Duygusal Zeka Research Papers - Academia.edu (original) (raw)
Duygusal zekâ, spor alanı içinde önemli bir kavramdır. Çünkü duygusal zeka artışı, sportif faaliyet sırasında karşılaşılabilecek, negatif duygu durumlarını azaltarak, psikolojik rahatlatmayı kolaylaştırır. Bu kavram Goleman tarafından... more
Duygusal zekâ, spor alanı içinde önemli bir kavramdır. Çünkü
duygusal zeka artışı, sportif faaliyet sırasında karşılaşılabilecek,
negatif duygu durumlarını azaltarak, psikolojik rahatlatmayı
kolaylaştırır. Bu kavram Goleman tarafından performansı artması
beklenen bireylerin, kendi duygularını ve başkalarının duygularını
anlama kapasitelerinin yanı sıra, duyguları yeterince yönetme
yeteneği olarakta açıklanmıştır (Goleman, 1998; Laborde ve ark.,
2016; Walton ve ark., 2018; Castro ve ark. 2019).
Duygusal zekâ kavramı genellikle duyguların kontrolünde olmak
değil, duyguların akıl ve mantık ile en iyi şekilde yönetebilmesi ve bu
213
sayede ilişkileri daha başarılı hale getirebilme kabiliyetidir. Spor,
alanında da duygusal zekâyı bu özelliğiyle değerlendirmek faydalı
olabilir. Bu yüzden araştırmacılar tarafından, bazı ortak düşüncelerin
ve duygusal zekâ yeterliklerinin neler olduğu konusunda, çeşitli bilim
insanlarının önerdikleri modellerin bilinmesinde büyük yararlar
vardır. Bahsi geçen modellerin ortak noktalarını dört ana yeterlikte
toplamak mümkündür. Bunlar empati, özdenetim, öz farkındalık ve
öfke olarak sıralanabilir. Öfkeyi zor durumlarla başa çıkma,
mücadeleci olma ve olumsuz duyguların kontrolü olarak anlayabiliriz.
Öz farkındalığı ise bireyin kendini tanıyabilmesi, duygularının
farkında olabilmesi, genel ruh halinin neşeli olması ve değişime açık
olması gibi anlayabilmemiz mümkün. Özdenetim ise sorumluluklar
alabilme ve güvenilir olmayı açıklıyor. Son olarak da empatiyi,
kişilerin duygularını sezebilme ve hissedebilme, onların duygusal
ihtiyaçlarına duyarlı olma ve yardımseverlik olarak kabul edebiliriz
(Somuncuoğlu, 2005).
Bireysel ve takım sporlarıyla uğraşan sporcular, kendi duygularını
tanıyıp, bu duyguları yapıcı bir biçimde yönlendirildikleri takdirde,
zihinsel performanslarına da katkıda bulunabilirler. Bilindiği üzere,
dünyanın önemli ekonomik unsurlarından biri olan sportif alanlarda,
duygularını yönetemeyen sporcuların, zekâlarını da yönetememekte
oldukları gözlenebilir. Sonuçların saniyelerle hatta saliselerle
belirlendiği pek çok spor branşında, duyguların ve sporcunun
davranışlarının, duygusal zekâ düzeyi ile ilişkili olduğu
düşünülmektedir (Adiloğulları ve Görgülü, 2015). Bu durumu daha
açık anlayabilmek için spor ve duygusal zekâ alanında yapılan
araştırmaları göz önünde bulundurmak faydalı olacaktır.
Lane ve ark., (2009) sporcular arasında duygusal zekâ ve psikolojik
becerilerin kullanımı ile ilgili olarak yaptıkları araştırmada, hem
pratikte hem de yarışmada, kendi kendine konuşma, imge ve
aktivasyon, başkalarının duygularının değerlendirilme algıları ve
duyguları düzenleme yeteneği ile ilişkili olumlu sonuçları, duygusal
214
zekaya atfetmişlerdir. Sporcularda bu ilişkilerin yönü, psikolojik
becerilerin ne sıklıkla kullanıldığının bilinmesiyle, duygusal zekânın
daha güçlü bir belirleyici olarak algılandığını da göstermiştir.
Gerek ülkemizde, gerekse diğer ülkelerde, spor alanında duygusal
zekâya önem verilerek, birçok çalışma yapılmaktadır. Sarıkabak ve
ark., (2018) Bocce (petank) sporcularının duygusal zekâ düzeylerinin
akademik erteleme davranışları üzerine etkileri hakkında yaptıkları
çalışmada, duygusal zekâ alt boyutlarının (iyimserlik, duyguların
kullanımı ve duyguların değerlendirilmesi), akademik erteleme
davranışı üzerinde anlamlı bir etki oluşturduğunu gözlemlemişlerdir.
Kolej basketbolu oyuncularında duygusal zekâ ve performans
ilişkisini araştıran Zizzi ve ark., (2003) ise basketbol maçlarında
sporcuların yaşadığı olumlu ve olumsuz duygu durumlarının,
oyuncuların isabetli atış gibi becerilerini etkilediğini belirtmişler ve
oyuncuların maç esnasında veya sezon boyunca çıkılan her
karşılaşmada, duygularının, sporcu becerilerine etkisinin olduğunu
savunmuşlardır. Bununla birlikte, duygusal zekânın her spor branşına
yönelik araştırmalarının yapılması gerektiğini de önermişlerdir.
Bir diğer farklı duygusal zekâ ve spor çalışmasına baktığımızda,
Ghaderi ve Ghasemi’nin (2012) seçili spor branşlarında (takım ve
bireysel), sporcuların kişisel karakterleriyle duygusal zekâ arasındaki
ilişkilere baktıkları, takım sporcularının sosyal düzeylerinin, duygusal
zekâ açısından, bireysel sporculara göre daha fazla olduğu sonucuna
ulaştıkları görülmüştür. Bu fark ise belkide takım ve bireysel sporcu
seçiminde, spor adamları için yol gösterici olabilir.
Sporcuların kendi duygu durumlarının farkında olarak,
antrenmanlarda ve çıktıkları müsabakalarda bu duygu durumlarını iyi
yönetmesi, sportif başarı üzerinde etkili olabilir. Spora başlanan ilk
yıllarda, sporculara duygusal zekâ geliştirici eğitimlerin verilmesinin
önemli bir adım olacağı söylenebilir. Kendi duygu süreçlerinin
farkında olan sporcuların, her alanda başarılı olacağı düşünülmektedir.
Sürekli gelişen dünyada, duygusal zekâ ve spor üzerinde yapılan
215
çalışmalarda gün geçtikçe artmaktadır. Her bir araştırmada duygusal
zekânın ölçümünde farklı yöntemlerin kullanıldığı görülmüştür.
Gelinen noktada araştırmaların çoğalması, araştırmacıları en iyi
yöntem biçiminin seçimine itmektedir. Duygusal zekânın ölçümünde
doğru yöntemlerin kullanması, sportif alanda gelen başarıyı da
arttıracaktır. Sarıkabak (2018) sporda duygusal zekâ tanımını:
“Sporcunun kendi duygu durumu ve fiziksel özellikleri ile branşına ait
fiziki gereklilikleri kavraması, rakibin ve takım arkadaşları ile branşın
gerektirdiği duygu durumlarının farkında olarak, onların fiziksel
özelliklerini iyi değerlendirmesi ve tüm bu özellikleri kullanarak,
profesyonelce süreci yönetmesi” şeklinde yapmıştır.