TUNCAY AKGÜN | Ankara Hacı Bayram Veli University (original) (raw)
Papers by TUNCAY AKGÜN
Bir kitabi tanimak kadar yazarini tanimanin da onemli oldugunu dusundugum icin Boethius’un hayati... more Bir kitabi tanimak kadar yazarini tanimanin da onemli oldugunu dusundugum icin Boethius’un hayati ve felsefesi hakkinda kisa bir bilgi vermenin dogru olacagina inaniyorum. Cunku her yazar icinde yasadigi toplumdan ve zaman diliminden etkilenir. Anicius Manlius Severinus Boethius, Romali soylu bir ailenin cocugu olarak M.S. 480’da dogdu. Babasi bir Roma konsulu idi. Kucuk yasta babasini kaybettikten sonra devrin onemli devlet adamlarindan Quintus Aurelius Symmachus tarafindan evlat edinildi. Bir devlet adami ve dusunur olan Boethius Atina ve Iskenderiye’de egitim gordu ve Italya’daki Ostrogotlari’in Arian krali Buyuk Theodorich’e hizmet etti.
DergiPark (Istanbul University), Apr 10, 2023
İBN RÜŞD'DE İRADE TEORİSİ VE İRADE-SİYASET İLİŞKİSİ Öz İbn Rüşd'ün irade kavramına yüklediği anla... more İBN RÜŞD'DE İRADE TEORİSİ VE İRADE-SİYASET İLİŞKİSİ Öz İbn Rüşd'ün irade kavramına yüklediği anlam teolojisini, ontolojisini, epistemolojisini, ahlâk felsefesini ve üzerinde duracağımız siyaset felsefesini etkilemiştir. İradenin kaynağının ne olduğu ya da özgürlükle olan ilişkisinin ne olduğu sorusundan sonra belki de onun en önemli boyutu pratik/eylem ile doğrudan ilişkili olmasıdır. Pratik boyut bireysel planda ve toplumsal planda karşımıza çıkmaktadır. Bireysel planda daha ziyade ahlâk temelinde tartışılan iradenin toplumsal boyutta ilişkili olduğu en önemli konu ise siyasettir. Gerek İslâm dünyasında gerek Batı'da filozofların siyaset ile ilgili felsefî yapıtlar ortaya koymaları felsefenin toplumdan kopuk bir alan olmadığını gösteren önemli bir işarettir. Aslında siyaset, değer alanının temel sorusu olan "Nasıl mutlu olabilirim?" sorusunun "Nasıl mutlu olabiliriz?" şeklinde toplumsal düzeyde sorulduğu ve cevabının arandığı bir alandır. Makalede İbn Rüşd'ün irade anlayışı, irade ile siyaset arasında kurduğu ilişki ve siyaset felsefesindeki temel görüşleri Siyasete Dair Temel Bilgiler isimli tercüme şerhi merkeze alınarak ortaya konulacaktır. İbn Rüşd genel metodolojisinin siyaset felsefesinde de uygulamıştır. Bu metodoloji de göze çarpan ilk şey hakikat olduğu iddia edilen bilginin ne tür bir bilgi olduğunun sorgulanmasıdır. Bu bilgi 'burhanî' (kesin kanıta dayalı) bilgi olmalıdır. Yine onun metodolojisinde öne çıkan diğer bir önemli unsur nedenselliktir. Gerek pozitif bilimlerde gerekse sosyal bilimlerde neden-sonuç ilişkisini gözeten İbn Rüşd, bu anlamda rasyonellik ve bilimsellik ilkesini sürekli göz önünde tutmuş ve siyaset felsefesini de bu temel ilkeler çerçevesinde oluşturmuştur. İbn Rüşd, metafizik temelli bir siyaset felsefesi benimsememiştir. Siyaset ona göre dünya ile ilgili olan ve insanların bu dünyada mutlu yaşayabilmelerini tayin ve temin eden bir bilimdir. Bu yüzden siyaset akıl ve irade temelinde oluşturulmalıdır.
DOAJ (DOAJ: Directory of Open Access Journals), Nov 1, 2015
Yaratma kavramı, Tanrının diğer sıfatlarının ve Tanrı ile evren arasındaki iliskinin anlasılmasın... more Yaratma kavramı, Tanrının diğer sıfatlarının ve Tanrı ile evren arasındaki iliskinin anlasılmasında anahtar kavramlardan biridir. Çünkü bu konu, Tanrı'nın ilmi, iradesi, yarattıklarına benzememesi, imkân, nedensellik, varlık – mahiyet iliskisi, ezeli yaratma, yoktan yaratma ve sudûr konusu gibi daha birçok önem- li problemi içinde barındırmaktadır. Yaratma konusunda gerek felsefe gerekse teolojik düsünce geleneğinde iki temel bulunmaktadır. Bunlardan birisi genelde kelamcılar tarafından temsil edilen 'zamansal (sonradan) yaratma' iken, diğeri genelde filozofların temsil ettiği 'ezeli yaratma' anlayısıdır
Mütefekkir
İbn Rüşd’ün irade kavramına yüklediği anlam teolojisini, ontolojisini, epistemolojisini, ahlâk fe... more İbn Rüşd’ün irade kavramına yüklediği anlam teolojisini, ontolojisini, epistemolojisini, ahlâk felsefesini ve üzerinde duracağımız siyaset felsefesini etkilemiştir. İradenin kaynağının ne olduğu ya da özgürlükle olan ilişkisinin ne olduğu sorusundan sonra belki de onun en önemli boyutu pratik/eylem ile doğrudan ilişkili olmasıdır. Pratik boyut bireysel planda ve toplumsal planda karşımıza çıkmaktadır. Bireysel planda daha ziyade ahlâk temelinde tartışılan iradenin toplumsal boyutta ilişkili olduğu en önemli konu ise siyasettir. Gerek İslâm dünyasında gerek Batı’da filozofların siyaset ile ilgili felsefî yapıtlar ortaya koymaları felsefenin toplumdan kopuk bir alan olmadığını gösteren önemli bir işarettir. Aslında siyaset, değer alanının temel sorusu olan “Nasıl mutlu olabilirim?” sorusunun “Nasıl mutlu olabiliriz?” şeklinde toplumsal düzeyde sorulduğu ve cevabının arandığı bir alandır. Makalede İbn Rüşd’ün irade anlayışı, irade ile siyaset arasında kurduğu ilişki ve siyaset felsefes...
Yaratma kavrami, Tanrinin diger sifatlarinin ve Tanri ile evren arasindaki iliskinin anlasilmasin... more Yaratma kavrami, Tanrinin diger sifatlarinin ve Tanri ile evren arasindaki iliskinin anlasilmasinda anahtar kavramlardan biridir. Cunku bu konu, Tanri’nin ilmi, iradesi, yarattiklarina benzememesi, imkân, nedensellik, varlik – mahiyet iliskisi, ezeli yaratma, yoktan yaratma ve sudur konusu gibi daha bircok onem- li problemi icinde barindirmaktadir. Yaratma konusunda gerek felsefe gerekse teolojik dusunce geleneginde iki temel bulunmaktadir. Bunlardan birisi genelde kelamcilar tarafindan temsil edilen ‘zamansal (sonradan) yaratma’ iken, digeri genelde filozoflarin temsil ettigi ‘ezeli yaratma’ anlayisidir
Tanri'ya inanmak mantikli midir? Richard Dawkins, Tanri'nin varligi icin one surulen gele... more Tanri'ya inanmak mantikli midir? Richard Dawkins, Tanri'nin varligi icin one surulen geleneksel argumanlarin kusurlu oldugunu soylemekte haklidir; fakat onun Tanri’nin varligina dair delilleri curutmeye yonelik cabalari ve dilin, hayatin ve evrenin kokeni ile ilgili yeni-Darwinci aciklamalarinda bosluklar vardir. Rasyonel tepki, ne teizm, ne ateizm, fakat agnostisizmdir. Erdem bir ogreti icindeki iman degil, yanlis bile olsa makul olabilen Tanri inancidir.
Yaratma kavrami, Tanrinin diger sifatlarinin ve Tanri ile evren arasindaki iliskinin anlasilmasin... more Yaratma kavrami, Tanrinin diger sifatlarinin ve Tanri ile evren arasindaki iliskinin anlasilmasinda anahtar kavramlardan biridir. Cunku bu konu, Tanri’nin ilmi, iradesi, yarattiklarina benzememesi, imkân, nedensellik, varlik – mahiyet iliskisi, ezeli yaratma, yoktan yaratma ve sudur konusu gibi daha bircok onemli problemi icinde barindirmaktadir. Yaratma konusunda gerek felsefe gerekse teolojik dusunce geleneginde iki temel bulunmaktadir. Bunlardan birisi genelde kelamcilar tarafindan temsil edilen ‘zamansal (sonradan) yaratma’ iken, digeri genelde filozoflarin temsil ettigi ‘ezeli yaratma’ anlayisidir. Ibn Rusd’e gore dini nasslar yaratma konusunda yoruma acik argumanlar ortaya koymustur. Dolayisiyla boyle bir metafizik konuda, hic kimse kendi dusuncesini mutlak dogru gibi gorerek digerlerinin dusuncelerinin din disi oldugunu iddia etmemelidir. Diger filozoflar gibi, Ibn Rusd’de âlemin ezeli oldugunu dusunur. Fakat onun iki turlu ezeli varlik anlayisi vardir. Biri zamansiz ve neden...
Oz Tanri’yi bilmenin imkâni var midir? Eger var ise bu bilginin turu nedir? Bu bilgi a priori mi,... more Oz Tanri’yi bilmenin imkâni var midir? Eger var ise bu bilginin turu nedir? Bu bilgi a priori mi, a pestoriori midir? Akla mi, tecrubeye mi yoksa sezgiye mi, dayanmaktadir? Bilginin ne oldugu ve onun kesinlik, inanc ve suphe gibi kavramlarla iliskisi ve farki, felsefe var oldugundan beri bir baslik olarak yerini hep korumustur. Inanilan seyin bilgi olamayacagi genel kabul gormustur. Buna ragmen ‘inanc’ ile ‘bilgi’nin birbiriyle yakindan iliskili kavramlar oldugu da bilinmektedir. Agnostikler Tanri’nin var olup olmadigini bilmediklerini soyleyerek bu konudaki yargilarini askiya almislardir. Anthony Kenny de agnostik bir filozof olarak Tanri’nin varliginin ve mahiyetinin bilinemeyecegini iddia eder. Diger taraftan Kenny’e gore Tanri inancinin epistemik olarak gerekcelendirilememesi onu anlamsiz ve irrasyonel yapmaz. Kenny’nin kararsizligi inanc noktasinda degil epistemik cercevedeki bir kararsizliktir.
OZET Yaratma kavrami, Tanrinin diger sifatlarinin ve Tanri ile evren arasindaki iliskinin anlasil... more OZET Yaratma kavrami, Tanrinin diger sifatlarinin ve Tanri ile evren arasindaki iliskinin anlasilmasinda anahtar kavramlardan biridir. Cunku bu konu, Tanri’nin ilmi, iradesi, yarattiklarina benzememesi, imkân, nedensellik, varlik – mahiyet iliskisi, ezeli yaratma, yoktan yaratma ve sudur konusu gibi daha bircok onemli problemi icinde barindirmaktadir. Yaratma konusunda gerek felsefe gerekse teolojik dusunce geleneginde iki temel bulunmaktadir. Bunlardan birisi genelde kelamcilar tarafindan temsil edilen ‘zamansal (sonradan) yaratma’ iken, digeri genelde filozoflarin temsil ettigi ‘ezeli yaratma’ anlayisidir. Gazali her ne kadar yaratma konusundaki goruslerini bazi eserlerinde felsefe ve mantik yoluyla savunmaya calissa da onun ulastigi nokta da Esari kelamcilarla aynidir. Ona gore diledigini yapmada ozgur (fâil-i muhtâr) olan Allah, âlemi istedigi zaman, istedigi sekilde, sonsuz bilgisi ve mutlak iradesiyle yoktan (sonradan) yaratmistir. Ibn Rusd’e gore dini nasslar yaratma konusund...
Creating Problem in Philosophical Thought. The concept of creation is oneof the key concepts in u... more Creating Problem in Philosophical Thought. The concept of creation is oneof the key concepts in understanding the divine attributes and God’s relationto the universe. Since this issue is also related with the problems such asdivine knowledge, divine will, divine uniqueness, contingency, causality, therelation of essence and existence, eternal creation, creation out of nothing,it has a great importance in the philosophy of religion. There are two mainlines about creation in the tradition of philosophy and theology. One of themis ‘the temporal creation’, which is generally held by Islamic theologians, andthe second one is ‘the eternal creation’, which is generally accepted by thephilosophers.
Messâi filozoflar, varlik kavramini felsefelerinin merkezine yerlestirmisler ve ozellikle Fârâbi’... more Messâi filozoflar, varlik kavramini felsefelerinin merkezine yerlestirmisler ve ozellikle Fârâbi’den baslayarak varlik ve mâhiyet ayrimini belirgin kilmak uzere teorik calismalar yapmislardir. Gerek Fârabi gerekse Ibn Sinâ’nin bu konudaki gorusleri ozellikle Tanri’nin mahiyeti ile ilgili soylediklerini de onemli ve tartisilir hale getirmistir. Bu konuda Fârabi ve Ibn Sinâ’ya en sert cevap Gazâli’den gelmistir. Gazâli varlik-mahiyet ilgili Fârabi ve Ibn Sinâ’nin soylediklerinin teolo-jik boyutunu da goz onunde bulundurarak onlarin dusuncelerini tehlikeli ve yan-lis olarak degerlendirmistir. Her ne kadar Gazâli’nin, Ibn Sinâ’nin goruslerini merkeze alarak cevap verdigi ileri surulse de Ibn Sinâ’nin bu konudaki dusunce-lerinin Fârâbi’nin devami oldugu gercegini goz onunde bulundurursak, Gazâli’nin soyledikleri her iki filozofun dusuncelerine de cevap teskil ediyor. Hem Fârabi ve Ibn Sinâ hem de Gazâli’den sonra yasamis olan ve bu tartismaya katilan bir diger messâi filozof Ibn Rusd’un ...
Karl Jaspers teist varoluscu bir filozoftur. Tanri'ya inanmayi kisinin varolusunu gerceklest... more Karl Jaspers teist varoluscu bir filozoftur. Tanri'ya inanmayi kisinin varolusunu gerceklestirebilmesinin sartlarindan biri olarak gorur. Ona gore, kilisenin Tanri'si, askin varlik olmaktan cikip evrende gelisiguzel bir nesne haline gelmistir. Jaspers'e gore hicbir insan Tanri'nin oglu olamaz. Bu, Tanri'nin askin olmasiyla bagdasmaz. Isa Tanri'nin oglu degil, son Yahudi peygamberidir
Toplum Bilimleri Dergisi
DİN FELSEFESİ AÇISINDAN HRİSTİYANLIKTAKİ CEHENNEM İNANCINA GENEL BİR BAKIŞ öz Yahudilik, Hristiya... more DİN FELSEFESİ AÇISINDAN HRİSTİYANLIKTAKİ CEHENNEM İNANCINA GENEL BİR BAKIŞ öz Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam gibi teistik dinler arasında gerek inanç esasları gerekse Tanrı anlayışı açısından bazı önemli farklar olmasına rağmen, Tanrı'nın birçok sıfatında, cehennemin varlığı ve orada çekilecek ceza konusunda görüş birliği olduğunu görürüz. Konumuzu ilgilendiren bu sıfatlar Tanrı'nın Kâdir-i Mutlak, Mutlak Adalet sahibi, Mutlak Âlim, Salt İyi, Merhamet sahibi Ebedi olması sıfatlarıdır. Fakat cehennemin teolojik tasvirlerini bu sıfatlara sahip bir varlık ile beraber düşündüğümüzde ortaya bazı problemlerin çıktığı açıktır. Çünkü bir dindar için tanrısal iyilik sadece dünyevi iyilik şeklinde algılanmaz. O, bu iyiliği metafizik ve aşkın bir tarzda da anlayarak onun anlam içeriğini çok daha farklı ve geniş tutabilir. Aynı şeyler adalet sıfatı için de söylenebilir. Tanrısal adalet sadece "göze göz dişe diş" şeklindeki eşitlikçi ve dengeleyici bir hukuk ilkesi olarak yorumlanmayabilir. Yine bazılarına göre merhametli bir Tanrı tasavvuru ile cehennemdeki korkunç işkenceler ve hem de bunların ebedi olarak yaşanacak olması Tanrı'nın merhamet sıfatı ile ilgili bazı sorunları beraberinde taşıyabilir. Ebedi cehennem inancı ile ilgili bazı teolog ve kelamcılar Allah dışında hiç bir varlığın bâki kalma vasfına haiz olamayacağı itirazını dile getirmişlerdir. Nasıl ki ezelde hiçbir şey Zât-ı Bârî ile beraber değildi ise, ebedde de böyle olacak, Allah'tan gayrı bir mevcut bulunmayacaktır.
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2016
Bir kitabi tanimak kadar yazarini tanimanin da onemli oldugunu dusundugum icin Boethius’un hayati... more Bir kitabi tanimak kadar yazarini tanimanin da onemli oldugunu dusundugum icin Boethius’un hayati ve felsefesi hakkinda kisa bir bilgi vermenin dogru olacagina inaniyorum. Cunku her yazar icinde yasadigi toplumdan ve zaman diliminden etkilenir. Anicius Manlius Severinus Boethius, Romali soylu bir ailenin cocugu olarak M.S. 480’da dogdu. Babasi bir Roma konsulu idi. Kucuk yasta babasini kaybettikten sonra devrin onemli devlet adamlarindan Quintus Aurelius Symmachus tarafindan evlat edinildi. Bir devlet adami ve dusunur olan Boethius Atina ve Iskenderiye’de egitim gordu ve Italya’daki Ostrogotlari’in Arian krali Buyuk Theodorich’e hizmet etti.
DergiPark (Istanbul University), Apr 10, 2023
İBN RÜŞD'DE İRADE TEORİSİ VE İRADE-SİYASET İLİŞKİSİ Öz İbn Rüşd'ün irade kavramına yüklediği anla... more İBN RÜŞD'DE İRADE TEORİSİ VE İRADE-SİYASET İLİŞKİSİ Öz İbn Rüşd'ün irade kavramına yüklediği anlam teolojisini, ontolojisini, epistemolojisini, ahlâk felsefesini ve üzerinde duracağımız siyaset felsefesini etkilemiştir. İradenin kaynağının ne olduğu ya da özgürlükle olan ilişkisinin ne olduğu sorusundan sonra belki de onun en önemli boyutu pratik/eylem ile doğrudan ilişkili olmasıdır. Pratik boyut bireysel planda ve toplumsal planda karşımıza çıkmaktadır. Bireysel planda daha ziyade ahlâk temelinde tartışılan iradenin toplumsal boyutta ilişkili olduğu en önemli konu ise siyasettir. Gerek İslâm dünyasında gerek Batı'da filozofların siyaset ile ilgili felsefî yapıtlar ortaya koymaları felsefenin toplumdan kopuk bir alan olmadığını gösteren önemli bir işarettir. Aslında siyaset, değer alanının temel sorusu olan "Nasıl mutlu olabilirim?" sorusunun "Nasıl mutlu olabiliriz?" şeklinde toplumsal düzeyde sorulduğu ve cevabının arandığı bir alandır. Makalede İbn Rüşd'ün irade anlayışı, irade ile siyaset arasında kurduğu ilişki ve siyaset felsefesindeki temel görüşleri Siyasete Dair Temel Bilgiler isimli tercüme şerhi merkeze alınarak ortaya konulacaktır. İbn Rüşd genel metodolojisinin siyaset felsefesinde de uygulamıştır. Bu metodoloji de göze çarpan ilk şey hakikat olduğu iddia edilen bilginin ne tür bir bilgi olduğunun sorgulanmasıdır. Bu bilgi 'burhanî' (kesin kanıta dayalı) bilgi olmalıdır. Yine onun metodolojisinde öne çıkan diğer bir önemli unsur nedenselliktir. Gerek pozitif bilimlerde gerekse sosyal bilimlerde neden-sonuç ilişkisini gözeten İbn Rüşd, bu anlamda rasyonellik ve bilimsellik ilkesini sürekli göz önünde tutmuş ve siyaset felsefesini de bu temel ilkeler çerçevesinde oluşturmuştur. İbn Rüşd, metafizik temelli bir siyaset felsefesi benimsememiştir. Siyaset ona göre dünya ile ilgili olan ve insanların bu dünyada mutlu yaşayabilmelerini tayin ve temin eden bir bilimdir. Bu yüzden siyaset akıl ve irade temelinde oluşturulmalıdır.
DOAJ (DOAJ: Directory of Open Access Journals), Nov 1, 2015
Yaratma kavramı, Tanrının diğer sıfatlarının ve Tanrı ile evren arasındaki iliskinin anlasılmasın... more Yaratma kavramı, Tanrının diğer sıfatlarının ve Tanrı ile evren arasındaki iliskinin anlasılmasında anahtar kavramlardan biridir. Çünkü bu konu, Tanrı'nın ilmi, iradesi, yarattıklarına benzememesi, imkân, nedensellik, varlık – mahiyet iliskisi, ezeli yaratma, yoktan yaratma ve sudûr konusu gibi daha birçok önem- li problemi içinde barındırmaktadır. Yaratma konusunda gerek felsefe gerekse teolojik düsünce geleneğinde iki temel bulunmaktadır. Bunlardan birisi genelde kelamcılar tarafından temsil edilen 'zamansal (sonradan) yaratma' iken, diğeri genelde filozofların temsil ettiği 'ezeli yaratma' anlayısıdır
Mütefekkir
İbn Rüşd’ün irade kavramına yüklediği anlam teolojisini, ontolojisini, epistemolojisini, ahlâk fe... more İbn Rüşd’ün irade kavramına yüklediği anlam teolojisini, ontolojisini, epistemolojisini, ahlâk felsefesini ve üzerinde duracağımız siyaset felsefesini etkilemiştir. İradenin kaynağının ne olduğu ya da özgürlükle olan ilişkisinin ne olduğu sorusundan sonra belki de onun en önemli boyutu pratik/eylem ile doğrudan ilişkili olmasıdır. Pratik boyut bireysel planda ve toplumsal planda karşımıza çıkmaktadır. Bireysel planda daha ziyade ahlâk temelinde tartışılan iradenin toplumsal boyutta ilişkili olduğu en önemli konu ise siyasettir. Gerek İslâm dünyasında gerek Batı’da filozofların siyaset ile ilgili felsefî yapıtlar ortaya koymaları felsefenin toplumdan kopuk bir alan olmadığını gösteren önemli bir işarettir. Aslında siyaset, değer alanının temel sorusu olan “Nasıl mutlu olabilirim?” sorusunun “Nasıl mutlu olabiliriz?” şeklinde toplumsal düzeyde sorulduğu ve cevabının arandığı bir alandır. Makalede İbn Rüşd’ün irade anlayışı, irade ile siyaset arasında kurduğu ilişki ve siyaset felsefes...
Yaratma kavrami, Tanrinin diger sifatlarinin ve Tanri ile evren arasindaki iliskinin anlasilmasin... more Yaratma kavrami, Tanrinin diger sifatlarinin ve Tanri ile evren arasindaki iliskinin anlasilmasinda anahtar kavramlardan biridir. Cunku bu konu, Tanri’nin ilmi, iradesi, yarattiklarina benzememesi, imkân, nedensellik, varlik – mahiyet iliskisi, ezeli yaratma, yoktan yaratma ve sudur konusu gibi daha bircok onem- li problemi icinde barindirmaktadir. Yaratma konusunda gerek felsefe gerekse teolojik dusunce geleneginde iki temel bulunmaktadir. Bunlardan birisi genelde kelamcilar tarafindan temsil edilen ‘zamansal (sonradan) yaratma’ iken, digeri genelde filozoflarin temsil ettigi ‘ezeli yaratma’ anlayisidir
Tanri'ya inanmak mantikli midir? Richard Dawkins, Tanri'nin varligi icin one surulen gele... more Tanri'ya inanmak mantikli midir? Richard Dawkins, Tanri'nin varligi icin one surulen geleneksel argumanlarin kusurlu oldugunu soylemekte haklidir; fakat onun Tanri’nin varligina dair delilleri curutmeye yonelik cabalari ve dilin, hayatin ve evrenin kokeni ile ilgili yeni-Darwinci aciklamalarinda bosluklar vardir. Rasyonel tepki, ne teizm, ne ateizm, fakat agnostisizmdir. Erdem bir ogreti icindeki iman degil, yanlis bile olsa makul olabilen Tanri inancidir.
Yaratma kavrami, Tanrinin diger sifatlarinin ve Tanri ile evren arasindaki iliskinin anlasilmasin... more Yaratma kavrami, Tanrinin diger sifatlarinin ve Tanri ile evren arasindaki iliskinin anlasilmasinda anahtar kavramlardan biridir. Cunku bu konu, Tanri’nin ilmi, iradesi, yarattiklarina benzememesi, imkân, nedensellik, varlik – mahiyet iliskisi, ezeli yaratma, yoktan yaratma ve sudur konusu gibi daha bircok onemli problemi icinde barindirmaktadir. Yaratma konusunda gerek felsefe gerekse teolojik dusunce geleneginde iki temel bulunmaktadir. Bunlardan birisi genelde kelamcilar tarafindan temsil edilen ‘zamansal (sonradan) yaratma’ iken, digeri genelde filozoflarin temsil ettigi ‘ezeli yaratma’ anlayisidir. Ibn Rusd’e gore dini nasslar yaratma konusunda yoruma acik argumanlar ortaya koymustur. Dolayisiyla boyle bir metafizik konuda, hic kimse kendi dusuncesini mutlak dogru gibi gorerek digerlerinin dusuncelerinin din disi oldugunu iddia etmemelidir. Diger filozoflar gibi, Ibn Rusd’de âlemin ezeli oldugunu dusunur. Fakat onun iki turlu ezeli varlik anlayisi vardir. Biri zamansiz ve neden...
Oz Tanri’yi bilmenin imkâni var midir? Eger var ise bu bilginin turu nedir? Bu bilgi a priori mi,... more Oz Tanri’yi bilmenin imkâni var midir? Eger var ise bu bilginin turu nedir? Bu bilgi a priori mi, a pestoriori midir? Akla mi, tecrubeye mi yoksa sezgiye mi, dayanmaktadir? Bilginin ne oldugu ve onun kesinlik, inanc ve suphe gibi kavramlarla iliskisi ve farki, felsefe var oldugundan beri bir baslik olarak yerini hep korumustur. Inanilan seyin bilgi olamayacagi genel kabul gormustur. Buna ragmen ‘inanc’ ile ‘bilgi’nin birbiriyle yakindan iliskili kavramlar oldugu da bilinmektedir. Agnostikler Tanri’nin var olup olmadigini bilmediklerini soyleyerek bu konudaki yargilarini askiya almislardir. Anthony Kenny de agnostik bir filozof olarak Tanri’nin varliginin ve mahiyetinin bilinemeyecegini iddia eder. Diger taraftan Kenny’e gore Tanri inancinin epistemik olarak gerekcelendirilememesi onu anlamsiz ve irrasyonel yapmaz. Kenny’nin kararsizligi inanc noktasinda degil epistemik cercevedeki bir kararsizliktir.
OZET Yaratma kavrami, Tanrinin diger sifatlarinin ve Tanri ile evren arasindaki iliskinin anlasil... more OZET Yaratma kavrami, Tanrinin diger sifatlarinin ve Tanri ile evren arasindaki iliskinin anlasilmasinda anahtar kavramlardan biridir. Cunku bu konu, Tanri’nin ilmi, iradesi, yarattiklarina benzememesi, imkân, nedensellik, varlik – mahiyet iliskisi, ezeli yaratma, yoktan yaratma ve sudur konusu gibi daha bircok onemli problemi icinde barindirmaktadir. Yaratma konusunda gerek felsefe gerekse teolojik dusunce geleneginde iki temel bulunmaktadir. Bunlardan birisi genelde kelamcilar tarafindan temsil edilen ‘zamansal (sonradan) yaratma’ iken, digeri genelde filozoflarin temsil ettigi ‘ezeli yaratma’ anlayisidir. Gazali her ne kadar yaratma konusundaki goruslerini bazi eserlerinde felsefe ve mantik yoluyla savunmaya calissa da onun ulastigi nokta da Esari kelamcilarla aynidir. Ona gore diledigini yapmada ozgur (fâil-i muhtâr) olan Allah, âlemi istedigi zaman, istedigi sekilde, sonsuz bilgisi ve mutlak iradesiyle yoktan (sonradan) yaratmistir. Ibn Rusd’e gore dini nasslar yaratma konusund...
Creating Problem in Philosophical Thought. The concept of creation is oneof the key concepts in u... more Creating Problem in Philosophical Thought. The concept of creation is oneof the key concepts in understanding the divine attributes and God’s relationto the universe. Since this issue is also related with the problems such asdivine knowledge, divine will, divine uniqueness, contingency, causality, therelation of essence and existence, eternal creation, creation out of nothing,it has a great importance in the philosophy of religion. There are two mainlines about creation in the tradition of philosophy and theology. One of themis ‘the temporal creation’, which is generally held by Islamic theologians, andthe second one is ‘the eternal creation’, which is generally accepted by thephilosophers.
Messâi filozoflar, varlik kavramini felsefelerinin merkezine yerlestirmisler ve ozellikle Fârâbi’... more Messâi filozoflar, varlik kavramini felsefelerinin merkezine yerlestirmisler ve ozellikle Fârâbi’den baslayarak varlik ve mâhiyet ayrimini belirgin kilmak uzere teorik calismalar yapmislardir. Gerek Fârabi gerekse Ibn Sinâ’nin bu konudaki gorusleri ozellikle Tanri’nin mahiyeti ile ilgili soylediklerini de onemli ve tartisilir hale getirmistir. Bu konuda Fârabi ve Ibn Sinâ’ya en sert cevap Gazâli’den gelmistir. Gazâli varlik-mahiyet ilgili Fârabi ve Ibn Sinâ’nin soylediklerinin teolo-jik boyutunu da goz onunde bulundurarak onlarin dusuncelerini tehlikeli ve yan-lis olarak degerlendirmistir. Her ne kadar Gazâli’nin, Ibn Sinâ’nin goruslerini merkeze alarak cevap verdigi ileri surulse de Ibn Sinâ’nin bu konudaki dusunce-lerinin Fârâbi’nin devami oldugu gercegini goz onunde bulundurursak, Gazâli’nin soyledikleri her iki filozofun dusuncelerine de cevap teskil ediyor. Hem Fârabi ve Ibn Sinâ hem de Gazâli’den sonra yasamis olan ve bu tartismaya katilan bir diger messâi filozof Ibn Rusd’un ...
Karl Jaspers teist varoluscu bir filozoftur. Tanri'ya inanmayi kisinin varolusunu gerceklest... more Karl Jaspers teist varoluscu bir filozoftur. Tanri'ya inanmayi kisinin varolusunu gerceklestirebilmesinin sartlarindan biri olarak gorur. Ona gore, kilisenin Tanri'si, askin varlik olmaktan cikip evrende gelisiguzel bir nesne haline gelmistir. Jaspers'e gore hicbir insan Tanri'nin oglu olamaz. Bu, Tanri'nin askin olmasiyla bagdasmaz. Isa Tanri'nin oglu degil, son Yahudi peygamberidir
Toplum Bilimleri Dergisi
DİN FELSEFESİ AÇISINDAN HRİSTİYANLIKTAKİ CEHENNEM İNANCINA GENEL BİR BAKIŞ öz Yahudilik, Hristiya... more DİN FELSEFESİ AÇISINDAN HRİSTİYANLIKTAKİ CEHENNEM İNANCINA GENEL BİR BAKIŞ öz Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam gibi teistik dinler arasında gerek inanç esasları gerekse Tanrı anlayışı açısından bazı önemli farklar olmasına rağmen, Tanrı'nın birçok sıfatında, cehennemin varlığı ve orada çekilecek ceza konusunda görüş birliği olduğunu görürüz. Konumuzu ilgilendiren bu sıfatlar Tanrı'nın Kâdir-i Mutlak, Mutlak Adalet sahibi, Mutlak Âlim, Salt İyi, Merhamet sahibi Ebedi olması sıfatlarıdır. Fakat cehennemin teolojik tasvirlerini bu sıfatlara sahip bir varlık ile beraber düşündüğümüzde ortaya bazı problemlerin çıktığı açıktır. Çünkü bir dindar için tanrısal iyilik sadece dünyevi iyilik şeklinde algılanmaz. O, bu iyiliği metafizik ve aşkın bir tarzda da anlayarak onun anlam içeriğini çok daha farklı ve geniş tutabilir. Aynı şeyler adalet sıfatı için de söylenebilir. Tanrısal adalet sadece "göze göz dişe diş" şeklindeki eşitlikçi ve dengeleyici bir hukuk ilkesi olarak yorumlanmayabilir. Yine bazılarına göre merhametli bir Tanrı tasavvuru ile cehennemdeki korkunç işkenceler ve hem de bunların ebedi olarak yaşanacak olması Tanrı'nın merhamet sıfatı ile ilgili bazı sorunları beraberinde taşıyabilir. Ebedi cehennem inancı ile ilgili bazı teolog ve kelamcılar Allah dışında hiç bir varlığın bâki kalma vasfına haiz olamayacağı itirazını dile getirmişlerdir. Nasıl ki ezelde hiçbir şey Zât-ı Bârî ile beraber değildi ise, ebedde de böyle olacak, Allah'tan gayrı bir mevcut bulunmayacaktır.
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2016