Eğitim Örgütleri Açısından Duygusal Emeğin Önemi (original) (raw)
Related papers
ÖZET: Duygusal emek kavramı, işin gerektirdiği doğru duyguları hissetmek için çaba gösterme işi olarak tanımlanmaktadır. İşgörenler, işlerini yaparken hizmet alanlarda olumlu duygular uyandırarak iyi izlenimler bırakabilmek için yüzeysel sergileme, derinlemesine sergileme ve gerçek olumlu duyguların sergilenmesi olarak isimlendirilen duygusal emek stratejilerini kullanabilmektedirler. Yüzeysel sergileme boyutunda, çalışanlar ilgili davranışları sergilemeyi " zorunluluk " olarak görmekte ve isteksizce hareket etmektedir. Derinlemesine duygusal emekte ise çalışanlar işin gerektirdiği duygusal davranışları sergilemeyi bir " gereklilik " olarak görmektedir ve bu duyguları gerçekten hissederek göstermeye çalışmaktadırlar. Duygusal emeğin üçüncü boyutu olan gerçek duyguların sergilenmesi boyutunda ise samimi ve doğal duygularını ortaya koyulmaktadırlar. Eğitim alanı ve öğretmenlik, insanla doğrudan ilgili çalışmayı gerektiren bir alan olması nedeniyle, duygusal emeğin de yoğun olduğu bir alandır. Yapılan araştırmalara göre, sınıf öğretmenlerinin öğrencilerle ilişkilerinde duygularını daha çok içten sergilemekte oldukları ortaya çıkmıştır. Kadın öğretmenler erkek öğretmenlere göre daha fazla duygusal emek harcamaktadır. Özel okullarda çalışan öğretmenler kamu okullarında çalışanlara göre daha fazla duygusal emek harcarken, kamu okullarında çalışan öğretmenler duygusal emeğin olumsuz sonuçlarından özel okul öğretmenlerine göre daha fazla etkilenmektedir. Anahtar sözcükler: Duygusal emek, eğitimde duygusal emek, öğretmenlikte duygusal emek, yüzeysel sergileme, içten sergileme, gerçek olumlu duyguların sergilenmesi.
Bir Duygu Yönetimi Süreci Olarak Duygusal Emeğin Çalışanlar Üzerindeki Etkisi
Mediterranean Journal of Humanities, 2012
Özet: Şirketler değişen tüketici taleplerine anında cevap verebilmek ve giderek yoğunlaşan rekabet karşısında güç kazanmak için, çalışanın bilişsel, sosyal, duygusal ve fiziksel tüm özelliklerini, birer "kâr" elde etme nesnesi haline dönüştürmektedir. Aynı zamanda şirketlerin pazarda farklılığını ortaya koyabilme istençleri, her şirketin gerçekte "kâr stratejisi"ne yönelik politikalarını içeren ve imajlar, sloganlar vb. biçimde açığa vurulan "ortak değerler" olarak da ifade edilebilecek olan kurum kültürünün işlevsel rolünü ön plana çıkarmaktadır. İş piyasasının, kamuyu gittikçe devre dışı bırakan, buna karşılık şirketlerin belirleyiciliğini artıran özelliği, çalışanların iş piyasası içindeki konumunu dolayısıyla da çalışma koşullarını köklü bir değişime uğratmaktadır. Çalışanlar açısından, kuralsızlık ve güvencesizlik içeren çalışma koşulları, çalışanları şirketin kimliği ve kurum kültürüyle bütünleşmeye zorlamaktadır. Şirketlerin, çalışandan en üst düzeyde verimlilik elde etme istençleri, özellikle hizmet sektöründe, çalışanların fiziksel yönünün dışında, onların (şirketin kâr maksimizasyonunu sağlamaya dönük) bilişsel ve psikolojik yönden de üretkenliklerinin iş sürecine dâhil edilmesi olan duygusal emeğin rolünü ön plana çıkartmaktadır. Duygusal emek, kurum kültürü aracılığıyla, çalışanların duygularının kontrol edilmesine ve yönlendirilmesine yönelik eğilimleri ortaya koymaktadır. Bunun sonucunda ise çalışan, "iş güvenliği" için, sadece fiziksel aktivitelerini değil, duygularını da ücret karşılığında müşterisinin hizmetine sunmakta, müşterisini etkileyebilmek ve yoğun rekabet ortamında müşterisinin tercih nedeni olabilmek için, duygusunu, verimlilik ve kâr aracına dönüştürmektedir. Bu çalışma, bir duygu yönetimi süreci olarak biçimlenen duygusal emeğin (özellikle, duygunun, kurumlarda ticari bir biçimde) kullanılmasının, çalışan üzerinde yaratığı etkileri tartışmaktadır. Abstract: Corporations set out to transform all of the laborers" cognitive, social, emotional and physical traits into an element of profit in order to instantly respond to the changing demands of consumers and to gain more power in the face of increasingly intensifying competition. At the same time, the determination of the corporations to demonstrate their distinction on the market brings forth the functional role of the organizational culture which can also be expressed as a set of "common values" that actually embed the policies aimed at "profit strategy", and that are revealed in the form of images, mottos etc. The quality of the labor market that increasingly excludes the public and that in turn enhances the dominance of the corporations and places them in a position where they can determine the rules of the labor market through a radical change because of the position the laborers hold in the labor market. The working conditions that include lack of rules and lack of security on the part of laborers force the laborers to integrate with the identity and culture of the organization. The determination of the corporations to obtain the highest possible efficiency from their laborers brings forth the role of emotional labor, which is the inclusion of exploitation of their efficiency from a cognitive and psychological aspect as well as of their physical aspects, especially in the service sector (with the ultimate aim of maximizing the profits of the corporation). Emotional labor reveals the corporations tendencies towards controlling and directing emotions under the guise of organizational culture. Consequently, the laborer puts not only his/her physical activities but also his/her emotions at the customer"s disposal at a price, and thus converts his/her emotions into a means of efficiency and profit so as to influence the customer and be preferred by that customer in a fiercely competitive commercial environment. This study discusses the effects of utilization (especially in a commercial way) of emotional labor in the commercial sector, which takes the shape of a process of emotion management on the laborer.
Öğretmenleri̇n Duygusal Emek Davranişlarinin İşdoyumlarina Etki̇si̇
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 2016
Bu araştırmanın temel amacı, öğretmenlerin duygusal emek davranışlarının iş doyumuna etkisini belirlemektir. Araştırma ilişkisel tarama modelindedir. Araştırmanın çalışma grubunu Batman il merkezinde basit tesadüfi örnekleme yoluyla seçilen 380 öğretmen oluşturmaktadır. Öğretmenlerin duygusal emek davranışlarını ölçmek için Begenirbaş ve Meydan (2012) tarafından öğretmenlere uyarlanan Duygusal Emek Davranışları Ölçeği'nden ve Oran (1989) tarafından Türkçeye uyarlanan Minnesota Doyum Ölçeği'nden yararlanılmıştır. Çalışmada öğretmenlerin duygusal emek davranışları ve iş tatmin düzeyleri için aritmetik ortalamalardan yararlanırken, boyutlar arası ilişkiler ve etkileri korelasyon ve regresyon analizleri ile ortaya konulmuştur. Yapılan analizlerde ulaşılan sonuçlara göre, genel olarak duygusal emeğin işdoyumunu %7 yordadığı tespit edilmiştir. Özellikle alt boyutlar olarak ele alındığında boyutlar arasında (duygusal emek ile içsel doyum arasında) pozitif ve anlamlı ilişkilere rastlanılmıştır.
Yorum Yönetim Yöntem Uluslararası Yönetim Ekonomi ve Felsefe Dergisi, 2020
Sağlık sektöründe yer alan örgütlerin amaçlarını gerçekleştirebilmeleri, bu sektörde sunulan hizmet düzeyinin kalitesine, müşterilerin bu hizmetten duydukları memnuniyete ve hizmeti alanlarla birebir yüz yüze iletişimde olan işgörenlerin göstermiş oldukları çabaya bağlıdır. Bu süreçte müşteri memnuniyetini daha da çok arttırmak için işgörenlerden duygularını da kullanmaları talep edilmektedir. Özellikle son yıllarda, hizmet sektörünün de hızla büyümesiyle duygusal emek kavramı birçok hizmet alanı ve mesleğin vazgeçilmez ve yaygın bir bileşeni olarak dikkat çekmektedir. Yöneticilerin ve çalışanların, farklılaşan çalışma şartlarına ve örgüt kültürlerine hemen adapte olabilmeleri, değişimi yakından takip edebilmeleri, içinde bulunulan ortamdan memnuniyet duyabilmeleri ve işlerine karşı oluşturdukları duygusal bağlılık düzeyini geliştirebilmeleri için kendi duygularını iyi tanımaları gerekmektedir. Bu çalışmanın amacı, sağlık sektörü çalışanlarının, örgütlerine olan bağlılıklarının serg...
Lise ve İlkokul Öğretmenlerinin Duygusal Emek Gösterim Düzeyleri
Toplum Bilimleri Dergisi, 2021
Bu araştırmanın temel amacı İlkokul ve lisede görev yapan öğretmenlerin duygusal emek gösterim düzeyleri arasında fark olup olmadığının araştırılmasıdır. Katılımcılar Çanakkale ili Gelibolu ilçesinde bulunan ilkokul ve liselerde görev yapan 102 sınıf öğretmeni ve 135 lise öğretmeninden oluşmaktadır. Araştırmaya konu olan, birey ya da nesneler kendi koşulları içinde, olduğu gibi tanımlamaya çalışıldığından nicel tarama modeli kullanılmıştır. Veriler, Diefendorff (2005) tarafından geliştirilen ve Basım ile Begenirbaş (2012) tarafından Türkçe’ye uyarlanan Duygusal Emek Ölçeği ile toplanmıştır. Verilerin analizinde betimsel istatistikler ve MANOVA analizi kullanılmıştır. Öğretmenlerin, en çok doğal duygular alt boyutunda duygusal emek gösteriminde bulundukları görülmüştür. Yüzeysel rol yapma ile derin rol yapma alt boyutlarında ilkokul öğretmenlerinin lise öğretmenlerine göre daha düşük, doğal duygular alt boyutunda ise ilkokul öğretmenlerinin lise öğretmenlerinde göre daha fazla duygusal emek gösteriminde bulundukları görülmüştür. Cinsiyet açısından değerlendirildiğinde ise derin rol yapma alt boyutunda erkek öğretmenlerin kadın öğretmenlerden daha fazla duygusal emek gösteriminde bulundukları bulgularına ulaşılmıştır. Ayrıca bulgulara ilişkin önerilere yer verilmiştir. Anahtar Kelimeler: Duygusal emek, Yüzeysel yol yapma, Derin rol yapma, Doğal duygular, Öğretmenler.
Öğretmenleri̇n Duygusal Emek Düzeyleri̇ni̇n Vatandaşlik Davranişlarina Olan Etki̇si̇
Business & Management Studies: An International Journal, 2019
Bu araştırmanın amacı; eğitim kurumlarında çalışan öğretmenlerin duygusal emek algılarının örgütsel vatandaşlık davranışı sergileme düzeylerine olan etkilerini analiz etmek ve bu eylemlerin bazı değişkenlere göre farklılık gösterip göstermediğini ortaya koymaktır. Bununla birlikte bu araştırma değişkenleri arasındaki ilişkilerin düzeyinin ve yönünün de tespit edilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçlar doğrultusunda, Akdeniz bölgesinde yer alan Kahramanmaraş ve Mersin illerinde faaliyette bulunan eğitim kurumlarında çalışan 829 öğretmene anket uygulanmıştır. Anketler sonucunda elde edilen verilere SPSS paket programı kullanılarak korelasyon, regresyon, Kruskal Wallis ve Mann Whitney U analizi testleri yapılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre; örgütsel vatandaşlık davranışı ve duygusal emek arasında pozitif yönde anlamlı ilişkinin varlığı, duygusal emek alt boyutları olan yüzeysel davranış, derinden davranış ve samimi davranışın örgütsel vatandaşlık davranışı alt boyutları olan diğergamlık, vi...
2013
In recent years, emotional intelligence and its importance has been accepted by the managements of enterprises and the topic has gained increasing interest in business world. Cognitive intelligence to call the IQ, while allowing people to get into work, that people keep it and demonstrate advancement can be the contribution of the emotional intelligence. Many people are seen as sufficient in terms of information theory and the practice may pose a problem in the inability of emotional intelligence in business. These inadequacies the achievement of the objectives in terms of both individual sense of both organizations is seen as an obstacle. The concept of emotional intelligence is of great importance at this point. Throughout the study are given general information about the development of the concept of emotional intelligence and to put forward within the framework of emotional intelligence is related to importance of emotional intelligence in organizations, relationship with emotio...