Visitor by purutyusuf on DeviantArt (original) (raw)

‘’Şimdi benim işim yolculuktur. Yalnız başıma, ağır yükten belim iki büklüm
olmuş kemiklerim ağrıyor, gidiyorum. Anların uzun yolu karşımda durmuş,
ufuklara kadar uzanmış. Bir menzilden, uzaktaki bir menzile kadar artık bir andır.
Böylece ben yüz binlerce, milyonlarca lâhzaları kat etmeliyim ki bir güne erişebileyim.
Bir gece-gündüze erişebileyim, hakeza iki gündüz ve geceye erişebileyim, üç gece ve
gündüze ulaşabileyim, dört gece ve gündüze, beş gece ve gündüze, altı gece ve gündüze…
Böylece dört haftaya ulaşabileyim. Bu dünyada hiç kimse bir haftanın kaç yıl,
kaç bin yıl olduğunuz bilmiyor. Baştan sona ebediyet olan haftaları kim biliyor?
Öyle haftalar vardır ki ebedidirler. Benim için ise sanki her zaman vardı bu haftalar.
Kim ne biliyor? Kim benim neler çektiğimi biliyor? Şimdi Allah’ın yer, gök,
yıldızlar, ağaçlar… her şeyi bir haftada yaratmasının manasını anlıyorum.
Anlamayanlar, varlığın bir haftada yaratılışını az bulanlar, ne kadar saftırlar.
Onlar neyi anlıyorlar ki? Bütün bu gitmeler, gitmeler, gitmeler, yolları kat etmeler,
menzilleri aşmalar, hep tekrar, hep tek düze, hep ümitsiz, hep habersiz, hep harap,
hep susuz… Yorgunum. Başka bir yirmi dört saati görüyorum şimdi…
Henüz başka bir uzun yirmi dört saatlik yolculuk… Milyonlarca uzun anlar
duruyor karşımda. Hepsini kat etmeliyim ki, şehre ve bayındırlığa ulaşayım.
Orada bir çeşmeye, bir ağaç gölgesine, yeşil bağlara ve göklere uzanan sahralar…
Bana bakıyorlar, ben de onlara bakıyorum. Tapınaktaki başları, ince ve uzun minare
gözlerini ve göklerin güzel cilvelerini seyrediyorum. Melekûtî aşkın celâl ve kudsiyet ışığı,
sırlı ve karışık ruhların istirahatgâhı olan bağlar, yeşil ağaçlar… Ben kendimde olan
o ruhu çıplak görüyorum. Benden ve gözlerimden başka kim o ruhu
bağ aynasında görebilir?''

Ali Şeriati