OSMANLI'NIN SON YÜZYILINDA HUKUK DÜŞÜNCESİNİN DÖNÜŞÜMÜ VE DÖNEMİN BAŞLICA TARTIŞMA KONULARI (original) (raw)
Related papers
KÜLTÜREL ÖDÜNÇLENME BAĞLAMINDA SON DÖNEM OSMANLI MİMARİSİNE YENİ BİR YORUM DENEMESİ
2017
Kendine yeterlilik olarak çevrilebilecek otarşi kavramı, ulus-devlet bilincini belirleyen ve onu besleyen en önemli etmen olmasına rağmen, teorik olarak tartışmaya kapalı olması, onun kendinden menkul felsefesi dolayısıyladır. Ulus-Devlet fikrinin kültürel anlamda en büyük felsefi söylemini oluştursa da, Türkiye’de akademik literatüre göz önünde bulundurulduğu vakit, otarşi kavramı birkaç mütevazı makale hariç tartışılmaya, gündeme taşınmaya hiç gerek duyulmamıştır. Uğur Tanyeli, mimari eleştiri metinlerini derlediği “Rüya, İnşa, İtiraz” adlı kitabında “Gecikmiş Bir Modernlik Tartışması: Kültür Otarşisi İlleti” başlıklı makalesini tam da bu noktayı vurgulamak için kaleme almıştır. Bu manada kendisinin de yararlandığı metin, özellikle de makalesinin alt başlığını oluşturan “Kültür Otarşisi İlleti” başlığıyla, bu konuda bir de kitap yazmış olan Muzaffer Şerif Başoğlu’na ait. Tanyeli, “ulusal anlamda kendine yeterlilik” olarak tanımladığı otarşi kavramını özellikle mimari çerçevede tartışarak, yaşamsal önem atfedilen bir hedefi tanımlar hale gelmesiyle neden olduğu çarpıklıkları vurgulamaya çalışır. Buna göre genellikle siyasal ve ekonomik sistemler için kullanılan bir kavram olarak otarşi, bir kültürel durumu, dolayısıyla rejimi ifade etmek için kullanıldığında en iyi ihtimalle bir toplumsal trajedinin de tanımına varılır. Tanyeli, örneklemelerini genellikle son dönem Osmanlı mimarisi üzerinden yaparak, bu mimarinin klasik mimari üzerinden oluşturulan otarşik söylemle dışlanmak yerine kültürün sürekli değiştiği ve çeşitlendiği savından hareketle bir kültürel ödünçleme biçimi olarak kabul edilmesini önerir. Bu çalışmada otarşi ve kültürel ödünçleme kavramları her ne kadar birbirinin zıddı olarak kullanılmasa da, son dönem Osmanlı mimarisini tartışıla geldiği biçimden farklı olarak onun, hem klasik Osmanlı mimarisiyle hem de genel anlamda İslam mimarisiyle olan organik ilişkisini ve bir bütünün olağan parçası olduğunu vurgulamak için bir mimari okuma biçimi olarak kültürel ödünçlemeyi, otarşinin karşısına yerleştireceğiz.
OSMANLI İMPARATORLUĞU'NDA SİYASAL DÜŞÜNCENİN TEMEL UNSURLARI
Journal of Turkish Studies, 2015
Tarih boyunca tüm devletler, kendi tarihsel gerçeklerine uygun olarak belirli siyasal kurum ve mekanizmalar oluşturmuşlardır. Bu anlamda, hiçbir devletin yönetim modeli bir diğerine tam olarak benzemez. Diğer taraftan, belirli bir devletin tarih sahnesinde kalıcı olabilmesi, sahip olduğu kurumsallaşma kapasitesi ile yakından ilişkilidir. Yaklaşık 600 yüzyıl hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu’nun, varlığının ve gücünün uzun dönemler sürmesinde kurumsallaşmış bir yapıya sahip olmasının önemli bir etkisi vardır. Osmanlı’da yönetim anlayışı, temelde İslam dininin inanç esasları üzerine oturur. Bunun yanında, İslamiyet öncesi Türk toplumlarının yönetim anlayışları da Osmanlı’yı önemli ölçüde etkilemiştir. Türk devlet anlayışında siyasal iktidarın sahibi ve kullanıcısı kağanın hükmetme yetkisini doğrudan Tanrı’dan aldığı kabul edilir. Bunun yanında Türk devlet geleneğinde hükümdar geçmişten gelen kurallar anlamında “töre” ile sınırlıdır. İslam dininin kapsamlı bir devlet teorisine sahip olup olmaması ise oldukça tartışmalıdır. Kur’an’da devlet yönetimine ilişkin yalnızca genel esaslar bulunduğu için bu konudaki genel yaklaşım din adamlarının ve felsefecilerin yaklaşımlarından çıkarsanmıştır. Osmanlı yönetim anlayışı, İslam’ın siyaset ve devlet yönetimine ilişkin genel yaklaşımı ile eski Türk devletlerinde hâkim olan yönetim ilkelerinin bileşkesi durumundadır. Bu bağlamda, Osmanlı’nın uzun yıllar boyunca kalıcı olabilmesini güçlü bir devlet yönetimi anlayışı oluşturmasına borçlu olduğu söylenebilir. Söz konusu yönetim anlayışında, İslam’ın kuralları kadar, eski Türk hukukundan kaynaklanan, padişahın yasal düzenleme yapabilme yetkisine sahip olmasının büyük etkisi vardır. Bu bağlamda, Osmanlı, kendisinden önceki tüm Müslüman Türk devletlerini aşan, özgün bir yönetim modeli oluşturmayı başarmıştır.
OSMANLI'NIN SON DÖNEMİNDE KONYA'DA HALICILIK VE KONYA HALI -KİLİM SERGİSİ
Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, Cilt: 9, Sayı: 27, s. 360 - 388., 2021
Halı üretimi Osmanlı coğrafyasında kuşkusuz önemli bir yere sahipti ve Osmanlı coğrafyasında halıcılık merkezi olarak Anadolu'nun bariz bir üstünlüğü söz konusuydu ki Konya ve çevresi de bu önemli üretim merkezlerinden biriydi. Konya'da halı dokuma kültürünün geçmişi Selçuklu dönemine kadar uzanmakla beraber 19. yüzyılın son on yıllarından itibaren ticari halıcılık önemli bir gelişme göstermiştir. Araştırmamızda öncelikle ticari halıcılığın 1890'larda Konya ve çevresinde gösterdiği gelişmeyi açıkladıktan sonra 20. yüzyılın ilk yıllarında Konya merkez sancağı, Sille, Akşehir ve Bermende gibi mahallerdeki halı üretim süreci incelenmiştir. Halı üretim yapısı ve üretim örüntüleri incelenirken ayrıca 1914 yılına kadar sayıları on binleri bulan halı dokuma işçilerinin işçi ücretleri ve çalışma koşulları da incelenmiştir. İşçi ücretleri ile çalışma koşullarının bölgeler arası niteliklerini anlamak adına Anadolu'daki diğer halı üretim merkezleriyle karşılaştırma yoluna gidilmiştir. Konya ve çevresinde halı üretimi 20. yüzyılın ilk yıllarında gelişme gösterirken bu gelişmeye paralel olarak 1908 yılından sonra hem tezgâh sayıları hem de işçi sayısında gözle görülür bir artış yaşanmıştır. Konya, Sille, Akşehir ve Akşehir kırsalında gelişme gösteren ticari halıcılıkta The Oriental Carpet Manufacturers Limited [OCM] veya diğer bir ismiyle Şark Halı Kumpanyası'nın önemli bir etkisi olmuştur. OCM, 1908 yılından sonra eve iş verme sistemi çerçevesinde parça başı iş yaptırarak üretimi devam ettirmiş ve bu nokta da Konya ve çevresi şirket için önemli bir üretim alanı haline gelmiştir. Konya'daki halıcılık faaliyetlerinin yanında araştırmamızda ayrıca 1901 yılında Konya'da açılan Konya halı ve kilim sergisi incelenmiştir. 20. yüzyılın hemen başında organize edilen bu sergi Konya ve çevresinde dokuma kültürünün çeşitlilik ve zenginliğini göstermesi açısından önemli olmakla beraber yerel üretimi teşvik etmek ve geliştirmek adına başta Konya valisi Avlonyalı Ferid Paşa olmak üzere yerel yöneticilerin katkılarıyla gerçekleştirilmiştir. Anadolu coğrafyasında 20. yüzyılın başında ilk defa Konya'da açılan halı ve kilim sergisi, hazırlık safhası, düzenlenmesi ve dereceye giren dokuma ürünlerinin ödüllendirilmesi ve serginin etkileri açısından incelenmiş ve bu açıdan hem bölge için hem de Osmanlı İmparatorluğu için önemi ortaya konulmaya çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Konya, Halıcılık, İşçi, Ferid Paşa, Sergi
OSMANLI HUKUKUNDA İSTİDANE İZNİ VE GÜNÜMÜZ HUKUKUNA YANSIMALARI
Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2018
Başkası adına borçlanma manasına gelen istidane kurumu, Osmanlı döneminde yoğun bir şekilde uygulanmıştır. Bu kurum, sosyal güvenliğin günümüzdeki kadar kurumsallaşmadığı dönemlerde, insanlara sosyal güvence sağlamıştır. Ancak günümüzde bu kurumun içeriği, kapsamı ve şartları üzerinde pek fazla durulmamıştır. Bu nedenle çalışmamız istidane kurumunu genel olarak açıklamayı amaçlamaktadır. Çalışmamızda, bu kurumun kapsamını belirlemek için temel fıkıh eserlerinden, Osmanlı mahkeme kayıtlarından ve konuyla ilgili yazılmış eserlerden faydalanılmıştır. Günümüz hukuku açısındanda velayet, vesayet, vakıfların yönetimi ve evlilik birliğinin temsiline ilişkin konularda istidane kurumuna örnekler bulmak mümkündür. Ancak sayıları Osmanlı dönemi ile mukayese edildiği zaman oldukça sınırlıdır. Günümüzde de özellikle özel hukuk alanında ihtiyaç halinde bu kurumun uygulanması, uyuşmazlıklara çözüm olabilecektir.
OSMANLI HUKUKUNUN ŞER'İLİĞİ TARTIŞMALARINA ELEŞTİREL BİR KATKI
AHMETYAMAN PROF.DR., SELÇUK Ü. iLAHiYAT FAKÜLTESi özet Osmanlı devlet, hukuk ve toplum yapısıyla ilgili araştırma ve tartışinalar da sosyal bilimlerin hemen her alanında söz konusu olabilecek birkaç handikapla örülüdür. Kök tutkusuyla meseleye eğilenler, Osmanlı'run her uygulamasını dinden ve gelenekten beslenen belli bir meşruiyet kahbı na oturturken; ideoloji, konjonktür ve reel siyasetten uzak nesnel bir bakışa sahip olduğu iddiasın dakiler ise, aynı uygulamayı, tamamen seküler boyuna ele almakta ve farklı bir kalıba oturtmaktadır. Bu makale, kısa projeksiyonlar yaparak mezkur bakış açılarını değerlendirecek ve daha çok uygulamadan seçilen örneklerle· bir orta noktayı bulmaya çal~acaktır.
OSMANLI TOPLUMSAL HAYATINDA TOPLUMSAL CİNSİYET ALGISININ DÖNÜŞÜMÜNÜN İNCELENMESİ
OSMANLI TOPLUMSAL HAYATINDA TOPLUMSAL CİNSİYET ALGISININ DÖNÜŞÜMÜNÜN İNCELENMESİ, 2022
Osmanlı toplumunda toplumsal cinsiyet rolleri zaman içerisinde iktidar yapıları ve iktidar ilişkileri dâhilinde değişimlere uğramıştır. Toplumsal cinsiyet rollerinde yaşanan bu değişimler kadının hayatında önemli farklılıklar meydana getirmiştir. Değişen iktidar yapıları ve ilişkileriyle beraber dönemsel olarak kadının kamusal alandaki rolünde değişimler yaşanmıştır. İzole edilmiş kadın rolü zamanla kamusal alanda aktif rol oynayan kadın rolüne dönüşmüştür. Anahtar Kelimeler: Toplumsal Cinsiyet Tarihi, Osmanlı’da Kadın, Kadın ve İktidar