Tanin Gazetesine Göre “Çanakkale” Geçilmez (original) (raw)

Çanakkale Değil, "Çelik" Kale!

Yeni Türkiye, Ocak-Şubat 2015, S. 65, s. 1384-1388, 2015

Çanakkale bizim için bir teselli sığınağıydı; Avrupalılar içinse bir yüz karası... Çanakkale muharebelerine dair Avrupa basınına yansıyanlar... --- Dardanalles was a kind of mere consolation for the Turks, but was a sheer disgrace for the Europeans. Here are some excerpts taken from the Western press regarding the clash on the front.

II. DÜNYA SAVAŞI TÜRKİYESİ’NDE BİR MUHALEFET ÖRNEĞİ OLARAK “TAN” GAZETESİ

During the Second World War, press reflects the country’s response against both internal and external problems of Turkey. Press is the most important resource in order to comprehend this period. Tan was among the best-selling newspaper of that time and is effective in creating public opinion. The policy that the newspaper followed consisted of two points: Soviet friendship and fascism hostility. The newspaper’s policy during the war was following sympathy to Soviet Union and this situation was supported by news and editorials. The newspaper Tan, tried to abolish the propaganda against Soviet Union but create sympathy during the war. Depending on the course of war, it could be observed to be more of articles that criticize fascism when right currents began to improve in Turkey. Therefore, the newspaper became a target of Turanian movement. When relationships began to deteriorate to the Soviets towards the end of the Second World War and Tan’s defending of both transition to the multi-party system and democracy, reaction and accusation of communism against the newspaper increased.

Çanakkale’den İnegöl’e, Hüseyin Suat’tan Mehmed Sabri’ye

RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, 2023

In history, many events have left a profound and indelible impact on the memories of societies and nations. The Balkan Wars, World War I, Dardanelles War, War of Independence, etc., all have a special place and importance in the history of the Turks and many nations that cast their lot with the Turks in the past. Many poems, epics, memoirs, stories, novels, and volumes of books, articles, and statements were written about these wars. The events during the Balkan Wars also took an important the sailors who were martyred in the Battleship Barbaros during the Balkan Wars and engraved on the Barbaros / Naval Monument is one of them. Years after, in 1924, Mehmet Sabri, the Deputy

Orhan Veli̇ Kanik’In Şi̇i̇rleri̇nde “Deni̇z” Tasavvuru

Uluslararası Sosyal Bilimler ve Sanat Araştırmaları, 2023

Deniz; ucu bucağı sınırsız olan ve bu yönüyle de insanda sonsuzluk duygusu çağrıştıran tabiata ait bir mekandır. Sonsuzluğu çağrıştıran bu mekan aynı zamanda bolluğu da simgelemektedir. Dalgasıyla, mavisiyle, derinliğiyle, genişliğiyle, köpükleriyle hasılı verdiği tüm çağrışımlarıyla günlük hayatın çalkantısı içinde mücadele veren insanın dinlendiği ve huzur bulduğu bir yeridir. Bilindiği üzere denizin hammaddesi hayatın vazgeçilmez kaynağı olan sudur. Yeryüzünün büyük bir bölümünü kaplayan bu su kütlesinin ucu bucağı ölçülemeyecek derecede bir görünüme sahiptir. İnsanlar için eşsiz bir manzara teşkil eden deniz, bazı canlıların ise yaşam alanıdır. Saymakla bitmez özelliği bulunan tabiata ait bu unsur gerek Türk edebiyatında gerekse dünya edebiyatında işlenen bir konudur. Şairler için önemli bir imge olan deniz, Orhan Veli Kanık’ın şiirlerinde de ana temalardan biridir. Çocukluk yıllarından itibaren denizle iç içe yaşayan ve onun feyzinden büyülenen şairin sanat anlayışında denizin ...

Tarihe Sığmayan Destanın Romanı ... Ve Çanakkale (1 Geldiler, 2 Gördüler, 3 Döndüler)

Erdem, 2007

Mustafa Necati Sepetçioğlu, Dünkü Türkiye Dizisinde yayımlanmış olan Osmanlı ve Selçuklu Üçlemelerinin son halkası olarak gördüğü Çanakkale Zaferi'nin romanını ...Ve Çanakkale 1 Geldiler, 2 Gördüler, 3 Döndüler alt adlarıyla üç cilt halinde yazar. Birinci ve ikinci ciltlerde düşmanın gelişi ve düşmana karşı koyma çabaları anlatılırken, üçüncü ciltte Çanakkale Savaşı ve kazanılan tarihî zafer ele alınmaktadır. ...Ve Çanakkale Türk'ün gücünü küçümseyip onun boğazını sıkmaya gelenlere, Türk'ün gücünün gösterildiği ve nihayet geldiklerinden bin beter döndürüldükleri yerde yaratılan bir destanın romanıdır.

Çanakkale Tabyaları

Sanat tarihi dergisi, 2016

Yusuf ACIOĞLU  Özet XIX. yüzyılın ikinci yarısından sonra gelişen silah teknolojisi ile birlikte Çanakkale'deki mevcut savunma yapıları yetersiz kalmıştır. Bu nedenle, çağın gereklerine uygun toprak ve kâgir tabyalar yapılmaya başlanmıştır. Tabya inşası, XX. yüzyılın başlarına kadar sürmüştür. XX. yüzyıldan itibaren ise bu tabyaların yerini metal aksamlı beton bonetler almıştır. Çanakkale'deki tabyalar, ağırlıklı olarak boğaz ve çevresinde inşa edilmiştir. Bu yapıların inşa edildiği noktalarda farklı tarihlerde farklı isimlerle yeni tabyalar yapıldığı görülmektedir. Bu nedenle zaman zaman isimler değişmekte ve bu da karışıklığa sebep olmaktadır. Bu karışıklık, tarihlendirmeyi ve lokalizasyonu güçleştirmektedir. Uzun süren arşiv ve arazi çalışmaları sonucunda, elde edilen bilgiler ışığında yapıların yerleri tespit edilmeye ve tarihlendirilmeye çalışılmıştır. Bu kapsamda, Çanakkale'de günümüze ulaşan mevcut otuz iki tabyanın varlığı tespit edilebilmiştir. Çanakkale'de inşa edilen bu tabyalar temelde kara ve kıyı tabyaları olarak ikiye ayrılmaktadır. Her iki tabya türü de işlevleri ile birbirine benzemekle birlikte biçimlenişleri ve barındırdıkları birimlerde bazı farklılıklar bulunmaktadır. İki tabyayı birbirinden ayıran en önemli özellik kara tabyalarında bulunan pusu odaları ve hendeğin kıyı tabyalarında bulunmamasıdır. Toprak ve kâgir olarak inşa edilen bu tabyalarda estetikten ziyade işlev ve sağlamlık ön planda tutulduğundan süslemeye yer verilmemiştir.

Çanakkale Türküsü Neden Çanakkale’nindir?

Aynalı Pazar, 2017

Çanakkale Türküsü'nün nereye/kime ait olduğu oldukça merak edilen bir konudur. Bu türkünün Kastamonu Türküsü kabul edilmesinin tek nedeni TRT kayıtlarındaki ilk derlemenin oradan kaynaklanmasıdır.

"Avustralyalı Gazeteci Keith Arthur Murdoch’ın Çanakkale Cephesine Dair Raporunun Analizi", Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı, Yıl. 15, Güz: 2017, Sayı, 23, s. 221-246.

Öz Gazeteciler bilhassa savaş muhabirleri Birinci Dünya Savaşı'nın önemli cephelerinden biri olan Çanakkale'deki gelişmeleri gerek gazete yazıları ve mektupları gerekse raporlarıyla Dünya kamuoyuna taşımışlardır. Bu gazetecilerden biri olan Avustralyalı Keith Arthur Murdoch'ın kaleme aldığı ve Gelibolu Mektubu olarak da bilenen raporu, sonuçları itibariyle bilhassa İtilaf Devletleri açısından tarihi bir değere sahiptir. Bu doğrultuda raporun İtilaf Devletleri'nin Çanakkale cephesini terk etmelerinde ve özellikle Anzak efsanesinin oluşmasında ciddi payı vardır. Raporu incelendiğinde başarısızlığın sorumlusu olarak gördüğü İngiliz kurmay sınıfını tasvir ederken acınası, başarısız, niteliksiz gibi tabirler kullanan Murdoch'ın, cephenin kapatılmasının zeminini hazırladığı söylenebilir. Bununla birlikte metnin tamamında Anzak askerleriyle ilgili en küçük bir olumsuz yaklaşım sergilemediği gibi askerlere yönelik şanlı askerlerimiz ve kahramanlarımız şeklinde ifadeler kullanarak bu efsanenin temellerini atmıştır. Bu çalışmanın amacı Murdoch'ın yukarıda bahsi geçen iki husus hakkındaki görüşlerinin yanı sıra onlar kadar yer vermemiş olsa da Türk askerine dair görüşlerinin analiz edilmesidir. Nitekim Murdoch, Türk askeri hakkında son derece müspet sözler sarf etmekte, insaniyet ve cesaret kelimelerini Türk kelimesi ile birlikte kullanmaktadır.

Çanakkale’De Ölüm

2011

3 Kasim 1914’te baslayan Canakkale Savasi, 9 Ocak 1916’ya kadar 14 ay devam etmistir. Bu surec dar bir kara parcasinda gerceklesen tarihin kaydettigi en kanli muharebelerden birisidir. Sonuclari itibariyla ise Turk ve Dunya tarihini askeri, siyasal ve ekonomik yonleriyle etkilemistir. Ancak bunlara eklenmesi gereken bir de sosyal ve psikolojik boyutu vardir. Kayiplarin cogu kez bir istatistik olarak yer aldigi degerlendirmelerde insan hayatinin soz konusu oldugu goz ardi edilmektedir. Oysa anlatilan bircok kahramanlik hikâyesinin ardinda buyuk acilar ve dramlar yasandigi gercegi de unutulmamalidir. Olumler, savasin dogal bir sonucu gibi algilanabilir, bu anlamda savasin uc boyutu vardir: Olume taniklik, oldurme ve geriye kalan mezarlar. Ancak bunlar, tanik olan insanlarin hayatlarini etkiler ve sonraki yasamlarinda derin izler birakir. Bu konular ozellikle savasi yasamis Turk askerlerinin izlenimleriyle degerlendirilmis ve 1915 yilinda Canakkale’de yasananlarin insani boyutuna dikka...