Çok Düşük Doğum Ağırlıklı Prematürelerde Antenatal Magnezyum Sülfat Kullanımının Patent Duktus Arteriozusa Etkisi (original) (raw)
Related papers
2018
Amac: Patent duktus arteriozus (PDA) sikligi, gebelik haftasi ve dogum agirligiyla ters orantilidir. Patent duktus arteriozus sikligi, <1000 gr bebeklerde; %40-55, <1500 gr bebeklerde: %30 olarak belirtilmektedir. Patent duktus arteriozus, bronkopulmoner displazi (BPD), nekrotizan enterokolit (NEK), premature retinopatisi (ROP), intraventrikuler kanama (IVK) ve uzun donem olumsuz norogelisimsel sonuclar ile iliskili olup, 3 farkli tedavi yaklasimi (konservatif tedavi, siklooksijenaz (COX) inhibitorleri, cerrahi tedavi) vardir. Calismamizda cok dusuk dogum agirlikli (CDDA; <1500g) premature bebeklerde hemodinamik anlamli PDA’nin sikliginin belirlenmesi ve bu bebeklerde demografik ve klinik ozelliklerin belirlenmesi amaclanmistir. Materyal ve Metod: Calismamizda Ocak 2013 ile Aralik 2016 tarihleri arasinda unitemizde izlenen, gebelik yasi <30 hafta olan CDDA bebeklerin tibbi kayitlari retrospektif olarak incelendi. Bebeklerin demografik ve klinik ozellikleri kayit edildi. ...
2019
Aim: The aim of this study is to retrospectively evaluate the results of patients who underwent bedside surgical PDA ligation that did not respond to the hemodynamic significant patent ductus arteriosus (HAPDA) medical closure therapy. Material And Methods: Twelve infants diagnosed with HAPDA in the Neonatal Intensive Care Unit and treated with bedside surgical pda ligation were included in the study. Demographic features, pre- and postoperative respiratory support, oxygen demand and duration, intraventricular hemorrhage, bronchopulmonary dysplasia, hospital stay duration and mortality data were recorded. Results: The mean age at surgery was 38 (19-78) days. About 40 days after the operation one patient (8%) was lost (syndromic infant) and 11 patients were discharged. There was no complication due to surgical treatment in our patients. All patients who were discharged were saved from oxygen after 15 days (19-60 days) postoperatively. Conclusion: PDA ligation in bedside surgery shoul...
Koroner Arter Bypass Operasyonlarında İntravenöz Magnezyum Sülfat Profilaksisi
Turkiye Klinikleri Cardiovascular Sciences, 2008
Taşiaritmiler kalp cerrahisinin istenmeyen önemli komplikasyonlarından birisidir. Magnezyum postoperatif meydana gelebilecek aritmileri önlemede ciddi bir seçenek olabilir. Bu amaçla, kalp cerrahisi uygulanan olgularda aralıklı intravenöz magnezyum uygulamasının postoperatif taşiaritmiler üstüne etkisini araştırdık. G Ge er re eç ç v ve e Y Yö ön nt te em ml le er r: : Elektif olarak koroner arter bypass greftlemesi uygulanacak 120 olgu çalışmaya alındı. Grup 1 (plasebo, n=60), grup 2 (magnezyum sülfat, n=60) olmak üzere olgular randomize edildi. Grup 2'deki 60 olguya operasyondan 12 saat önce, bypass bittikten sonra, yoğun bakımda postoperatif 0. saatte, postoperatif 1., 2., 3. günlerde 100 cc. izotonik % 0,9 solüsyonu içinde 3 gr. magnesyum sülfat (MgSO4) [20 ml=24.32 mEq/lt Mg+2] iv olarak 2 saat içinde verildi. B Bu ul lg gu ul la ar r: : Magnezyum verilen grupta postoperatif dönemde anlamlı olarak yüksek serum magnezyum düzeyleri vardı. Magnezyum uygulanan grupta anlamlı olarak daha az supraventriküler aritmi gözledik (16,6% vs 33,3%; p= 0.036). Ventriküler taşiaritmiler görülme oranı her iki grup arasında anlamlı değildi. Gruplar benzer demografik özelliklere sahipken, aortik kros klemp zamanı (p= 0.04) ve perfüzyon zamanı (p= 0.001) plasebo grubunda anlamlı olarak daha kısa, ortalama taburcu süresi ise plasebo grubunda anlamlı olarak daha uzundu. Plasebo grubunda postoperatif CK-MB ve kardiyak troponin değerleri çalışma grubuna göre anlamlı olarak yüksekti. S So on nu uç ç: : Profilaktik uygulanan magnezyum sulfat, koroner bypass cerrahisi uygulanan olgularda postoperatif aritmi oluşumunu azaltmaktadır. Buna rağmen aritmi oluşursa diğer antiaritmik ilaçlarla bu aritmilerin sinüs ritmine dönme oranı daha fazladır.
Turkiye Cocuk Hastalıkları Dergisi, 2009
Bu çalışmada, doğum şekli ve anneye uygulanan anestezinin, yenidoğanlarda, erken postnatal dönemde görülen tartı kaybına etkisi olup olmadığını belirlemek amaçlandı. Materyal ve Metod: Retrospektif olarak gerçekleştirilen bu çalışmaya, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde doğan ve herhangi bir nedenle yenidoğan yoğun bakım ünitesine yatırılmayan, konjenital anomalisi olmayan, formula desteği almayan ve sadece anne sütü ile beslenen 1463 yenidoğan dahil edildi. Yenidoğanlar, doğum şekli ve anneye uygulanan anestezi tipine göre; normal spontan vajinal yolla doğup annesine anestezi uygulanmayan, annesine epidural anestezi uygulanan, sezaryenle doğup annesine genel anestezi veya epidural anestezi uygulanan olmak üzere 4 alt gruba ayrıldılar. Çalışmaya alınan tüm yenidoğanlar, postnatal 2., 3., 5. ve 7. günlerde tartıldı ve tartı alımı ve kayıpları (% olarak) kaydedildi. Bulgular: Yenidoğanlarda postnatal 2., 3., 5. ve 7. günlerdeki tartı kayıpları sırasıyla %5.3±2.7, %5.8±3.0, %4.6±3.2 and %2.2±2.4 olarak bulundu. Maksimum tartı kaybı postnatal 3. günde (%5.8) gerçekleşti. Sezaryen ile doğan yenidoğanlarda tartı kaybı, vajinal yolla doğanlara göre (p<0.05) ve annesine epidural anestezi uygulananlarda, genel anestezi uygulananlara göre (p<0.05) daha fazla bulundu. Sonuç: Yenidoğanlarda postnatal tartı kaybı, doğum şekli ve anneye uygulanan anestezi tipine göre farklılık göstermektedir. Bildirilen bu sonuçlar ışığında, yenidoğanlarda postnatal erken dönemde tartı kaybı değerlendirilirken, doğum şekli ve anestezi tipinin de gözönünde bulundurulması gerekmektedir. Anahtar Sözcükler: Yenidoğan, tartı kaybı, epidural anestezi.
Patent duktus arteriozuslu bebeklerde konservatif tedavinin sonuçları
Cukurova Medical Journal, 2018
The aim of this study is to investigate frequency of patent ductus arteriosus (PDA) according to gestational week, spontaneous closure rate and effectiveness of oral treatment in closure in premature infants. Materials and Methods: Patients who had only PDA in neonatal intensive care unit in 2013-2016 were retrospectively screened and 231 patients included in the study. The demographic data of the patients were recorded and they were divided into groups according to gestational week; size and gradient of PDA. Left atrium/aorta ratio and left ventricular functions were evaluated echocardiographically in 4.6±1.5th day of birth. Results: The frequency of PDA in our neonatal intensive care unit was 10.8% (231/2127 patients). Significant PDA was present in 41(17.7%) of patients, mean diameter of ductus was 2.5±0.5 and the left atrium/aorta ratio was 1.37±0.15 in these patients. Ibuprofen (po) was given to 8(19.5%) of the patients having hemodynamically significant PDA. All of the patients given medical closure treatment were <32 weeks of gestation and <1500g. Surgical closure was required in only one patient. Conclusion: It is still controversial that PDA closure treatment should be given when and to which preterm infants. As only one of the patients needed surgery with the conservative approach, we suggest that treatment decision should not be given early in premature infants with PDA and they should be closely monitored.
turkpediatriarsivi.com
E Er rk ke en n d do o¤ ¤m mu ufl fl b be eb be ek kl le er rd de e k kl li in ni ik k o ol la ar ra ak k a an nl la am ml l› › p pa at te en nt t d du uk kt tu us s a ar rt te er ri iy yo oz zu us s t te ed da av vi is si in nd de e o or ra al l i ib bu up pr ro of fe en ni in n e et tk ki in nl li i¤ ¤i i T Th he e e ef ff fi ic ca ac cy y o of f o or ra al l i ib bu up pr ro of fe en n i in n t th he e t tr re ea at tm me en nt t o of f c cl li in ni ic ca al ll ly y s si ig gn ni if fi ic ca an nt t p pa at te en nt t d du uc ct tu us s a ar rt te er ri io os su us s i in n p pr re et te er rm m i in nf fa an nt ts s M Mü üj jg ga an n A Ar rs sl la an n, , Ö Öz zg gü ür r O Ol lu uk km ma an n, , fi fie eb bn ne em m Ç Ça al lk ka av vu ur r, , F Fü üs su un n A At tl l› ›h ha an n, , T Ti im mu ur r M Me efl fle e, , ‹ ‹s sm ma ai il l C Ce en ng gi iz z Ö Öz zt tü ür rk k, ,
Türk Pediatri Arşivi, 2011
G Gü ün nü üb bi ir rl li ik k c ce er rr ra ah hi i g gi ir ri ifl fli im m i il le e p pa at te en nt t d du uk kt tu us s a ar rt te er ri iy yo oz zu us su u b ba a¤ ¤l la an na an n 2 20 0 d dü üfl flü ük k a a¤ ¤› ›r rl l› ›k kl l› › e er rk ke en n d do o¤ ¤m mu ufl fl b be eb be ek kt te e c ce er rr ra ah hi i t te ed da av vi i v ve e a am me el li iy ya at t s so on nr ra as s› › i iz zl le em m s so on nu uç çl la ar r› › S Su ur rg gi ic ca al l a an nd d p po os st to op pe er ra at ti iv ve e f fo ol ll lo ow w-u up p r re es su ul lt ts s f fo or r d da ay y c ca as se e p pa at te en nt t d du uc ct tu us s a ar rt te er ri io os su us s l li ig ga at ti io on n o of f 2 20 0 l lo ow w w we ei ig gh ht t p pr re em ma at tu ur re e p pa at ti ie en nt ts s