Sumerian Religion Research Papers - Academia.edu (original) (raw)

Mezopotamya'da kurulan medeniyetlerden en eskisi Sümer medeniyetidir. Bu medeniyeti incelemeye geçmeden önce, şu birkaç noktanın altını çizmekte yarar var. Mezopotamya kelimesi, Eski Yunancada mesos (orta) ve potamos (ırmak) kelimelerinin... more

Mezopotamya'da kurulan medeniyetlerden en eskisi Sümer medeniyetidir. Bu medeniyeti incelemeye geçmeden önce, şu birkaç noktanın altını çizmekte yarar var. Mezopotamya kelimesi, Eski Yunancada mesos (orta) ve potamos (ırmak) kelimelerinin birleşmesiyle oluşmuştur ve "ırmaklar ortasında kalan yer" anlamındadır. Dicle ve Fırat ırmakları arasında kalan Mezopotamya'ya Araplar, Beynnennehr adını vermiş; Tevrat'ta ise bu bölgeye Sincar denilmekte. Zaman içinde bölgeye Sâmiler, Gutiler, Fenîkeliler ve İbrâniler başta olmak üzere, çok sayıda kavim yerleşmiş. Sümerlerin yaşadığı coğrafya, bugünkü Bağdat'tan Basra Körfezi'ne kadar uzanan coğrafya. Burada ilk yerleşimlerin MÖ 4000'ler ve 3500'ler arasında Obeytlilerle başladığı sanılmakta. Kökenleri tam olarak bilinmese de Obeytlilerin, Sâmi ırkından olmadıklarına dâir genel bir kabûl var. Güney Mezopotamya'ya kuzeyden inen Sâmilerin Obeytlilerle kaynaşması ve bölgeye Sümerlerin gelmesiyle, ortaya melez bir ırk çıktı. İlk Obeytlilerin ise İran üzerinden buraya geldiği sanılmakta. Bu kavmin gerçek adı bilinmiyor, kurdukları yerleşim bölgelerine âit hemen tüm kalıntıların Tel El-Obeyt köyünde bulunmasından dolayı onlara Obeytliler denilmekte. Obeytlilerin yanlarında İran medeniyetinden birçok unsur getirdikleri düşünülmekte. Söz gelişi, tarıma elverişli olmayan toprakları elverişli hâle getirmeyi sağlayacak yöntemler, bunu gerçekleştirecek araç ve gereçler, çanak çömlek yapımcılığı gibi konular, bu şekilde değerlendirilmekte. Kimi târihçiler, Sümer medeniyetine Obeyt kültürünün özgün katkılarının olduğunu düşünmekte; kimi târihçiler ise Obeytlilere özgü bir kültürün aslında olmadığını savunmakta. Fakat, şurası kesindir ki Obeytliler, Güney Mezopotamya'da tarımcılığın başlamasına ilk ve en önemli katkıyı yaptılar. Daha sonra Sümerler, bataklıkları kurutup su depoları ve sulama kanalları inşâ ettiler. Bu konularda gösterdikleri başarılar, onlara Sümer denilmesini sağladı. Nitekim Sümer kelimesi, yerel dilde Sum-Er şeklindedir ve anlamı, "su adamı" veya "suyu denetleyen adam"dır. Kimi araştırmacılara göre Sümerler, MÖ 4000'lerde Orta Asya'dan Mezopotamya'ya gelmiştir ve Eski Türklerle akrabadır; neolitik çağda yaşanan iklim değişiklikleri Orta Asya'da büyük kuraklıklar meydana getirince Mezopotamya'ya göç etmişlerdir. Kimi araştırmacılar ise Sümerlerin, Anadolu'ya oldukça yakın bir bölgeden MÖ 3300'lerde Mezopotamya'ya geldiğini iddiâ etmekte. Ayrıca Sümerlerin, Hint kökenli bir kavim olduğu ve siyasî anlaşmazlıklar nedeniyle Hindistan'dan göç ettiği de iddiâ edilmekte. Ne var ki Sümercenin, Hint-Avrupa dilleriyle herhangi bir akrabalığı yoktur ve Sümerlerin Hint kökenli bir kavim olduğunu doğrulayabilecek sağlam bir bulguya ulaşılamamıştır. Hint-Avrupa dillerinden farklı olarak Sümerce, çekimli bir dil değil, Türkçe gibi eklemeli bir dildir. Ekler ise Sâmi dillerinden farklı olarak ön ek biçiminde değil, Türkçe gibi son ek biçimindedir ve kök sözcüklerde herhangi bir değişiklik yapılmaz. Bu benzerlik, Sümerler ve Eski Türkler arasında bir akrabalık kuranların elini güçlendirecek türden bir benzerliktir. Sümerlerin siyasî ve toplumsal yaşamları da Eski Türklerinkine benzer özellikler taşımakta. Fakat tüm bunlar, akrabalık ilişkisini kabûl etmek için yeterli değildir; çünkü, kavimlerin yaşadığı benzer siyasî ve toplumsal koşullar, benzer kurum ve ilişki biçimleri doğurmaktadır. Mezopotamya'da tarımcılığın gelişmesi ve medeniyetlerin doğuşu kolay olmadı. Bölgeye su getiren Dicle ve Fırat ırmakları, her mevsim cömert davranmıyor; yaz aylarında su bulmak mümkün olmuyordu. Bu nedenle, büyük su depolarına ve sulama kanallarına 