Ayten Abbasova | Baku Eurasian University (original) (raw)

Conference Presentations by Ayten Abbasova

Research paper thumbnail of Özlemin Somut Hali: Cengiz Dağcı’nın “Anneme Mektuplar” Romanı

I TÜRKOLOJİ KONGRESİ BİLDİRİLER KİTABI, Karabük/Türkiye, 2022

20. yüzyıl Kırım-Tatar edebiyatının en değerli simalarından olan Cengiz Dağcı politik oyunların k... more 20. yüzyıl Kırım-Tatar edebiyatının en değerli simalarından olan Cengiz Dağcı politik oyunların kurbanına çevrilmiş, topraklarından çok uzaklara sürülen Kırım Türklerinin boğulan sesini yazdığı değerli eserleri ile bütün dünyaya duyurmuştur. Gördüklerini, yaşadıklarını yazar prizmasından geçiren Dağcı bütün eserlerinde “yaşanmış ve yaşanan bir hayat parçası” olduğunu ve her eline kalem aldığında hayalen uzak düştüğü topraklara
-Kırım’a, Gurzuf’a, Kızıltaş’a- döndüğünü hatıralarında dile getirir. Savaşın her yüzünü görmüş, esir kamplarından sağ çıkmış yazar, savaş bitse de çilesi bir türlü bitmeyen Kırım Türklerinin yaşadıklarını unutmamış ve unutturmamıştır. Bütün hayatı boyunca Anne ve Vatan hasreti çeken yazar Kırım’dan uzak düşmekle dünyada onun için en değerli varlık olan annesinden da ayrı düşmüş, ömrünün son gününe kadar annesini hiç görememiş, hatta ondan küçük bir haber bile alamamıştır. 15 mektuptan oluşan “Anneme mektuplar” romanında da yazar anne özlemini dile getirir.
Yazarın genellikle uzakta olan kişilerin iletişim aracı olan mektup yöntemini kullanması romanda anlatıcı ile annesi arasında uzaklığın olmasından kaynaklanmaktadır.
Romandaki mektuplar tek taraflıdır. Anlatıcı annesinin hayatta olmadığından emindir, ancak mektupları onun hayatta olduğunu hayal ederek yazmıştır.
Yazar çocukluk ve gençlik yıllarını hatırlarken o dönemde Kırım’da yaşanan olayları, günahsız insanların tutuklanmalarını, kolektifleştirmenin ağır sonuçlarını, başsız kalan ailelerin yaşadığı zorlukları, açlıkla, susuzlukla geçen soğuk kış gecelerini ve sürgünleri, Kırım Türklerinin topraklarından koparılışını kederle hatırlar. Ancak diğer romanlarından farklı olarak Cengiz Dağcı “Anneme mektuplar” romanında olayların geniş anlatımına yer vermemiş, bu olayların Kırım Türklerinin iç dünyasında açtığı yaraları
göstermeye çalışmıştır.

Research paper thumbnail of ŞAKİR SƏLİMİN “KRIMNAMƏ” ƏSƏRİNDƏ KRIM TÜRKLƏRİNİN  İSTİQLAL ARZULARININ BƏDİİ ƏKSİ

Ümummilli lider Heydər Əliyevin anadan olmasının 100 illiyinə həsr olunmuş VII. Gənc Tədqiqatçıların Beynəlxalq Elmi konfransının materialları , 2023

Research paper thumbnail of “Kazak yazılı edebiyatında kadın temalı ilk eser: Mirjakıp Duvlatuli’nin “Bahtsız Jamal” romanı”

INTERNATIONAL INTERDISCIPLINARY CONGRESS OF WOMEN IN SCIENCE-II. Sivas/Turkey, 2024

19. yüzyılda Kazak halkının yaşadığı sosyal-politik sıkıntılar, göçler, asimile sorunları yenileş... more 19. yüzyılda Kazak halkının yaşadığı sosyal-politik sıkıntılar, göçler, asimile sorunları yenileşme ve aydınlanma harekatını daha da hızlandırmışdı. 20. yüzyılın ilk yarısında kazak halkının sosyal durumu, bölgede dönen politik oyunlar, ihtilaller doğal olarak Kazak edebiyatına da ciddi etki etmiştir. Bu dönemde devrimlerle barışmama ve halkın yaşadığı sorunları dile getirmeği kendine gaye edinen bir çok Kazak aydınları dönemin problemlerini bu ve ya diğer şekilde dile getirmekte idiler. Özellikle de halkını gaflet uykusundan uyandırmak, ulusal benliğini kavraması, milli birliğe seslemesi dönemin önde gelen aydınlarından olan Mirjakıp Duvlatuli'nin eserlerinin en önemli gayesidir. Mirjakıp Duvlatuli (1885-1935) kazaklarda ayaklanma ve aydınlanma harekatının önde gelen üyelerinden biri olmakla beraber Kazak edebiyatını değerli eserleri ile zenginleşdiren yazar olarak ta bilinmektedir. Duvlatuli 1910. yılında basılmış “Bahtsız Jamal” eseri ele Kazak edebiyatında roman türünün ilk örneğini ortaya koymuştur. Hacim bakımından roman için küçük sayılsa da, yazar edebi türün özelliklerini ön planda tutmak yerine verdiği kamusal mesajı daha ön plana almıştır. Kadının toplumdakı yeri, kendi kaderini belirleme hakkının olmaması yazarı endişelendirmektedir. Eserin baş kahramanı Jamalın örneğinde Kazak toplumunda kadının yeri probleminin öne sürüldüğü romanda kadının hem ailede, hem toplumda söz sahibi olması, eğitim alarak kendini geliştirmesi, her şeyde olduğu gibi evlenirken de kendi kararını kendi vermesi isteğini dile getirmektedir. Halkın gelişimini sadece eğitimde ve bilimde gören yazar romanın başına eklediği şiir parçasında kazak halkına seslenerek uyanışa, bilgilenmeğe, gelişmeğe davet eder. Bu yolla hayatını köle gibi geçiren, başlık parası adı altında satılan Kazak kızlarının acı kaderini edebiyata taşıyarak çözüm aramaktadır. Bu bakımdan eserin edebi özellikleri değil, tematik yeniliğinin üstünlüğü onun kazak edebiyatının değerli eserleri sırasında yer almasını sağlar.
Anahtar kelimeler: Mirjakıp Duvlatuli, roman türü, Kazak kadını, eğitim, kadın teması

Research paper thumbnail of "YAVUZ BAHADUROĞLUNUN "KIRIM QAN AĞLAYIR" ROMANINDA TARİXİ GERÇƏKLİKLƏRİN MİLLİ İDEALLAR KONTEKSTİNDƏ TƏCƏSSÜMÜ"

"YAVUZ BAHADUROĞLUNUN "KIRIM QAN AĞLAYIR" ROMANINDA TARİXİ GERÇƏKLİKLƏRİN MİLLİ İDEALLAR KONTEKSTİNDƏ TƏCƏSSÜMÜ", 2024

XX əsr türk nəsrinin tanınmış nümayəndələrindən Yavuz Bahadıroğlu (1945-2021) həmb publisistik mə... more XX əsr türk nəsrinin tanınmış nümayəndələrindən Yavuz Bahadıroğlu (1945-2021) həmb publisistik məqalələrində, həm də roman və hekayələrində türk tarixinə özünəməxsus mövqedən yanaşmış, tarixi faktları bədii təxəyyül süzgəcindən keçirərək oxucuya təqdim etmişdir. Osmanlı imperiyasının ayrı-
ayrı dövrlərindən bəhs edən 20-dən çox roman qələmə alan yazıçının “Sunquroğlu” və “Buxara yanır” romanları oxucuların xüsusi marağına səbəb olmuşdur. Yazıçı “Krım qan ağlayır” (2016) romanında isə qədim türk yurdu Krımın ruslar tərəfindən işğalı və II Dünya müharibəsi dövründə Krım türklərinin yaşadıqları faciələri ictimai-siyasi proseslər fonunda səciyyələndirməyə çalışmışdır. Bu zaman yazıçı mücərrədliyə deyil, əsasən real tarixə əsaslanmış, bu faktları bədii şəkildə oxucuya çatdırmağa nail
olmuşdur. Romanda dövrün ictimai-siyasi mənzərəsi haqqında məlumat əldə etmək olur. Hadisələr II Dünya müharibəsi dövründə almanların cəbhədə üstünlük əldə etdiyi bir vaxtda cərəyan edir. Ancaq əsərdə
birbaşa müharibə səhnələri təsvir edilmir, XX əsrin 40-cı illərində Krımda baş verən hadisələrin və müharibənin insan talelərinə gətirdiyi faciələr öz əksini tapır. Yazıçının digər bir məqsədi dünya ictimaiyyəti tərəfindən alman hərbi qüvvələri ilə əlbir olmuş “vətən xainləri” kimi ittiham olunan Krım türklərinin əslində başına gələnləri oxucuya çatdırmaqdır.

Research paper thumbnail of NAZIM HİKMET’İN ENAYİ OYUNUNDA DRAMATİK ÇATIŞMA FONUNDA  KARAKTER ANALİZİ

ASEAD 11. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER SEMPOZYUMU 20-22 Mayıs/May 2023 LOZAN-İSVİÇRE /, 2023

20. yüzyıl Türk edebiyatının değerli üyesi, memleket sevgisi ve hasreti ile yazdığı özgürlük şiir... more 20. yüzyıl Türk edebiyatının değerli üyesi, memleket sevgisi ve hasreti ile yazdığı özgürlük şiirleri sayesinde tüm dünyada tanınan ve sevilen Nazım Hikmet'in zengin edebi mirasının büyük bir bölümünü dramaturjisi oluşturmaktadır. Nazım Hikmet'in edebî yaratıcılığının ana hattı şiir
olsa da fikir ve muhteva zenginliği, ustalık bakımından mükemmelliğiyle öne çıkan oyunları her zaman ilgi odağı olmuştur. Nazım Hikmet dönemin politik olaylarının, özellikle de Birinci Dünya Savaşı’nın Türkiyeye verdiği zararları, savaşın etkilerini kendi gözlemlerinden yola çıkarak
eserlerine, nitekim oyunlarına da aktarmışdır. N.Hikmet’in dramatik yapıtları lirizm, olaylara
psikolojik yaklaşım, ilginç detayları hayat gerçekleriyle bir arada verme gibi kendine özgün
niteliklere sahiptir. Yazar yaşadığı dönemin sosyal, ekonomik ve siyasal olaylarını ustalıkla
gözlemlemiş, eserlerine yansıtmış, oyunun sosyolojik ve psikolojik yapısını ustalıkla kurgulamıştır. Takdim etdiğimiz bildiride yazarın 1955 yılında yazdığı Enayi oyununu değerlendirmeğe
çalışacağız. Enayi oyununda İstanbul’da kendi halinde yaşayan, karakterce dürüst, fedakar bir avukat olan Ahmet Rıza’nın hikayesini anlatıyor. Nazım Hikmet, oyunlarında genellikle insan
doğasındakı hırs ve tutkuların insan ahlakına verdiği zararı, dramatik çatışmalar fonunda zıt karakterlerin düşdüyü durumlarda açığa çıkartır. Bahsi geçen oyunda da Ahmet Rıza karakterinin
düşdüğü durumda karakter analizini yapmağa çalışacağız.
Enayi oyunu mükemmel bir olay örgüsü, iyi tanımlanmış karakterlerden oluşan zengin bir
galerisi, keskin dramatik çatışmaları, inandırıcı ve etkili diyalogları ve monologları ile dikkat
çekmektedir. Diğer eserlerde olduğu gibi bu eserde de toplumun tüm sınıflarının temsilcileri
vardır: işçiler, sanatçılar, aydınlar, tüccarlar. Oyunda olaylar iyilik yapanların, doğru yaşayanların,
dürüstlüğü ilke edinenlerin “enayi” olarak kabul edildiği toplumda cereyan eder. Nazım Hikmet’in
diğer oyunlarında olduğu gibi Enayi'de de dikkat edilmesi gereken bir unsur dilin oldukça ustalıkla kullanılmış olmasıdır. Karakterleri inandırıcı ve şiirselle bir dille konuşturan yazar bütün diyaloglarda gerçekçiliği ön planda tutmakla dramatik çatışma fonunda karakterlerin iç dünyalarını açmağa ustalıkla nail olmuştur.
Anahtar Kelimeler: Nazım Hikmet, Oyun, Çatışma, Karakter

Research paper thumbnail of ŞAKİR SELİM’İN “KIRIMNAME” ESERİNDE VATAN KAVRAMI

ASES VI. INTERNATIONAL CONFERENCE ON SOCIAL SCIENCES CONFERENCE BOOK, 2023

Şakir Selim (1942-2008) tarih boyunca talihsizlikler yaşayan Kırım Türklerinin mahrumiyetlerini, ... more Şakir Selim (1942-2008) tarih boyunca talihsizlikler yaşayan Kırım Türklerinin mahrumiyetlerini, trajik kaderlerini, özgürlük mücadelelerini ve bağımsızlık hayallerini şiirlerinin ana teması haline getiren değerli sanatçılardan biridir. Halkının çektiği sıkıntıları kendi gözleriyle gören sanatçı, sürgünün Kırım Türklerinin kaderinde bıraktığı onarılmaz izleri
dile getirmiş, bu acıları ve sürgünleri, anavatanlarından koparılmalarını dile getirmeği manevi
görevi olarak görmüştür. Takdim etdiğimiz makalede şairin şiirlerinde değerli bir yere sahip
olan "Kırımname" adlı eser kapsamlı bir şekilde incelenmiştir. Soydaşlarını mücadeleye çağıran Kırım topraklarının gerçek sahipleri olduklarını, burada dünyaya gözlerini açıp burada da öleceklerini söyleyen şair, bu topraklar için savaşmanın bir şeref olduğuna inanıyor. O vahim gecede nereye götürüldüklerini bilmeden hayvan trenlerine yüklenen ve memleketlerinden
sürülen insanlar 50 yıl geçse bile o gecenin dehşetini unutamıyor. Şair, vatan için savaşmak eylemini en kutsal eylem olarak kabul ederek ve canını vermeyi her Kırım Türkü için bir gurur sayarak hemşerilerine sahip oldukları toprakları korumaları çağrısında bulunur. Eserde şair,
Kırım Türklerinin son 200 yıldaki zor günlerini anarak onları o günleri yaşamamak ve bir daha bayrak düşürmemek için mücadele etmeye çağırır. Kırım'ın her köşesi şair için cennettir. Ancak şair, milletinin burada kök salması ile vatan bütünlüğünün gerçekleşebileceğinden emindir. Bu toprakların sahipleri eğer vatanlarından uzakta ise asla tam anlamıyla mutlu olamazlar. Çünkü Şakir Selim'in şiirlerinde vatan hayattır,
vatansız kalan her Kırım Türkü için mücadele bu bakımdan önemlidir. Bütün amaçları bir yana bırakıp sadece Vatan için savaşmalı, bu mücadelede hiçbir zorluktan korkulmamalıdır. Bu mücadelede temel şart, milli kimliğini gerçekleştirerek toprağına ve diline sahip çıkmaktır.
Bunlar kaybedilirse millet tekrar varlığını geri kazanamaz. Şakir Selim'in şiirlerinde, şairin vatanının güzelliklerini betimlemesinin, onun vatana ve toprağa olan güçlü bağlılığının bir tezahürü olarak karşımıza çıktığını belirtmek gerekir. Makalede Azerbaycanda eserleri geniş şekilde araştırılmayan Şakir Selim'in "Kırımname" eseri belirtdiğimiz bu hususlar açısından incelenmişdir.
Anahtar kelimeler: Şakir Selim, Kırım türkleri, vatan, sürgün, istiklal

Research paper thumbnail of MEHMED EMİN YURDAQUL POEZİYASINDA TÜRK QADINININ   CƏMİYYƏTDƏ MÖVQEYİ MƏSƏLƏSİ

AKADEMİK ZƏRİFƏ ƏLİYEVANIN 100 İLLİYİNƏ HƏSR OLUNMUŞ “DƏYİŞƏN DÜNYADA QADIN: ŞƏRQ VƏ QƏRB BAXIŞI” MÖVZUSUNDA BEYNƏLXALQ ELMİ KONFRANSIN MATERİALLARI , 6-7 mart, 2023

Milli ədəbiyyat cərəyanının aparıcı simalarından biri, türkçülük və milliyyətçilik duyğularını t... more Milli ədəbiyyat cərəyanının aparıcı simalarından biri, türkçülük və milliyyətçilik duyğularını
tərənnüm edən dəyərli əsərlərin müəllifi Mehmed Əmin Yurdaqul (1869-1944) “türk şairi”, “milli
şair” kimi adlarla türk ədəbiyyatı tarixində silinməz izi olan sənətkarlardandır. Şair həm İstanbulda,
həm də Ərzurum, Trabzon və Sivasda dövlət məmuru kimi çalışdığı vaxtlarda müxtəlif həyat heka
yələrinin şahidi olmuş, cəmiyyətdə müşahidə etdiyi çatışmazlıqları bədii əsərlərinin mövzusuna çe
virmişdir. Yurdaqul qadın, uşaq və gənclərin problemlərinə də etinasız qalmamış, Anadolunun dörd
bir tərəfində yoxsul, kimsəsiz, hüquqsuz yaşayan türk qadınlarının obrazını yaratmışdır. Qız uşaqla
rının təhsildən uzaqlaşdırılması məsələsi də şairi olduqca narahat etmiş, bu mövzuya bir neçə şeir
yazmışdır.
Şair şeirlərində həm gecə-gündüz cəbhədəki igid oğulların ehtiyaclarını ödəmək üçün çalışan
fədakar qadınların obrazını yaratmış, həm də vətənə şəhid vermiş qəhrəman türk analarını ağlama
mağa, vətən yolunda övladlarını qurban verməkdən çəkinməməyə çağırmışdır. Şair övladlarını və
tənpərvərlik ruhunda böyüdən, onlarda vətənə, bayrağa sonsuz məhəbbət aşılayan anaların qələbədəki
rolunu yüksək qiymətləndirir. Yurdaqul türk qadınlarının yaşadıqları bütün çətinliklərə baxmayaraq
milli və dini dəyərlərindən uzaqlaşmadan yaşamaq əzmi qarşısında baş əydiyini dilə gətirir, cəmiy
yətdə və ailədəki firavanlığın əsas səbəbkarının qadın olduğunu hər məqamda vurğulayır.

Research paper thumbnail of QAZAX ŞAİRİ MiRYAQUB DULATOVUN YARADICILIĞINDA MİLLİ MÜCADİLƏYƏ SƏSLƏYİŞ

V. Beynəlxalq Elm və Təhsilde İnnovativ Texnologiyalar Sempozyumunun Materialları, 2022

The difficulties experienced by the Kazakh people in the late 19th and early 20th centuries, the ... more The difficulties experienced by the Kazakh people in the late 19th and early 20th centuries, the existing social problems, and the socio-political processes taking place in the region did not pass unnoticed in the literature. After the 1905 revolution, many intellectuals in Kazakhstan raised the issue of political independence, especially Miryagub Dulatov, Aleykhan Bokeikhan, Ahmad Baytursunov, and Magjan Jumabay. During this period, issues such as homeland, nation, freedom, women's rights, social injustice became the leading line of literature. The most important goal of Miryagub Dulatov's work was to awaken the people from their slumber, to understand their national identity, to call for national unity. Miryagub Dulatov (1885-1935) was one of the leading figures of the enlightenment movement in Kazakhstan, as well as a writer who enriched Kazakh literature with his valuable works. Miryagup Dovlatov, who took an active part in the socio-political events in the country from a young age, took part in several coups against Tsarist Russia. His poem "Youth" was published in 1907 in the St. Petersburg newspaper "Serke". The government confiscated the distribution of the "Wake up, Kazakh" poems book, which was published in Ufa in 1909, in which the author's poems on grasping the national consciousness and addressing the national awakening were collected. Due to his poems in this book, the poet Duvlatuli was interrogated and had to change his place of residence. This book became one of the most influential books of its time in terms of the power and impact of the intellectual load it carried. The poet invites the Kazakh people, whom he loves dearly, to wake up from their heedlessness, to shake themselves up and stand up. In the opinion of the poet, this slumber will cause him to lose whatever he has left. They call out to their nation's children to rise up and grasp the language, customs and traditions of the Kazakh Turks, to which they belong, and to claim their ancestral heritage lands, which are inherited from their grandfathers.
Keywords: Miryagub Dulatov, Kazakh People, Enlightenment Movement, National Awakening, National Unity

Research paper thumbnail of MEHMET EMİN YURDAKULUN UŞAQ ŞEİRLƏRİNİN MÖVZU VƏ MƏZMUN XÜSUSİYYƏTLƏRİ

GƏNC TƏDQİQATÇILARIN VI BEYNƏLXALQ KONFRANSININ MATERİALLARI, Apr 29, 2022

Millətin gələcəyi olan uşaqların tam yetkin bir şəxsiyyət kimi formalaşmasında, milli kimliyini d... more Millətin gələcəyi olan uşaqların tam yetkin bir şəxsiyyət kimi formalaşmasında, milli kimliyini dərk etməsində, bədii-estetik zövqünün formalaşmasında oxuduğu bədii əsərlərin rolu əvəzolunmazdır. “Türk şairi”, “Milli şair” kimi adlarla türk ədəbiyyat tarixində silinməz izi olan, türkçülük və millətçilik duyğularını tərənnüm edən dəyərli əsərlərin müəllifi, ictimai-siyasi xadim Mehmet Emin Yurdakul (1869-1944) yaradıcılığının müxtəlif dövrlərində yazdığı uşaq şeirlərində verdiyi öyüd-nəsihətlərlə millətinin övladlarını türk adət-ənənələrinə və milli köklərinə bağlı əsl türk övladı kimi yetişməyə çağırır. Şeirlərində gənc nəslə faydalı nəsihətlər verən şair valideynlərin övladları yolunda saysız-hesabsız fədakarlıqlar etdiyinə diqqət çəkir, övladlardan isə onlara qarşı vicdanlı, mərhəmətli və anlayışlı olmağı xahiş edir. Şairin bir qrup şeirlərində mövcud sosial problemlərin azyaşlıların gələcək həyatına vurduğu zərbələrdən də ciddi narahatçılıq keçirdiyini görürük. Uşaqların məcburi əməyə cəlb edilməsi, onların təhsildən uzaqlaşdırılması şairi çox narahat edir. Bütün uşaqların əsas vəzifəsinin təhsil almaq olduğunu israrla qeyd edən Yurdakul yalnız təhsillə, maariflənməklə cəhalətə qalib gəlinəcəyinə inanır, bir neçə şeirində uşaqların təhsil almaq hüququnun məhdudlaşdırılmasına ciddi etiraz edir. Təqdim olunan məqalədə Mehmet Emin Yurdakulun uşaq şeirləri mövzu və ideya baxımından təhlilə cəlb edilmişdir.
Açar sözlər: Mehmet Emin Yurdakul, uşaq şeirləri, təhsil, tərbiyə, milli kökə bağlılıq.

Research paper thumbnail of CENGİZ DAĞCI YARADICILIĞINDA TÜRKÜN YURD İTKİSİNİN  MİLLİ FACİƏ TİPİNDƏ TƏQDİMİ VƏ ÖZÜNÜDƏRK MƏSƏLƏSİ

ULUSLARARASI CENGİZ DAĞCI SEMPOZYUMU Bildiri Kitabı 16-17 Mayıs 2017 , Eskişehir

Müxtəlif siyasi oyunlar nəticəsində başı müsibətlər çəkmiş Krım türklərinin XX əsrdə yaşadıqlar... more Müxtəlif siyasi oyunlar nəticəsində başı müsibətlər çəkmiş Krım türklərinin XX əsrdə yaşadıqlarını bədii əsərlərinin əsas mövzusuna çevirmiş ən qüdrətli yazıçı sözsüz ki, Cengiz Dağcı olmuşdur. XX əsrin 20-30-cu illərində Krımda Sovet rejiminin yaratdığı gərgin ab-havanın Krım türklərinə gətirdiyi maddi və mənəvi sıxıntılar, II Dünya müharibəsində Krım türklərinin, o cümlədən Sovet imperiyasının boyunduruğu altında olan digər türk mənşəli xalqların yaşadıqları faciələr, soyqırım siyasətinə məruz qalmış Krım türklərinin apardıqları türkçülük, millətçilik və azadlıq mübarizəsi C.Dağcının qələminin məhsulu olan qiymətli əsərlərində heç kəsin ifadə edə bilmədiyi formada canlı və təsirli şəkildə dilə gətirilmişdir.
Krım türklərinin haqq səsini dünyaya çatdıran Cengiz Dağcının bədii külliyyatına nəzər saldıqda Krım türklərinin ağrılı taleyinin, müharibə və qətliamlar nəticəsində yaşanan müsibətlərin orada böyük uğurla əks olunduğunu aydın görmək mümkündür. Ancaq bütün bu əsərlərdə o, heç zaman yaşanan faciələrin günahını bir millətin boynuna qoymağa çalışmamış, günahkar kimi rus xalqını yox, totalitar rejimi və imperialist siyasəti qamçılamışdır. O, bütün əsərlərində vətən itkisinin nə dərəcədə böyük faciə olduğunu bunu şəxsən yaşamış biri kimi yüksək bədiiyyatla dilə gətirməyə müvəffəq olmuşdur. Təqdim etdiyimiz məqalədə, bütün əsərlərində heç bir kənar ideologiyanı təbliğ etmədən bir obraz – Vətən obrazı yaratmış, Krıma bütün varlığı ilə bağlılığını ön planda tutmuş görkəmli yazıçı Cengiz Dağcının əsərlərində Krım türklərinin yurd itkisinin milli faciə şəklində təqdimini, o cümlədən yaşanan faciələr fonunda milli özünüdərk prosesinin bəzi məqamlarını vurğulamağa çalışmışıq.

Research paper thumbnail of MEHMET EMİN YURDAKULUN ÇOCUK ŞİİRLERİNDE SOSYAL PROBLEMLERİN YANSIMASI VE TERBİYE MOTİVİ

8. ULUSLARARASI ÇOCUK VE GENÇLİK EDEBİYATI SEMPOZYUMU Bildiriler kitabı, 22-23 Ekim 2021, 2021

Her bir milletin geleceği olan çocukların yetkin bir kişilik olarak oluşmasında, milli kimliğini ... more Her bir milletin geleceği olan çocukların yetkin bir kişilik olarak oluşmasında, milli kimliğini anlamasında okuduğu eserlerin önemli rolü vardır. Milli edebiyat cereyanının önde simalarından biri, türkçülük ve milletçilik duygularını terennüm eden eserlerin yazarı, değerli fikir adamı Mehmet Emin Yurdakul (1869-1944) yazarlığının çeşitli dönemlerinde yazdığı çocuk şiirlerinde büyüklerin dilinden verdiği öğütlerle, nasihatlerle milletinin evlatlarını türk gelenek-göreneklerine, örf-adetlerine uygun, köklerine bağlı asil türk evladı gibi yetişmeğe çağırmaktadır. Şiirlerinde genc nesle gerekli nasihatler veren şair ebeveynlerin evlatları uğruna sayısız fedakarlıklar etdiğine dikkat çekiyor, evlatlardan ise onlara karşı vicdanlı, merhametli ve anlayışlı olmağı rica ediyor (“Baba bucağı”; “Anneciğim”; “Baba”). Eğitim konusuna hassaslıkla yaklaşan şair çocuklara sadece insanlara değil, bütün canlılara karşı humanist yaklaşımda olmalarını telkin ediyor. Bir çiçeği bile yetişdiği ana toprağın bağrından koparmamağa, bir kuşu bile kendi yuvasından ayırmamağa çağırır. Doğayı seven, merhametli, humanist evlatlar yetişdirmek sağlıklı toplum oluşturmak üçün ilkin şartdır (“Çocuklar”; “Bırak şu kuşcığazı” ve s.). Şairin bir grup şiirlerinde mevcut sosyal problemlerin küçük çocukların gelecek hayatına vurduğu zararlardan da ciddi endişe duyduğunu görüyoruz. Çocukların mecburen çalıştırılması, onların eğitimden uzaklaşdırılması şairi endişelendirmektedir. Bütün çocukların ilkin vazifesinin eğitim almak olduğunu ısrarla belirten Mehmet Emin Yurdakul yalnız eğitimle, bilgiyle cihalete galib gelineceğine inanıyor, bir kaç şiirinde çocukların eğitim almak hakkının sınırlandırılmasına ciddi itiraz etmektetir (“Kibritsatan kız”; “Sürücü”; “Ahiretlik”; “Mektepli” ve s.). Takdim etdiyimiz bildiride “Türk şairi”, “Milli şair” kimi adlarla türk edebiyat tarihinde silinmez izi olan Mehmet Emin Yurdakulun yazdığı çocuk şiirlerini konu ve fikir açısından araştırmaya alınacak.

Anahtar kelimeler: Mehmet Emin Yurdakul, çocuk şiirleri, eğitim, milli köke bağlılık, sosyal problemler

Research paper thumbnail of CENGİZ DAĞCININ “QORXUNC İLLƏR” ROMANINDA TARİXİ-SİYASİ PROSESLƏRİN MİLLİ-MƏNƏVİ İDEALLAR KONTEKSTİNDƏ TƏCƏSSÜMÜ

EGE ÜNİVERSİTESİ, TÜRK DÜNYASI İNCELEMELERİ DERGİSİ, 2014

Məqalədə müasir Türk ədəbiyyatının qüdrətli yazıçılarından biri olan Cengiz Dağcının yaradıcılığı... more Məqalədə müasir Türk ədəbiyyatının qüdrətli yazıçılarından biri olan Cengiz Dağcının yaradıcılığında əhəmiyyətli yeri olan “Qorxunc illər” romanı Azərbaycan ədəbiyyatşünaslığında ilk dəfə olaraq geniş təhlil edilmişdir. Romanda milliyətcə Krım türklərindən olan yazıçı tərəfindən XX əsrin 20-30-cu illərində və II Dünya müharibəsi zamanı Krım Türklərinin başına gətirilən faciələr dilə gətirilmiş, bu zaman yazıçı özünün də bilavasitə şahidi olduğu hadisələrə istinad etmişdir. Məqalədə vurğuladığımız zaman kəsimində baş verən tarixi-siyasi hadisələrin yazıçı tərəfindən milli ideallar prizmasından əks etdirilməsi məsələsi xüsusi olaraq diqqət mərkəzində saxlanılmışdır.
Anahtar kelimeler: Krım Türkləri, Cengiz Dağcı, milliyyətçilik, siyasi hadisələr

In the article was analysised the one of the notable representatives of the Turkish literature Cengiz Dagci’s novel “Korkunch yillar” (“Terrible years”) for the first time. In the novel was described the tragedies that happened to Crimean Turkishs during the 20-30 years of XX century and World War II. In the article was represented the embodiment of the ideals of national morality of the historical-political processes during the period which was shown.

Research paper thumbnail of MEHMET EMİN YURDAKULUN “EY TÜRK, OYAN” ƏSƏRİNDƏ MİLLİ BİRLİYƏ ÇAĞIRIŞ İDEYASI

4TH INTERNATIONAL NOWRUZ CONFERENCEN ON SCIENTIFIC RESEARCH, 2021

“Türk şairi”, “Milli şair” kimi adlarla türk ədəbiyyat tarixində silinməz izi olan Mehmet Emin Yu... more “Türk şairi”, “Milli şair” kimi adlarla türk ədəbiyyat tarixində silinməz izi olan Mehmet Emin Yurdakul (1869-1944) Milli ədəbiyyat cərəyanının aparıcı simalarından biri, türkçülük və milliyyətçilik duyğularını tərənnüm edən dəyərli əsərlərin müəllifi olmaqla yanaşı dəfələrlə Türkiyə Böyük Millət Məclisinə millət vəkili seçilmiş, geniş ictimai-siyasi fəaliyyətlə məşğul olmuşdur. Şairin “Türkcə şeirlər” adlı kitabı mövcud ədəbi prosesə tamam yeni bir istiqamət vermişdir. “Şairləri hayqırmayan bir millət sevənlərini itirmiş yetim bir uşağa bənzəyir” deyən Yurdakul ədəbiyyatın ümdə vəzifəsini millətə xidmətdə görürdü. Ədəbiyyatda qərbləşmə meyllərinə qarşı çıxaraq hər şeydən əvvəl “mən bir türkəm” ifadəsi ilə milli mənsubiyyətini ön plana çıxarmış, yazdığı dəyərli əsərləri bu ideala xidmətin nəticəsi kimi ərsəyə gəlmişdir.
Vətəninə və millətinə sonsuz sevgisini özünə seçdiyi təxəllüsü ilə təsdiqləyən şair bütün əsərlərində fərdi duyğulardan uzaq bir şəkildə türkçülük ideologiyasının təbliğinə çalışmışdır. “Ey Türk, oyan” şeiri bu qəbildən olan dəyərli əsərlərdəndir. Balkan müharibəsi dovründə (1914) qələmə alınmış əsər türklərin şanlı tarixinə nəzər salaraq türk gəncliyini oyanışa səsləmək məqsədilə yazılmışdır. Şair oxucunu 5 min il bundan əvvəl Altaylardan bütün dünyaya yayılmış dünya türklərinin keçdiyi tarixi yola nəzər salmağa çağırır. Bir vaxtlar mədəniyyət beşiyi olmuş məmləkətlərin tarixə şahidlik etmiş hər daşı, hər divarı indi kimsəsizdir, səfalət, cahillik bir yoluxucu xəstəlik kimi yayılmışdır. Şair “ey Türk” xitabı ilə bütün dünya türklərinə müraciət edərək ordularını, bayraqlarını, taxtlı-taclı saraylarını, azadlıq günəşinin şəfəq saçdığı türk ellərini, vətən üçün göz qırpmadan ölümə gedən şəhidlərini xəbər alır. Boş-boşuna fəryad etməyin heç bir faydası olmadığına inanan şair “Türk beşiyi dahilərin yatağıdır” misrası ilə hər doğulan türkün mübarizə əzminə sahib bir qəhrəman olduğuna işarə edir, bu gücü ortaya qoymağın vaxtı gəldiyini dilə gətirir. Müraciətində bütün dünya türklərinə qəlblərindəki atəşi sönməyə qoymamağa, başını dik tutmağa, göz yaşlarını silib meydana atılmağa, əcdadlarının şərəfini qorumağa, itirdiklərini geri almağa, hiddətlənib dəniz kimi dalğalanmağa çağırır.
M.E.Yurdaqulun nəzərində milliyyətçilik duyğusu sel gücünə malikdir, qarşısına çıxan maneələri heç nəyə baxmadan dəf edə bilər və edəcəyinə də ürəkdən inanır. O əmindir ki, azan səsinin eşidildiyi hüdudsuz türk ellərində Turan birliyi üçün dua edərək mübarizəyə başlayan türk övladları qeyd-şərtsiz istədiyinə nail olacaqdır.
Yerli və xarici təsirlər nəticəsində müxtəlif qütblərə parçalanmış türk gəncliyinin türkçülük şüurunun fərqinə varmasında, milli dəyərlərinə sahib çıxmasında Mehmet Emin Yurdakulun dəyərli əsərlərinin də güclü təsiri olmuşdur.
Açar sözlər: Mehmet Emin Yurdakul, türkçülük, milli birlik, Turan, çağırış

Research paper thumbnail of ÖMƏR SEYFƏDDİNİN HEKAYƏLƏRİNDƏ QADININ CƏMİYYƏTDƏ VƏ AİLƏDƏ MÖVQEYİ MƏSƏLƏSİ

“ZİYALI İŞIĞINDA” RAMAZAN QAFARLI – 70 Beynəlxalq İctimai və Mədəni Elmlər Konfransı 15-16 İyul 2021 / Azərbaycan – Bakı, 2021

The powerful Turkish writer Omar Seyfaddin tirelessly fought for the purity of the Turkish langua... more The powerful Turkish writer Omar Seyfaddin tirelessly fought for the purity of the Turkish language throughout his literary career, rendered invaluable services in the development of Turkish realist prose, story genre, and in general, in the expansion of the scope of Turkish literature. His artistic work can be considered as an important turning point in the history of Turkish literature. In contrast to the stories written before him in the stories of Omar Seyfeddin, the characters of the heroes are widely analyzed, their feelings and emotions are given a wide place, psychological analysis is carried out.
The issue of women's position in society and the family has always been on the minds of Omar Seyfeddin, who has rejected the reactionary views of women at every opportunity. He did not hesitate to criticize the backward thoughts, every idea that turned against culture and development with sarcastic expressions. Dissatisfied with the position of Turkish women in society, the author tries to show that it was not possible to modernize by leaning towards Europe, only that the people had moved away from their national roots. Omar Seyfaddin repeatedly emphasizes that in order to be a Turk, a person must speak Turkish, be a Muslim, grow up with Turkish upbringing and know his traditions. İn his stories about women, the author sharply criticizes those who do not like the nation, those who have not mastered Turkish culture, and those who stray from their national identities.
"Spring and butterflies", "Olive and bread", "Rainbow", "Antiseptic", "Colds", "Suddenly", "Turkish recipe", "For a clean towel", "Antiseptic", "Engaged", "On the edge of the abyss", "High-heeled shoes", "A man's letter" etc. in his stories, he created dozens of female characters, and touched on the fate of young people in Turkey who were married out of love, not out of love. The writer is deeply concerned about the plight of Turkish women, who have fallen victim to outdated traditions and moral norms. In many of Omar Seyfeddin's stories, the meaning of his life is to dress up, to dress up, and to criticize women who are completely alienated from their national and moral values by leaning to Europe. we also meet women. With these images, the writer expresses his desire to see women fighting instead of women who cannot leave the house, who cannot escape the shackles of superstition and ignorance, who have no rights in the family and society, but at all times it requires serious reforms in society.
The main feature of Omar Seyfaddin's stories is that in small stories, big ideas, social issues, deep meaningful thoughts, in short, say a lot. We see this feature clearly in his many stories dedicated to women. These stories, which are rich in ideas and content, have an interesting plot line, and are very valuable in terms of artistic mastery, have played a great role in the development of Turkish prose, and today have a special place among the valuable works of Turkish literature.
Keywords: Omar Seyfeddin, story, woman, freedom, family, society

Research paper thumbnail of ÖMƏR SEYFƏDDİNİN BƏDİİ NƏSRİNDƏ DÖVRÜN  İCTİMAİ-SİYASİ SƏCİYYƏSİ

KARABAGH INTERNATIONAL CONGRESS OF MODERN STUDIES IN SOCIAL AND HUMAN SCIENCES, 2021

From the end of the 19th century, the Ottoman Empire, which had begun to shake its foundations, b... more From the end of the 19th century, the Ottoman Empire, which had begun to shake its foundations, became the focus of interest of the major imperialist powers - Britain, France, Russia, the United States and Germany. At a time when the great powers were trying to colonize Turkey, a wave of revolutionary movements swept Turkey. As a result of incompetent domestic and foreign policy, Turkey suffered heavy losses in World War I and lost a number of strategically important territories. During this period, along with the hot political events in Turkey, he was active in literary and cultural life. At the end of the 19th century and the beginning of the 20th century, a new generation of talented young people was growing up, who managed to make a fundamental change in the literary and cultural life of Turkey in many spheres. These young people, worked hard to simplify the Turkish literary language, nationalize literature, and bring Turkish literature as close to the masses as possible. One of them is Omar Seyfeddin, who fought tirelessly for the purity of the Turkish language, and who made invaluable contributions to the development of Turkish realist prose, the genre of short stories, and the expansion of the scope of Turkish literature in general. His work, especially his stories, laid the foundation for a new and original realist fiction in Turkish literature. The storyteller, who knows the history of his nation very well, analyzed the socio-political situation in the country and the deep traces left by human events, and for this reason he managed to write valuable works that do not lose their significance today.
In the work of Seyfeddin, no problem has become obsolete, lost its relevance, does not meet the requirements of the time, does not reflect the interests of his homeland and people. Leaving aside a few of his works, all of Omar Seyfeddin's works are dedicated to the description of the past, present and future of his homeland and nation. "Ordinary people" came to Turkish literature with the stories of Omar Seyfeddin, who was distinguished by his simple and fluent style. In contrast to the stories written before him in the stories of Omar Seyfeddin, the characters of the heroes are widely analyzed, their feelings, thoughts, feelings are given a wide space, psychological analysis is carried out. The events that take place, the heroes of the stories are not shown separately, but are presented together with their social status and position in the society in which they live.
Keywords: Omar Seyfaddin, story, prose, socio-political processes, Turkish language

Research paper thumbnail of Kağızmanlı Hıfzı’nın Şiirlerinde İlahi Ve Beşeri Aşk

ÖLÜMÜNÜN 100. YILINDA KAĞIZMANLI HIFZI ULUSLARARASI SEMPOZYUMU BİLDİRİLER, 2018

Türkiyeye en çok ozan kazandırmış, kültürü, zengin gelenek, görenekleri ile yüzyıllara dayanan ta... more Türkiyeye en çok ozan kazandırmış, kültürü, zengin gelenek, görenekleri ile yüzyıllara dayanan tarihi kent Karsın aşıklar geleneği çok eskilere dayanmaktatır. Bu geleneğin önemli üyelerinden biri de Karsın Kağızman ilçesinde doğup büyümüş, kısacık ömründe değerli şiirler yazmış, daha dokuz yaşındayken hafız olmuş, fakat ömrünün baharında hain ermeni mermisine kurban gitmiş Kağızmanlı Hıfzıdır. Akıcı, yalın, gerçekçi söyleyiş tarzına sahib şiirlerinde yaşadığı gerçek olaylardan etkilenmelerin bulunduğu sıkca hissedilmektedir. Şairin bir gün bahçedeyken ışık içerisinde beliren bir kız gördüğü ve aşk badesi içdiği bilinmektedir. Sonradan bu kızın onun karısının küçük kardeşi olduğu bilinmiş, bu sebepden Hıfzı yaşadığı köyü terk etmek zorunda kalmış, önce Kadirilik, sonra Mevlevilik tarıkatına girmişdir. Şairin şiirlerinde yeri-göyü yaradan tek Allaha sonsuz sevgisi her zaman şiirlerinin en önemli konusu olmuştur. Güzellik aşığı olan Hıfzı gerçek sevgisini de yalnız Allahtan istemektedir. O, hayatın bütün zorluklarına yalnız Allaha derinden bağlılıkla galib gelmenin mümkünlüyüne inanmaktadır. Sonda mutlaka ilahi edaletin tecelli edeceğini bilen şair Allahın izni ile Nuhun tufandan kurtulduğunu, dağları örten geçilmez karların eridiğini, cefalar çeken Eyupun sonsuz sabrına göre mükafatlandırılarak huzura kavuşduğunu dile getirir. “Eyup gibi çeken varmış cefayı” deyen şair kendine de böyle sabır arzular, bu sabrı sonda Allahın mükafatlandıracağına inanır. “Kadar” şiirinde yara kavuşmak hasreti çeken şair yari ile muhabbet etmeyi, yarinin dizinde uyumayı da yüce Allahdan diler. Ancak fani dünyada her şeyin keçici olduğunu anlayan Hıfzı tarih yazan yiğitlerin de, insanlara yol gösteren peygamberlerin de toprak altında uyuduğuna dikkat çekerek Sultan Süleymana bile kalmayam dünyadan vefa ummanın anlamsızlığını iyi bilmekte, ilahi adaletin kıyamet günü berkarar olacağına inanmaktatır. Bu bakımdan şairin “İnam”, “Kadar”, “Bu dünya”, “Yakarış” şiirleri özellikle dikkat çekmektedir.
Hıfzı “Gönül”, “Yar yar”, “Düşer mi”, “Bulak başında sevgiliye” şiirlerinde ise kimliği bilinmeyen sevgiliye olan duygularını, nasıl hasret çekdiğini, kavuşmak isteğini dile getirmektedir.
Anahtar kelimeler: Şiir, Allah, Aşk, Sabır, Cefa

Research paper thumbnail of MAĞCAN CUMABAY´IN ŞİİRLERİNDE TÜRKLÜK VE TURAN SEVDASI

INTERNATIONAL CONGRESS OF KAZAKH HISTORY, CULTURE AND LANGUAGE, 2021

Kazakistanın milli simgelerinden biri olan değerli şair Mağcan Cumabay (1893-1937) 20.yüzyılın il... more Kazakistanın milli simgelerinden biri olan değerli şair Mağcan Cumabay (1893-1937) 20.yüzyılın ilk çeğreyinde milli bağımsızlık mücadelesi veren kazak aydınlarından önde gelenlerden biridir. Şiirlerinde Turan birliğinin yeniden varolacağına inamını her fırsatda dile getiren şair Türkistanı Vatan, söyu, kökü Türk olan milletleri de kardeş olarak görür. Cumabay bir zamanlar dünyaya hükümranlık eden türklerin bu gün eski gücünü kaybetmesini, milletinin evlatlarının dört bir yanda esarete düşmesini büyük kederle dile getirir. Bir zamanlar hür yaşayan, şimdi asarete düçar olan halkının tek yadigarı dilidir. Şair diline, onları yeniden bir araya getire bilecek güçlü bir etken gibi görerek seslenir. Şairin parçalanmış türk kardeşlerinin zalim düşman elinde gözyaşı akıtırken görmesi içini sızlatmaktadır. Tarihe bakarak bir zamanlar Altayın eteklerinde bir yürüyüb bir koşduğu kardeşlerinden şimdi ayrı düşmesi, uzaklaşması onu çok üzmektedir. Şair hürriyet sevdalısı türk kardeşlerinin yeniden kalblerindeki harlı ateşin alevlenmesini, ata mirasları olan tahta sahiplenmelerini canigönülden diler.
Değerli kazak şairi Mağcan Cumabayın bir çok şiirlerinde dile getirdiği “Türkistan” ifadesi ile sadece has olduğu Kazak Türklerinin değil, Sovyet yönetimi altında yaşamağa mecbur kalan tüm türk halklarını da bir çatı altında birleşdirir. “Türkistan” şiirinde Türkistan denildiğinde ecdadlarının sahib ve sakin oldukları kutsal vatan toprağı olarak anlaşılmaktadır. Türkistanı değerli kılan sadece verimli toprakları, geniş çölleri, sıra-sıra dağları, bol sulu ırmakları değildir. Şair hem de bu güzel toprakların yetişdirdiği er oğulları yüksek değerlendirmiş, aklı derin, gayreti bol, çelik yürekli türk erlerini coşgunlukla vasf etmiştir. Tarihin şanlı sayfalarını süsleyen türklerin kahramanlıklarını hatırlayan şair türk tarihindeki önemli şahsiyetleri gururla hatırlayan şair onları bütün dünyanın tanıdığını, düşmanlarını nasıl diz çöktürdüklerini mısralara dökmüştür. Türk hükümdarları tarih boyunca sadece savaşçı kimlikleri ile ün salmamış, ilim, sanat, şiir ve edebiyat için de büyük çabalar sarf etmişler. Şair bu değerli bilim adamlarını da “Türkistan” şiirinde saygıyla hatırlar, onları mukaddes Turanın ayrılmaz değerleri gibi takdim eder. Milli kimliği ile övünen şair her bir türk evladının da bu bilinci kavramasını ister. “Alaş” milli harekatının öncülerinden olan Mağcan Cumabay yalnız milli birlik bilincinde olacakları takdirde dünyaya meydan okuyacaklarına, eski güçlerinde kavuşacaklarına inanmaktadır.

Research paper thumbnail of TÜRKÇÜLÜK İDEOLOGİYASI MEHMET EMİN YURDAKUL YARADICILIĞININ ƏSAS LEYTMOTİVİ KİMİ

3rd INTERNATIONAL NOVEMBER 24 HEAD TEACHER EDUCATION AND INNOVATIVE SCIENCES SYMPOSIUM, 2021

Mehmet Emin Yurdakul (1869-1944), one of the leading figures of the national literary movement, t... more Mehmet Emin Yurdakul (1869-1944), one of the leading figures of the national literary movement, the author of valuable works glorifying the feelings of Turkism and nationalism, called "the blessed father of our nation" by Mustafa Kemal Ataturk, was a man devoted to his nation and homeland. The poet, who has left an indelible mark on the history of Turkish literature under the names of "Turkish poet" and "National poet", has always put the interests of his people above his own interests and gained great love as an exemplary person. His book "Turkish Poems", published in 1899, gave a completely new direction to the existing literary process, managed to express the love of Turkism in a simple language far from ornate expressions in a sincere form that can be understood by the general public. All the works of Yurdakul, who saw that the culture, history and language of the Turkic peoples were almost forgotten, that their freedom was in danger of being lost, and aimed to work tirelessly and selflessly in this direction, appeared as a result of service to this sacred cause.
At a time when the term "Turk" was disliked and even considered an insult, Yurdakul highlighted his nationality with the phrase "I am a Turk" and gained great fame not only in Turkey but also abroad with his poem "A voice from Anatolia or going to war" made the ideal of nationalism the main leitmotif of his work. The poet, who confirmed his endless love for his homeland and nation under the pseudonym "Yurdakul", tried to promote the ideology of Turkism in all his works, far from individual feelings.
Recognizing the need for the Turks, who have a glorious history, to regain national unity to protect themselves from the invasions and attacks of the Turks in the early XX century, Yurdakul sought to awaken the spirit of national struggle in the minds of the people. From this point of view, dozens of works written by Mehmet Emin Yurdakul achieved their goal, became a slogan both on the front and in the back, and played an invaluable role in uniting the people as a fist and understanding their national identity.
Keywords: Mehmet Emin Yurdakul, Turkism, national unity, freedom, nationalism, “Turkish poems”, leitmotif

Research paper thumbnail of XOCA ƏHMƏD YƏSƏVİNİN “DİVANİ-HİKMƏT” ƏSƏRİNDƏ YARADILIŞ VƏ ÖLÜM

V Hoca Ahmet Yasevi Uluslararası Bilimsel Kongre kitabı, 2021

ÖZET Türk təsəvvüf ədəbiyyatının ən görkəmli simalarından biri, ilahi eşqin tərənnümçüsü, “Yəsəv... more ÖZET
Türk təsəvvüf ədəbiyyatının ən görkəmli simalarından biri, ilahi eşqin tərənnümçüsü, “Yəsəvilik” təriqətinin başçısı Xoca Əhməd Yəsəvi türk xalqlarının mənəviyyatında dərin izlər qoymuş və bu təriqətin geniş şərhini verən “Divani-hikmət” adlı qiymətli bir əsər qoyub getmişdir. Əhməd Yəsəvi İslam dininin əsaslarını sadə həyat tərzi sürən, bu dini qəbul etsə də hələ tam dərk etməmiş türklərə çətin söz və ifadələrdən uzaq, bədii bir dillə çatdırmağı qarşısına məqsəd qoymuşdu. O, bu bilikləri yerli xalqa və köçərilərə onların başa düşəcəyi bir dildə çatdırmağa çalışırdı. Bir mürşid kimi Ə.Yəsəvi şəriətin hökmlərini, təsəvvüfün əsaslarını, təriqətin ədəb-ərkanını öyrətməyə, islamı türklərə sevdirməyə çalışırdı. İslam şəriətinə və Həzrəti Peyğəmbərin sünnətinə ürəkdən bağlı olan Əhməd Yəsəvi şəriət ilə təriqəti bir vəhdət kimi qəbul edirdi.
Yəsəvi bütün hədislərində insanları ilahi eşqə çağırır. İlahi eşq varlığın səbəbi və mənasıdır. Yalnız bu eşq yolu ilə Allaha çatmaq olar, ilahi eşq həm can, həm imandır. İlahi eşq Allahın insanlara bir lütfüdür. Bu lütfə sahib olanların daxili hər pislikdən xilas olar. Yəsəvilik təliminə görə bütün varlıqlar ilahi eşqin təсəllası olduğu üçün həmin eşqin sayəsində də maddi aləm yoxluqdan varlığa doğru hərəkət edir. Bu qarşılıqlı eşq təriqətin əsas məğzidir. İnsanın tanrısına doğru сan atması bu сazibənin − eşqin nətiсəsidir. İnsanı Allah yolundan ayıran nəfsdir, buna görə də nəfsdən azad olmaq, dünya nemətlərindən əl çəkmək lazımdır.
Ruhun bədəndən ayrılması kimi qəbul etdiyi ölümü “Qurani-kərim” ayələrinə əsaslanaraq dəyərləndirən Xoca Əhməd Yəsəvinin düşüncəsində insan ölümdən qorxmamaq üçün onu anlamaq, “sağ ikən ölməyi” bacarmaq lazımdır. Çünki ondan qaçış yoxdur, hər kəs onu dadacaqdır.
“Divani-hikmət” əsəri daşıdığı dərin məna yükü və geniş bir ərazidə yaşayan türklərin mənəvi cəhətdən təkamülünə göstərdiyi qüvvətli təsirlə yanaşı Türk ədəbiyyatı tarixində “Qutadqu-bilik”dən sonra ikinci ən qədim nümunə və türk təsəvvüf ədəbiyyatının ilk yazılı nümunəsi kimi də böyük əhəmiyyətə malikdir.
Açar sözlər: Əhməd Yəsəvi, “Divani-hikmət”, yaradılış, ölüm, təsəvvüf

ABSTRACT
One of the most prominent figures of Turkish Sufi literature, the singer of divine love, the leader of the "Yesevilik" sect Khoja Ahmad Yesevi left deep traces in the spirituality of the Turkic peoples and left a valuable work called "Divani-Hikmet", which gives a broad interpretation of this sect. Ahmad Yesevi aimed to convey the basics of Islam to the Turks, who lived a simple life and did not yet fully understand the religion, but in an artistic language, far from difficult words and expressions. He tried to convey this knowledge to the local people and nomads in a language they could understand. His wisdom has enabled countless people to become Muslims. As a murshid, A. Yesevi tried to teach the rules of Sharia, the basics of Sufism, the etiquette of the sect, to make Islam love the Turks. Ahmad Yesavi, who was deeply attached to Islamic law and the Sunnah of the Prophet, accepted the sect as a unity with the law.
In all his hadiths, Yesavi calls people to divine love. Divine love is the cause and meaning of existence. Only through this love can God be reached, and divine love is both soul and faith. Divine love is a grace of God to mankind. Those who have this grace will be saved from all evil inwardly. According to the teachings of Judaism, since all beings are the consolation of divine love, thanks to this love, the material world moves from non-existence to existence. This mutual love is the essence of the sect. Man's worship of God is the result of this love. It is the nafs that separates man from the path of Allah, so it is necessary to be free from the nafs and to give up the blessings of this world. In the mind of Khoja Ahmad Yesavi, who evaluated death as the separation of the soul from the body on the basis of the verses of the Koran, in order not to be afraid of death, one must understand it and be able to "die while alive." Because there is no escape from it, everyone will taste it.
In the mind of Khoja Ahmad Yesavi, who evaluated death as the separation of the soul from the body on the basis of the verses of the Koran, in order not to be afraid of death, one must understand it and be able to "die while alive." Because there is no escape from it, everyone will taste it.
In addition to its deep meaning and strong influence on the spiritual evolution of the Turks living in a large area, Divani-Hikmet is the second oldest example in the history of Turkish literature after Gutadgu-bilik and the first written example of Turkish Sufi literature.
Keywords: Ahmad Yesavi, "Divani-Hikmat", creation, death, sufism

Papers by Ayten Abbasova

Research paper thumbnail of MEHMET EMİN YURDAKUL'UN “AÇ BAĞRINI BİZ GELDİK” ESERİNDE  TÜRK GENÇLİĞİNE SESLENİŞ

BURSA TÜRK OCAĞI, 2023

Milli edebiyat akımının önde gelen isimlerinden, Türkçülük ve milliyetçilik duygularını yücelten ... more Milli edebiyat akımının önde gelen isimlerinden, Türkçülük ve milliyetçilik duygularını yücelten değerli eserler kaleme alan Mehmet Emin Yurdakul (1869-1944) "Türk" sözünün beğenilmediği bir dönemde "ben bir Türk'üm" sözüyle milliyetini ön plana çıkarmış ve bu ideale hizmet etmesi sonucunda değerli eserleri ortaya çıkmıştır. Osmanlıcılık, İslamcılık ve Batılılaşma eğilimlerinin yarattığı kaotik ortamdan etkilenmeyen Mehmet Emin Yurdakul, Türklük ve milliyetçilik idealini yaratıcılığının ana hattına çevirmiştir. Vatan ve millete olan sonsuz sevgisini kendisine seçtiği mahlasıyla da teyit eden şair, şahsi duygularından uzak kalarak bütün eserlerinde Türkçülük ideolojisini yaymağa çalışmıştır.

Research paper thumbnail of Özlemin Somut Hali: Cengiz Dağcı’nın “Anneme Mektuplar” Romanı

I TÜRKOLOJİ KONGRESİ BİLDİRİLER KİTABI, Karabük/Türkiye, 2022

20. yüzyıl Kırım-Tatar edebiyatının en değerli simalarından olan Cengiz Dağcı politik oyunların k... more 20. yüzyıl Kırım-Tatar edebiyatının en değerli simalarından olan Cengiz Dağcı politik oyunların kurbanına çevrilmiş, topraklarından çok uzaklara sürülen Kırım Türklerinin boğulan sesini yazdığı değerli eserleri ile bütün dünyaya duyurmuştur. Gördüklerini, yaşadıklarını yazar prizmasından geçiren Dağcı bütün eserlerinde “yaşanmış ve yaşanan bir hayat parçası” olduğunu ve her eline kalem aldığında hayalen uzak düştüğü topraklara
-Kırım’a, Gurzuf’a, Kızıltaş’a- döndüğünü hatıralarında dile getirir. Savaşın her yüzünü görmüş, esir kamplarından sağ çıkmış yazar, savaş bitse de çilesi bir türlü bitmeyen Kırım Türklerinin yaşadıklarını unutmamış ve unutturmamıştır. Bütün hayatı boyunca Anne ve Vatan hasreti çeken yazar Kırım’dan uzak düşmekle dünyada onun için en değerli varlık olan annesinden da ayrı düşmüş, ömrünün son gününe kadar annesini hiç görememiş, hatta ondan küçük bir haber bile alamamıştır. 15 mektuptan oluşan “Anneme mektuplar” romanında da yazar anne özlemini dile getirir.
Yazarın genellikle uzakta olan kişilerin iletişim aracı olan mektup yöntemini kullanması romanda anlatıcı ile annesi arasında uzaklığın olmasından kaynaklanmaktadır.
Romandaki mektuplar tek taraflıdır. Anlatıcı annesinin hayatta olmadığından emindir, ancak mektupları onun hayatta olduğunu hayal ederek yazmıştır.
Yazar çocukluk ve gençlik yıllarını hatırlarken o dönemde Kırım’da yaşanan olayları, günahsız insanların tutuklanmalarını, kolektifleştirmenin ağır sonuçlarını, başsız kalan ailelerin yaşadığı zorlukları, açlıkla, susuzlukla geçen soğuk kış gecelerini ve sürgünleri, Kırım Türklerinin topraklarından koparılışını kederle hatırlar. Ancak diğer romanlarından farklı olarak Cengiz Dağcı “Anneme mektuplar” romanında olayların geniş anlatımına yer vermemiş, bu olayların Kırım Türklerinin iç dünyasında açtığı yaraları
göstermeye çalışmıştır.

Research paper thumbnail of ŞAKİR SƏLİMİN “KRIMNAMƏ” ƏSƏRİNDƏ KRIM TÜRKLƏRİNİN  İSTİQLAL ARZULARININ BƏDİİ ƏKSİ

Ümummilli lider Heydər Əliyevin anadan olmasının 100 illiyinə həsr olunmuş VII. Gənc Tədqiqatçıların Beynəlxalq Elmi konfransının materialları , 2023

Research paper thumbnail of “Kazak yazılı edebiyatında kadın temalı ilk eser: Mirjakıp Duvlatuli’nin “Bahtsız Jamal” romanı”

INTERNATIONAL INTERDISCIPLINARY CONGRESS OF WOMEN IN SCIENCE-II. Sivas/Turkey, 2024

19. yüzyılda Kazak halkının yaşadığı sosyal-politik sıkıntılar, göçler, asimile sorunları yenileş... more 19. yüzyılda Kazak halkının yaşadığı sosyal-politik sıkıntılar, göçler, asimile sorunları yenileşme ve aydınlanma harekatını daha da hızlandırmışdı. 20. yüzyılın ilk yarısında kazak halkının sosyal durumu, bölgede dönen politik oyunlar, ihtilaller doğal olarak Kazak edebiyatına da ciddi etki etmiştir. Bu dönemde devrimlerle barışmama ve halkın yaşadığı sorunları dile getirmeği kendine gaye edinen bir çok Kazak aydınları dönemin problemlerini bu ve ya diğer şekilde dile getirmekte idiler. Özellikle de halkını gaflet uykusundan uyandırmak, ulusal benliğini kavraması, milli birliğe seslemesi dönemin önde gelen aydınlarından olan Mirjakıp Duvlatuli'nin eserlerinin en önemli gayesidir. Mirjakıp Duvlatuli (1885-1935) kazaklarda ayaklanma ve aydınlanma harekatının önde gelen üyelerinden biri olmakla beraber Kazak edebiyatını değerli eserleri ile zenginleşdiren yazar olarak ta bilinmektedir. Duvlatuli 1910. yılında basılmış “Bahtsız Jamal” eseri ele Kazak edebiyatında roman türünün ilk örneğini ortaya koymuştur. Hacim bakımından roman için küçük sayılsa da, yazar edebi türün özelliklerini ön planda tutmak yerine verdiği kamusal mesajı daha ön plana almıştır. Kadının toplumdakı yeri, kendi kaderini belirleme hakkının olmaması yazarı endişelendirmektedir. Eserin baş kahramanı Jamalın örneğinde Kazak toplumunda kadının yeri probleminin öne sürüldüğü romanda kadının hem ailede, hem toplumda söz sahibi olması, eğitim alarak kendini geliştirmesi, her şeyde olduğu gibi evlenirken de kendi kararını kendi vermesi isteğini dile getirmektedir. Halkın gelişimini sadece eğitimde ve bilimde gören yazar romanın başına eklediği şiir parçasında kazak halkına seslenerek uyanışa, bilgilenmeğe, gelişmeğe davet eder. Bu yolla hayatını köle gibi geçiren, başlık parası adı altında satılan Kazak kızlarının acı kaderini edebiyata taşıyarak çözüm aramaktadır. Bu bakımdan eserin edebi özellikleri değil, tematik yeniliğinin üstünlüğü onun kazak edebiyatının değerli eserleri sırasında yer almasını sağlar.
Anahtar kelimeler: Mirjakıp Duvlatuli, roman türü, Kazak kadını, eğitim, kadın teması

Research paper thumbnail of "YAVUZ BAHADUROĞLUNUN "KIRIM QAN AĞLAYIR" ROMANINDA TARİXİ GERÇƏKLİKLƏRİN MİLLİ İDEALLAR KONTEKSTİNDƏ TƏCƏSSÜMÜ"

"YAVUZ BAHADUROĞLUNUN "KIRIM QAN AĞLAYIR" ROMANINDA TARİXİ GERÇƏKLİKLƏRİN MİLLİ İDEALLAR KONTEKSTİNDƏ TƏCƏSSÜMÜ", 2024

XX əsr türk nəsrinin tanınmış nümayəndələrindən Yavuz Bahadıroğlu (1945-2021) həmb publisistik mə... more XX əsr türk nəsrinin tanınmış nümayəndələrindən Yavuz Bahadıroğlu (1945-2021) həmb publisistik məqalələrində, həm də roman və hekayələrində türk tarixinə özünəməxsus mövqedən yanaşmış, tarixi faktları bədii təxəyyül süzgəcindən keçirərək oxucuya təqdim etmişdir. Osmanlı imperiyasının ayrı-
ayrı dövrlərindən bəhs edən 20-dən çox roman qələmə alan yazıçının “Sunquroğlu” və “Buxara yanır” romanları oxucuların xüsusi marağına səbəb olmuşdur. Yazıçı “Krım qan ağlayır” (2016) romanında isə qədim türk yurdu Krımın ruslar tərəfindən işğalı və II Dünya müharibəsi dövründə Krım türklərinin yaşadıqları faciələri ictimai-siyasi proseslər fonunda səciyyələndirməyə çalışmışdır. Bu zaman yazıçı mücərrədliyə deyil, əsasən real tarixə əsaslanmış, bu faktları bədii şəkildə oxucuya çatdırmağa nail
olmuşdur. Romanda dövrün ictimai-siyasi mənzərəsi haqqında məlumat əldə etmək olur. Hadisələr II Dünya müharibəsi dövründə almanların cəbhədə üstünlük əldə etdiyi bir vaxtda cərəyan edir. Ancaq əsərdə
birbaşa müharibə səhnələri təsvir edilmir, XX əsrin 40-cı illərində Krımda baş verən hadisələrin və müharibənin insan talelərinə gətirdiyi faciələr öz əksini tapır. Yazıçının digər bir məqsədi dünya ictimaiyyəti tərəfindən alman hərbi qüvvələri ilə əlbir olmuş “vətən xainləri” kimi ittiham olunan Krım türklərinin əslində başına gələnləri oxucuya çatdırmaqdır.

Research paper thumbnail of NAZIM HİKMET’İN ENAYİ OYUNUNDA DRAMATİK ÇATIŞMA FONUNDA  KARAKTER ANALİZİ

ASEAD 11. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER SEMPOZYUMU 20-22 Mayıs/May 2023 LOZAN-İSVİÇRE /, 2023

20. yüzyıl Türk edebiyatının değerli üyesi, memleket sevgisi ve hasreti ile yazdığı özgürlük şiir... more 20. yüzyıl Türk edebiyatının değerli üyesi, memleket sevgisi ve hasreti ile yazdığı özgürlük şiirleri sayesinde tüm dünyada tanınan ve sevilen Nazım Hikmet'in zengin edebi mirasının büyük bir bölümünü dramaturjisi oluşturmaktadır. Nazım Hikmet'in edebî yaratıcılığının ana hattı şiir
olsa da fikir ve muhteva zenginliği, ustalık bakımından mükemmelliğiyle öne çıkan oyunları her zaman ilgi odağı olmuştur. Nazım Hikmet dönemin politik olaylarının, özellikle de Birinci Dünya Savaşı’nın Türkiyeye verdiği zararları, savaşın etkilerini kendi gözlemlerinden yola çıkarak
eserlerine, nitekim oyunlarına da aktarmışdır. N.Hikmet’in dramatik yapıtları lirizm, olaylara
psikolojik yaklaşım, ilginç detayları hayat gerçekleriyle bir arada verme gibi kendine özgün
niteliklere sahiptir. Yazar yaşadığı dönemin sosyal, ekonomik ve siyasal olaylarını ustalıkla
gözlemlemiş, eserlerine yansıtmış, oyunun sosyolojik ve psikolojik yapısını ustalıkla kurgulamıştır. Takdim etdiğimiz bildiride yazarın 1955 yılında yazdığı Enayi oyununu değerlendirmeğe
çalışacağız. Enayi oyununda İstanbul’da kendi halinde yaşayan, karakterce dürüst, fedakar bir avukat olan Ahmet Rıza’nın hikayesini anlatıyor. Nazım Hikmet, oyunlarında genellikle insan
doğasındakı hırs ve tutkuların insan ahlakına verdiği zararı, dramatik çatışmalar fonunda zıt karakterlerin düşdüyü durumlarda açığa çıkartır. Bahsi geçen oyunda da Ahmet Rıza karakterinin
düşdüğü durumda karakter analizini yapmağa çalışacağız.
Enayi oyunu mükemmel bir olay örgüsü, iyi tanımlanmış karakterlerden oluşan zengin bir
galerisi, keskin dramatik çatışmaları, inandırıcı ve etkili diyalogları ve monologları ile dikkat
çekmektedir. Diğer eserlerde olduğu gibi bu eserde de toplumun tüm sınıflarının temsilcileri
vardır: işçiler, sanatçılar, aydınlar, tüccarlar. Oyunda olaylar iyilik yapanların, doğru yaşayanların,
dürüstlüğü ilke edinenlerin “enayi” olarak kabul edildiği toplumda cereyan eder. Nazım Hikmet’in
diğer oyunlarında olduğu gibi Enayi'de de dikkat edilmesi gereken bir unsur dilin oldukça ustalıkla kullanılmış olmasıdır. Karakterleri inandırıcı ve şiirselle bir dille konuşturan yazar bütün diyaloglarda gerçekçiliği ön planda tutmakla dramatik çatışma fonunda karakterlerin iç dünyalarını açmağa ustalıkla nail olmuştur.
Anahtar Kelimeler: Nazım Hikmet, Oyun, Çatışma, Karakter

Research paper thumbnail of ŞAKİR SELİM’İN “KIRIMNAME” ESERİNDE VATAN KAVRAMI

ASES VI. INTERNATIONAL CONFERENCE ON SOCIAL SCIENCES CONFERENCE BOOK, 2023

Şakir Selim (1942-2008) tarih boyunca talihsizlikler yaşayan Kırım Türklerinin mahrumiyetlerini, ... more Şakir Selim (1942-2008) tarih boyunca talihsizlikler yaşayan Kırım Türklerinin mahrumiyetlerini, trajik kaderlerini, özgürlük mücadelelerini ve bağımsızlık hayallerini şiirlerinin ana teması haline getiren değerli sanatçılardan biridir. Halkının çektiği sıkıntıları kendi gözleriyle gören sanatçı, sürgünün Kırım Türklerinin kaderinde bıraktığı onarılmaz izleri
dile getirmiş, bu acıları ve sürgünleri, anavatanlarından koparılmalarını dile getirmeği manevi
görevi olarak görmüştür. Takdim etdiğimiz makalede şairin şiirlerinde değerli bir yere sahip
olan "Kırımname" adlı eser kapsamlı bir şekilde incelenmiştir. Soydaşlarını mücadeleye çağıran Kırım topraklarının gerçek sahipleri olduklarını, burada dünyaya gözlerini açıp burada da öleceklerini söyleyen şair, bu topraklar için savaşmanın bir şeref olduğuna inanıyor. O vahim gecede nereye götürüldüklerini bilmeden hayvan trenlerine yüklenen ve memleketlerinden
sürülen insanlar 50 yıl geçse bile o gecenin dehşetini unutamıyor. Şair, vatan için savaşmak eylemini en kutsal eylem olarak kabul ederek ve canını vermeyi her Kırım Türkü için bir gurur sayarak hemşerilerine sahip oldukları toprakları korumaları çağrısında bulunur. Eserde şair,
Kırım Türklerinin son 200 yıldaki zor günlerini anarak onları o günleri yaşamamak ve bir daha bayrak düşürmemek için mücadele etmeye çağırır. Kırım'ın her köşesi şair için cennettir. Ancak şair, milletinin burada kök salması ile vatan bütünlüğünün gerçekleşebileceğinden emindir. Bu toprakların sahipleri eğer vatanlarından uzakta ise asla tam anlamıyla mutlu olamazlar. Çünkü Şakir Selim'in şiirlerinde vatan hayattır,
vatansız kalan her Kırım Türkü için mücadele bu bakımdan önemlidir. Bütün amaçları bir yana bırakıp sadece Vatan için savaşmalı, bu mücadelede hiçbir zorluktan korkulmamalıdır. Bu mücadelede temel şart, milli kimliğini gerçekleştirerek toprağına ve diline sahip çıkmaktır.
Bunlar kaybedilirse millet tekrar varlığını geri kazanamaz. Şakir Selim'in şiirlerinde, şairin vatanının güzelliklerini betimlemesinin, onun vatana ve toprağa olan güçlü bağlılığının bir tezahürü olarak karşımıza çıktığını belirtmek gerekir. Makalede Azerbaycanda eserleri geniş şekilde araştırılmayan Şakir Selim'in "Kırımname" eseri belirtdiğimiz bu hususlar açısından incelenmişdir.
Anahtar kelimeler: Şakir Selim, Kırım türkleri, vatan, sürgün, istiklal

Research paper thumbnail of MEHMED EMİN YURDAQUL POEZİYASINDA TÜRK QADINININ   CƏMİYYƏTDƏ MÖVQEYİ MƏSƏLƏSİ

AKADEMİK ZƏRİFƏ ƏLİYEVANIN 100 İLLİYİNƏ HƏSR OLUNMUŞ “DƏYİŞƏN DÜNYADA QADIN: ŞƏRQ VƏ QƏRB BAXIŞI” MÖVZUSUNDA BEYNƏLXALQ ELMİ KONFRANSIN MATERİALLARI , 6-7 mart, 2023

Milli ədəbiyyat cərəyanının aparıcı simalarından biri, türkçülük və milliyyətçilik duyğularını t... more Milli ədəbiyyat cərəyanının aparıcı simalarından biri, türkçülük və milliyyətçilik duyğularını
tərənnüm edən dəyərli əsərlərin müəllifi Mehmed Əmin Yurdaqul (1869-1944) “türk şairi”, “milli
şair” kimi adlarla türk ədəbiyyatı tarixində silinməz izi olan sənətkarlardandır. Şair həm İstanbulda,
həm də Ərzurum, Trabzon və Sivasda dövlət məmuru kimi çalışdığı vaxtlarda müxtəlif həyat heka
yələrinin şahidi olmuş, cəmiyyətdə müşahidə etdiyi çatışmazlıqları bədii əsərlərinin mövzusuna çe
virmişdir. Yurdaqul qadın, uşaq və gənclərin problemlərinə də etinasız qalmamış, Anadolunun dörd
bir tərəfində yoxsul, kimsəsiz, hüquqsuz yaşayan türk qadınlarının obrazını yaratmışdır. Qız uşaqla
rının təhsildən uzaqlaşdırılması məsələsi də şairi olduqca narahat etmiş, bu mövzuya bir neçə şeir
yazmışdır.
Şair şeirlərində həm gecə-gündüz cəbhədəki igid oğulların ehtiyaclarını ödəmək üçün çalışan
fədakar qadınların obrazını yaratmış, həm də vətənə şəhid vermiş qəhrəman türk analarını ağlama
mağa, vətən yolunda övladlarını qurban verməkdən çəkinməməyə çağırmışdır. Şair övladlarını və
tənpərvərlik ruhunda böyüdən, onlarda vətənə, bayrağa sonsuz məhəbbət aşılayan anaların qələbədəki
rolunu yüksək qiymətləndirir. Yurdaqul türk qadınlarının yaşadıqları bütün çətinliklərə baxmayaraq
milli və dini dəyərlərindən uzaqlaşmadan yaşamaq əzmi qarşısında baş əydiyini dilə gətirir, cəmiy
yətdə və ailədəki firavanlığın əsas səbəbkarının qadın olduğunu hər məqamda vurğulayır.

Research paper thumbnail of QAZAX ŞAİRİ MiRYAQUB DULATOVUN YARADICILIĞINDA MİLLİ MÜCADİLƏYƏ SƏSLƏYİŞ

V. Beynəlxalq Elm və Təhsilde İnnovativ Texnologiyalar Sempozyumunun Materialları, 2022

The difficulties experienced by the Kazakh people in the late 19th and early 20th centuries, the ... more The difficulties experienced by the Kazakh people in the late 19th and early 20th centuries, the existing social problems, and the socio-political processes taking place in the region did not pass unnoticed in the literature. After the 1905 revolution, many intellectuals in Kazakhstan raised the issue of political independence, especially Miryagub Dulatov, Aleykhan Bokeikhan, Ahmad Baytursunov, and Magjan Jumabay. During this period, issues such as homeland, nation, freedom, women's rights, social injustice became the leading line of literature. The most important goal of Miryagub Dulatov's work was to awaken the people from their slumber, to understand their national identity, to call for national unity. Miryagub Dulatov (1885-1935) was one of the leading figures of the enlightenment movement in Kazakhstan, as well as a writer who enriched Kazakh literature with his valuable works. Miryagup Dovlatov, who took an active part in the socio-political events in the country from a young age, took part in several coups against Tsarist Russia. His poem "Youth" was published in 1907 in the St. Petersburg newspaper "Serke". The government confiscated the distribution of the "Wake up, Kazakh" poems book, which was published in Ufa in 1909, in which the author's poems on grasping the national consciousness and addressing the national awakening were collected. Due to his poems in this book, the poet Duvlatuli was interrogated and had to change his place of residence. This book became one of the most influential books of its time in terms of the power and impact of the intellectual load it carried. The poet invites the Kazakh people, whom he loves dearly, to wake up from their heedlessness, to shake themselves up and stand up. In the opinion of the poet, this slumber will cause him to lose whatever he has left. They call out to their nation's children to rise up and grasp the language, customs and traditions of the Kazakh Turks, to which they belong, and to claim their ancestral heritage lands, which are inherited from their grandfathers.
Keywords: Miryagub Dulatov, Kazakh People, Enlightenment Movement, National Awakening, National Unity

Research paper thumbnail of MEHMET EMİN YURDAKULUN UŞAQ ŞEİRLƏRİNİN MÖVZU VƏ MƏZMUN XÜSUSİYYƏTLƏRİ

GƏNC TƏDQİQATÇILARIN VI BEYNƏLXALQ KONFRANSININ MATERİALLARI, Apr 29, 2022

Millətin gələcəyi olan uşaqların tam yetkin bir şəxsiyyət kimi formalaşmasında, milli kimliyini d... more Millətin gələcəyi olan uşaqların tam yetkin bir şəxsiyyət kimi formalaşmasında, milli kimliyini dərk etməsində, bədii-estetik zövqünün formalaşmasında oxuduğu bədii əsərlərin rolu əvəzolunmazdır. “Türk şairi”, “Milli şair” kimi adlarla türk ədəbiyyat tarixində silinməz izi olan, türkçülük və millətçilik duyğularını tərənnüm edən dəyərli əsərlərin müəllifi, ictimai-siyasi xadim Mehmet Emin Yurdakul (1869-1944) yaradıcılığının müxtəlif dövrlərində yazdığı uşaq şeirlərində verdiyi öyüd-nəsihətlərlə millətinin övladlarını türk adət-ənənələrinə və milli köklərinə bağlı əsl türk övladı kimi yetişməyə çağırır. Şeirlərində gənc nəslə faydalı nəsihətlər verən şair valideynlərin övladları yolunda saysız-hesabsız fədakarlıqlar etdiyinə diqqət çəkir, övladlardan isə onlara qarşı vicdanlı, mərhəmətli və anlayışlı olmağı xahiş edir. Şairin bir qrup şeirlərində mövcud sosial problemlərin azyaşlıların gələcək həyatına vurduğu zərbələrdən də ciddi narahatçılıq keçirdiyini görürük. Uşaqların məcburi əməyə cəlb edilməsi, onların təhsildən uzaqlaşdırılması şairi çox narahat edir. Bütün uşaqların əsas vəzifəsinin təhsil almaq olduğunu israrla qeyd edən Yurdakul yalnız təhsillə, maariflənməklə cəhalətə qalib gəlinəcəyinə inanır, bir neçə şeirində uşaqların təhsil almaq hüququnun məhdudlaşdırılmasına ciddi etiraz edir. Təqdim olunan məqalədə Mehmet Emin Yurdakulun uşaq şeirləri mövzu və ideya baxımından təhlilə cəlb edilmişdir.
Açar sözlər: Mehmet Emin Yurdakul, uşaq şeirləri, təhsil, tərbiyə, milli kökə bağlılıq.

Research paper thumbnail of CENGİZ DAĞCI YARADICILIĞINDA TÜRKÜN YURD İTKİSİNİN  MİLLİ FACİƏ TİPİNDƏ TƏQDİMİ VƏ ÖZÜNÜDƏRK MƏSƏLƏSİ

ULUSLARARASI CENGİZ DAĞCI SEMPOZYUMU Bildiri Kitabı 16-17 Mayıs 2017 , Eskişehir

Müxtəlif siyasi oyunlar nəticəsində başı müsibətlər çəkmiş Krım türklərinin XX əsrdə yaşadıqlar... more Müxtəlif siyasi oyunlar nəticəsində başı müsibətlər çəkmiş Krım türklərinin XX əsrdə yaşadıqlarını bədii əsərlərinin əsas mövzusuna çevirmiş ən qüdrətli yazıçı sözsüz ki, Cengiz Dağcı olmuşdur. XX əsrin 20-30-cu illərində Krımda Sovet rejiminin yaratdığı gərgin ab-havanın Krım türklərinə gətirdiyi maddi və mənəvi sıxıntılar, II Dünya müharibəsində Krım türklərinin, o cümlədən Sovet imperiyasının boyunduruğu altında olan digər türk mənşəli xalqların yaşadıqları faciələr, soyqırım siyasətinə məruz qalmış Krım türklərinin apardıqları türkçülük, millətçilik və azadlıq mübarizəsi C.Dağcının qələminin məhsulu olan qiymətli əsərlərində heç kəsin ifadə edə bilmədiyi formada canlı və təsirli şəkildə dilə gətirilmişdir.
Krım türklərinin haqq səsini dünyaya çatdıran Cengiz Dağcının bədii külliyyatına nəzər saldıqda Krım türklərinin ağrılı taleyinin, müharibə və qətliamlar nəticəsində yaşanan müsibətlərin orada böyük uğurla əks olunduğunu aydın görmək mümkündür. Ancaq bütün bu əsərlərdə o, heç zaman yaşanan faciələrin günahını bir millətin boynuna qoymağa çalışmamış, günahkar kimi rus xalqını yox, totalitar rejimi və imperialist siyasəti qamçılamışdır. O, bütün əsərlərində vətən itkisinin nə dərəcədə böyük faciə olduğunu bunu şəxsən yaşamış biri kimi yüksək bədiiyyatla dilə gətirməyə müvəffəq olmuşdur. Təqdim etdiyimiz məqalədə, bütün əsərlərində heç bir kənar ideologiyanı təbliğ etmədən bir obraz – Vətən obrazı yaratmış, Krıma bütün varlığı ilə bağlılığını ön planda tutmuş görkəmli yazıçı Cengiz Dağcının əsərlərində Krım türklərinin yurd itkisinin milli faciə şəklində təqdimini, o cümlədən yaşanan faciələr fonunda milli özünüdərk prosesinin bəzi məqamlarını vurğulamağa çalışmışıq.

Research paper thumbnail of MEHMET EMİN YURDAKULUN ÇOCUK ŞİİRLERİNDE SOSYAL PROBLEMLERİN YANSIMASI VE TERBİYE MOTİVİ

8. ULUSLARARASI ÇOCUK VE GENÇLİK EDEBİYATI SEMPOZYUMU Bildiriler kitabı, 22-23 Ekim 2021, 2021

Her bir milletin geleceği olan çocukların yetkin bir kişilik olarak oluşmasında, milli kimliğini ... more Her bir milletin geleceği olan çocukların yetkin bir kişilik olarak oluşmasında, milli kimliğini anlamasında okuduğu eserlerin önemli rolü vardır. Milli edebiyat cereyanının önde simalarından biri, türkçülük ve milletçilik duygularını terennüm eden eserlerin yazarı, değerli fikir adamı Mehmet Emin Yurdakul (1869-1944) yazarlığının çeşitli dönemlerinde yazdığı çocuk şiirlerinde büyüklerin dilinden verdiği öğütlerle, nasihatlerle milletinin evlatlarını türk gelenek-göreneklerine, örf-adetlerine uygun, köklerine bağlı asil türk evladı gibi yetişmeğe çağırmaktadır. Şiirlerinde genc nesle gerekli nasihatler veren şair ebeveynlerin evlatları uğruna sayısız fedakarlıklar etdiğine dikkat çekiyor, evlatlardan ise onlara karşı vicdanlı, merhametli ve anlayışlı olmağı rica ediyor (“Baba bucağı”; “Anneciğim”; “Baba”). Eğitim konusuna hassaslıkla yaklaşan şair çocuklara sadece insanlara değil, bütün canlılara karşı humanist yaklaşımda olmalarını telkin ediyor. Bir çiçeği bile yetişdiği ana toprağın bağrından koparmamağa, bir kuşu bile kendi yuvasından ayırmamağa çağırır. Doğayı seven, merhametli, humanist evlatlar yetişdirmek sağlıklı toplum oluşturmak üçün ilkin şartdır (“Çocuklar”; “Bırak şu kuşcığazı” ve s.). Şairin bir grup şiirlerinde mevcut sosyal problemlerin küçük çocukların gelecek hayatına vurduğu zararlardan da ciddi endişe duyduğunu görüyoruz. Çocukların mecburen çalıştırılması, onların eğitimden uzaklaşdırılması şairi endişelendirmektedir. Bütün çocukların ilkin vazifesinin eğitim almak olduğunu ısrarla belirten Mehmet Emin Yurdakul yalnız eğitimle, bilgiyle cihalete galib gelineceğine inanıyor, bir kaç şiirinde çocukların eğitim almak hakkının sınırlandırılmasına ciddi itiraz etmektetir (“Kibritsatan kız”; “Sürücü”; “Ahiretlik”; “Mektepli” ve s.). Takdim etdiyimiz bildiride “Türk şairi”, “Milli şair” kimi adlarla türk edebiyat tarihinde silinmez izi olan Mehmet Emin Yurdakulun yazdığı çocuk şiirlerini konu ve fikir açısından araştırmaya alınacak.

Anahtar kelimeler: Mehmet Emin Yurdakul, çocuk şiirleri, eğitim, milli köke bağlılık, sosyal problemler

Research paper thumbnail of CENGİZ DAĞCININ “QORXUNC İLLƏR” ROMANINDA TARİXİ-SİYASİ PROSESLƏRİN MİLLİ-MƏNƏVİ İDEALLAR KONTEKSTİNDƏ TƏCƏSSÜMÜ

EGE ÜNİVERSİTESİ, TÜRK DÜNYASI İNCELEMELERİ DERGİSİ, 2014

Məqalədə müasir Türk ədəbiyyatının qüdrətli yazıçılarından biri olan Cengiz Dağcının yaradıcılığı... more Məqalədə müasir Türk ədəbiyyatının qüdrətli yazıçılarından biri olan Cengiz Dağcının yaradıcılığında əhəmiyyətli yeri olan “Qorxunc illər” romanı Azərbaycan ədəbiyyatşünaslığında ilk dəfə olaraq geniş təhlil edilmişdir. Romanda milliyətcə Krım türklərindən olan yazıçı tərəfindən XX əsrin 20-30-cu illərində və II Dünya müharibəsi zamanı Krım Türklərinin başına gətirilən faciələr dilə gətirilmiş, bu zaman yazıçı özünün də bilavasitə şahidi olduğu hadisələrə istinad etmişdir. Məqalədə vurğuladığımız zaman kəsimində baş verən tarixi-siyasi hadisələrin yazıçı tərəfindən milli ideallar prizmasından əks etdirilməsi məsələsi xüsusi olaraq diqqət mərkəzində saxlanılmışdır.
Anahtar kelimeler: Krım Türkləri, Cengiz Dağcı, milliyyətçilik, siyasi hadisələr

In the article was analysised the one of the notable representatives of the Turkish literature Cengiz Dagci’s novel “Korkunch yillar” (“Terrible years”) for the first time. In the novel was described the tragedies that happened to Crimean Turkishs during the 20-30 years of XX century and World War II. In the article was represented the embodiment of the ideals of national morality of the historical-political processes during the period which was shown.

Research paper thumbnail of MEHMET EMİN YURDAKULUN “EY TÜRK, OYAN” ƏSƏRİNDƏ MİLLİ BİRLİYƏ ÇAĞIRIŞ İDEYASI

4TH INTERNATIONAL NOWRUZ CONFERENCEN ON SCIENTIFIC RESEARCH, 2021

“Türk şairi”, “Milli şair” kimi adlarla türk ədəbiyyat tarixində silinməz izi olan Mehmet Emin Yu... more “Türk şairi”, “Milli şair” kimi adlarla türk ədəbiyyat tarixində silinməz izi olan Mehmet Emin Yurdakul (1869-1944) Milli ədəbiyyat cərəyanının aparıcı simalarından biri, türkçülük və milliyyətçilik duyğularını tərənnüm edən dəyərli əsərlərin müəllifi olmaqla yanaşı dəfələrlə Türkiyə Böyük Millət Məclisinə millət vəkili seçilmiş, geniş ictimai-siyasi fəaliyyətlə məşğul olmuşdur. Şairin “Türkcə şeirlər” adlı kitabı mövcud ədəbi prosesə tamam yeni bir istiqamət vermişdir. “Şairləri hayqırmayan bir millət sevənlərini itirmiş yetim bir uşağa bənzəyir” deyən Yurdakul ədəbiyyatın ümdə vəzifəsini millətə xidmətdə görürdü. Ədəbiyyatda qərbləşmə meyllərinə qarşı çıxaraq hər şeydən əvvəl “mən bir türkəm” ifadəsi ilə milli mənsubiyyətini ön plana çıxarmış, yazdığı dəyərli əsərləri bu ideala xidmətin nəticəsi kimi ərsəyə gəlmişdir.
Vətəninə və millətinə sonsuz sevgisini özünə seçdiyi təxəllüsü ilə təsdiqləyən şair bütün əsərlərində fərdi duyğulardan uzaq bir şəkildə türkçülük ideologiyasının təbliğinə çalışmışdır. “Ey Türk, oyan” şeiri bu qəbildən olan dəyərli əsərlərdəndir. Balkan müharibəsi dovründə (1914) qələmə alınmış əsər türklərin şanlı tarixinə nəzər salaraq türk gəncliyini oyanışa səsləmək məqsədilə yazılmışdır. Şair oxucunu 5 min il bundan əvvəl Altaylardan bütün dünyaya yayılmış dünya türklərinin keçdiyi tarixi yola nəzər salmağa çağırır. Bir vaxtlar mədəniyyət beşiyi olmuş məmləkətlərin tarixə şahidlik etmiş hər daşı, hər divarı indi kimsəsizdir, səfalət, cahillik bir yoluxucu xəstəlik kimi yayılmışdır. Şair “ey Türk” xitabı ilə bütün dünya türklərinə müraciət edərək ordularını, bayraqlarını, taxtlı-taclı saraylarını, azadlıq günəşinin şəfəq saçdığı türk ellərini, vətən üçün göz qırpmadan ölümə gedən şəhidlərini xəbər alır. Boş-boşuna fəryad etməyin heç bir faydası olmadığına inanan şair “Türk beşiyi dahilərin yatağıdır” misrası ilə hər doğulan türkün mübarizə əzminə sahib bir qəhrəman olduğuna işarə edir, bu gücü ortaya qoymağın vaxtı gəldiyini dilə gətirir. Müraciətində bütün dünya türklərinə qəlblərindəki atəşi sönməyə qoymamağa, başını dik tutmağa, göz yaşlarını silib meydana atılmağa, əcdadlarının şərəfini qorumağa, itirdiklərini geri almağa, hiddətlənib dəniz kimi dalğalanmağa çağırır.
M.E.Yurdaqulun nəzərində milliyyətçilik duyğusu sel gücünə malikdir, qarşısına çıxan maneələri heç nəyə baxmadan dəf edə bilər və edəcəyinə də ürəkdən inanır. O əmindir ki, azan səsinin eşidildiyi hüdudsuz türk ellərində Turan birliyi üçün dua edərək mübarizəyə başlayan türk övladları qeyd-şərtsiz istədiyinə nail olacaqdır.
Yerli və xarici təsirlər nəticəsində müxtəlif qütblərə parçalanmış türk gəncliyinin türkçülük şüurunun fərqinə varmasında, milli dəyərlərinə sahib çıxmasında Mehmet Emin Yurdakulun dəyərli əsərlərinin də güclü təsiri olmuşdur.
Açar sözlər: Mehmet Emin Yurdakul, türkçülük, milli birlik, Turan, çağırış

Research paper thumbnail of ÖMƏR SEYFƏDDİNİN HEKAYƏLƏRİNDƏ QADININ CƏMİYYƏTDƏ VƏ AİLƏDƏ MÖVQEYİ MƏSƏLƏSİ

“ZİYALI İŞIĞINDA” RAMAZAN QAFARLI – 70 Beynəlxalq İctimai və Mədəni Elmlər Konfransı 15-16 İyul 2021 / Azərbaycan – Bakı, 2021

The powerful Turkish writer Omar Seyfaddin tirelessly fought for the purity of the Turkish langua... more The powerful Turkish writer Omar Seyfaddin tirelessly fought for the purity of the Turkish language throughout his literary career, rendered invaluable services in the development of Turkish realist prose, story genre, and in general, in the expansion of the scope of Turkish literature. His artistic work can be considered as an important turning point in the history of Turkish literature. In contrast to the stories written before him in the stories of Omar Seyfeddin, the characters of the heroes are widely analyzed, their feelings and emotions are given a wide place, psychological analysis is carried out.
The issue of women's position in society and the family has always been on the minds of Omar Seyfeddin, who has rejected the reactionary views of women at every opportunity. He did not hesitate to criticize the backward thoughts, every idea that turned against culture and development with sarcastic expressions. Dissatisfied with the position of Turkish women in society, the author tries to show that it was not possible to modernize by leaning towards Europe, only that the people had moved away from their national roots. Omar Seyfaddin repeatedly emphasizes that in order to be a Turk, a person must speak Turkish, be a Muslim, grow up with Turkish upbringing and know his traditions. İn his stories about women, the author sharply criticizes those who do not like the nation, those who have not mastered Turkish culture, and those who stray from their national identities.
"Spring and butterflies", "Olive and bread", "Rainbow", "Antiseptic", "Colds", "Suddenly", "Turkish recipe", "For a clean towel", "Antiseptic", "Engaged", "On the edge of the abyss", "High-heeled shoes", "A man's letter" etc. in his stories, he created dozens of female characters, and touched on the fate of young people in Turkey who were married out of love, not out of love. The writer is deeply concerned about the plight of Turkish women, who have fallen victim to outdated traditions and moral norms. In many of Omar Seyfeddin's stories, the meaning of his life is to dress up, to dress up, and to criticize women who are completely alienated from their national and moral values by leaning to Europe. we also meet women. With these images, the writer expresses his desire to see women fighting instead of women who cannot leave the house, who cannot escape the shackles of superstition and ignorance, who have no rights in the family and society, but at all times it requires serious reforms in society.
The main feature of Omar Seyfaddin's stories is that in small stories, big ideas, social issues, deep meaningful thoughts, in short, say a lot. We see this feature clearly in his many stories dedicated to women. These stories, which are rich in ideas and content, have an interesting plot line, and are very valuable in terms of artistic mastery, have played a great role in the development of Turkish prose, and today have a special place among the valuable works of Turkish literature.
Keywords: Omar Seyfeddin, story, woman, freedom, family, society

Research paper thumbnail of ÖMƏR SEYFƏDDİNİN BƏDİİ NƏSRİNDƏ DÖVRÜN  İCTİMAİ-SİYASİ SƏCİYYƏSİ

KARABAGH INTERNATIONAL CONGRESS OF MODERN STUDIES IN SOCIAL AND HUMAN SCIENCES, 2021

From the end of the 19th century, the Ottoman Empire, which had begun to shake its foundations, b... more From the end of the 19th century, the Ottoman Empire, which had begun to shake its foundations, became the focus of interest of the major imperialist powers - Britain, France, Russia, the United States and Germany. At a time when the great powers were trying to colonize Turkey, a wave of revolutionary movements swept Turkey. As a result of incompetent domestic and foreign policy, Turkey suffered heavy losses in World War I and lost a number of strategically important territories. During this period, along with the hot political events in Turkey, he was active in literary and cultural life. At the end of the 19th century and the beginning of the 20th century, a new generation of talented young people was growing up, who managed to make a fundamental change in the literary and cultural life of Turkey in many spheres. These young people, worked hard to simplify the Turkish literary language, nationalize literature, and bring Turkish literature as close to the masses as possible. One of them is Omar Seyfeddin, who fought tirelessly for the purity of the Turkish language, and who made invaluable contributions to the development of Turkish realist prose, the genre of short stories, and the expansion of the scope of Turkish literature in general. His work, especially his stories, laid the foundation for a new and original realist fiction in Turkish literature. The storyteller, who knows the history of his nation very well, analyzed the socio-political situation in the country and the deep traces left by human events, and for this reason he managed to write valuable works that do not lose their significance today.
In the work of Seyfeddin, no problem has become obsolete, lost its relevance, does not meet the requirements of the time, does not reflect the interests of his homeland and people. Leaving aside a few of his works, all of Omar Seyfeddin's works are dedicated to the description of the past, present and future of his homeland and nation. "Ordinary people" came to Turkish literature with the stories of Omar Seyfeddin, who was distinguished by his simple and fluent style. In contrast to the stories written before him in the stories of Omar Seyfeddin, the characters of the heroes are widely analyzed, their feelings, thoughts, feelings are given a wide space, psychological analysis is carried out. The events that take place, the heroes of the stories are not shown separately, but are presented together with their social status and position in the society in which they live.
Keywords: Omar Seyfaddin, story, prose, socio-political processes, Turkish language

Research paper thumbnail of Kağızmanlı Hıfzı’nın Şiirlerinde İlahi Ve Beşeri Aşk

ÖLÜMÜNÜN 100. YILINDA KAĞIZMANLI HIFZI ULUSLARARASI SEMPOZYUMU BİLDİRİLER, 2018

Türkiyeye en çok ozan kazandırmış, kültürü, zengin gelenek, görenekleri ile yüzyıllara dayanan ta... more Türkiyeye en çok ozan kazandırmış, kültürü, zengin gelenek, görenekleri ile yüzyıllara dayanan tarihi kent Karsın aşıklar geleneği çok eskilere dayanmaktatır. Bu geleneğin önemli üyelerinden biri de Karsın Kağızman ilçesinde doğup büyümüş, kısacık ömründe değerli şiirler yazmış, daha dokuz yaşındayken hafız olmuş, fakat ömrünün baharında hain ermeni mermisine kurban gitmiş Kağızmanlı Hıfzıdır. Akıcı, yalın, gerçekçi söyleyiş tarzına sahib şiirlerinde yaşadığı gerçek olaylardan etkilenmelerin bulunduğu sıkca hissedilmektedir. Şairin bir gün bahçedeyken ışık içerisinde beliren bir kız gördüğü ve aşk badesi içdiği bilinmektedir. Sonradan bu kızın onun karısının küçük kardeşi olduğu bilinmiş, bu sebepden Hıfzı yaşadığı köyü terk etmek zorunda kalmış, önce Kadirilik, sonra Mevlevilik tarıkatına girmişdir. Şairin şiirlerinde yeri-göyü yaradan tek Allaha sonsuz sevgisi her zaman şiirlerinin en önemli konusu olmuştur. Güzellik aşığı olan Hıfzı gerçek sevgisini de yalnız Allahtan istemektedir. O, hayatın bütün zorluklarına yalnız Allaha derinden bağlılıkla galib gelmenin mümkünlüyüne inanmaktadır. Sonda mutlaka ilahi edaletin tecelli edeceğini bilen şair Allahın izni ile Nuhun tufandan kurtulduğunu, dağları örten geçilmez karların eridiğini, cefalar çeken Eyupun sonsuz sabrına göre mükafatlandırılarak huzura kavuşduğunu dile getirir. “Eyup gibi çeken varmış cefayı” deyen şair kendine de böyle sabır arzular, bu sabrı sonda Allahın mükafatlandıracağına inanır. “Kadar” şiirinde yara kavuşmak hasreti çeken şair yari ile muhabbet etmeyi, yarinin dizinde uyumayı da yüce Allahdan diler. Ancak fani dünyada her şeyin keçici olduğunu anlayan Hıfzı tarih yazan yiğitlerin de, insanlara yol gösteren peygamberlerin de toprak altında uyuduğuna dikkat çekerek Sultan Süleymana bile kalmayam dünyadan vefa ummanın anlamsızlığını iyi bilmekte, ilahi adaletin kıyamet günü berkarar olacağına inanmaktatır. Bu bakımdan şairin “İnam”, “Kadar”, “Bu dünya”, “Yakarış” şiirleri özellikle dikkat çekmektedir.
Hıfzı “Gönül”, “Yar yar”, “Düşer mi”, “Bulak başında sevgiliye” şiirlerinde ise kimliği bilinmeyen sevgiliye olan duygularını, nasıl hasret çekdiğini, kavuşmak isteğini dile getirmektedir.
Anahtar kelimeler: Şiir, Allah, Aşk, Sabır, Cefa

Research paper thumbnail of MAĞCAN CUMABAY´IN ŞİİRLERİNDE TÜRKLÜK VE TURAN SEVDASI

INTERNATIONAL CONGRESS OF KAZAKH HISTORY, CULTURE AND LANGUAGE, 2021

Kazakistanın milli simgelerinden biri olan değerli şair Mağcan Cumabay (1893-1937) 20.yüzyılın il... more Kazakistanın milli simgelerinden biri olan değerli şair Mağcan Cumabay (1893-1937) 20.yüzyılın ilk çeğreyinde milli bağımsızlık mücadelesi veren kazak aydınlarından önde gelenlerden biridir. Şiirlerinde Turan birliğinin yeniden varolacağına inamını her fırsatda dile getiren şair Türkistanı Vatan, söyu, kökü Türk olan milletleri de kardeş olarak görür. Cumabay bir zamanlar dünyaya hükümranlık eden türklerin bu gün eski gücünü kaybetmesini, milletinin evlatlarının dört bir yanda esarete düşmesini büyük kederle dile getirir. Bir zamanlar hür yaşayan, şimdi asarete düçar olan halkının tek yadigarı dilidir. Şair diline, onları yeniden bir araya getire bilecek güçlü bir etken gibi görerek seslenir. Şairin parçalanmış türk kardeşlerinin zalim düşman elinde gözyaşı akıtırken görmesi içini sızlatmaktadır. Tarihe bakarak bir zamanlar Altayın eteklerinde bir yürüyüb bir koşduğu kardeşlerinden şimdi ayrı düşmesi, uzaklaşması onu çok üzmektedir. Şair hürriyet sevdalısı türk kardeşlerinin yeniden kalblerindeki harlı ateşin alevlenmesini, ata mirasları olan tahta sahiplenmelerini canigönülden diler.
Değerli kazak şairi Mağcan Cumabayın bir çok şiirlerinde dile getirdiği “Türkistan” ifadesi ile sadece has olduğu Kazak Türklerinin değil, Sovyet yönetimi altında yaşamağa mecbur kalan tüm türk halklarını da bir çatı altında birleşdirir. “Türkistan” şiirinde Türkistan denildiğinde ecdadlarının sahib ve sakin oldukları kutsal vatan toprağı olarak anlaşılmaktadır. Türkistanı değerli kılan sadece verimli toprakları, geniş çölleri, sıra-sıra dağları, bol sulu ırmakları değildir. Şair hem de bu güzel toprakların yetişdirdiği er oğulları yüksek değerlendirmiş, aklı derin, gayreti bol, çelik yürekli türk erlerini coşgunlukla vasf etmiştir. Tarihin şanlı sayfalarını süsleyen türklerin kahramanlıklarını hatırlayan şair türk tarihindeki önemli şahsiyetleri gururla hatırlayan şair onları bütün dünyanın tanıdığını, düşmanlarını nasıl diz çöktürdüklerini mısralara dökmüştür. Türk hükümdarları tarih boyunca sadece savaşçı kimlikleri ile ün salmamış, ilim, sanat, şiir ve edebiyat için de büyük çabalar sarf etmişler. Şair bu değerli bilim adamlarını da “Türkistan” şiirinde saygıyla hatırlar, onları mukaddes Turanın ayrılmaz değerleri gibi takdim eder. Milli kimliği ile övünen şair her bir türk evladının da bu bilinci kavramasını ister. “Alaş” milli harekatının öncülerinden olan Mağcan Cumabay yalnız milli birlik bilincinde olacakları takdirde dünyaya meydan okuyacaklarına, eski güçlerinde kavuşacaklarına inanmaktadır.

Research paper thumbnail of TÜRKÇÜLÜK İDEOLOGİYASI MEHMET EMİN YURDAKUL YARADICILIĞININ ƏSAS LEYTMOTİVİ KİMİ

3rd INTERNATIONAL NOVEMBER 24 HEAD TEACHER EDUCATION AND INNOVATIVE SCIENCES SYMPOSIUM, 2021

Mehmet Emin Yurdakul (1869-1944), one of the leading figures of the national literary movement, t... more Mehmet Emin Yurdakul (1869-1944), one of the leading figures of the national literary movement, the author of valuable works glorifying the feelings of Turkism and nationalism, called "the blessed father of our nation" by Mustafa Kemal Ataturk, was a man devoted to his nation and homeland. The poet, who has left an indelible mark on the history of Turkish literature under the names of "Turkish poet" and "National poet", has always put the interests of his people above his own interests and gained great love as an exemplary person. His book "Turkish Poems", published in 1899, gave a completely new direction to the existing literary process, managed to express the love of Turkism in a simple language far from ornate expressions in a sincere form that can be understood by the general public. All the works of Yurdakul, who saw that the culture, history and language of the Turkic peoples were almost forgotten, that their freedom was in danger of being lost, and aimed to work tirelessly and selflessly in this direction, appeared as a result of service to this sacred cause.
At a time when the term "Turk" was disliked and even considered an insult, Yurdakul highlighted his nationality with the phrase "I am a Turk" and gained great fame not only in Turkey but also abroad with his poem "A voice from Anatolia or going to war" made the ideal of nationalism the main leitmotif of his work. The poet, who confirmed his endless love for his homeland and nation under the pseudonym "Yurdakul", tried to promote the ideology of Turkism in all his works, far from individual feelings.
Recognizing the need for the Turks, who have a glorious history, to regain national unity to protect themselves from the invasions and attacks of the Turks in the early XX century, Yurdakul sought to awaken the spirit of national struggle in the minds of the people. From this point of view, dozens of works written by Mehmet Emin Yurdakul achieved their goal, became a slogan both on the front and in the back, and played an invaluable role in uniting the people as a fist and understanding their national identity.
Keywords: Mehmet Emin Yurdakul, Turkism, national unity, freedom, nationalism, “Turkish poems”, leitmotif

Research paper thumbnail of XOCA ƏHMƏD YƏSƏVİNİN “DİVANİ-HİKMƏT” ƏSƏRİNDƏ YARADILIŞ VƏ ÖLÜM

V Hoca Ahmet Yasevi Uluslararası Bilimsel Kongre kitabı, 2021

ÖZET Türk təsəvvüf ədəbiyyatının ən görkəmli simalarından biri, ilahi eşqin tərənnümçüsü, “Yəsəv... more ÖZET
Türk təsəvvüf ədəbiyyatının ən görkəmli simalarından biri, ilahi eşqin tərənnümçüsü, “Yəsəvilik” təriqətinin başçısı Xoca Əhməd Yəsəvi türk xalqlarının mənəviyyatında dərin izlər qoymuş və bu təriqətin geniş şərhini verən “Divani-hikmət” adlı qiymətli bir əsər qoyub getmişdir. Əhməd Yəsəvi İslam dininin əsaslarını sadə həyat tərzi sürən, bu dini qəbul etsə də hələ tam dərk etməmiş türklərə çətin söz və ifadələrdən uzaq, bədii bir dillə çatdırmağı qarşısına məqsəd qoymuşdu. O, bu bilikləri yerli xalqa və köçərilərə onların başa düşəcəyi bir dildə çatdırmağa çalışırdı. Bir mürşid kimi Ə.Yəsəvi şəriətin hökmlərini, təsəvvüfün əsaslarını, təriqətin ədəb-ərkanını öyrətməyə, islamı türklərə sevdirməyə çalışırdı. İslam şəriətinə və Həzrəti Peyğəmbərin sünnətinə ürəkdən bağlı olan Əhməd Yəsəvi şəriət ilə təriqəti bir vəhdət kimi qəbul edirdi.
Yəsəvi bütün hədislərində insanları ilahi eşqə çağırır. İlahi eşq varlığın səbəbi və mənasıdır. Yalnız bu eşq yolu ilə Allaha çatmaq olar, ilahi eşq həm can, həm imandır. İlahi eşq Allahın insanlara bir lütfüdür. Bu lütfə sahib olanların daxili hər pislikdən xilas olar. Yəsəvilik təliminə görə bütün varlıqlar ilahi eşqin təсəllası olduğu üçün həmin eşqin sayəsində də maddi aləm yoxluqdan varlığa doğru hərəkət edir. Bu qarşılıqlı eşq təriqətin əsas məğzidir. İnsanın tanrısına doğru сan atması bu сazibənin − eşqin nətiсəsidir. İnsanı Allah yolundan ayıran nəfsdir, buna görə də nəfsdən azad olmaq, dünya nemətlərindən əl çəkmək lazımdır.
Ruhun bədəndən ayrılması kimi qəbul etdiyi ölümü “Qurani-kərim” ayələrinə əsaslanaraq dəyərləndirən Xoca Əhməd Yəsəvinin düşüncəsində insan ölümdən qorxmamaq üçün onu anlamaq, “sağ ikən ölməyi” bacarmaq lazımdır. Çünki ondan qaçış yoxdur, hər kəs onu dadacaqdır.
“Divani-hikmət” əsəri daşıdığı dərin məna yükü və geniş bir ərazidə yaşayan türklərin mənəvi cəhətdən təkamülünə göstərdiyi qüvvətli təsirlə yanaşı Türk ədəbiyyatı tarixində “Qutadqu-bilik”dən sonra ikinci ən qədim nümunə və türk təsəvvüf ədəbiyyatının ilk yazılı nümunəsi kimi də böyük əhəmiyyətə malikdir.
Açar sözlər: Əhməd Yəsəvi, “Divani-hikmət”, yaradılış, ölüm, təsəvvüf

ABSTRACT
One of the most prominent figures of Turkish Sufi literature, the singer of divine love, the leader of the "Yesevilik" sect Khoja Ahmad Yesevi left deep traces in the spirituality of the Turkic peoples and left a valuable work called "Divani-Hikmet", which gives a broad interpretation of this sect. Ahmad Yesevi aimed to convey the basics of Islam to the Turks, who lived a simple life and did not yet fully understand the religion, but in an artistic language, far from difficult words and expressions. He tried to convey this knowledge to the local people and nomads in a language they could understand. His wisdom has enabled countless people to become Muslims. As a murshid, A. Yesevi tried to teach the rules of Sharia, the basics of Sufism, the etiquette of the sect, to make Islam love the Turks. Ahmad Yesavi, who was deeply attached to Islamic law and the Sunnah of the Prophet, accepted the sect as a unity with the law.
In all his hadiths, Yesavi calls people to divine love. Divine love is the cause and meaning of existence. Only through this love can God be reached, and divine love is both soul and faith. Divine love is a grace of God to mankind. Those who have this grace will be saved from all evil inwardly. According to the teachings of Judaism, since all beings are the consolation of divine love, thanks to this love, the material world moves from non-existence to existence. This mutual love is the essence of the sect. Man's worship of God is the result of this love. It is the nafs that separates man from the path of Allah, so it is necessary to be free from the nafs and to give up the blessings of this world. In the mind of Khoja Ahmad Yesavi, who evaluated death as the separation of the soul from the body on the basis of the verses of the Koran, in order not to be afraid of death, one must understand it and be able to "die while alive." Because there is no escape from it, everyone will taste it.
In the mind of Khoja Ahmad Yesavi, who evaluated death as the separation of the soul from the body on the basis of the verses of the Koran, in order not to be afraid of death, one must understand it and be able to "die while alive." Because there is no escape from it, everyone will taste it.
In addition to its deep meaning and strong influence on the spiritual evolution of the Turks living in a large area, Divani-Hikmet is the second oldest example in the history of Turkish literature after Gutadgu-bilik and the first written example of Turkish Sufi literature.
Keywords: Ahmad Yesavi, "Divani-Hikmat", creation, death, sufism

Research paper thumbnail of MEHMET EMİN YURDAKUL'UN “AÇ BAĞRINI BİZ GELDİK” ESERİNDE  TÜRK GENÇLİĞİNE SESLENİŞ

BURSA TÜRK OCAĞI, 2023

Milli edebiyat akımının önde gelen isimlerinden, Türkçülük ve milliyetçilik duygularını yücelten ... more Milli edebiyat akımının önde gelen isimlerinden, Türkçülük ve milliyetçilik duygularını yücelten değerli eserler kaleme alan Mehmet Emin Yurdakul (1869-1944) "Türk" sözünün beğenilmediği bir dönemde "ben bir Türk'üm" sözüyle milliyetini ön plana çıkarmış ve bu ideale hizmet etmesi sonucunda değerli eserleri ortaya çıkmıştır. Osmanlıcılık, İslamcılık ve Batılılaşma eğilimlerinin yarattığı kaotik ortamdan etkilenmeyen Mehmet Emin Yurdakul, Türklük ve milliyetçilik idealini yaratıcılığının ana hattına çevirmiştir. Vatan ve millete olan sonsuz sevgisini kendisine seçtiği mahlasıyla da teyit eden şair, şahsi duygularından uzak kalarak bütün eserlerinde Türkçülük ideolojisini yaymağa çalışmıştır.

Research paper thumbnail of ÖMƏR SEYFƏDDİNİN BƏDİİ NƏSRİNDƏ DÖVRÜN İCTİMAİ-SİYASİ SƏCİYYƏSİ

"TÜRKOLOJİ TƏDQİQATLAR" jurnalı, Özbəkistan/Səmərqənd, 2023

XIX əsrin sonu XX əsrin əvvəllərində Türkiyənin ədəbi-mədəni həyatında bir çox sferalarda əsaslı... more XIX əsrin sonu XX əsrin əvvəllərində Türkiyənin ədəbi-mədəni həyatında bir çox sferalarda əsaslı dönüş yaratmağa nail olmuş istedadlı gənclərdən ibarət yeni bir nəsil yetişirdi. Bu gənclər türk ədəbi dilinin sadələşdirilməsi, ədəbiyyatın milliləşdirilməsi üçün ciddi şəkildə çalışırdılar. Onlardan biri də türk dilinin saflığı uğrunda yorulmadan mübarizə aparmış, türk realist nəsrinin, hekayə janrının inkişafında əvəzsiz xidmətləri olan Ömər Seyfəddindir (1884-1920). Hekayə ustası yaşadığı dövrdə ölkədəki ictimai-siyasi vəziyyəti, baş verən hadisələrin insan talelərində buraxdığı dərin izləri çox gözəl analiz etmiş və öz əhəmiyyətini bu gün də itirməyən qiymətli əsərlər yazmağa müvəffəq olmuşdur. Onun yaradıcılığında köhnəlmiş, aktuallığını itirmiş, zamanın tələbinə uyğun olmayan, vətəninin, xalqının maraqlarını əks etdirməyən heç bir problem özünə yer tapmamışdır. Sadə, rəvan üslubu ilə fərqlənən Ömər Seyfəddinin hekayələrində dövrün ictimai-sosial problemləri öz əksini tapmış və zəhmətkeş zümrənin nümayəndələri bədii qəhrəman səviyyəsinə qaldırılmışdır. Bu əsərlərdə özünə qədər yazılmış olan hekayələrdən fərqli olaraq qəhrəmanların xarakterləri geniş təhlil olunur, onların duyğularına, düşüncələrinə, geniş yer verilir, psixoloji təhlillər aparılır.

Research paper thumbnail of QAZAX ŞAİRİ MAĞCAN CUMABAYIN LİRİKASININ MÖVZU VƏ İDEYA İSTİQAMƏTLƏRİ

Türkologiya jurnalı, 2022

Məqalədə məşhur qazax şairi, XX əsrin əvvəllərində qazax xalqının milli şüurunun oyanmasında böyü... more Məqalədə məşhur qazax şairi, XX əsrin əvvəllərində qazax xalqının milli şüurunun oyanmasında böyük xidmətləri olmuş Mağcan Cumabayın poetik çalarlarla zəngin, ana vətən, doğma dil, türkçülüklə bağlı olan dəyərli əsərləri təhlilə cəlb edilmişdir. Azərbaycan ədəbiyyatşünaslığında geniş araşdırılmayan şairin zəngin yaradıcılığına nəzər salınmış, lirikasının mövzu və ideya istiqamətləri araşdırılmışdır. Həm vətən və millət sevgisinin ön planda olduğu şeirlərdə, həm də ictimai-siyasi mövzulu əsərlərində şair milli birliyə çağırış ideyasını həmişə ön planda saxlamış, Turan birliyinin yenidən var olacağına inamını dilə gətirmiş, Türkistanı vətən, bütün soyu, kökü türk olan millətləri isə qardaş adlandırmışdır. Təqdim olunan məqalədə də şairin millətçilik duyğularının ön planda olduğu şeirlərə daha çox yer verilmişdir. “Türkistan”, “Qazax dili”, “Uzaqdakı qardaşıma”, “Doğulduğum yer”, “Ural”, “Ural dağı”, “Yer üzünə” və başqa şeirləri təhlil olunmuş, təhlillər şairin Azərbaycan dili və Türkiyə türkcəsinə tərcümə olunmuş şeirlərindən nümunələrlə əsaslandırılmışdır.

Research paper thumbnail of NAZİM HİKMƏT TÜRK LİRİK ŞEİRİNİN USTADI KİMİ

Türk dünyası Dil ve edebiyat dergisi, 2012, N33, 2012

The article says about an outstanding poet N. Hikmet, the pecularities of his poetic works, meani... more The article says about an outstanding poet N. Hikmet, the pecularities of his poetic works, meaning, content, idea, methods. The article introduces the place taken by the N.Hikmet in Turkic poetry in XX century. Contemporaneously the themes of his poetical works were determined, mostly his poetry was considered from aesthetic point of view.

Research paper thumbnail of Cengiz Dağcının «Onlar da insandı» romanında türkün yurd itkisinin  milli faciə tipində təqdimi

"Filologiya məsələləri" jurnalı, N3, 2015

In the article was analysised the one of notable representatives of Turkish literature Cengiz Dag... more In the article was analysised the one of notable representatives of Turkish literature Cengiz Dagci’s novel “Onlar da insandi” (“They were human too”) for the first time in the history of Azerbaijan literature. In this novel writer had tried to demonstrate the severe tragedies which brought the policy of collectivization of Soviet government to the destiny of Crimean Turkishs in the 20-30 years of the XX century. By the author of article were emphasized especially the keeping in the limelight of the cognition of Turkishs’ love for the motherland and the native land loss as the national tragedy in the novel.
Keywords: Crimean Turkishs, love for the motherland, native land loss, affection for land, Turkish’s humanism

Research paper thumbnail of SÜRGÜN OLUNMUŞ KRIM TÜRKLƏRİNİN DOĞMA YURDA DÖNMƏK MÜBARİZƏSİNİN CENGİZ DAĞCI YARADICILIĞINDAKI ƏKSİ

TURAN-SAM Uluslararası Bilimsel Hakemli Dergisi; ISSN: 1308-8041, e-ISSN: 1309-4033; Cilt: 7/KIŞ, Sayı: 25, 2015

20. yüzyıl türk edebiyyatında kendine özgün bir yeri olan Cengiz Dağcı yazdığı değerli eserleri i... more 20. yüzyıl türk edebiyyatında kendine özgün bir yeri olan Cengiz Dağcı yazdığı değerli eserleri ile mensup olduğu Kırım Türklerinin 20. yüzyılda yaşadıklarını dile getirmeğe çalışmıştır. Bütün varlığı ile sevdiği, ata-babalarından kalan vatan toprağına sonsuz sevgi, manevi değerlere bağlılık, milli birlik ideolojisi, dil problemi, rusların Kırım Türklerine karşı yürütdükleri adaletsiz politikanın getirdiği ağır sonuçlar, 2. Dünya Savaşının Kırım Türklerinin kaderine yan etkileri Cengiz Dağcı romanlarının ve hikayelerinin ana konusunu teşkil etmektetir. Sovyetlerin dağılması ile değişen politik durum ana yurtlarından sürgün olunmuş Kırım Türklerinde vatana dönmek inamını bir az daha artırmış, bütün bu zorlukları başaranlar ve yurda dönenler az da olsa olmuşdur. Kırım’ı düşünmeden geçmeğen bir tek günü bile olmayan Cengiz Dağcı doğal olarak bu olaylara itinasız kalamazdı. Takdim etdiğimiz bu makalede sürgün olunmuş Kırım Türklerinin ana yurda dönüş mücadelesinin Cengiz Dağcı eserlerinde yansıması kendine yer alacaktır.
Anahtar Kelimeler: Cengiz Dağcı, Kırım, sürgün, dönüş, ana yurt, mücadele, inam

ABSTRACT: Cengiz Dagci who took the specific place in Turkish literature of the XX century tried to show the events which Crimean Turkishs lived in the XX century and he achieved his object successfully. The endless love for his native land, the affection to national morality values, the idea of National unity, the heavy conclusions of Russian’s policy against Crimean Turkishs, the negative influences of World War II to Crimean Turkishs’ destiny formed the directions of the main theme and idea of Cengiz Dagci’s novels. The political situation which changed by the disintegration of the Soviet Empire increased a little the faith of return native land in the exiled Crimean Turkishs from their motherland and some of them could return by difficulty. In the article which presented by us will take place the problem of the reflection of the struggle of the exiled Crimean Turkishs for return their native land in Cengiz Dagci’s creativity.
Key Words: Cengiz Dagci, Crimea, exile, turning, native land, struggle, belief

Research paper thumbnail of Cengiz Dağcının şeirlərində milli duyğular və vətənpərvərlik ideyalarının tərənnümü

Filologiya məsələləri, 2021

The work of Cengiz Dagci, who tried to convey to the world the life of himself and his nation wit... more The work of Cengiz Dagci, who tried to convey to the world the life of himself and his nation with his numerous novels, is one of the most valuable examples of the twentieth century Crimean Tatar literature. Although the writer, who longed for his homeland and spent most of his life abroad, never forgot the tragedies of Crimea and Crimean Turks. Throughout his life, the writer did not stray from the main line of his work, in all his novels he expressed the desire of his people and homeland.
Along with valuable examples of prose, there are several poems by Cengiz Dagci written in Crimean Turkish. The article analyzes the few poems of Cengiz Dagci, a powerful representative of Crimean Tatar literature, along with his valuable novels. These valuable examples of poetry, which describe the past, present, historical past, nature and way of life of the people of Crimea, draw attention to the artistic reflection of national feelings and patriotic ideas.

Research paper thumbnail of CENGİZ DAĞCI. Bakı: Elm və təhsil, 2017. Ön sözün müəllifləri: Prof İbrahim ŞAHİN, İsa KOCAKAPLAN

Kitabda XX əsr Krım-tatar ədəbiyyatının ən görkəmli nümayəndəsi olan Cengiz Dağcının həyat və yar... more Kitabda XX əsr Krım-tatar ədəbiyyatının ən görkəmli nümayəndəsi olan Cengiz Dağcının həyat və yaradıcılığı Azərbaycan ədəbiyyatşünaslığında sistemli şəkildə ilk dəfə araşdırılmış, sənətkarın həyatı, dövrü, mühiti, ədəbi fəaliyyət mərhələləri tədqiq olunmuş, yaradıcılığı ədəbi şəxsiyyət və mühit kontekstində, mühitin yazıçının dünyagörüşü və yaradıcılığına təsiri fonunda öyrənilmişdir. Kitabdan türk xalqları ədəbiyyatı problemləri ilə məşğul olan mütəxəssislər, ali məktəb tələbələri və geniş oxucu kütləsi faydalana bilər.