Ekoloji ve ekolojist hareketler Research Papers (original) (raw)
İnsanın doğanın bir öğesi olması itibarıyla, iklim, coğrafya ve benzeri koşullar, insanın düşünsel yaşamında da belirleyici bir etken olmuştur. Yazılı tarih öncesinde, ilkel avcı toplayıcı aşama ile üretim aşaması arasındaki ayrım... more
İnsanın doğanın bir öğesi olması itibarıyla, iklim, coğrafya ve benzeri koşullar, insanın düşünsel yaşamında da belirleyici bir etken olmuştur. Yazılı tarih öncesinde, ilkel avcı toplayıcı aşama ile üretim aşaması arasındaki ayrım üstünden uygarlığı meydana getiren temel neden, dış koşulların insan yaşamı üstündeki etkisine bağlıdır. Özellikle, aynı zamanda dinlerin ve insan uygarlıklarının doğuşuna da coğrafî kaynaklık eden Antik Ege-Mısır-Arap-Hint-Çin ve nihayet modern Avrupa uygarlıklarının, Orta-Ilıman kuşak üstünde yer alması, iklim ve coğrafya koşullarının insan düşüncesi ve uygarlık üretimi üstündeki bu etkisinin göstergelerindendir. Nitekim, Tarihsel süreç içerisinde, modernite öncesi dönemde, aynı zamanda birer siyasal düzeni ifade eden dinler, özellikle Animizm, Şamanizm gibi doğa olaylarını kutsayan inanç sistemleri ve dinler, doğanın insan yaşamı üstündeki belirleyici etkisini ortaya koyan içeriklere sahiptirler. Din örneğinde açıkça görüldüğü gibi, coğrafya ve iklim temelinde dış yaşam koşulları, insanların sadece günlük yaşamının değil, buna bağlı olarak düşünsel yaşamının da belirleyici gücünü ve çerçevesini oluşturmuştur. İbnî Haldûn, Montesquieu, Marx ve Engels gibi daha birçok siyasal düşünür, kuramsal önermelerini, doğa ile insanın var oluşu ve bu bağlamda kişiliği ile bilinci arasındaki ilişkiye dayalı bu veri üstünde kurmuşlardır. Nihayet, bir bütün olarak Aydınlanma düşüncesi, Pozitivist bilim felsefesi ile, Newton, Kopernik ve Darwin’in bilimsel kuramları başta olmak üzere, tüm düşünsel yapılanmasını doğal işleyişe ve yasalara dayandırmıştır. Sadece doğa bilimleri değil, Tarih, Ekonomi, Sosyoloji, Siyaset gibi sosyal bilimler kategorisindeki tüm bilim dalları da bu temel yapılanmadan etkilenmişlerdir. Örneğin, John Locke’un ve Thomas Hobbes’un temsilindeki ‘Doğal Hukuk’, Adam Smith’in ‘Piyasa Dengesi-Doğal Denge’, Herbert Spencer’in ‘Sosyal Darwinizm’i, Nazizm örneğindeki Irkçılık-ulusun genetik tanımı anlayışı, bu etkinin izlerini taşıyan kuramsal önermelerdendir. Çevrecilik, Yeşiller Hareketi, Eko-Sosyalizm, Eko-Anarşizm, İlkelcilik (Primitivizm) gibi son döneme ait düşünsel ve politik yeni yapılanmalar da bu sürecin günümüze uzantılarıdır. Bu çalışma, doğal koşulların ve etkenlerin, bu bağlamda doğa bilimlerinin, siyasal düşünceye katkılarını ve etkilerini işlemek amacıyla hazırlanmıştır.