Orta Doğu Research Papers - Academia.edu (original) (raw)

Sadece coğrafya olarak değil, siyasi olarak da genişliği olan, pek çok bilinemezlerin, karmaşık ilişkilerin, sorunların ve çatışmaların, ihanetlerin ve dostlukların, birleşme adına yapılan ayrışmaların, homojen zannedilen heterojenliğin,... more

Sadece coğrafya olarak değil, siyasi olarak da genişliği olan, pek çok bilinemezlerin, karmaşık ilişkilerin, sorunların ve çatışmaların, ihanetlerin ve dostlukların, birleşme adına yapılan ayrışmaların, homojen zannedilen heterojenliğin, tam olarak kavranamadığı için bazılarınca kaynayan kazan, bazılarınca bataklık olarak tanımlanan, bazılarına göre istikrarsızlığın ve geri kalmışlığın bazılarına göre petrolün ve zenginliğin merkezi olan Orta Doğu, üzerine çok şey söylenen ama çok az bilinen bir coğrafyadır. İnsanlık tarihi burada başlayıp burada devam etmiştir. Tarihsel olaylara yön veren gelişmeler burada yaşanmış, geleneksel ve modern imparatorluklar için üzerinde mücadele edilmeye değer bulunmuş, her şeye rağmen vaz geçilememiştir. Böylesine tarihsel, kültürel ve toplumsal birikimi zengin ve böylesine ekonomik, stratejik ve siyasal açıdan önemli bir bölge hakkında söz söylemek kolay gibi gözükse de üzerine yazı yazmak gerçekten oldukça zor. Aslında zor olduğu detaylara inildikçe anlaşılıyor. Yaklaşık 20 yıllık dersin birikiminin kitap haline getirilmesi isteğinin bir yansıması olmaktan öteye, özellikle Basra Körfezi itibariyle bir doktora ve daha sonra üzerine iki kitap yazdığım bu bölgenin bir çırpıda anlaşılacak ve kolayca üstesinden gelinecek bir konu olmadığını aslında biliyordum. Özellikle son on yılın yoğun çalışmasının ürünü olan bu kitabın hazırlanması elbette masa başında oturarak yapılamazdı. Diğer bir ifadeyle Beyrut sokaklarında, Cüniye’de, Zahle’de, Şuf dağlarında, Sur’da ve Sayda’da bulunmadan, Lübnan’ı ve Lübnanlıyı Lübnan’da görmeden anlamak ne kadar imkânsızsa Filistinli çocuğun ve gencin heyecanını vatan sevgisini, korkusunu ama aynı zamanda cesaretini gözlerine yakından bakmadan, El-Halil’i görmeden, Kudüs’ü, El-Aksa’yı, İsrail tanklarını, Cenin’i, Ramallah’ı görmeden de anlamak zor. Gerçekten anlaşılamaz. Bu denli politika farklılıkları, neden belli sorunlarda bir araya gelemediklerini, Araplar arası birleşmelerin hep yeni bir ayrışmaya
yol açtığını Kahire’de, Amman’da Riyad’ta Cidde’de Şam’da bulunmadan, onların geriden çok benzediği zannedilen farklılıklarını, endişelerini, kaygılarını, nefretlerini ve dostluklarını yerinde görmeden onlarla dostluklar kurmadan imkânsız. İşte bu çalışma böyle özgün ve uzun bir çalışma ve çok sayıda olay, yer ve kişinin tanıklığıyla toplanan birikimin sonunda oluşmuş oldukça yorucu, ama sonuçta ortaya çıkan çalışmayla yorgunluğu unutturan bir sürecin ürünü. Bütün bunlara rağmen ilk baskısının üzerinden yaklaşık sekiz yıl geçmiş olan bu çalışma yine benzer süreçlerin defalarca tekrarlanması, Fas’tan Umman’a, İran’dan Yemen’e uzanan geniş coğrafya defalarca tekrarlanan seyahetlerle ve farklı kesimlerle yapılan görüşmelerle olgunlaşmış ve değişimin kendisi ve nedenleri yerinde gözlemlenmiştir.