Industrial Heritage Research Papers - Academia.edu (original) (raw)

Sanayi devrimiyle beraber yeni kentleşme sorunları da gündeme gelmiştir. Fabrikaların kentlerde açılmaya başlaması, kırdaki tarımla uğraşan nüfusu kente çekmiş, kentler giderek kalabalıklaşmaya başlamıştır. Suyun sanayide kullanılması,... more

Sanayi devrimiyle beraber yeni kentleşme sorunları da gündeme gelmiştir. Fabrikaların kentlerde açılmaya başlaması, kırdaki tarımla uğraşan nüfusu kente çekmiş, kentler giderek kalabalıklaşmaya başlamıştır. Suyun sanayide kullanılması, gündelik hayattaki kullanımını aksatmış ve bu koşullar altında giderek kalabalık olmaya başlayan kentler yaşanamaz hale gelmiştir. Bu olumsuz kent yaşantısının parçası olan ve “Başka bir kent mümkün mü?” sorusunu soran Robert Owen, St Simon, Etienne Cabet, Jean Baptiste Godin ve Charles Fourier kent ve kır hayatının olumlu yanlarını bir araya getirerek, yaşanılır yeni şehirler kurgulamış, 19. ve 20. Yüzyılın üretim mekanlarının temeli olan fikirleri ortaya atmış ve hatta bazılarını inşa etmişlerdir. Bu yeni şehirler kentlerden uzakta, kır ve kent hayatının olumlu yanlarını hemhal ederek, yeni bir şehir ve yaşam önerisi olarak inşa edilmiştir.
Bu tez “yeni şehir” kavramını 20. yüzyılın yeni şehir önerisi Ebenezer Howard’ın Bahçe Şehir’i üzerinden ele almaktadır. Bu tezde Bahçe Şehir’lerin yerleşme biçimden çok, inşa edilme, yayılma ve farklı coğrafyalarda yeniden yorumlanma biçimleri üzerinden “yeni şehir” kavramının alt nedenleri görünür kılınmıştır. Birinci Dünya Savaşı sonrasında ve İkinci Dünya Savaşı öncesinde inşa edilen Bahçe Şehir’ler üzerinden Bahçe Şehir’leri çeşitlendiren ve üretim ilişkilerinin belirleyen politikalar tartışmaya açılmıştır. Bu tezde Birinci Dünya Savaşı sonrasında inşa edilen ve Bahçe Şehir’in ideolojik ve yaşamsal olarak izlerinin görüldüğü Sümerbank’ın ilk beş dokuma ve iplik fabrikası’na; Kayseri, Ereğli, Nazilli, Bursa ve Malatya’ya odaklanılmaktadır.
1930’lu yıllarda devletçi ekonomi modelinin bir sonucu olarak inşa edilen bu fabrikalar, yalnızca bulundukları kentte bir istihdam alanı yaratmayıp, erken Cumhuriyet dönemi yaşam pratiklerinin tanıtımı için de bir araç olmuşlardır. Türkiye Cumhuriyetinin ekonomik ve sosyal kalkınmasının temelini atmış ve lokomotifi olmuşlardır. Bu tez bu fabrikalara bugünden bakmaktadır. Erken Cumhuriyetin devletçi ekonomi politikalarının var ettiği bu fabrikalar, 2000’li yıllarda serbest ekonomi politikalarının gerekliliklerini karşılamadıkları ve rekabetçi piyasa koşullarına yenik düştükleri için kapatılmış, özelleştirilmiş, yıkılmış veya dönüştürülmüştür. Bu fabrikalar üzerinden mekanı var eden ve üretim ilişkilerini belirleyen politikalar değiştiğinde önce mekanın sonra da o mekanda gerçekleşen davranış pratiklerinin nasıl değiştiği yapılan arşiv taraması ve yerinde yapılan tespit ve belgelemelerle karşılaştırılmış ve görünür kılınmıştır.
Fabrikaların Cumhuriyetin hafızasındaki yeri ve bir endüstri mirası olma özelliği bu tezin motivasyonunu oluşturmuştur. Sonucunda da korunmuş, dönüştürülmüş veya yıkılmış bu fabrikalarla ilgili araştırma sorularına cevap olan tutarlı bir tez ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Bu fabrikalara bugünden bakarak “Mekanın üretim ilişkilerini belirleyen politikalar değiştiğinde mekan kendini hangi işlevlerde ve formlarda var eder?” sorusuna cevap aranmıştır. Albayrak Tekstil’e satılan Ereğli, Marmara Girişim Grubuna satılan Malatya, belediyeye devredilerek Merinos Park’a dönüştürülen Bursa, üniversite kampüsüne dönüştürülen Kayseri ve Nazilli’de yer alan Sümerbank Dokuma ve İplik Fabrikaları bu tezin vaka analizini oluşturmuştur.