KÜÇÜLME SÜRECİNDE BENİMSENEN İK UYGULAMALARININ YÖNETİCİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ: NİTEL BİR ÇALIŞMA (original) (raw)

KANUN İCRACILIĞINDA "ÇEKTİRME TEKNİĞİ" VE KULLANIMINA YÖNELİK BİR ÇALIŞMA

Uluslararası Anadolu Sosyal Bilimler Dergisi, 2022

Kanun sazı teknik yönden Türk müziğinin en zengin çalgıları arasında yer almaktadır. Özellikle Türk müziğinin naif özelliklerinin yanı sıra Batı musikisinin teknik özellikleri de kanun sazında rahatlıkla kullanılabilmektedir. 1900’lü yılların başında elde edilebilen kanun kayıtlarıyla birçok icra şekli, dolayısıyla icra tekniği tespit edilebilmiştir. Bu teknikler günümüze dek uygulanmış, geliştirilmiş ve başka tekniklerle harmanlanıp başka kullanımlara evrilmiştir. Bu tekniklerin en başında ise “Çektirme” başka deyişlerle çekerek, sürüme, süpürme gibi tabirlerle de anılan teknik kullanım gelmektedir. 20.yüzyıl itibariyle her kanun icracısının sıklıkla fakat farklı yöntemlerle kullandıkları bu teknik literatürde henüz geniş ölçekte değer bulamamıştır. Özellikle günümüz kanun icracılarından Ahmet Meter ve Halil Karaduman bu teknik kullanımı bilinçli şekilde kullanmışlar ve çektirme tekniğinin dikkat çekmesi hususunda öncü rol oynamışlarıdır. Bu çalışmada çektirme tekniğinin hem literatüre kazandırılması hem de bu tekniğin kullanılabilirliğinin arttırılması amaçlanmaktadır. Nitel araştırma yöntemiyle hazırlanmış bu çalışma bir durum çalışmasıdır. Çalışmada içerik analizi ve doküman analizi teknikleri kullanılmıştır. Bu doğrultuda çektirme tekniğinin tarihsel kullanım esasları üzerine bilgilere yer verilmesinin yanı sıra günümüz kullanımıyla bir köprü oluşturulup eldeki veriler çerçevesinde betimlemeler yapılmıştır. Daha sonra elde edilen bulgular neticesinde çektirme tekniğinin nasıl bilinçli bir teknik kullanım haline getirileceği hususlarına değinilmiştir. Çalışmanın son bölümünde çektirme tekniği kullanımı bir eser üzerinden detaylı bir şekilde irdelenmiştir. Çalışma, sadece çektirme tekniğinin günümüz literatürüne kazandırılması bakımından değil ayrıca sağ el kullanımının daha etkili kullanımı açısından da önemlidir. Çalışma sonucunda çektirme tekniğinin kanun icracıları için zaruri bir çalışma alanı olduğu, bu tekniğin bilinçli bir şekilde kanun eğitimi verilen kurumlarda anlatılıp öğretilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

İBN SİNA’DA KÖTÜLÜK ÇEŞİTLERİ VE AHLAKİ KÖTÜLÜĞÜN VİCDAN AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ YÜKSEK LİSANS TEZİ

Yüksek Lisans Tezi, 2019

, iv + 119 pages The aim of this study is to determine the types of evil in Ibn Sina by using the literature method and to evaluate moral evils in terms of conscience. For this purpose, in order to get a better understanding of Ibn Sina's thoughts, the historical process of the evil problem in the first part was examined. In this context, it was evaluated how the issue of evil was addressed in the Ancient, Medieval and Islamic thought.

ETKİLİ SINIF YÖNETİMİNDE ÖĞRETMEN DAVRANIŞLARI: NİTEL BİR ÇALIŞMA

Bu araştırmanın amacı; etkili bir sınıf yönetim süreci oluşturulmasında öğretmen davranışlarının ilkokul ve ortaokulda görev yapan öğretmenlerin görüşlerine dayanarak değerlendirmektir. Nitel bir çalışma olup durum çalışması deseni kullanılmıştır. Veri toplamak amacıyla ilgili literatür ve ders kitapları taranmış ve araştırmada kullanılmak üzere 10 adet açık uçlu soru hazırlanmıştır. Bu sorular çalışma gurubunda yer alan 20 sınıf ve branş öğretmenine yöneltilmiştir. Araştırmada yazılı görüşme tekniği kullanılmış, veriler betimsel ve içerik analiz yöntemleriyle incelenmiştir. Elde edilen bulgulara göre öğretmenler; sınıf yönetim sürecinde sınıf kurallarının önceden belirlenmesi, alınan kararlarda öğrencilerin fikirlerinin alınması, planlı derse girilmesi ve öğretim programını takip etmesi, dersleri anlatırken kullandığı yöntem ve teknikler, dersleri anlatırken kullandığı iletişim becerilerinin etkili sınıf yönetimi yarattığı üzerine görüşler ifade ettikleri görülmüştür.

YEŞİL KAMU BİNASI UYGULAMALARINI TEŞVİK EDEN VE ENGELLEYEN ETKENLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ

II. Dünya Savaşı’ndan sonra yaşanan kontrolsüz kalkınma süreci ile ortaya çıkan ağır çevresel sorunların çözümüne yönelik kalkınma ve doğal çevre arasında denge kurulması arayışları [1], insanların ve diğer canlıların yaşamları üzerinde etkili olan tüm faktörleri içinde barındıran, çevreyi ve beşeri sermayeyi dikkate alan, kaynakların optimum kullanımını amaçlayan uzun dönemli bir kalkınma modeli olarak “sürdürülebilir” kalkınmaya odaklanılmasını sağlamıştır [2]. Günümüzde inşaat sektörü büyük hacmi, yüksek doğal kaynak tüketimi ve çevreye olumsuz etkileri nedeniyle, sürdürülebilirlik ilkelerinin uygulanması gereken sektörlerin başında gelmektedir. İnşaat sektörünü sürdürülebilir hale getirme stratejilerinin binalara yoğunlaşması ile birlikte yapı yaşam döngüsü boyunca çevresel ve sosyal sorumlulukların dikkate alınması felsefesi ile tasarlanan yeşil binalar ön plana çıkmıştır. Bugün başta Amerika olmak üzere gelişmiş ülkelerde yeşil bina sektörü inşaat sektörü içerisinde önemli paya sahip hale gelmiştir. Türkiye için inşaat sektörü çalışan nüfusun % 6’ya yakınının istihdam edildiği, gayri safi milli hâsıla (GSMH) içindeki doğrudan payı % 5, dolaylı payı % 30’u bulan [3] önemli bir sektördür. Başta enerji hammaddelerinde dışa bağımlılığımız ve çevre üzerinde artan baskı olmak üzere, bir çok önemli etken yeşil binaların Türkiye için önemini arttırsa da, ülkemizde bugün sadece özel sektörün uygulamalarının görüldüğü, gelişmiş ülkelere kıyasla çok küçük bir yeşil bina sektörü bulunmaktadır. Türkiye İstatitik Kurumu (TÜİK) 2000 yılı verilerine göre Türkiye'de 280 bin civarında kamu binası bulunmasına, okuldan, hastahaneye, resmi dairelerden, yurtlara kadar değişik kullanım amacı ile her yıl yüzlerce yeni kamu binası inşa edilmesine rağmen, neredeyse yeşil bina sınıfına giren kamu binasının olmaması düşündürücüdür. Kamunun sadece sınırlı yasal düzenlemeler ile değil, bizzat uygulamaları ile özel sektöre örnek teşkil etmesi, ülkemizde yeşil binaların yaygınlaşmasının önünü açacaktır. Bu çalışmada kamuda yeşil bina üretimini teşvik eden ve engelleyen unsurların belirlenmesi amacıyla, her yıl önemli sayıda yeni bina yatırımı gerçekleştiren bir kamu kurumunda çalışan teknik personelin konuya yaklaşımları irdelenmiştir. Elde edilen sonuçlardan yola çıkılarak kamuda yeşil bina uygulamalarına gidilmesine yönelik önerilerde bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Kentsel Dönüşüm, Sürdürülebilir Tasarım, Sürdürülebilir Kentsel Dönüşüm, Sürdürülebilir Kentsel Tasarım

KATMA DEĞER VERGİSİNDE İŞLEM DÜZELTMESİ VE İŞLEM DEĞİŞİMİ: İLKESEL BİR DEĞERLENDİRME

Nami Çağan'a Armağan, 2020

"Katma Değer Vergisinde İşlem Düzeltmesi Ve İşlem Değişimi: İlkesel Bir Değerlendirme", Prof. Dr. Nami Çağan Anısına Armağan, Atılım Üniversitesi Yayınları No: 63, Hukuk Fakültesi Yayınları No: 1, 1. Baskı, Nisan 2020. https://www.atilim.edu.tr/tr/law/news/4786/prof--dr--nami-cagan-anisina-armagan-yayinlandi!

YEREL YÖNETİŞİMİN YENİ BİR KURUMSAL ARACI OLARAK KALKINMA KURULLARI: İZMİR KALKINMA KURULUNDA NİTEL BİR ARAŞTIRMA

Avrupa Birliği’ne uyum sürecinde ivme kazanan bölgesel kalkınma çalışmaları kapsamında 2006 tarihinde kalkınma ajansları iki pilot bölgede kurulmuş ve 2009 tarihinde 26 Düzey 2 bölgesinde kuruluş süreçleri tamamlanmıştır. Ancak; kalkınma ajansları, Türkiye’de gündeme geldiğinden bu yana ayrılıkçı bölgecilik ideolojilerini tahrik edecek, ülkede federalizme götürecek bir yapı olacak düşünceleriyle ağırlıklı olarak politik veçhesiyle tartışılmış olup; kalkınma ajanslarının yasal statüsü, organlarının yapısı, hedeflerine nasıl ulaşabileceği, mali ve insan kaynakları gibi daha çok işlevselliğine yönelik teknik boyutla birlikte analiz pek yapılamamıştır. Bu durum kalkınma ajanslarının, kuruluşlarından bu yana bir türlü istenilen düzeyde hizmet sunamamasına ve sorunlarının kronikleşmeye başlamasına yol açmıştır. Bu sorunlardan biri de yönetişim ilkesinin yansıdığı varsayılan kalkınma kurullarının bu haliyle işlevsiz, etkin olmayan az katılımlı toplantılara dönüşmüş yerel platformlar olmasıdır. Bu çalışmada, iki pilot kalkınma ajansından biri olan İzmir Kalkınma Ajansının Kalkınma Kurulu üzerine odaklanılmış olup; sosyal bilimlerde nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Bu çalışma ile ileride siyasa belirleyicilere yön gösterilmesi amaç edinilmiştir.

1980-2008 YILLARI ARASINDA TÜRKİYE’DE İNŞA EDİLEN ÇOK KATLI KONUT BİNALARININ ENERJİ ETKİN HALE GETİRİLMESİ İÇİN KULLANILABİLECEK İYİLEŞTİRME YAKLAŞIMLARININ İNCELENMESİ: İZMİR İÇİN BİR UYGULAMA ÖNERİSİ

Günümüzde yaşanan enerji ve enerji kaynakları sıkıntısı nedeniyle enerji etkin tasarım, dolayısıyla enerji etkin binalar çok önemli bir konumdadır. Gerek karbondioksit gazı salımını düşürmek gerekse en düşük enerji miktarıyla en yüksek verimi alabilmek için bir takım yasal tedbirler alınarak, yeni inşa edilen binaların enerji etkin olması sağlanmış, inşaat sektörü bu yönde teşvik edilmiştir. Enerji etkinliğin öneminin ve farkındalığının düşük, yasaların bu konu hakkında yaptırımlarının az olduğu dönemde inşa edilen binalar, içinde yaşayanların konfor koşullarına ulaşmak için enerji sarfiyatının ve karbondioksit gazı salımının yüksek düzeyde olduğu mekânlar ve binalar olarak karşımıza çıkmaktadır. Enerji etkinliği zayıf, karbondioksit gazı salımı yüksek bu binaların enerji etkin hale getirilmesi için yapı kabuğuna müdahale yapılması, aktif ve pasif sistemler eklenmesi gibi iyileştirmelerin uygulanması gerekmektedir. Bu iyileştirmeler kullanıcının konfor koşullarına ulaşabilmesine ve bu koşullara ulaşırken binanın enerji etkinliğinin artmasına, karbon salımının düşmesine yardımcı olacaktır. Bu çalışmada enerji etkin olarak inşa edilmemiş binaların enerji etkin hale getirilmesi için yapılabilecek iyileştirme çalışmaları irdelenmiştir. Daha sonra dünya üzerindeki mevcut binaların enerji etkin hale getirildiği uygulamalar incelenmiş, bu uygulamalarda yapılmış olan iyileştirme çalışmaları karşılaştırılmış, sonuçta mevcut binaların enerji etkin hale getirilmesi için uygulanabilecek yöntemler bir araya getirilerek öneriler geliştirilmeye çalışılmış ve İzmir özelinde bir model önerisi getirilmiştir. Energy efficient design thereby energy efficient buildings are in an important position because of being in an energy and energy sources crisis. Construction industry was encouraged to decrease carbon emission and gain high energy efficiency with low energy use by taking some legal actions. The buildings, which were built when importance and awareness of energy efficiency and enforcement of law was so weak about energy efficiency, are the ones which have maximum energy consumption and carbon emission to be reached to comfort conditions by the people who lives in them. Some refurbishments should be done such as making some refurbishments to building’s envelope, adding some active and passive systems to make these buildings whose energy efficiency is low and carbon emission is high. These refurbishments would help users about reaching comfort conditions, decreasing the carbon emissions and increasing energy efficiency of the building while reaching comfort conditions. In this study, the refurbishment studies that are done for making the existing buildings energy efficient which weren’t designed as energy efficient were examined. Afterwards energy efficient refurbishment applications on existing buildings to make them energy efficient were studied. Refurbishment studies that are applied on these buildings were compared, finally refurbishment actions that are applied on existing building to make them energy efficient were tried to be assembled and a model suggestion specialized for İzmir is given.