetimi oldukça kapsamlı sayılabilecek bir değişim ve dönüşüm sürecine girmiş, ve (kamu yönetiminin) geleneksel anlamı artan bir şekilde baskı altında bulunmuştur. Yeni kamu yönetimi ve yönetişim yaklaşımları da bu süreç içerisinde en fazla etkilenen akımlardan olmuştur. Bu çerçevede geleneksel yönetim anlayışından yönetişime doğru bir geçiş, kayış gözlenmekte ve bu yeni sistemde de ulusal hükümetler ve yöneticiler, artık, kamu politikalarında tek belirleyici aktörler olmayıp, kendileri dışındaki diğer paydaşlar ağında, birçok aktörden sadece biri olmaktadırlar. Son birkaç on yıllık dönemde kamu yönetimindeki bu değişimler aslında geleneksel kamu yönetimi ile yeni kamu yönetimi arasındaki zıtlık ve çelişkilerle açıklanmıştır. Özellikle kamu yönetimi kavramına ilişkin baskı yaratan bir başka değişim dinamiği de kamu ve özel sektör arasında değişen ilişkinin niteliğidir. Yeni kamu yönetiminin bir boyutu da, özel sektör yönetim anlayış ve tekniklerinin kamuda uygulanması ve müşteri odaklı bir kamu kültürü oluşturulmasıdır. Yazımız, bu gelişim ve değişimlerin üçüncü ayağı olan ve yeni kamu yönetimi düşüncesi içerisinde önemli bir yere sahip yönetişimin de altını çizmektedir.
KAMU YÖNETİMİNDE YENİ YAKLAŞIMLAR VE BİR YÖNETİŞİM FAKTÖRÜ OLARAK YEREL YÖNETİMLER
Yirmibirinci yüzyılın başında bulunduğumuz şu günlerde, gelişmişlik düseyi ne olursa olsun, bütün toplumları birden ilgilendiren çok köklü bir dönüşüm ve değişim sürecine girildiği artık genellikle kabul görmektedir. Buna karşılık tartışmalar daha çok, yaşadığımız bu değişimin adlandırılması, daha önce yaşanmış diğer köklü toplumsal değişikliklerden ayrılan yönlerinin belirlenmesi ile bu değişim ve dönüşümün gelecekte alabileceği olası durumların şimdiden kestirilmesi gibi konular üzerinde odaklanıyor. Bir başka deyişle, her kesimden bir çok kişi, kurum ve kuruluş tıpkı sanayi devrimi sonrası ortaya çıkan yeni toplumsal değişiklikler sonrasında olduğu gibi önceki paradigmalarda kırılmalara, hatta kopmalara neden olan bu değişimi kendi açılarından anlamlı hale getirmeye, böylece onu denetlenebilir, yönlendirilebilir bir harekete dönüştürmeye çalışmaktadır. Küreselleşme ve beraberinde gelen bölgeselleşme, yerelleşme eğilimlerinin yönlendirdiği süreçler içinde diğer faktörlerle birlikte yönetim anlayışları ve yapılanmaları da önemli dönüşümleri yaşamaktadır. Yöneten-yönetilen arasındaki değişen ilişkilerin yeniden tanımlanmasını gerekli kılan bu süreçte, bir taraftan sorumluluk, katılım, saydamlık gibi ilkeler yönetim ve kamu yönetimi yaklaşımlarında öne çıkarken, diğer taraftan ise, etkin ve verimli hizmet sunan birimler ve demokratik yönetim birimi olma gibi iki boyutu bulunan yerel yönetimler hızla önem kazanmaktadır. Buna paralel olarak, sözü edilen olguların birbirleriyle uyum içinde yer
GİRİŞ 1980'lerin başından beri kamu sektörünün organizasyonu birçok gelişmiş ülkede büyük bir değişim içine girmiş bulunuyor. Kamu Yönetimi alanında hakim olan geleneksel hiyerarşik bürokratik yapı ve yönetim anlayışı değiş-mektedir. Daha esnek ve piyasa odaklı bir kamu yönetimi anlayışı ortaya çıkmakta. Bu durum ideolojik, ekonomik ve siyasi alanlarda ortaya çıkan değişimlerin bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Bu alanlardaki değişimlerin yarattığı yeni ortamda vatandaş ve devletin rolleri yeniden tanımlanmaktadır. Bu yüzden, yönetim işlevini gerçekleştirme yöntemlerinde de bir değişiklik gerekli hale gelmektedir. Kamu yönetimi alanındaki değişiklikler kamu sektörünün organizasyo-nunda hem yönetim anlayışı hem de yönetim yapılarının değişmesi şeklinde ortaya çıkmaktadır. Yapılan reformlar geleneksel bürokratik yapı ile hizmet sağlamaktan daha ziyade piyasa-odaklı bir anlayışa yönelmedir. Kamu sektö-ründe piyasa anlayışının hakim kılınması ve özel sektör yönetim uygula-malarının kullanılmaya başlanması aynı zamanda " yeni kamu yönetimi " (bun-dan sonra YKY olarak kısaltılacak) diye de bilinmektedir. YKY özel sektör yönetim anlayışı ve pratiklerini kamu sektörüne uyar-lamıştır. Geleneksel bürokratik yapılanmanın birçok unsurlarından vazgeçilmiş ve yerlerine " yenileri " getirilmiştir. Kamu yönetimindeki değişiklikler genel-likle yönetim işlevini yerine getirmenin 'eski ve yeni yöntemleri şeklinde listelenmektedir. Bazı yazarlar YKY'nin " bütçe ve girdilere odaklı olmaktan sonuçlara odaklı olmaya veya bürokratik süreçlerden aktif yönetime, kontrolden yetki genişletmeye, tekelden rekabete, bireylere sunulan standart hizmetlerden ihtiyaca göre şekillenen hizmetlere veya organizasyon merkezli olmaktan hizmet kullanıcıları merkezli bir anlayışa doğru bir hareket " olduğunu savu-nurlar (Flynn, 1997:3). Flynn tüm durumlarda 'eski'nin kötü 'yeni'nin ise iyi olarak sunulduğunun altını çizer ve 'eski'yi destekleyen hiç kimsenin kariye-rinde başarılı olamayacağını savunur. Bu makalede, YKY'nin kamu sektörü organizasyonunun problemleri için getirdiği çözümlerin kalıcılığı enine boyuna tartışılacak. Sağlam gerekçelere dayalı bir cevap verebilmek için ilk olarak, YKY'nin ayırıcı özellikleri irdelenecek. İkinci olarak, YKY'nin ortaya çıkıp geliştiği ortam hakkında bilgi * Kamu İhale Kurulu Üyesi.
KAMU YÖNETİMİNDE YENİLİKÇİ BİR YAKLAŞIM ve DÖNÜŞÜM MODELİ: YATIRIM İZLEME ve KOORDİNASYON BAŞKANLIĞI
R&S - Research Studies Anatolia Journal
Türk Kamu Yönetimi son yıllarda merkezi ve yerel anlamda birçok noktada önemli değişimler yaşamaya başlamıştır. Kamuda şeffaflık, hesap verebilirlik, etik, bilgi edinme ve kamu denetçiliği gibi konular merkezi anlamdaki yapılan çalışmalardır. Yerel yönetimler ile ilgili olarak başta yasal düzenlemeler olmak üzere dönüşüm merkezli faaliyetler gerçekleşmiştir. 2012 yılında çıkarılan 6360 Sayılı Yasa ile ülkemizde yerel yönetimlerde çok ciddi değişiklikler yaşanmıştır. 14 vilayet büyükşehir statüsüne geçirilmiş ve Türkiye’deki büyükşehir sayısı 30 olmuştur. Büyükşehir olan bu yerlerde köylerin tüzel kişiliği kaldırılarak mahalleye dönüştürülmüştür. Aynı şekilde birçok belde belediyesi de mahalle statüsüne geçmiştir. İlin tüm sınırları il mülki sınırı olarak belirlenmiştir. Özellikle bu büyükşehir olan vilayetlerde İl Özel İdaresi kaldırılmış ve yerine Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı (YİKOB) kurulmuştur. Bu merkezler son dönemde kamusal anlamdaki en değerli bir yaklaşım ve dön...
KAMU YÖNETİCİSİ: KAMU YÖNETİMİ TEORİLERİ ÜZERİNE BİR İNCELEME
TARAS SHEVCHENKO IX-International Congress on Social Sciences, 2023
On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısı itibariyle bilimsel araştırmaların konusu haline gelen kamu yönetimi; kamu politikalarının, kanunların ve diğer yasal düzenlemelerin uygulayıcısı olarak bir toplumun mutluluğu ve refahı ile doğrudan ilişkilidir. Geçmişten bugüne demokrasi ve hukukun üstünlüğü idealiyle yoğrulan ve zaman içinde farklı araç ve değerlere intibak etmeye çalışan devletler, son tahlilde kamu yönetimi aygıtıyla toplumsallaşmakta ve amaçlarını hayata geçirmektedir. Bu durum vatandaşlarla doğrudan ilişki kuran ve egemen iradenin planlarını yürütecek olan kamu kurumlarının iyi işlemesini gerekli kılmaktadır. Kamu politikalarını şekillendiren ve kamusal hizmetlerin sağlanmasında yasama ve yürütme organlarıyla birlikte önemli birer aktör haline gelen kamu kurumları ve dolasıyla kamu yöneticileri bu çalışmanın odak noktasını oluşturmaktadır. Bir kamu kurumunun performansından düzen ve istikrarına, çevresiyle olan ilişkisinden denetimine birçok fonksiyonu yerine getiren kamu yöneticileri, dünden bugüne değişen ve gelişen kamusal hizmet sürecine uyum sağlamaya çalışmaktadırlar. Ayrıca seçilmiş- atanmış, bürokrasi-demokrasi tartışmasının da göbeğinde olan kamu yöneticilerinin teorik düzlemde tahlil edilmesi de ayrı bir önem ihtiva etmektedir. Bu kapsamda çalışmanın amacı; kamu yöneticiliği olgusunun kamu yönetimi teorileri ışığında değişen dinamiklerini ortaya koymak ve bu dinamikleri analiz etmektir. Çalışma kamu yönetimi teorilerinden; geleneksel kamu yönetimi, yeni kamu yönetimi ve yeni kamu hizmeti ekseninden hareket etmektedir. İlgili literatür üzerine yapılan araştırmalar içerik analizi yöntemiyle analiz edilerek açıklanan amaca binaen kamu yöneticiliği olgusuna açılım getirmektedir.
YENİ KAMU İŞLETİMİ VE PERFORMANS YÖNETİMİ
AHMET APAN YENİ KAMU İŞLETİMİ VE PERFORMANS YÖNETİMİ TİD 448 57 - 86, 2008
1. GİRİŞ Vatandaş olarak kamunun ürettiği mal ve hizmetlerden, doğumdan ölüme kadar her gün yararlanmaktayız. Eski zamanlarda ismi bilinmeyen birçok faaliyet bugün kamunun uğraş alanı haline gelmiştir. Buna karşın, kamunun verdiği hizmetten memnuniyet derecesinin arttığını söylemek olanaklı değildir. Kamu yönetimlerine duyulan güven ve sağladıkları hizmetlerden duyulan mem-nuniyet oldukça düşük bulunmaktadır. 1 Bu nedenle kamu yönetimi alanında gerçekleştirilen ya da girişilen reform çalışmaları, son otuz yıl içerisinde etkisini en çok hissettiğimiz gelişmelerden biri olmakta ve temelinde ekonomik sorunların yattığı gözlenmektedir. 1970'lerde önceki dönemin tekelci kapitalist düzenleme tarzının yol açtığı krizin ardından yükselen neoliberal ideoloji, krizin faturasını devlete çıkar-mıştır. Krize karşı "küçük devlet, güçlü piyasa" formülasyonu önerilmiş ve bu söyleme uygun olarak devletin rolünün yeniden tanımlanması gerekmiştir. 2 Bu durum, Kapitalizmin 1970'lere egemen evrensel krize karşı yeniden yapılan-ması olarak nitelenmektedir. Çünkü kısaca sermayenin, mal ve hizmetlerin, fikirlerin, bulguların ve insan kaynaklarının işletme ve üretim anlamında ulusal sınırları aşması anlamına gelen küreselleşme olgusu, pek çok ulusal ekonomiye olan olumsuz etkilerine bakıldığında uyum sağlamak veya yeniden yapılanmak gereğini ortaya çıkarmıştır. 3 Nitekim başta Dünya Bankası olmak üzere, ulus-devlet üstü kuruluşlar adeta zorunlu bir çerçevede bu paradigmalara dünya
KAMU YÖNETİM SİSTEMİNDE KÖY KORUCULUĞU VE KIRSAL ALAN GÜVENLİĞİ
Köy korucuları, köy idari alanında bütün kamu güvenlik hizmetleri ve köy çevresi güvenliği ile sorumludurlar. Köy Kanunu ile köy koruculuk sistemi 1924 yılından beri ülkemizde uygulanmaktadır. Kanun yolu ile köylünün mecbur yapacağı işler arasında sayılan korucu tutma köy muhtarının sorumluluğunda köyün dirlik, düzen ve güvenliğinin sağlanabilmesini amaç edinmiştir. Güvenlik hizmeti kavramı içerisinde kent, kasaba, kırsal alan polislik faaliyet alanları bulunmaktadır, her birinin durumu ile ilgili ayrı ayrı düşünülerek çalışma yapılmalıdır. Kırsal alan polisliği dar alanda idare edilen bir kolluk faaliyetini ifade etmektedir. Bu gün Avrupa, Amerika, Kanada gibi gelişmiş ülkelerde uygulanan kırsal polislik alanında ciddi faydalar sağlayan örnek uygulamalara sahiptir. Kırsal polis topumdaki küçük olayları sosyal ilişkiler kullanarak çözebilme başarısını gösteren ve halka yakın, halktan biri olarak davranabilen kolluk görevlilerini ifade etmektedir. Çalışmada ortaya konan kırsal alan polisliği kavramı, çalışma yapılan alandaki ulusal ve uluslararası kaynakların yetersizliğine rağmen kent polisliği kavramı ve teorik yapısı ile ele alınarak kırsal alan, koruculuk gibi ilgili bazı teorik gerçekliklerle geniş bir bakış açısı ile ele alınmıştır.
KAMU HİZMETİNİN FELSEFİ TEMELLERİ VE YENİ KAMU YÖNETİMİNDE GEÇİRDİĞİ DÖNÜŞÜM
ÖZET Kamu hizmeti kavramının, temelde kuralları koyan ve idealist bir düşünce olarak siyaset ve ahlak felsefesinde oldukça geniş yer tuttuğu görülmektedir: kamu hizmeti, daha yüksek bir görev aşkını, bencillikten uzak faaliyeti, iyi vatandaşın görev ve sorumluluğunu ifade eder. Çağdaş kamu tercihi teorisyenleri bu düşünceye ve onun özgeci güdülerle ilişkilendirilmesine karşı çıkmışlar ve politikacılar ile kamu görevlilerinin, tüm insanlar gibi, kendi çıkarlarını düşündüklerini ve sadece kendi faydalarını maksimize etme isteğiyle güdülendiklerini ileri sürmüşlerdir. İdeal bürokrasinin mimarı olan Weber’e göre bürokratların davranışı dış kaynaklıdır ve kamu örgütlerinin yapısı ve kültürüne bağlıdır, fakat sosyalleşme ve ozmos sonucunda içselleştirilecektir. Dolayısıyla kamu hizmeti kültürleri, bireysel ve kolektif davranışı güdüleyen ve biçimlendiren düşünceler, değerler ve uygulamalardan oluşmaktadır. Kamu hizmeti düşünceleri ve etoslarının günümüz kamu hizmeti rejimlerinde hangi düzeyde uygulandığı, önemli bir sorudur. ABSTRACT It can be seen that the concept of “public service” occupies considerable space in political and ethical philosophy as a rule-setting and idealistic thinking: public service implies a higher sense of mission, nonselfish action, and duties and responsibilities of a good citizen. Contemporary public choice theoreticians objected to this philosophy and its association with altruistic motives; they claimed that politicians and public officials, like all other people, considered their self-interests first and motive by the desire to maximize their own benefit. According to Weber, the founder of ideal bureaucracy, behaviour of bureaucrats is exogenous and not independent from the structure and culture of public organizations, but it will be internalized as a result of socialization and osmosis. Therefore, public service cultures consist of thoughts, values and practices which motive and configure individual and collective behaviour. One question is the extent to which public service ideals and ethos are applied in contemporary public service regimes.