Aylin Armağan | Altınbaş University (original) (raw)

Papers by Aylin Armağan

Research paper thumbnail of TAMPON VERGİSİ: MALİ FEMİNİZM ÜZERİNE BİR İNCELEME

II. Kadın ve Hukuk Sempozyumu Bildiri Kitabı, 2019

Adil bir vergilendirmeden bahsedildiğinde Harold Groves’in “vergilendirme bir bilim olduğu kadar ... more Adil bir vergilendirmeden bahsedildiğinde Harold Groves’in “vergilendirme bir bilim olduğu kadar bir sanat ve bir tekniktir ve her zaman, zamanın ve mekanın şartlarına dayanılarak eleştirilmelidir” sözü akla gelmelidir. Buna göre vergilendirme sadece ekonomik bir kavram olarak algılanmamalıdır. Vergilendirme, felsefi, politik ve sosyal etmenler çerçevesinde sürekli şekillendirilebilen bir politika aracıdır. Verginin bir politika aracı olması yanında, bu aracın feminist amaçlar için de kullanılabileceği unutulmamalıdır. Bu feminist amaçlar cinsiyet eşitsizliği ile mücadele edilmesi ve kadının çalışma hayatına katılımının artırılmasıdır .
Dünya nüfusunun yarısında fazlasını oluşturan kadınların hayatlarının ortalama 35 yılında her ay regl olması biyolojik bir gerçekliktir. Regl dönemi sırasında kadınların gerekli hijyene ulaşamamasının ise hem sosyolojik hem de tıbbi sonuçları olmaktadır. Bu sonuçlar ölüme kadar gidebilmektedir. Kadınların bu hijyen ürünlerine erişiminin önündeki ilk engel ekonomik zorluklardır. Bu ekonomik engelin oluşturulmasında, aslen bireylerin sağlığını korumakla yükümlü olan devletin de etkisi olduğu düşüncesiyle doğan “tampon vergisi” bir vergi türü olmayıp, kadınların menstrüal dönemine özgülenmiş her türlü tampon ve hijyenik ped üzerinden alınan tüm vergileri ifade etmek üzere kullanılmaktadır. Bu “vergi” pek çok toplumsal harekete konu olmuş ve sonucunda bazı yasaların ve düzenlemelerin değiştirilmesi sağlanabilmiştir.
Bu çalışmanın ilk bölümünde menstrüal hijyen ürünlerinin kadın ve toplum sağlığı bakımından önemi üzerinde durulacaktır. Daha sonra ikinci bölümde ise tampon vergisi kavramının doğuşu, ortaya çıkan toplum hareketleri ve en nihayetinde farklı ülkelerin hukuk düzenlerinde neden olduğu değişimler irdelenecektir. Son olarak, konu Türk vergi hukuku perspektifinden ele alınacak ve Türk hukukunda var olan sorunlar ve çözüm önerileri tartışılacaktır.

Research paper thumbnail of Taxation of the Income Arising from the Right to Claim Obtained from the Pre-Paid Housing Sales in the Scope of Income Tax Code

34th International Public Finance Conference Proceeding Book, 2019

Pre-paid housing sales contract is a consumer contract between the consumer and the seller. This ... more Pre-paid housing sales contract is a consumer contract between the consumer and the seller. This contract is mostly made in the form of preliminary property sales contract. Right to claim between the parties will be arised with this contract. Therefore, it is also possible for the consumer to transfer this right. It is controversial whether the income obtained from the transfer of this right will be taxed under the Income Tax Law. There are three main views on this issue, which were discussed in the doctrine before. According to the first, this gain is a capital gain. Secondly, this gain is an occasional commercial gain. According to the last opinion, this gain cannot be evaluated under the Income Tax Law and therefore cannot be taxed. Within the scope of this study, these
views in the doctrine were examined. One of the results achived in this subject is that the terms are not in line with the terminology of civil law. In fact, the concept of “the right to buy housing” should be corrected as the right to claim. Also it is concluded that the income obtained from the transfer of the claim will not be considered as an capital gain within the scope of of the Income Tax Code. The expansion of the article of the law to include this gain, is primarily against the principle of the legality of the tax which sourced from the Constitution. Finally, it is stated that this gain cannot be described as occasional commercial gain if it is obtained from the preliminary property sales contract which is risen from the prepaid housing sales. Since only the consumer can be a party of a pre-paid housing sale, this prevents all transactions from being considered as commercial.

Research paper thumbnail of BEPS 12. Eylem: Zorunlu İfşa Kuralları ve Türk Vergi Hukukuna Olası Etkileri -

8. Genç Vergi Hukukçuları Sempozyumu Bildiri Kitabı, 2018

Uluslararası ticaretin artmasıyla farklı ülkelerde çeşitli faaliyetler gösteren şirketlerin yarat... more Uluslararası ticaretin artmasıyla farklı ülkelerde çeşitli faaliyetler gösteren şirketlerin yarattığı vergi kayıpları da artmıştır. Özellikle farklı ülkelerde faaliyet gösteren çok uluslu şirketler, çeşitli ülkelerde şube, merkez, üretim ya da satış tesisi açabilme imkanlarını kullanarak verdikleri vergiyi en düşük düzeyde tutma amaçlı vergi planlamaları yapmaktadırlar. Devletler ise bu gelişen problemlere aşı niteliğinde çözümler getirmekte ve vergi kayıp ve kaçaklarının önüne geçilebilmesi için yeni denetim mekanizmaları geliştirmeye çalışmaktadır
OECD ve G20 ülkelerinin katılımıyla hazırlanan Şubat 2013 tarihli Matrah Aşındırması ve Kar Aktarımı raporunda 15 aşamalı bir eylem planı oluşturulmuştur. Bu çalışmanın konusu oluşturan OECD’nin 2015 tarihli BEPS 12. Eylem final raporunda “mandatory disclosure rules” kavramı “zorunlu ifşa kuralları” olarak çevrilmiştir.
Özellikle ticari kazanç elde eden vergi mükellefleri, çeşitli özel nitelikli vergi danışmanlık kurumlarından vergi planları ya da tertipleri satın almaktadırlar. Bu tertipler çoğu zaman mükellefin özel ihtiyaçlarına göre şekillenen özgün çalışmalardır. Zorunlu ifşa kuralları, OECD tarafından üye ülkelere önerilen ve bu düzenlerin vergi idaresince takip edilebilmesini sağlayan tavsiye niteliğindeki kurallar bütünüdür.

Zorunlu ifşa kurallarının genel amacı diğer vergi denetim ve denetleme yöntemlerine benzer bir şekilde vergisel şeffaflığı arttırmak, vergi idaresinin vergi kayıp ve kaçağını daha erken aşamalarda tespit etmesini sağlamak ve agresif vergi planlamasının önüne geçmektir.

Diğer ifşa yöntemlerinden farklı olarak ise bu kurallar, özellikle vergi danışmalarının ve/veya onların müşterileri olarak, vergi planlama düzenlerini kullanan vergi mükelleflerinin, bu planları vergi idaresi ile paylaşmasını sağlamayı amaçlamaktadır. Bu sayede uygulanacak vergi planlamasının önceden yasal olup olmadığı, ne kadar vergi kaybına neden olacağını ve kimler tarafından ne amaçla kullanılacağı gibi kritik bilgilerin vergi idaresince öğrenilmesini sağlanmaktadır.

Bu çalışma dahilinde öncelikle Türkiye’de henüz uygulanmayan ancak OECD tarafından önerilen zorunlu ifşa kurallarının incelenmesi büyük önem arz etmektedir. Zorunlu ifşa kurallarının neleri kapsadığı, kuralların hangi hukuki kişileri ilgilendirdiği, hangi hukuki kişiler üzerinde bir yükümlülük doğurduğu OECD raporları ve ülke rejimleri ele alınarak açıklanmaya çalışılmıştır. Çalışmanın devamında ise OECD’nin öngördüğü tasarımın Türk Hukukunu nasıl etkileyebileceği tartışılacaktır.

Research paper thumbnail of VERGİ İLAN USULÜ PRATİĞİNDE BİLGİ EDİNME HAKKI VE VERGİ MAHREMİYETİ DENGESİ

Legal Mali Hukuk Dergisi, 2017

Vergilendirme süreci boyunca devlet, vergi ödevlilerinin, hatta bazen de vergilendirme ilişkisini... more Vergilendirme süreci boyunca devlet, vergi ödevlilerinin, hatta bazen de vergilendirme ilişkisinin tarafı olmayan üçüncü kişilerin, kişisel
bilgilerini edinmektedir. İnternet ve yeni veri depolama teknolojilerinde
yaşanan gelişmeler, vergi idaresinin de veri toplama, depolama ve işleme
yöntemlerinde değişiklik yaşanmasına yol açmıştır. Buna verilebilecek
en iyi örneklerden birisi de vergi Usul Kanun’unda düzenlenen vergi
ilanlarının yayım yerinin internet siteleri olarak değiştirilmesidir.
Vergilerin ilanı; bilgi edinme hakkı bağlamında bireyleri yönetimin etkinlikleri, yetkileri ve kararları konusunda bilgi sahibi yaparak,
kamu otoritelerinin denetlenmesini ve kamu hizmetinin etkin bir şekilde
güvence altına alınmasını sağlar. Bu yeni düzenlemeler ile ilanların, vergi güvenliğine ve toplumda vergi bilinci oluşturmasına daha etkin bir
şekilde hizmet etmesi amaçlanmaktadır. Ancak bu noktada temel hakları
da ilgilendiren farklı bir tartışmanın konuya dahil olması kaçınılmazdır.
Vergisel bilgilerin internet ortamına yüklenmesi ile halka mal olmuş şirketlerin olduğu kadar bireylerin de vergi sırları süresiz bir şekilde
topluma açık hale gelecektir. Zira verilerin dijitalleşmesiyle kullanıcıların sahip olduğu kopyalama ve depolama imkanı, internete yüklenen bir
verinin, yükleyen tarafından silinse bile, yok olmasını engellemektedir.
Bu durum bilgi edinme hakkı konusunda bir devrim olduğu kadar vergisel bilgileri koruyan vergi mahremiyeti açısından da bir tehdit niteliğindedir. Çünkü bilgi edinme hakkı demokratik devletin şeffaflık ilkesini
sağlarken vergi mahremiyeti ise bireylerin devlet karşısında şeffaflaşmasını önlemektedir.
Vergi uygulamasındaki bu yeni gelişmenin “üstün bir kamu yararı
olmadığı sürece, dijital hafızada yer alan geçmişte yaşanılan olumsuz
olayların bir süre sonra unutulmasını, başkalarının bilmesini istemediği
kişisel verilerin silinmesini ve yayılmasının önlemesini isteme hakkı”
olarak tanımlanan unutulma hakkı ışığında ele alınması gerekmektedir.
Bu çalışmada vergi idaresinin bilgi edinme hakkı ve vergi mahremiyeti
arasında nasıl bir denge kurduğu vergi ilanları usulü üzerinden tartışılacaktır.

Research paper thumbnail of TURKEY'S RESERVATIONS ON MULTILATERAL CONVENTION TO IMPLEMENT TAX TREATY RELATED MEASURES TO PREVENT BASE EROSION AND PROFIT SHIFTING ("MULTILATERAL INSTRUMENT" OR "MLI"

SOCIAL SCIENCES STUDIES JOURNAL , 2019

OECD's BEPS project is one of the major steps toward a new era in international taxation. This 15... more OECD's BEPS project is one of the major steps toward a new era in international taxation. This 15-step project revealed several deep issues in existing international taxation system. While OECD provides possible solutions and recommendations to fight these issues, it is highly unlikely to achieve sustainable results without changing existing bilateral tax treaties. Since changing these treaties would be a burden globally, the last action plan of BEPS project introduces a multilateral convention, which will co-exist with the existing tax treaties and will host all the new developments arose from the project. Multilateral Instrument (MLI) is a comprehensive document which includes necessary provisions to eliminate problems in international tax field. While some articles of MLI can not be reserved, some others provide options to jurisdictions to choose from or can be opted-out entirely. To understand how MLI will affect both international and domestic tax law of a jurisdiction, it is necessary to investigate said jurisdiction's MLI position which includes preliminary list, reservations and notifications provided by this jurisdiction. Within this study firstly the scope and the structure of MLI will be explained. As the second part, this study aims to investigate Turkey's reservations and the reasoning behind them.

Research paper thumbnail of Kurumlar Vergisi Matrahında İndirim Hakkı Veren Sermaye Artırımları Bakımından Ortak Alacağının Şirket Sermayesine Eklenmesi

İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2019

Şirketlerin nakit sermaye artırımı yapması durumunda artırılan sermaye miktarı üzerinden hesaplan... more Şirketlerin nakit sermaye artırımı yapması durumunda artırılan sermaye miktarı üzerinden hesaplanacak bir faiz miktarının kurumlar vergisi matrahından indirilmesine izin veren bir uygulama Kurumlar Vergisi Kanununda yer almaktadır. Söz konusu indirim uygulaması, şirketlerin nakit yoluyla sermaye artırımlarını teşvik etmek amacıyla yürürlüğe konulmuştur. Buna karşılık, konuya ilişkin Kurumlar Vergisi Genel Tebliği düzenlemeleri, bazı Genelge ve özelge açıklamaları çeşitli işlemler bakımından “nakit sermaye artırımı” kavramının hatalı yorumlanmasına ve değerlendirilmesine yol açmıştır. Özellikle pay sahiplerinin şirkete nakden vermiş olduğu borcun sermaye artırımında kullanılması hakkında ayni sermaye artırımı nitelendirmeleri yapılarak herhangi bir yasal dayanağı olmadan bu tip sermaye artırımları belirtilen indirim uygulamasının kapsamı dışında bırakılmıştır. Çalışmamızda, ortak alacağının şirket sermayesine eklenmesi durumunda kurumlar vergisi matrahında indirim uygulamasına gidilmesi gerektiği hususunu ortaya koymak amaçlanmaktadır. Bu bağlamda; sırasıyla KVK’nın ilgili hükmüne yönelik irdeleme yapılmakta, ortak alacağının sermaye eklenmesinin ayni-nakdi sermaye artırımı türlerinden hangisinin kapsamı dahilinde ele alınması gerektiği üzerinde durulmakta ve bununla birlikte konuya ilişkin Genel Tebliğ, Genelge ve özelge düzenlemeleri ile açıklamaları bağlamında çeşitli değerlendirmelerde bulunulmaktadır

Research paper thumbnail of GÜMRÜK KANUNU'NDA İDARİ İTİRAZ YOLU * ADMINISTRATIVE OBJECTION IN CUSTOMS CODE

Hacettepe Hukuk Fakültesi Dergisi, 2020

Gümrük Kanunu’nun İtirazlar başlıklı bölümünde yer alan 242. maddesinde gümrük vergi ve cezaları ... more Gümrük Kanunu’nun İtirazlar başlıklı bölümünde yer alan 242. maddesinde gümrük vergi ve cezaları ile
idari kararlara karşı başvurulabilecek itiraz yolu düzenlenmiştir. Gümrük Kanunu’nda yer alan idari itiraz
gerek yüksek mahkeme içtihatları ve idare uygulamasında gerekse bu konuda yapılan akademik
çalışmalarda ekseriyetle zorunlu idari başvuru yolu olarak kabul edilmektedir. Anılan hüküm ve hükme
ilişkin ikincil mevzuat incelendiğinde, bu uygulamanın hem idari yargılama hukukunun temel ilkeleriyle
hem de temel hak ve özgürlüklerle çeliştiği noktalar olduğu anlaşılmaktadır. Zira bu idari başvuru yolu,
vergi mükellefinin mahkemeye erişim hakkını doğrudan etkilemektedir. Ayrıca uzayan idari ve yargısal
süreçten dolayı kaynaklanabilecek gecikme faizi nedeniyle mükelleflerin mülkiyet hakkı da dolaylı olarak
etkilemektedir.
Bu çalışma neticesinde var olan hükmün idare ve yargı organları tarafından yanlış değerlendirildiği
sonucuna ulaşılmaktadır. Zira Gümrük Kanunu’ndaki düzenleme açıkça ihtiyari bir başvuru yolu çizerken
bu yol zorunlu olarak kabul edilmektedir. Daha sonra hükme ilişkin ikincil mevzuattaki düzenlemelerin
kaynağı olarak İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (İYUK) 10. maddesine yapılan gönderme kanımızca
hatalıdır. Zira İYUK m. 10, idarenin bir işlem tahsis etmediği durumlar için var olan bir düzenlemedir.
Oysa Gümrük Kanunu’nda yer alan idari itiraz ancak gümrük idaresince yapılan bir idari işleme karşı
yapılabilmektedir. Bu tespitler ışığında son olarak bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin ihlal
edilebileceğinin altı çizilmektedir. Zira idari itirazın sürüncemede bırakılması bireylerin var olan hukuki
uyuşmazlığı yargı yoluna götürmesine engel olarak mahkemeye erişim hakkını engellemektedir.

Research paper thumbnail of TAMPON VERGİSİ: MALİ FEMİNİZM ÜZERİNE BİR İNCELEME

II. Kadın ve Hukuk Sempozyumu Bildiri Kitabı, 2019

Adil bir vergilendirmeden bahsedildiğinde Harold Groves’in “vergilendirme bir bilim olduğu kadar ... more Adil bir vergilendirmeden bahsedildiğinde Harold Groves’in “vergilendirme bir bilim olduğu kadar bir sanat ve bir tekniktir ve her zaman, zamanın ve mekanın şartlarına dayanılarak eleştirilmelidir” sözü akla gelmelidir. Buna göre vergilendirme sadece ekonomik bir kavram olarak algılanmamalıdır. Vergilendirme, felsefi, politik ve sosyal etmenler çerçevesinde sürekli şekillendirilebilen bir politika aracıdır. Verginin bir politika aracı olması yanında, bu aracın feminist amaçlar için de kullanılabileceği unutulmamalıdır. Bu feminist amaçlar cinsiyet eşitsizliği ile mücadele edilmesi ve kadının çalışma hayatına katılımının artırılmasıdır .
Dünya nüfusunun yarısında fazlasını oluşturan kadınların hayatlarının ortalama 35 yılında her ay regl olması biyolojik bir gerçekliktir. Regl dönemi sırasında kadınların gerekli hijyene ulaşamamasının ise hem sosyolojik hem de tıbbi sonuçları olmaktadır. Bu sonuçlar ölüme kadar gidebilmektedir. Kadınların bu hijyen ürünlerine erişiminin önündeki ilk engel ekonomik zorluklardır. Bu ekonomik engelin oluşturulmasında, aslen bireylerin sağlığını korumakla yükümlü olan devletin de etkisi olduğu düşüncesiyle doğan “tampon vergisi” bir vergi türü olmayıp, kadınların menstrüal dönemine özgülenmiş her türlü tampon ve hijyenik ped üzerinden alınan tüm vergileri ifade etmek üzere kullanılmaktadır. Bu “vergi” pek çok toplumsal harekete konu olmuş ve sonucunda bazı yasaların ve düzenlemelerin değiştirilmesi sağlanabilmiştir.
Bu çalışmanın ilk bölümünde menstrüal hijyen ürünlerinin kadın ve toplum sağlığı bakımından önemi üzerinde durulacaktır. Daha sonra ikinci bölümde ise tampon vergisi kavramının doğuşu, ortaya çıkan toplum hareketleri ve en nihayetinde farklı ülkelerin hukuk düzenlerinde neden olduğu değişimler irdelenecektir. Son olarak, konu Türk vergi hukuku perspektifinden ele alınacak ve Türk hukukunda var olan sorunlar ve çözüm önerileri tartışılacaktır.

Research paper thumbnail of Taxation of the Income Arising from the Right to Claim Obtained from the Pre-Paid Housing Sales in the Scope of Income Tax Code

34th International Public Finance Conference Proceeding Book, 2019

Pre-paid housing sales contract is a consumer contract between the consumer and the seller. This ... more Pre-paid housing sales contract is a consumer contract between the consumer and the seller. This contract is mostly made in the form of preliminary property sales contract. Right to claim between the parties will be arised with this contract. Therefore, it is also possible for the consumer to transfer this right. It is controversial whether the income obtained from the transfer of this right will be taxed under the Income Tax Law. There are three main views on this issue, which were discussed in the doctrine before. According to the first, this gain is a capital gain. Secondly, this gain is an occasional commercial gain. According to the last opinion, this gain cannot be evaluated under the Income Tax Law and therefore cannot be taxed. Within the scope of this study, these
views in the doctrine were examined. One of the results achived in this subject is that the terms are not in line with the terminology of civil law. In fact, the concept of “the right to buy housing” should be corrected as the right to claim. Also it is concluded that the income obtained from the transfer of the claim will not be considered as an capital gain within the scope of of the Income Tax Code. The expansion of the article of the law to include this gain, is primarily against the principle of the legality of the tax which sourced from the Constitution. Finally, it is stated that this gain cannot be described as occasional commercial gain if it is obtained from the preliminary property sales contract which is risen from the prepaid housing sales. Since only the consumer can be a party of a pre-paid housing sale, this prevents all transactions from being considered as commercial.

Research paper thumbnail of BEPS 12. Eylem: Zorunlu İfşa Kuralları ve Türk Vergi Hukukuna Olası Etkileri -

8. Genç Vergi Hukukçuları Sempozyumu Bildiri Kitabı, 2018

Uluslararası ticaretin artmasıyla farklı ülkelerde çeşitli faaliyetler gösteren şirketlerin yarat... more Uluslararası ticaretin artmasıyla farklı ülkelerde çeşitli faaliyetler gösteren şirketlerin yarattığı vergi kayıpları da artmıştır. Özellikle farklı ülkelerde faaliyet gösteren çok uluslu şirketler, çeşitli ülkelerde şube, merkez, üretim ya da satış tesisi açabilme imkanlarını kullanarak verdikleri vergiyi en düşük düzeyde tutma amaçlı vergi planlamaları yapmaktadırlar. Devletler ise bu gelişen problemlere aşı niteliğinde çözümler getirmekte ve vergi kayıp ve kaçaklarının önüne geçilebilmesi için yeni denetim mekanizmaları geliştirmeye çalışmaktadır
OECD ve G20 ülkelerinin katılımıyla hazırlanan Şubat 2013 tarihli Matrah Aşındırması ve Kar Aktarımı raporunda 15 aşamalı bir eylem planı oluşturulmuştur. Bu çalışmanın konusu oluşturan OECD’nin 2015 tarihli BEPS 12. Eylem final raporunda “mandatory disclosure rules” kavramı “zorunlu ifşa kuralları” olarak çevrilmiştir.
Özellikle ticari kazanç elde eden vergi mükellefleri, çeşitli özel nitelikli vergi danışmanlık kurumlarından vergi planları ya da tertipleri satın almaktadırlar. Bu tertipler çoğu zaman mükellefin özel ihtiyaçlarına göre şekillenen özgün çalışmalardır. Zorunlu ifşa kuralları, OECD tarafından üye ülkelere önerilen ve bu düzenlerin vergi idaresince takip edilebilmesini sağlayan tavsiye niteliğindeki kurallar bütünüdür.

Zorunlu ifşa kurallarının genel amacı diğer vergi denetim ve denetleme yöntemlerine benzer bir şekilde vergisel şeffaflığı arttırmak, vergi idaresinin vergi kayıp ve kaçağını daha erken aşamalarda tespit etmesini sağlamak ve agresif vergi planlamasının önüne geçmektir.

Diğer ifşa yöntemlerinden farklı olarak ise bu kurallar, özellikle vergi danışmalarının ve/veya onların müşterileri olarak, vergi planlama düzenlerini kullanan vergi mükelleflerinin, bu planları vergi idaresi ile paylaşmasını sağlamayı amaçlamaktadır. Bu sayede uygulanacak vergi planlamasının önceden yasal olup olmadığı, ne kadar vergi kaybına neden olacağını ve kimler tarafından ne amaçla kullanılacağı gibi kritik bilgilerin vergi idaresince öğrenilmesini sağlanmaktadır.

Bu çalışma dahilinde öncelikle Türkiye’de henüz uygulanmayan ancak OECD tarafından önerilen zorunlu ifşa kurallarının incelenmesi büyük önem arz etmektedir. Zorunlu ifşa kurallarının neleri kapsadığı, kuralların hangi hukuki kişileri ilgilendirdiği, hangi hukuki kişiler üzerinde bir yükümlülük doğurduğu OECD raporları ve ülke rejimleri ele alınarak açıklanmaya çalışılmıştır. Çalışmanın devamında ise OECD’nin öngördüğü tasarımın Türk Hukukunu nasıl etkileyebileceği tartışılacaktır.

Research paper thumbnail of VERGİ İLAN USULÜ PRATİĞİNDE BİLGİ EDİNME HAKKI VE VERGİ MAHREMİYETİ DENGESİ

Legal Mali Hukuk Dergisi, 2017

Vergilendirme süreci boyunca devlet, vergi ödevlilerinin, hatta bazen de vergilendirme ilişkisini... more Vergilendirme süreci boyunca devlet, vergi ödevlilerinin, hatta bazen de vergilendirme ilişkisinin tarafı olmayan üçüncü kişilerin, kişisel
bilgilerini edinmektedir. İnternet ve yeni veri depolama teknolojilerinde
yaşanan gelişmeler, vergi idaresinin de veri toplama, depolama ve işleme
yöntemlerinde değişiklik yaşanmasına yol açmıştır. Buna verilebilecek
en iyi örneklerden birisi de vergi Usul Kanun’unda düzenlenen vergi
ilanlarının yayım yerinin internet siteleri olarak değiştirilmesidir.
Vergilerin ilanı; bilgi edinme hakkı bağlamında bireyleri yönetimin etkinlikleri, yetkileri ve kararları konusunda bilgi sahibi yaparak,
kamu otoritelerinin denetlenmesini ve kamu hizmetinin etkin bir şekilde
güvence altına alınmasını sağlar. Bu yeni düzenlemeler ile ilanların, vergi güvenliğine ve toplumda vergi bilinci oluşturmasına daha etkin bir
şekilde hizmet etmesi amaçlanmaktadır. Ancak bu noktada temel hakları
da ilgilendiren farklı bir tartışmanın konuya dahil olması kaçınılmazdır.
Vergisel bilgilerin internet ortamına yüklenmesi ile halka mal olmuş şirketlerin olduğu kadar bireylerin de vergi sırları süresiz bir şekilde
topluma açık hale gelecektir. Zira verilerin dijitalleşmesiyle kullanıcıların sahip olduğu kopyalama ve depolama imkanı, internete yüklenen bir
verinin, yükleyen tarafından silinse bile, yok olmasını engellemektedir.
Bu durum bilgi edinme hakkı konusunda bir devrim olduğu kadar vergisel bilgileri koruyan vergi mahremiyeti açısından da bir tehdit niteliğindedir. Çünkü bilgi edinme hakkı demokratik devletin şeffaflık ilkesini
sağlarken vergi mahremiyeti ise bireylerin devlet karşısında şeffaflaşmasını önlemektedir.
Vergi uygulamasındaki bu yeni gelişmenin “üstün bir kamu yararı
olmadığı sürece, dijital hafızada yer alan geçmişte yaşanılan olumsuz
olayların bir süre sonra unutulmasını, başkalarının bilmesini istemediği
kişisel verilerin silinmesini ve yayılmasının önlemesini isteme hakkı”
olarak tanımlanan unutulma hakkı ışığında ele alınması gerekmektedir.
Bu çalışmada vergi idaresinin bilgi edinme hakkı ve vergi mahremiyeti
arasında nasıl bir denge kurduğu vergi ilanları usulü üzerinden tartışılacaktır.

Research paper thumbnail of TURKEY'S RESERVATIONS ON MULTILATERAL CONVENTION TO IMPLEMENT TAX TREATY RELATED MEASURES TO PREVENT BASE EROSION AND PROFIT SHIFTING ("MULTILATERAL INSTRUMENT" OR "MLI"

SOCIAL SCIENCES STUDIES JOURNAL , 2019

OECD's BEPS project is one of the major steps toward a new era in international taxation. This 15... more OECD's BEPS project is one of the major steps toward a new era in international taxation. This 15-step project revealed several deep issues in existing international taxation system. While OECD provides possible solutions and recommendations to fight these issues, it is highly unlikely to achieve sustainable results without changing existing bilateral tax treaties. Since changing these treaties would be a burden globally, the last action plan of BEPS project introduces a multilateral convention, which will co-exist with the existing tax treaties and will host all the new developments arose from the project. Multilateral Instrument (MLI) is a comprehensive document which includes necessary provisions to eliminate problems in international tax field. While some articles of MLI can not be reserved, some others provide options to jurisdictions to choose from or can be opted-out entirely. To understand how MLI will affect both international and domestic tax law of a jurisdiction, it is necessary to investigate said jurisdiction's MLI position which includes preliminary list, reservations and notifications provided by this jurisdiction. Within this study firstly the scope and the structure of MLI will be explained. As the second part, this study aims to investigate Turkey's reservations and the reasoning behind them.

Research paper thumbnail of Kurumlar Vergisi Matrahında İndirim Hakkı Veren Sermaye Artırımları Bakımından Ortak Alacağının Şirket Sermayesine Eklenmesi

İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2019

Şirketlerin nakit sermaye artırımı yapması durumunda artırılan sermaye miktarı üzerinden hesaplan... more Şirketlerin nakit sermaye artırımı yapması durumunda artırılan sermaye miktarı üzerinden hesaplanacak bir faiz miktarının kurumlar vergisi matrahından indirilmesine izin veren bir uygulama Kurumlar Vergisi Kanununda yer almaktadır. Söz konusu indirim uygulaması, şirketlerin nakit yoluyla sermaye artırımlarını teşvik etmek amacıyla yürürlüğe konulmuştur. Buna karşılık, konuya ilişkin Kurumlar Vergisi Genel Tebliği düzenlemeleri, bazı Genelge ve özelge açıklamaları çeşitli işlemler bakımından “nakit sermaye artırımı” kavramının hatalı yorumlanmasına ve değerlendirilmesine yol açmıştır. Özellikle pay sahiplerinin şirkete nakden vermiş olduğu borcun sermaye artırımında kullanılması hakkında ayni sermaye artırımı nitelendirmeleri yapılarak herhangi bir yasal dayanağı olmadan bu tip sermaye artırımları belirtilen indirim uygulamasının kapsamı dışında bırakılmıştır. Çalışmamızda, ortak alacağının şirket sermayesine eklenmesi durumunda kurumlar vergisi matrahında indirim uygulamasına gidilmesi gerektiği hususunu ortaya koymak amaçlanmaktadır. Bu bağlamda; sırasıyla KVK’nın ilgili hükmüne yönelik irdeleme yapılmakta, ortak alacağının sermaye eklenmesinin ayni-nakdi sermaye artırımı türlerinden hangisinin kapsamı dahilinde ele alınması gerektiği üzerinde durulmakta ve bununla birlikte konuya ilişkin Genel Tebliğ, Genelge ve özelge düzenlemeleri ile açıklamaları bağlamında çeşitli değerlendirmelerde bulunulmaktadır

Research paper thumbnail of GÜMRÜK KANUNU'NDA İDARİ İTİRAZ YOLU * ADMINISTRATIVE OBJECTION IN CUSTOMS CODE

Hacettepe Hukuk Fakültesi Dergisi, 2020

Gümrük Kanunu’nun İtirazlar başlıklı bölümünde yer alan 242. maddesinde gümrük vergi ve cezaları ... more Gümrük Kanunu’nun İtirazlar başlıklı bölümünde yer alan 242. maddesinde gümrük vergi ve cezaları ile
idari kararlara karşı başvurulabilecek itiraz yolu düzenlenmiştir. Gümrük Kanunu’nda yer alan idari itiraz
gerek yüksek mahkeme içtihatları ve idare uygulamasında gerekse bu konuda yapılan akademik
çalışmalarda ekseriyetle zorunlu idari başvuru yolu olarak kabul edilmektedir. Anılan hüküm ve hükme
ilişkin ikincil mevzuat incelendiğinde, bu uygulamanın hem idari yargılama hukukunun temel ilkeleriyle
hem de temel hak ve özgürlüklerle çeliştiği noktalar olduğu anlaşılmaktadır. Zira bu idari başvuru yolu,
vergi mükellefinin mahkemeye erişim hakkını doğrudan etkilemektedir. Ayrıca uzayan idari ve yargısal
süreçten dolayı kaynaklanabilecek gecikme faizi nedeniyle mükelleflerin mülkiyet hakkı da dolaylı olarak
etkilemektedir.
Bu çalışma neticesinde var olan hükmün idare ve yargı organları tarafından yanlış değerlendirildiği
sonucuna ulaşılmaktadır. Zira Gümrük Kanunu’ndaki düzenleme açıkça ihtiyari bir başvuru yolu çizerken
bu yol zorunlu olarak kabul edilmektedir. Daha sonra hükme ilişkin ikincil mevzuattaki düzenlemelerin
kaynağı olarak İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (İYUK) 10. maddesine yapılan gönderme kanımızca
hatalıdır. Zira İYUK m. 10, idarenin bir işlem tahsis etmediği durumlar için var olan bir düzenlemedir.
Oysa Gümrük Kanunu’nda yer alan idari itiraz ancak gümrük idaresince yapılan bir idari işleme karşı
yapılabilmektedir. Bu tespitler ışığında son olarak bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin ihlal
edilebileceğinin altı çizilmektedir. Zira idari itirazın sürüncemede bırakılması bireylerin var olan hukuki
uyuşmazlığı yargı yoluna götürmesine engel olarak mahkemeye erişim hakkını engellemektedir.