ütopya Research Papers - Academia.edu (original) (raw)
Büyük sosyal hayal gücü, büyük tarihsel dönüşüm ve geçiş süreçlerinde ortaya çıkar. Nedeni açıktır. Tarihsel dönüşüm süreçleri ortaya, farklı sorunlar, ihtiyaçlar, tehditler, olanaklar, korkular, umutlar, öfkeler, iyimserlikler, tepkiler,... more
Büyük sosyal hayal gücü, büyük tarihsel dönüşüm ve geçiş süreçlerinde ortaya çıkar. Nedeni açıktır. Tarihsel dönüşüm süreçleri ortaya, farklı sorunlar, ihtiyaçlar, tehditler, olanaklar, korkular, umutlar, öfkeler, iyimserlikler, tepkiler, beklentiler, yıkımlar ve yeniden yapılanmalar, tıkanmalar ve yeni dinamikler, belirsizlikler … çıkartır. Bilinegelen önceki yaklaşımlar yetersiz kalır. İnsanlarda yaşamları ve gelecekleri üzerinde kontrolü kaybetme duygusu artar. Sosyal hayal gücünün devreye girdiği nokta burasıdır. Büyük etkide bulunmuş ütopyalar, bir yerde, insanın gerçek yaşam ve geleceği üzerinde kaybettiği kontrolü, hayali olarak kazanma çabasıdır. Bu açıdan ilk eşitlikçi/komünal topluluklarda büyünün işlevine benzerler. Doğa karşısında çok güçsüz ve zayıf olan ilk insanlar, büyüyle onu düzenlemeye ve başa çıkmaya çalışıyorlardı. Fakat onların safiyene büyüsünün sonraki dinlerden farkı, gerçek dünyadan ayrışmamış ve gerçek bir üretici güç olmasıydı. Ütopyalarda ise her şeyden önce mevcuttaki gibi yaşamak istememe ve yeni bir yaşam özlemi vardır. Tabii geçiş sürecinin büyük krizleri, çalkantıları, sıkışmaları, yıkımları karşısında uyumlu, huzurlu, mutlu bir toplum özlemi. Bunu gerçekleştirecek bilimsel devrimci teori, bilinç, örgütlülük ve toplumsal güç henüz ortada yoksa ya da yetersiz kalıyorsa, çoğu ütopyada olduğu gibi yeni bir gelecek özlemi, ilk sınıflı toplumlardan bu yana süregelen geçmişe dönük " altın çağ " özlemiyle de iç içe geçer. Geçmişteki " kaybedilmiş cennet " i geri getirme hayali ile tarihsel dönüşümün doğurduğu yeni olanak ve ihtiyaçları da gözeten geleceğin " ideal toplum " tasarımı iç içe geçer. Kimisinde ilki, kimisinde ikincisi ağır basar. Fakat tümünde kesin olan, mevcut durumun sert eleştirisi ve yadsınmasıdır. Bu açıdan, büyük tarihsel dönüşüm ve toplumsal alt üst oluş süreçlerinde, konum kaybeden veya yeni bir temelde oluşan sınıf ve kesimlerin henüz oldukça eklektik ve çelişkin durumlarına da tercüman olurlar. Paris Komünü ile Ekim Devrimi arasında geleceğe bakış İngiltereli sosyalist William Morris'in 1890 yılında yayınlanmış " Hiçbir Yerden Haberler " i, tam da böyle bir ütopyadır. İngiltere'de de büyük yankıları olan Paris Komünü ve ABD'de 8 saatlik işgünü (1 Mayıs) isyan ve hareketi sonrasında, dönemin en ileri kapitalist ülkesinde, emperyalist dönüşümün başlangıç evrelerinde yazılmıştır. Giderek tekelleşen kapitalist sanayileşme ve kentleşmenin yıkıcılığına, eziciliğine, yarattığı sefalete, her şeyi vasıfsızlaştırmasına büyük nefret duyar. Bir yandan tarihin çarklarını geri döndürmek ister; ortaçağın pastoral kır komünlerine, yaptığı işten yabancılaşmamış ve haz duyan zanaat emeğine, ihtişamlı Gotik kültürüne özlem duyar. Diğer yandan kendi döneminde ütopik görünse de, gerçek önemini 125 yıl sonra, bugün kazanan, daha ileri bir komünizm düşüncesinin bir dizi ipucunu ortaya koyar: Kent ve kırın bütünleştirilmesi çerçevesinde " bahçe şehirler " , doğanın korunması, tarihsel eserlerin modernist restarayona kurban gitmeden orijinal biçimleriyle korunması, sanatsal estetik tasarımın gündelik yaşama ve ürünlere taşınması, emeğin, üretimin ve bilginin sanatsallaştırılması, eğitimin kitabi olmaktan çıkartılıp yaşam, sanat, oyun ve doğayla bütünleştirilmesi gibi bir dizi önemli fikrin ilk mücidi ya da ilerleticisi, odur. Morris, dönem boyunca, özellikle ekonomik olarak daha geri kıta Avrupası ve Asya sosyalistlerinde çok ağır basan bilim, teknoloji, makinalaşma, mühendislik, sıkı merkeziyetçilik ve planlamaya dayalı sosyalizm anlayışları ve ütopyalardan kesin biçimde ayrılır. Prusya tipi kapitalistleşen ülkelerdeki, güçlü devlet, yasa, düzen, katı merkeziyetçilik, planlamacılık, hiyerarşi, teknikçilik, rasyonalizm, modernizm geleneğine karşılık o her zaman daha ademi-merkeziyetçi ve birey merkezli olmuş Anglo-Sakson ekolündendir. Hepsi bir yana, dahilik düzeyinde bir sanatçı, gündelik yaşam ürünleri tasarımcısı ve estetdir. Günümüzün moda deyişiyle bir " arzu politikacısı " dır. Dev