veli boztepe | Istanbul Aydin University (original) (raw)
Papers by veli boztepe
Ankara üniversitesi ilef dergisi, 2017
Beykoz Akademi Dergisi
Bu çalışmada, engelli bir bireye yönelik cinsel saldırının internet haber sitelerinde nasıl temsi... more Bu çalışmada, engelli bir bireye yönelik cinsel saldırının internet haber sitelerinde nasıl temsil edildiği incelenmiştir. Çalışmanın amacı, söz konusu temsil biçimlerinin toplumda var olan engellilerle ilgili yaklaşımlarla ne ölçüde örtüştüğünü, sorunlu temsil biçimlerinin nedenlerini ortaya koymaktır. Çalışmada bir engeli bireye yönelik cinsel saldırının mahkeme süreciyle ilgili internet haber sitelerinde yer alan haberler ele alınmıştır. Çalışma 2019 yılındaki haberlerle sınırlandırılmıştır. Evrenin çok geniş olması nedeniyle çalışmada Türkiye’de en fazla ziyaret edilen internet haber siteleri arasında yer alan haberturk.com, sozcu.com.tr, hurriyet.com.tr ve sabah.com.tr örneklem olarak seçilmiştir. Büyük medya gruplarına ait olan söz konusu internet sitelerinde yer verilen haberler, eleştirel söylem çözümlemesi kullanılarak incelenmiştir. Bulgular farklı yayın gruplarına ait olmalarına rağmen internet sitelerinin sorunlu temsil biçimlerinde genel olarak benzeştiklerini göstermek...
BİR SOSYAL DIŞLANMA BİÇİMİ OLARAK YOKSULLUĞUN TÜRKİYE’DEKİ TELEVİZYON HABERLERİNE YANSIMALARI Eşi... more BİR SOSYAL DIŞLANMA BİÇİMİ OLARAK YOKSULLUĞUN TÜRKİYE’DEKİ TELEVİZYON HABERLERİNE YANSIMALARI Eşitsizliğin ekonominin büyümesini sağlayacağı; büyümenin de yoksulluğu ortadan kaldırmak için en iyi yol olduğu tezi son 30-35 yıldır neoliberal teorisyenler ve politikacılar tarafından dile getirilmektedir. Ancak, 1980’den bugüne kadar uygulanan neoliberal z sonucu medyanın yoksulluk gibi sistemin çıkarlarıyla ters düşen çok sayıda olguyu görünmez kılmasıdır. Bu çalışmada, Türkiye’deki televizyon kanallarında yoksulluğun nasıl tanımlandığı, yoksulların ve yoksulluğun nasıl temsil edildiği, ana haber bültenleri çerçevesinde ele alınmıştır. Eleştirel medya çalışmaları doğrultusunda yapılan çalışmanın temelini televizyon haberlerinin üretim sürecinde belirleyici olan etmenlerin neler olduğu ve yoksulluk söyleminin oluşmasında ne tür etkilerinin olduğu soruları oluşturmaktadır. Bu yolla Türkiye’de televizyon haberlerinde yoksulluk söyleminin dayandığı ekonomik, siyasal ve kültürel etkenlerin ...
Galatasaray Üniversitesi İleti-ş-im Dergisi, Dec 29, 2017
The Impact of the 1960 and 1980 Military Coups on Political Cinema in Turkey This paper examin... more The Impact of the 1960 and 1980 Military Coups on Political Cinema in Turkey
This paper examines the impact of the 1960 and 1980 military
coups on political cinema in Turkey. The aim of the article is to provide
a comparative analysis of the cinematic repercussions of the political,
social and economic upheavals occurred in the aftermath of these two
dramatic events in the country. The analysis focuses upon the films of
the two relevant periods: the films which are considered to be part of
the social realist and ‘revolutionary cinema’ movements that appeared
in Turkish cinema in the wake of the 1960 coup and those which cover
the period around 1980 coup or contain references to it. The paper first
discusses the main characteristics of the eras when the films were
made. Then it analyzes these titles employing the comparative qualitative
research method. The research findings reveal that the social realist and
‘revolutionary’ films about the 1960 coup aim to serve political functions
and objectives, while those about the 1980 coup can hardly be considered as examples of political cinema as a genre whose distinguishing feature is to
inform the public and raise political consciousness among spectators.
-----
Öz
Bu çalışma 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980 askeri darbelerinin Türk siyasal
sinemasına etkilerine odaklanmaktadır Çalışmanın amacı, iki askeri darbenin
ardından Türkiye’de yaşanan siyasi, toplumsal ve ekonomik dönüşümlerin siyasal
sinemaya etkilerinin karşılaştırmalı olarak incelenmesidir. Çalışma, 1960 darbesi
sonrasında ortaya çıkan toplumsal gerçekçilik akımı ve devrimci sinema içinde yer
alan filmler ve 12 Eylül’ü konu alan veya darbeye göndermelerde bulunan filmlerle
sınırlandırılmıştır. Makalede önce filmlerin çekildiği dönemin temel özellikleri
üzerinde durulmuş, ardından filmler karşılaştırmalı niteliksel inceleme yöntemiyle
ele alınmıştır. Araştırma bulguları, 1960 darbesiyle ilgili toplumsal gerçekçilik
ve devrimci sinema içinde yer alan filmlerin politik işlev ve amaç taşıdığını, 12
Eylül filmlerinin ise kamuoyu oluşturma ve bilinç yaratma işlevini üstlenen politik
sinema örnekleri sayılamayacağını ortaya koymuştur.
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi | Istanbul University Faculty of Communication Journal, 2017
Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2016
COVID-19 pandemisi, dünyayı yakın tarihte benzeri görülmemiş bir krize sürükledi. Birçok kurumun ... more COVID-19 pandemisi, dünyayı yakın tarihte benzeri görülmemiş bir krize sürükledi. Birçok kurumun ağır eleştiriler aldığı kriz süreci medyanın, özellikle de haber medyasının toplumsal rolünün sorgulanmasına yol açtı. Bu çalışma, pandeminin Türkiye’deki televizyon haberlerinde nasıl inşa edildiğini eleştirel olarak analiz etmeyi amaçlamaktadır. Belli bir sorunun tanımı, alınacak tedbirler ve tedavi önerisini şekillendirmede medyadaki çerçevelemenin öneminden yola çıkan makale, Türkiye’deki televizyon haberlerinin salgının yayılması, alınan tedbirler, kamuoyunun bilgilendirilmesi gibi konularda kullandığı çerçevelere odaklanmaktadır. Kullanılan haber çerçevelerinin toplumsal yapı ve güç ilişkilerinden bağımsız olmadığı düşünülmektedir. Bu düşünceden hareket edilerek yapılan çalışmada, örneklem olarak seçilen FOX TV, SHOW TV, ATV ve KANAL D’nin ana haber bültenleri çerçeveleme analizi yöntemi kullanılarak inceleniştir. Çalışma, COVID-19 pandemisinin başladığı tarihle Türkiye’de ilk vaka...
İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ, 2021
Sinema, içinde bulunduğu toplumun siyasal, ekonomik, toplumsal ve kültürel değişimlerinden etki... more Sinema, içinde bulunduğu toplumun siyasal, ekonomik, toplumsal ve kültürel
değişimlerinden etkilenir. En eski ve en önemli sinema türlerden biri olan
güldürü sineması, bu değişimleri en iyi aktaran, sorunlara eleştirel yaklaşan
türlerden biridir. Türkiye'de 1960'lı yıllardan itibaren keskin sosyoekonomik
değişimler yaşanmıştır. Bu çalışmada, Türkiye'de 1960'lı yıllardan başlayarak
yaşanan söz konusu değişimlerin güldürü sinemasına etkileri incelendi. Bu
çalõşmanõn amacõ, TürkiyeÕnin toplumsal yapõsõndaki değişimlerin 1970-2010
yılları arasında çekilen güldürü filmlerine etkilerini eleştirel bir yaklaşımla ortaya
koymaktadır. Makalede, önce filmlerin çekildiği dönemin temel özellikleri
üzerinde duruldu, arasından seçilen sekiz örnek film, Norman Fairclough’un
Eleştirel Söylem Çözümlemesi yöntemiyle ele alındı . Çalışma, Türkiye’de
yaşanan değişimler ile güldürü filmleri arasında anlamlı ve yakın bir ilişki
olduğunu ortaya koydu
Türkiye'de Yoksulluğun ve Yoksulların Televizyon Haberlerinde Temsili-Representations of The Poor and Poverty on Television News in Turkey, 2019
Öz Çalışmada, Türkiye'deki televizyon kanallarında yoksulların ve yoksulluğun nasıl temsil edildi... more Öz Çalışmada, Türkiye'deki televizyon kanallarında yoksulların ve yoksulluğun nasıl temsil edildiği, ana haber bül-tenleri çerçevesinde ele alınmıştır. Bu çalışmanın amacı, yoksulluğun televizyon haberlerindeki temsil biçim-lerini incelemek, söz konusu temsil biçimlerinin egemen söylemlerle bağlantısını ortaya koymaktır. Bu yolla yoksullara/yoksulluğa dair sorunlu temsil biçimlerinin kime/neye hizmet ettiği saptanabilecektir. Çalışmada, büyük sermaye gruplarına ait olan ve "yeni liberal" ideolojiyi temsil eden Kanal D, dini söylemlerin yaygın olarak kullanıldığı "yeni muhafazakâr" ideolojiye sahip Kanal 7, "sol" ideolojiye sahip Hayat TV ve kamu televiz-yonu TRT 1'in ana haber bültenleri örneklem olarak seçilmiştir. Söz konusu televizyon kanallarının 1 Ocak-31 Mart 2014 tarihleri arasında yayımladıkları ana haber bültenleri incelenmiş; kanalların ideolojik yapılanma-sının, yoksulları ve yoksulluğu temsil biçimlerine etkileri ölçülmeye çalışılmıştır. Ana haber bültenleri Teun van Dijk'ın eleştirel söylem çözümlemesi kullanılarak incelenmiştir. Bulgular farklı yayın çizgilerine rağmen televizyon kanallarının sorunlu-dışlayıcı temsil biçimlerinde genel olarak benzeştiklerini ancak yayın çizgileri doğrultusunda birtakım temsil biçimleri de ürettiklerini ortaya koymaktadır. Haber bültenlerindeki sorunlu temsil biçimlerinin, sorunla ilgili etkin çözüm yöntemlerinin gündeme gelmesini engellediği düşünülmektedir.
ÖZET Bu makale, reklamın " satma " işlevinin yanında toplumsal ilişkilerle ilgili işlevlere de sa... more ÖZET Bu makale, reklamın " satma " işlevinin yanında toplumsal ilişkilerle ilgili işlevlere de sahip olduğu varsayımından hareketle, hibrit otomobil reklamlarının ne tür toplumsal işlevleri olduğunu ve bu reklamlardaki anlamlama dizgelerinin işleyişini araştırmaktadır. Çalışmanın amacı, hibrit motor teknolojisini kullanan otomobil reklamlarında doğaya/çevreye, insan ilişkilerine dair yaygın " mit " lerin nasıl kullanıldığını, özellikle çevreye, bilime/teknolojiye ve toplumsal cinsiyete ilişkin ne tür yaklaşımların geliştirildiğini göstermektir. Bunun için, Toyota hibrit otomobillerle ilgili iki televizyon reklamı örneklem alınmıştır. Seçilen iki reklam filminin görüntü, ses ve metinleri Barthes'ın göstergebilimsel yaklaşımı çerçevesinde çözümlenmeye çalışılmıştır. Çalışma, reklamlarda aile/toplumsal cinsiyet, çevre/doğa ve bilim/teknoloji ile ilgili ideolojik pratiklerin ne denli etkili olduğunu ortaya koymuştur. Reklamlarda, doğayı kirletme endişesi ve suçluluk duygusu çevreye duyulan ilgiyle yer değiştirmektedir. Kapitalizmin doğaya/çevreye verdiği zararlar " yeşil yıkama " ile maskelenmekte, çevre sorunlarının çözümü konusunda doğayla uyumlu olduğu iddia edilen bir nesnenin tüketilmesi önerilmektedir. Böylece izleyiciler tüketiciler olarak inşa edilmekte ve ürünlerden alınan zevke vurgu yapılmakta, tüketim kültürü normalleştirilip doğallaştırılmaktadır. Ayrıca incelenen reklamlar, toplumsal cinsiyet ayrımcılığına dayanan ve erkeğin çıkarlarına hizmet eden toplumsal ilişkileri yeniden üretmektedir. ABSTRACT This essay rests upon the assumption that advertisements do not have only the function of promoting sales, but also serve some other social functions. Focusing on the television advertisements on hybrid cars, it looks into what functions regarding social relationships they perform and examines the signification systems encountered therein. The aim of the study is to demonstrate how some widespread myths concerning nature/environment and intimate relationships are deployed in these advertisements and how they intermingle with particular conceptions regarding family/gender and science/technology. Two television advertisements about Toyota hybrid cars are taken as the cases to be studied. Their audiovisual and textual aspects are analyzed in terms of Barthes's semiotic approach. The study shows to what extent certain ideological constructs concerning nature/environment, family/gender and science/technology are embedded in these advertisements. They aim to replace the anxiety and the sense of guilt about causing environmental pollution by an environmental concern among the viewers. Thus, they disguise the negative effects of capitalism on environment/nature by greenwashing, while promoting the use of a product which is presented as compatible with nature for helping solve some environmental problems. Moreover, the viewers are constructed as consumers while the advertisements
The Impact of the 1960 and 1980 Military Coups on Political Cinema in Turkey This paper examines ... more The Impact of the 1960 and 1980 Military Coups on Political Cinema in Turkey This paper examines the impact of the 1960 and 1980 military coups on political cinema in Turkey. The aim of the article is to provide a comparative analysis of the cinematic repercussions of the political, social and economic upheavals occurred in the aftermath of these two dramatic events in the country. The analysis focuses upon the films of the two relevant periods: the films which are considered to be part of the social realist and 'revolutionary cinema' movements that appeared in Turkish cinema in the wake of the 1960 coup and those which cover the period around 1980 coup or contain references to it. The paper first discusses the main characteristics of the eras when the films were made. Then it analyzes these titles employing the comparative qualitative research method. The research findings reveal that the social realist and 'revolutionary' films about the 1960 coup aim to serve political functions and objectives, while those about the 1980 coup can hardly be considered * Bu çalışma yazarın Marmara Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema Anabilim Dalı'nda hazırlamış olduğu aynı isimli yüksek lisans tezinden üretilmiştir. Bu makaleye referans vermek için: Boztepe V., (2017).1960 ve 1980 Askeri Darbelerinin Türk Siyasal Sinemasına Etkileri. Galatasaray Üniversitesi İleti-ş-im Dergisi, 27, 153-179. 154 İleti-ş-im 27 • aralık/december/décembre 2017 as examples of political cinema as a genre whose distinguishing feature is to inform the public and raise political consciousness among spectators. Résumé Les effets des coups militaires des années 1960 et 1980 sur le cinéma politique en Turquie
Öz Bu çalışmanın amacı Türkiye'de kadınlara yönelik şiddetin televizyon haberlerindeki temsil biç... more Öz Bu çalışmanın amacı Türkiye'de kadınlara yönelik şiddetin televizyon haberlerindeki temsil biçimlerini incelemek, söz konusu temsil biçimlerinin erkek egemen söylemle bağlantısını ortaya koymaktır. Bu amaç doğrultusunda, farklı yayın çizgilerine sahip üç televizyon kanalının (Kanal D, Kanal 7, TRT1) ana haber bültenleri üç aylık (1 Ocak-31 Mart 2015) bir araştırmayla ele alınmıştır. Çalışmada eleştirel söylem çö-zümlemesi yöntemi kullanılmıştır. Haber analizinin makro düzeyinde haber başlıklarında ve ana metinde esas olayın ve arka plan bilgilerinin nasıl sunulduğu incelenmiştir. Mikro düzeyde ise, sözcük seçimleri, sözdizim, mecazlar, benzetmeler, deyimler, tonlamalar vb. ele alınmıştır. Ayrıca retorik bir öğe olarak görüntü de analiz konusu haline getirilerek, haber metinlerinin söyleminde verilen mesajların, görsel an-latıda verilen mesajlarla ne ölçüde güçlendirildiği üzerinde durulmuştur. Çalışmanın sonuçları, incelenen televizyon kanallarının dışlayıcı temsil biçimlerinde ve sorunlu söylemlerde genel olarak benzeştiklerini ortaya koymaktadır. Kadınlara yönelik şiddeti daha çok adli bir olay olarak ele alan, 'kriminal' bir dille su-nan, dramatik yapıyı öne çıkaran, duygu sömürüsüne ve magazinleştirmeye dayanan haberlerde, şiddete gerekçeler yaratılmakta ve şiddete maruz kalan kadınlar 'kurban' gibi gösterilmekte, hatta suçlanmakta-dır. Söz konusu haberlerde kadınların yerine erkekler konuşturulmakta, devletin-hükümetin sorumluluğu görünmez kılınmakta, 'diğer ülkelerde de var' anlayışıyla kadınlara yönelik şiddet normalleştirilmektedir. Sonuç olarak, televizyon haberleri kadınlara yönelik şiddetin önlenmesine katkıda bulunmak bir yana, kadın karşıtı söylemi yeniden üreten, pekiştiren bir işlev görmektedir. Abstract This paper investigates how the representations of violence against women in Turkish television news sustain and reproduce the dominant misogynist discourse. A three-month-long study (January 1 to March 31, 2015) was conducted on the coverage of the violence against women in the prime-time news bulletins of three Turkish television channels with different broadcasting policies (Kanal D, Kanal 7, and TRT1). Employing critical discourse analysis, the study focused upon the ways in which violence against women is constructed in news headlines and main stories and examines the vocabulary choice, word order , tropes, metaphors, idioms, and intonations, etc. therein. Moreover, images in the news as a rhetorical device are examined with particular attention to how the messages conveyed by the news texts and those conveyed by visual representations reinforce each other. Research findings reveal that these television channels have similar exclusionary forms of representation and discourse. It is also found that news stories dramatize violent events and foreground their sensational dimensions, turning them into criminal cases, often victimizing the women in question, or accusing them by producing some justification for the violence. The news coverage makes the state's responsibility invisible, silences women's voices, and let men speak in place of them. Furthermore, it tends to normalize this form of violence by making reference to similar events in other parts of the world. Consequently, the television news does not contribute to the solution of this social problem; on the contrary, it serves to perpetuate the dominant perceptions.
Öz Türkiye'de mültecilerle ilgili " misafir " yaklaşımı üzerinden üretilen olumlu söylemler, mült... more Öz Türkiye'de mültecilerle ilgili " misafir " yaklaşımı üzerinden üretilen olumlu söylemler, mültecilerin kalıcı olduklarının anlaşılmasıyla birlikte yerini olumsuz söylemlere bırakmıştır. Mültecilerle ilgili olumsuz algının kamuoyunda yaygınlaşması, diğer toplumsal dinamiklerin yanında, televizyon başta olmak üzere haber medyasındaki temsillerle de yakından ilişkilidir. Bu çalışma, mültecilerin televizyon haberlerindeki temsil biçimlerine odaklanmakta, bu temsil biçimlerinin toplumda var olan egemen söylemleri ne ölçüde yeniden üretip güçlendirdiğini ortaya konmayı amaçlamaktadır. Çalışmada, büyük sermaye gruplarına ait olan ve " yeni liberal " ideolojiyi temsil eden Show TV ve Kanal D, dini söylemlerin yaygın olarak kullanıldığı " yeni muhafazakâr " ideolojiye sahip Kanal 7 ve " sol " ideolojiye (sosyal demokrat) sahip Halk TV ana haber bültenleri örneklem olarak seçilmiştir. Söz konusu ana haber bültenleri Teun van Dijk'ın eleştirel söylem çözümlemesinden yararlanılarak analiz edilmiştir. Araştırma bulguları, farklı ideolojik konumlarına rağmen televizyon kanallarının dışlayıcı temsil biçimlerinde ve sorunlu söylemlerde genel olarak benzeştiklerini ortaya koymaktadır. Ancak yine de, kanalların ideolojik çizgilerini yansıtan birtakım temsil biçimleri ve söylem unsurlarını ürettikleri de görülmektedir.
Öz Son yıllarda küresel ekonomide güçlü bir aktör haline gelen Çin; gücünü “yumuşak güç” kaynakla... more Öz
Son yıllarda küresel ekonomide güçlü bir aktör haline
gelen Çin; gücünü “yumuşak güç” kaynaklarıyla desteklemek
için yoğun bir çaba harcamaktadır. Yumuşak
güç stratejisinin “dışa açılmaya” dönüşmesiyle birlikte,
medya yeniden yapılandırılmış, yeni strateji ekseninde
kullanılmaya başlanmıştır. Çin, imajını yeniden inşa
etmek amacıyla Türkiye’de de medyayı kullanmaktadır.
Çin yönetimi, Türkiye’de televizyon, radyo, dergi
gibi geleneksel medyanın yanında yeni medyayı da etkili
bir biçimde hayata geçirmiştir. Makalenin temel
varsayımı, Çin’in yumuşak güç stratejisi tam olarak
anlaşılmadan Türkiye’deki medya faaliyetlerinin anlaşılamayacağı;
Çin’in Türkiye’deki medya faaliyetlerini
bu strateji çerçevesinde gerçekleştirdiğidir. Çalışma,
Çin’in, Türkiye’deki medyaya yatırımlarını, “yumuşak
güç” kavramına odaklanarak incelemektedir. Bu çerçevede,
Çin’in Türkiye’deki yayınları klasik niteliksel
inceleme yöntemiyle analiz edilmiştir. Çalışmada, Çin
medyasının Türkiye’deki yayınlarının tarihsel gelişimi,
hangi medya araçlarının daha fazla kullanıldığı, ne
tür programlarla hangi mesajların verildiği üzerinde
yoğunlaşılmıştır. Bu kapsamda, Çin’in Türkiye kamuoyuna
yönelik yaptığı radyo, televizyon, dergi ve yeni
medya yayınları incelenmiş, ayrıca doküman analizi
ve görüşmeler yapılmıştır. Çalışma kapsamında, Çin’in
Türkiye’deki medya faaliyetlerinin, yumuşak güç stratejisi
ve 2001 yılında açıkladığı medyada “dışa açılma”
stratejisiyle uyumlu olduğuna yönelik bulgulara ulaşılmıştır.
Çin’in bu strateji çerçevesinde, “barışçıl, yardımsever,
insan haklarına saygılı ve gelişmiş bir ülke”
imajını yerleştirmeye çalıştığı sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Yumuşak Güç, Medya, Çin, Türkiye
Abstract
China, which has become a powerful actor in the global
economy in recent years, has been striving to increase
its power through mobilizing various mechanisms of
“soft power.” In combination with its opening up policy,
it has re-structured the state media industry and begun
to use it as a part of “soft power” strategy at the global
level. It also benefits from its investments in the media
industry in Turkey in order to re-construct its image.
In this respect, it has made important investments not
only in the traditional media but also in the “new media”
in the last five years. This article mainly argues that
the media investments and activities of the Republic of
China cannot be understood without an eye to its new
strategy of enhanced soft power, which underlies all its
endeavors in the media industry in Turkey. Therefore,
this study examines China’s media investments in Turkey
by focusing upon the concept of soft power. For this
purpose, these investments have been scrutinized by
using a classical qualitative methodology. The contents
of the Chinese media in Turkey have been examined
in detail in terms of its policy of enhanced soft power.
The main finding of the study is that China’s media activities
in Turkey are congruent with its strategy of soft
power and its policy of opening up of the media, which
the Chinese authorities put into effect in 2001. Through
this strategy, China has deployed its media in Turkey to
construct the image of a “peaceful, humanitarian, and
developed” country.
Keywords: Soft Power, Media, China, Turkey
Thesis Chapters by veli boztepe
Bu çalışmada, 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980 askeri darbelerinin Türk siyasal sinemasına etkileri... more Bu çalışmada, 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980 askeri darbelerinin Türk
siyasal sinemasına etkileri incelenmeye çalışıldı. İnceleme yapılırken üzerinde yoğunlaşılan ana tez şudur: Yönetici sınıfın topluma “ilerici” bir tutumla yaklaştığı tarihsel dönemlerde sanat alanında “ileriye dönük” bir canlanma yasanır. Bunun tersinin yaşandığı tarihsel dönemlerde ise sanatta bir “geriye gidiş” yasanır. Bu dönemlerde en fazla etkilenen sanat türü ise, “siyasal-toplumsal” kaygıları bulunan sanat türleridir (bu çalışmada siyasal sinema).
Books by veli boztepe
Dijital Okumalar, 2023
Televizyon ve sinema endüstrileri arasındaki ilişki çok boyutlu ve karmaşıktır. Sinema ile televi... more Televizyon ve sinema endüstrileri arasındaki ilişki çok boyutlu ve karmaşıktır. Sinema ile televizyon endüstrilerinin ilişkisi sorunlu başlamış, bu sorunlu ilişki sonraki süreçte özellikle sinema sektöründen kaynaklanan bazı nedenlerle gelişmiştir. Yeni medyanın özellikle de internet tabanlı televizyon platformlarının yayına başlamasıyla birlikte televizyon ile sinema endüstrileri arasındaki ilişki yeni bir sürece girmiştir. Ağırlıklı olarak ulus ötesi/küresel bir yapıya sahip olan televizyon platformları ortaya çıktıkları ülkelerde ve gittikleri ülkelerde televizyon ve sinema arasındaki ilişkide belirleyici rol oynamaktadır. Söz konusu süreç teknolojik gelişmeler kadar ülkelerin toplumsal, ekonomik koşullarından etkilenmekte; ülkeden ülkeye değişkenlik göstermektedir. Klasik niteliksel inceleme yönteminin kullandığı bu çalışmada ulus ötesi OTT (Over The Top) TV platformları Netflix, Disney + ve Amazon Prime Video’nun Türk Sinema endüstrisine etkileri Türkiye’nin medya yapısı, siyaset, ekonomi, kültür yapısı da dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla incelenmiştir. Bu platformların seçilmesinin nedeni Türkiye’de sinema sektörüne dış sermaye getirmeleri ve filmlere büyük yatırımlar yapmalarıdır. İncelenen TV platformlarının orijinal sinema filmlerine odaklanan çalışmanın sonuçları, platformların Türk Sineması’nda önemli değişimlere yol açtığını ortaya koymaktadır
Ankara üniversitesi ilef dergisi, 2017
Beykoz Akademi Dergisi
Bu çalışmada, engelli bir bireye yönelik cinsel saldırının internet haber sitelerinde nasıl temsi... more Bu çalışmada, engelli bir bireye yönelik cinsel saldırının internet haber sitelerinde nasıl temsil edildiği incelenmiştir. Çalışmanın amacı, söz konusu temsil biçimlerinin toplumda var olan engellilerle ilgili yaklaşımlarla ne ölçüde örtüştüğünü, sorunlu temsil biçimlerinin nedenlerini ortaya koymaktır. Çalışmada bir engeli bireye yönelik cinsel saldırının mahkeme süreciyle ilgili internet haber sitelerinde yer alan haberler ele alınmıştır. Çalışma 2019 yılındaki haberlerle sınırlandırılmıştır. Evrenin çok geniş olması nedeniyle çalışmada Türkiye’de en fazla ziyaret edilen internet haber siteleri arasında yer alan haberturk.com, sozcu.com.tr, hurriyet.com.tr ve sabah.com.tr örneklem olarak seçilmiştir. Büyük medya gruplarına ait olan söz konusu internet sitelerinde yer verilen haberler, eleştirel söylem çözümlemesi kullanılarak incelenmiştir. Bulgular farklı yayın gruplarına ait olmalarına rağmen internet sitelerinin sorunlu temsil biçimlerinde genel olarak benzeştiklerini göstermek...
BİR SOSYAL DIŞLANMA BİÇİMİ OLARAK YOKSULLUĞUN TÜRKİYE’DEKİ TELEVİZYON HABERLERİNE YANSIMALARI Eşi... more BİR SOSYAL DIŞLANMA BİÇİMİ OLARAK YOKSULLUĞUN TÜRKİYE’DEKİ TELEVİZYON HABERLERİNE YANSIMALARI Eşitsizliğin ekonominin büyümesini sağlayacağı; büyümenin de yoksulluğu ortadan kaldırmak için en iyi yol olduğu tezi son 30-35 yıldır neoliberal teorisyenler ve politikacılar tarafından dile getirilmektedir. Ancak, 1980’den bugüne kadar uygulanan neoliberal z sonucu medyanın yoksulluk gibi sistemin çıkarlarıyla ters düşen çok sayıda olguyu görünmez kılmasıdır. Bu çalışmada, Türkiye’deki televizyon kanallarında yoksulluğun nasıl tanımlandığı, yoksulların ve yoksulluğun nasıl temsil edildiği, ana haber bültenleri çerçevesinde ele alınmıştır. Eleştirel medya çalışmaları doğrultusunda yapılan çalışmanın temelini televizyon haberlerinin üretim sürecinde belirleyici olan etmenlerin neler olduğu ve yoksulluk söyleminin oluşmasında ne tür etkilerinin olduğu soruları oluşturmaktadır. Bu yolla Türkiye’de televizyon haberlerinde yoksulluk söyleminin dayandığı ekonomik, siyasal ve kültürel etkenlerin ...
Galatasaray Üniversitesi İleti-ş-im Dergisi, Dec 29, 2017
The Impact of the 1960 and 1980 Military Coups on Political Cinema in Turkey This paper examin... more The Impact of the 1960 and 1980 Military Coups on Political Cinema in Turkey
This paper examines the impact of the 1960 and 1980 military
coups on political cinema in Turkey. The aim of the article is to provide
a comparative analysis of the cinematic repercussions of the political,
social and economic upheavals occurred in the aftermath of these two
dramatic events in the country. The analysis focuses upon the films of
the two relevant periods: the films which are considered to be part of
the social realist and ‘revolutionary cinema’ movements that appeared
in Turkish cinema in the wake of the 1960 coup and those which cover
the period around 1980 coup or contain references to it. The paper first
discusses the main characteristics of the eras when the films were
made. Then it analyzes these titles employing the comparative qualitative
research method. The research findings reveal that the social realist and
‘revolutionary’ films about the 1960 coup aim to serve political functions
and objectives, while those about the 1980 coup can hardly be considered as examples of political cinema as a genre whose distinguishing feature is to
inform the public and raise political consciousness among spectators.
-----
Öz
Bu çalışma 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980 askeri darbelerinin Türk siyasal
sinemasına etkilerine odaklanmaktadır Çalışmanın amacı, iki askeri darbenin
ardından Türkiye’de yaşanan siyasi, toplumsal ve ekonomik dönüşümlerin siyasal
sinemaya etkilerinin karşılaştırmalı olarak incelenmesidir. Çalışma, 1960 darbesi
sonrasında ortaya çıkan toplumsal gerçekçilik akımı ve devrimci sinema içinde yer
alan filmler ve 12 Eylül’ü konu alan veya darbeye göndermelerde bulunan filmlerle
sınırlandırılmıştır. Makalede önce filmlerin çekildiği dönemin temel özellikleri
üzerinde durulmuş, ardından filmler karşılaştırmalı niteliksel inceleme yöntemiyle
ele alınmıştır. Araştırma bulguları, 1960 darbesiyle ilgili toplumsal gerçekçilik
ve devrimci sinema içinde yer alan filmlerin politik işlev ve amaç taşıdığını, 12
Eylül filmlerinin ise kamuoyu oluşturma ve bilinç yaratma işlevini üstlenen politik
sinema örnekleri sayılamayacağını ortaya koymuştur.
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi | Istanbul University Faculty of Communication Journal, 2017
Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2016
COVID-19 pandemisi, dünyayı yakın tarihte benzeri görülmemiş bir krize sürükledi. Birçok kurumun ... more COVID-19 pandemisi, dünyayı yakın tarihte benzeri görülmemiş bir krize sürükledi. Birçok kurumun ağır eleştiriler aldığı kriz süreci medyanın, özellikle de haber medyasının toplumsal rolünün sorgulanmasına yol açtı. Bu çalışma, pandeminin Türkiye’deki televizyon haberlerinde nasıl inşa edildiğini eleştirel olarak analiz etmeyi amaçlamaktadır. Belli bir sorunun tanımı, alınacak tedbirler ve tedavi önerisini şekillendirmede medyadaki çerçevelemenin öneminden yola çıkan makale, Türkiye’deki televizyon haberlerinin salgının yayılması, alınan tedbirler, kamuoyunun bilgilendirilmesi gibi konularda kullandığı çerçevelere odaklanmaktadır. Kullanılan haber çerçevelerinin toplumsal yapı ve güç ilişkilerinden bağımsız olmadığı düşünülmektedir. Bu düşünceden hareket edilerek yapılan çalışmada, örneklem olarak seçilen FOX TV, SHOW TV, ATV ve KANAL D’nin ana haber bültenleri çerçeveleme analizi yöntemi kullanılarak inceleniştir. Çalışma, COVID-19 pandemisinin başladığı tarihle Türkiye’de ilk vaka...
İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ, 2021
Sinema, içinde bulunduğu toplumun siyasal, ekonomik, toplumsal ve kültürel değişimlerinden etki... more Sinema, içinde bulunduğu toplumun siyasal, ekonomik, toplumsal ve kültürel
değişimlerinden etkilenir. En eski ve en önemli sinema türlerden biri olan
güldürü sineması, bu değişimleri en iyi aktaran, sorunlara eleştirel yaklaşan
türlerden biridir. Türkiye'de 1960'lı yıllardan itibaren keskin sosyoekonomik
değişimler yaşanmıştır. Bu çalışmada, Türkiye'de 1960'lı yıllardan başlayarak
yaşanan söz konusu değişimlerin güldürü sinemasına etkileri incelendi. Bu
çalõşmanõn amacõ, TürkiyeÕnin toplumsal yapõsõndaki değişimlerin 1970-2010
yılları arasında çekilen güldürü filmlerine etkilerini eleştirel bir yaklaşımla ortaya
koymaktadır. Makalede, önce filmlerin çekildiği dönemin temel özellikleri
üzerinde duruldu, arasından seçilen sekiz örnek film, Norman Fairclough’un
Eleştirel Söylem Çözümlemesi yöntemiyle ele alındı . Çalışma, Türkiye’de
yaşanan değişimler ile güldürü filmleri arasında anlamlı ve yakın bir ilişki
olduğunu ortaya koydu
Türkiye'de Yoksulluğun ve Yoksulların Televizyon Haberlerinde Temsili-Representations of The Poor and Poverty on Television News in Turkey, 2019
Öz Çalışmada, Türkiye'deki televizyon kanallarında yoksulların ve yoksulluğun nasıl temsil edildi... more Öz Çalışmada, Türkiye'deki televizyon kanallarında yoksulların ve yoksulluğun nasıl temsil edildiği, ana haber bül-tenleri çerçevesinde ele alınmıştır. Bu çalışmanın amacı, yoksulluğun televizyon haberlerindeki temsil biçim-lerini incelemek, söz konusu temsil biçimlerinin egemen söylemlerle bağlantısını ortaya koymaktır. Bu yolla yoksullara/yoksulluğa dair sorunlu temsil biçimlerinin kime/neye hizmet ettiği saptanabilecektir. Çalışmada, büyük sermaye gruplarına ait olan ve "yeni liberal" ideolojiyi temsil eden Kanal D, dini söylemlerin yaygın olarak kullanıldığı "yeni muhafazakâr" ideolojiye sahip Kanal 7, "sol" ideolojiye sahip Hayat TV ve kamu televiz-yonu TRT 1'in ana haber bültenleri örneklem olarak seçilmiştir. Söz konusu televizyon kanallarının 1 Ocak-31 Mart 2014 tarihleri arasında yayımladıkları ana haber bültenleri incelenmiş; kanalların ideolojik yapılanma-sının, yoksulları ve yoksulluğu temsil biçimlerine etkileri ölçülmeye çalışılmıştır. Ana haber bültenleri Teun van Dijk'ın eleştirel söylem çözümlemesi kullanılarak incelenmiştir. Bulgular farklı yayın çizgilerine rağmen televizyon kanallarının sorunlu-dışlayıcı temsil biçimlerinde genel olarak benzeştiklerini ancak yayın çizgileri doğrultusunda birtakım temsil biçimleri de ürettiklerini ortaya koymaktadır. Haber bültenlerindeki sorunlu temsil biçimlerinin, sorunla ilgili etkin çözüm yöntemlerinin gündeme gelmesini engellediği düşünülmektedir.
ÖZET Bu makale, reklamın " satma " işlevinin yanında toplumsal ilişkilerle ilgili işlevlere de sa... more ÖZET Bu makale, reklamın " satma " işlevinin yanında toplumsal ilişkilerle ilgili işlevlere de sahip olduğu varsayımından hareketle, hibrit otomobil reklamlarının ne tür toplumsal işlevleri olduğunu ve bu reklamlardaki anlamlama dizgelerinin işleyişini araştırmaktadır. Çalışmanın amacı, hibrit motor teknolojisini kullanan otomobil reklamlarında doğaya/çevreye, insan ilişkilerine dair yaygın " mit " lerin nasıl kullanıldığını, özellikle çevreye, bilime/teknolojiye ve toplumsal cinsiyete ilişkin ne tür yaklaşımların geliştirildiğini göstermektir. Bunun için, Toyota hibrit otomobillerle ilgili iki televizyon reklamı örneklem alınmıştır. Seçilen iki reklam filminin görüntü, ses ve metinleri Barthes'ın göstergebilimsel yaklaşımı çerçevesinde çözümlenmeye çalışılmıştır. Çalışma, reklamlarda aile/toplumsal cinsiyet, çevre/doğa ve bilim/teknoloji ile ilgili ideolojik pratiklerin ne denli etkili olduğunu ortaya koymuştur. Reklamlarda, doğayı kirletme endişesi ve suçluluk duygusu çevreye duyulan ilgiyle yer değiştirmektedir. Kapitalizmin doğaya/çevreye verdiği zararlar " yeşil yıkama " ile maskelenmekte, çevre sorunlarının çözümü konusunda doğayla uyumlu olduğu iddia edilen bir nesnenin tüketilmesi önerilmektedir. Böylece izleyiciler tüketiciler olarak inşa edilmekte ve ürünlerden alınan zevke vurgu yapılmakta, tüketim kültürü normalleştirilip doğallaştırılmaktadır. Ayrıca incelenen reklamlar, toplumsal cinsiyet ayrımcılığına dayanan ve erkeğin çıkarlarına hizmet eden toplumsal ilişkileri yeniden üretmektedir. ABSTRACT This essay rests upon the assumption that advertisements do not have only the function of promoting sales, but also serve some other social functions. Focusing on the television advertisements on hybrid cars, it looks into what functions regarding social relationships they perform and examines the signification systems encountered therein. The aim of the study is to demonstrate how some widespread myths concerning nature/environment and intimate relationships are deployed in these advertisements and how they intermingle with particular conceptions regarding family/gender and science/technology. Two television advertisements about Toyota hybrid cars are taken as the cases to be studied. Their audiovisual and textual aspects are analyzed in terms of Barthes's semiotic approach. The study shows to what extent certain ideological constructs concerning nature/environment, family/gender and science/technology are embedded in these advertisements. They aim to replace the anxiety and the sense of guilt about causing environmental pollution by an environmental concern among the viewers. Thus, they disguise the negative effects of capitalism on environment/nature by greenwashing, while promoting the use of a product which is presented as compatible with nature for helping solve some environmental problems. Moreover, the viewers are constructed as consumers while the advertisements
The Impact of the 1960 and 1980 Military Coups on Political Cinema in Turkey This paper examines ... more The Impact of the 1960 and 1980 Military Coups on Political Cinema in Turkey This paper examines the impact of the 1960 and 1980 military coups on political cinema in Turkey. The aim of the article is to provide a comparative analysis of the cinematic repercussions of the political, social and economic upheavals occurred in the aftermath of these two dramatic events in the country. The analysis focuses upon the films of the two relevant periods: the films which are considered to be part of the social realist and 'revolutionary cinema' movements that appeared in Turkish cinema in the wake of the 1960 coup and those which cover the period around 1980 coup or contain references to it. The paper first discusses the main characteristics of the eras when the films were made. Then it analyzes these titles employing the comparative qualitative research method. The research findings reveal that the social realist and 'revolutionary' films about the 1960 coup aim to serve political functions and objectives, while those about the 1980 coup can hardly be considered * Bu çalışma yazarın Marmara Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema Anabilim Dalı'nda hazırlamış olduğu aynı isimli yüksek lisans tezinden üretilmiştir. Bu makaleye referans vermek için: Boztepe V., (2017).1960 ve 1980 Askeri Darbelerinin Türk Siyasal Sinemasına Etkileri. Galatasaray Üniversitesi İleti-ş-im Dergisi, 27, 153-179. 154 İleti-ş-im 27 • aralık/december/décembre 2017 as examples of political cinema as a genre whose distinguishing feature is to inform the public and raise political consciousness among spectators. Résumé Les effets des coups militaires des années 1960 et 1980 sur le cinéma politique en Turquie
Öz Bu çalışmanın amacı Türkiye'de kadınlara yönelik şiddetin televizyon haberlerindeki temsil biç... more Öz Bu çalışmanın amacı Türkiye'de kadınlara yönelik şiddetin televizyon haberlerindeki temsil biçimlerini incelemek, söz konusu temsil biçimlerinin erkek egemen söylemle bağlantısını ortaya koymaktır. Bu amaç doğrultusunda, farklı yayın çizgilerine sahip üç televizyon kanalının (Kanal D, Kanal 7, TRT1) ana haber bültenleri üç aylık (1 Ocak-31 Mart 2015) bir araştırmayla ele alınmıştır. Çalışmada eleştirel söylem çö-zümlemesi yöntemi kullanılmıştır. Haber analizinin makro düzeyinde haber başlıklarında ve ana metinde esas olayın ve arka plan bilgilerinin nasıl sunulduğu incelenmiştir. Mikro düzeyde ise, sözcük seçimleri, sözdizim, mecazlar, benzetmeler, deyimler, tonlamalar vb. ele alınmıştır. Ayrıca retorik bir öğe olarak görüntü de analiz konusu haline getirilerek, haber metinlerinin söyleminde verilen mesajların, görsel an-latıda verilen mesajlarla ne ölçüde güçlendirildiği üzerinde durulmuştur. Çalışmanın sonuçları, incelenen televizyon kanallarının dışlayıcı temsil biçimlerinde ve sorunlu söylemlerde genel olarak benzeştiklerini ortaya koymaktadır. Kadınlara yönelik şiddeti daha çok adli bir olay olarak ele alan, 'kriminal' bir dille su-nan, dramatik yapıyı öne çıkaran, duygu sömürüsüne ve magazinleştirmeye dayanan haberlerde, şiddete gerekçeler yaratılmakta ve şiddete maruz kalan kadınlar 'kurban' gibi gösterilmekte, hatta suçlanmakta-dır. Söz konusu haberlerde kadınların yerine erkekler konuşturulmakta, devletin-hükümetin sorumluluğu görünmez kılınmakta, 'diğer ülkelerde de var' anlayışıyla kadınlara yönelik şiddet normalleştirilmektedir. Sonuç olarak, televizyon haberleri kadınlara yönelik şiddetin önlenmesine katkıda bulunmak bir yana, kadın karşıtı söylemi yeniden üreten, pekiştiren bir işlev görmektedir. Abstract This paper investigates how the representations of violence against women in Turkish television news sustain and reproduce the dominant misogynist discourse. A three-month-long study (January 1 to March 31, 2015) was conducted on the coverage of the violence against women in the prime-time news bulletins of three Turkish television channels with different broadcasting policies (Kanal D, Kanal 7, and TRT1). Employing critical discourse analysis, the study focused upon the ways in which violence against women is constructed in news headlines and main stories and examines the vocabulary choice, word order , tropes, metaphors, idioms, and intonations, etc. therein. Moreover, images in the news as a rhetorical device are examined with particular attention to how the messages conveyed by the news texts and those conveyed by visual representations reinforce each other. Research findings reveal that these television channels have similar exclusionary forms of representation and discourse. It is also found that news stories dramatize violent events and foreground their sensational dimensions, turning them into criminal cases, often victimizing the women in question, or accusing them by producing some justification for the violence. The news coverage makes the state's responsibility invisible, silences women's voices, and let men speak in place of them. Furthermore, it tends to normalize this form of violence by making reference to similar events in other parts of the world. Consequently, the television news does not contribute to the solution of this social problem; on the contrary, it serves to perpetuate the dominant perceptions.
Öz Türkiye'de mültecilerle ilgili " misafir " yaklaşımı üzerinden üretilen olumlu söylemler, mült... more Öz Türkiye'de mültecilerle ilgili " misafir " yaklaşımı üzerinden üretilen olumlu söylemler, mültecilerin kalıcı olduklarının anlaşılmasıyla birlikte yerini olumsuz söylemlere bırakmıştır. Mültecilerle ilgili olumsuz algının kamuoyunda yaygınlaşması, diğer toplumsal dinamiklerin yanında, televizyon başta olmak üzere haber medyasındaki temsillerle de yakından ilişkilidir. Bu çalışma, mültecilerin televizyon haberlerindeki temsil biçimlerine odaklanmakta, bu temsil biçimlerinin toplumda var olan egemen söylemleri ne ölçüde yeniden üretip güçlendirdiğini ortaya konmayı amaçlamaktadır. Çalışmada, büyük sermaye gruplarına ait olan ve " yeni liberal " ideolojiyi temsil eden Show TV ve Kanal D, dini söylemlerin yaygın olarak kullanıldığı " yeni muhafazakâr " ideolojiye sahip Kanal 7 ve " sol " ideolojiye (sosyal demokrat) sahip Halk TV ana haber bültenleri örneklem olarak seçilmiştir. Söz konusu ana haber bültenleri Teun van Dijk'ın eleştirel söylem çözümlemesinden yararlanılarak analiz edilmiştir. Araştırma bulguları, farklı ideolojik konumlarına rağmen televizyon kanallarının dışlayıcı temsil biçimlerinde ve sorunlu söylemlerde genel olarak benzeştiklerini ortaya koymaktadır. Ancak yine de, kanalların ideolojik çizgilerini yansıtan birtakım temsil biçimleri ve söylem unsurlarını ürettikleri de görülmektedir.
Öz Son yıllarda küresel ekonomide güçlü bir aktör haline gelen Çin; gücünü “yumuşak güç” kaynakla... more Öz
Son yıllarda küresel ekonomide güçlü bir aktör haline
gelen Çin; gücünü “yumuşak güç” kaynaklarıyla desteklemek
için yoğun bir çaba harcamaktadır. Yumuşak
güç stratejisinin “dışa açılmaya” dönüşmesiyle birlikte,
medya yeniden yapılandırılmış, yeni strateji ekseninde
kullanılmaya başlanmıştır. Çin, imajını yeniden inşa
etmek amacıyla Türkiye’de de medyayı kullanmaktadır.
Çin yönetimi, Türkiye’de televizyon, radyo, dergi
gibi geleneksel medyanın yanında yeni medyayı da etkili
bir biçimde hayata geçirmiştir. Makalenin temel
varsayımı, Çin’in yumuşak güç stratejisi tam olarak
anlaşılmadan Türkiye’deki medya faaliyetlerinin anlaşılamayacağı;
Çin’in Türkiye’deki medya faaliyetlerini
bu strateji çerçevesinde gerçekleştirdiğidir. Çalışma,
Çin’in, Türkiye’deki medyaya yatırımlarını, “yumuşak
güç” kavramına odaklanarak incelemektedir. Bu çerçevede,
Çin’in Türkiye’deki yayınları klasik niteliksel
inceleme yöntemiyle analiz edilmiştir. Çalışmada, Çin
medyasının Türkiye’deki yayınlarının tarihsel gelişimi,
hangi medya araçlarının daha fazla kullanıldığı, ne
tür programlarla hangi mesajların verildiği üzerinde
yoğunlaşılmıştır. Bu kapsamda, Çin’in Türkiye kamuoyuna
yönelik yaptığı radyo, televizyon, dergi ve yeni
medya yayınları incelenmiş, ayrıca doküman analizi
ve görüşmeler yapılmıştır. Çalışma kapsamında, Çin’in
Türkiye’deki medya faaliyetlerinin, yumuşak güç stratejisi
ve 2001 yılında açıkladığı medyada “dışa açılma”
stratejisiyle uyumlu olduğuna yönelik bulgulara ulaşılmıştır.
Çin’in bu strateji çerçevesinde, “barışçıl, yardımsever,
insan haklarına saygılı ve gelişmiş bir ülke”
imajını yerleştirmeye çalıştığı sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Yumuşak Güç, Medya, Çin, Türkiye
Abstract
China, which has become a powerful actor in the global
economy in recent years, has been striving to increase
its power through mobilizing various mechanisms of
“soft power.” In combination with its opening up policy,
it has re-structured the state media industry and begun
to use it as a part of “soft power” strategy at the global
level. It also benefits from its investments in the media
industry in Turkey in order to re-construct its image.
In this respect, it has made important investments not
only in the traditional media but also in the “new media”
in the last five years. This article mainly argues that
the media investments and activities of the Republic of
China cannot be understood without an eye to its new
strategy of enhanced soft power, which underlies all its
endeavors in the media industry in Turkey. Therefore,
this study examines China’s media investments in Turkey
by focusing upon the concept of soft power. For this
purpose, these investments have been scrutinized by
using a classical qualitative methodology. The contents
of the Chinese media in Turkey have been examined
in detail in terms of its policy of enhanced soft power.
The main finding of the study is that China’s media activities
in Turkey are congruent with its strategy of soft
power and its policy of opening up of the media, which
the Chinese authorities put into effect in 2001. Through
this strategy, China has deployed its media in Turkey to
construct the image of a “peaceful, humanitarian, and
developed” country.
Keywords: Soft Power, Media, China, Turkey
Bu çalışmada, 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980 askeri darbelerinin Türk siyasal sinemasına etkileri... more Bu çalışmada, 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980 askeri darbelerinin Türk
siyasal sinemasına etkileri incelenmeye çalışıldı. İnceleme yapılırken üzerinde yoğunlaşılan ana tez şudur: Yönetici sınıfın topluma “ilerici” bir tutumla yaklaştığı tarihsel dönemlerde sanat alanında “ileriye dönük” bir canlanma yasanır. Bunun tersinin yaşandığı tarihsel dönemlerde ise sanatta bir “geriye gidiş” yasanır. Bu dönemlerde en fazla etkilenen sanat türü ise, “siyasal-toplumsal” kaygıları bulunan sanat türleridir (bu çalışmada siyasal sinema).
Dijital Okumalar, 2023
Televizyon ve sinema endüstrileri arasındaki ilişki çok boyutlu ve karmaşıktır. Sinema ile televi... more Televizyon ve sinema endüstrileri arasındaki ilişki çok boyutlu ve karmaşıktır. Sinema ile televizyon endüstrilerinin ilişkisi sorunlu başlamış, bu sorunlu ilişki sonraki süreçte özellikle sinema sektöründen kaynaklanan bazı nedenlerle gelişmiştir. Yeni medyanın özellikle de internet tabanlı televizyon platformlarının yayına başlamasıyla birlikte televizyon ile sinema endüstrileri arasındaki ilişki yeni bir sürece girmiştir. Ağırlıklı olarak ulus ötesi/küresel bir yapıya sahip olan televizyon platformları ortaya çıktıkları ülkelerde ve gittikleri ülkelerde televizyon ve sinema arasındaki ilişkide belirleyici rol oynamaktadır. Söz konusu süreç teknolojik gelişmeler kadar ülkelerin toplumsal, ekonomik koşullarından etkilenmekte; ülkeden ülkeye değişkenlik göstermektedir. Klasik niteliksel inceleme yönteminin kullandığı bu çalışmada ulus ötesi OTT (Over The Top) TV platformları Netflix, Disney + ve Amazon Prime Video’nun Türk Sinema endüstrisine etkileri Türkiye’nin medya yapısı, siyaset, ekonomi, kültür yapısı da dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla incelenmiştir. Bu platformların seçilmesinin nedeni Türkiye’de sinema sektörüne dış sermaye getirmeleri ve filmlere büyük yatırımlar yapmalarıdır. İncelenen TV platformlarının orijinal sinema filmlerine odaklanan çalışmanın sonuçları, platformların Türk Sineması’nda önemli değişimlere yol açtığını ortaya koymaktadır