Kelenderis Research Papers - Academia.edu (original) (raw)
Kitabın, 50 yılı aşkın bir sonra Türkçeye tercümesinde, metinlerin arkeoloji ve sanat tarihi disiplinlerinin gerektirdiği "grammatika"ya dönüştürülmesi ve metnin özgün yapısını değiştirmeden bunun gerçekleştirilmesi için yoğun çaba... more
Kitabın, 50 yılı aşkın bir sonra Türkçeye tercümesinde, metinlerin arkeoloji ve sanat tarihi disiplinlerinin gerektirdiği "grammatika"ya dönüştürülmesi ve metnin özgün yapısını değiştirmeden bunun gerçekleştirilmesi için yoğun çaba harcanmış; çok zorunlu gördüğümüz kimi yerlerde de, "Redaktörün Notu" denilerek gerekli açıklamaların yapılması yoluna gidilmiştir. Arkeolojik buluntuların ya da taş, maden, alçı, kaya resmi gibi anıt ve malzemelerin üzerindeki eşyaların/nesnelerin ya da tekniklerin adlandırılması, ayrıca üzerinde düşünülmesi gereken sorunlardan biridir. Günlük hayatta kullanılan "kap-kacak" tabirinin, hatta çanak, kap ya da kâse gibi terimlerin, çoğu kere, ele alınan eşyayı tanımlamakta yetersiz kaldığı da bilinir. Bu konuda, SER-ODJAV'ın da pek çok yerde tereddüt yaşadığı anlaşılıyor. Çin'de, örneğin Shang Hanedanlığı zamanında üretilen bronz eşyaların ya da Helenistik çağın kap formlarının her birinin farklı adlarla literatürde yer aldığı düşünülecek olursa, bu konuda da bir hayli yol kat edilmesi gerektiği açıktır. Böyle bir gözlem, "khün chuluu" tabiri için de söz konusudur. Bağımsız bir heykel olarak vasıflandırılamayacağı için insan heykeli denilmesi uygun düşmeyen bu arkeolojik materyalin, her ne kadar "kişi taş" tabiri daha uygunsa da, Moğolca metindeki gibi "adam taş" olarak değil, "insan taşı" olarak tercüme edilmesi daha doğrudur. Bu bağlamda, "insan taşları"ndaki, özellikle giyim-kuşam ayrıntıları, kemer süsleri ve takılar kadar, belli ki her biri özel adlara sahip olduğu hâlde bıçak, kama, hançer, çakı ya da kılıç diye tanımlanan silâhların tarif ve tasvirlerinin tercümelerinde de epey bir zorluk yaşandığı rahatlıkla tahmin edilebilecektir. Sonuç olarak, bu kitabın, Moğolistan'daki erken Türk Dönemi'ne ait anıtlar, özellikle Tonyukuk ve Köl-Tigin anıt-mezarlarında gerçekleştirilen arkeolojik kazılar ve ortaya çıkan buluntular, insan taşları, damgalar ve kaya resimleriyle ilgilenenler için, ilk elden bilgi edinebilecekleri önemli bir kaynak olarak kullanılacağı umut edilebilir.