Dr. Pelin Dimdik Emeksiz | Yildiz Technical University (original) (raw)
Papers by Dr. Pelin Dimdik Emeksiz
Dede Korkut Uluslararası Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, 2021
"Çocukluğun Soğuk Geceleri" isimli roman Tezer Özlü tarafından kaleme alınmıştır. Otobiyografik b... more "Çocukluğun Soğuk Geceleri" isimli roman Tezer Özlü tarafından kaleme alınmıştır. Otobiyografik bir nitelik taşımaktadır. Tezer Özlü bipolar bozukluktan mustariptir. İntihara teşebbüs etmiş, elektroşoklara maruz kalmış, haloperidol kullanmıştır. Her türden bireysel özgürlüğü savunan, devrimci bir yazardır. Yaşadığı olaylar zaman zaman yaşama sevincini yok etmiştir. Birden çok evlilik yapmıştır. Aile hayatında ve kocalarında çoğunlukla aradığı mutluluğu bulamamıştır. Hayatı sorgulayan, mücadeleci bir karakteri vardır. Yaşadığı sıkıntılarda yılmadan yeniden toparlanmayı bilir. Özlü'nün yaşadıkları, Türkiye'de bir bireyin genel anlamda çocukluktan yetişkinliğe nasıl bir evrim süreci geçirdiğinin bir özeti gibidir. Baskıcı bir baba ve korumacı bir anne etrafında şekillenen aile kültürü, çocuğun yaşamında derin yaralar açabilmektedir. Yaşanmışlıklar, gelecekte seçimleri ve davranış biçimlerini belirlemektedir. Aile, okul, toplum baskısı ve cinsel yasaklar bireyleri hasta etmektedir. Psikolojik/ekonomik/fiziksel/cinsel şiddet insan haklarını içselleştirememiş, geri kalmış toplumlarda bir kültür hâline gelmiştir. Yaşanan tüm bu sıkıntılar insan hayatını yaşanamaz bir duruma getirmektedir. Bu makalede "Çocukluğun Soğuk Geceleri" adlı roman psikolojik olarak incelenmiştir. Makalenin başında psikolojik roman ile ilgili bilgi verilmiştir. Psikoloji ile edebiyat birbirlerini tamamlar niteliktedir. Esasında her roman psikolojiyi içinde barındırmaktadır. Psikolojiyle ilgili çalışmalar ilerledikten sonra edebiyat ve psikoloji arasındaki ilişki daha da ilerilere taşınmıştır. Romanda toplumu oluşturan birey ve kurumlar sorgulanmakta olup yozlaşmış şiddet ve baskı kültürünün çağdışı yaklaşımları sergilenmektedir. İstismarın ve yasakların olduğu bir ülkede mutluluktan söz edilemez. Mutluluk her zaman olduğu gibi gelişimini tamamlamamış zihinlerin engeline takılmaktadır.
Abstract
The work titled “Çocukluğun Soğuk Geceleri” was written by Tezer Özlü. It has an autobiographical character. Tezer Özlü suffers from bipolar disorder. She committed suicide, was subjected to electroshocks. She used
haloperidol. She is a revolutionary writer who advocates for all kinds of individual freedom. Her events from time to time destroyed her joy of living. She had multiple marriages. She could not find the happiness she sought in her family life and in her husbands. He has a fighting character that questions life. He knows how to regroup without giving up in the troubles he has experienced.
Özlü's experiences are like a summary of the
evolutionary process of an individual in Turkey from childhood to adulthood. The family culture shaped around an oppressive father and a protective mother can cause deep wounds in the child's life. Experiences determine future choices and behavior patterns. Family, school, social pressure and sexual prohibitions make individuals sick. Psychological / economic / physical / sexual violence has become a culture in societies that have not internalized human rights. All these troubles are making human life uninhabitable. In this article, the novel
named "Çocukluğun Soğuk Geceleri" is examined psychologically.
At the beginning of the article, information about the psychological novel is given. Psychology and literature complement each other. In fact, every novel contains psychology. After the studies on psychology progressed, the relationship between literature and psychology was carried further.In the novel, individuals and institutions that make up the society are questioned and the outdated approaches of the corrupt culture of violence and oppression are exhibited. There is no happiness in a country where there is abuse and prohibitions. As always, happiness is stuck in the barrier of minds that have not completed their development.
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi / The Journal of International Social Research, 2020
İntihar düşüncesi ya da eylemi, akıl sağlığı yerinde olan yahut olmayan herhangi bir birey tarafı... more İntihar düşüncesi ya da eylemi, akıl sağlığı yerinde olan yahut olmayan herhangi bir birey tarafından gerçekleştirilebilmektedir. Stresle başa çıkma becerisini geliştirebilmek bu bakımdan önem taşımaktadır. Nilgün Marmara, 1979 yılında bipolar bozukluğa yakalanmıştır. Bu hastalığın duygusal tahrip gücü yüksektir. Yazarın her ne kadar intihar ettiği düşünülse de ölümüne dair farklı birtakım söylentiler mevcuttur. Bu konuya araştırmamızın dışında kaldığı için değinilmemiştir. Bu makalede şairin "Savrulan Beden" isimli şiiri, intihar düşüncesi açısından psikolojik bağlamda incelenmiştir. İntihar düşüncesi, acıdan kaçmanın bir yolu olarak yoğun stresle baş etmekte güçlük çeken bireyler tarafından üretilen bir fikirdir. Bu düşünceyi eyleme geçirip geçirmemek bireysel bir tercihtir. Depresyona yatkınlığı olan kişiler hayatlarının herhangi bir döneminde intiharı düşünebilir hatta intihar edebilirler. Depresyon bu bakımdan tedavi edilmesi gereken ciddi bir hastalıktır. İntihar düşüncesi, bir başkasına açıklandığı andan itibaren ölümün sinyallerini dikkate almak gerekir. Önemsenmediği takdirde düşüncenin eyleme geçirilme potansiyeli söz konusu olabilir. Bu durumda gereken tıbbi, maddi ve manevi yardımı sunmak belki de bir hayatı kurtarabilir. Bu nedenle ailelerin ve toplumun intihar konusunda bilinçlendirilmesi mühimdir. Bazı bireyler, hayatlarını diğerlerinden daha duyarlı ve duygusal bir durum içinde sürdürmeye eğilimlidirler. Kendileri istemeseler bile şartlar böyledir. Bu insanların ailelerine büyük sorumluluklar düşmektedir. Çünkü onlar mümkün olduğunca stresten uzak yaşamak zorundadırlar. Hayatları için gerekli konforun temin edilmesinin mümkün olmadığı durumlardaysa stresle yaşamayı öğrenmeleri bakımından tıbbi destek almaları gerekebilir. Stressiz bir yaşam düşüncesi kulağa hoş gelse de koşullar açısından ulaşılması çok uzak görülen bir ütopyayı anımsatmaktadır.
Suicidal ideation or action can be carried out by any individual with or without mental health. In this respect, it is important to be able to develop the ability to cope with stress.
Nilgün Marmara suffered from bipolar disorder in 1979. The emotional destruction of this disease is high. Although the author is thought to have committed suicide, there are some different rumors about her death. This subject has not been addressed as it is outside of our research.
In this article, the poem of the poet named "Savrulan Beden" is examined in terms of "suicidal idea" in a psychological context. Suicidal ideation is the thought of individuals who have difficulty coping with intense stress as a way of relief from pain. Whether or not to put this thought into action is an individual choice. People with a predisposition to depression may think of suicide or even commit suicide at any time in their lives. Depression is a serious disease that needs to be treated in this regard.
From the moment the suicidal idea is revealed to someone else, it is necessary to receive the signals of death. The thought that is ignored may have the potential to act. In this case, providing the necessary medical, financial and moral assistance can save a life. In this respect, it is important to raise awareness of families and society about suicide. Some individuals tend to lead their lives in a more sensitive and emotional state than others. The conditions are like this, even if they don't want it themselves. The families of these people have great responsibilities. Because they have to live as stress-free as possible. In cases where it is not possible to provide the necessary comfort for their lives, they should get medical support in order to learn to live with stress. Although the thought of a stress-free life sounds nice, it is reminiscent of a utopia that seems too far to be achieved in terms of conditions.
The Journal of Academic Social Science Studies, 2020
Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın 41 adet romanı yayımlanmıştır. Bu çalışmada yazarın konuyla doğrudan il... more Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın 41 adet romanı yayımlanmıştır. Bu çalışmada yazarın konuyla doğrudan ilgili olan 25 romanı incelenmiştir. Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın ilgili romanlardan aşk hakkındaki görüşlerini tespit ettik. Böylece Gürpınar'ın eserlerinde savunduğu aşkla ilgili düşüncelerin ve okuyucuya iletmek istediklerinin anlaşılmasını kolaylaştırmayı hedefledik. Bu makalenin amacı Hüseyin Rahmi'nin romanlarındaki aşk konusunu psikolojik bir bağlamda ele almak ve yorumlamaktır. Aşk konusu her dönem güncelliğini koruyan bir mesele olarak karşımıza çıkmaktadır. Aşk yaşantılarının işlendiği romanlar, okura her zaman ilgi çekici gelmiştir. Romanını daha cazip kılmak isteyen yazar, ana konu doğrudan aşk olmasa bile onu bir aşk öyküsüyle birlikte sunar. Türkiye'de çok satan romanlar, en çok seyredilen dizi ve filmler incelendiğinde birçoğunun içeriğinde etkisi güçlü bir aşk hikâyesinin var olduğu söylenebilir. Aşk, insan yaşamının bir parçasıdır. Âşık olmak güzeldir. Saygı ve sevgi gibi pozitif duyguların karşılıklı olarak yaşandığı aşkta olumsuz bir taraf yoktur. Çoğu aşk faciası, araya giren engellerden veya yanlış kişiye karşı beslenen güçlü duygulardan kaynaklanmaktadır. Hüseyin Rahmi'nin romanlarındaki âşıkların sonu çoğu zaman trajiktir. Aşk intiharı, aşk esareti, karşılıksız aşk, reddedilme, aşkın istismarı eserlerde işlenen konular arasındadır. Yazar, eserlerinde aşkın tehlikelerine dikkatleri çekmek istemiş görülmektedir. Aşkın gereğinden fazla yüceltilmesi ya da küçümsenmesi zararlı etkiler, telafisi mümkün olmayan sonuçlar ortaya çıkarabilir. Âşık olunan kişinin karşısında mantığın kaybolduğu bir gerçektir. Romanlar bu prensibe dayanarak yazılmış izlenimi vermektedir.
41 novels of Hüseyin Rahmi Gürpınar have been published. In this study, 25 novels of the author, which are directly related to the subject, were examined. We determined the views of Hüseyin Rahmi Gürpınar about love from related novels. Thus, we aimed to make it easier to understand what Gürpınar intended to say about love which he advocated in his works and to understand what he wanted to convey to the reader. The purpose of this article is to subject and interpret the love issue in Hüseyin Rahmi's novels in a psychological context.
The issue of love emerges as an issue that keeps up to date in every period. Novels in which love experiences are processed always appeal to the reader. The author, who wants to make his novel more attractive, presents the novel with a love story, even if the main subject is not direct love. When the best-selling novels, most watched series and movies are examined, it can be said that many of them have a strong love story in their content.
Love is part of human life. It is good to fall in love. There is no negative side in fondness, where positive emotions such as respect and love are experienced mutually.
The end of the lovers in the novels of Hüseyin Rahmi is often tragic. Love suicide, love captivity, unrequited love, rejection, love abuse are among the topics covered in the works. The author seems to have wanted to draw attention to the dangers of love in his works. Too glorifying or underestimating love can have harmful effects, irreparable consequences.
It is a fact that logic is lost in the face of the person who falls in love with. Roma give the impression written based on this principle.
The Journal of Academic Social Science Studies,, 2020
Karikatür, doğası gereği kusurları açığa çıkarmak üzerine kurulmuş incitici bir sanat dalıdır. Ka... more Karikatür, doğası gereği kusurları açığa çıkarmak üzerine kurulmuş incitici bir sanat dalıdır. Karikatürün amacı toplumsal bir farkındalık ve duyarlılık oluşturmaktır. Sanatın bu dalı hem yergi hem de övgü içerir. Yergi, hoşnutsuzluktan kaynaklanır. Övgü ise doğru olduğu düşünülen şeye hak vermektir. Ancak karikatüristler dönem dönem iktidarların baskısı altında kaldıklarından işlevlerini tam anlamıyla yerine getiremez, özgürce muhalefet yapmalarına izin verilmez. Bilim ve sanatın tüm dallarında olduğu gibi karikatür de özgürlük ortamında gelişir. Özgürlük, ilerleme ve gelişimin formülüdür. Korku ve baskı, nefret ve şiddete neden olur. Hiçbir toplumsal sorun yıkıcı davranışlarla çözülemez. Sadece bir süreliğine gizlenebilir. Bastırılan duygular zamanı geldiğinde daha güçlü bir şekilde ifade edilir. Gerçekten de her dönem durum böyledir.
Bu makalede Akbaba Dergisinde yayımlanmış olan Hüseyin Cahit Yalçın karikatürleri incelenmiştir. Dergide yayımlanan karikatürlerden bazıları çalışmamıza dahil edilmiştir. Karikatürlerden anlaşıldığına göre yazarın hayatı sıkıntılarla doludur. Cesur söylemlerinin bunun üzerinde büyük etkisi vardır. Politik yazılarının bazıları tepki toplamıştır. Bu nedenle mahkemede yargılanmıştır. Zaman zaman sürgün hayatı yaşamıştır. Milletvekili de olmuştur. Gazete ve dergi çıkarmıştır. Gazeteci ve politikacı olduğundan dolayı popüler biridir. Dergide onun birçok karikatürü vardır. Karikatürler adeta yaşamının önemli olaylarını yansıtan belgeler gibidir. Yazar, söylemleriyle
karikatürlerde hem olumsuz eleştirinin hedefi olmuş hem de üstat kabul edilmiştir.
Abstract
Caricature is a hurtful art branch based on revealing flaws by nature. The aim of cartoon is to create a social awareness and sensitivity. This branch of art includes both satire and praise. Satire results from discontent. The praise is to give the right to what is thought to be true. However, since the cartoonists are under the pressure of the government from time to time, they cannot fully fulfill their functions and are not allowed to oppose freely. As in all branches of science and art, cartoon also develops in an environment of freedom. Freedom is the formula for progress and development. Fear and oppression cause hatred and violence. No social problem can be solved with destructive behavior. It can only be hidden for a while. The suppressed emotions are expressed more strongly when the time comes. Indeed, this is the case in every period. He published newspaper and magazine.
In this article, the caricatures of Hüseyin Cahit Yalçın, published in Akbaba Magazine, were examined. Some of the cartoons published in the magazine are included in our study. As understood from the cartoons, the life of the author is full of troubles. Their bold discourse has a big impact on this. Some of his political writings have gathered reactions. Therefore, he was
tried in court. From time to time he lived exile life. He also became a deputy. He is a popular person because he is a journalist and politician. He has many caricatures in the magazine. Cartoons are like documents reflecting the important events of his life. The writer, with his discourses, was both the target of negative criticism and accepted as a master.
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi / The Journal of International Social Research, 2020
Öz Bu çalışmada "Tezer Özlü'den Leylâ Erbil'e Mektuplar" adlı eser incelenmiştir. Mektuplarda olu... more Öz Bu çalışmada "Tezer Özlü'den Leylâ Erbil'e Mektuplar" adlı eser incelenmiştir. Mektuplarda olumsuz eleştirinin hedefi olan isimler gizlenmiştir. Mektupların dili iki kişinin samimi diyalogları şeklindedir. Özlü'nün anlaşılır ve süsten uzak bir üslubu vardır. Mektuplar, insanlara geçmişten haber veren formlardır. Bazen bir belge niteliği taşıdıkları gibi kişilerin hayatlarına yönelik ayrıntılara yer vermeleri açısından edebiyat dünyasındaki yazarların ve eserlerinin daha iyi anlaşılmasına da katkı sağlayabilecek bir niteliktedirler. Bu bakımdan mektup araştırmaları önem taşımaktadır. Tezer Özlü'nün ve Leylâ Erbil'in Türk toplumu ve Türk aydınları hakkındaki değerlendirmelerinden hareketle 1970 ile 1980'li yıllarda Türk düşünürlerinin ve toplumunun yaşadığı problemleri tespit etmek bu çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Eserde amacımız doğrultusunda saptadığımız kısımlar alıntılanmış olup bilgiler organize edildikten sonra yorumlama yoluna gidilmiştir. Sıkıntılı bazı hayat tecrübelerinden sonra halk arasında manik-depresif hastalık olarak bilinen bir illete, ilerleyen süreçte de kanser hastalığına yakalanan Tezer Özlü, her özgürlükçü Türk aydınının derinden hissettiği; sosyal ve siyasi baskı, şiddet, korku ve cehalet kültürünün yoğunluğunda bunalımlar yaşamıştır. Bu sosyal ve siyasi engellemelerin etkisi altında kaleme aldığı eserlerinde bireyin ve toplumun önemli meselelerine değinmeyi ihmal etmeyerek özgün eserler vermeyi başarmıştır. Bu eser, Türk toplumunun genel görünümünü yansıtması ve ilerlemecilikten yana olan Türk düşünürlerine yol gösterici bir konumda bulunması bakımından kıymetli sayılmalıdır.
Abstract
In this study, the work titled "The Letters from Leylâ Erbil to Tezer Özlü" was examined. In the letters, names that are the target of negative criticism are hidden. The language of the letters is in the form of sincere dialogues of two people. Özlü has a clear and simple style.
Letters are forms that inform people about the past. Sometimes they have the characteristics of a document and they can also contribute to a better understanding of the writers and their works in the world of literature in terms of giving details about the lives of people. In this regard, letter research is important.
Based on the evaluations of Tezer Özlü and Leylâ Erbil about Turkish society and Turkish intellectuals, it is the aim of this study to identify the problems experienced by Turkish thinkers and society in the 1970s and 1980s. In the study, the parts we identified in accordance with our purpose were quoted and after the information was organized, interpretation method was used.
After some troubled life experiences, Tezer Özlü, who caught a disease among the people known as manic-depressive illness and cancer in the future, felt what every libertarian Turkish intellectual felt deeply; crises experienced in the intensity of social and political oppression, violence, fear and ignorance culture. In her works, which she wrote under the influence of these social and political obstacles, she managed to produce original works by not neglecting to touch on the important issues of the individual and the society. This work should be considered valuable for that it reflects the general outlook of Turkish society and is in a guiding position for Turkish thinkers who favor progressivism.
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi / The Journal of International Social Research, 2020
Öz Bu makalede, bipolar bozukluk Sevil Avşar'ın günlükleri esas alınarak incelenmiştir. Yazar, gü... more Öz Bu makalede, bipolar bozukluk Sevil Avşar'ın günlükleri esas alınarak incelenmiştir. Yazar, günlüklerinde duygudurumunu günden güne başarılı bir şekilde anlatmıştır. Sevil Hanım; zeki, hassas ve sanatçı ruhlu bir insandır. Bu hastalık ünlüler arasında da yaygındır. Yazar, hastalığının nedenleri ve belirtilerini günlüklerinde gözlemci bir bakış açısıyla aktarmıştır. Hastalığın sebepleri toplumun birçok kesiminin şikâyet ettiği konulardır. Günlüklerde toplumsal yapı ile ilgili eleştiriler yer almaktadır. Ancak herkes bu sorunları söylemeye cesaret edemez. Takip, dinleme ve taciz artık paranoya olmaktan çıkmıştır. Düşünce okuma, düşünce yerleştirme ve kişiye özel ses iletme teknolojisinin var olduğu belirtilmektedir. Bu teknolojilerin insanlar üzerinde denendiğine yönelik pek çok bilgi mevcuttur. Aynı zamanda kimyasal/bitkisel maddeler yoluyla zihnin işleyişini bozmak da mümkündür. Her iki yöntemin beraber kullanılması yaratılmak istenen etkiyi arttıracaktır. Bunlar zihin kontrol ve psikolojik işkence yöntemleridir. Günümüzde psikolojik rahatsızlıklar çoğunluğun ortak sorunu haline gelmiştir. Duyarlı insanlar stresli yaşam içerisinde daha kolay hastalanabilirler. Çevresel stres faktörü ile karşılaşmadıkları sürece bireylerin yatkın olsalar da genellikle hastalanmadığı belirlenmiştir. Bu bağlamda çalışmanın deneyimleri aydınlatan bir karakteri vardır.
Abstract
In this article, bipolar disorder was examined based on the diaries of Sevil Avşar. The author has successfully described her mood in her diaries day by day. Mrs. Sevil; is a smart, sensitive and artist-spirited person. This disease is also common among celebrities.
The author conveyed the causes and symptoms of her disease in her diaries from an observer point of view. The causes of the disease are issues that many segments of society complain about. There are criticisms of the social structure in the diaries. However, not everyone dares to say these problems. .
Tracking, watching, and harassment are no longer paranoia. It is stated that there is the technology of reading thought, placing thought and personal voice transmission. There is a lot of information that these technologies have been tested on humans. It is also possible to disrupt the functioning of the mind through chemical / herbal substances. Using both methods together will increase the desired effect. These are mind control and psychological torture methods.
Nowadays, psychological disorders have become the common problem of the majority. Sensitive people can get sick more easily in stressful life. It has been determined that individuals do not generally get sick, even if they are prone, unless they encounter an environmental stress factor. In this context, the work has a character that enlightens the experiences.
Karabük Türkoloji Dergisi, 2019
ÖZ “Korkuyu Beklerken” adlı öykü isimsiz bir kahramanın karanlık bir örgütle savaşımını anlatmakt... more ÖZ
“Korkuyu Beklerken” adlı öykü isimsiz bir kahramanın karanlık bir örgütle savaşımını anlatmaktadır. Kahramanın yalnız yaşadığı evinin önüne bir mektup bırakan bu “gizli mezhep” mektupta ona evden dışarı çıkmaması gerektiğini belirtmiştir. Yani onu herkesten ve her şeyden tecrit etmek ister. O ise cezasını vermek niyetiyle kişisel mahremiyetine dokunarak büyük bir suç işlemiş olan bu çeteyi beklemektedir. Kahraman, üyelerinin kim olduğunu bile bilmediği bu yapıyla özgürlüğünü kazanmak için tek başına, kendi yöntemleriyle ölümü de göze alarak mücadele etmekte kararlıdır. Yapılan zorbalık onda korku, kaygı, yoğun öfke ve stres yaratmıştır. Yaşadığı psikolojik istismar nedeniyle kahraman bunalıma girmiştir.
Bu makalede Oğuz Atay’ın “Korkuyu Beklerken” adlı öyküsü çerçevesinde psikolojik istismar konusu işlenmektedir. “Korkuyu Beklerken” öyküsünde örneğini gördüğümüz psikolojik istismar; insanın akıl ve beden sağlığına zarar verebilen aşağılama, kişisel mahremiyeti ihlal, iftira, hakaret ve tehdit etme, küçük düşürme, alay etme, küfür etme, elektronik ve fiziksel takip, okulda ve iş yerinde zorbalık, kabadayılık, hak ihlali gibi çeşitli baskı kurma ve korkutma taktiklerini içerir. Psikolojik istismar ciddi bir suçtur ve hukuken cezası vardır.
Anahtar Kelimeler: Oğuz Atay, Korkuyu Beklerken, Gizli mezhep, Psikolojik istismar, Öfke
ABSTRACT
The story “Korkuyu Beklerken” tells the story of an anonymous hero fighting a dark organization. The “secret section” which leaves a letter in front of the house where the hero lives alone, stated in the letter that he should not go out the house. So, the section wants to isolate him from everyone and everything. He, with the intention of punishment, is waiting for this gang, which has committed a major crime by touching on personal privacy. The hero is determined to fight with his own methods in order to gain his freedom by this structure which even his members do not even know. Bullying has caused him fear, anxiety, intense anger and stress.
Psychological abuse; humiliation, personal privacy, slander, insult and threatening, humiliation, ridicule, profanity, electronic and physical follow-up, bullying at school and at work, bullying and scare tactics. Psychological abuse is a serious offense and is punishable by law. In this article, Oguz Atay’s story “Korkuyu Beklerken” tells the subject of psychological abuse.
Key Words: Oguz Atay, Korkuyu Beklerken, Secret Section, Psychological Abuse, Anger
Eurasian Academy of Sciences Social Sciences Journal, 2018
“Kaçıklık Diploması” adlı eser, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu Ayşe Nil Ta... more “Kaçıklık Diploması” adlı eser, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu Ayşe Nil Tahralı tarafından kaleme alınmıştır. Yazar, bu kitabında kendi hastalık öyküsüne yer vermiştir. Kitap otobiyografik bir nitelik taşımaktadır. Hayatından kesitler anlattığımız Ayşe Nil, 1983 yılının temmuz ayında hastalanmıştır. Doktorları, ona bipolar bozukluk tanısı koymuştur. Yazar, eserinde hastalığı ve onu hastalanmaya kadar götüren sebepler üzerinde durmaktadır. Ayşe Nil kendini, tamamen zihninde yarattığı “En Gerçek Atatürkçü” isimli örgütün bir üyesi sanmaktadır. Bu örgütün gazete, radyo ve televizyon vasıtasıyla kendisiyle haberleştiğini düşünür. “En Gerçek Atatürkçü”lerin karşısında devletin üst kademeleri dâhil her yere sızmış olan Atatürk düşmanı başka örgütler de vardır. Atatürkçüler ile karşıtları arasında korkunç bir savaş söz konusudur.
Bipolar bozukluk, sosyal ve mesleki hayatta sorunlara yol açabilen ciddi bir beyin hastalığıdır. Yazarın hastalığı, makalede belirtileri ve nedenleriyle ayrıntılı olarak işlenmiştir. Bu makalede hastalığı bir edebiyat metni üzerinden takip etmek ve anlamak isteyen okur ve araştırmacılar için faydalı bilgiler sunulmuştur.
Ayşe Nil Tahralı, Kaçıklık Diploması ve Uzmanlık, Bipolar Bozukluk, Mani, Depresyon, Sanrı
ABSTRACT
The book named "Kaçıklık Diploması" has been written by Ayşe Nil Tahralı who graduated from the Faculty of Political Sciences of Ankara University. The author has included in his book the story of his illness. The book is autobiographical. Ayşe Nil, which we talked about in her life, got sick in July of 1983. The doctors gave her a diagnosis of bipolar disorder. The author focuses on the illness in her work and causes leading her to illness. Ayşe Nil thinks she is a member of the an organization named "En Gerçek Atatürkçü" she created completely in her mind. She thinks that it communicated herself through newspapers, radio and television. Against the "En Gerçek Atatürkçü", there are other organizations that are enemies of Atatürk who have infiltrated everywhere, including the upper echelons of the state. There is a terrible war between the Atatürkist and their opponents.
It is examined the author's disease, its description and reasons in detail. Bipolar diorder is a serious brain disease that can cause problems in social and professional life. This article provides useful information for readers and researchers who want to follow the disease through a literary text.
Keywords: Ayşe Nil Tahralı, Kaçıklık Diploması ve Uzmanlık, Bipolar Disorder, Mania, Depression, Delusion
Eurasian Academy of Sciences Social Sciences Journal, 2017
Öz İlk romanı 1888 yılında tefrika edilen Hüseyin Rahmi Gürpınar, Cumhuriyet öncesi ve sonrası o... more Öz
İlk romanı 1888 yılında tefrika edilen Hüseyin Rahmi Gürpınar, Cumhuriyet öncesi ve sonrası olmak üzere uzunca bir müddette 41 adet roman kaleme almıştır. İyi bir gözlemci olan yazar, konularını gerçek hayattan aldığı romanlarıyla gelecek nesillere incelenmeye değer sosyolojik bir malzeme bırakmış olur. Hüseyin Rahmi'nin romanlarında anlatıcı olarak yazarın ve roman kahramanlarının evliliğe ilişkin görüşlerini tespit ederek elde edilen bulguları sosyolojik ve psikolojik bağlamda bir değerlendirmeye tâbi tutup yorumlamak bu makalenin amacını oluşturmaktadır. Hüseyin Rahmi, romanlarında vermek istediği mesajı kahramanları aracılığıyla sunduğu gibi kendi fikrini doğrudan doğruya da beyan eder. Bu çalışmada yazarın ve kahramanlarının evlilik hakkında, romanlarından tespit ettiğimiz görüşlerini maddeler halinde vermeye çalıştık. Böylece Gürpınar’ın eserlerinde savunduğu evlilikle ilgili düşüncelerin ve okuyucuya iletmek istediklerinin anlaşılmasını kolaylaştırmayı hedefledik.
Anahtar Kelimeler: Türk romanı, Popüler roman, Psikoloji, Sosyoloji, Evlilik
ABSTRACT
Hüseyin Rahmi Gürpınar, whose first novel was published in 1888, wrote 41 novels over a long period of time before and after the Republic. The author, a good observer, has left a sociological material worth investigating in future generations with his novels, which take his subjects to life. It is also the case that Hüseyin Rahmi declares his own opinion directly in the same way as he presents the message he wants to give in his novels through his heroes. Below, we tried to give the opinions in manner of clause of the author and persons about the marriage in his novels. Thus, we aimed to make it easier to understand what Gürpınar intended to say about marriage which he advocated in his works and to understand what he wanted to convey to the reader. It is the aim of this article to interpret and interpret the findings that obtained in the novels of him as a narrator and the findings obtained by the heroes of the novel persons in sociological and psychological context.
Keywords: Turkish novel, Popular novel, Psychology, Sociology, Marriage
Eurasian Academy of Sciences Social Sciences Journal, 2017
Mankind used the line before the letter. However, he thought that he would not be able to carry o... more Mankind used the line before the letter. However, he thought that he would not be able to carry out an expression that would always continue to be validated with this method after a while as he draws what he wants to tell. For this reason, he needed writing in order to share the meanings and develop the known symbols. It has allocated necessary liaison channels to make information and culture transfer permanent. One of these channels is literature which has gained momentum since saying was converted into writing by drawing. Caricature has established a network of intimate and collaborate work in literature to be accepted by mass before it becomes a branch of graphic arts. At least this is true for Turkish caricature. Because the artists who use the visual language want to build their work on a solid foundation, they have gone to benefit from different disciplines in this direction. The caricature which prevails in the west and is benefited from its possibilities as much as possible, has continued its life as a part of literature in Turkey. He then began to create his own system. However, the caricature did not allow the breaking of the common bond between him and the literature. The publication we examined is one of the most powerful and intense examples of this connection. The "Akbaba" Magazine has been has been home to literature masters, caricaturists, drawing masters throughout the years. There are thousands caricatures published on the pages of the magazine on the subject of caricature and literature. However we have deemed it appropriate to include only portrait of the literature figures because of the space of our workplace and the volume of the essay. Again, when the volume of the essay is considered , it is not possible to present all the portraits of literature figures in "Akbaba " and for this reason we examined some of the portraits of the writers published in the magazine.
Keywords: Akbaba Magazine, Literature, Caricature, Portrait Caricature, Relations between the Caricature and Literature
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2016
* Öz Bireyin zihninin kendi istek ve bilgisi dışında çeşitli yollarla yönlendirilmesi zihin k... more * Öz
Bireyin zihninin kendi istek ve bilgisi dışında çeşitli yollarla yönlendirilmesi zihin kontrolü olarak adlandırılmaktadır. İnsan zihnini kontrol etmenin çok değişik yöntemleri mevcuttur. Tarikatlar, cemaatler, ideolojik gruplar, siyasi partiler ya da casuslar zihin kontrol yöntemlerini sindirme, iskence yapma, yandaş toplama, menfaat elde etme gibi çeşitli amaçlarla kullanabilmektedirler. Gerek kişisel hırs ve çıkarların etkisiyle gerekse devletler ve kurumlar bazında açığa çıkan rekabetin kötü sonuçları insanlık için son derece zarar verici etkiler yaratmaktadır. Zihin kontrol yöntemlerini insana veya insan topluluklarına zarar verme, yarar ya da ego tatmini sağlama gibi niyetlerle uygulayan kişi ya da grupların çok ciddi akıl sağlığı problemleri olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Zihin kontrol yöntemlerinin farkında olmak onların birey üzerindeki istendik etkisini azaltacaktır. Bu bakımdan ilgili makale bazı zihin kontrol yöntemleri hakkında bilgi verme amaçlı olarak yazılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Psikiyatri, Psikoloji, Zihin Kontrol, Halüsinojen, Hipnoz, Psikotronik Silahlar.
Abstract
Directing a variety of ways beyond the will and the desire of a person is called mind control. There are many different methods for controlling human mind. Both personal ambitions and interests as well as the effects of bad results originated from competition of basis of government and institution create highly damaging effects for humanity creates. It is unquestionable fact that persons and groups, who use mind control techniques to damage the humanity and the community, to obtain benefits and to satisfy the ego, have real and serious mental health problems. Being aware of mind control methods will reduce the expected impact on the person. In this regard, the relevant article was written for the purpose of providing information about some mind control methods.
Anahtar Kelimeler: Psychiatry, Psychology, Mind Control, Hallucinogen, Hypnosis, Psychotronic Weapons
Eurasian Academy of Sciences Social Sciences Journal, 2016
ABSTRACT Directing a variety of ways beyond the will and the desire of a person is called mind c... more ABSTRACT
Directing a variety of ways beyond the will and the desire of a person is called mind control. There are many different methods for controlling human mind. Minds are controlled by means of hallucinogens and fatal consequences of this method are exhibited in novel “Quantum Code”. The novel describes how could be a dangerous weapon if the mind control is captured by some dark organizations and persons. Both personal ambitions and interests as well as the effects of bad results originated from competition of basis of government and institution create highly damaging effects for humanity creates. It is unquestionable fact that persons and groups, who use mind control techniques to damage the humanity and the community, to obtain benefits and to satisfy the ego, have real and serious mental health problems. Being aware of mind control methods will reduce the expected impact on the person. In this regard, the relevant article was written for the purpose of providing information about some mind control methods based on a literary work.
Keywords: Psychiatry, Mind Control, Hallucinogen, Hypnosis
“KUANTUM ŞİFRESİ” ROMANINDA HALÜSİNOJENLERİN ENJEKSİYON
TEKNİĞİYLE KULLANIMI VE BAZI ZİHİN KONTROL YÖNTEMLERİ
ÖZET
Bireyin zihninin kendi istek ve bilgisi dışında çeşitli yollarla yönlendirilmesi zihin kontrolü olarak adlandırılmaktadır. İnsan zihnini kontrol etmenin çok değişik yöntemleri mevcuttur. “Kuantum Şifresi” romanında zihinler, halüsinojenler vasıtasıyla kontrol edilmekte ve bu yöntemin ölümcül sonuçları sergilenmektedir. Romanda zihin kontrolünün birtakım karanlık örgütler ve kişilerin elinde nasıl tehlikeli bir silaha dönüşebileceği anlatılmaktadır. Gerek kişisel hırs ve çıkarların etkisiyle gerekse devletler ve kurumlar bazında ortaya çıkan rekabetin kötü sonuçları insanlık için son derece zarar verici etkiler yaratmaktadır. Zihin kontrol yöntemlerini insana veya insan topluluklarına zarar verme, menfaat elde etme, ego tatmini sağlama gibi niyetlerle uygulayan kişi ya da grupların çok ciddi akıl sağlığı problemleri olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Zihin kontrol yöntemlerinin farkında olmak onların birey üzerindeki istendik etkisini azaltacaktır. Bu bakımdan ilgili makale bir edebi eserden hareketle bazı zihin kontrol yöntemleri hakkında bilgi verme amaçlı olarak yazılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Psikiyatri, Zihin Kontrol, Halüsinojen, Hipnoz
Eurasian Academy of Sciences Social Sciences Journal, 2016
ABSTRACT The matter of the woman that is one of the most important issue of the social life thro... more ABSTRACT
The matter of the woman that is one of the most important issue of the social life throughout the human's history remain actual today. Because the human living in the social environment interacts with the opposite sex constantly. These relations are organized by cultural norms that shape society. Surely each society's value system and relationship patterns are different from each other. However, interaction with foreign cultures among communities experiences similar changes in relationships depending on social events and economic factors over time. The case of man-woman relationships that is an universal problem in this aspect has been the subject for the many disciplines and it has been long and complicated affair. The point is that the issues that concern us track how a development in the course of Turkish-Ottoman society. The primary goal of the traditional patriarchal system is to create a world where man dominance maintains. The women's movement is always under pressure by power, so the continuity of existing traditional structures is provided. The role and behavior of both sexes who were in the hands of this scheme captured the will of women and the women are always in the second. Men can move freely in many fields such divorcing, marriage more than one women and relationships outside of marriage and they limit women's rights and freedoms in a form of unfair. This problem is handled strikingly in Kadınlar Dünyası. This article is a general assessment on the problem of man-woman relations in Turkish-Ottoman society based within the framework of Kadınlar Dünyası.
Keywords: Turkish-Ottoman, Woman, Kadınlar Dünyası, Tradition, Modernism.
ÖZET
İnsanlık tarihi boyunca toplumsal hayatın en önemli meselelerinden birini oluşturan kadın konusu geçerliliğini günümüzde de sürdürmektedir. Çünkü sosyal bir çevrede yaşayan insan, karşı cinsi ile devamlı olarak etkileşim içerisindedir. Bu ilişkiler toplumu şekillendiren kültürel normlar meydana getirir. Şüphesiz her toplumun değer sistemi ve ilişki biçimleri birbirinden farklıdır. Ancak insan toplulukları arasında dış kültürlerle etkileşim, sosyal olaylar ve ekonomik faktörlere bağlı olarak zamanla ilişkiler bazında benzer değişimler de yaşanmaktadır. Bu yönüyle evrensel bir problem olarak karşımıza çıkan kadın olgusu pek çok bilim dalı için araştırma konusu olmuş, köklü ve karmaşık bir meseledir. Burada bizi ilgilendiren nokta konunun Türk-Osmanlı toplumunda nasıl bir gelişim seyri izlediğidir. Geleneksel ataerkil sistemin öncelikli hedefi hâkimiyetin erkeklerin tekelinde olduğu bir dünya yaratmaktır. Bunun için kadın daima baskı altına alınarak güç odaklarının güdümünde hareket etmesi sağlanmış, böylelikle mevcut geleneksel yapının sürekliliği temin edilmiştir. Her iki cinsin rol ve davranışlarının kesin çizgilerle birbirinden ayrıldığı bu düzen içerisinde iradesi elinden alınmış olan kadın her zaman ikinci plandadır. Erkeklerin boşanma, birden fazla kadınla evlenme, evlilik dışı ilişki kurma gibi daha pek çok konuda serbest hareket edebildiği bir toplumda kadının hak ve özgürlükleri adaletsiz bir biçimde sınırlandırılmıştır. Bu sorun Kadınlar Dünyası’nda çarpıcı bir biçimde dile getirilir. Bu makalede Kadınlar Dünyası çerçevesinde Türk-Osmanlı toplumunda kadın meselesinin genel bir değerlendirmesi yapılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Türk-Osmanlı, Kadın, Kadınlar Dünyası, Gelenek, Modernizm
Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2013
LEVENT METE’NİN ŞİZOFRENİ MÜZESİ ROMANINA DAİR BİR İNCELEME Pelin DİMDİK. ÖZ: Şizofreni bir... more LEVENT METE’NİN ŞİZOFRENİ MÜZESİ ROMANINA DAİR BİR İNCELEME
Pelin DİMDİK.
ÖZ: Şizofreni bireyde bilişsel, duygulanım ve davranış alanlarındaki bozulmalarla kendini gösteren ciddi bir beyin hastalığıdır. Şizofreni Müzesi’nde, şizofreniye yakalanan eski bir tıp öğrencisinin hastalıkla savaşırken yaşadığı akıl almaz olaylar anlatılmaktadır. Eser, alelade bir kurgudan ibaret olmayıp şizofreniyle mücadele eden kişileri anlamak ve hastalık hakkında bilgi edinmek isteyen okurların istifadelerine sunulmuştur. Bu bakımdan makalede, romanda verilen bilgiler paralelinde şizofreninin tarihine, nedenlerine, belirtilerine değinilmiş ve başkahramanın hastalık öyküsüne yer verilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Levent Mete, Cengiz Manga, Şizofreni Müzesi, Şizofreni, Halüsinasyon, Roman.
A REVIEW ON THE LEVENT METE’S NOVEL SIZOFRENI MUZESI
ABSTRACT: Schizophrenia is a serious brain disorder that manifests itself in cognitive, affective and behavioral corruptions of individual. While schizophrenic former medicine student fights disease, he comes across extraordinary events, which describes in the Sizofreni Muzesi. The book is not an ordinary fiction but provides readers with an understanding of people struggling with schizophrenia and information abouy the illness. In this regard, this article narrates history, cause and symptom of schizophrenia and gives place to story of illness of main character.
Key Words: Levent Mete, Cengiz Manga, Sizofreni Muzesi, Schizophrenia, Hallucination, Novel.
Books by Dr. Pelin Dimdik Emeksiz
URBAN AND URBANIZATION, 2014
ABSTRACT Suicide is not only typical of individuals with mental health problems and negative exp... more ABSTRACT
Suicide is not only typical of individuals with mental health problems and negative experiences, but also of those who have difficulty overcoming intense stress are also prone to committing suicide though they are mentally healthy. Hence, suicide and its causes are social phenomena that should be researched in detail regardless of the conditions it occurs in. In this sense, the present paper discusses the suicide cases that are the outcomes of the authority and its unbearable oppression on women and that are featured in Orhan Pamuk’s novel, Snow, with specific reference to Kars Province in Eastern Turkey.
Keywords: Orhan Pamuk, Snow, Kars, Suicide, Authority, Turkish Novel
Osmanlıcadan aktaran: Pelin Dimdik Şubat 2015, Papersense Yayınları tarafından e-kitap olarak y... more Osmanlıcadan aktaran: Pelin Dimdik
Şubat 2015, Papersense Yayınları tarafından e-kitap olarak yayımlanmıştır.
Osmanlıcadan aktaran: Pelin Dimdik Şubat 2015, Papersense Yayınları tarafından e-kitap olarak ya... more Osmanlıcadan aktaran: Pelin Dimdik
Şubat 2015, Papersense Yayınları tarafından e-kitap olarak yayımlanmıştır.
Osmanlıcadan aktaran: Pelin Dimdik Şubat 2015, Papersense Yayınları tarafından e-kitap olarak ya... more Osmanlıcadan aktaran: Pelin Dimdik
Şubat 2015, Papersense Yayınları tarafından e-kitap olarak yayımlanmıştır.
Osmanlıcadan aktaran: Pelin Dimdik Şubat 2015, Papersense Yayınları tarafından e-kitap olarak y... more Osmanlıcadan aktaran: Pelin Dimdik
Şubat 2015, Papersense Yayınları tarafından e-kitap olarak yayımlanmıştır.
Dede Korkut Uluslararası Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, 2021
"Çocukluğun Soğuk Geceleri" isimli roman Tezer Özlü tarafından kaleme alınmıştır. Otobiyografik b... more "Çocukluğun Soğuk Geceleri" isimli roman Tezer Özlü tarafından kaleme alınmıştır. Otobiyografik bir nitelik taşımaktadır. Tezer Özlü bipolar bozukluktan mustariptir. İntihara teşebbüs etmiş, elektroşoklara maruz kalmış, haloperidol kullanmıştır. Her türden bireysel özgürlüğü savunan, devrimci bir yazardır. Yaşadığı olaylar zaman zaman yaşama sevincini yok etmiştir. Birden çok evlilik yapmıştır. Aile hayatında ve kocalarında çoğunlukla aradığı mutluluğu bulamamıştır. Hayatı sorgulayan, mücadeleci bir karakteri vardır. Yaşadığı sıkıntılarda yılmadan yeniden toparlanmayı bilir. Özlü'nün yaşadıkları, Türkiye'de bir bireyin genel anlamda çocukluktan yetişkinliğe nasıl bir evrim süreci geçirdiğinin bir özeti gibidir. Baskıcı bir baba ve korumacı bir anne etrafında şekillenen aile kültürü, çocuğun yaşamında derin yaralar açabilmektedir. Yaşanmışlıklar, gelecekte seçimleri ve davranış biçimlerini belirlemektedir. Aile, okul, toplum baskısı ve cinsel yasaklar bireyleri hasta etmektedir. Psikolojik/ekonomik/fiziksel/cinsel şiddet insan haklarını içselleştirememiş, geri kalmış toplumlarda bir kültür hâline gelmiştir. Yaşanan tüm bu sıkıntılar insan hayatını yaşanamaz bir duruma getirmektedir. Bu makalede "Çocukluğun Soğuk Geceleri" adlı roman psikolojik olarak incelenmiştir. Makalenin başında psikolojik roman ile ilgili bilgi verilmiştir. Psikoloji ile edebiyat birbirlerini tamamlar niteliktedir. Esasında her roman psikolojiyi içinde barındırmaktadır. Psikolojiyle ilgili çalışmalar ilerledikten sonra edebiyat ve psikoloji arasındaki ilişki daha da ilerilere taşınmıştır. Romanda toplumu oluşturan birey ve kurumlar sorgulanmakta olup yozlaşmış şiddet ve baskı kültürünün çağdışı yaklaşımları sergilenmektedir. İstismarın ve yasakların olduğu bir ülkede mutluluktan söz edilemez. Mutluluk her zaman olduğu gibi gelişimini tamamlamamış zihinlerin engeline takılmaktadır.
Abstract
The work titled “Çocukluğun Soğuk Geceleri” was written by Tezer Özlü. It has an autobiographical character. Tezer Özlü suffers from bipolar disorder. She committed suicide, was subjected to electroshocks. She used
haloperidol. She is a revolutionary writer who advocates for all kinds of individual freedom. Her events from time to time destroyed her joy of living. She had multiple marriages. She could not find the happiness she sought in her family life and in her husbands. He has a fighting character that questions life. He knows how to regroup without giving up in the troubles he has experienced.
Özlü's experiences are like a summary of the
evolutionary process of an individual in Turkey from childhood to adulthood. The family culture shaped around an oppressive father and a protective mother can cause deep wounds in the child's life. Experiences determine future choices and behavior patterns. Family, school, social pressure and sexual prohibitions make individuals sick. Psychological / economic / physical / sexual violence has become a culture in societies that have not internalized human rights. All these troubles are making human life uninhabitable. In this article, the novel
named "Çocukluğun Soğuk Geceleri" is examined psychologically.
At the beginning of the article, information about the psychological novel is given. Psychology and literature complement each other. In fact, every novel contains psychology. After the studies on psychology progressed, the relationship between literature and psychology was carried further.In the novel, individuals and institutions that make up the society are questioned and the outdated approaches of the corrupt culture of violence and oppression are exhibited. There is no happiness in a country where there is abuse and prohibitions. As always, happiness is stuck in the barrier of minds that have not completed their development.
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi / The Journal of International Social Research, 2020
İntihar düşüncesi ya da eylemi, akıl sağlığı yerinde olan yahut olmayan herhangi bir birey tarafı... more İntihar düşüncesi ya da eylemi, akıl sağlığı yerinde olan yahut olmayan herhangi bir birey tarafından gerçekleştirilebilmektedir. Stresle başa çıkma becerisini geliştirebilmek bu bakımdan önem taşımaktadır. Nilgün Marmara, 1979 yılında bipolar bozukluğa yakalanmıştır. Bu hastalığın duygusal tahrip gücü yüksektir. Yazarın her ne kadar intihar ettiği düşünülse de ölümüne dair farklı birtakım söylentiler mevcuttur. Bu konuya araştırmamızın dışında kaldığı için değinilmemiştir. Bu makalede şairin "Savrulan Beden" isimli şiiri, intihar düşüncesi açısından psikolojik bağlamda incelenmiştir. İntihar düşüncesi, acıdan kaçmanın bir yolu olarak yoğun stresle baş etmekte güçlük çeken bireyler tarafından üretilen bir fikirdir. Bu düşünceyi eyleme geçirip geçirmemek bireysel bir tercihtir. Depresyona yatkınlığı olan kişiler hayatlarının herhangi bir döneminde intiharı düşünebilir hatta intihar edebilirler. Depresyon bu bakımdan tedavi edilmesi gereken ciddi bir hastalıktır. İntihar düşüncesi, bir başkasına açıklandığı andan itibaren ölümün sinyallerini dikkate almak gerekir. Önemsenmediği takdirde düşüncenin eyleme geçirilme potansiyeli söz konusu olabilir. Bu durumda gereken tıbbi, maddi ve manevi yardımı sunmak belki de bir hayatı kurtarabilir. Bu nedenle ailelerin ve toplumun intihar konusunda bilinçlendirilmesi mühimdir. Bazı bireyler, hayatlarını diğerlerinden daha duyarlı ve duygusal bir durum içinde sürdürmeye eğilimlidirler. Kendileri istemeseler bile şartlar böyledir. Bu insanların ailelerine büyük sorumluluklar düşmektedir. Çünkü onlar mümkün olduğunca stresten uzak yaşamak zorundadırlar. Hayatları için gerekli konforun temin edilmesinin mümkün olmadığı durumlardaysa stresle yaşamayı öğrenmeleri bakımından tıbbi destek almaları gerekebilir. Stressiz bir yaşam düşüncesi kulağa hoş gelse de koşullar açısından ulaşılması çok uzak görülen bir ütopyayı anımsatmaktadır.
Suicidal ideation or action can be carried out by any individual with or without mental health. In this respect, it is important to be able to develop the ability to cope with stress.
Nilgün Marmara suffered from bipolar disorder in 1979. The emotional destruction of this disease is high. Although the author is thought to have committed suicide, there are some different rumors about her death. This subject has not been addressed as it is outside of our research.
In this article, the poem of the poet named "Savrulan Beden" is examined in terms of "suicidal idea" in a psychological context. Suicidal ideation is the thought of individuals who have difficulty coping with intense stress as a way of relief from pain. Whether or not to put this thought into action is an individual choice. People with a predisposition to depression may think of suicide or even commit suicide at any time in their lives. Depression is a serious disease that needs to be treated in this regard.
From the moment the suicidal idea is revealed to someone else, it is necessary to receive the signals of death. The thought that is ignored may have the potential to act. In this case, providing the necessary medical, financial and moral assistance can save a life. In this respect, it is important to raise awareness of families and society about suicide. Some individuals tend to lead their lives in a more sensitive and emotional state than others. The conditions are like this, even if they don't want it themselves. The families of these people have great responsibilities. Because they have to live as stress-free as possible. In cases where it is not possible to provide the necessary comfort for their lives, they should get medical support in order to learn to live with stress. Although the thought of a stress-free life sounds nice, it is reminiscent of a utopia that seems too far to be achieved in terms of conditions.
The Journal of Academic Social Science Studies, 2020
Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın 41 adet romanı yayımlanmıştır. Bu çalışmada yazarın konuyla doğrudan il... more Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın 41 adet romanı yayımlanmıştır. Bu çalışmada yazarın konuyla doğrudan ilgili olan 25 romanı incelenmiştir. Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın ilgili romanlardan aşk hakkındaki görüşlerini tespit ettik. Böylece Gürpınar'ın eserlerinde savunduğu aşkla ilgili düşüncelerin ve okuyucuya iletmek istediklerinin anlaşılmasını kolaylaştırmayı hedefledik. Bu makalenin amacı Hüseyin Rahmi'nin romanlarındaki aşk konusunu psikolojik bir bağlamda ele almak ve yorumlamaktır. Aşk konusu her dönem güncelliğini koruyan bir mesele olarak karşımıza çıkmaktadır. Aşk yaşantılarının işlendiği romanlar, okura her zaman ilgi çekici gelmiştir. Romanını daha cazip kılmak isteyen yazar, ana konu doğrudan aşk olmasa bile onu bir aşk öyküsüyle birlikte sunar. Türkiye'de çok satan romanlar, en çok seyredilen dizi ve filmler incelendiğinde birçoğunun içeriğinde etkisi güçlü bir aşk hikâyesinin var olduğu söylenebilir. Aşk, insan yaşamının bir parçasıdır. Âşık olmak güzeldir. Saygı ve sevgi gibi pozitif duyguların karşılıklı olarak yaşandığı aşkta olumsuz bir taraf yoktur. Çoğu aşk faciası, araya giren engellerden veya yanlış kişiye karşı beslenen güçlü duygulardan kaynaklanmaktadır. Hüseyin Rahmi'nin romanlarındaki âşıkların sonu çoğu zaman trajiktir. Aşk intiharı, aşk esareti, karşılıksız aşk, reddedilme, aşkın istismarı eserlerde işlenen konular arasındadır. Yazar, eserlerinde aşkın tehlikelerine dikkatleri çekmek istemiş görülmektedir. Aşkın gereğinden fazla yüceltilmesi ya da küçümsenmesi zararlı etkiler, telafisi mümkün olmayan sonuçlar ortaya çıkarabilir. Âşık olunan kişinin karşısında mantığın kaybolduğu bir gerçektir. Romanlar bu prensibe dayanarak yazılmış izlenimi vermektedir.
41 novels of Hüseyin Rahmi Gürpınar have been published. In this study, 25 novels of the author, which are directly related to the subject, were examined. We determined the views of Hüseyin Rahmi Gürpınar about love from related novels. Thus, we aimed to make it easier to understand what Gürpınar intended to say about love which he advocated in his works and to understand what he wanted to convey to the reader. The purpose of this article is to subject and interpret the love issue in Hüseyin Rahmi's novels in a psychological context.
The issue of love emerges as an issue that keeps up to date in every period. Novels in which love experiences are processed always appeal to the reader. The author, who wants to make his novel more attractive, presents the novel with a love story, even if the main subject is not direct love. When the best-selling novels, most watched series and movies are examined, it can be said that many of them have a strong love story in their content.
Love is part of human life. It is good to fall in love. There is no negative side in fondness, where positive emotions such as respect and love are experienced mutually.
The end of the lovers in the novels of Hüseyin Rahmi is often tragic. Love suicide, love captivity, unrequited love, rejection, love abuse are among the topics covered in the works. The author seems to have wanted to draw attention to the dangers of love in his works. Too glorifying or underestimating love can have harmful effects, irreparable consequences.
It is a fact that logic is lost in the face of the person who falls in love with. Roma give the impression written based on this principle.
The Journal of Academic Social Science Studies,, 2020
Karikatür, doğası gereği kusurları açığa çıkarmak üzerine kurulmuş incitici bir sanat dalıdır. Ka... more Karikatür, doğası gereği kusurları açığa çıkarmak üzerine kurulmuş incitici bir sanat dalıdır. Karikatürün amacı toplumsal bir farkındalık ve duyarlılık oluşturmaktır. Sanatın bu dalı hem yergi hem de övgü içerir. Yergi, hoşnutsuzluktan kaynaklanır. Övgü ise doğru olduğu düşünülen şeye hak vermektir. Ancak karikatüristler dönem dönem iktidarların baskısı altında kaldıklarından işlevlerini tam anlamıyla yerine getiremez, özgürce muhalefet yapmalarına izin verilmez. Bilim ve sanatın tüm dallarında olduğu gibi karikatür de özgürlük ortamında gelişir. Özgürlük, ilerleme ve gelişimin formülüdür. Korku ve baskı, nefret ve şiddete neden olur. Hiçbir toplumsal sorun yıkıcı davranışlarla çözülemez. Sadece bir süreliğine gizlenebilir. Bastırılan duygular zamanı geldiğinde daha güçlü bir şekilde ifade edilir. Gerçekten de her dönem durum böyledir.
Bu makalede Akbaba Dergisinde yayımlanmış olan Hüseyin Cahit Yalçın karikatürleri incelenmiştir. Dergide yayımlanan karikatürlerden bazıları çalışmamıza dahil edilmiştir. Karikatürlerden anlaşıldığına göre yazarın hayatı sıkıntılarla doludur. Cesur söylemlerinin bunun üzerinde büyük etkisi vardır. Politik yazılarının bazıları tepki toplamıştır. Bu nedenle mahkemede yargılanmıştır. Zaman zaman sürgün hayatı yaşamıştır. Milletvekili de olmuştur. Gazete ve dergi çıkarmıştır. Gazeteci ve politikacı olduğundan dolayı popüler biridir. Dergide onun birçok karikatürü vardır. Karikatürler adeta yaşamının önemli olaylarını yansıtan belgeler gibidir. Yazar, söylemleriyle
karikatürlerde hem olumsuz eleştirinin hedefi olmuş hem de üstat kabul edilmiştir.
Abstract
Caricature is a hurtful art branch based on revealing flaws by nature. The aim of cartoon is to create a social awareness and sensitivity. This branch of art includes both satire and praise. Satire results from discontent. The praise is to give the right to what is thought to be true. However, since the cartoonists are under the pressure of the government from time to time, they cannot fully fulfill their functions and are not allowed to oppose freely. As in all branches of science and art, cartoon also develops in an environment of freedom. Freedom is the formula for progress and development. Fear and oppression cause hatred and violence. No social problem can be solved with destructive behavior. It can only be hidden for a while. The suppressed emotions are expressed more strongly when the time comes. Indeed, this is the case in every period. He published newspaper and magazine.
In this article, the caricatures of Hüseyin Cahit Yalçın, published in Akbaba Magazine, were examined. Some of the cartoons published in the magazine are included in our study. As understood from the cartoons, the life of the author is full of troubles. Their bold discourse has a big impact on this. Some of his political writings have gathered reactions. Therefore, he was
tried in court. From time to time he lived exile life. He also became a deputy. He is a popular person because he is a journalist and politician. He has many caricatures in the magazine. Cartoons are like documents reflecting the important events of his life. The writer, with his discourses, was both the target of negative criticism and accepted as a master.
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi / The Journal of International Social Research, 2020
Öz Bu çalışmada "Tezer Özlü'den Leylâ Erbil'e Mektuplar" adlı eser incelenmiştir. Mektuplarda olu... more Öz Bu çalışmada "Tezer Özlü'den Leylâ Erbil'e Mektuplar" adlı eser incelenmiştir. Mektuplarda olumsuz eleştirinin hedefi olan isimler gizlenmiştir. Mektupların dili iki kişinin samimi diyalogları şeklindedir. Özlü'nün anlaşılır ve süsten uzak bir üslubu vardır. Mektuplar, insanlara geçmişten haber veren formlardır. Bazen bir belge niteliği taşıdıkları gibi kişilerin hayatlarına yönelik ayrıntılara yer vermeleri açısından edebiyat dünyasındaki yazarların ve eserlerinin daha iyi anlaşılmasına da katkı sağlayabilecek bir niteliktedirler. Bu bakımdan mektup araştırmaları önem taşımaktadır. Tezer Özlü'nün ve Leylâ Erbil'in Türk toplumu ve Türk aydınları hakkındaki değerlendirmelerinden hareketle 1970 ile 1980'li yıllarda Türk düşünürlerinin ve toplumunun yaşadığı problemleri tespit etmek bu çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Eserde amacımız doğrultusunda saptadığımız kısımlar alıntılanmış olup bilgiler organize edildikten sonra yorumlama yoluna gidilmiştir. Sıkıntılı bazı hayat tecrübelerinden sonra halk arasında manik-depresif hastalık olarak bilinen bir illete, ilerleyen süreçte de kanser hastalığına yakalanan Tezer Özlü, her özgürlükçü Türk aydınının derinden hissettiği; sosyal ve siyasi baskı, şiddet, korku ve cehalet kültürünün yoğunluğunda bunalımlar yaşamıştır. Bu sosyal ve siyasi engellemelerin etkisi altında kaleme aldığı eserlerinde bireyin ve toplumun önemli meselelerine değinmeyi ihmal etmeyerek özgün eserler vermeyi başarmıştır. Bu eser, Türk toplumunun genel görünümünü yansıtması ve ilerlemecilikten yana olan Türk düşünürlerine yol gösterici bir konumda bulunması bakımından kıymetli sayılmalıdır.
Abstract
In this study, the work titled "The Letters from Leylâ Erbil to Tezer Özlü" was examined. In the letters, names that are the target of negative criticism are hidden. The language of the letters is in the form of sincere dialogues of two people. Özlü has a clear and simple style.
Letters are forms that inform people about the past. Sometimes they have the characteristics of a document and they can also contribute to a better understanding of the writers and their works in the world of literature in terms of giving details about the lives of people. In this regard, letter research is important.
Based on the evaluations of Tezer Özlü and Leylâ Erbil about Turkish society and Turkish intellectuals, it is the aim of this study to identify the problems experienced by Turkish thinkers and society in the 1970s and 1980s. In the study, the parts we identified in accordance with our purpose were quoted and after the information was organized, interpretation method was used.
After some troubled life experiences, Tezer Özlü, who caught a disease among the people known as manic-depressive illness and cancer in the future, felt what every libertarian Turkish intellectual felt deeply; crises experienced in the intensity of social and political oppression, violence, fear and ignorance culture. In her works, which she wrote under the influence of these social and political obstacles, she managed to produce original works by not neglecting to touch on the important issues of the individual and the society. This work should be considered valuable for that it reflects the general outlook of Turkish society and is in a guiding position for Turkish thinkers who favor progressivism.
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi / The Journal of International Social Research, 2020
Öz Bu makalede, bipolar bozukluk Sevil Avşar'ın günlükleri esas alınarak incelenmiştir. Yazar, gü... more Öz Bu makalede, bipolar bozukluk Sevil Avşar'ın günlükleri esas alınarak incelenmiştir. Yazar, günlüklerinde duygudurumunu günden güne başarılı bir şekilde anlatmıştır. Sevil Hanım; zeki, hassas ve sanatçı ruhlu bir insandır. Bu hastalık ünlüler arasında da yaygındır. Yazar, hastalığının nedenleri ve belirtilerini günlüklerinde gözlemci bir bakış açısıyla aktarmıştır. Hastalığın sebepleri toplumun birçok kesiminin şikâyet ettiği konulardır. Günlüklerde toplumsal yapı ile ilgili eleştiriler yer almaktadır. Ancak herkes bu sorunları söylemeye cesaret edemez. Takip, dinleme ve taciz artık paranoya olmaktan çıkmıştır. Düşünce okuma, düşünce yerleştirme ve kişiye özel ses iletme teknolojisinin var olduğu belirtilmektedir. Bu teknolojilerin insanlar üzerinde denendiğine yönelik pek çok bilgi mevcuttur. Aynı zamanda kimyasal/bitkisel maddeler yoluyla zihnin işleyişini bozmak da mümkündür. Her iki yöntemin beraber kullanılması yaratılmak istenen etkiyi arttıracaktır. Bunlar zihin kontrol ve psikolojik işkence yöntemleridir. Günümüzde psikolojik rahatsızlıklar çoğunluğun ortak sorunu haline gelmiştir. Duyarlı insanlar stresli yaşam içerisinde daha kolay hastalanabilirler. Çevresel stres faktörü ile karşılaşmadıkları sürece bireylerin yatkın olsalar da genellikle hastalanmadığı belirlenmiştir. Bu bağlamda çalışmanın deneyimleri aydınlatan bir karakteri vardır.
Abstract
In this article, bipolar disorder was examined based on the diaries of Sevil Avşar. The author has successfully described her mood in her diaries day by day. Mrs. Sevil; is a smart, sensitive and artist-spirited person. This disease is also common among celebrities.
The author conveyed the causes and symptoms of her disease in her diaries from an observer point of view. The causes of the disease are issues that many segments of society complain about. There are criticisms of the social structure in the diaries. However, not everyone dares to say these problems. .
Tracking, watching, and harassment are no longer paranoia. It is stated that there is the technology of reading thought, placing thought and personal voice transmission. There is a lot of information that these technologies have been tested on humans. It is also possible to disrupt the functioning of the mind through chemical / herbal substances. Using both methods together will increase the desired effect. These are mind control and psychological torture methods.
Nowadays, psychological disorders have become the common problem of the majority. Sensitive people can get sick more easily in stressful life. It has been determined that individuals do not generally get sick, even if they are prone, unless they encounter an environmental stress factor. In this context, the work has a character that enlightens the experiences.
Karabük Türkoloji Dergisi, 2019
ÖZ “Korkuyu Beklerken” adlı öykü isimsiz bir kahramanın karanlık bir örgütle savaşımını anlatmakt... more ÖZ
“Korkuyu Beklerken” adlı öykü isimsiz bir kahramanın karanlık bir örgütle savaşımını anlatmaktadır. Kahramanın yalnız yaşadığı evinin önüne bir mektup bırakan bu “gizli mezhep” mektupta ona evden dışarı çıkmaması gerektiğini belirtmiştir. Yani onu herkesten ve her şeyden tecrit etmek ister. O ise cezasını vermek niyetiyle kişisel mahremiyetine dokunarak büyük bir suç işlemiş olan bu çeteyi beklemektedir. Kahraman, üyelerinin kim olduğunu bile bilmediği bu yapıyla özgürlüğünü kazanmak için tek başına, kendi yöntemleriyle ölümü de göze alarak mücadele etmekte kararlıdır. Yapılan zorbalık onda korku, kaygı, yoğun öfke ve stres yaratmıştır. Yaşadığı psikolojik istismar nedeniyle kahraman bunalıma girmiştir.
Bu makalede Oğuz Atay’ın “Korkuyu Beklerken” adlı öyküsü çerçevesinde psikolojik istismar konusu işlenmektedir. “Korkuyu Beklerken” öyküsünde örneğini gördüğümüz psikolojik istismar; insanın akıl ve beden sağlığına zarar verebilen aşağılama, kişisel mahremiyeti ihlal, iftira, hakaret ve tehdit etme, küçük düşürme, alay etme, küfür etme, elektronik ve fiziksel takip, okulda ve iş yerinde zorbalık, kabadayılık, hak ihlali gibi çeşitli baskı kurma ve korkutma taktiklerini içerir. Psikolojik istismar ciddi bir suçtur ve hukuken cezası vardır.
Anahtar Kelimeler: Oğuz Atay, Korkuyu Beklerken, Gizli mezhep, Psikolojik istismar, Öfke
ABSTRACT
The story “Korkuyu Beklerken” tells the story of an anonymous hero fighting a dark organization. The “secret section” which leaves a letter in front of the house where the hero lives alone, stated in the letter that he should not go out the house. So, the section wants to isolate him from everyone and everything. He, with the intention of punishment, is waiting for this gang, which has committed a major crime by touching on personal privacy. The hero is determined to fight with his own methods in order to gain his freedom by this structure which even his members do not even know. Bullying has caused him fear, anxiety, intense anger and stress.
Psychological abuse; humiliation, personal privacy, slander, insult and threatening, humiliation, ridicule, profanity, electronic and physical follow-up, bullying at school and at work, bullying and scare tactics. Psychological abuse is a serious offense and is punishable by law. In this article, Oguz Atay’s story “Korkuyu Beklerken” tells the subject of psychological abuse.
Key Words: Oguz Atay, Korkuyu Beklerken, Secret Section, Psychological Abuse, Anger
Eurasian Academy of Sciences Social Sciences Journal, 2018
“Kaçıklık Diploması” adlı eser, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu Ayşe Nil Ta... more “Kaçıklık Diploması” adlı eser, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu Ayşe Nil Tahralı tarafından kaleme alınmıştır. Yazar, bu kitabında kendi hastalık öyküsüne yer vermiştir. Kitap otobiyografik bir nitelik taşımaktadır. Hayatından kesitler anlattığımız Ayşe Nil, 1983 yılının temmuz ayında hastalanmıştır. Doktorları, ona bipolar bozukluk tanısı koymuştur. Yazar, eserinde hastalığı ve onu hastalanmaya kadar götüren sebepler üzerinde durmaktadır. Ayşe Nil kendini, tamamen zihninde yarattığı “En Gerçek Atatürkçü” isimli örgütün bir üyesi sanmaktadır. Bu örgütün gazete, radyo ve televizyon vasıtasıyla kendisiyle haberleştiğini düşünür. “En Gerçek Atatürkçü”lerin karşısında devletin üst kademeleri dâhil her yere sızmış olan Atatürk düşmanı başka örgütler de vardır. Atatürkçüler ile karşıtları arasında korkunç bir savaş söz konusudur.
Bipolar bozukluk, sosyal ve mesleki hayatta sorunlara yol açabilen ciddi bir beyin hastalığıdır. Yazarın hastalığı, makalede belirtileri ve nedenleriyle ayrıntılı olarak işlenmiştir. Bu makalede hastalığı bir edebiyat metni üzerinden takip etmek ve anlamak isteyen okur ve araştırmacılar için faydalı bilgiler sunulmuştur.
Ayşe Nil Tahralı, Kaçıklık Diploması ve Uzmanlık, Bipolar Bozukluk, Mani, Depresyon, Sanrı
ABSTRACT
The book named "Kaçıklık Diploması" has been written by Ayşe Nil Tahralı who graduated from the Faculty of Political Sciences of Ankara University. The author has included in his book the story of his illness. The book is autobiographical. Ayşe Nil, which we talked about in her life, got sick in July of 1983. The doctors gave her a diagnosis of bipolar disorder. The author focuses on the illness in her work and causes leading her to illness. Ayşe Nil thinks she is a member of the an organization named "En Gerçek Atatürkçü" she created completely in her mind. She thinks that it communicated herself through newspapers, radio and television. Against the "En Gerçek Atatürkçü", there are other organizations that are enemies of Atatürk who have infiltrated everywhere, including the upper echelons of the state. There is a terrible war between the Atatürkist and their opponents.
It is examined the author's disease, its description and reasons in detail. Bipolar diorder is a serious brain disease that can cause problems in social and professional life. This article provides useful information for readers and researchers who want to follow the disease through a literary text.
Keywords: Ayşe Nil Tahralı, Kaçıklık Diploması ve Uzmanlık, Bipolar Disorder, Mania, Depression, Delusion
Eurasian Academy of Sciences Social Sciences Journal, 2017
Öz İlk romanı 1888 yılında tefrika edilen Hüseyin Rahmi Gürpınar, Cumhuriyet öncesi ve sonrası o... more Öz
İlk romanı 1888 yılında tefrika edilen Hüseyin Rahmi Gürpınar, Cumhuriyet öncesi ve sonrası olmak üzere uzunca bir müddette 41 adet roman kaleme almıştır. İyi bir gözlemci olan yazar, konularını gerçek hayattan aldığı romanlarıyla gelecek nesillere incelenmeye değer sosyolojik bir malzeme bırakmış olur. Hüseyin Rahmi'nin romanlarında anlatıcı olarak yazarın ve roman kahramanlarının evliliğe ilişkin görüşlerini tespit ederek elde edilen bulguları sosyolojik ve psikolojik bağlamda bir değerlendirmeye tâbi tutup yorumlamak bu makalenin amacını oluşturmaktadır. Hüseyin Rahmi, romanlarında vermek istediği mesajı kahramanları aracılığıyla sunduğu gibi kendi fikrini doğrudan doğruya da beyan eder. Bu çalışmada yazarın ve kahramanlarının evlilik hakkında, romanlarından tespit ettiğimiz görüşlerini maddeler halinde vermeye çalıştık. Böylece Gürpınar’ın eserlerinde savunduğu evlilikle ilgili düşüncelerin ve okuyucuya iletmek istediklerinin anlaşılmasını kolaylaştırmayı hedefledik.
Anahtar Kelimeler: Türk romanı, Popüler roman, Psikoloji, Sosyoloji, Evlilik
ABSTRACT
Hüseyin Rahmi Gürpınar, whose first novel was published in 1888, wrote 41 novels over a long period of time before and after the Republic. The author, a good observer, has left a sociological material worth investigating in future generations with his novels, which take his subjects to life. It is also the case that Hüseyin Rahmi declares his own opinion directly in the same way as he presents the message he wants to give in his novels through his heroes. Below, we tried to give the opinions in manner of clause of the author and persons about the marriage in his novels. Thus, we aimed to make it easier to understand what Gürpınar intended to say about marriage which he advocated in his works and to understand what he wanted to convey to the reader. It is the aim of this article to interpret and interpret the findings that obtained in the novels of him as a narrator and the findings obtained by the heroes of the novel persons in sociological and psychological context.
Keywords: Turkish novel, Popular novel, Psychology, Sociology, Marriage
Eurasian Academy of Sciences Social Sciences Journal, 2017
Mankind used the line before the letter. However, he thought that he would not be able to carry o... more Mankind used the line before the letter. However, he thought that he would not be able to carry out an expression that would always continue to be validated with this method after a while as he draws what he wants to tell. For this reason, he needed writing in order to share the meanings and develop the known symbols. It has allocated necessary liaison channels to make information and culture transfer permanent. One of these channels is literature which has gained momentum since saying was converted into writing by drawing. Caricature has established a network of intimate and collaborate work in literature to be accepted by mass before it becomes a branch of graphic arts. At least this is true for Turkish caricature. Because the artists who use the visual language want to build their work on a solid foundation, they have gone to benefit from different disciplines in this direction. The caricature which prevails in the west and is benefited from its possibilities as much as possible, has continued its life as a part of literature in Turkey. He then began to create his own system. However, the caricature did not allow the breaking of the common bond between him and the literature. The publication we examined is one of the most powerful and intense examples of this connection. The "Akbaba" Magazine has been has been home to literature masters, caricaturists, drawing masters throughout the years. There are thousands caricatures published on the pages of the magazine on the subject of caricature and literature. However we have deemed it appropriate to include only portrait of the literature figures because of the space of our workplace and the volume of the essay. Again, when the volume of the essay is considered , it is not possible to present all the portraits of literature figures in "Akbaba " and for this reason we examined some of the portraits of the writers published in the magazine.
Keywords: Akbaba Magazine, Literature, Caricature, Portrait Caricature, Relations between the Caricature and Literature
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2016
* Öz Bireyin zihninin kendi istek ve bilgisi dışında çeşitli yollarla yönlendirilmesi zihin k... more * Öz
Bireyin zihninin kendi istek ve bilgisi dışında çeşitli yollarla yönlendirilmesi zihin kontrolü olarak adlandırılmaktadır. İnsan zihnini kontrol etmenin çok değişik yöntemleri mevcuttur. Tarikatlar, cemaatler, ideolojik gruplar, siyasi partiler ya da casuslar zihin kontrol yöntemlerini sindirme, iskence yapma, yandaş toplama, menfaat elde etme gibi çeşitli amaçlarla kullanabilmektedirler. Gerek kişisel hırs ve çıkarların etkisiyle gerekse devletler ve kurumlar bazında açığa çıkan rekabetin kötü sonuçları insanlık için son derece zarar verici etkiler yaratmaktadır. Zihin kontrol yöntemlerini insana veya insan topluluklarına zarar verme, yarar ya da ego tatmini sağlama gibi niyetlerle uygulayan kişi ya da grupların çok ciddi akıl sağlığı problemleri olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Zihin kontrol yöntemlerinin farkında olmak onların birey üzerindeki istendik etkisini azaltacaktır. Bu bakımdan ilgili makale bazı zihin kontrol yöntemleri hakkında bilgi verme amaçlı olarak yazılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Psikiyatri, Psikoloji, Zihin Kontrol, Halüsinojen, Hipnoz, Psikotronik Silahlar.
Abstract
Directing a variety of ways beyond the will and the desire of a person is called mind control. There are many different methods for controlling human mind. Both personal ambitions and interests as well as the effects of bad results originated from competition of basis of government and institution create highly damaging effects for humanity creates. It is unquestionable fact that persons and groups, who use mind control techniques to damage the humanity and the community, to obtain benefits and to satisfy the ego, have real and serious mental health problems. Being aware of mind control methods will reduce the expected impact on the person. In this regard, the relevant article was written for the purpose of providing information about some mind control methods.
Anahtar Kelimeler: Psychiatry, Psychology, Mind Control, Hallucinogen, Hypnosis, Psychotronic Weapons
Eurasian Academy of Sciences Social Sciences Journal, 2016
ABSTRACT Directing a variety of ways beyond the will and the desire of a person is called mind c... more ABSTRACT
Directing a variety of ways beyond the will and the desire of a person is called mind control. There are many different methods for controlling human mind. Minds are controlled by means of hallucinogens and fatal consequences of this method are exhibited in novel “Quantum Code”. The novel describes how could be a dangerous weapon if the mind control is captured by some dark organizations and persons. Both personal ambitions and interests as well as the effects of bad results originated from competition of basis of government and institution create highly damaging effects for humanity creates. It is unquestionable fact that persons and groups, who use mind control techniques to damage the humanity and the community, to obtain benefits and to satisfy the ego, have real and serious mental health problems. Being aware of mind control methods will reduce the expected impact on the person. In this regard, the relevant article was written for the purpose of providing information about some mind control methods based on a literary work.
Keywords: Psychiatry, Mind Control, Hallucinogen, Hypnosis
“KUANTUM ŞİFRESİ” ROMANINDA HALÜSİNOJENLERİN ENJEKSİYON
TEKNİĞİYLE KULLANIMI VE BAZI ZİHİN KONTROL YÖNTEMLERİ
ÖZET
Bireyin zihninin kendi istek ve bilgisi dışında çeşitli yollarla yönlendirilmesi zihin kontrolü olarak adlandırılmaktadır. İnsan zihnini kontrol etmenin çok değişik yöntemleri mevcuttur. “Kuantum Şifresi” romanında zihinler, halüsinojenler vasıtasıyla kontrol edilmekte ve bu yöntemin ölümcül sonuçları sergilenmektedir. Romanda zihin kontrolünün birtakım karanlık örgütler ve kişilerin elinde nasıl tehlikeli bir silaha dönüşebileceği anlatılmaktadır. Gerek kişisel hırs ve çıkarların etkisiyle gerekse devletler ve kurumlar bazında ortaya çıkan rekabetin kötü sonuçları insanlık için son derece zarar verici etkiler yaratmaktadır. Zihin kontrol yöntemlerini insana veya insan topluluklarına zarar verme, menfaat elde etme, ego tatmini sağlama gibi niyetlerle uygulayan kişi ya da grupların çok ciddi akıl sağlığı problemleri olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Zihin kontrol yöntemlerinin farkında olmak onların birey üzerindeki istendik etkisini azaltacaktır. Bu bakımdan ilgili makale bir edebi eserden hareketle bazı zihin kontrol yöntemleri hakkında bilgi verme amaçlı olarak yazılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Psikiyatri, Zihin Kontrol, Halüsinojen, Hipnoz
Eurasian Academy of Sciences Social Sciences Journal, 2016
ABSTRACT The matter of the woman that is one of the most important issue of the social life thro... more ABSTRACT
The matter of the woman that is one of the most important issue of the social life throughout the human's history remain actual today. Because the human living in the social environment interacts with the opposite sex constantly. These relations are organized by cultural norms that shape society. Surely each society's value system and relationship patterns are different from each other. However, interaction with foreign cultures among communities experiences similar changes in relationships depending on social events and economic factors over time. The case of man-woman relationships that is an universal problem in this aspect has been the subject for the many disciplines and it has been long and complicated affair. The point is that the issues that concern us track how a development in the course of Turkish-Ottoman society. The primary goal of the traditional patriarchal system is to create a world where man dominance maintains. The women's movement is always under pressure by power, so the continuity of existing traditional structures is provided. The role and behavior of both sexes who were in the hands of this scheme captured the will of women and the women are always in the second. Men can move freely in many fields such divorcing, marriage more than one women and relationships outside of marriage and they limit women's rights and freedoms in a form of unfair. This problem is handled strikingly in Kadınlar Dünyası. This article is a general assessment on the problem of man-woman relations in Turkish-Ottoman society based within the framework of Kadınlar Dünyası.
Keywords: Turkish-Ottoman, Woman, Kadınlar Dünyası, Tradition, Modernism.
ÖZET
İnsanlık tarihi boyunca toplumsal hayatın en önemli meselelerinden birini oluşturan kadın konusu geçerliliğini günümüzde de sürdürmektedir. Çünkü sosyal bir çevrede yaşayan insan, karşı cinsi ile devamlı olarak etkileşim içerisindedir. Bu ilişkiler toplumu şekillendiren kültürel normlar meydana getirir. Şüphesiz her toplumun değer sistemi ve ilişki biçimleri birbirinden farklıdır. Ancak insan toplulukları arasında dış kültürlerle etkileşim, sosyal olaylar ve ekonomik faktörlere bağlı olarak zamanla ilişkiler bazında benzer değişimler de yaşanmaktadır. Bu yönüyle evrensel bir problem olarak karşımıza çıkan kadın olgusu pek çok bilim dalı için araştırma konusu olmuş, köklü ve karmaşık bir meseledir. Burada bizi ilgilendiren nokta konunun Türk-Osmanlı toplumunda nasıl bir gelişim seyri izlediğidir. Geleneksel ataerkil sistemin öncelikli hedefi hâkimiyetin erkeklerin tekelinde olduğu bir dünya yaratmaktır. Bunun için kadın daima baskı altına alınarak güç odaklarının güdümünde hareket etmesi sağlanmış, böylelikle mevcut geleneksel yapının sürekliliği temin edilmiştir. Her iki cinsin rol ve davranışlarının kesin çizgilerle birbirinden ayrıldığı bu düzen içerisinde iradesi elinden alınmış olan kadın her zaman ikinci plandadır. Erkeklerin boşanma, birden fazla kadınla evlenme, evlilik dışı ilişki kurma gibi daha pek çok konuda serbest hareket edebildiği bir toplumda kadının hak ve özgürlükleri adaletsiz bir biçimde sınırlandırılmıştır. Bu sorun Kadınlar Dünyası’nda çarpıcı bir biçimde dile getirilir. Bu makalede Kadınlar Dünyası çerçevesinde Türk-Osmanlı toplumunda kadın meselesinin genel bir değerlendirmesi yapılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Türk-Osmanlı, Kadın, Kadınlar Dünyası, Gelenek, Modernizm
Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2013
LEVENT METE’NİN ŞİZOFRENİ MÜZESİ ROMANINA DAİR BİR İNCELEME Pelin DİMDİK. ÖZ: Şizofreni bir... more LEVENT METE’NİN ŞİZOFRENİ MÜZESİ ROMANINA DAİR BİR İNCELEME
Pelin DİMDİK.
ÖZ: Şizofreni bireyde bilişsel, duygulanım ve davranış alanlarındaki bozulmalarla kendini gösteren ciddi bir beyin hastalığıdır. Şizofreni Müzesi’nde, şizofreniye yakalanan eski bir tıp öğrencisinin hastalıkla savaşırken yaşadığı akıl almaz olaylar anlatılmaktadır. Eser, alelade bir kurgudan ibaret olmayıp şizofreniyle mücadele eden kişileri anlamak ve hastalık hakkında bilgi edinmek isteyen okurların istifadelerine sunulmuştur. Bu bakımdan makalede, romanda verilen bilgiler paralelinde şizofreninin tarihine, nedenlerine, belirtilerine değinilmiş ve başkahramanın hastalık öyküsüne yer verilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Levent Mete, Cengiz Manga, Şizofreni Müzesi, Şizofreni, Halüsinasyon, Roman.
A REVIEW ON THE LEVENT METE’S NOVEL SIZOFRENI MUZESI
ABSTRACT: Schizophrenia is a serious brain disorder that manifests itself in cognitive, affective and behavioral corruptions of individual. While schizophrenic former medicine student fights disease, he comes across extraordinary events, which describes in the Sizofreni Muzesi. The book is not an ordinary fiction but provides readers with an understanding of people struggling with schizophrenia and information abouy the illness. In this regard, this article narrates history, cause and symptom of schizophrenia and gives place to story of illness of main character.
Key Words: Levent Mete, Cengiz Manga, Sizofreni Muzesi, Schizophrenia, Hallucination, Novel.
URBAN AND URBANIZATION, 2014
ABSTRACT Suicide is not only typical of individuals with mental health problems and negative exp... more ABSTRACT
Suicide is not only typical of individuals with mental health problems and negative experiences, but also of those who have difficulty overcoming intense stress are also prone to committing suicide though they are mentally healthy. Hence, suicide and its causes are social phenomena that should be researched in detail regardless of the conditions it occurs in. In this sense, the present paper discusses the suicide cases that are the outcomes of the authority and its unbearable oppression on women and that are featured in Orhan Pamuk’s novel, Snow, with specific reference to Kars Province in Eastern Turkey.
Keywords: Orhan Pamuk, Snow, Kars, Suicide, Authority, Turkish Novel
Osmanlıcadan aktaran: Pelin Dimdik Şubat 2015, Papersense Yayınları tarafından e-kitap olarak y... more Osmanlıcadan aktaran: Pelin Dimdik
Şubat 2015, Papersense Yayınları tarafından e-kitap olarak yayımlanmıştır.
Osmanlıcadan aktaran: Pelin Dimdik Şubat 2015, Papersense Yayınları tarafından e-kitap olarak ya... more Osmanlıcadan aktaran: Pelin Dimdik
Şubat 2015, Papersense Yayınları tarafından e-kitap olarak yayımlanmıştır.
Osmanlıcadan aktaran: Pelin Dimdik Şubat 2015, Papersense Yayınları tarafından e-kitap olarak ya... more Osmanlıcadan aktaran: Pelin Dimdik
Şubat 2015, Papersense Yayınları tarafından e-kitap olarak yayımlanmıştır.
Osmanlıcadan aktaran: Pelin Dimdik Şubat 2015, Papersense Yayınları tarafından e-kitap olarak y... more Osmanlıcadan aktaran: Pelin Dimdik
Şubat 2015, Papersense Yayınları tarafından e-kitap olarak yayımlanmıştır.