Sinematik Gerçekçilik ve Hareketli Kameranın "Şiirsiz" İmajları (original) (raw)

2023, Dijitalleşme Bağlamında Türk Sinemasında Yeni Eğilimler

Bu çalışma, hareketli omuz kamerası görüntülerini, sinematik gerçekçilik bağlamında tartışmayı ve Hayaletler (Azra Deniz Okyay, 2020) filmi odağında analiz etmeyi amaçlar. Son dönemde Türkiye’de gündelik yaşama tanıklık eden ve gerçekçi olma iddiası taşıyan filmlerin sayısı artmıştır. Bu filmler için omuz kamerası, gerçekçi film stilinin ayrılmaz bir parçasıdır. Fakat kamera kullanma biçimiyle görünür olan bu yeni stilin, her zaman gerçekçi filmler ortaya çıkardığını söylemek mümkün değildir. Bu çalışma, André Bazin, Siegfried Kracauer, Béla Balázs, Elie Faure (2006) Jacques Rancière (2016) ve Gilles Deleuze (2014) gibi kuramcıların sinematik gerçekçiliğe ilişkin düşüncelerinden, David Bordwell'in (2002) hareketli kameranın baş rolde olduğu yeni film stiline ilişkin tespitlerinden ve Eleftheria Thanouli'nin (2009, 2013) dijital sinema ve gerçekçilik ilişkisine odaklandığı çalışmalarından yararlanarak kamera hareketinin gerçeklikle ilişkisini ortaya koyar. Şiirsel imajlar ile sinematik gerçekçilik arasındaki kökensel ilişkiyi açığa çıkarır. Bu bağlamda gerçekçi eğilimlere sahip filmlerin tipik bir örneği olarak Hayaletler filmini betimsel olarak analiz eder. Bulguları, uzlaşımsal hareket, işlevsellik, bedensellik, şiirsellik, nesnellik, mekanikleşen akış ve çözülme olmak üzere altı kategoride değerlendirir. Buna göre, Hayaletler filminde üç istisnai durum dışında hareketli kameranın genel eğilimi uzlaşımsaldır. Yaşam karşısında kayıtsızlıktan çok uzak olan kamera, hayatın akışına dahil olamaz; araçsallaşır. Öznel ve nesnel kamera hareketi arasındaki ayrım belirgindir. Sonuç olarak, filmde kamera hareketi, bir yandan uzlaşımsal olarak biçimlendirilirken öte yandan çözülmeye doğru evrilir; aşırı ve yetersiz biçimlendirme olmak üzere iki zıt eğilimin aracı haline gelir. Gerçekçiliğe aynı derecede uzak bu iki eğilim diyalektik bir sürece, bir ikilime ya da bir arada oluş haline işaret etmez; olasılıkları açığa çıkarmaz. Filmdeki hareketli omuz kamerası, gerçekçiliği değil gerçekçilik yanılsamasını besler hale gelir. Abstract This study aims to discuss moving handheld camera images in the context of cinematic realism and analyse them, focusing on the film Hayaletler (Azra Deniz Okyay, 2020). Recently, the number of films that witness everydayness in Turkey and claim to be realistic has increased. The handheld camera is an inherent part of their realistic film style. However, it is impossible to argue that this new style, which is visible in the way of using the camera, always produces realistic films. This study considers André Bazin, Siegfried Kracauer, Béla Balázs, Elie Faure (2006), Jacques Rancière (2016) and Gilles Deleuze (2014)'s thoughts on cinematic realism; David Bordwell's (2002) new film style in which the moving camera is the leading role and Eleftheria Thanouli's (2009, 2013) studies focusing on the relationship between digital cinema and realism which she reveals the relationship between camera movement and reality. Based on this context, the study shows the original relationship between poetic images and cinematic realism. The study descriptively analyses the film Hayaletler as a typical example of films with realistic tendencies. He evaluates his findings in six categories: conventional movement, functionality, corporeality, poetry, objectivity, mechanised flux, and dissolution. Accordingly, the general tendency of the moving camera is conventional, with three exceptions in the film Hayaletler. The camera, which is far from being indifferent to life, cannot be included in the flow of life; it becomes functional. The distinction between subjective and objective camera movement is evident. As a result, the camera movement in the film, on the one hand, is formed conventionally; on the other hand, it evolves towards dissolution; becomes the vehicle of two opposing trends, over- and under-forming. Equally unrealistic, these two tendencies do not imply a dialectical process, a duality, or a state of coexistence; does not reveal contingency. The moving handheld camera in the film raises the illusion of realism.