Abdullah Selim DOĞAN | Yalova University (original) (raw)
Uploads
Papers by Abdullah Selim DOĞAN
ملخص: يتناول هذا البحث وضع السوريين المقيمين في تركيا عقب زلزال شباط 2023 ، والمؤشرات الأساسية لح... more ملخص: يتناول هذا البحث وضع السوريين المقيمين في تركيا عقب زلزال شباط 2023 ،
والمؤشرات الأساسية لحياتهم في منطقة الزلزال، وتقييمًا لعملية هجرة السوريين داخل تركيا بعد
الزلزال، ثم يستعرض البحث الفرص والخدمات المقدمة للناجين السوريين من الزلزال الذي ضرب
عدة مدن تركية، ويركز في تقييمه على السوريين بعد الزلزال من منطلق معاناتهم صدمة مزدوجة
متمثلة في الحرمان بوصفهم «مهاجرين » والحرمان بوصفهم «ضحايا كارثة .»
الكلمات المفتاحية: الزلزال، السوريون، اللاجئون، الكارثة.
The current research deals with the situation of the Syrians residing in Türkiye during the February 2023 earthquake, the basic indicators of the life of the Syrians in the earthquake area, and an evaluation of the migration process of Syrians inside Türkiye after the earthquake. Then the research reviews the opportunities and services provided to the Syrian survivors of the earthquake that struck several Turkish cities, and the research focuses on the Syrians. After the earthquake, the research evaluated it in terms of the suffering of the Syrians from a double shock of deprivation as "migrants" and "victims of the catastrophe."
Dijitalleşen Dünyanın Çalışma Hayatında Dezavantajlı Gruplar, 2021
Teknolojik gelişme ve birikim, üretim teknolojilerinde kullanıldıktan yaklaşık bir asır sonra ins... more Teknolojik gelişme ve birikim, üretim teknolojilerinde kullanıldıktan yaklaşık bir asır sonra insanların yaşamlarını kolaylaştırması maksadıyla da kullanılmaya başlanmıştır. Bilgi ve iletişim teknolojileri özellikle 1970’li yıllardan itibaren ilerleme sağlamış, ağ teknolojileri ve bilgisayarlar geliştirilmiştir. Dünya teknolojik gelişmelere bağlı olarak 1980’li yıllardan itibaren yoğun bir dijitalleşme evresine girmiştir. Öyle ki içinde bulunduğumuz zaman dilimi “Dijital Çağ” olarak da tanımlanmaktadır. Kamu sektöründe veya özel sektörde hemen hemen her kurum ve kuruluş bu yeni çağa uyum sağlamayabilmek için çok büyük maddi kaynak ayırmakta ve bir o kadar da yoğun çaba sarf etmektedir. İnsanların özellikle içerisinde bulunduğumuz yüzyılda teknolojiye olan bağlılığı ve bu imkanların gelişmesi, yaşadıkları coğrafya üzerindeki sorunların çözümüne yönelik katkı sunmalarına olanak tanımaktadır. Bilgi çağı ve bilgi toplumu ile teknoloji toplumu arasındaki ilişki bu dönemlerde kurulmaya başlanmıştır. Teknolojinin değişim ve dönüşümü, insan yaşamını kolaylaştırmaya yönelik birtakım uygulamaları ve çözümleri gündeme getirmiştir. Tüm bu imkanlar doğrultusunda akıllı kent yaklaşımı yeni bir model olarak görülmüş, insan yerleşimlerinin sürdürülebilmesi ve kaliteli yaşamın sağlanması maksadıyla birçok uygulama karşımıza çıkmaya başlamıştır. Bununla birlikte yine 1980’li yıllarla birlikte Türkiye göç meselesi bakımından da hareketli yıllar yaşamıştır. Önceleri sadece bir geçiş ülkesi olarak anılan Türkiye artık bir son durak ülke olma durumuna gelmiştir. Özellikle 2011 yılında baş gösteren Suriye İç Savaşı ve buna bağlı olarak yaşanan kitlesel göç hareketleri Türkiye’de göç meselesinin bir kez daha yoğun bir şekilde gündeme gelmesine sebep olmuştur. Bugün Türkiye hem sınırları dahilinde hem de sınır ötesinde milyonlarca göçmen ve yerinden edilmiş kişinin sorumluluğunu üstlenmiş durumdadır. Bu yoğun göç hareketleri yaşanırken göçmenlerin dijital imkanlara erişimi hususu da önem arz eden bir mesele olarak karşımıza çıkmaktadır. Zira internet başta olmak üzere diğer birçok dijital imkana erişim noktasında göçmenler dezavantajlı bir grup olarak nitelendirilebilir. Bu çalışmada dijital dezavantajlı bir grup olarak göçmenler ele alınmaktadır. Göçmenlerin bilgi ve iletişim teknolojilerinin aktif olarak kullanıldığı akıllı kent altyapısını kullanma noktasında yaşadıkları sıkıntılar dijital imkanlara erişim boyutuyla irdelenmektedir.
Ekonomik ve Sosyal Boyutlarıyla Yaşlılık, 2021
Türkiye’de yaşlılara yönelik sosyal yardım ve hizmet uygulamalarının hukuki zemini ve kurumsal an... more Türkiye’de yaşlılara yönelik sosyal yardım ve hizmet uygulamalarının hukuki zemini ve kurumsal anlamda gelişim süreci ele alınmıştır. Bu bağlamda öncelikle yaşlılara yönelik sosyal yardım ve hizmet kavramı mevcut literatür göz önünde bulundurularak ele alınmış, ardından dünyada ve Türkiye’deki gelişim sürecine değinilmiştir. Daha sonra ise Türkiye’de yaşlılara yönelik sosyal yardım ve hizmet uygulamalarının yasal mevzuat (anayasa, yasalar, yönetmelikler) dahilindeki dayanakları incelenmiş ve kurumsal yapılanma sürecine değinilmiştir.
DİSİPLİNLERARASI SOSYAL HİZMET ÇALIŞMALARI - 1, 2020
Yalova Sosyal Bilimler Dergisi, 2019
Yaşam kalitesi çağımızın popüler başlıklarından biridir. Yıllar boyunca iktisatçılar, doktorlar, ... more Yaşam kalitesi çağımızın popüler başlıklarından biridir. Yıllar boyunca iktisatçılar, doktorlar, hemşireler, sosyologlar ve daha birçok akademisyen tarafından tartışılan kavram; son yıllarda sosyal politikacıların ilgi alanına dâhil olmuştur. Toplumu hem sahip oldukları olanaklar ve kaynaklar hem de bireylerin yaşadıkları hayata dair algıları üzerinden analiz etmeye yarayan yaşam kalitesi anlayışı gün geçtikçe daha fazla ülkenin ve uluslararası kuruluşun sosyal politika hedefi haline gelmektedir. Okullar toplumların geleceklerinin yazıldıkları yerlerdir. Özellikle üniversiteler geleceğin liderlerini yetiştiren kurumlardır. Toplumun refahı için bu kadar kilit durumda olan bir kurumun yaşam kalitesi araştırmalarının konusu olması sürpriz değildir. Yarının toplumunun kalitesi ancak bugünün üniversitelerinin yaşam kalitesi ile sağlanabilir. Ayrıca bu yaşam kalitesi salt bilgi paylaşımı sürecini değil, öğrencinin üniversiteye dair tüm tecrübelerini kapsamaktadır. Üniversite yaşam kalitesinin yükseltilmesi mutlu, huzurlu ve umutlu gençler anlamına gelmektedir. 2016-2017 eğitim-öğretim yılında Türkiye'de
üniversitelerde eğitim gören öğrenci sayısı 7.198.987 şeklindedir (https://istatistik.yok.gov.tr/). Yeni açılan üniversiteler Türkiye'deki öğrenci sayısının artmasını sağlarlarken, ekonomik problemler, fiziksel eksiklikler, öğretim elemanı sıkıntısı başta olmak üzere bir çok sorunla boğuşmaktadırlar. Bu sorunlar bu üniversitelerde eğitim gören öğrencilerin yaşam kalitesini de etkilemektedir. Bu çalışmada yaşam kalitesi kavramı ele alınarak, 2008 yılında kurulan ve öğrenci sayısı hızlı bir şekilde artan Yalova Üniversitesi öğrencilerinin yaşam kalitesine ilişkin algılarının ortaya konulması amaçlanmaktadır. Üniversite
Yaşam Kalitesi Ölçeğinin kullanıldığı çalışmada, kullanılmış, örneklem seçilirken tabakalama yöntemi kullanılmış ve 2016-2017 eğitim-öğretim yılında Yalova Üniversitesi’nde eğitim gören öğrencilerin %8’i anketi doldurmuşlardır.
Books by Abdullah Selim DOĞAN
Filiz Kitabevi, 2021
Türkiye, coğrafi konumundan dolayı uzun yıllardır transit göçlerin geçiş güzergâhı olan bir ülked... more Türkiye, coğrafi konumundan dolayı uzun yıllardır transit göçlerin geçiş güzergâhı olan bir ülkedir. Ancak son zamanlarda komşu ülkelerde yaşanan sosyal ve siyasal çalkantılar sebebiyle kitlesel göç alan bir hedef ülke haline gelmiştir. Özellikle 911 kilometre ile en uzun sınır komşusu olan Suriye’de 2011 yılında patlak veren iç savaş milyonlarca Suriyelinin Türkiye’ye göç etme zorunluluğunu doğurmuştur. Türkiye, krizin başından beri insani gerekçelerle Suriyelilere yönelik “açık kapı politikası” sürdürmüştür. Bunun neticesinde kitlesel ölçekte yaşanan göç dalgaları kamuoyu nezdinde göçmenlerin statüsü, vatandaşlık, ekonomik külfet, uyum ve güvenlik tartışmalarını beraberinde getirmiştir.
Suriye krizi başından beri geçici bir durum olarak ele alınmış ve Suriyeliler “misafir” olarak görülmüşlerdir. Ancak 2011 yılından beri geçen süre ve yakın gelecekte Suriye’ye geri dönüşü kolaylaştıracak gelişmelerin gözlemlenmemesi Suriyelilerle ilgili sürecin kalıcılığa doğru evirildiğini göstermektedir. Bu anlamda Türk vatandaşları ve Suriyeliler arasındaki etkileşimlerin incelenmesi elzemdir.
Ekin Yayınevi, 2020
Göç, insanlığın doğuşundan günümüze gelene kadar sürekli yaşanan bir olgudur. İnsanların göç etme... more Göç, insanlığın doğuşundan günümüze gelene kadar sürekli yaşanan bir olgudur. İnsanların göç etmesi neticesinde sosyal, ekonomik, siyasi ve kültürel etkileşimler yaşanmıştır. Bu alanlarda yaşanan etkileşimlerin bir sonucu olarak birçok toplumsal yapı ortaya çıkmıştır. Şehirler de bu yapıların başında gelmektedir. Yeryüzünde ilk insan topluluklarının görülmesiyle birlikte şehir benzeri yapıların ortaya çıktığı değerlendirilmektedir. Tarih boyunca yaşanan göç hareketleri de şehirlerdeki nüfusun yoğunlaşmasına katkı sağlamıştır. Geçmişten itibaren yaşanan göç hareketleri günümüzde halen gözlemlenmektedir. Türkiye’de de göç hareketleri Cumhuriyetin ilanından itibaren yaşanmaya devam etmiştir. Özellikle 1950’li yıllardan itibaren ekonomik ve politik faktörlerin ivme kattığı göç hareketleri Türkiye’de şehirleşme hızını da artırmıştır. Bu dönemde tarımda makineleşmenin artması, yeni tarım tekniklerinin uygulanması, tarım arazilerinin bölünmesi ve şehirlerde sanayileşmenin başlaması gibi faktörler neticesinde kırsal kesimlerden şehirlere yoğun nüfus hareketleri yaşanmıştır.
DİSİPLİNLERARASI SOSYAL POLİTİKA ÇALIŞMALARI - 1, 2020
ملخص: يتناول هذا البحث وضع السوريين المقيمين في تركيا عقب زلزال شباط 2023 ، والمؤشرات الأساسية لح... more ملخص: يتناول هذا البحث وضع السوريين المقيمين في تركيا عقب زلزال شباط 2023 ،
والمؤشرات الأساسية لحياتهم في منطقة الزلزال، وتقييمًا لعملية هجرة السوريين داخل تركيا بعد
الزلزال، ثم يستعرض البحث الفرص والخدمات المقدمة للناجين السوريين من الزلزال الذي ضرب
عدة مدن تركية، ويركز في تقييمه على السوريين بعد الزلزال من منطلق معاناتهم صدمة مزدوجة
متمثلة في الحرمان بوصفهم «مهاجرين » والحرمان بوصفهم «ضحايا كارثة .»
الكلمات المفتاحية: الزلزال، السوريون، اللاجئون، الكارثة.
The current research deals with the situation of the Syrians residing in Türkiye during the February 2023 earthquake, the basic indicators of the life of the Syrians in the earthquake area, and an evaluation of the migration process of Syrians inside Türkiye after the earthquake. Then the research reviews the opportunities and services provided to the Syrian survivors of the earthquake that struck several Turkish cities, and the research focuses on the Syrians. After the earthquake, the research evaluated it in terms of the suffering of the Syrians from a double shock of deprivation as "migrants" and "victims of the catastrophe."
Dijitalleşen Dünyanın Çalışma Hayatında Dezavantajlı Gruplar, 2021
Teknolojik gelişme ve birikim, üretim teknolojilerinde kullanıldıktan yaklaşık bir asır sonra ins... more Teknolojik gelişme ve birikim, üretim teknolojilerinde kullanıldıktan yaklaşık bir asır sonra insanların yaşamlarını kolaylaştırması maksadıyla da kullanılmaya başlanmıştır. Bilgi ve iletişim teknolojileri özellikle 1970’li yıllardan itibaren ilerleme sağlamış, ağ teknolojileri ve bilgisayarlar geliştirilmiştir. Dünya teknolojik gelişmelere bağlı olarak 1980’li yıllardan itibaren yoğun bir dijitalleşme evresine girmiştir. Öyle ki içinde bulunduğumuz zaman dilimi “Dijital Çağ” olarak da tanımlanmaktadır. Kamu sektöründe veya özel sektörde hemen hemen her kurum ve kuruluş bu yeni çağa uyum sağlamayabilmek için çok büyük maddi kaynak ayırmakta ve bir o kadar da yoğun çaba sarf etmektedir. İnsanların özellikle içerisinde bulunduğumuz yüzyılda teknolojiye olan bağlılığı ve bu imkanların gelişmesi, yaşadıkları coğrafya üzerindeki sorunların çözümüne yönelik katkı sunmalarına olanak tanımaktadır. Bilgi çağı ve bilgi toplumu ile teknoloji toplumu arasındaki ilişki bu dönemlerde kurulmaya başlanmıştır. Teknolojinin değişim ve dönüşümü, insan yaşamını kolaylaştırmaya yönelik birtakım uygulamaları ve çözümleri gündeme getirmiştir. Tüm bu imkanlar doğrultusunda akıllı kent yaklaşımı yeni bir model olarak görülmüş, insan yerleşimlerinin sürdürülebilmesi ve kaliteli yaşamın sağlanması maksadıyla birçok uygulama karşımıza çıkmaya başlamıştır. Bununla birlikte yine 1980’li yıllarla birlikte Türkiye göç meselesi bakımından da hareketli yıllar yaşamıştır. Önceleri sadece bir geçiş ülkesi olarak anılan Türkiye artık bir son durak ülke olma durumuna gelmiştir. Özellikle 2011 yılında baş gösteren Suriye İç Savaşı ve buna bağlı olarak yaşanan kitlesel göç hareketleri Türkiye’de göç meselesinin bir kez daha yoğun bir şekilde gündeme gelmesine sebep olmuştur. Bugün Türkiye hem sınırları dahilinde hem de sınır ötesinde milyonlarca göçmen ve yerinden edilmiş kişinin sorumluluğunu üstlenmiş durumdadır. Bu yoğun göç hareketleri yaşanırken göçmenlerin dijital imkanlara erişimi hususu da önem arz eden bir mesele olarak karşımıza çıkmaktadır. Zira internet başta olmak üzere diğer birçok dijital imkana erişim noktasında göçmenler dezavantajlı bir grup olarak nitelendirilebilir. Bu çalışmada dijital dezavantajlı bir grup olarak göçmenler ele alınmaktadır. Göçmenlerin bilgi ve iletişim teknolojilerinin aktif olarak kullanıldığı akıllı kent altyapısını kullanma noktasında yaşadıkları sıkıntılar dijital imkanlara erişim boyutuyla irdelenmektedir.
Ekonomik ve Sosyal Boyutlarıyla Yaşlılık, 2021
Türkiye’de yaşlılara yönelik sosyal yardım ve hizmet uygulamalarının hukuki zemini ve kurumsal an... more Türkiye’de yaşlılara yönelik sosyal yardım ve hizmet uygulamalarının hukuki zemini ve kurumsal anlamda gelişim süreci ele alınmıştır. Bu bağlamda öncelikle yaşlılara yönelik sosyal yardım ve hizmet kavramı mevcut literatür göz önünde bulundurularak ele alınmış, ardından dünyada ve Türkiye’deki gelişim sürecine değinilmiştir. Daha sonra ise Türkiye’de yaşlılara yönelik sosyal yardım ve hizmet uygulamalarının yasal mevzuat (anayasa, yasalar, yönetmelikler) dahilindeki dayanakları incelenmiş ve kurumsal yapılanma sürecine değinilmiştir.
DİSİPLİNLERARASI SOSYAL HİZMET ÇALIŞMALARI - 1, 2020
Yalova Sosyal Bilimler Dergisi, 2019
Yaşam kalitesi çağımızın popüler başlıklarından biridir. Yıllar boyunca iktisatçılar, doktorlar, ... more Yaşam kalitesi çağımızın popüler başlıklarından biridir. Yıllar boyunca iktisatçılar, doktorlar, hemşireler, sosyologlar ve daha birçok akademisyen tarafından tartışılan kavram; son yıllarda sosyal politikacıların ilgi alanına dâhil olmuştur. Toplumu hem sahip oldukları olanaklar ve kaynaklar hem de bireylerin yaşadıkları hayata dair algıları üzerinden analiz etmeye yarayan yaşam kalitesi anlayışı gün geçtikçe daha fazla ülkenin ve uluslararası kuruluşun sosyal politika hedefi haline gelmektedir. Okullar toplumların geleceklerinin yazıldıkları yerlerdir. Özellikle üniversiteler geleceğin liderlerini yetiştiren kurumlardır. Toplumun refahı için bu kadar kilit durumda olan bir kurumun yaşam kalitesi araştırmalarının konusu olması sürpriz değildir. Yarının toplumunun kalitesi ancak bugünün üniversitelerinin yaşam kalitesi ile sağlanabilir. Ayrıca bu yaşam kalitesi salt bilgi paylaşımı sürecini değil, öğrencinin üniversiteye dair tüm tecrübelerini kapsamaktadır. Üniversite yaşam kalitesinin yükseltilmesi mutlu, huzurlu ve umutlu gençler anlamına gelmektedir. 2016-2017 eğitim-öğretim yılında Türkiye'de
üniversitelerde eğitim gören öğrenci sayısı 7.198.987 şeklindedir (https://istatistik.yok.gov.tr/). Yeni açılan üniversiteler Türkiye'deki öğrenci sayısının artmasını sağlarlarken, ekonomik problemler, fiziksel eksiklikler, öğretim elemanı sıkıntısı başta olmak üzere bir çok sorunla boğuşmaktadırlar. Bu sorunlar bu üniversitelerde eğitim gören öğrencilerin yaşam kalitesini de etkilemektedir. Bu çalışmada yaşam kalitesi kavramı ele alınarak, 2008 yılında kurulan ve öğrenci sayısı hızlı bir şekilde artan Yalova Üniversitesi öğrencilerinin yaşam kalitesine ilişkin algılarının ortaya konulması amaçlanmaktadır. Üniversite
Yaşam Kalitesi Ölçeğinin kullanıldığı çalışmada, kullanılmış, örneklem seçilirken tabakalama yöntemi kullanılmış ve 2016-2017 eğitim-öğretim yılında Yalova Üniversitesi’nde eğitim gören öğrencilerin %8’i anketi doldurmuşlardır.
Filiz Kitabevi, 2021
Türkiye, coğrafi konumundan dolayı uzun yıllardır transit göçlerin geçiş güzergâhı olan bir ülked... more Türkiye, coğrafi konumundan dolayı uzun yıllardır transit göçlerin geçiş güzergâhı olan bir ülkedir. Ancak son zamanlarda komşu ülkelerde yaşanan sosyal ve siyasal çalkantılar sebebiyle kitlesel göç alan bir hedef ülke haline gelmiştir. Özellikle 911 kilometre ile en uzun sınır komşusu olan Suriye’de 2011 yılında patlak veren iç savaş milyonlarca Suriyelinin Türkiye’ye göç etme zorunluluğunu doğurmuştur. Türkiye, krizin başından beri insani gerekçelerle Suriyelilere yönelik “açık kapı politikası” sürdürmüştür. Bunun neticesinde kitlesel ölçekte yaşanan göç dalgaları kamuoyu nezdinde göçmenlerin statüsü, vatandaşlık, ekonomik külfet, uyum ve güvenlik tartışmalarını beraberinde getirmiştir.
Suriye krizi başından beri geçici bir durum olarak ele alınmış ve Suriyeliler “misafir” olarak görülmüşlerdir. Ancak 2011 yılından beri geçen süre ve yakın gelecekte Suriye’ye geri dönüşü kolaylaştıracak gelişmelerin gözlemlenmemesi Suriyelilerle ilgili sürecin kalıcılığa doğru evirildiğini göstermektedir. Bu anlamda Türk vatandaşları ve Suriyeliler arasındaki etkileşimlerin incelenmesi elzemdir.
Ekin Yayınevi, 2020
Göç, insanlığın doğuşundan günümüze gelene kadar sürekli yaşanan bir olgudur. İnsanların göç etme... more Göç, insanlığın doğuşundan günümüze gelene kadar sürekli yaşanan bir olgudur. İnsanların göç etmesi neticesinde sosyal, ekonomik, siyasi ve kültürel etkileşimler yaşanmıştır. Bu alanlarda yaşanan etkileşimlerin bir sonucu olarak birçok toplumsal yapı ortaya çıkmıştır. Şehirler de bu yapıların başında gelmektedir. Yeryüzünde ilk insan topluluklarının görülmesiyle birlikte şehir benzeri yapıların ortaya çıktığı değerlendirilmektedir. Tarih boyunca yaşanan göç hareketleri de şehirlerdeki nüfusun yoğunlaşmasına katkı sağlamıştır. Geçmişten itibaren yaşanan göç hareketleri günümüzde halen gözlemlenmektedir. Türkiye’de de göç hareketleri Cumhuriyetin ilanından itibaren yaşanmaya devam etmiştir. Özellikle 1950’li yıllardan itibaren ekonomik ve politik faktörlerin ivme kattığı göç hareketleri Türkiye’de şehirleşme hızını da artırmıştır. Bu dönemde tarımda makineleşmenin artması, yeni tarım tekniklerinin uygulanması, tarım arazilerinin bölünmesi ve şehirlerde sanayileşmenin başlaması gibi faktörler neticesinde kırsal kesimlerden şehirlere yoğun nüfus hareketleri yaşanmıştır.
DİSİPLİNLERARASI SOSYAL POLİTİKA ÇALIŞMALARI - 1, 2020