Teşbih Beyan İlminin Neresindedir: Klasik Yaklaşım Üzerine Bir İnceleme (original) (raw)
Related papers
Teşbih Sanatına Dilbilimsel Bir Yaklaşım
Bu çalışmada teşbih (benzetme) sanatı dilbilimsel bir yaklaşımla incelenmeye çalışılmıştır. Teşbih (benzetme) sanatının diğer edebi sanatların kaynağını oluşturduğu iddiasından hareketle bu sanatın diğer sanatlarla olan ilişkisi üzerinde durulmuştur. Araştırmamızda teşbih (benzetme) sanatı ve teşbihle alakalı istiare, mecaz-ı mürsel, teşhis ve intak, ta'riz, kinaye, irsâl-i mesel sanatları incelenmiştir. Belirtilen sanatlarla ilgili Türk belâgati tanımlamaları ile Batı retoriği tanımlamaları arasında yer yer mukayeseler yapılmıştır. Klasik belâgat terimlerinin karşılanmasında, dilbilim ve Batı retoriği terimleri arasında farklı kullanımlara dikkat çekilmiş, bu konuda terim birliği oluşturmanın önemi vurgulanmıştır. Türk belâgatini Batı retoriği ile yorumlamanın bizlere yeni anlayışlar ve farklı ufuklar açacağı sonucuna varılmıştır.
Klasik Türk Şiirinde Teşbihin Basit Belirtili ve Birleşik Olarak Sınıflandırılması
Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 2022
Eski Türk edebiyatı dönemi şairleri orijinalliklerini geleneğin sunduğu mecaz dağarcığına bağlı kalarak göstermek durumundaydılar. Dolayısıyla marifetlerini eldeki malzemenin işlenişinde sergilemeleri gerekiyordu. Bu durum klasik şiirin gelişimini izlemede üslup tahlillerinin önemini artırmaktadır. Bu bakış ile tahlil edilmesi gereken dil kullanışlarından biri de teşbihlerdir. Belagat kitapları teşbih örneklerinin yapısını ayrıntılı bir biçimde işlemektedir. Yaklaşım yönlerinden biri de teşbih taraflarının nicelikleridir. Belagat kitaplarındaki bu sınıflandırma ve yaklaşım, üslup tahlilleri için önemli bir yöntem sunmasına rağmen büyük ölçüde teorik kitaplara münhasır kalmıştır. Bu çalışma ilgili yöntemi ayrıntılı bir şekilde ortaya koyup tartışarak edebiyat tahlillerinde daha etkin bir şekilde kullanılmasını hedeflemektedir. Kazvînî’nin kabul gören modeline göre teşbih tarafları basit (müfred), belirtili (mukayyed) ve birleşik (mürekkeb) olarak sınıflandırılmaktadır. Konu olarak Kazvînî’nin modeli zemininde Türk belagat kitaplarındaki sınıflandırma ve şiir örnekleri belirlenmiştir. Makalenin ilk bölümünde örnek beyitler tahlil edilerek basit, belirtili veya birleşik oluşları açıklanmıştır. İkinci bölümde belagat kitaplarının teşbih taraflarının nicelikleri hakkında verdiği bazı hükümler tartışılmış, basit olduğu söylenen bir teşbih tarafının birleşik, birleşik olduğu söylenen bazı tarafların belirtili olması gerektiği savunulmuştur. Sonuç olarak birleşik teşbihlere, belirtiliden, belirtiliye ise basitten daha çok kıymet ve yer verildiği görülmüş; birleşik teşbihlerin parçalarının birçoğunun tek başına bir teşbih meydana getirebildiği tespit edilmiştir. Teşbih kısımlarının karşılaştırılmasının Türk belagat ve edebiyat teorisi kitaplarının içeriği ve birbirleriyle ilgilerine dair verdiği bazı ipuçları da ulaşılan sonuçlardandır.
Geleneksel Yaklaşımdan Nebevi Yaklaşıma Sünneti Yeniden Anlamak
Hz. Peygamber (s.a.s.)'in sünneti hiç şüphesiz dinde büyük bir önemi haizdir. Onun ifade ettiği her söz, ortaya koyduğu her fiil, Müslümanlar için bir değer, davranışlan için birer ölçüdür. Bu bakımdan biz Müslümanların Hz. Pergamber'in sünnetini hayatın her alanında uygulamarruz ve bütün durumlarda ifa etmemiz gerekir. Zira dünya ve ahirette kurtuluşa ermenin sırrı onun sünnetine uyınakta gizlidir. Müslüman çevrelerde bu hususlarda uyum ve uzlaşma vardır. Sünnetin İslam hukukunda delil olduğu hemen hemen herkes tarıfından da kabul edilmektedir. Ne var ki, bu noktada yöneltilmesi gereken esas soru şudur: Gerçekte sünnetin mahiyeti nedir? Çünkü sünnete ilişkin olarak -bilerek veya bilmeyerek-Müslümanların oluşturduğu yanlış ve eksik bir takım anlayış ve yaklaşımlar söz konusudur. Doğrusu sünnet, Hz. Peygamber<:len sabit olarak gelen her türlü söz ve davranıştan ibarettir. Fakat -pratikte-Müslümanlar, kendilerine sünnet olarak, Hz. Peygamber'in hayatında nisbi/izafi olarak ikincil derecede yer alan bazı durumları ihtiva eden bir fihristiliste oluşturmuşlardır. Bu fihristte yer alan sünnetiere önem verip riayet edenlerin, gerçek ve temel sünnete uyanlarla aralarındaki mesafe hayli uzak olmasına rağmen, yine de bu · kimseler sünnete tabi olmuş sayılmaktadır. Bu hususta meseleyi açıkça ortaya koyan şu örneği verebiliriz: Vahiduddin Han'ın (Hindistanlı çağdaş İslam dü.şünüıil), 'Aieykum bi Sımneti, er-Risaletu'Il'l6mıı'd-Duveli, Kahire. 1992/1413 adlı nsalesinin çevirisidir. Hadislerin tahrici tarafımızdan yapılmı.ş ve kaynaklar göste~tir (çev.). ·· Yrd. Doç. Dr., Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Muallim Rıfat Eğitim Fal..iiltesi,llköğretim Din Kültüıil ve Ahlak Bilgisi Eğitimi Bölümü. mbayraktutar@kilis.edu.tr Şırnak Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi Dergisi 201211 yıl: 3 cilt: lll sayı: 5 1 Buharı, Ebü Abdullah Muhammed b. lsmiil, ei-Edebu'I-Mufred, thk. M. Fuad Abdulbaki,
ilted, 2020
Kur’an’a dair esas alınan varlık ve yorum tasavvuru, ilahî kelamın İslam toplumunun inşasında ve müslüman kimliğin oluşumundaki rolünü belirleyen temel faktörlerden birisidir. Dolayısıyla bu noktada, Kur’an’a yönelik parçacı bir varlık ve yorum tasavvurundan ziyade bütüncül bir tasavvurun geliştirilmesi önem arz etmektedir. Bu bağlamda yapacağımız bu araştırmanın temel hedefi, İbn Vehb’in el-Burhān fî vucūhi’l-beyān isimli eserinde, felsefî bir zemin üzerine oturtulduğu dört boyutlu beyan yönteminden hareketle, onun Kur’an’a dair külli bir varlık ve yorum anlayışının oluşumuna katkı sağlayıp sağlamadığı araştırılacaktır. Bu amaç doğrultusunda ilk olarak İbn Vehb’in anlama ve yorumlama faaliyetine yönelik, beyānu’l-i‘tibār, beyānu’l-i‘tiḳād, beyānu’l-‘ibāre ve beyānu’l-kitāb şeklinde dört düzeyde geliştirdiği beyan yöntemi incelenecektir. Daha sonra bu beyan yönteminin genel çerçevesi dikkate alınarak, varlık ve yorum açısından Kur’an tasavvuru üzerinde durulacaktır. Bu şekilde Kur’an’a dair küllî bir varlık ve yorum tasavvurunun oluşmasına, İbn Vehb’in beyan yönteminden hareketle katkı sunulmaya çalışılacaktır.
Batıda Klasik ve Modern Dönem İlah Tasavvurları
2024
İnsanlığın oluşumundan bugüne kadar tarihin her döneminde üstün güce sahip kutsalların varlığı inancı var olagelmiştir. Bu kutsalların başında da varlığın kendisinden kaynaklandığı ilah tasavvuru gelmektedir. İnsanın çeşitli bilgi kaynakları ve elde ediş yolları özüne vakıf olunamayan ilahın farklı insanlarda birbirinden farklı tasavvurlarını meydana getirmiştir.
Belagat Kitaplarında Teşbihin Tanımı
9. Milletlerarası Türkoloji Kongresi Bildiriler Kitabı, 2023
Temel ifade şekillerinden olan teşbihin, çeşitli kaynaklarda birbirinden farklı tanımlandığı görülmektedir. Bir tanımdan beklenen, tanımlananın tüm fertlerini kapsaması ve bilhassa benzerleriyle olan sınırını belirgin biçimde çizmesidir. Bu çalışma teşbih kavramının tatminkâr bir tanımına ulaşmayı hedeflemektedir. Belagat ilimlerinin teorik üslubundan ötürü çalışmada bu sahaya ait eserlerdeki tanımlar esas alınmıştır. Sözü edilen eserler, teşbihi temelde 'benzetme', 'ortak etme' ve 'ortaklık gösterme" olarak tanımlamakta ve bu temel izahlar birtakım şartlarla sınırlandırmaktadırlar. Tanımların bazıları benzetmenin tarafları arasında haddizatında bir ilgi, ortak bir vasıf bulunmasını şart koşmuştur. Başka bazı tanımlara göre bu ortak vasıf tarafların birinde üstün olmalı veya vasfın tarafların birine ilgisi çok olmalıdır. Bazı tanımlarda ise istiare ve tecridin istisna edildiği görülmektedir. Teşbihin 'benzetme' olarak açıklanması Arapça asıllı kelimenin Türkçe sözlük anlamını vermekten ibarettir. Teşbih taraflarının arasında haddizatında bir ortaklık bulunmasını şart koşan tanımlar ise bazı teşbih türlerini dışarıda bırakır. Örneğin benzetme yönü taḫyı̇lı̇ olan teşbihlerde ortaklık, muhayyilenin yakıştırması; benzetme yönü izafi olan teşbihlerde zihnin bir kurgusudur. Ortak vasfın taraflardan birinde üstün olması veya vasfın tarafların birine ilgisinin çok olması şartları da bazı teşbih türlerinde geçerli olmayabilir. Örneğin teşabühün uygun düştüğü yerde yapılan teşbihlerde ve talep edilen bir şeyi açığa vurma amacıyla yapılan teşbihlerde ortak vasfın tarafların herhangi birinde üstün olması veya baskın olması gibi hususlar dikkate alınmaz. Kapalı veya açık istiare ve tecridi istisna eden tanımlara göre ise teşbih mutlak olarak 'ortaklık gösterme' olarak tanımlanmıştır. Adı geçen ifade şekilleri çıkarıldığında teşbihe benzeyen kullanışlar dışarıda bırakılmış olur. Bu tanım yukarıdaki diğer tanımlarda mevcut kayıtları içermediği için tüm teşbih türlerini kapsar.