Güzelce Bozma Yollarında (original) (raw)

"Danışıklı Dövüş" Kestirme Yolunun Tözcülük Potansiyeli

Türkiye'deki siyasi söylemin, "danışıklı dövüş" gibi metaforların kullanılmaları vasıtasıyla gevşek temelleri bulunan korelasyonlara doğru götüren, belli başlı yargı sapmaları bulunmaktadır. Geçerli veri girdisine sahip olmadan bilgi işleme biçimi olmasıyla "danışıklı dövüş" metaforu, politik aktörlerin zihin yapılarında ve davranışlarında ittifaklar, gizli planlar ve senaryolar algılamaya yönelik bir işlev görmektedir. Bu metaforlar, tözcülüğün ve yanlışlanamaz zihinsel kısayolların mutlak hakim olduğu uydurulmuş nesnel evrenler yaratmada kullanılmaktadır. Bu retoriğin temellendirildiği ağırlık merkezi, dinî ve milliyetçi siyasi gündemlerin bizzat mantığı içerisindeki bilişsel önyargılarda kendini ortaya çıkarmaktadır. Bu söylemler teleolojiyi kullanarak bağlantısız ve rastgele olan toplumsal ve siyasi olayları, genelde -ama bundan ibaret olmamak kaydıyla- yazarın siyasi rakipleri olan gruplar arasında kümeleme yapmak için yorumlar. Sosyal psikiloji ve linguistik analiz ışığında, bu söylemlerden belirli örnekler verilerek verilerdeki çeşitliliği gözardı etmeye ve nedensel ilişkiler sanrılamaya iten stratejilerin nesnel ve öznel doğası metinde değerlendirilmiştir. Hayali ittifaklar içersinde kazanımlar ve kaybedişler sanrılayan bu söylemler dış dünyayı dehümanize ederek altta yatan sosyal gerçekliği erozyona uğratmakta ve belirli verileri fazla büyütmekte ve genellemektedir. Bu açıdan değerlendirildiğinde, incelemede yer alan Pierre Bourdieu'nün "hızlı düşünürler"e yönelik eleştirisi, sorumsuz veri işleme yatkınlıklarını tanımlamak için oldukça işlevli bir kavramsal araç sunmaktadır. Anahtar Kelimeler: "Danışıklı Dövüş" Metaforu, Mantıksal Yanlışlar, Bilişsel Önyargı, Bilgi İşlemede Fazla Genelleme, Hızlı Düşünür

Yeniçeri Ocağı, Bozulma ve Casusluk

Öz:Avrupa'nın ilk düzenli ve daimi askeri birlikleri olan Yeniçeriler Osmanlı fetihlerinin genişlemesinde yadsınamaz bir katkı sağlamışlardır. Kuruluş yıllarında ocağa egemen olan disiplin ve padişaha itaat bu katkının oluşmasında kilit unsurlar olmuştur. Ancak zamanla gerek iç gerekse dış faktörlerin tesiriyle ocakta bir çözülme meydana gelmiş, o eski görüntü 16.asrın sonlarından itibaren yok olmaya yüz tutmuştur. 18.asrın başlarına gelindiğinde ise yok olma süreci tamamlanmıştır. Bu çalışma ana ve birinci elden kaynaklar ışığında ve casusluk ekseninde söz konusu sürecin oluşmasına zemin hazırlayan sebeplere bir yenisini eklemek veya bozulmanın sonuçlarından birisine işaret edebilmek temel gayesiyle oluşturulmuştur. Abstract: The Janissaries who were the first regular and permanent corps of Europe contributed undeniable benefit for the expansion of the Ottoman conquests. The discipline dominant in the years of establishment and obedience to the Sultan were the key effect for occurring of this additive. However, in time dissolution happened in the corps with the effect of inner and outer factors, that old image nearly disappeared from the ends of the 16th century. This disappearing process finished in the beginning of the 18th century. This study was created to add a new one about the reasons those prepared the ground for the mentioned process or to point out the results in the light of the main and first hand sources and in the axis of espionage.

İPEK YOLUNDA BİR NEFES

İPEK YOLUNDA BİR NEFES, 2023

The Silk Road, which connects many civilizations and cultures with its historical background and a length of approximately 8000 km, has been a bridge connecting east and west with religions, languages, cultures, travelers, scholars and caravans loaded with valuable goods. The Silk Road formed the world's most important and voluminous trade network, starting from China and continuing westward from the steppes of Asia, passing through Anatolia and the Mediterranean, and reaching North Africa and Europe. Political conflicts and wars have occurred between ancient empires with a historical past such as Chinese, Indian, Turkish, Arab, Sassanid and Byzantine, who wanted to dominate this road that enriched every civilization it passed. Wars, natural disasters, looting caravans interrupted the trade between east and west. In order to ensure the safety of the caravans, the states that dominated the Silk Road started to build structures that could meet all the needs of the merchants and passengers at certain distances on this route. Ribats, which started with the Abbasids in the Islamic period and were built along the border, appear as architectural structures where the warriors are sheltered and their needs are met with their fortress-like appearance. The ribats, whose functionality changed and developed over time, started to be built in the ranges on the trade routes and became the places where caravans stayed. The inns and caravanserais, which developed from ribats, continued their existence until the beginning of the 20th century as structures where passengers and their animals were accommodated, trade was carried out, and the power and dominance of the state at 20-40 km intervals. With its geopolitical position, Anatolia, which has a sea and land transportation network since the early periods, has been the most preferred shortcut for the goods coming from the east to reach Europe. The caravanserais, which developed in Central Asia and Iran, and which were the foundations of sultans and benefactors in Anatolia, played a very important role in the continuity of trade and travel. Intercity and inner city inns built in Anatolia during the period of Turkish Seljuks and Ottomans constitute an important building group of Turkish Art with their plan, architecture and decorations. Inns are a place where people and animals breathe after a long journey.

Gülşenî Yol

Khadr Services, 2022

Gülşeniyye tarikatının seyrüsülûk âdâbı şöyledir: Sabah namazından sonra Yâsin süresiyle bu sûrenin üçte biri oranında başka âyetler tilâvet edilir. Sesli (cehrî) yapılan kelime-i tevhid zikrinden sonra âyet ve dualar okunur; ardından dervişler hücrelerine çekilir. Mümkün olursa işrak namazı eda edilir. Öğle namazından sonra Mülk, ikindi namazından sonra Nebe’ sûresi okunur; akşam namazını müteakip evvâbîn kılınır. Yatsı namazından sonra yine Mülk sûresi okunur. Her namazın ardından kelime-i tevhid çekilir. Gecenin son üçte birlik diliminde herkes kendi hücresinde teheccüd namazı kılar. Ayrıca evrâdı fethiyye olarak “Allāhümme yâ latîf, yâ hâfız, yâ dâfi‘, yâ mâni‘, yâ râfi‘, yâ Allah” esmâları ile evrâd-ı kahriyye olarak bilinen “kadîr, muktedir, yâ kavî, yâ kāim, yâ kayyûm, yâ kuddûs, yâ kahhâr” esmâları yatsı namazından sonra kırk kere okunur. Fecrin ardından “yâ dâfi‘, yâ mâni‘, yâ Allah” (450 kere); öğleden sonra belâ ve musibetlerin defi için “yâ 39 raûf, yâ vedûd, yâ Allah” (470 kere); ikindiden sonra kalp huzurunu temin için “yâ bâsıt, yâ muiz, yâ Allah” (275 kere); akşam namazından sonra da “yâ rahîm, yâ azîz, yâ Allah” (415 kere) esmâları tekrar edilir. Sesli ve toplu olarak yapılan zikir, halka halinde oturan dervişlerin şeyh efendinin işaretiyle Fâtiha’dan sonra kelime-i tevhid çekmeleriyle başlar. Daha sonra ayakta “hû” ve “hay” esmâları ile devam edilir. Bu sırada zâkirler “Gülşenî savtı” adıyla bilinen kısa güfteli, ağır tempolu ilâhiler okurlar. Zikrin temposu hızlandığında kudüm, mazhar, bendir gibi vurmalı sazlar çalınır. Dervişler el ele tutuşarak bir daire meydana getirir ve sağdan sola doğru yürümeye başlarlar. Sol ayaklarını “kutubhâne” denilen zikir halkasının merkezine, sağ ayaklarını da ters yöne doğru atan dervişler, sol ayakla birlikte bedenlerini öne doğru eğerken sağ ayakla doğrulurlar. Bu hareket yukarıdan bakıldığında bir gül goncasının açılıp kapanması gibi görünür. Gülşenî tacının pembe renkli ve yeşil destarlı olması bu görünümü daha estetik hale getirir. Zikir Kur’an tilâveti ve dua ile son bulur. Zikir meclislerinin sesli olması sebebiyle şiir ve mûsikiye önem verilen Gülşenî tekkelerinde İstanbullu Derviş Sadâyî, Edirneli Şâban Dede, Hüdâyî Çelebi, Abdülganî Efendi gibi meşhur zâkirbaşı ve bestekârlar yetişmiştir. Araplar’ın hâkim olduğu Kahire’deki âsitâne ile İskenderiye’deki Gülşenî Tekkesi’nde âyinler Türkçe ilâhilerle icra edilmiştir. Birçok tarikatın âdâb ve erkânında bulunan benzerlikler Mevlevîlik’le Gülşenîlik arasında çok daha açık olarak görülür. Gülşeniyye’nin pîri İbrâhim Gülşenî’nin Mevlânâ’nın 26.000 beyitlik Mes̱nevî’sine nazîre olarak 40.000 beyitlik Maʿnevî adlı Farsça manzum bir eser yazması benzerliğin ilk belgesidir. Mevlevîlik Mevlânâ’nın oğlu Sultan Veled döneminde teşkilâtlandığı gibi Gülşenîlik de İbrâhim Gülşenî’nin oğlu Emîr Ahmed Çelebi zamanında kuruluş safhasını tamamlamıştır. Gülmüş Râz tarîk-ı Gülşenî Kemâlden zevâle dönüş hızlı Ya Hasîb demiş nasipdi gizli Lâle devrinde ölmüş Nedîm Patrona Halil ile Ruscuk din Şeytâni rahat devri süfiyân Ervâhı usuli zombilik ayân Perişân reis dürud ṭayyibât Şaşkın berivân esti hüviyât Göbel öksüz oğlan memed Göbeğin kendi keser seyid Ol demi âlem içre ser-firâz Çorumî sever kızılcık kiraz Gülşenȋ Nakşbendȋ icȃzeti Çarşı Cȃmi Hasîb azȃmeti Ulvin ukbâya güzer ol edîb Al beni mesnedi zâtı nesîb Gülşen-i Ebrâr olmuş nâm Gül nazmı hitâm âşk enâm Nûr zikrullâh ile dâim âmm Gülzâr derûn eyle pâk tâm Himmeti pîrân ifnâsı vücûd Şü’ûnet safveti aynı şühûd Bâtının bulup dem-â-demi Zât-ı esmâ ile sıfâtı âdemi Vuslatı cânân erişir hak kâh Halâyık vardır ki Allâh’a râh İlmi ledünni idin Gülşeni Râz Esrâra vâkıf âli kâşif her râz Bülbül gül feyzi o dahi biridir İşrâki ışıktı Sühreverdi Piridir Her bir Gülşen mâh Ömerdir Evini kalbe açmış feriki erdir Aşkı bulamadı nice müdâm Gülşeni meyde âşkı tamâm Keşf u hâl Hak imtiyâz bular Nûru basar dâdda isnâ-aşar Olmuş nasip hak hâsibte hût Gülşeni lâhûtdan âlem nasût Mahv edip nâm u nişânı vallâ Bûyı vuslat ister pes âmâ illâ Aliyyü’l-Murtâzâ kim Kerrâr Mustafâ ilmin Medine ebrâr Beṭûlü Fâtıma Zehrâ haremi Ahmet Muhtar yüce baremi Rû, Waterloo 30 Kasım 2022

Belirtiden Bozukluğa İstifleme

2015

Hoarding is a psychological disorder characterized by excessive collecting, storage and inability to discard large quantities of the objects, usually accompanying a severe level of distress or dysfunctionality. Despite the concept has been known for more than a century, it used to be conceptualized as a component of obsessive compulsive disorder. However, hoarding disorder appears as a distinct psychiatric disorder in the last updated version of the Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders (DSM-5). Accordingly, in this review we aimed to make a general framework in understanding of hoarding disorder which is an attention-grabbing diagnosis in these days. In this regard, we addressed the etiology, clinical features of, and treatment approaches to hoarding disorder.