TÜRK GÜREŞİNİN BABASI YAŞAR DOĞU VE TÜRK GÜREŞİNE KATKILARI (original) (raw)

GENÇ CUMHURİYETİN ÜTOPYASI: "GÜRBÜZ TÜRK ÇOCUĞU"

2004

Dergi bir taraftan hükümetin çocuk politikasına yön verir, diğer taraftan da devletin çocuğa verdiği büyük önem ve değeri yansıtır. Derginin geniş bir yazar kadrosu vardır. Bu kadro içinde Türk edebiyatının tanınmış isimleri de yer alır. Yazarlar çocuk sorununa gelecek açısından bakarlar. Toplumdaki kimsesiz çocukları koruyan Himaye-i Etfal Cemiyeti'ne yardım çağrısında bulunurlar. Amaç sadece biyolojik açıdan sağlıklı çocuklar yetiştirmek değildir. Cumhuriyeti yaşatacak bireyler yetiştirmeyi hedeflerler.

TATAR TÜRKÇESİ YAZI DİLİNDE VE AĞIZLARINDA y-/c- SESİ ÜZERİNE

ULUSLARARASI TÜRK LEHÇE ARAŞTIRMALARI DERGİSİ (TÜRKLAD), 2017

Türkçede ön seste y-sesinin korunması veya c-, j-gibi seslere dönüşmesi ilginç bir görünüm arz eder. y->c-/j-dönüşümü bir Kıpçak dil özelliği olarak kabul edilmekte ve günümüzde Kıpçak Türkçesinin çağdaş temsilcilerinde görülmektedir. Ancak Kıpçak grubu Türk lehçelerinde de ön sesteki bu kullanım farklılık arz eder. Ön ses y-, günümüz Kıpçak Türk lehçelerinden Kırgız, Karaçay-Balkar Türkçelerinde c-; Kazak, Karakalpak Türkçelerinde ise jolarak görülürken, Başkurt, Nogay, Kırım-Tatar, Kumuk, Karay Türkçelerinde ise değişikliğe uğramaz. Oğuz (Türkiye, Azerbaycan, Türkmen, Gagauz) ve Karluk (Özbek, Uygur) grubu Türk lehçelerinde de ön seste y-korunmaktadır. Kuzeydoğu grubu Türk lehçelerinden Tuva ve Hakas Türkçelerinde ç-, Altay Türkçesinde de c-'dir. y-sesi Yakutçada (Saha) s-, Çuvaşçada da olmaktadır. Ön seste y-/c-sesinin durumu bakımından Tatar Türkçesi farklı bir görünüm arz etmektedir. Tatar Türkçesinde sayı olarak ön seste y-'yi koruyan kelimeler çoğunlukta olsa da (yafrak "yaprak", yakın, yıl, yalkın "alev", yat-, yıl gibi), önemli bir miktarda da ön seste cbulunduran kelimeler yer almaktadır. Tatar Tºlºnºŋ Aŋlatmalı Süzlºgº'nde (C.III, Kazan 1981) kök hâlde, türemiş, pekiştirmeli, birleşik kelime, yansıma, ikileme şeklinde (cidº "yedi", cidºgen "yedigen", cidºyıllık "yedi yıllık", ciŋel "hafif", ciŋºley-"hafifle-", cir "yer", cir-kük "yer gök", cirlº "toprak sahibi, cilbºr-cilbºr "püfür püfür", ceyºn-kışın "yaz kış" vb.) c-sesi ile başlayan 450 civarında Türkçe madde başı kelime bulunmaktadır. Tatar yazı dilinde diğer Türk lehçelerinden farklılık arz eden y->c-değişmesi bilhassa /i/ ünlüsünden önce cil "yel", cir "yer" gibi kelimelerde ortaya çıkmakta ve bu durum diğer Kıpçak lehçelerinin Tatar Türkçesine tesiriyle açıklanmaktadır. Ancak gerek Tatar Türkçesinin tarihî dönemleri gerekse ağızları dikkate alınırsa, Tatar Türkçesindeki ön ses y->c-değişiminin diğer Kıpçak lehçelerinin etkisinden ziyade kendi yapısı ve şartları göz önünde tutularak değerlendirilmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada da Tatar Türkçesinin tarihî metinleri ve ağızları incelenerek söz konusu durum hakkında bir değerlendirme yapılacaktır. Bu bağlamda Orta (Kazan), Batı (Mişer), Doğu (Sibirya) gibi üç büyük ağız grubu olan Tatar Türkçesinin ağızlarından ve yazı dilinden örnekler verilecek, ön ses y-'nin ilgili ağızlarda korunması veya başka seslere dönüşmesi değerlendirilecektir.

YALOVA İLİ YERLİ AĞZINDAN TÜRKİYE TÜRKÇESİ AĞIZLARI SÖZLÜĞÜ’NE KATKILAR

AVRASYA Uluslararası Araştırmalar Dergisi, 2018

ÖZ Yalova İli, kitlesel iletişimin ve göçlerin yoğun etkisi altındadır. İlin yerli ağzının temel karakteristiğini belirlemeye yetecek olan malzemeyi bugün hâlen bünyesinde barındıran derleme metinleri, bir sonraki kuşakta belki de söz konusu malzemenin çok büyük bir kısmını yitirecektir. Dolayısıyla, bu ağzın biçim özelliklerinin ve söz varlığının kayıt altına alınması büyük önem arz etmektedir. “Yalova İli Yerli Ağzı” isimli tez çalışması bu fikirlerden yola çıkılarak hazırlanmıştır. Bahsi geçen çalışmadaki derleme metinlerinden elde edilen söz varlığı, işbu makalede, “Türkiye Türkçesi Ağızlar Sözlüğü” esas alınarak incelenmiştir. “Türkiye Türkçesi Ağızlar Sözlüğü”; “Derleme Sözlüğü”ndeki dil verileriyle Türk Dil Kurumu tarafından yayımlanan Anadolu ağızları hakkındaki çalışmaların sözlük kısımlarından elde edilen söz dağarcığının birleştirilmesi sonucu oluşturulmuştur. Aşağıda, “Yalova İli Yerli Ağzı”nda bulunmasına rağmen “Türkiye Türkçesi Ağızlar Sözlüğü”’nde yer almayan kelimeler tespit edilerek sıralanmıştır. “Türkiye Türkçesi Ağızlar Sözlüğü”nde bulunduğu hâlde “Yalova İli Yerli Ağzı”nda farklı anlamlar taşıyan sözler de, karşılıklarıyla beraber irdelenmiştir. Ele alınan söz varlığının, derlenen metinlerden seçilen cümle örnekleriyle tanıklandırılıp somutlaştırılmasına bilhassa özen gösterilmiştir. Anahtar Kelimeler: Diyalektoloji, Söz Varlığı, Yalova, Anadolu Ağızları, Kelime Derlemesi. SOME CONTRIBUTIONS TO THE TURKISH TURKIC DIALECTS DICTIONARY FROM THE LOCAL DIALECT OF YALOVA ABSTRACT Yalova Province is under the heavy influence of mass communication and migration. The compilation texts which still contain the material that will determine the basic character of this dialect will possibly lose a large part of this material in the next generation. Therefore, it is of great importance to record the phonetic and morphological features and vocabulary of this dialect. The thesis titled “Local Dialect of Yalova” is prepared based on these ideas. In this article, the vocabulary obtained from the compilation texts in mentioned thesis is analyzed based on “Turkish Turkic Dialects Dictionary” (Türkiye Türkçesi Ağızlar Sözlüğü). This dictionary is created by combining the data in “The Dictionary of Compilation” (Derleme Sözlüğü) and the studies on Anatolian dialects published by the “Turkish Language Institution” (Türk Dil Kurumu). The words which exist in the “Local Dialect of Yalova” but not exist in the “Dictionary of Compilation” are” identified and listed below. In addition to these, the words which exist in the “Dictionary of Compilation” but have different meanings from the samples of “Local Dialect of Yalova” are examined by making meaning comparisons. Reviewed vocabulary is corroborated and embodied with selected sentence examples from the compiled texts. Keywords: Dialectology, Vocabulary, Yalova, Anatolian Dialects, Word Compilation.

TÜRKMENİSTAN SAHASINDAN BİR KAHRAMANLIK HİKÂYESİ: “BABA RÖVŞEN

ABSTRACT It is possible to see the deep love and respect of the Turks for Ali, the Caliph, in the oral and written literary works alike. As a result of this love and respect, many narrations have emerged in the different parts of the Turk World. In these narrations, Ali represents the ideal person of Islamic culture and serves as a source of morale because of his heroism and behaviours. “Baba Rövşen”, the work of an 18th century Turkmen poet has the same characteristics. Nurmuhammet Andalıp (1710-1770) is an important representative of epic tradition in the 18th century Turkmen literature. The poet has the epics “Leyli- Mecnun”, “Yusup- Züleyha”, “Baba Rövşen”, “Zeynel-Arap” and poemas “Risale-i-Nesimi”, “Oguznama”, “Sagdı-Vakgas”, “Kıssa-yı Firgaun”. Andalıp is also famous for his ‘tahmis’ in addition to these. In this paper, after giving some information about the life and literary personality of Andalıp, his work “Baba Rövşen” will be studied. Keywords: Andalıp, Baba Rövşen, Ali, Turkmen Literature. Özet Türk milletinin Hz. Ali’ye olan derin sevgi ve bağlılığını hem sözlü hem de yazılı edebiyat ürünlerimizde görmek mümkündür. Bu sevgi ve hürmetin neticesinde Türk dünyası edebiyatlarının birbirinden farklı sahalarında Hz. Ali ile ilgili anlatmalar teşekkül etmiştir. Bu anlatmalarda Hz. Ali, Türk İslam kültürünün ideal insan tipini temsil etmiş, örnek davranışları ve kahramanlıkları ile halka güç kaynağı olmuştur. 18. yüzyıl Türkmen edebiyatının önde gelen isimlerinden Nurmuhammet Andalıp’ın “Baba Rövşen” adlı eseri de bu özelliklere sahiptir. Nurmuhammet Andalıp (1710-1770), 18. Yüzyıl Türkmen edebiyatında destan geleneğinin en önemli temsilcisidir. Şairin, “Leyli-Mecnun”, “Yusup-Züleyha”, “Baba Rövşen”, “Zeynel-Arap” adlı destanları ile “Risale-i-Nesimi”, “Oguznama”, “Sagdı-Vakgas”, “Kıssa-yı Firgaun” adlı poemaları bulunmaktadır. Andalıp, bu eserlerinin yanında tahmisleriyle de tanınan bir şairdir. Bu çalışmada, Andalıp’ın hayatı ve edebî şahsiyeti hakkında bilgi verildikten sonra, şairin Baba Rövşen adlı eseri incelenecektir. Anahtar kelimeler: Andalıp, Baba Rövşen, Hz. Ali, Türkmen Edebiyatı.

TÜRK HALK ANLATILARINDA BABA-KIZ İLİŞKİLERİ

BABALAR VE KIZLARI: ÇOK DİSİPLİNLİ BİR YAKLAŞIM, 2022

Halk anlatılarındaki karakterler, anlatının içinde yaşadığı topluluğu oluşturan bireyler arasındaki idealize edilmiş ilişkileri gösterecek nitelikler ve eylemlerle yüklüdür. Anlatı karakterlerinin nitelikleri kadar karakterlerin birbiriyle olan iletişimleri de anlatıyı yaşatan topluluğun değerlerini anlamlandırmak için önemlidir. Bu çalışmada, halk anlatılarındaki baba-kız ilişkileri incelenmiştir. Çalışmada Türk halk anlatılarında baba-kız ilişkisinin anlatı yapısı içerisindeki rolünün ne olduğu; baba-kız ilişkisini içeren anlatılarda ilişkilerin hangi toplumsal değerler çerçevesinde yoğunlaştığı sorularına cevaplar aranmıştır. Halk anlatılarının masal, efsane, destan, halk hikâyesi gibi türlerinden hareketle, anlatılarda yer alan baba-kız etkileşimleri tekrar eden unsurlar/motifler ve değerler üzerinden okunmuştur. Baba-kız ilişkilerinin içerdiği eylemler, hiyerarşik durum, baba-kız çatışmalarına yol açan bireysel ve toplumsal gerekçeler üzerinden bu ilişkinin doğasına dair genel bir bakış oluşturulmuştur.

TÜRK MACAR DOSTLUK ARMAĞANI (TÜRK-MACAR İLİŞKİLERİNDE BİR KÖPRÜ: YUSUF AKÇURA)

Yusuf Akçura was born on November 2, 1876, in Simbirsk. His childhood transpired in the village of Lahovka, located approximately a hundred kilometers southwest of the city. Despite enjoying a comfortable childhood, the financial crisis resulting from the Ottoman-Russian War adversely affected his father Hasan Akçura's business, leading to challenging economic circumstances for the family. Following his father's death in 1878, his mother, struggling with family responsibilities, took Yusuf to Istanbul for a new beginning. There, his mother remarried, and Yusuf began his military education until his 1896 exile to Tripoli. After a year in prison, he was released on the condition of not returning to the city. In 1903, he went to Paris, where he continued his education. He founded the Turkish Association (Türk Derneği) in 1908, the Turkish Homeland Society (Türk Yurdu Cemiyeti), and its publication, the Turkish Homeland (Türk Yurdu) magazine, in 1911, which he directed for a year. He played a pioneering role in the establishment of the Turkish Hearth (Türk Ocağı) in 1912. Additionally, Akçura contributed articles to national and foreign media, emphasizing steps towards the Turanian ideal. This study explores Akçura's thoughts as reflected in the Hungarian press.