TABAL ÜLKESİ'NİN TARİHSEL SÜRECİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME / AN ASSESSMENT ON THE HISTORICAL PROCESS OF TABAL (original) (raw)

Arkeolojik ve Filolojik Belgeler Işığında Tabal Ülkesi

Doktora Tezi/ Phd. Thesis, 2011

The aim of this study is the synthesis of textual and archaeological evidence about the Tabal Kingdom emerged on the Central Anatolian Plateau after the collapse of Hittite Empire. Development of the Tabal Kingdom between 850-650 BC was traced through the Assyrian written sources but local textual evidence also provides significant information about the history of Tabal. Beside the Assyrian and local textual evidence, artworks, pottery traditions, settlement models, architectural traditions, metal works and religious practices indicate that Tabal was the key element of Central Anatolian Iron Age culture. Archaeological surveys and excavations held in Tabal land indicate that main geographical distribution of Alişar 4 pottery tradition was in Tabal kingdom. Sculptural remains from Tabal reflect Assyrian and Aramaic influences within the concept of Late Hittite art. While the political relations with other Iron Age political entities like Mushki, Urartu, Khaska and Assyria indicated by textual sources, archaeological materials specific to the region reflects Tabalian identity.

TARİHSEL SÜREÇTE YALOVA/ALTINOVA ÇOBANKALE A HISTORICAL INVESTIGATION INTO ÇOBANKALE IN YALOVA/ALTINOVA

Abstract: This study employing a variety of sources concentrates on the construction process of Çobankale, its relationship with the road and the coast, and the reasons behind its construction. Historical repairs are examined using the information provided by previous researchers, explorers and historians who visited or worked in this region. Çobankale’s location, its different historical periods and significance are investigated, together with reconsidering its relationship with other historic settlements in its vicinity. The most important settlement with which the castle has a direct relationship is Helenepolis, whose historic development is also examined within this context. Its connection with Pylai, as well as the road route in the Yalakdere Valley where Çobankale is situated are also investigated in relation to 20th century maps and a medieval road map. This research also discusses the views of C. Foss, who studied Çobankale in detail. He dates the construction of the building to 1087. In view of the regional political structure of the period, which led to the Dragos Agreement between the Byzantines and Seljuks, the area where the castle was built must have been Seljuk property. The Seljuks did not allow for the Byzantines to construct a castle in the vicinity of coastal Helenepolis. Çobankale was built roughly around that time, therefore, considering the defense line of the bay and the construction dates of castles, the question of how it was built remains an issue. C. Foss argues that the construction process was facilitated through invitations sent to Seljuk administrators to visit Constantinople/Istanbul, who were then lavished with gifts and titles, thereby enabling the castle to be built. He also however, reminds us that the region was controlled by the Seljuks. As a result, regardless of which state it was constructed for, whether it was the Seljuks or the Byzantines, that the castle was taken from and returned to the Seljuks by the Crusaders, shows Çobankale was the earliest castle in the vicinity of Istanbul that was under Turkish/Seljuk rule. This research reviews existing information concerning Çobankale, in relation to the excavation that began there in 2017 following preparatory cleaning works.

TARİHSEL SÜREÇTE BALKAN KAVRAMI VE TÜREVLERİ ÜZERİNE

Öz: Asya'dan Avrupa'ya geçiş yolları üzerinde bulunan Balkanlar ilk çağlardan itibaren coğrafi ve kültürel bir kavşak konumundadır. Farklı din, dil ve kültürden insanların yaşadığı yarımada bu yönüyle tarihî değişim ve dönüşüm dönemlerine tanıklık etmiştir. Jeopolitik konumu çoğu zaman bölgeyi kaotik bir duruma sokmuş, yüzyıllar boyunca çatışmaların odağında bulunmuştur. Bu durum bölgeye ve burada yaşayan halka yönelik farklı algıların oluşmasında etkili olmuştur. Bu çalışmada doğu ile batı arasında yer alan ve geçmişte olduğu gibi bugün de dünyanın önemli merkezlerinden biri konumunda olan Balkan coğrafyası, bu coğrafya için kullanılan adlar, Batılıların bölgeye bakışı ve Balkan algısı hakkında bilgi verilmeye çalışılacaktır. Abstract: The Balkans, which are located on the roads from Asia to Europe, are a geographical and cultural junction since the early ages. The peninsula, from this aspect, where people from different religions, languages and cultures live, has witnessed the periods of historical change and transformation. Its geopolitical position has often placed the region in a chaotic state and has been at the center of the conflict for centuries. This situation has been effective on forming different perceptions towards the region and the people living there. In this study, it is aimed to give information about Balkan geography which is located between east and west and one of the most important centers of the world today like in the past. Moreover, this study also includes names which are used for this geography, Western countries' outlook on this area and information about Balkans perception.

ABBASİLER ve TÜRK TARİHİ

SD Yayınevi, 2017

İslam Tarihi’nin Abbasiler ve Türk Tarihi dönemlerini kapsayan bu ders kitabı dört ana kısımdan oluşmakta ve Abbasiler ile başlamaktadır. Abbasiler, beş asır gibi oldukça uzun bir süre ayakta kalmayı başarmış bir devlettir. Bu yönüyle Osmanlı Devleti’nden sonra gelmektedir. İslam âlemine 508 yıl liderlik yapma şerefine nail olan Abbasilerin Dünya ve İslam tarihinde olduğu kadar Türk-İslam tarihinde de oldukça önemli bir mevkii vardır. Binaenaleyh çalışmamızda Abbasilere ayrılan kısım, devletin kuruluşundan başlayıp 1055’te Büyük Selçuklu Sultanı Tuğrul’un Bağdat’a girişine kadar ele alınmıştır. Sonraki aşamada Abbasiler bünyesinde kurulan yarı bağımsız Türk devletleri olan Tolunoğulları, Sacoğulları ve İhşidilerden sonra tam bağımsız Türk-İslam devletlerinden İtil-Volga Bulgarları, Karahanlılar, Gazneliler, Büyük Selçuklular ve Harezmşahlar hattı takip edilmiştir. Geçmişte ülkemizde İlahiyat Fakülteleri öğrencileri için hazırlanan İslam Tarihi ders kitaplarında Harezmşahlara değinilmediği gibi Selçuklu ve Osmanlılara da yer verilmediği görülmüştür. Sonraki yıllarda bu eksiklik kısmen giderilmiş, Harezmşahlar ve Selçuklular kitaplardaki yerini alırken yine Osmanlılar saf dışı kalmıştır. Biz kitabımızda sahadaki bu boşluğu bir nebze de olsa doldurmak gayesiyle hareket ederek Osmanlılara da yer verdik. Ancak ele alınan konuların çokluğu nedeniyle Osmanlı Devleti’nin altı asrı geçen tarihi yerine Osmanlı Tarihçisi Merhum Prof. Dr. Halil İnalcık’ın “Klasik Çağ” olarak nitelendirdiği (1300-1600) tarih aralığıyla sınırlı tuttuk.

TARİHSEL GELİŞİMLERİ İTİBARİYLE TEFSİR MUKADDİMELERİNE DAİR BİR İNCELEME A Study on the Commentary Prefaces in Point of Their Historic Developments

Bu çalışmanın amacı, tefsir mukaddimelerindeki ayrıntıları ortaya koymak, böylece bu sahadaki eserlerin yazılmasında etkili olan sosyal, siyasî, mezhebî ve psikolojik faktörleri aydınlığa kavuşturmaktır. Mukaddimeler, Kur'ân tarihi, Kur'ân ilimleri ve Kur'ân'ı öğrenmenin fazilet ve adabına dair bir çok konuyu içermektedir. Bu sebeple onlar tefsir usulündeki tarihî ve kronolojik gelişimi takip etme konusunda bizlere önemli bilgiler vermektedirler. Tefsirlerin yazımında etkili olan diğer birçok dini ve kültürel etkene ilave olarak şunları da zikretmek mümkündür. Eski tefsirleri özetleme ihtiyacı, Kur'ân'ı tefsir etmenin, dünya ve ahirette kurtuluşa vesile olacak bir ibadet olarak kabul edilmesi, müfessirin mensup olduğu mezhebin görüşlerini propaganda etme gayesi, müfessirin yazdığı tefsiri hükümdara takdim etme arzusu. Sonuç itibariyle bu çalışmada Kur'ân tasavvuru, tefsir-sosyal gelişme, tefsir-mezhebî eğilim, tefsirsiyaset ilişkisi konularında bazı sonuçlara varılmıştır.

Tabal Ülkesi'nin Politik ve İdarî Yapısı

Selcuk Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi

Hitit İmparatorluğu'nun yıkılması sonucu ortaya çıkan şehir devletleri içerisinde en batıda yer alanı Tabal idi. Asur kaynakları ve hiyeroglif yazıtların dağılım sahalarından hareketle, ülkenin coğrafî sınırlarının doğuda Malatya ve Gürün'den, batıda Tuz Gölü'ne; kuzeyde ...

MUHAMMED İKBAL'İN TÜRK MODERNLEŞMESİNE BAKIŞI THE PURSUIT OF HISTORY -INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY AND SOCIAL RESEARCH

TARİHİN PEŞİNDE, 2019

Öz Cumhuriyet dönemi Türk reformları, İslâm modernleşme düşüncesinin öncülerinden Muhammed İkbal'in İslam dünyasındaki modernleşme hareketleri bağlamında değer-lendirdiği konulardan biridir. M. İkbal'in Türk modernleşmesine ilişkin kanaatleri istik-rarlı bir bakış açısını yansıtmaz. Bu çalışmada, onun söz konusu meseleye karşı paradok-sal yaklaşımı ve bunun muhtemel sebepleri incelenmektedir. Anahtar Kelimeler Muhammed İkbal, Türkiye Cumhuriyeti, Reform, İnkılâp, Atatürk, İçtihat, Nehru MOHAMMAD IQBAL'S PERSPECTIVE ON THE TURKISH MODERNISATION Abstract The Turkish reforms of the Republican Era are one of the subjects that was evaluated by Muham-mad Iqbal who was one of the pioneers of Islamic modernization thought, in the context of moderni-sation movements in the Islamic world. Iqbalʹs views on Turkish modernisation do not reflect a stable perspective. In this article, his paradoxical approach towards the subject and its probable causes are discussed.

Tan Baskını ve Kitlesel Talanın Sürekli Tarihi

Gazetecilerin tutuklanmasını, Tahir Elçi’nin katledilmesini, Hürriyet gazetesinin basılmasını; Tan Baskını’yla, 6-7 Eylül pogromuyla, Hrant Dink cinayetiyle, Özgür Ülke saldırıları ve daha niceleriyle birlikte hatırlamamız şart.