Porter Research Papers - Academia.edu (original) (raw)

Özge BÜYÜK Emel CAN Sanayi Devrimi’nden ve 2. Dünya Savaşı’ndan sonra ekonomik büyüme ve istihdam açısından vazgeçilmez bir unsur olan sanayileşme, bazı sorunlara da neden olmuştur. Sanayileşmedeki hızlı gelişim, şehirleşmeyi de... more

Özge BÜYÜK
Emel CAN
Sanayi Devrimi’nden ve 2. Dünya Savaşı’ndan sonra ekonomik büyüme ve istihdam açısından vazgeçilmez bir unsur olan sanayileşme, bazı sorunlara da neden olmuştur. Sanayileşmedeki hızlı gelişim, şehirleşmeyi de etkilemiş; önceleri çeşitli nedenlerle kent merkezleri ve çevresinde yer alan işletmeler, zamanla kentlerin gelişimini olumsuz etkilemiştir. İşletmelerin büyümesiyle yatırımlar artmış ve yerleşim alanlardaki olumsuz etkiler daha çok hissedilmeye başlanmıştır. Endüstriyel işletmelerin çoğalmasıyla sistemsiz ve plansız şekilde kümeleşen
irili ufaklı sanayi kuruluşları, kentlerin görünümünü etkilemiştir. Böylece, sanayi faaliyetlerinin birlikte yürüdüğü, çevre sorunlarının kolay çözüldüğü, altyapı hizmetlerinin hazır sunulduğu, ağırlıklı olarak küçük ve orta ölçekli sanayinin faaliyet gösterdiği OSB modeli gündeme gelmiştir (Şahin ve diğ., 2016; Özer, 2008).
1. ORGANIZE SANAYI BÖLGELERI
OSB’ler, uygun bir alanda elektrik, ulaşım, su, kanalizasyon, ilk yardım gibi
olanaklarla donatılmış, genel ve teknik hizmetlerin sağlandığı, ekonomik ölçekli gruplanmış fabrikaların yerleşim birimleridir (Eyüboğlu, 2005). Bu bölgeler, sanayinin planlı, düzenli bir ortamda gelişmesine imkân sağlarken; işletmelerin yer seçim kararını kolaylaştırmakta ve üretim sürecinde bir dizi avantaj sunmakta (Damalı, 2000), düzenli şehirleşme ve istihdamın geliştirilmesinin yanı sıra alt yapı hizmetleriyle de kuruluş yeri üstünlüğü sağlamaktadır (Eyüboğlu, 2005). OSB’lerin sağladığı olanaklar, verimliliği arttırırken; maliyetleri düşürme avantajıyla karlılığı yükseltmektedir. OSB’ler, sistemli ve düzenli çevre stratejilerinin oluşturulması ve kuvvetli sanayileşme politikalarının yaşama geçirilmesi açısından önem arz eden yerleşimlerdir ve örneklerine tüm dünyada rastlanmaktadır. OSB’lerin, çevreye duyarlı düzenli kentleşmenin yanı sıra bölgelerin ekonomik ve sosyal yapılarının gelişmesine de önemli katkıları vardır (Koç ve Bulmuş, 2014).1.1. Organize Sanayi Bölgelerinin Tarihsel Gelişimi
19. yy. sonlarına doğru sanayinin öneminin artmasıyla; işletmelerin işbirliklerini sağlamak, çalışanların yeteneklerini geliştirmek amacıyla, fabrikaların kurulabileceği alt yapıların oluşturulması amaçlanmıştır. İngiltere’nin Manchester kentinde 1897’de kurulan Trafford Park, bunun ilk örneğidir. Sonraki yıllarda birçok ülkede benzer sanayi bölgeleri oluşturulmuştur (Cansız, 2008). Türkiye’de 60’larda başlayan planlı kalkınma döneminde sanayileşmeye önem verilmesi, özel
sektörün desteklenmesi, sanayinin lokomotif sektör olması vb. uzun vadeli hedefler belirlenmiştir (1.Kalkınma Planı, 1963). Bu hedefler doğrultusunda 1961’de
kurulan Bursa OSB, 1966’da resmi olarak hizmet vermeye başlamıştır (http://www.bosb..). OSB’lerin hızla çoğalması ve ekonomide önemlerinin artması tüzel kişilikten yoksun olmaları sebebiyle yasal düzenleme gerektirmiş ve 2000’de 4562 sayılı OSB Kanunu çıkarılmıştır (https://www.oaib...).
1.2. Organize Sanayi Bölgelerinin Statüleri
OSB Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra çeşitli mevzuat düzenlemeleri gerçekleşmiştir. Uygulamalarda tespit edilen eksikler nedeniyle 17.01.2008 tarih ve 26759 sayılı Resmi Gazete’de “Organize Sanayi Bölgeleri Yer Seçimi Yönetmeliği” ve 22.08.2009 tarih ve 27327 sayılı Resmi Gazete’de “Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği” yayınlanmış ve yeni bazı düzenlemeler yapılmıştır
(https://osbuk.org...). OSB’lerin kuruluş ve işletme işlemleri ilgili yönetmeliklere tabidir. Ülkemizde 334 adet Organize Sanayi Bölgesi mevcuttur. Bunlar 5 ayrı statüdedir:
Karma OSB’ler: farklı sektörlerde faaliyet gösteren üretim tesislerinin yer aldığı bölgelerdir.
İhtisas OSB’leri: aynı sektör ve alt sanayi kollarının üretim gerçekleştirdiği; kendi içlerinde bir bütünlük taşıyan sanayi yatırımlarının bir araya geldiği bölgelerdir.
Özel OSB’ler: gerçek veya tüzel kişiler tarafından kendi mülkleri üzerine kurulan üretim bölgeleridir.
Tarıma Dayalı İhtisas (TDİ) OSB’leri: hayvansal veya bitkisel üretim gerçekleştiren işletmelerin ve bu işletmelerde üretilen ürünlerin işlenmesine yönelik sanayi tesislerinin yer aldığı mal ve hizmet üretim bölgeleridir. Islah OSB’leri: 1/7/2017’den önce mer’i plana göre yapılaşan sanayi tesisi alanlarının ıslahı ile oluşan bölgelerdir. Ülkelerin, ekonomik gelişimlerinde önemli rol oynayan sanayi işletmelerini ortak alanlarda toplayıp etkin faaliyet sahaları oluşturmak, desteklemek, aralarındaki ilişkileri geliştirmek, çevre sorunlarını en aza indirmek, doğru kentleşme
ortamı sağlamak amacıyla politikalar belirlenmektedir. OSB’lere benzer şekilde önem verilmekte olan ülkemizde bu bölgelerin kuruluş amaçları:
• Sanayinin disipline edilmesi ve az gelişmiş-gelişmekte olan bölgelerde yaygınlaştırılması,
• Kentlerin planlı biçimde gelişmesi,
• Tamamlayıcı ve yan ürünleri teşvik eden girişimcilerin bir arada olmaları,
• Verimlilik ve kar artışının sağlanabilmesi,
• Tarım alanlarının sanayi tarafından tahribinin önlenmesi,
• Sağlıklı, ucuz, güvenilir ortak altyapı ve tesisler kurulması,
• Ortak önlemler ile çevre kirliliğinin önüne geçilmesi,
• Bölgelerin kendi organlarınca yönetilirken aynı zamanda devlet gözetiminde olmasıdır (https://www.oaib...).
2. KÜÇÜK VE ORTA BÜYÜKLÜKTEKI İŞLETMELER (KOBİ)
Tüm ülke ekonomileri açısından KOBİ’ler, düşük yatırım maliyetleriyle yeni iş olanakları yaratmaları, işsizlik sorununa çözüm olmaları, kişisel tasarrufları teşvik etmeleri, büyük işletmelerin yan sanayi tamamlayıcıları olmaları ve rekabet gücünü artırmaları konusunda son derece önemli ekonomik birimlerdir (Karadeniz ve diğ., 2015). Ülkelere göre değişiklik göstermekte olan KOBİ tanımı ülkemizde Resmi Gazete’nin 24.06.2018 tarihli sayısında Bakanlar Kurulu’nca yayımlanan 2018/11828 sayılı BKK ile belirlenmiştir. Buna göre KOBİ: “250 kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi
biri 125 milyon Türk Lirasını aşmayan ekonomik birimler veya girişimler” e (T.C Resmi Gazete, 2018) verilen isimdir. Dünyadaki üretim, büyük ölçüde KOBİ’ler tarafından karşılanmaktadır. AB’deki tüm işletmelerin %99’unu temsil eden KOBİ’ler, özel sektör istihdamının 2/3’üne sahiptir (Topal ve diğ., 2019). Benzer bir durum ülkemiz için de geçerlidir. TÜİK’in 2019 İş Kayıtları verilerine göre; ülkemizde toplam 3 milyon 646 bin 392 KOBİ ölçeğinde işletme bulunmakta olup; bu sayı, var olan işletmelerin %99.83’üne denk gelmektedir. Ayrıca Türkiye’de ithalatın %36’sı, ihracatın
%55,42’ü, istihdamın %64,1’i yine KOBİ’ler tarafından gerçekleşmiştir. Türkiye’de dış ticarette faaliyet ana alanına göre ihracatının %57,5’i, ithalatının ise %56,5’i sanayi sektörüne aittir. 2019’da ana faaliyeti ticaret olan girişimlerin ihracattaki payı %38,9 ithalattaki payı ise %31,6’dır. Bununla birlikte 2019’da sanayi sektöründe ihracatının %69,3’ü, 250+ kişi çalışanı olan büyük ölçekli girişimlerce yapılmıştır.Ticaret sektörünün ihracatının %91,4’ünü ise 1-249 kişi çalışanı olan KOBİ’ler gerçekleştirmiştir. Sanayi sektöründeki ithalatta 250+ kişi çalışanı olan büyük ölçekli girişimlerin payı %80 olurken; ticaret sektörü tarafından yapılan ithalatın %68,7’si, 1-249 kişi çalışanı olan KOBİ’lere aittir (TÜİK, 2019). Sanayi sektöründe ihracat ve ithalat, büyük oranda 250+ kişi çalışana sahip büyük işletmeler tarafından gerçekleştirilmektedir. Türkiye’de KOBİ’leri, KOSGEB, Tarım Bakanlığı, teşvikler, kalkınma ajansları ve kamu bankaları desteklemektedir (Topal ve diğ.,
2019). Buna rağmen üretim ve istihdamda en önemli yükü üstlenen sanayi sektöründeki KOBİ’lerin, dış ticarette etkin olmadıkları gözlenmektedir. Ülke ekonomilerinin temelini oluşturan KOBİ’lerin bir diğer önemi de, hemen her bölgeye yayılmış olmaları dolayısıyla ekonomik kalkınmanın dengeli şekilde yayılmasını sağlamalarıdır. Bu işletmeler, büyük işletmelerin kalıplaşmış ürünlerine alternatif
mamulleriyle ülke içi pazarın açıklarını da kapatmaktadırlar.
Öte yandan küçük işletmelerde yöneticiler koordinasyonda sıkıntı yaşamazken; işletme büyüdükçe ve departmanlar arttıkça ciddi yönetsel sıkıntılar ortaya çıkmaktadır. İşletmeler gelişirken etkinlik ve verimlilik yitirilmekte, planlar vaktinde yerine getirilememekte ve amaçlanan hedeflere ulaşılamamaktadır. KOBİ’lerde organizasyon ve yönetim problemlerini 5 başlıkta toplamak mümkündür.
Bunlar: planlama, organizasyon, yürütme, koordinasyon ve kontrol sorunlarıdır. KOBİ'lerde genellikle planlamaya gereken önem verilmemektedir. Ancak planlama, büyük işletmelere nazaran KOBİ’lerde daha önemli bir yere sahiptir. Çünkü bu işletmeler hatalı, eksik planlama kaynaklı hatalarını giderebilecek kaynaklara sahip olmayabilirler (Özgener, 2003). Çoğunluğu OSB’ler dahiline yer alan KOBİ’lerin sorunlarını aşabilmeleri için stratejik analiz ve planlara özel önem göstermeleri gerekmektedir. Dolayısı ilgili işletmelere yol haritası olabilmesi amacıyla
sonraki bölümde uygulanabilecek analiz ve dahası stratejilere dair yöntem ve önerilere yer verilmiştir.
3. STRATEJI OLUŞTURMA: DURUM BELIRLEME ANALIZLERI VE
İŞ STRATEJISI OLUŞTURMA
Tüm işletmeler gibi OSB’lerde yer alan KOBİ’ler de çevrelerinden doğrudan ya da dolaylı biçimlerde etkilenmektedir. Bu etkilerin belirlenebilmesi için iç ve dış çevre analizleri gerçekleştirilmekte; ardından stratejik planlar yapılmaktadır.
Stratejik planlar, yoğun rekabet ortamında işletmelere avantaj sağlayarak daha başarılı olmaları için yol haritaları çizmektedir. Böylece dış çevrede var olan fırsat ve tehditlerle, iç çevrede mevcut bulunan varlık ve yeteneklerin sağladığı üstünlük ve yarattığı zayıflıklar bir matris üzerinde sistematik biçimde belirlenebilmektedir (Ülgen ve Mirze, 2004). İşletme tarafından mevcut güçlü ve zayıf yönlerin, ayrıca muhtemel fırsat ve tehditlerin açıkça bilinmesi ve analiz edilmesi; yöneticilerinin stratejik seçimlerini kolaylaştıracak faktörlerdendir.