Tecâribü's-Selef'e Göre Irak Selçukluları ve Abbâsî Hilâfeti Arasındaki İlişkiler Relations Between Irāḳ Seljuk State and ʿAbbāsīd Khalīfate According to Tajaribu's-Salaf (original) (raw)
Related papers
2016
Bu calismada, tarihteki en buyuk Turk imparatorluklarindan birisi olan Buyuk Selcuklu Imparatorlugu ile bu imparatorluga bagli olarak kurulan Irak Selcuklulari’nin sivil teskilâtinda onemli bir yeri olan Divân-i Isrâf incelenmistir. Divân-i Isrâf, soz konusu donemde, bugunku anlamda Bakanlar Kurulu diyebilecegimiz ve neredeyse butun devlet islerinin gorusulup karar baglandigi Divân-i Âlâ’nin alt subelerinden birisidir. Bu divânin reisligini sultan tarafindan tayin edilen ve musrif unvanini kullanan devlet adamlari yapmistir. Bununla birlikte musrifin olmadigi zamanlar ona vekâlet eden bir kisi de dâhil olmak uzere bu divânda pekcok gorevli yer almistir. Umumi gorevinin devletin mali islerini, gelir ve giderlerine ait her tur belgeyi, bu islerle ilgilenen kurumlarini kontrol etmek oldugu anlasilan bu divân, mezkur donemde ayrica bir casusluk birimi/istihbarat dairesi gibi calismistir. Bu yuzdendir ki, bu divândaki gorevliler kendilerine guvenilen, sir tutabilen kisiler arasindan seci...
Araşan Sosyal Bilimler Enstitüsü İlmî Dergisi, 2008
Great Seljuks (1040-1157) had accepted Islam with Hanafite sect. In the time of first emperor Tugrul Beg, some practices had occurred opposed to Shafi’ites/Ash’arites. After Tugrul Beg, these manners had finished by acceding Alp Arslan to the throne. There are some consequences’ practices of Tugrul beg concerning the Seljuk state madhab policy. Some researchers have reached to conclusion that the Seljuk state has settled for Ash’ari madhab because of exercises in the time of Alp Arslan. But Alp Arslan in person and his successors had kept on their Hanafite sensitivities. We, in this period, will touch the exercises of the ruler of Iraq region, Sultan Mesud who nephew of Sultan Sanjar against bearers of Ash’ari by dealing with developments about this matter.
Selçuk Üniversitesi Selçuklu Araştırmaları Dergisi, 2021
Selçukluların Abbâsî halifeleriyle ilişkileri ve halifeliği elde etmek için yapmış olduğu faaliyetleri ortaya koymak amacıyla ele alınan bu çalışma, onların hedeflerini gerçekleştirmek için yaptığı faaliyetleri içermekte olup nitel araştırma desenlerinden veriler/kaynaklar arasında karşılaştırma ve analiz etme yöntemi uygulanarak hazırlanmıştır. Çalışmada kısaca; Sultan Tuğrul Bey'in Halife Kâim-Biemrillâh'tan aldığı yetkilerle hilâfet merkezinde siyasî üstünlüğü ele geçiren Selçuklular, bu güçlerini Halife Nâsır-Lidînillâh dönemine kadar sürdürmüşlerdir. Bu süreç içerisinde hilâfet merkezini tamamen ele geçirip halifeliğin değişik yollarla Selçuklulara geçmesine yönelik aktif faaliyetleri Sultan Melikşah ve oğlu Sencer döneminde görmekteyiz. Sultan Melikşah bu amacını gerçekleştirmek için Bağdat'taki siyasî tesirini artırmış, imar faaliyetleri ile ilmî ve kültürel faaliyetlere girişmiştir. Ayrıca kapsamlı fetih hareketleriyle İslâm dünyasında kendisini kabul ettirerek bu gücün kendisinde var olduğunu da ispatlamıştır. Öte yandan hem doğu Arabistan ve Hicaz bölgesindeki faaliyetleri hem de Mısır'a karşı uyguladığı fetih girişimleri onun bu düşüncesini
Büveyhler'in Abbasileri baskı altına alarak Halifeleri etkisiz hale getirdikleri ve Hilâfeti Fatımilere devretmeye çalıştıkları bir dönemde, henüz kurulan ve kısa zamanda, bölgedeki islam topraklarına hakim olan Selçuklular, Büveyhîler'in işgalindeki halifelik merkezi olan Bağdat' ı kurtarmak için, Abbasi halifesi el-Kaim bi-Emrillah'ın davetiyle Bağdat'a girdiler. Halife'nin büyük memnuniyetle karşıladığı Tuğrul Bey, Büveyhiler'le girdiği mücadele sonucunda Büveyhi Hükümdarlığını yıkarak, Abbasi hilafetinin yeniden nüfüz kazanmasını sağladı. Bununla birlikte halifeliğe karşı yapılan Fatımi saldırılarını da bertaraf ederek İslam tarihinde yeni bir dönem başlatmış olan Selçuklular, Müslümanların ve halifelerin koruyuculuğunu üstlenmiş oldular. Ayrıca İslam Medeniyeti açısından da yeni bir sentez olarak Türk islam Medeniyetini oluşturmaya başlamışlardır. Bu yönüyle Selçuklular, hem islam Tarihi hem de Dünya Tarihi açısından önemli bir yere sahip olmuşlardır. Seljuks, who was just founded and conquered lslamic lands in really short time period, with the invitation of Abbasid's Khalif al-Qaim bi-Emrillah entere Baghdad, center of caliphate, where was under military occupation by Buveyhids, in an era that Buveyhids were neutralizing khalifs and trying to pass the caliphate on Fatımis by pressuring Abbasids. Tughrul Bey, who was welcomed with pleasure by the khalif, made caliphate regain it's influence by ending Buveyhids' rulership after the battle against them. Seljuks became the protector of Muslims and Khalifs by starting a new era in lslamic History by countering all the attacks of Fatımi's against caliphate. Alsa they started Turkish-lslamic Civilization as a new synthesis among lslamic Civilizations. This way Seljuks had an important place in History of World and Islam.
II. Gıyaseddin Keyhüsrev Döneminde Türkiye Selçuklu Devleti İle Eyyûbîler Arasındaki İlişkiler
Journal of International Social Research, 2015
melikleri arasındaki ilk görüşmeler, onun tahta çıkışıyla birlikte gerçekleştirildi ve dostluk anlaşması yapıldı. Ardından iki devlet arasındaki ilişkilerin dostane bir şekilde yürütülebilmesi amacıyla Eyyûbî melikesi ile evlilik yapılarak akrabalık tesis edildi. Ayrıca Selçuklu sultanı, zaman zaman Eyyûbî melikleri arasındaki ihtilafta taraf olarak yer almasına rağmen Türkmen ve Harezm saldırıları karşısında da onlara yardım etti. Aynı şekilde kendisi de ihtiyaç duyduğunda Meyyafarikin muhasarasında görüldüğü üzere Eyyûbî meliklerinden yardım talebinde bulundu. İki devlet arasındaki ilişkilerin dostane bir şekilde sürdürüldüğü dönemler olsa da bu ilişkiler, mevcut şartlara ve devletlerin menfaatlerine göre değişiklik gösterebilmekteydi. 1243 yılında yaşanan Kösedağ yenilgisi ise Selçuklu Devleti ile Eyyûbîler arasındaki ilişkilerin sonu oldu.
Büyük Selçuklu Sultanları ile Abbası Halifelerinin İlişkileri
Büyük Selçuklu Sultanları ile Abbası Halifelerinin İlişkileri , 2012
Öz Abbasî Devleti (750-1258) İslam tarihinde kurulmuş olan en uzun ömürlü devletlerden biri olmuştur. Siyasi varlığı beş asır devam etmiş olan bu devletin aynı şekilde siyasi nüfuzu bu kadar uzun sürmemiş ve kuruluşundan bir asır sonra farklı siyasi yapıların etkisi altına girmiştir. Özellikle Şiî anlayışa sahip Büveyhoğulları hâkimiyeti sırasında Abbasî halifeleri siyasi güçlerini kaybetmiş olsa da, yeni kurulan her Müslüman devletin İslam aleminde meşruiyet kazanabilmek için Abbasî halifesinin vereceği hükümdarlık alametlerine bağlı olması, Abbasî Halifeliği’nin sembolik de olsa önemini korumasını sağlamıştır. Abbasîler’in kendilerini Şiî Büveyhoğulları hâkimiyetinden kurtaracak bir güce ihtiyaç duydukları dönemde tarih sahnesine çıkan Sünni Selçuklular da İslam aleminde kabul görmek için Abbasî halifesinin onayına ihtiyaç duymaktaydılar. Selçuklu Devleti’nin kurucusu olan Tuğrul Bey döneminde başlayıp son Selçuklu sultanı Sencer dönemine kadar devam eden ikili ilişkiler, genel olarak dinî otoritenin Abbasî halifelerinde ve siyasi otoritenin Selçuklu sultanlarında olduğu bir durumu ortaya çıkarmıştır. Anahtar Kelimeler: Selçuklu Devleti, Abbası Devleti, Halifelik, Büveyhoğulları Abstract Abbasid Empire (750-1258) was one of the long lasting empires in Islamic history. Although the political existence of the empire lasted five centuries, its political influence did not last that long and it fell under the control of different political powers. While the Abbasid caliphs lost their political authority, especially under the rule of Shiite Buyid dynasty, the fact that every new Muslim state dependent on the recognition of Abbasid caliphs for Islamic legitimacy helped the Abbasids to preserve their nominal prominence. The Seljuk Empire emerged at a time when the Abbasids sought to escape from the Shiite dominance of the Buyid dynasty, and when the Seljuks were in search of Islamic legitimacy. Abbasid-Seljuk relations, which started during the reign of Seljuk founder Tugrul Bey and lasted until the reign of last Seljuk sultan Sencer, created a status quo in which the Abbasid caliphs held religious authority while the Seljuks held the political power. Key Words: Seljuk Empire, Abbasid Empire, Caliphate, Buyid Dynasty