Aigai da Kültler (original) (raw)
Related papers
Aliağa ve Çevresindeki Antik Kentler
Manisa ili sınırlarında yer alan Aigai, Antik Dönemde Aspordene, günümüzde Yunt Dağı olarak isimlendirilen dağ silsilesindeki Gün Dağı üzerinde kurulmuştur. Yunt Dağı idari açıdan Manisa ve İzmir il sınırları içinde yer almaktadır. Toplam yüz ölçümü 3.521,70 km² olan bu alan kuzeyde Bakırçay (antik Kaikos), güneyde Gediz (antik Hermos) nehirleri, doğuda Kırkağaç ve Akhisar ovaları ile batıda Çandarlı Körfezi ile sınırlanmıştır. Yüksekliği 500-1000 m. arasında değişen tepeler ve bu tepeler arasındaki geniş düzlüklerden oluşan, Yunt Dağı’nın en yüksek noktası 1076 m.’de yer almaktadır
Aigai, Herodotos tarafından adından söz edilen 12 Aiol kentinden birisidir. Antik kaynakların aktardığı verilere göre Aiol Göç hareketi MÖ 1100 yıllarından sonra başlamıştır. 2004 yılından beri sürdürülen arkeolojik araştırmalar Aigai’nin MÖ 8. yüzyılın son çeyreği ile 7. yüzyılın ilk çeyreği arasında bir yerde kurulduğunu göstermektedir. Erken dönem yerleşimi, Geç Geometrik Dönem karakterli seramik buluntular, kent içinde yer yer tespit edilen tabakalar ve nekropolisde açığa çıkarılan mezarlar sayesinde bilinmektedir. Kent kurulduğu tarihten, terk edildiği MS 3. yüzyılın üçüncü çeyreğine kadar polis karakterini korumuş, Hellenistik Dönem ile birlikte yerleşim alanı büyümüş ve etrafını çeviren sur sistemi genişletilmiştir. MÖ 156-154 yıllarında, II. Prusias tahribatı ardından kent yeniden imar edilmiştir. Bu dönemde Pergamon Krallığı’nın da yardımları ile Bouleuterion, Agora, Gymnaison, Tiyatro ve Athena Kutsal Alanı yeniden inşa edilmiştir. Kent planlamasında, mimaride, heykeltıraşlık eserlerinde ve seramikte Pergamon etkisi çok açık bir şekilde kendisini göstermektedir. MS 17 yılında gerçekleşen ve Batı Anadolu’da büyük bir yıkıma neden olan depremde Aigai yerle bir olmuştur. Aigai ve yıkıma uğrayan diğer 12 kentin yaralarını Roma İmparatoru Tiberius sarmış, kentlere ciddi yardımlarda bulunmuştur. Kent Roma Dönemi’nde, Hellenistik Dönem’deki önemini kaybetmiş, hayvansal ekonomiye bağlı nüfusa sahip bir Roma kenti profiline bürünmüştür. İ.S. 267 yılında sayıları 320.000’ni bulan bir Got kavmi olan Heruliiler Küçük Asya’nın batı kıyıları boyunca ilerleyerek kıyıdaki birçok yerleşimi yağmalamışlardır. Yaklaşan Heruli tehlikesinin haberini önceden alan Aigai halkı, kamusal yapılar da dâhil olmak üzere kentteki binaların kapılarını duvar örerek kapatmış ve kenti terk etmiştir. Kentte yerleşim tekrar MS 12. yüzyıl sonlarında başlamıştır. Bu kısa süreli iskan sırasında, kentte küçük bir kilise inşa edilmiş ve kentteki kamu yapılarının tamamına yakını yıkılarak, kurşunları toplanmıştır.
Aigai’den Bir Bothros / A Bothros at Aigai
Arkeoloji Dergisi, 2017
Hero cult, bouleuterion, black glazed pottery, cooking ware. Keywords Kahramanlık kültü, bouleuterion, siyah firnisli kaplar, pişirme kapları. ÖZET Aigai bouleuterionu kazılarında yapının orkestrasında gerçekleştirilen bir sondajda anakayaya oyularak yapılmış bir bothros bulunmuştur. Yapının dolgusunun altında kalan ve bouleuteriondan daha erken bir tarihe ait olduğu anlaşılan bothrosta çok sayıda seramik ele geçmiştir. Bothros kullanım gördükten hemen sonra, üzeri toprak ile kapatılarak bir daha kullanılmamıştır. Daha sonrasında üzerine inşa edilen bouleuterion ise bothrosun tahribat görmeksizin korunmasına dolaylı da olsa katkı sağlamıştır. Kapalı bir kontekst özelliği gösteren bothros, farklı seramik türlerini içermektedir. Aigai'deki bothros homojen yapısı ile söz konusu seramiklerin kronolojisine ilişkin önemli katkılar sağlamaktadır.
Türkiyede olduğu gibi,İslam memleketlerinde de artık tepeden inme bir düşünce,islam devleti kurma gibi bir mesele,devleti ve iktidarı ele geçirme gibi bir kaygı ve dava ve de hedef alınan seviyeden dolayı yer almamakta,taleb edilmeyip isabetli bir düşünce olmadığı anlaşılmaktadır.Bu da Bediüzzamanın bu asırdaki tüm islam alemindeki hizmet farkını göstermektedir.Özellikle biz de dahil olmak üzere,islam memleketlerinde özellikle yahudi ve menfi kimseler tarafından islami parti,islam devleti ve hükumeti,islam adına ortaya çıkma düşüncesi ön plana çıkartıp teşvik edilmiş,bu anlamda etrafına adam toplayacağı düşünülen kimseler özel seçilmiştir.Türkiyede İsviçre'de bulunduğu halde solun temsilcisi olan CHP tarafından Necmeddin Erbakan özellikle getirilmiş ve ona Milli Nizam partisi kurdurularak sağın büyük partisi Adalet partisini bölmeyi amaçlamış ve başarılı olmuşlardır.Müslümanlarda her vesile ile susturulmuşlardır.Mısır'da İhvanı Müsliminin kurucusu olan Seyyid Kutub,Abdunnasır ortaklığı ile devleti yıkma neticesinde,bizzat Abdunnasır tarafından kendisi ve 40 bin ihvanı müslimin mensubu kimseler idam edilmişlerdir. Bu tutku ve bunda gösterilen ifrattır ki,müslümanların bir asırdır elinin ve kolunun bağlanmasına sebeb olmuştur.Başını kaldırsa,tepesine binilmeye yeltenilmiş,yaptığı herşey cürmü meşhud olarak görülmüştür.Buda basiret ve ölçü farkını ön plana çıkarmaktadır. hz-Üstad;Vazifemiz müsbet harekettir.-derken,bu zamandaki hizmet tarzının müsbet hareketle olacağını,asrın yetkilisi olarak belirtmiş ve tesbit etmiştir. İddia değil,farazi ve Aykırı görüşler olarak her şeye tersiyle bakılabileceği gibi,Mesela,Neden Erbakan kasıtlı olarak Türkiye-ye İsviçreden getirilmiş olmasın???
2016
Cahiliye Araplari Allah’i kabul etmekle birlikte kendileri ile Allah arasina bazi aracilar koyarlari. Bu aracilardan biri de Lât’tir. Hangi kelimeden turedigi ve menseinin neresi oldugu tartisilan Lât’in nebati tanricasi oldugu bilinmektedir. Petra’nin koruyucu tanricasi olan Lât nebatiler doneminde Hicaz’a gectigi sanilmaktadir. Hicaz’da adina bazi mabetler insa edilmistir. Bu mabetlerin sonuncusu Taif’te bulunuyordu. Hz. Peygamber tarafindan gonderi len Mugire b. Şu’be ile Ebu Sufyan tarafindan yikilmistir. p.p1 {margin: 0.0px 0.0px 0.0px 1.9px; text-align: justify; line-height: 8.1px; font: 8.0px 'Times New Roman'; color: #2f2a2b} p.p2 {margin: 1.8px 0.0px 0.0px 1.9px; text-align: justify; font: 8.0px 'Times New Roman'; color: #2f2a2b} p.p3 {margin: 0.0px 0.0px 0.0px 1.9px; font: 8.0px 'Times New Roman'; color: #2f2a2b} span.s1 {letter-spacing: 1.2px} span.s2 {letter-spacing: 0.1px} span.s3 {letter-spacing: 0.2px} span.s4 {letter-spacing: 0.3px} span.s5 {...
2023
Klasik edebiyatın nazım ve nesir sahasında önemli bir yere sahip olan Kânî (1712-1792) ile ilgili olarak ne şair biyografilerinde ne de ölümünden sonra kaleme alınan eserlerde yeterli bilgiye rastlanmaktadır. Oysaki tahsilini memleketi Tokat'ta tamamlamış ve nükteli ifadeleriyle genç yaşta şöhret bulmuş bu şair, bir yandan Mevlevî tarikatı müntesibi olarak yazdığı dinî şiirlerle, öte yandan
Littera Turca Journal of Turkish Language and Literature, 2015
Divan şiirinin başkahramanı sevgilidir. Sevgili, bulunduğu yerde sultan konumundadır. Orada her şey ona tabi olup bütün işler onun isteği doğrultusunda cereyan eder. Klasik Türk Edebiyatı ürünlerinde sevgilinin çeşitli özelliklerinden bahsedilir. Sevgilinin boyu, kaşı, gözü, ağzı, dudağı, yanağı, yüzü, beli, saçı bunlardan bazılarıdır. Ayrıca bunların yanında yaşadığı mekândan da bol miktarda bahis vardır. Âşık bu mekâna sık sık gitmek zorundadır. Şiirlerde bu mekâna nasıl gidilir, orada nasıl davranılır gibi hassas konulara yer verilmiştir. Seven kişi oraya giderken mutlaka edep ile gitmelidir. O, orada bolca gözyaşı akıtmalı, bütün sermayesini orada kalabilmek için harcamalıdır. Bu uğurda o mahallenin bekçileri kabul ettiği ve köpek olarak nitelediği rakiplere minnet etmelidir. Âşığın rakiplerle yaptığı bu mücadele ve münasebetler birçok beyitte dile getirilmiştir. Soyut, somut birçok kavram ve nesne, sevgilinin yaşadığı bu mekâna benzetme unsuru olmuştur. Bu benzetmelerde şairler bulunmak istedikleri mekânı anlatmışlar, bazı özlemlerini dile getirmişlerdir. Diğer taraftan o mekâna bir kutsallık da izafe etmişlerdir. Bu kutsallığı sağlayan kelime kavramlar arasında, cennet, Kâbe, secdegâh gibi kelimelerin yanı sıra vatan gibi bir insanın asla vazgeçemeyeceği kavramlar da vardır.
Aigai 2019-2020 Yılları Çalışmaları
KST 2019-2020 YILI KAZI ÇALIŞMALARI CİLT 4 ANKARA, 2022
Aigai Antik Kenti’nde 2019-2020 sezonlarında, farklı disiplinlerden alanında uzman kişilerce oluşturulan heyet ile Demirkapı Sektörü’nde, Demeter-Kore Tapınağı’nda, Gymnasion Terası’nda, Athena Caddesi’nde ve Nekropolis’te kazı ve yüzey araştırması çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Arazi çalışmalarının diğer ayağını belgeleme, çevre düzenleme, bakım ve onarım çalışmaları oluşturmuştur. Ayrıca kazı evi laboratuvarı ile eser deposunda belgeleme ve yayın çalışmaları sürdürülmüştür. Bu çalışmalara ek olarak, fiziki coğrafya – paleocoğrafya araştırmaları kapsamında, Aigai Antik Kenti ve yakın çevresinin yerleşim öncesi ve sonrası doğal çevre özelliklerinin ve paleocoğrafya geçmişinin incelenmesi amacıyla araştırmalar yürütülmüştür. Aigai buluntusu hayvan kemikleri üzerinde zooarkeolojik incelemeler ve antik DNA çalışmaları yapılmıştır. Ayrıca nekropolisteki jeofizik araştırmalar devam etmiştir.