ÖZLEMİN İFADESİ: İBADET MEKÂNLARINDA İSLAMIN KUTSAL YERLERİNİN TASVİR FORMLARI VE GÖNDERMELERİ (original) (raw)
Related papers
YEZİDİLERDE DİNİ TEŞKİLATLANMANIN SOSYAL HAYATA YANSIMALARI (BATMAN-BEŞİRİ ÖRNEĞİ
Dini Araştırmalar Dergisi, 2017
Öz Mezopotamya halklarından olan Yezidilerin, artan göçlerle giderek sa-yıları azalmıştır. Anavatanlarında kalanların bir kısmı Türkiye'de yaşama-ya devam etmektedir. Yezidilerin Türkiye'de yaşadığı şehirlerden biri de Batman'dır. Bu çalışmada, Batman Beşiri örneğinden hareketle Yezidi toplu-mundaki din referanslı yapılanmalar ele alınmıştır. Göç ile beraber sayıları bir hayli azalmasına rağmen kendi inanç ve kültürlerini korumaya çalışan bura-daki Yezidilerin dini yapılarının sosyal hayata yansımalarının incelenmesi, bu dini grubun tanınması açısından önem arz etmektedir. Yezidiler, kendi içlerin-de din adamları ve müridler olarak iki temel sınıfa ayrılmıştır. Kast sistemine benzer bu yapı, Yezidilerin sosyal hayatı üzerinde önemli etkiler bırakmıştır. Örneğin, toplumsal kastlar arasında evlilik kesinlikle yasaklanmıştır. Diğer taraftan, Mürid kastında olan ve Yezidi toplumunda en geniş tabakayı oluştu-ran sıradan halk, din adamları kastına karşı ekonomik olarak sorumludur. Bu ve buna benzer konuların ele alındığı ve bir saha çalışması olan bu makale, Yezidilerdeki dini teşkilatlanmanın onların sosyal hayatına yansıması üzerin-de durmuştur. İki kısımdan oluşan bu çalışmada önce Yezidilikteki kastlar ve bunların alt teşkilatlanmaları ve daha sonra da bu kastların sosyal hayata yan-sımaları ele alınmıştır. Ekler kısmında da Yezidi köylerinde çekilen fotoğrafla-ra yer verilmiştir. Araştırma kapsamında temel olarak derinlemesine mülakat tekniği kullanılmıştır.
İSLAM İKTİSADI SÖYLEMLERİNİN CUMA HUTBELERİNDEKİ YERİ İSTANBUL İLİ ÖRNEĞİ
2019
Cuma namazının farz olmasıyla birlikte ilk olarak Hz. Peygamber tarafından başlatılan cuma hutbesi, Türkiye'de 1924 yılından bugüne Diyanet İşleri Başkanlığı kontrolünde devam etmektedir. Ülke genelinde her cuma aynı hutbe okunmakta ve hutbeler aracılığıyla farklı toplumsal sınıflardan milyonlarca insana ulaşılmaktadır. Bu nedenle hutbe esnasında gündeme alınan her bir konu ve söylenen her bir cümle önem taşımaktadır. Literatürde hutbeler üzerine sınırlı sayıda çalışma yapılmış olmakla birlikte hutbeleri İslam iktisadı bağlamında ele alan bir yayın bulunmamaktadır. Bu çalışmada, 2001-2018 yılları arasında İstanbul'da irâd edilen hutbelere İslam iktisadına ilişkin hangi kavramların konu edildiği, ne sıklıklarla kullanıldığı ve nasıl bir muhteva ile sunulduğu incelenmiştir. Yapılan analiz sonucunda ilgili dönem içerisinde İslam iktisadıyla ilişkili farklı alanlara yönelik kavramlara çok sık olmasa da hutbelerde yer verilmiştir. Özellikle zekât ve sadaka gibi daha çok karşılıksız maddi destek vermeye ilişkin kavramlar Ramazan aylarında bilhassa hutbelerde cemaate aktarılmıştır. Bununla birlikte hâkim sistemin temel dinamikleri olan ve İslam dininde çok sert biçimde yasaklanan faiz gibi kavramlardan ise neredeyse hiç bahsedilmemiştir. Bu çalışma ile hutbeler üzerine alansal bir inceleme yapılmış ve hutbeler aracılığıyla günümüz Türkiye'sinde İslam iktisadı değerlerinin ele alınışı incelenmiştir. Ayrıca İslam iktisadının toplumda daha çok bilinmesi ve yaygınlık kazanmasının hutbeler yoluyla nasıl gerçekleştirilebileceğine dair öneriler sunularak mevcut durum ve eksikliklere işaret edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Hutbe, İslam iktisadı, zekât, faiz, karz-ı hasen © 2019 PESA Tüm hakları saklıdır ARTICLE INFO ABSTRACT Article History: Friday khutbah (sermon), which was started by Prophet Muhammad (PBUH) with the obligation (fard) of Friday prayer by Allah, has been under control of Presidency of Religious Affairs (Diyanet İşleri Başkanlığı) since 1924 in Turkey. Every Friday throughout the country, the same khutbah is read and millions of people from different social classes are reached through them. For this reason, every issue raised during the khutbah and each sentence is important. In the literature, although there has been a limited number of studies on the khutbah, there is no publication dealing with the khutbahs in the context of Islamic economics. In this study, which concepts of the Islamic economics were discussed, how often they were used and how they were presented in the khutbahs that were delivered in the Friday prayer between 2001-2018 in the Istanbul province are examined. As a result of the analysis it is indicated that the concepts related to the different fields of Islamic economics are included in the khutbahs although they are not frequent. In particular, the concepts related to providing financial supports to the needy people such as zakat and charity are frequently mentioned in the khutbahs especially in the period of Ramadan. However, the foundational principles of Islamic economic system such as the prohibition of riba (interest) are almost never mentioned. Apart from indicating the current situation of the khutbah related to Islamic economics concepts, deficiencies have been pointed out by presenting suggestions about how Islamic economics can be realized and more widespread in society.
2016
Özet 'İ'dâd-ı Kuvvet' yani 'güç hazırlama' konusu tarihi seyir içerisinde olduğu gibi Cumhuriyet döneminde de tartışılan önemli başlıklardan birisi olmuştur. Bu dönemde düşmana karşı güç hazırlama konusu, donanma gücü hazırlama özelinde, Mustafa Takî Efendi ve Mehmed Fahreddin Efendi arasında da tartışılmıştır. Güç hazırlama emrinin önemi, uygulanış şekli ve o günün şartları altında bu sorumluluğun kime ait olduğu gibi konularda taraflar arasında fikir ayrılıkları yaşanmıştır. Makalede, Osmanlının çöküşü ve Cumhuriyetin kuruluşu sürecinde tartışılan en hassas başlıklardan birisi olan güç hazırlama konusunu farklı bakış açılarıyla değerlendiren bu iki ismin konuya dair görüşlerine değinilmiştir. Çalışmada, tarafların güç hazırlama emrinin önemi ve hükmü konusunda aynı fikri paylaşmalarına rağmen emrin müslümanlar üzerine nasıl uygulanacağı noktasındaki farklı görüşleri üzerinde durulmuştur.
FARABİDEN TASKÖPRÜLÜZADEYE ISLAM MEDENIYETINDE İLİMLERİN TASNİFİ
Selime Çınar'ın değerli yüksek lisans tezi ;İhsa'ul Ulum (ilimlerin tasnifi) ile başlatılan ilimlerin tasnifi geleneği ulumul islamiyyenin şekillenmesinde ve islamın medeniyet algısını bir açıdan bize sunmaktadır.Akli bilimlerin tasnifi nakli ilimler esasına göre geliştirilmiş. Böylece ulemanın rivayet üzerine geliştirilen dirayetin esasları yapılan tasnifler ile fikir vermektedir.
BAZI DİNLERDE VE ALTAY VE YAKUT MİTLERİNDE YARATILIŞ VE KÖTÜLÜK İLİŞKİSİ
Erzurum Teknik Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi, 2022
Arkaik insandan modern insana kadar tarihin her döneminde hayatı anlamlandırma çabasının bir sonucu olarak var olan kötülük problemi, kozmogoni ile yakın bir ilişki içerisindedir. Kozmogonik öykülerde kötülük, ilk yaratılışla beraber var olan hatta yaratılışın bir parçası olarak tasvir edilen bir olgudur. Yaratılış mitlerinde iyilik unsuru Tanrı ile kötülük unsuru kozmik varlık arasında gerçekleşen olaylar dizisi, bir kozmogoni öyküsü oluşturmanın yanı sıra hayatın içerisinde tecrübe edilen kötülüğün nasıl anlamlandırıldığına dair ipucu sunmaktadır. Bu bağlamda çalışmanın temel amacı, kötülük probleminin Altay-Yakut yaratılış mitlerindeki konumunu ve yaratılış sürecinde yer alan diğer unsurlarla ilişkisini açığa çıkarmaktır. Konu incelenirken önce kötülük problemiyle ilgili düşünce dünyasında yapılan tartışmalara değinilmiştir. Daha sonra dini inanç ve geleneklerin yaratılış ve kötülükle ilgili bakış açıları belirtilerek Altay-Yakut mitlerinde kötülük olgusunun diğer dinlerle mukayese edilmesine olanak sağlanmıştır. Konu, Verbitskiy ve Radloff’un derlediği öyküler ile sınırlandırılmıştır. Bu öyküler dikkate alınarak Altay-Yakut mitlerinde kozmogoni ve kötülük sorununun açıklanması hedeflenmiştir. Altay-Yakut mitleri ile mukayese edilmesi açısından Yunan ve İran mitolojileri ile Yahudi, Hristiyan ve İslam teolojilerinden faydalanılmıştır. Araştırma sonucunda kötülüğün, Ehrimen, Erlik veya Şeytan olarak isimlendirilen doğaüstü güçler ile açıklandığı görülmüştür.
AYNU’L-KUDÂT el-HEMEDÂNÎ’NİN İDAM SAVUNMASINDA TEFSİR UYGULAMALARI VE TASAVVUFÎ YORUMLARI
Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (ÇÜİFD)
alanlarında yüksek düzeyli eserler vermiştir. Genç yaşta fetva verecek seviyeye ulaşarak Hemedan kadılığına ve aynı yerde mevcut medresenin müderrisliğine tayin edilmiştir. Hemedânî, meşgul olduğu ilmi faaliyetlerinin, arayışlarına ve zihnini kurcalayan sorularına cevap verememesi üzerine bir buhran geçirir. İmam-ı Gazzalî'nin eserleri vesilesiyle bu sıkıntıyı atlatır. Ahmed Gazzalî ile tanışması ise hayatında bir dönüm noktası olur. Ahmed Gazzalî'yi kendisine rehber olarak seçer ve ondan almış olduğu tasavvufi eğitim ile hayatının sonuna kadar etrafındaki insanları irşad eder. Özellikle yirmili yaşlarında fikirlerini özgürce dile getirmesi ve şatahat türü sözler söylemesi, aleyhinde faaliyet gösteren bir topluluğun oluşmasına neden olur. Bununla beraber üstün hitabet yeteneği ve etkili vaazları sayesinde aralarında devlet adamlarının da bulunduğu çok sayıda mürid edinmiştir. Hemedânî'nin tasavvuf yolu, Ahmed Gazzalî'den kendisine intikal eden aşk, cezbe ve fenadır. Ona göre din bir sosyal alışkanlık değildir. Tasavvuf, Allah'ı görmeyi ve O'na kavuşmayı hedefleyen bir yolculuktur. Otuz üç yaşında, Hemedân'da, zındıklık suçlamasıyla, Selçuklu veziri Kıvâmüddin Dergezînî'nin emriyle öldürülmüş/şehit edilmiştir. Şekve'l-Garîb adlı risalesi, ölümünden kısa bir müddet önce Bağdat'ta zindanda tutulduğu esnada, kendisini savunmak için dönemin ilim ve tasavvuf erbabına yazmış olduğu son eseri ve bir tür idam savunmasıdır. Yaşadığı dönemin âlimlerinden ve mutasavvıflarından yakınmalarını hüzünlü bir üslupla dile getiren bu eser, onun fikri sürecinin son halkasını teşkil etmesi bakımından önemlidir. Öte taraftan eser, tarihe iz bırakmış bir müellifin nasıl anlaşılması gerektiğine dair önemli metodik veriler sunmaktadır. Risalede tasavvuf, akâid, kelam ilimlerinin yanı sıra tefsir ilmine dair kıymetli veriler bulunmaktadır. Elinizdeki çalışma, Hemedânî'nin idam savunmasını yaptığı Şekve'l-garîb adlı eserinde yer alan tefsir uygulamalarını ve bunların tasavvufî yorumlarını tespit etmeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda Hemedâni'nin dini ve edebi metinleri anlamlandırırken kullandığı metodun "kelâmın tamamından edinilmiş bilgi ve algı" ekseninde seyrettiğini söylemek mümkündür.