Kurumsal İletişim Bakışıyla Kobi Ölçekli Aile İşletmelerinde Endüstri 4.0 (original) (raw)

İnsanlık, tarih boyunca sosyal ve ekonomik hayat üzerinde etkisi olan birçok dönüşüm yaşamıştır. Avcı toplumundan tarım toplumuna geçişte bir arada yaşamaya ve üretmeye başlayan insan; 18. yüzyılın sonlarında, su ve buhar gücünü kullanarak sanayi toplumuna geçiş ile birinci endüstri dönemini, 19. yüzyılın sonlarında, elektriği üretimde kullanarak seri üretim ile ikinci endüstri dönemini ve 20. yüzyılın ortalarında, elektroniği ve bilgisayarlar üretime entegre ederek üçüncü endüstri dönemini deneyimlemiştir. Bugün gelinen nokta yeni bir kavşaktır. İnternet üzerinden sürekli bağlı olma durumu, akıllı teknolojiler ve otomasyon ile endüstrilerin, toplumsal yapı ve süreçlerin hızlı dönüşümünü ifade eden dördüncü endüstri dönemi; fourth industrial revolution (dördüncü endüstri devrimi) ya da industry 4.0 (endüstri 4.0) olarak, 2015 yılında Klaus Schwab’ın bir çalışması ile gündeme gelmiş ve 2016 Dünya Ekonomik Forumu’nda tema olmuştur. Robotik, yapay zekâ, genom düzenleme, makine-makine iletişimi, her şeyin interneti gibi alanlardaki ilerlemeler; biyolojik, fiziksel ve dijital dünyanın sınırlarını bulanıklaştırmıştır. 1990’ların ve erken 2000’lerin dijital dünyası, 2020’ler geldiğinde yeni bir hal almıştır; “sürekli bağlı olma ve her şeyi bilme” durumu ile teknolojinin kullanımının toplumda sıradanlaştığı, insanın çevresini algılama ve deneyimleme hallerinin değiştiği bir Metaverse ortamı... Makinalar, insanlar, sensörler, aletlerin internet üzerinden bağlantılı olma durumu, bilgiye her an ulaşabilmenin, teknolojik desteğin ve siber fiziksel sistem- otonom yapılarının karar verme süreçlerine etkisi, endüstri 4.0’ın ana hatlarını oluşturmaktadır. Endüstri 4.0 rüzgârı eserken yaşanılan COVID-19 pandemisinin toplumsal yapı ve iş yapış biçimleri üzerine etkisi, mevcut yöntemleri tartışmaya açmıştır. Endüstri 4.0, “connectivity (bağlı olma durumu)” teması etrafında şekillenirken siber fiziksel sistemler aracılığıyla makine-insan ilişkisinin geldiği nokta, lojistik, fabrika, tedarik zinciri ve son kullanıcı entegrasyonuna tüm paydaşların da eklendiği, dijital platformların konuşulmaya başlandığı Endüstri 5.0 tartışmalarını gündeme getirmiştir. Önümüzdeki 10 yılın konusu, dünyayı bağlayan siber fiziksel sistemler, dijital ikizler, yeni teknolojiler, varlık performans yönetimi, ürün-yaşam döngüsü yönetimi, tam otomasyon, bağlantılılık, makine- insan iş birliği, dijital dönüşüm, siber güvenlik, makine öğrenmesi, yapay zekâ, iii Önsöz büyük veri, blok zinciri, bulut bilişim, robot ve cobot (kollaboratif robotlar), 5G teknolojisi, gen editing (genom düzenleme) ve genomik, kuantum bilgisayarları ve her şeyin interneti olacaktır. Bu teknolojiler; dünyamızı, ekonomilerimizi ve yaşam biçimlerimizi dönüştürmektedir. Hızlı, dinamik, yetkin, adapte işgücüne, ekonomik ve toplumsal yapılara ihtiyaç vardır. Geleceğe uyumlu olabilmesi ve gücünü muhafaza edip artırabilmesi için toplumsal ve endüstriyel yapıların böylesi bir dijital entegrasyon sürecine adaptasyonu şarttır. COVID-19 öncesi de bu konuları konuşmakta idik. Ancak pandemide iş yapış biçimlerinin aldığı yeni hal bu konuşmaların hızlı bir şekilde endüstrilere ve topluma adapte edilmesi gerekliliğini doğurmuştur. Türkiye, kamu ve özelde tüm sektörlerde dönemin ayırt edici vasfı olarak dijital dönüşümü sağlamayı hedeflemektedir. Yeni teknolojilere dayalı dijital sanayi alt yapısına geçerken, işgücünün dijital yetkinliklerini artıran politikalar planlanmaktadır. T.C Bilim Sanayi Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan Dijital Türkiye Yol Haritası bu konuda önemli bir referans strateji belgesidir. Hal böyleyken Türkiye’de imalat ekonomisinin yaklaşık %98 ini, istihdamın yaklaşık %75 ini oluşturan KOBİ’lerde durum nasıldır? Sevgili Dr. Mehmet KARANFİLOĞLU’nun böylesi önemli bir konuda bize ışık tutacak bir perspektifi içeren çalışmasını kitap olarak yayımlayıp kitlelerle buluşturmasını anlamlı ve kıymetli buluyorum. Kitap genel olarak Dr. KARANFİLOĞLU’nun doktora tezinde tartışılan; endüstri 4.0 konsepti, KOBİ ölçekli aile işletmelerinin konsept dahilinde irdelenmesi ve KOBİ’lerde kurumsal iletişim görevini gerçekleştiren profesyonellerin endüstri 4.0’a yönelik algılarını ortaya koyan araştırma çalışmasını içeriyor. İleri araştırma konuları olarak da yeni pencelerler aralıyor. Keyifle okuyacağınıza inandığım bu kitabın alanyazına katkı sağlayacağını düşünüyorum.