Günümüz Kadın Hikâyecilerinde İslâmcı Çizginin Kahramanları (original) (raw)
Related papers
Klasik Türk Şiirinde Kadın Şahsiyetler
Özet Bata slamiyet olmak üzere dier dinler ve inanılara dair pek çok unsurdan yararlanan geni bir kaynaa sahip klasik Türk iirinin hemen hemen bütün malzemesiyle örneklendii en önemli alan Divanlar, özellikle gazel ve kasidelerdir demek, yanlı olmaz. Hâl böyle olunca, mükemmeli yakalama yolunda çaba harcayan air için her tür malzeme, efsaneler, kıssalar, inanılar, tarihî olaylar bir gelenei sürdürme ve aktarmada da önemli unsurlar olarak iirde yerini alacaktır. airin amacı sadece gelenein sürdürülmesi deil, en güzel söyleyii yakalamaya çalımakla birlikte manen de kendini en doru ve mükemmel ekilde ifadeye ulamaktır. Bu cümleden hareketle airin-gerçek olsun veya olmasın-yaadıı corafyaya, mensup olduu millete ve hatta dier milletlere ait her türlü malzemeyi yerinde kullanacak seviyede bilmesi de gerekmektedir. Esasen, airin eser ortaya koyarken kullandıı bu malzemeden muhatabın da az-çok haberdar olması zorunludur. Klasik iirde, geneli ark-slam kültürünün ortak kıssa, hikâye ve efsanelerinde geçen, ancak divanlarda telmih ve tebih unsuru olarak kullanılan bu malzemelerden biri de ahsiyetlerdir. Çalımamızda, Divanlarda Leyla, îrîn, Azrâ gibi mesnevi kahramanları yanında Meryem, Hacer, Belkıs, Züleyhâ gibi dinî veya Kaydâfe, Zühre gibi efsanevî kadın ahsiyetlerin özellikleri ve ilgili anekdotlarla iire yansıması söz konusu edilmektedir. Abstract It would not be wrong to say that the most important area of the Classical Turkish poetry, which has a comprehensive source utilizing a great many elements regarding Islam in particular besides other religions and beliefs, which has been exemplified with almost all of its materials is Diwans, especially gazels (lyrics) and kasides (odes). When this is the case, all types of materials, legends, fables, beliefs, historical events will take their place as important elements in continuing and transferring a tradition for the poet who endeavours on the way to reach excellence. The aim of the poet is not only to continue the tradition, but also to endeavour to achieve the most beautiful utterance as well as to express oneself in the most accurate and excellent way. From this point of view, it is necessary that the poet knows about all the materials belonging to the geography-whether real or not-in which he exists, the nation he belongs to, and even elements that belong to other nations at a level to use them appropriately. As a matter of fact, it is essential that his interlocutor be aware, to a certain extent, of this material which the poet uses while creating his work. • Yrd. Doç. Dr., Selçuk Üniversitesi.
Kadın Kahramanların İzinde Türk Destanları
Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi, 2021
Destanlar, eski ve köklü uygarlıkların bağımsızlıklarını kurma mücadeleleri döneminde ortaya çıkan kahramanlık konulu anlatılardır. Destan çağını yaşayan ulusların gösterdiği hayatta kalma gayreti, yaşadıkları çağdaki en önemli özelliğin kahramanlık olmasını zorunlu kılar. Bu noktada destan kahramanlarında cesaret, alplık ve güç aranan temel niteliklerdir. Erkeğin fiziksel gücüne ihtiyaç duyulan bu kahramanlık çağlarında, destanlarda kadınların da destan kahramanı olacak nitelikte kahramanlık ve cesaret gösterdikleri örnekler bulunmaktadır. Bir kadının tarihin eski çağlarından itibaren bir orduyu yönetecek, ulusunu kurtaracak kadar kahramanlık gösterebilmesi toplumsal yaşama dair fikir vermesi bakımından son derece kıymetlidir. Geleneğin ve kültürün aktarımında ortaya çıktıkları çağ itibariyle oldukça önemli bir yeri olan destanlar, kadın kahramanların var oluş mücadelesi açısından da okunmalıdır. Kadınlık ve erkeklik bilgisinin bir destan metninde işlenişi toplumsal kimliklerin oluşması ve sürdürülmesi bakımından ipuçları taşımaktadır. Bu noktada çalışmanın amacı, Türk dünyası destancılık geleneğinin önemli eserleri başta olmak üzere, destanlardaki kadın kahramanların kadın kimliği ile esere nasıl yansıtıldıkları, hangi konumlarda oldukları, merkezi kahraman veya erkek kahramana yardımcı rollerde oluşları bakımından değerlendirilmeleridir.
Ömer Seyfettin Hikâyelerinde Savaşın Kadın Yüzleri: “Nakarat”
KARE, 2021
Yazar: Hülya ARGUNŞAH * ÖMER SEYFETTİN HİKÂYELERİNDE SAVAŞIN KADIN YÜZLERİ: "NAKARAT" Özet: Ömer Seyfettin, askerî eğitim almış ve hayatının bir döneminde askerliği meslek olarak yapmış yazardır. İlk mesleki deneyimlerini ciddi bir karmaşanın yaşandığı Balkan bölgesinde edinmiştir. Kısa bir zaman sonra tamamen edebiyatla ilgilenmek üzere askerlikten ayrılan yazarın bu yıllara dayanan deneyim ve gözlemleri, onun sonraki yıllarda yazacağı eserlerini besleyen önemli bir kaynak hâline gelir. "Nakarat" Ömer Seyfettin'in 1918 yılında Yeni Mecmua'da yayımlanmış hikâyesidir. Kurgusu, 1904 yılı başlarında Balkan bölgesinde görev yapan subayın günlüğünden alınmış parçalara dayandırılmıştır. Hikâyede millî bilinci yüksek olmayan, hızlıca yükselerek rahat bir hayat yaşamak için askerliği seçmiş olan Osmanlı subayının, Bulgar kızının söylediği şarkının sözleriyle millî kimliğine uyanışı anlatılır. Bu çalışmada "Nakarat" adlı hikâyeye, genç subayın millî kimliğine uyanışını başlatan Bulgar kızı Rada üzerinden bakılacaktır. Rada'nın, Osmanlı askeri karşısındaki duruşu, kolektif bilinçaltına sahip oluşu, kadınların milletin kodlarını oluşturan tarih bilgisini anlatılarla-bu hikâyede millî şarkılar-sürdürüşleri üzerinde durulacaktır. Bu bağlamda Yuval-Davis'in Cinsiyet ve Millet başlığıyla Türkçeye aktarılan çalışmasında belirlenen milliyetçi söylemlerde kadınların rollerine ilişkin teoremlerinden hareket edilecektir.
İslami̇yet Sonrasi Kahramanlik Destanlarinda Mürşi̇t
Journal of International Social Research, 2020
Türk destanlarından, İslamiyet öncesi destanların ortak temi olan milleti için kahramanlık, Türklerin İslamiyet'i kabul etmesi ve Malazgirt zaferinden sonra Anadolu, Balkanlar ve Ortadoğu'da anlatılan destanlarda evrilerek dini ve milleti için kahramanlığa dönüşür. Bu evrilme sürecinde bu coğrafyalarda sırasıyla Battal-nâme, Dânişmend-nâme ve Saltuk-nâme gibi üç önemli destan öne çıkar. Bu üç destan birbirinin devamı gibi olsa da kahramanların özelliklerine bakıldığında Seyit Battal ve Danişment Gazi'de cihat; Sarı Saltuk'ta ise irşat ve cihat ön planda olduğu için işlevleri farklılık gösterebilir. Genel çerçevede bu üç destan da Anadolu'da yeni filizlenen tasavvufa, cihada ve alplığa hizmet etmektedir. Tasavvufta "Doğru yolu gösteren, rehberlik eden, gafletten uyandıran" gibi anlamları olan mürşit kavramına; İslamiyet sonrası Türk destanlarına bakıldığında din ve milleti için savaşanlara yol gösteren, yardım eden, ikaz eden gibi anlamlar da eklenir. Mürşit kavramının işlevi genişleyerek seyr-i süluk sürecindeki rehberliğin yanı sıra, din uğrunda mücadele edenlere de rehberlik etme olarak şekillenir. Söz konusu destanlarda, tasavvufta da Mürşid-i Âzam olarak kabul edilen Hz. Muhammed, en önemli mürşittir. Daha sonra Dört Halife (özellikle Hz. Ali) ve Hızır destan kahramanlarına mürşitlik yapan diğer karakterlerdir. Bunun yanında destan kahramanları, görevleri bittikten sonra mürşit mertebesine yükselerek haleflerine mürşitlik yaparlar. Bu mürşitler, cihat ve fetih düşüncesinin beraber işlendiği bu destanların ruhuna uygun olarak, kahramanlarla çeşitli yollarla iletişime geçerek onlara rehberlik eder, ikaz eder, emir ve yasaklarını bildirirler. Birçok olağanüstülüğün ve mucizenin yer aldığı bu destanlarda, kahramanlar mürşitlerinin bildirdiklerini yerine getirdiklerinde, bazı olağanüstü özelliklere sahip olurlar ve dinin karşısında duran gayrimüslimleri (genellikle Hristiyan din adamlarını) mağlup ederek İslamiyet'in yayılmasına katkıda bulunurlar. İslamiyet sonrasındaki bu destanlar, Anayurttan Batı'ya doğru akın akın gelen, İslamiyet'e yeni yeni alışmaya başlayan ve alplık ruhu henüz taze olan Oğuz Türkleri için, hem İslami düşüncenin yayılması hem de alplık ruhunun beslenmesi açısından son derece önemlidir.
İran Türk Halk Hikâyelerinde Kadın Tipleri
Turkish Studies - Language and Literature, 2022
Being one of the important narrative genres of folk literature, folk tales continue to exist among Iranian Turkic minstrels. The cast of characters plays an important role in the formation and development of the event sequence, in making sense of time and space in folk tales. The study has been handled with the aim of revealing what female types are among the characters in Iranian Turkic folk tales and in what ways they take place in the narratives, and to provide a holistic view about the actions of female types. Being compiled as a result of field studies between 2015, 2017-2018 the folk tales under discussion consist of 6 folk tales common among Iranian Turkic minstrel. The female types in the folktales were analyzed in line with the structuralist method and discussed in positive and negative ways. The actions of the female types in the folktales are classified as good / positive, bad / negative and type-changing characters according to the position of the protagonist or ideal types in cases where there is no connection with the protagonist. In the classification, type names were made according to the performative characteristics of the women in the folktales and the action lists were given. The determined action lists are important in that they can be applied to the female types in the folktales that are not common among the minstrels in the region. The analysis found that female types in Iranian Turkic folktales are similar to female types in other folktales of the Turkic world, and traces of the ancient Turkic tradition are preserved in these narratives.