Turgay AKDAĞOĞLU | Ardahan University (original) (raw)
Papers by Turgay AKDAĞOĞLU
RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi :/RumeliDe Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, Mar 20, 2024
Bu çalışmada Popüler Kültür Bağlamında Sembolik Etkileşimcilik ve Metalaşan Müzik Olgusu Üzerine ... more Bu çalışmada Popüler Kültür Bağlamında Sembolik Etkileşimcilik ve Metalaşan Müzik Olgusu Üzerine Kültür Endüstri Eleştirisi konusu ele alınarak incelenmiştir. Toplumların oluşmasında 814 / Rum el iDE J ou rn a l of Lan guag e an d L iter at ur e Studies 2 0 2 4. Ö 1 4 (M a r c h) Culture Industry Criticism on Symbolic Interactionalism and the Phenomenon of Commodızed Music in the Context of Popular Culture / Akdağoğlu, T.
Yegah müzikoloji dergisi, Mar 13, 2024
Bu makale, en az iki hakem tarafından incelenmiş ve intihal içermediği teyit edilmiştir. / This a... more Bu makale, en az iki hakem tarafından incelenmiş ve intihal içermediği teyit edilmiştir. / This article has been reviewed by at least two referees and confirmed to include no plagiarism.
Rast Müzikoloji Dergisi, 2016
ÖZET Bu çalışmada, Vech-i Arazbâr makamını terkib etmiş kişi hakkında kısa bir bilgi verildikten ... more ÖZET Bu çalışmada, Vech-i Arazbâr makamını terkib etmiş kişi hakkında kısa bir bilgi verildikten sonra, makamın işlenişi, hangi kaynaklarda bulunmakta olduğu ve günümüz anlayışı ile olan kıyası üzerine durulmuştur.Bugün, TRT repertuarında bulunan Vech-i Ararzbâr makamındaki 13 adet eserin notaları incelenmiş ve bestecisinin yaşadığı çağa göre, hangi nazariyatçının makam anlayışını kullandığı ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır, Böylelikle günümüze kadar, değişkenlikleri açısından makamı incelemiş ve bestelerin hangi yüzyıllarda nasıl işlendiği gösterilmeye çalışılmıştır.GünümüzTürk müziğinde az kullanılan bu makamın Vech-i Arazbar makam ismi adı altında TRT repertuvarındabulunanveVech-iArazbârmakamınındahaiyianlaşılabileceğidüşünülen 1 Peşrev, 4 SazSemâive 8 şarkınınnotalarıbestekâryönündenkronolojikolarakelealınmayaçalışılmıştır. 17.-18. yy.' da ilk olarak görülen ve Hızır Ağa'nın terkib etmiş olduğu bu makamı yaşatabilmek amacı ile ve yapılacak benzer çalışmalara örnek teşkil etmesi ümidiyle, makamın tüm tarihsel süreçleri bestekârlarına göre incelenmeye çalışılmıştır.
Uluslararası Anadolu Sosyal Bilimler Dergisi
Bu çalışma; Türk müziği icrâsında viyolonsel çalgısının kullanımının farklı ekollere bağlı olduğu... more Bu çalışma; Türk müziği icrâsında viyolonsel çalgısının kullanımının farklı ekollere bağlı olduğunu vurgulamak amacıyla hazırlanmıştır. Çalışma; Türk müziği tarihi açısından çok önemli bir geçmişi olmamasına rağmen birkaç icrâ ekolü oluşturacak kadar rağbet gören ve üzerinde durulan viyolonsel çalgısının Türk müziği icrâcılığındaki varlığını ortaya koyması bakımından önemlidir. Çalışmada kaynak tarama, analiz ve karşılaştırma gibi nitel yöntemler kullanılmıştır. Çalışmanın sonucunda, Türk müziği viyolonsel icrâcılığında bugüne dek açıkça irdelenmemiş olan viyolonsel ekollerinin ayırıcı özellikleri tespit edilmiş ve ekollerin günümüzdeki etkisi ortaya konulmuştur.
Books by Turgay AKDAĞOĞLU
MÜZİK KÜLTÜRÜNE DAİR ÇEŞİTLİ GÖRÜŞLER - II, 2019
Halk edebiyatı, bilhassa Âşık Edebiyatının metin tahlilleri pek işlenmemekle birlikte, çözümleme,... more Halk edebiyatı, bilhassa Âşık Edebiyatının metin tahlilleri pek işlenmemekle birlikte, çözümleme, yorumlama ve açıklamasına da yer verilmemiştir. Orta Asya'da görülen Ozanlık geleneğinin Anadolu'daki Âşıklık geleneğine dönüşmesinde en önemli rol alan şehirlerden biri olan Erzurum, kültürel olarak da pek çok âşığı yetiştirmiştir. Bunlardan biri de Âşıklık geleneğinin Anadolu’da değerini yitirmeye başladığı bir dönemde dünyaya gelmiş ve şiirlerindeki farklı üslupla âşıklık geleneğine yeni bir renk ve hava getirmiş Narmanlı -Âşık Sümmani'dir. Sümmani şiirlerini kendine has bir üslup ve hava ile yorumlayarak Türk Âşıklık geleneğine ve musikisine 'Sümmani Ağzı' olarak bilinen yeni bir makamı da kazandırmıştır. İlhamını gerçek hayattan ve hayal dünyasından alan Âşık Sümmani, bu sentezi şiirlerine yansıtmayı çok iyi başarmıştır.
Bu çalışmada 20. ve 21. yy ’ın en bilinen halk ozanlarından Sümmani’nin 4 şiiri ele alınarak çözümlenmesi yapılmıştır. Bu çözümleme Aşığımızın içinde bulunduğu ekonomik hayat tezahürleri ve yaşadığı coğrafya göz önüne alınarak yapılmıştır.
MULTİDİSİPLİNER ÇALIŞMALAR-3 (SOSYAL BİLİMLER), 2018
Bu çalışmada; Türkî halklarda dutar efsanelerine ve dutardaki makamsal bilgilendirmelere yer veri... more Bu çalışmada; Türkî halklarda dutar efsanelerine ve dutardaki
makamsal bilgilendirmelere yer verilmektedir. Dutarın organolojik ve
etimolojik incelemesine yer verilmiştir. Dutar iki telli çalgı aleti anlamına
gelir.Türkî halklarda koştar farsî halklarda dutar ismiyle kullanılır. Bu saz
İran ve Orta Asya'nın birçok yerinde
kullanılan Dutar; Fars, Uygur, Özbek ve Türkmen halklarıyla adeta
özdeşleşmiştir. Tar tel anlamına gelir ki Dutar, iki telli, setar üç telli, çahar
tar dört telli saz demektir. Dutar, "Dütar", "Dotar", "Dotar-i Mayda" gibi
imlalarla yazılabilmektedir.1
Bu sazın tarihi ilk arkeoloji kalıntıları m.ö. 3000 yıllarında toprak kale ve
ölü koyun kalesi kazılarında bulunmuştur.
Bütün çalgılar gibi dutar da zamanla değişim göstermiştir. Bazılarının
rezonansı ( tekne ) ihtiyaçdan hasıl olacak ki değişime uğramıştır .
Geleneksel oyma ( kazma ) dut teknenin yanına birde yaprak ( dilme ) tekne
eklenmiştir. Dutar gittiği memleketlerde tel olarak da değişim göstermiştir.
Metal tel Türkmen, Karakalpak, Horasan dutarlarında kullanılmaktadır.
Zamanla tekne ve teldeki değişiminin sebebi kullanan toplumların
dutarların sesini güçlendirmek isteyişidir.
Sonuç olarak Dutarın tarihi, farklı dönemlerde farklı şekillerde gelişim
göstermiştir. Bunun örnekleri türkî halklardaki dutarın tarihsel gelişiminde
görülmektedir. Ayrıca günümüzde de halâ dutarlar, destanlar ve efsane
anlatımlarının icra edilmesi türkî halklarda gelenekselleşmiş icracılığın
devam ettiğinin kanıtıdır.
MULTİDİSİPLİNER ÇALIŞMALAR-3 (SOSYAL BİLİMLER), 2018
Bu çalışmada; Özbek destanları ve onların icra üslupları hakkında detaylı bilgi vermektedir. Maka... more Bu çalışmada; Özbek destanları ve onların icra üslupları hakkında
detaylı bilgi vermektedir. Makalede Özbekistan destan icracılığının (güney
ve kuzey) olmak üzere iki üslubu anlatılmaktadır. Türk dünyası destancıları
eskiden ozan, aşıq, jırov, bakşı, bakşı-şair, kadınlarda ise halfa
anlamlarında kullanılmaktaydı.
Özbekistanda destan icracılığı iki şekilde icra edilmektedir. Birincisi gırtlak
sesleri (ıçkı avaz) ve dombıra eşliğinde yapılır. Ikincisinde ise damak
sesleri (açık avaz) kullanılır ve hem dutar hemde diğer sazlar eşlığınde
yapılabilir. Destanlar muhteva bakımından kahramanlık, tarihi, dini, ahlakietnik,
aşık-muhabbet özelliklerini içermektedirler.
Bugün Özbek destancılığında Semerkant-Bulungur-Korgan Kışlak,
Kaşkadarya- Şahrisabz-Kamay, Surhan-Şerabat, Özbek-Lakay, Harezm,
Qaraqalpaq destancılığın merkezi olarak kabul edilmektedirler. Türk
dünyasındaki tüm destancıların üstadı Baba Korkut, (Dede Korkut ve
Korkut ata), güney Özbekıstanda Sakı bülbül, küzeyda Aşık Aydın Pir
olarak bilinirler.
Farklı destan kollarına mensup olan aşıklar yarattıkları müsikî eserlere
kısaca “Name” demişlerdir. Harezm destan geleneğinde nameler 72,
Surhan-Şerabatta 32, Semerkant-Bulungur merkezlerınde ise 20 adet name
bulunmaktadır. Destan müziğinin tarihi, farklı dönemlerde farklı şekillerde
gelişim göstermiştir. Bunun örnekleri destan, efsane, mif, esatirlerde
görülmektedir. Bugüne dek destan yaratıcılığında genellikle parmak
hesabına dayalı şerıy vezin (barmak vaznı) ile musiki oluşturulmaktadır.
Boğaz (içki avaz) icracılığı bugün halk arasında hemen hemen yok
olmaktadır. 2001-2003 yıllarında Monreal ve Semerkanttaki ‘'Şarq
taranaları'' ile ilgili festivaller düzenlenmiştir. Festivallere dünyanın her
tarafından ilgi gösterilmiştir. Bu olay atalarımızın bize bıraktıkları
geleneğin devam edildiğinin kanıtıdır.
1. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi E - Bildiriler Kitabı, 2015
Son bir asırdır sanat alanında birçok tartışmalara konu olan Geleneksel Türk Müziği, günümüzde ha... more Son bir asırdır sanat alanında birçok tartışmalara konu olan Geleneksel Türk Müziği, günümüzde hala ulusal manada
gerçek kimliğini bulamamakta ve Batı müziğiyle uyumlarda hala problem yaşamaya devam etmektedir. Türk müziğinin
kendine özgü zengin yapısı batı müziğiyle birleştirildiği zaman bizim seslerimizin bazılarının kaybolmasına ve batıyla icra
esnasında makamların gerçek kimliğini yitirmesine yol açmaktadır. Bu konuda birçok değerli araştırmacılarımız bu konulara
değinmiş araştırmalar yapmış lakin hala net bir sonuç elde edilememiştir. Hala icra edildiğinde Türk müziği kendi benliğini
ortaya koyamamaktadır. Günümüzdeki Batı Müziği Konservatuvarlarında Türk Müziği eğitimi detaylı ve yeterli derecede
verilmediğinden dolayı çok seslilikteki eksikliğin bir diğer sebebinin de bu olduğu görülmektedir. Bu çalışmada Türk
Müziği’nde kullanılan makamsal yapıdan dolayı, armoni uygulamalarında karşılaşılabilecek zorluklar tespit edildikten sonra,
çözüm yolları araştırılmış, makamsal yapılardan çok seslendirme örnekleri verilmiş ve Türk Müziği’nde armoni uygulamalarına
hangi sazların uyumlu olup olmadığı gösterilmeye çalışılmıştır. Bu çalışmamızda Geleneksel Türk Müziğinin ilk
zamanlarından, Zekai Dede ve Dede Efendi’den 19-20 yy’a kadar çoksesliliğe bakış açısının değişim sürecini ele aldık.
Bestelenen bazı çok sesli Makamsal klasik eserlerin donanımındaki 1 koma, 4 koma, 8 koma yani Geleneksel Türk Müziği
adıyla koma, bakiye, büyük mücennep gibi sesleri içeren eserlerin çok sesliğe uyarlanışında oluşan sorunlara ve bunların
çözümlerine değindik. Bu çalışmamızın konu ile ilgili araştırmalara katkı sağlaması en büyük dileğimizdir.
Proceedings (refereed) by Turgay AKDAĞOĞLU
ÇOCUK VE MÜZİK: TAMAMLAYICI UNSUR OLARAK “OYUN” KAVRAMI / MUSIC AND CHILDREN: A COROLLARY FACT “PLAY”, 2024
Özet Bu çalışmanın amacı çocuk ve müzik ilişkisinin genel bir bakış açısıyla araştırılmasıdır. Ç... more Özet
Bu çalışmanın amacı çocuk ve müzik ilişkisinin genel bir bakış açısıyla araştırılmasıdır. Çalışmanın kapsamını müziğin fizyolojik ve pratik anlamlarını yaşamın ilk döneminden yetişkinlik dönemine kadar incelemek oluşturmaktadır. Söz konusu anlam lar bebeklerde, küçük çocuklarda ve ergenlik öncesi olmaz üzere 3 döneme tabi tutularak anlatılmıştır. Müzik, tarihsel varlığının büyük bir kısmında, ses kadar hareketi de içermiştir. Birçok kavramsal ‘oyun’ tanımı, çocukluğa dair sağduyulu ve nostaljik bir yankı barındırmaktadır. Bebekler ve küçük çocuklarsa, müzik ve oyunu birbirlerinden ayrı aktiviteler olarak görmemektedir. Oyun, çocuklar için adeta bir deney alanı gibi nesne ve olaylara sağduyu geliştirmelerinde, dünyayı kavrama ve anlamlandırma beceri lerini yönetmelerine bir zemin oluşturmaktadır. Müziği kullanırken, pratiklikten ve uygulama yöntemlerinin gerçekliğinden uzak hatta gereksiz görüldüğü durumlar sık karşılaşılabilen ama yeterince sözü edilmeyen bir sorunu işaret etmektedir. Her uygulamacı, bir müzik anlayışına, başarının nasıl göründüğüne, çocuklara dair bir imaja, kendi rollerine ve bu rolü nasıl gerçekleştirdiklerine dair kişisel bir yöntemle
çalışmaktadır. Müziği etkin kullandıkları anları deneyimleyenler neyin iyi gittiği ve neyin kötü gittiğine dair yargılara hissederek varmakta ve bu nedenle çoğunlukla sınıfın dışında görülmeyen bireysel teorilerini oluşturmayı ve geliştirmeyi tercih ettikleri söylenebilmektedir. Çalışmada nitel araştırma yöntemi kullanılarak yazarlar ve çeşitli araştı rmacılara dayalı kaynaklar taranmış, yayınlar ve görüntü kaynakları ile internet taraması gerçekleştirilmiştir. Taranan kaynaklardan bazı örnekler karekod aracılığı il bildiri sonunda eklenmiştir.
Abstract
The aim of this study is to investigate the relationship between children and music from a general perspective. The scope of the study is to examine the physiological andpractical meanings of music from the first period of life to adulthood. These meanings are explained in three periods: infants, toddlers and pre-adolescents. For most of its historical existence, music has involved movement as much as sound. Many conceptual definitions of 'play' have a discreet and nostalgic echo of childhood. Infants and toddlers, however, do not see music and play as separate activities. Play is like a field of experimentation for children, a ground for them to develop common sense aboutobjects and events and to manage their ability to comprehend and make sense of the world. Situations in which the use of music is seen as impractical or even unnecessary, far from the practicality and reality of the application methods, point to a common but under-mentioned problem. Each practitioner is working from a personal understanding of music, of what success looks like, of an image of children, of their role and how they fulfill that role. Those who experience moments when they use music effectively make judgments about what is going well and what is going badly by feeling, and therefore it can be said that they prefer to create and develop their individual theories, which often do not leave the classroom. In the study, the qualitative research method was used and sources based on authors and various researchers were scanned, publications and image sources and internet searches were carried out. Some examples from the scanned sources were added at the end of the paper via QR code.
RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi :/RumeliDe Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, Mar 20, 2024
Bu çalışmada Popüler Kültür Bağlamında Sembolik Etkileşimcilik ve Metalaşan Müzik Olgusu Üzerine ... more Bu çalışmada Popüler Kültür Bağlamında Sembolik Etkileşimcilik ve Metalaşan Müzik Olgusu Üzerine Kültür Endüstri Eleştirisi konusu ele alınarak incelenmiştir. Toplumların oluşmasında 814 / Rum el iDE J ou rn a l of Lan guag e an d L iter at ur e Studies 2 0 2 4. Ö 1 4 (M a r c h) Culture Industry Criticism on Symbolic Interactionalism and the Phenomenon of Commodızed Music in the Context of Popular Culture / Akdağoğlu, T.
Yegah müzikoloji dergisi, Mar 13, 2024
Bu makale, en az iki hakem tarafından incelenmiş ve intihal içermediği teyit edilmiştir. / This a... more Bu makale, en az iki hakem tarafından incelenmiş ve intihal içermediği teyit edilmiştir. / This article has been reviewed by at least two referees and confirmed to include no plagiarism.
Rast Müzikoloji Dergisi, 2016
ÖZET Bu çalışmada, Vech-i Arazbâr makamını terkib etmiş kişi hakkında kısa bir bilgi verildikten ... more ÖZET Bu çalışmada, Vech-i Arazbâr makamını terkib etmiş kişi hakkında kısa bir bilgi verildikten sonra, makamın işlenişi, hangi kaynaklarda bulunmakta olduğu ve günümüz anlayışı ile olan kıyası üzerine durulmuştur.Bugün, TRT repertuarında bulunan Vech-i Ararzbâr makamındaki 13 adet eserin notaları incelenmiş ve bestecisinin yaşadığı çağa göre, hangi nazariyatçının makam anlayışını kullandığı ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır, Böylelikle günümüze kadar, değişkenlikleri açısından makamı incelemiş ve bestelerin hangi yüzyıllarda nasıl işlendiği gösterilmeye çalışılmıştır.GünümüzTürk müziğinde az kullanılan bu makamın Vech-i Arazbar makam ismi adı altında TRT repertuvarındabulunanveVech-iArazbârmakamınındahaiyianlaşılabileceğidüşünülen 1 Peşrev, 4 SazSemâive 8 şarkınınnotalarıbestekâryönündenkronolojikolarakelealınmayaçalışılmıştır. 17.-18. yy.' da ilk olarak görülen ve Hızır Ağa'nın terkib etmiş olduğu bu makamı yaşatabilmek amacı ile ve yapılacak benzer çalışmalara örnek teşkil etmesi ümidiyle, makamın tüm tarihsel süreçleri bestekârlarına göre incelenmeye çalışılmıştır.
Uluslararası Anadolu Sosyal Bilimler Dergisi
Bu çalışma; Türk müziği icrâsında viyolonsel çalgısının kullanımının farklı ekollere bağlı olduğu... more Bu çalışma; Türk müziği icrâsında viyolonsel çalgısının kullanımının farklı ekollere bağlı olduğunu vurgulamak amacıyla hazırlanmıştır. Çalışma; Türk müziği tarihi açısından çok önemli bir geçmişi olmamasına rağmen birkaç icrâ ekolü oluşturacak kadar rağbet gören ve üzerinde durulan viyolonsel çalgısının Türk müziği icrâcılığındaki varlığını ortaya koyması bakımından önemlidir. Çalışmada kaynak tarama, analiz ve karşılaştırma gibi nitel yöntemler kullanılmıştır. Çalışmanın sonucunda, Türk müziği viyolonsel icrâcılığında bugüne dek açıkça irdelenmemiş olan viyolonsel ekollerinin ayırıcı özellikleri tespit edilmiş ve ekollerin günümüzdeki etkisi ortaya konulmuştur.
MÜZİK KÜLTÜRÜNE DAİR ÇEŞİTLİ GÖRÜŞLER - II, 2019
Halk edebiyatı, bilhassa Âşık Edebiyatının metin tahlilleri pek işlenmemekle birlikte, çözümleme,... more Halk edebiyatı, bilhassa Âşık Edebiyatının metin tahlilleri pek işlenmemekle birlikte, çözümleme, yorumlama ve açıklamasına da yer verilmemiştir. Orta Asya'da görülen Ozanlık geleneğinin Anadolu'daki Âşıklık geleneğine dönüşmesinde en önemli rol alan şehirlerden biri olan Erzurum, kültürel olarak da pek çok âşığı yetiştirmiştir. Bunlardan biri de Âşıklık geleneğinin Anadolu’da değerini yitirmeye başladığı bir dönemde dünyaya gelmiş ve şiirlerindeki farklı üslupla âşıklık geleneğine yeni bir renk ve hava getirmiş Narmanlı -Âşık Sümmani'dir. Sümmani şiirlerini kendine has bir üslup ve hava ile yorumlayarak Türk Âşıklık geleneğine ve musikisine 'Sümmani Ağzı' olarak bilinen yeni bir makamı da kazandırmıştır. İlhamını gerçek hayattan ve hayal dünyasından alan Âşık Sümmani, bu sentezi şiirlerine yansıtmayı çok iyi başarmıştır.
Bu çalışmada 20. ve 21. yy ’ın en bilinen halk ozanlarından Sümmani’nin 4 şiiri ele alınarak çözümlenmesi yapılmıştır. Bu çözümleme Aşığımızın içinde bulunduğu ekonomik hayat tezahürleri ve yaşadığı coğrafya göz önüne alınarak yapılmıştır.
MULTİDİSİPLİNER ÇALIŞMALAR-3 (SOSYAL BİLİMLER), 2018
Bu çalışmada; Türkî halklarda dutar efsanelerine ve dutardaki makamsal bilgilendirmelere yer veri... more Bu çalışmada; Türkî halklarda dutar efsanelerine ve dutardaki
makamsal bilgilendirmelere yer verilmektedir. Dutarın organolojik ve
etimolojik incelemesine yer verilmiştir. Dutar iki telli çalgı aleti anlamına
gelir.Türkî halklarda koştar farsî halklarda dutar ismiyle kullanılır. Bu saz
İran ve Orta Asya'nın birçok yerinde
kullanılan Dutar; Fars, Uygur, Özbek ve Türkmen halklarıyla adeta
özdeşleşmiştir. Tar tel anlamına gelir ki Dutar, iki telli, setar üç telli, çahar
tar dört telli saz demektir. Dutar, "Dütar", "Dotar", "Dotar-i Mayda" gibi
imlalarla yazılabilmektedir.1
Bu sazın tarihi ilk arkeoloji kalıntıları m.ö. 3000 yıllarında toprak kale ve
ölü koyun kalesi kazılarında bulunmuştur.
Bütün çalgılar gibi dutar da zamanla değişim göstermiştir. Bazılarının
rezonansı ( tekne ) ihtiyaçdan hasıl olacak ki değişime uğramıştır .
Geleneksel oyma ( kazma ) dut teknenin yanına birde yaprak ( dilme ) tekne
eklenmiştir. Dutar gittiği memleketlerde tel olarak da değişim göstermiştir.
Metal tel Türkmen, Karakalpak, Horasan dutarlarında kullanılmaktadır.
Zamanla tekne ve teldeki değişiminin sebebi kullanan toplumların
dutarların sesini güçlendirmek isteyişidir.
Sonuç olarak Dutarın tarihi, farklı dönemlerde farklı şekillerde gelişim
göstermiştir. Bunun örnekleri türkî halklardaki dutarın tarihsel gelişiminde
görülmektedir. Ayrıca günümüzde de halâ dutarlar, destanlar ve efsane
anlatımlarının icra edilmesi türkî halklarda gelenekselleşmiş icracılığın
devam ettiğinin kanıtıdır.
MULTİDİSİPLİNER ÇALIŞMALAR-3 (SOSYAL BİLİMLER), 2018
Bu çalışmada; Özbek destanları ve onların icra üslupları hakkında detaylı bilgi vermektedir. Maka... more Bu çalışmada; Özbek destanları ve onların icra üslupları hakkında
detaylı bilgi vermektedir. Makalede Özbekistan destan icracılığının (güney
ve kuzey) olmak üzere iki üslubu anlatılmaktadır. Türk dünyası destancıları
eskiden ozan, aşıq, jırov, bakşı, bakşı-şair, kadınlarda ise halfa
anlamlarında kullanılmaktaydı.
Özbekistanda destan icracılığı iki şekilde icra edilmektedir. Birincisi gırtlak
sesleri (ıçkı avaz) ve dombıra eşliğinde yapılır. Ikincisinde ise damak
sesleri (açık avaz) kullanılır ve hem dutar hemde diğer sazlar eşlığınde
yapılabilir. Destanlar muhteva bakımından kahramanlık, tarihi, dini, ahlakietnik,
aşık-muhabbet özelliklerini içermektedirler.
Bugün Özbek destancılığında Semerkant-Bulungur-Korgan Kışlak,
Kaşkadarya- Şahrisabz-Kamay, Surhan-Şerabat, Özbek-Lakay, Harezm,
Qaraqalpaq destancılığın merkezi olarak kabul edilmektedirler. Türk
dünyasındaki tüm destancıların üstadı Baba Korkut, (Dede Korkut ve
Korkut ata), güney Özbekıstanda Sakı bülbül, küzeyda Aşık Aydın Pir
olarak bilinirler.
Farklı destan kollarına mensup olan aşıklar yarattıkları müsikî eserlere
kısaca “Name” demişlerdir. Harezm destan geleneğinde nameler 72,
Surhan-Şerabatta 32, Semerkant-Bulungur merkezlerınde ise 20 adet name
bulunmaktadır. Destan müziğinin tarihi, farklı dönemlerde farklı şekillerde
gelişim göstermiştir. Bunun örnekleri destan, efsane, mif, esatirlerde
görülmektedir. Bugüne dek destan yaratıcılığında genellikle parmak
hesabına dayalı şerıy vezin (barmak vaznı) ile musiki oluşturulmaktadır.
Boğaz (içki avaz) icracılığı bugün halk arasında hemen hemen yok
olmaktadır. 2001-2003 yıllarında Monreal ve Semerkanttaki ‘'Şarq
taranaları'' ile ilgili festivaller düzenlenmiştir. Festivallere dünyanın her
tarafından ilgi gösterilmiştir. Bu olay atalarımızın bize bıraktıkları
geleneğin devam edildiğinin kanıtıdır.
1. Uluslararası Müzik ve Dans Kongresi E - Bildiriler Kitabı, 2015
Son bir asırdır sanat alanında birçok tartışmalara konu olan Geleneksel Türk Müziği, günümüzde ha... more Son bir asırdır sanat alanında birçok tartışmalara konu olan Geleneksel Türk Müziği, günümüzde hala ulusal manada
gerçek kimliğini bulamamakta ve Batı müziğiyle uyumlarda hala problem yaşamaya devam etmektedir. Türk müziğinin
kendine özgü zengin yapısı batı müziğiyle birleştirildiği zaman bizim seslerimizin bazılarının kaybolmasına ve batıyla icra
esnasında makamların gerçek kimliğini yitirmesine yol açmaktadır. Bu konuda birçok değerli araştırmacılarımız bu konulara
değinmiş araştırmalar yapmış lakin hala net bir sonuç elde edilememiştir. Hala icra edildiğinde Türk müziği kendi benliğini
ortaya koyamamaktadır. Günümüzdeki Batı Müziği Konservatuvarlarında Türk Müziği eğitimi detaylı ve yeterli derecede
verilmediğinden dolayı çok seslilikteki eksikliğin bir diğer sebebinin de bu olduğu görülmektedir. Bu çalışmada Türk
Müziği’nde kullanılan makamsal yapıdan dolayı, armoni uygulamalarında karşılaşılabilecek zorluklar tespit edildikten sonra,
çözüm yolları araştırılmış, makamsal yapılardan çok seslendirme örnekleri verilmiş ve Türk Müziği’nde armoni uygulamalarına
hangi sazların uyumlu olup olmadığı gösterilmeye çalışılmıştır. Bu çalışmamızda Geleneksel Türk Müziğinin ilk
zamanlarından, Zekai Dede ve Dede Efendi’den 19-20 yy’a kadar çoksesliliğe bakış açısının değişim sürecini ele aldık.
Bestelenen bazı çok sesli Makamsal klasik eserlerin donanımındaki 1 koma, 4 koma, 8 koma yani Geleneksel Türk Müziği
adıyla koma, bakiye, büyük mücennep gibi sesleri içeren eserlerin çok sesliğe uyarlanışında oluşan sorunlara ve bunların
çözümlerine değindik. Bu çalışmamızın konu ile ilgili araştırmalara katkı sağlaması en büyük dileğimizdir.
ÇOCUK VE MÜZİK: TAMAMLAYICI UNSUR OLARAK “OYUN” KAVRAMI / MUSIC AND CHILDREN: A COROLLARY FACT “PLAY”, 2024
Özet Bu çalışmanın amacı çocuk ve müzik ilişkisinin genel bir bakış açısıyla araştırılmasıdır. Ç... more Özet
Bu çalışmanın amacı çocuk ve müzik ilişkisinin genel bir bakış açısıyla araştırılmasıdır. Çalışmanın kapsamını müziğin fizyolojik ve pratik anlamlarını yaşamın ilk döneminden yetişkinlik dönemine kadar incelemek oluşturmaktadır. Söz konusu anlam lar bebeklerde, küçük çocuklarda ve ergenlik öncesi olmaz üzere 3 döneme tabi tutularak anlatılmıştır. Müzik, tarihsel varlığının büyük bir kısmında, ses kadar hareketi de içermiştir. Birçok kavramsal ‘oyun’ tanımı, çocukluğa dair sağduyulu ve nostaljik bir yankı barındırmaktadır. Bebekler ve küçük çocuklarsa, müzik ve oyunu birbirlerinden ayrı aktiviteler olarak görmemektedir. Oyun, çocuklar için adeta bir deney alanı gibi nesne ve olaylara sağduyu geliştirmelerinde, dünyayı kavrama ve anlamlandırma beceri lerini yönetmelerine bir zemin oluşturmaktadır. Müziği kullanırken, pratiklikten ve uygulama yöntemlerinin gerçekliğinden uzak hatta gereksiz görüldüğü durumlar sık karşılaşılabilen ama yeterince sözü edilmeyen bir sorunu işaret etmektedir. Her uygulamacı, bir müzik anlayışına, başarının nasıl göründüğüne, çocuklara dair bir imaja, kendi rollerine ve bu rolü nasıl gerçekleştirdiklerine dair kişisel bir yöntemle
çalışmaktadır. Müziği etkin kullandıkları anları deneyimleyenler neyin iyi gittiği ve neyin kötü gittiğine dair yargılara hissederek varmakta ve bu nedenle çoğunlukla sınıfın dışında görülmeyen bireysel teorilerini oluşturmayı ve geliştirmeyi tercih ettikleri söylenebilmektedir. Çalışmada nitel araştırma yöntemi kullanılarak yazarlar ve çeşitli araştı rmacılara dayalı kaynaklar taranmış, yayınlar ve görüntü kaynakları ile internet taraması gerçekleştirilmiştir. Taranan kaynaklardan bazı örnekler karekod aracılığı il bildiri sonunda eklenmiştir.
Abstract
The aim of this study is to investigate the relationship between children and music from a general perspective. The scope of the study is to examine the physiological andpractical meanings of music from the first period of life to adulthood. These meanings are explained in three periods: infants, toddlers and pre-adolescents. For most of its historical existence, music has involved movement as much as sound. Many conceptual definitions of 'play' have a discreet and nostalgic echo of childhood. Infants and toddlers, however, do not see music and play as separate activities. Play is like a field of experimentation for children, a ground for them to develop common sense aboutobjects and events and to manage their ability to comprehend and make sense of the world. Situations in which the use of music is seen as impractical or even unnecessary, far from the practicality and reality of the application methods, point to a common but under-mentioned problem. Each practitioner is working from a personal understanding of music, of what success looks like, of an image of children, of their role and how they fulfill that role. Those who experience moments when they use music effectively make judgments about what is going well and what is going badly by feeling, and therefore it can be said that they prefer to create and develop their individual theories, which often do not leave the classroom. In the study, the qualitative research method was used and sources based on authors and various researchers were scanned, publications and image sources and internet searches were carried out. Some examples from the scanned sources were added at the end of the paper via QR code.