Sivil Toplum Kuruluşları (STK)'nın Artan Önemi ve Üsküdar'da Faaliyet Gösteren Bazı STK'lar Üzerine Bir Araştırma (original) (raw)

Türkiye’de Mimarlik Bölümü Birinci Sınıf Öğrencilerinin Öğrenme Stillerinin Belirlenmesi

2015

Bireyler farkli sekillerde ogrenir ve dogal olarak her ogrencinin ogrenme stili bir digerine gore farklilik gosterir. Her ogrenci kendi ogrenme stili baglaminda verilen bilgiyi farkli ortamda ve farkli sekilde alarak kullanir. Tum mesleki egitim alanlarinda oldugu gibi Mimarlik Egitiminde de arzu edilen basariya ulasmada egitmenlerin, ogrencilerin ogrenme farkliliklari konusunda bilgi sahibi olmalarinin onemli ve gerekli oldugu dusunulmektedir. Bilginin ogrenciye dogru bir bicimde aktarilabilmesi ve bunun sonucunda akademik basarinin artirilabilmesi dusuncesi isiginda calismanin ana eksenini Mimarlik Egitimi alan birinci sinif ogrencilerinin ogrenme stillerinin belirlenmesi olusturmaktadir. Bu amacla calisma kapsaminda Turkiye’de Mimarlik Lisans Egitimi veren yedi adet universitede Mimarlik Bolumu ogrencilerinin ogrenme stili arastirilmistir. Kolb’un Ogrenme Stili Envanteri (LSI2) kullanilarak, 442 adet anket toplanmistir. Anketler yuz yuze gorusme teknigi ile uygulanmistir. Toplana...

İlkokul Dördüncü Sinif Türkçe Ve Sosyal Bi̇lgi̇ler Ders Ki̇taplarinda Toplumsal Duyarlilik

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2021

Özet: Bu araştırmanın amacı toplumsal duyarlılığın en fazla olduğu dersler arasında yer alan Türkçe ve Sosyal Bilgiler ders kitaplarını incelemek ve bu kitaplarda toplumsal duyarlılık konusuna nasıl yer verildiğini belirlemektir. Ders kitapları değişen dünyada hala önemini korumaktadır. Bu kapsamda bu çalışmada ders kitaplarının incelenmesine önem verilmiştir. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 2019-2020 akademik öğretim yılında ilkokul dördüncü sınıflar için kullanılmakta olan Türkçe ve Sosyal Bilgiler ders kitaplarında toplumsal duyarlılığa yer verilme durumunun değerlendirildiği araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi altında yer alan tümevarımsal içerik analizi yöntemi ile çözümlenmiştir. Toplumsal duyarlılığın kitaplarda ne oranda yer aldığı kültürel duyarlık, çevresel duyarlık, sivil ya da medeni duyarlık boyutlarında incelenmiştir. Araştırma sonucunda Türkçe ders kitabında Sosyal Bilgiler ders kitabına göre toplumsal duyarlılığa daha az yer verildiği, verilen toplumsal duyarlılık örneklerinin ise ağırlıklı olarak düşünme soruları ve etkinlikler ile sınırlı kaldığı görülmektedir. Toplumsal duyarlılığa ilişkin sahip olunması gereken becerilerin farklı çeşitlerine ise daha çok Sosyal Bilgiler ders kitabında yer verilmektedir. Sosyal Bilgiler ders kitabında her temada toplumsal duyarlılığın farklı boyutlarına yer verilirken, Türkçe ders kitabında bu boyutlara yer verilmediği belirlenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre toplumsal duyarlılığa ilişkin vurgular Türkçe ders kitabında konu değerlendirme etkinliklerinin yanı sıra metin içerisinde de verilmelidir. Ayrıca, farkındalık bilincini oluşturmaya yönelik becerilere metinler içerisinde yer verilmesi ve Türkçe kitabının bu açıdan uygun metinler ile zenginleştirilmesi önerilebilir. Toplumsal duyarlılığın önemi dikkate alındığında Sosyal Bilgiler ders kitabında ayrı bir tema olarak toplumsal duyarlığa yer verilmesi önerilebilir.

Türkiye'de Uzun Süredir Göz Ardı Edilen Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Sorunu

Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2021

Cinsiyet eşitsizliği sorunu sosyal ve yasal normlarla izlenebilir. Eşit olmayan ekonomik şartlar, eğitime erişim ve ayrıca karar alma süreci olarak şekillenebilir. Roller cinsiyete göre farklılaştığında kadın ve erkeklerin kaynaklara nasıl erişebileceklerini belirlemektedir. Bunlar balıkçılık, su ve tarım gibi kaynaklar olabilir. Kanıtlar, GBV'nın bu tür bir güç dengesizliğinin sürdürülmesini sağlamak için her zaman kullanıldığını göstermiştir. Sosyokültürel beklentiler ve normlar ciddi bir şekilde güçlenmektedir. Bunlar yalnızca cinsiyet eşitsizliği sorununu daha da kötüleştirmekte başarılı olmaktadırlar. Bu makale Türkiye'deki cinsiyete dayalı şiddetin sınırlarını çizecektir. 1980'lerden beri bu durum devletin ve sivil toplum kuruluşlarının gündemine dahil edilmektedir. Cinsiyet politikası da odaklanılması gereken bir durumdur. Kadına yönelik şiddet konusu ciddiye alınması gereken bir konudur. Bunun nedeni, sadece bir suç eylemi olmaması, aynı zamanda bazı ekonomik ve sosyal sonuçları olabilmesidir. Bir toplum katı olduğu düşünülen toplumsal cinsiyet rollerini benimsemeye başladığında her zaman kadınlar ve erkekler arasında bariz eşitsizlik sorunu doğar. Türkiye'de aile içi şiddetin nasıl analiz edildiğini engelleyen önemli bir sorun veya zorluk vardır ve bu istatistiksel materyallerin bulunmamasıdır. Bu bakımdan bu çalışma konu üzerine eleştirisel yaklaşmaktadır. Türkiye'de bu problemin ihmal edilmişliğine ek olarak kadınların eğitim, istihdamda geri bırakılmışlığı, kadına yönelik şiddetin medyadaki dili, hukukun yeterli olmaması Türkiye'de de aile içi şiddet sorununda hem etkilidir hem de endişe verici hale getirmektedir.

Osmanlı ve Timurlu Kaynaklarına Göre Ankara Savaşı

Social Sciences Studies Journal

Timur tarih sahnesinde belirmeye başladığı zaman diliminden günümüze kadar geçen sürede, kazandığı zaferler ile benzersiz bir hükümdar olmuştur. 1360 yılında Türkistan'da başladığı hakimiyet mücadelelerini başarı ile sonuçlandırmıştır. Sınırlarını İran, Afganistan, Hindistan ve kuzeyde Altınorda'ya kadar genişletmiştir. XIII. yüzyılın ortalarından itibaren zayıflayan Anadolu Selçuklu gücünün tersine Osmanlılar Anadolu'daki buhran devrinden istifade etmesini bilmiş ve siyasi nüfuz sahasını Timur'a benzer bir şekilde genişletmeyi başarmıştır. Bu dönemde Osmanlı Devletinin başında Yıldırım Bayezid bulunmaktaydı. Yıldırım Bayezid'in Bitinya Bölgesi'nde faaliyetlerde bulunduğu sırada Timur'un sınırları Anadolu topraklarına kadar uzanmaktaydı. Elbette bu durum, cihan hâkimiyeti iddiası ile yola çıkmış olan bu iki Türk hükümdarını karşı karşıya getirmiştir. Bu hesaplaşma Türk Tarihi açısından önemli sonuçlar doğurmuştur. Anadolu'da Osmanlı ile tekrar sağlanan Türk otoritesi bozulmuş, hanedan üyeleri arasında taht mücadelesi yaşanmıştır. Bu mücadeleler, tarih kroniklerine "fetret dönemi" olarak geçmiştir. Bu dönem, rakamsal olarak 11 yıl sürmüş olsa da siyasi ve sosyal etkisi uzun yıllar devam etmiştir. Ankara Savaşı ve sonrasında yaşanan dönemin tarafların kroniklerine bazı konularda farklı şekilde yansımış olması, savaş sonrası ortaya çıkan durum itibariyle doğaldır.

İzole dudak-damak yarıklı Türk çocuk hastaların bölgesel dağılımı ve olası bölgesel etkiler

Marmara Universitesi Saglık Bilimleri Enstitusu Dergisi, 2012

Ya zış ma Ad re si / Add ress rep rint re qu ests to: Korkut Ulucan Ka bul ta ri hi / Da te of ac cep tan ce: 30 Kasım Amaç: İzole dudak-damak yarıkları multifaktöriyel anomaliler arasında yer almaktadır. Bu retrospektif-tanımlayıcı çalışmada izole dudak-damak yarıklı Türk çocuk hastaların Türkiye'deki bölgesel dağılımlarını inceleyerek bölgesel ve yaşam tarzlarının, anomalinin oluşmasındaki olası etkilerini saptamayı amaçladık. Yöntem: Temmuz 2006-Haziran 2010 yılları arasında doğum yapan yarık dudak-damaklı çocukların annelerinden; kökenleri, vitamin alımı dahil beslenme alışkanlıkları, iş ve yaşam biçimleri hakkında bilgi toplanmıştır. Bulgular: Bölgesel olarak incelendiğinde Türkiye'nin doğu bölgelerinde izole dudak-damak yarık vakalarının diğer bölgelere göre daha yüksek sayıda olduğu tespit edilmiştir. Etkilenen erkek çocukların kız çocuklara oranının 154/136 olduğu saptanmıştır. Annelerin doğum anlarındaki ortalama yaşının ise 24,7 olduğu belirlenmiştir. Çalışmamıza katılan anneler hayatları boyunca alkol veya sigara kullanmamıştır. Sonuç: Beslenme alışkanlıkları ve yaşam standartları bölgesel olarak değişmektedir ve bu değişimlerin izole dudak-damak yarık oluşumu üzerine etkileri vardır. Ancak sorumlu farklılıkların saptanabilmesi için daha detaylı çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Anahtar sözcükler: Dudak-damak yarıkları, beslenme alışkanlıkları, yaşam şekli, bölgesel dağılım

Anaokuluna giden çocukların Türkçe özür sözeylemi konusunda edimsel yeterliliklerinin araştırılması

2019

TEZ11999Tez (Doktora) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2019.Kaynakça (s. 182-197) var.xix, 218 s. : tablo ; 29 cm.Özür dileme, zarar görmüş ilişkileri onarma ve kişiler arasında sosyal bir normun ihlalinden dolayı zedelenen sosyal uyumu eski haline getirme işlevine sahip olması sebebiyle en önemli söz edimlerinden biri olarak kabul edilir. İlgili literatürde varolan çalışmalar bu edimin algılanma ve gerçekleştirilmesinde diller arasında benzerlikler olduğu gibi farklılıklar bulunduğunu da göstermektedir. Çoğunlukla aradil edimbilim ya da kültürlerarası edimbilim alanında yapılan bu çalışmalar sayesinde Türkçe de dahil olmak üzere pek çok dilde yetişkin kullanım tercihleri iyi tanımlanmış bir alan haline gelmiştir. Fakat, bu durum çocukların özürleri algılama ve kullanım biçimleri için geçerli değildir çünkü bu konudaki çalışmalar nispeten az sayıdadır ve sadece birkaç dili kapsamaktadır. Bu yüzden, bu betimsel çalışmanın amacı anaokulunda okuyan Türk çocukların özür dileme söz edimi...

Türkçe Derslerinde Etkileşimsel Kaynak Kullanımı

Pamukkale University Journal of Education, 2021

Bu çalışmada Türkçenin ana dili olarak öğretiminin yapıldığı bir sınıfta öğretmenin sınıf içi etkileşimde yararlandığı etkileşimsel kaynaklar ile bu kaynakların işlevlerinin tespit edilmesi amaçlanmıştır. Çalışmada konuşma çözümlemesi yöntemi kullanılmıştır. Çalışma verisi Ankara merkez Etimesgut ilçesinde bir devlet okulundan toplanmıştır. Sınıfa 3 kamera (öğrencileri görecek biçimde öğretmen masasının arkasına ve kapı girişine, öğretmeni görecek şekilde öğrenci sıralarının arkasına) ve 2 ses kayıt cihazı (kameralardan uzak kalan noktalara) yerleştirilmiştir. Toplamda 27 ders saatlik veri kaydedilmiştir. Araştırmada öğretmenin; bekleme süresi kullanma, öğretmen-öğrenci ses yansıması, beden dilinden yararlanma, söz sırası dağıtımında öğrencinin ismini söyleme, geçmiş öğrenme olaylarına gönderim, üstdilsel gönderim/tercih, söylem belirleyici kullanma, öğrenci katkısını şekillendirme, genişletim, vurgu-tonlama, vurgulu olumlu değerlendirme gibi etkileşimsel kaynaklardan yararlandığı görülmüştür. Veri bütüncesinden elde edilen üç kesitte öğretmenin bu kullanımları örneklenmektedir.