Fatma Sönmez | Balikesir University (original) (raw)

Papers by Fatma Sönmez

Research paper thumbnail of Edip Cansever'in Şiirlerinde Çiçek İmgeleri

RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, 2024

Modern Türk şiirinin imge kullanımı açısından özgün şairlerinden birisi olan Edip Cansever, şiirl... more Modern Türk şiirinin imge kullanımı açısından özgün şairlerinden birisi olan Edip Cansever, şiirlerinde çiçek imgelerini de çokça ve farklı şekillerde kullanmıştır. Şiirlerinde en fazla kullandığı R u m e l i D E D i l v e E d e b i y a t A r a ş t ı r m a l a r ı D e r g i s i 2 0 2 4. 40 (H a z i r a n) / 1 7 5 Edip Cansever'in Şiirlerinde Çiçek İmgeleri / Sönmez, F.

Research paper thumbnail of Gürsel Korat’ın Uyku Ülkesi Romanında Distopya

Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi

Cumhuriyet dönemi yazarlarından olan Gürsel Korat’ın şu ana kadar yayımlanmış sekiz romanı (Leven... more Cumhuriyet dönemi yazarlarından olan Gürsel Korat’ın şu ana kadar yayımlanmış sekiz romanı (Levent Cantek ile birlikte yazdığı iki romanı daha vardır), iki hikâye kitabı, altı çocuk kitabı, dört inceleme kitabı, iki deneme kitabı, iki tiyatro oyunu ve bir senaryosu vardır. Yazarın son romanı olan Uyku Ülkesi, distopik kurgusu ile diğer romanlarından ayrılır. Uyku Ülkesi, Doktor Sevda Kül’ün geçirdiği beyin kanaması sonucu ameliyat olması ve sonrasında konuşma yetisini yitirmesi nedeniyle “rüya defteri” adını verdiği ve kızı Nihal’e hitaben yazdığı on dört rüyadan oluşan bir romandır. Romanda distopya öncelikli olarak ekolojik dengenin bozulması nedeniyle çevre problemleri ekseninde verilir; buna şiddetin iktidar tarafından bir baskı aracı olarak kullanılmasının eleştirisi de eklenir. Romanda iktidarın kendisini meşru kılmak için başvurduğu birinci yol şiddettir, ikinci yol denetim/jurnal mekanizmasıdır. İnsanların rüyaları monitörlerden izlenilerek iktidarın hoşuna gitmeyen veyahut ...

Research paper thumbnail of GÜRSEL KORAT'IN UYKU ÜLKESİ ROMANINDA DİSTOPYA

AVRASYA ULUSLARARASI ARAŞTIRMALAR DERGİSİ, 2023

Cumhuriyet dönemi yazarlarından olan Gürsel Korat’ın şu ana kadar yayımlanmış sekiz romanı (Leven... more Cumhuriyet dönemi yazarlarından olan Gürsel Korat’ın şu ana kadar yayımlanmış sekiz romanı (Levent Cantek ile birlikte yazdığı iki romanı daha vardır), iki hikâye kitabı, altı çocuk kitabı, dört inceleme kitabı, iki deneme kitabı, iki tiyatro oyunu ve bir senaryosu bulunmaktadır. Yazarın son romanı olan Uyku Ülkesi, distopik kurgusu ile diğer romanlarından ayrılır. Uyku Ülkesi, Doktor Sevda Kül’ün geçirdiği beyin kanaması sonucu ameliyat olması ve sonrasında konuşma yetisini yitirmesi nedeniyle “rüya defteri” adını verdiği ve kızı Nihal’e hitaben yazdığı on dört rüyadan oluşan bir romandır. Romanda distopya öncelikli olarak ekolojik dengenin bozulması nedeniyle çevre problemleri ekseninde verilir; buna şiddetin iktidar tarafından bir baskı aracı olarak kullanılmasının eleştirisi de eklenir. Romanda iktidarın kendisini meşru kılmak için başvurduğu birinci yol şiddettir, ikinci yol denetim/jurnal mekanizmasıdır. İnsanların rüyaları monitörlerden izlenilerek iktidarın hoşuna gitmeyen veyahut da istemediği düşünceler ve davranışlar engellenmeye çalışılır. İktidarın kendisini meşru kılmak için başvurduğu üçüncü yol ise insanları tek tipleştirmesi ve insanların adalet duygusunu zedelemesidir. Tüm bu distopyalar (şiddet, denetim/jurnal, tek tipleştirme ve adalet) aslında insanların temek hak ve hukuku olan özgürlüklerinin kısıtlanmasına bir göndermedir. Romanda, yüzeyde iki yerde baskı distopyası görülse de aslında romanın bütününde tüm bu yapılanlarla insanların özgürlüklerinin kısıtladığı vurgusu yapılır. Romanda üzerinde durulan diğer distopyalar kapitalizm ve basınyayın distopyalarıdır. Kapitalizm distopyası ile insanlar zor çalışma koşulları altında bırakılarak bir bakıma yaşam özgürlükleri ellerinden alınır; basın- yayın distopyası ile de insanların haber alma, doğru bilgiye ulaşma veyahut da istediğini dinleyebilme/okuyabilme özgürlükleri ellerinden alınır. Bu açılardan bakıldığında romanda ele alınan tüm problemlerin birbiri ile ilişkili oldukları görülür.

Research paper thumbnail of Lati̇fe Teki̇n'in Ormanda Ölüm Yokmuş Romanının Arketi̇pler Açısından İncelenmesi̇

Motif Akademi Halk Bilimi Dergisi, 2023

C. G. Jung’un ortaya attığı ve kolektif bilinçdışına ait olduğunu belirttiği arketipler, tüm insa... more C. G. Jung’un ortaya attığı ve kolektif bilinçdışına ait olduğunu belirttiği arketipler, tüm insanlığın zihninde, rüyasında, edebi eserlerinde, kültürlerinde vb. devam edegelen ortak sembollerdir. Jung, kolektif bilinçdışında belirgin olan bazı arketiplerden bahseder. Bunlar gölge, anima, animus, ben, yaşlı bilge adam, anne, çocuk ve hayvan arketipleridir. J. Campbell buna kahraman arketipini (monomit) de ekler. Campbell’in monomit adını verdiği kahraman arketipi aşama arketipi olarak da adlandırılır. Monomit; yola çıkış, erginlenme ve dönüş adı verilen üç aşamalı bir serüven yaşadıktan sonra başladığı yere geri döner. Elbette bu yolculuğun sonunda, döndüğünde, aynı kişi olarak kalması beklenemez. Bu çalışmada Latife Tekin’in Ormanda Ölüm Yokmuş romanı Jung’un ve Campbell’in önemle üzerinde durdukları bu arketipler açısından değerlendirilmiştir. Buna göre başkahraman olan Emin, modern bir monomittir; aşk acısından ve dolayısıyla ölümden kaçmak için yola çıkar. Ormanda kendisinin gen...

Research paper thumbnail of Yahya Kemal Beyatlı'nın "Gece" ve Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "Gül" Adlı Şiirleri Üzerine Karşılaştırmalı Bir İnceleme

Journal of Turkish Research Institute, 2021

In this study, comparative text analysis has been tried. “Night” poems of Beyatlı and “Rose” po... more In this study, comparative text analysis has
been tried. “Night” poems of Beyatlı and “Rose”
poems of Tanpınar were chosen as application
texts. Our aim is to discuss the existence and
quality of relations such as similarity, difference
and partnership through the two texts which are the
subject of application in terms of content, structure
and style. The reason we choose these poems is
because the desire of “reaching infinity, eternity” is
felt in both of the poems. In the introduction of the
study, short information is given about the authors’
life stories and poetry aesthetics. In the method of
the study, comparative literature science is shortly
mentioned. In the findings section of the study, the
poems of “Night” and “Rose” are analyzed on their
own context. In the commentary / discussion
section of the study, comparison of poems has been
made. This comparison of the poems is examined
under the subtitles “similarities”, “differences” and
“partnerships”. A judgement has made in the
conclusion part of the study: It was seen that
Beyatlı’s and Tanpınar’s common desire for
eternity in their poems were dealed with diffrent
aspects of the poem about composition and sound
style

Research paper thumbnail of ZİHNİYETİN EDEBİYATA YANSIMASI: AHMET MİTHAT’IN JÖN TÜRK ROMANINDA GELENEKSEL ALGI-Fatma SÖNMEZ

THE MENTALITY’S REFLECTION TO LITERATURE: THE TRADITIONAL PERCEPTION IN THE AHMET MİTHAT’S NOVEL JÖN TÜRK, 2019

In this study, the traditional perception in Ahmet Mithat’s Jön Türk novel will be deliberated. T... more In this study, the traditional perception in Ahmet Mithat’s Jön Türk novel will be deliberated. The reason behind the selection of Jön Türk is the traditional perception, in a way the perception of writer-narrator, is clearly seen in this novel. It is not only a concept that reflects only the inner world of writers, but also a system that shows the general tendencies of the society and the period in which they live. Many factors are effective in the formation of perception; such as past experience, culture, ideological approach, religion, environment etc. Therefore, it is individual. In Jön Türk novel, author-narrator tries to provide a combination of traditional and modern perception through Nurullah character; however, it is seen that the traditional one continues and it is preferred over the modern. Nurullah has a perception that, in many respects, conforms to Ottoman-Turkish identity. The plan by Ceylan, who loves Nurullah in a diseased manner, to conceive from him and dragging herself to suicide as a result of this are the consequences of the fact that she remains outside of the tradition and lives on the edge of Western culture.

Research paper thumbnail of KURMACANIN BİR KAYNAĞI OLARAK “EDEBİ ATIFLAR” VE BİR ÖRNEK: TRISTRAM SHANDY BEYEFENDİ’NİN HAYATI VE GÖRÜŞLERİ (LITERARY CITATIONS AS A SOURCE OF FICTION AND ONE EXAMPLE: THE LIFE AND OPINIONS OF TRISTRAM SHANDY, GENTLEMAN)

Novel is a fiction, that is to say not an exact replication of reality but fictitious and virtual... more Novel is a fiction, that is to say not an exact replication of reality but fictitious and virtual. Novelist structures the reality aesthetically after forming it according to their own imagination and this “new reality” created is presented to reader’s taste. Emphasis on the fictitious nature of novel has come into prominence with post-modern literature. “Play” extent of this fiction becomes evident together with this emphasis. Another way of effectively setting the play is the intertextuality. The intertextuality, in general terms, is expressed as the association of the work of an author with another text or his own work. This association can be the aspects such as: person, theme, story line and fiction etc., taking an element from another text or using different literary genres (poem, letter, newspaper article) together. It can be seen that the intertextuality is put into practice by techniques such as parody, pastiche, collage, lampoonery, quotation, reference and allusion. Reference as one of the methods to employ intertextuality is directly referring to the name of a person or to a text. Main purpose of this article is the literary references that nurture/form the fiction. Literary reference here stands for the name of literary texts or the authors/poets of these texts that are included in the work of an author. For example, there could be more than one reason to use references in a text such as strengthening the context, breaking monotony, providing information, strengthening fiction, criticising and summarising. Reference/interaction system, which is considered as intertextuality today, was also quite common before the modern novel. In Laurence Sterne’s novel The Life and Opinions of Tristram Shandy, Gentleman references from François Rabelais’s Gargantua and Pantagruel and Miguel de Cervantes Saavedra’s Don Quixote de la Mancha become prominent. In this paper, the references in Laurence Sterne’s aforementioned novel are studied in order to determine their role in the fiction.

Research paper thumbnail of AH'LAR AĞACI (DİDEM MADAK) ŞİİRİNDE RENKLERDEN FAYDALANMA (TO BENEFİT FROM COLORS IN THE POEM OF AH’LAR AĞACI (BY DİDEM MADAK) )

Uluslararası Türk Dünyası Kültür Araştırmaları Dergisi, 2016

Özet 2011 yılında kolon kanserinden vefat eden Didem Madak’ın basılı üç şiir kitabı bulunmaktadı... more Özet
2011 yılında kolon kanserinden vefat eden Didem Madak’ın basılı üç şiir kitabı bulunmaktadır. Bunlardan ikincisi olan Ah’lar Ağacı adlı şiir kitabı 2002 yılında yayımlanmıştır. Bu şiir kitabı, anneye odaklıdır denilebilir; anneye ve çocukluğa duyulan özlem kitabın tamamına yayılır. Ayrıca yaşanılan acılardan Tanrı’ya sığınma, ölüm düşüncesi, yalnızlık ve mutsuzluk duyguları da öne çıkmaktadır. Özellikle Ah’lar Ağacı şiiri bu duyguların doruk noktasıdır. Kitabının genelinde Madak, beyaz, mavi, mor, kırmızı, siyah/kara, sarı renklerinden faydalanır. Madak, anılan şiirinde de renklerden faydalanmış; hüznü ve sevinci renkler vasıtasıyla aktarmıştır. Bu çalışmada şairin kullandığı renkler üzerinde durulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Didem Madak, Ah’lar Ağacı, Şiir, Renkler, İmaj.
Abstract
Didem Madak, who passed away from colon cancer in 2011, has published three poetry books. Her secondary book Ah’lar Ağacı was published in 2002. This book of poems is focused on mothers; of longing for a mother and child spread throughout the book. And also defects in God from living pains, thoughts of death, loneliness and feelings of unhappiness is also notable. It can be said that especially in Ah’lar Ağacı poem is a culmination of emotions. Throughout the book Madak uses colors of white, blue, purple, red, black/black and yellow. Madak have benefited from the aforementioned colors in the poem; sorrow and joy are conveyed through the colors. The poet's use of this study will focus on the colors.
Key Words: Didem Madak, Ah’lar Ağacı,

Research paper thumbnail of AYFER TUNÇ'UN AZİZ BEY HADİSESİ ÖYKÜSÜNDE KURGU VE ANLATIM (FICTION AND NARRATION IN THE AYFER TUNÇ’S STORY OF AZİZ BEY HADİSESİ)

Sosyal Bilimler Dergisi, 2018

Özet Kurgu denilen şey anlatının çatısını oluşturur. Kurguyu metni okurken göremeyiz ancak kurgu ... more Özet Kurgu denilen şey anlatının çatısını oluşturur. Kurguyu metni okurken göremeyiz ancak kurgu metni ayakta tutan şeydir. Bu açıdan kurgu bir anlatı için olmazsa olmaz bir unsurdur. Kurgu kelimesinin karşılığı olarak yapı veya olay örgüsü terimleri de kullanılmaktadır. Bir anlatının kurgusu yazar tarafından oluşturulur ancak metnin içerisinde bu kurguyu anlatacak bir vasıtaya ihtiyaç vardır ve bu da anlatıcıdır. Kurguyu oluşturan unsurlardan birisi bu nedenle anlatıcı ve bakış açısıdır. Kurgu, metnin olay örgüsü ise bu olay/olayları yaşayan kişi/kişiler, kişi/kişilerin var olduğu mekân/mekânlar ve olay/olayların geçtiği zamana/zamanlara da ihtiyaç vardır. Tüm bunlara göre kurgunun içerisinde yer alan unsurları olay, anlatıcı ve bakış açısı, kişi, zaman ve mekân olarak sıralayabiliriz. Bütün bu unsurların düzenlenişi yani birbiriyle bağlantısının kurulması ise kurgudur. Bunlar bir anlatının malzemeleridirler ancak anlatıyı anlatı yapan onun anlatımı yani üslubudur. Anlatı içerisindeki olaya canlılık kazandıran dildir. Bu nedenle dilin nasıl kullanıldığını tespit etmek bir anlatı için olmazsa olmaz bir gerekliliktir. Sanat hayatına 1983'te başlayan Ayfer Tunç, öykü ve romanlarında kendine has bir üslup yaratan sanatçılardandır. Olay ağırlıklı bir anlatımdan çok içsel sızıları, hüznü, yalnızlığı anlatan yazarın incelikli ve abartısız bir üslubu vardır. Aziz Bey Hadisesi adlı öyküsü onun bu anlatım tarzını ortaya koyan önemli eserlerinden birisidir. Tunç, anılan öyküsünde Aziz Bey'in yanılgısını ve aşk acısını anlatır. Olay örgüsünde, zaman ve mekân kullanımında, anlatıcı ve bakış açısında bir yenilik veya farklılık olmayan bu öykünün üslubu ile öne çıktığını; Ayfer Tunç'un bu kadar sakin ve sade bir ifade şekliyle bu kadar yoğun bir anlatımı başarabilmesinin ona has bir yazma şekli olduğunu ifade edebiliriz. Abstract Fiction forms the framework of the narrative. We cannot see the fiction while reading but the fiction is what sustains the text. In that respect, fiction is an essential element of a narrative. Structure and plot are also used for interchangeable terms for fiction. The fiction of narrative is created by the author; however, there is a need for a tool to describe this fiction in the text and that is the narrator. Thus, narrator and point of view are the the elements that create the fiction. If the fiction is the plotline of the text, it is necessary to have character(s) which experience the plot, place(s) where these character(s) exist, and a time period during which these event(s) occur. In this regard, the elements of fiction can be listed as; event, narrator, perspective, character, period and place.. The arrangement of all these elements, in other words the connecting a all of these, is the fiction. These are fundamentals of a narrative; however, it is the narration or the style what creates narrative Language is what invigorate the narrative. Therefore, the determination of how the language is used is essential for the narrative. Ayfer Tunç, who started their artistic life in 1983, is an artist that creates a unique style in his stories and novels. The writer has a honorific and modest of which used for telling about inner pains, sadness, loneliness rather than an event-oriented narrative. Aziz Bey Hadisesi is one of the most important works of their use of such narrative style. Tunç, tells the mistake and the heartbreak of Aziz Bey in their aforementioned text. This story, which does not have a different plotline, use of time and place, narrator and point of view, becomes prominent due to Tunç's ability to achieve an intense expression with such a calm and simple use of language is unique to the author.

Research paper thumbnail of HALDUN TANER’İN “SANCHO’NUN SABAH YÜRÜYÜŞÜ”, “ŞİŞHANE’YE YAĞMUR YAĞIYORDU VE AYIŞIĞINDA ÇALIŞKUR HİKAYELERİNDE İRONİ (THE STYLISTIC USE OF IRONY IN THE “SANCHO’NUN SABAH YÜRÜYÜŞÜ”, “ŞİŞHANEYE YAĞMUR YAĞIYORDU”, “AYIŞIĞINDA “ÇALIŞKUR” BY HALDUN TANER)

Turkish Studies, 2016

ÖZET Cumhuriyet döneminin önemli hikâye yazarlarından biri olan Haldun Taner, hikâyelerinde konu... more ÖZET
Cumhuriyet döneminin önemli hikâye yazarlarından biri olan Haldun Taner, hikâyelerinde konu edindiği toplumsal ve bireysel aksaklıkları ironik bir üslupla okurlarına aktarmaktadır. Bilindiği gibi ironi; alay edilen konu, kişi, nesne hakkında ince bir düşünceyi de barındıran işlevsel ve eleştirel bir türdür. Taner’in hikâyelerinde ironinin öne çıkma nedeni, yazarın hayatta var olan aksaklıları görmezden gelemeyişinden kaynaklanmaktadır. Bu açıdan hikâyelerinde ironik bir üslup kullanması tutarlı ve bilinçli bir seçimdir. Bu yaklaşımı sayesinde olayların alışılmışın dışında görülmesine olanak sağlar. Ayrıca eleştirisini bu yolla vermesi yazarın kuru bir ahlakçılık yapmasına da engel olmaktadır. Taner, hikâyelerinde eleştirilerini naif bir dille aktarmaktadır. Edebiyatı toplumsal yarar ölçüsüne göre değerlendiren Taner’in hikâyelerinde, Türk toplumuna has kültür kodları da önemli bir yer tutmaktadır. Taner’in bu çalışmada incelenen üç hikâyesi mizahi ve ironik tonları ile dikkate değer eserlerdir. Bu açıdan yazının giriş bölümünde öncelikli olarak birbirlerine karıştırılma olasılığı yüksek olan ironi, mizah, parodi ve satir üzerinde durulacaktır. Böylece her üç metnin üslubunda var olduğunu söylediğimiz ironinin öncelikli olarak ne olduğu okura gösterilmeye çalışılacaktır. Daha sonra kısaca Taner’in hikâye anlayışına değinilmektedir. Taner’in tüm hikâyelerinde ironinin ve toplumsal eleştirinin birincil unsur olduğu görülmektedir. Onun Sancho’nun Sabah Yürüyüşü, Şişhaneye Yağmur Yağıyordu ve Ayışığında “Çalışkur” başlıklı hikâyeleri üzerinde durularak yazarın üslubu ve özellikle de ironinin hikâyelerinde nasıl kullanıldığı örneklerle gösterilmeye çalışılmıştır. Sonuçta, Taner’in ironiyi metninin bütününe yayarak yaygın bir şekilde kullandığı ve bu durumun her üç hikâyesinde de mizahi bir atmosfer yarattığı sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Haldun Taner, ironi, hikâye, Sancho’nun Sabah Yürüyüşü, Şişhaneye Yağmur Yağıyordu, Ayışığında “Çalışkur”.

THE STYLİSTİC USE OF İRONY IN THE “Sancho’nun Sabah Yürüyüşü”, “Şişhaneye Yağmur Yağıyordu”, “Ayışığında “Çalışkur”
BY HALDUN TANER

STRUCTURED ABSTRACT
Haldun Taner, an important story writer of the Republican era, narrates the personal and social flaws that form the foundation of the stroy to the reader using an ironic tone. Proverbially, irony is a functional and critical method which harbours a kind thought about subject, person or object that is being ridiculed. The reason why irony becomes prominent in Taner’s stories is that the author cannot ignore problems that exist in the life. Hence, his use of irony in his stories is a coherent and deliberate decision. Taner transfers his sensitiveness using a naive narrator. In Taner’s stories, which evaluate the literature according to social utility standards, cultural norms that are peculiar to our society have an important place. Additionally, his pleasant and articulate use of Turkish is the first element that draw attention of the reader.He transfers the events effortlessly and comfortably to the reader. His stories loved by the reader when his humorous style is added to being able to read by the reader without any difficulty. His aforementioned three stories are noteworthy work of literature with their humorous and sarcastic tone. In this respect, the first section of this study was devoted to irony, humour, parody and satire, which are referred as ‘humorous literary genres’ and generally confused with one another, and also a short history of irony was presented. By doing so irony, which forms the style of the three mentioned stories, was introduced to the reader. Afterwards, Haldun Taner’s understanding of story was briefly mentioned. It was observed that irony and social criticism were major elements in all of Taner’s stories. Accordingly, the emphasis was put on his stories Sancho’nun Sabah Yürüyüşü, Şişhaneye Yağmur Yağıyordu, Ayışığında “Çalışkur” by investigating his style and essentially the use of irony in these stories through the examples taken from these. It was concluded that his extensive use of irony by spreading it to the whole story created a humorous atmosphere in the three stories studied. The prominent features of Haldun Taner’s stroies, Sancho’nun Sabah Yürüyüşü, Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu ve Ayışığında “Çalışkur”, which has been investigated in this study is their ironic tone. This tone spreads to the whole storyline and forms the style of these three stories. This style is then delivered by the narrator of the story. Most of the stories of the author are written in first person narrative. Narrators in all of three stories approach all the events from a humorous point of view and touch subjects such as moral collapse, weakness of mankind, aspirant and self-assured nature of people, unavoidable destiny, and sexuality under this cheerful atmosphere. Artlessness and fluency of the language and plain and simple nature of humanity and similar topics are the common characteristics of the stories. If there is a need for categorisation, the irony is clearly presented in a joyful manner in Sancho’nun Sabah Yürüyüşü; while Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu has a darker atmosphere than Sancho’nun Sabah Yürüyüşü but it cannot be said that it has a pessimistic tone. Events are presented in their natural order in Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu, however the ironic tone in this story is more implicit in comparison to Sancho’nun Sabah Yürüyüşü. Destiny being above all our plans is not conspicuous from the very beginning of the story. The criticism on the self-absorbed nature of mankind is kept in the background in respect to portraying the moral collapse and criticism of the system in Sancho’nun Sabah Yürüyüşü. In addition to this, ironic references used in Sancho’nun Sabah Yürüyüşü that emphasise on the simple nature of humanity and animal kingdom being superior to mankind are also implicit as Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu. On the other hand, Ayışığında “Çalışkur” has a more open irony with respect to other two stories. Criticism on the themes such as illicit connections, unjust enrichment, and lack of work ethics are clearly evident in the text. Addition of rewriting the story based on the criticism to the explicit style of the story leads to an ‘irony of the irony’. In this regards, Ayışığında “Çalışkur”’ displays the irony on the most explicit way in comparison to other two stories. It goes without saying that the humorous tone is used much more commonly in this story. Narrator’s approach (humorous, ironical and realistic tones etc.) and consequences of this approach become effective for the formation of the atmosphere in these three stories. Events in all of the three stories are narrated with a dramatic irony; however, cheerful tone of Sancho’nun Sabah Yürüyüşü allows it to be perceived in a soft manner, the use of realistic tone that spreads to the whole of the story in Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu in addition to its cheerful tone leads it be understood in a more harsh tone, and the more common use of sarcastic tone to story of Ayışığında “Çalışkur” is perceived neither as naive as in Sancho’nun Sabah Yürüyüşü nor as strident as in Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu thus allowing it to be stylistically in between of the two stories. Irony is presented more implicitly in Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu in comparison to the other stories and this story has also a more striking effect on the reader.
Key Words: Haldun Taner, irony, story, Sancho’nun Sabah Yürüyüşü, Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu, Ayışığında “Çalışkur”.

Flower Images in Edip Cansever's Poem by Fatma Sönmez

Research paper thumbnail of Edip Cansever'in Şiirlerinde Çiçek İmgeleri

RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, 2024

Modern Türk şiirinin imge kullanımı açısından özgün şairlerinden birisi olan Edip Cansever, şiirl... more Modern Türk şiirinin imge kullanımı açısından özgün şairlerinden birisi olan Edip Cansever, şiirlerinde çiçek imgelerini de çokça ve farklı şekillerde kullanmıştır. Şiirlerinde en fazla kullandığı R u m e l i D E D i l v e E d e b i y a t A r a ş t ı r m a l a r ı D e r g i s i 2 0 2 4. 40 (H a z i r a n) / 1 7 5 Edip Cansever'in Şiirlerinde Çiçek İmgeleri / Sönmez, F.

Research paper thumbnail of Gürsel Korat’ın Uyku Ülkesi Romanında Distopya

Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi

Cumhuriyet dönemi yazarlarından olan Gürsel Korat’ın şu ana kadar yayımlanmış sekiz romanı (Leven... more Cumhuriyet dönemi yazarlarından olan Gürsel Korat’ın şu ana kadar yayımlanmış sekiz romanı (Levent Cantek ile birlikte yazdığı iki romanı daha vardır), iki hikâye kitabı, altı çocuk kitabı, dört inceleme kitabı, iki deneme kitabı, iki tiyatro oyunu ve bir senaryosu vardır. Yazarın son romanı olan Uyku Ülkesi, distopik kurgusu ile diğer romanlarından ayrılır. Uyku Ülkesi, Doktor Sevda Kül’ün geçirdiği beyin kanaması sonucu ameliyat olması ve sonrasında konuşma yetisini yitirmesi nedeniyle “rüya defteri” adını verdiği ve kızı Nihal’e hitaben yazdığı on dört rüyadan oluşan bir romandır. Romanda distopya öncelikli olarak ekolojik dengenin bozulması nedeniyle çevre problemleri ekseninde verilir; buna şiddetin iktidar tarafından bir baskı aracı olarak kullanılmasının eleştirisi de eklenir. Romanda iktidarın kendisini meşru kılmak için başvurduğu birinci yol şiddettir, ikinci yol denetim/jurnal mekanizmasıdır. İnsanların rüyaları monitörlerden izlenilerek iktidarın hoşuna gitmeyen veyahut ...

Research paper thumbnail of GÜRSEL KORAT'IN UYKU ÜLKESİ ROMANINDA DİSTOPYA

AVRASYA ULUSLARARASI ARAŞTIRMALAR DERGİSİ, 2023

Cumhuriyet dönemi yazarlarından olan Gürsel Korat’ın şu ana kadar yayımlanmış sekiz romanı (Leven... more Cumhuriyet dönemi yazarlarından olan Gürsel Korat’ın şu ana kadar yayımlanmış sekiz romanı (Levent Cantek ile birlikte yazdığı iki romanı daha vardır), iki hikâye kitabı, altı çocuk kitabı, dört inceleme kitabı, iki deneme kitabı, iki tiyatro oyunu ve bir senaryosu bulunmaktadır. Yazarın son romanı olan Uyku Ülkesi, distopik kurgusu ile diğer romanlarından ayrılır. Uyku Ülkesi, Doktor Sevda Kül’ün geçirdiği beyin kanaması sonucu ameliyat olması ve sonrasında konuşma yetisini yitirmesi nedeniyle “rüya defteri” adını verdiği ve kızı Nihal’e hitaben yazdığı on dört rüyadan oluşan bir romandır. Romanda distopya öncelikli olarak ekolojik dengenin bozulması nedeniyle çevre problemleri ekseninde verilir; buna şiddetin iktidar tarafından bir baskı aracı olarak kullanılmasının eleştirisi de eklenir. Romanda iktidarın kendisini meşru kılmak için başvurduğu birinci yol şiddettir, ikinci yol denetim/jurnal mekanizmasıdır. İnsanların rüyaları monitörlerden izlenilerek iktidarın hoşuna gitmeyen veyahut da istemediği düşünceler ve davranışlar engellenmeye çalışılır. İktidarın kendisini meşru kılmak için başvurduğu üçüncü yol ise insanları tek tipleştirmesi ve insanların adalet duygusunu zedelemesidir. Tüm bu distopyalar (şiddet, denetim/jurnal, tek tipleştirme ve adalet) aslında insanların temek hak ve hukuku olan özgürlüklerinin kısıtlanmasına bir göndermedir. Romanda, yüzeyde iki yerde baskı distopyası görülse de aslında romanın bütününde tüm bu yapılanlarla insanların özgürlüklerinin kısıtladığı vurgusu yapılır. Romanda üzerinde durulan diğer distopyalar kapitalizm ve basınyayın distopyalarıdır. Kapitalizm distopyası ile insanlar zor çalışma koşulları altında bırakılarak bir bakıma yaşam özgürlükleri ellerinden alınır; basın- yayın distopyası ile de insanların haber alma, doğru bilgiye ulaşma veyahut da istediğini dinleyebilme/okuyabilme özgürlükleri ellerinden alınır. Bu açılardan bakıldığında romanda ele alınan tüm problemlerin birbiri ile ilişkili oldukları görülür.

Research paper thumbnail of Lati̇fe Teki̇n'in Ormanda Ölüm Yokmuş Romanının Arketi̇pler Açısından İncelenmesi̇

Motif Akademi Halk Bilimi Dergisi, 2023

C. G. Jung’un ortaya attığı ve kolektif bilinçdışına ait olduğunu belirttiği arketipler, tüm insa... more C. G. Jung’un ortaya attığı ve kolektif bilinçdışına ait olduğunu belirttiği arketipler, tüm insanlığın zihninde, rüyasında, edebi eserlerinde, kültürlerinde vb. devam edegelen ortak sembollerdir. Jung, kolektif bilinçdışında belirgin olan bazı arketiplerden bahseder. Bunlar gölge, anima, animus, ben, yaşlı bilge adam, anne, çocuk ve hayvan arketipleridir. J. Campbell buna kahraman arketipini (monomit) de ekler. Campbell’in monomit adını verdiği kahraman arketipi aşama arketipi olarak da adlandırılır. Monomit; yola çıkış, erginlenme ve dönüş adı verilen üç aşamalı bir serüven yaşadıktan sonra başladığı yere geri döner. Elbette bu yolculuğun sonunda, döndüğünde, aynı kişi olarak kalması beklenemez. Bu çalışmada Latife Tekin’in Ormanda Ölüm Yokmuş romanı Jung’un ve Campbell’in önemle üzerinde durdukları bu arketipler açısından değerlendirilmiştir. Buna göre başkahraman olan Emin, modern bir monomittir; aşk acısından ve dolayısıyla ölümden kaçmak için yola çıkar. Ormanda kendisinin gen...

Research paper thumbnail of Yahya Kemal Beyatlı'nın "Gece" ve Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "Gül" Adlı Şiirleri Üzerine Karşılaştırmalı Bir İnceleme

Journal of Turkish Research Institute, 2021

In this study, comparative text analysis has been tried. “Night” poems of Beyatlı and “Rose” po... more In this study, comparative text analysis has
been tried. “Night” poems of Beyatlı and “Rose”
poems of Tanpınar were chosen as application
texts. Our aim is to discuss the existence and
quality of relations such as similarity, difference
and partnership through the two texts which are the
subject of application in terms of content, structure
and style. The reason we choose these poems is
because the desire of “reaching infinity, eternity” is
felt in both of the poems. In the introduction of the
study, short information is given about the authors’
life stories and poetry aesthetics. In the method of
the study, comparative literature science is shortly
mentioned. In the findings section of the study, the
poems of “Night” and “Rose” are analyzed on their
own context. In the commentary / discussion
section of the study, comparison of poems has been
made. This comparison of the poems is examined
under the subtitles “similarities”, “differences” and
“partnerships”. A judgement has made in the
conclusion part of the study: It was seen that
Beyatlı’s and Tanpınar’s common desire for
eternity in their poems were dealed with diffrent
aspects of the poem about composition and sound
style

Research paper thumbnail of ZİHNİYETİN EDEBİYATA YANSIMASI: AHMET MİTHAT’IN JÖN TÜRK ROMANINDA GELENEKSEL ALGI-Fatma SÖNMEZ

THE MENTALITY’S REFLECTION TO LITERATURE: THE TRADITIONAL PERCEPTION IN THE AHMET MİTHAT’S NOVEL JÖN TÜRK, 2019

In this study, the traditional perception in Ahmet Mithat’s Jön Türk novel will be deliberated. T... more In this study, the traditional perception in Ahmet Mithat’s Jön Türk novel will be deliberated. The reason behind the selection of Jön Türk is the traditional perception, in a way the perception of writer-narrator, is clearly seen in this novel. It is not only a concept that reflects only the inner world of writers, but also a system that shows the general tendencies of the society and the period in which they live. Many factors are effective in the formation of perception; such as past experience, culture, ideological approach, religion, environment etc. Therefore, it is individual. In Jön Türk novel, author-narrator tries to provide a combination of traditional and modern perception through Nurullah character; however, it is seen that the traditional one continues and it is preferred over the modern. Nurullah has a perception that, in many respects, conforms to Ottoman-Turkish identity. The plan by Ceylan, who loves Nurullah in a diseased manner, to conceive from him and dragging herself to suicide as a result of this are the consequences of the fact that she remains outside of the tradition and lives on the edge of Western culture.

Research paper thumbnail of KURMACANIN BİR KAYNAĞI OLARAK “EDEBİ ATIFLAR” VE BİR ÖRNEK: TRISTRAM SHANDY BEYEFENDİ’NİN HAYATI VE GÖRÜŞLERİ (LITERARY CITATIONS AS A SOURCE OF FICTION AND ONE EXAMPLE: THE LIFE AND OPINIONS OF TRISTRAM SHANDY, GENTLEMAN)

Novel is a fiction, that is to say not an exact replication of reality but fictitious and virtual... more Novel is a fiction, that is to say not an exact replication of reality but fictitious and virtual. Novelist structures the reality aesthetically after forming it according to their own imagination and this “new reality” created is presented to reader’s taste. Emphasis on the fictitious nature of novel has come into prominence with post-modern literature. “Play” extent of this fiction becomes evident together with this emphasis. Another way of effectively setting the play is the intertextuality. The intertextuality, in general terms, is expressed as the association of the work of an author with another text or his own work. This association can be the aspects such as: person, theme, story line and fiction etc., taking an element from another text or using different literary genres (poem, letter, newspaper article) together. It can be seen that the intertextuality is put into practice by techniques such as parody, pastiche, collage, lampoonery, quotation, reference and allusion. Reference as one of the methods to employ intertextuality is directly referring to the name of a person or to a text. Main purpose of this article is the literary references that nurture/form the fiction. Literary reference here stands for the name of literary texts or the authors/poets of these texts that are included in the work of an author. For example, there could be more than one reason to use references in a text such as strengthening the context, breaking monotony, providing information, strengthening fiction, criticising and summarising. Reference/interaction system, which is considered as intertextuality today, was also quite common before the modern novel. In Laurence Sterne’s novel The Life and Opinions of Tristram Shandy, Gentleman references from François Rabelais’s Gargantua and Pantagruel and Miguel de Cervantes Saavedra’s Don Quixote de la Mancha become prominent. In this paper, the references in Laurence Sterne’s aforementioned novel are studied in order to determine their role in the fiction.

Research paper thumbnail of AH'LAR AĞACI (DİDEM MADAK) ŞİİRİNDE RENKLERDEN FAYDALANMA (TO BENEFİT FROM COLORS IN THE POEM OF AH’LAR AĞACI (BY DİDEM MADAK) )

Uluslararası Türk Dünyası Kültür Araştırmaları Dergisi, 2016

Özet 2011 yılında kolon kanserinden vefat eden Didem Madak’ın basılı üç şiir kitabı bulunmaktadı... more Özet
2011 yılında kolon kanserinden vefat eden Didem Madak’ın basılı üç şiir kitabı bulunmaktadır. Bunlardan ikincisi olan Ah’lar Ağacı adlı şiir kitabı 2002 yılında yayımlanmıştır. Bu şiir kitabı, anneye odaklıdır denilebilir; anneye ve çocukluğa duyulan özlem kitabın tamamına yayılır. Ayrıca yaşanılan acılardan Tanrı’ya sığınma, ölüm düşüncesi, yalnızlık ve mutsuzluk duyguları da öne çıkmaktadır. Özellikle Ah’lar Ağacı şiiri bu duyguların doruk noktasıdır. Kitabının genelinde Madak, beyaz, mavi, mor, kırmızı, siyah/kara, sarı renklerinden faydalanır. Madak, anılan şiirinde de renklerden faydalanmış; hüznü ve sevinci renkler vasıtasıyla aktarmıştır. Bu çalışmada şairin kullandığı renkler üzerinde durulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Didem Madak, Ah’lar Ağacı, Şiir, Renkler, İmaj.
Abstract
Didem Madak, who passed away from colon cancer in 2011, has published three poetry books. Her secondary book Ah’lar Ağacı was published in 2002. This book of poems is focused on mothers; of longing for a mother and child spread throughout the book. And also defects in God from living pains, thoughts of death, loneliness and feelings of unhappiness is also notable. It can be said that especially in Ah’lar Ağacı poem is a culmination of emotions. Throughout the book Madak uses colors of white, blue, purple, red, black/black and yellow. Madak have benefited from the aforementioned colors in the poem; sorrow and joy are conveyed through the colors. The poet's use of this study will focus on the colors.
Key Words: Didem Madak, Ah’lar Ağacı,

Research paper thumbnail of AYFER TUNÇ'UN AZİZ BEY HADİSESİ ÖYKÜSÜNDE KURGU VE ANLATIM (FICTION AND NARRATION IN THE AYFER TUNÇ’S STORY OF AZİZ BEY HADİSESİ)

Sosyal Bilimler Dergisi, 2018

Özet Kurgu denilen şey anlatının çatısını oluşturur. Kurguyu metni okurken göremeyiz ancak kurgu ... more Özet Kurgu denilen şey anlatının çatısını oluşturur. Kurguyu metni okurken göremeyiz ancak kurgu metni ayakta tutan şeydir. Bu açıdan kurgu bir anlatı için olmazsa olmaz bir unsurdur. Kurgu kelimesinin karşılığı olarak yapı veya olay örgüsü terimleri de kullanılmaktadır. Bir anlatının kurgusu yazar tarafından oluşturulur ancak metnin içerisinde bu kurguyu anlatacak bir vasıtaya ihtiyaç vardır ve bu da anlatıcıdır. Kurguyu oluşturan unsurlardan birisi bu nedenle anlatıcı ve bakış açısıdır. Kurgu, metnin olay örgüsü ise bu olay/olayları yaşayan kişi/kişiler, kişi/kişilerin var olduğu mekân/mekânlar ve olay/olayların geçtiği zamana/zamanlara da ihtiyaç vardır. Tüm bunlara göre kurgunun içerisinde yer alan unsurları olay, anlatıcı ve bakış açısı, kişi, zaman ve mekân olarak sıralayabiliriz. Bütün bu unsurların düzenlenişi yani birbiriyle bağlantısının kurulması ise kurgudur. Bunlar bir anlatının malzemeleridirler ancak anlatıyı anlatı yapan onun anlatımı yani üslubudur. Anlatı içerisindeki olaya canlılık kazandıran dildir. Bu nedenle dilin nasıl kullanıldığını tespit etmek bir anlatı için olmazsa olmaz bir gerekliliktir. Sanat hayatına 1983'te başlayan Ayfer Tunç, öykü ve romanlarında kendine has bir üslup yaratan sanatçılardandır. Olay ağırlıklı bir anlatımdan çok içsel sızıları, hüznü, yalnızlığı anlatan yazarın incelikli ve abartısız bir üslubu vardır. Aziz Bey Hadisesi adlı öyküsü onun bu anlatım tarzını ortaya koyan önemli eserlerinden birisidir. Tunç, anılan öyküsünde Aziz Bey'in yanılgısını ve aşk acısını anlatır. Olay örgüsünde, zaman ve mekân kullanımında, anlatıcı ve bakış açısında bir yenilik veya farklılık olmayan bu öykünün üslubu ile öne çıktığını; Ayfer Tunç'un bu kadar sakin ve sade bir ifade şekliyle bu kadar yoğun bir anlatımı başarabilmesinin ona has bir yazma şekli olduğunu ifade edebiliriz. Abstract Fiction forms the framework of the narrative. We cannot see the fiction while reading but the fiction is what sustains the text. In that respect, fiction is an essential element of a narrative. Structure and plot are also used for interchangeable terms for fiction. The fiction of narrative is created by the author; however, there is a need for a tool to describe this fiction in the text and that is the narrator. Thus, narrator and point of view are the the elements that create the fiction. If the fiction is the plotline of the text, it is necessary to have character(s) which experience the plot, place(s) where these character(s) exist, and a time period during which these event(s) occur. In this regard, the elements of fiction can be listed as; event, narrator, perspective, character, period and place.. The arrangement of all these elements, in other words the connecting a all of these, is the fiction. These are fundamentals of a narrative; however, it is the narration or the style what creates narrative Language is what invigorate the narrative. Therefore, the determination of how the language is used is essential for the narrative. Ayfer Tunç, who started their artistic life in 1983, is an artist that creates a unique style in his stories and novels. The writer has a honorific and modest of which used for telling about inner pains, sadness, loneliness rather than an event-oriented narrative. Aziz Bey Hadisesi is one of the most important works of their use of such narrative style. Tunç, tells the mistake and the heartbreak of Aziz Bey in their aforementioned text. This story, which does not have a different plotline, use of time and place, narrator and point of view, becomes prominent due to Tunç's ability to achieve an intense expression with such a calm and simple use of language is unique to the author.

Research paper thumbnail of HALDUN TANER’İN “SANCHO’NUN SABAH YÜRÜYÜŞÜ”, “ŞİŞHANE’YE YAĞMUR YAĞIYORDU VE AYIŞIĞINDA ÇALIŞKUR HİKAYELERİNDE İRONİ (THE STYLISTIC USE OF IRONY IN THE “SANCHO’NUN SABAH YÜRÜYÜŞÜ”, “ŞİŞHANEYE YAĞMUR YAĞIYORDU”, “AYIŞIĞINDA “ÇALIŞKUR” BY HALDUN TANER)

Turkish Studies, 2016

ÖZET Cumhuriyet döneminin önemli hikâye yazarlarından biri olan Haldun Taner, hikâyelerinde konu... more ÖZET
Cumhuriyet döneminin önemli hikâye yazarlarından biri olan Haldun Taner, hikâyelerinde konu edindiği toplumsal ve bireysel aksaklıkları ironik bir üslupla okurlarına aktarmaktadır. Bilindiği gibi ironi; alay edilen konu, kişi, nesne hakkında ince bir düşünceyi de barındıran işlevsel ve eleştirel bir türdür. Taner’in hikâyelerinde ironinin öne çıkma nedeni, yazarın hayatta var olan aksaklıları görmezden gelemeyişinden kaynaklanmaktadır. Bu açıdan hikâyelerinde ironik bir üslup kullanması tutarlı ve bilinçli bir seçimdir. Bu yaklaşımı sayesinde olayların alışılmışın dışında görülmesine olanak sağlar. Ayrıca eleştirisini bu yolla vermesi yazarın kuru bir ahlakçılık yapmasına da engel olmaktadır. Taner, hikâyelerinde eleştirilerini naif bir dille aktarmaktadır. Edebiyatı toplumsal yarar ölçüsüne göre değerlendiren Taner’in hikâyelerinde, Türk toplumuna has kültür kodları da önemli bir yer tutmaktadır. Taner’in bu çalışmada incelenen üç hikâyesi mizahi ve ironik tonları ile dikkate değer eserlerdir. Bu açıdan yazının giriş bölümünde öncelikli olarak birbirlerine karıştırılma olasılığı yüksek olan ironi, mizah, parodi ve satir üzerinde durulacaktır. Böylece her üç metnin üslubunda var olduğunu söylediğimiz ironinin öncelikli olarak ne olduğu okura gösterilmeye çalışılacaktır. Daha sonra kısaca Taner’in hikâye anlayışına değinilmektedir. Taner’in tüm hikâyelerinde ironinin ve toplumsal eleştirinin birincil unsur olduğu görülmektedir. Onun Sancho’nun Sabah Yürüyüşü, Şişhaneye Yağmur Yağıyordu ve Ayışığında “Çalışkur” başlıklı hikâyeleri üzerinde durularak yazarın üslubu ve özellikle de ironinin hikâyelerinde nasıl kullanıldığı örneklerle gösterilmeye çalışılmıştır. Sonuçta, Taner’in ironiyi metninin bütününe yayarak yaygın bir şekilde kullandığı ve bu durumun her üç hikâyesinde de mizahi bir atmosfer yarattığı sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Haldun Taner, ironi, hikâye, Sancho’nun Sabah Yürüyüşü, Şişhaneye Yağmur Yağıyordu, Ayışığında “Çalışkur”.

THE STYLİSTİC USE OF İRONY IN THE “Sancho’nun Sabah Yürüyüşü”, “Şişhaneye Yağmur Yağıyordu”, “Ayışığında “Çalışkur”
BY HALDUN TANER

STRUCTURED ABSTRACT
Haldun Taner, an important story writer of the Republican era, narrates the personal and social flaws that form the foundation of the stroy to the reader using an ironic tone. Proverbially, irony is a functional and critical method which harbours a kind thought about subject, person or object that is being ridiculed. The reason why irony becomes prominent in Taner’s stories is that the author cannot ignore problems that exist in the life. Hence, his use of irony in his stories is a coherent and deliberate decision. Taner transfers his sensitiveness using a naive narrator. In Taner’s stories, which evaluate the literature according to social utility standards, cultural norms that are peculiar to our society have an important place. Additionally, his pleasant and articulate use of Turkish is the first element that draw attention of the reader.He transfers the events effortlessly and comfortably to the reader. His stories loved by the reader when his humorous style is added to being able to read by the reader without any difficulty. His aforementioned three stories are noteworthy work of literature with their humorous and sarcastic tone. In this respect, the first section of this study was devoted to irony, humour, parody and satire, which are referred as ‘humorous literary genres’ and generally confused with one another, and also a short history of irony was presented. By doing so irony, which forms the style of the three mentioned stories, was introduced to the reader. Afterwards, Haldun Taner’s understanding of story was briefly mentioned. It was observed that irony and social criticism were major elements in all of Taner’s stories. Accordingly, the emphasis was put on his stories Sancho’nun Sabah Yürüyüşü, Şişhaneye Yağmur Yağıyordu, Ayışığında “Çalışkur” by investigating his style and essentially the use of irony in these stories through the examples taken from these. It was concluded that his extensive use of irony by spreading it to the whole story created a humorous atmosphere in the three stories studied. The prominent features of Haldun Taner’s stroies, Sancho’nun Sabah Yürüyüşü, Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu ve Ayışığında “Çalışkur”, which has been investigated in this study is their ironic tone. This tone spreads to the whole storyline and forms the style of these three stories. This style is then delivered by the narrator of the story. Most of the stories of the author are written in first person narrative. Narrators in all of three stories approach all the events from a humorous point of view and touch subjects such as moral collapse, weakness of mankind, aspirant and self-assured nature of people, unavoidable destiny, and sexuality under this cheerful atmosphere. Artlessness and fluency of the language and plain and simple nature of humanity and similar topics are the common characteristics of the stories. If there is a need for categorisation, the irony is clearly presented in a joyful manner in Sancho’nun Sabah Yürüyüşü; while Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu has a darker atmosphere than Sancho’nun Sabah Yürüyüşü but it cannot be said that it has a pessimistic tone. Events are presented in their natural order in Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu, however the ironic tone in this story is more implicit in comparison to Sancho’nun Sabah Yürüyüşü. Destiny being above all our plans is not conspicuous from the very beginning of the story. The criticism on the self-absorbed nature of mankind is kept in the background in respect to portraying the moral collapse and criticism of the system in Sancho’nun Sabah Yürüyüşü. In addition to this, ironic references used in Sancho’nun Sabah Yürüyüşü that emphasise on the simple nature of humanity and animal kingdom being superior to mankind are also implicit as Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu. On the other hand, Ayışığında “Çalışkur” has a more open irony with respect to other two stories. Criticism on the themes such as illicit connections, unjust enrichment, and lack of work ethics are clearly evident in the text. Addition of rewriting the story based on the criticism to the explicit style of the story leads to an ‘irony of the irony’. In this regards, Ayışığında “Çalışkur”’ displays the irony on the most explicit way in comparison to other two stories. It goes without saying that the humorous tone is used much more commonly in this story. Narrator’s approach (humorous, ironical and realistic tones etc.) and consequences of this approach become effective for the formation of the atmosphere in these three stories. Events in all of the three stories are narrated with a dramatic irony; however, cheerful tone of Sancho’nun Sabah Yürüyüşü allows it to be perceived in a soft manner, the use of realistic tone that spreads to the whole of the story in Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu in addition to its cheerful tone leads it be understood in a more harsh tone, and the more common use of sarcastic tone to story of Ayışığında “Çalışkur” is perceived neither as naive as in Sancho’nun Sabah Yürüyüşü nor as strident as in Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu thus allowing it to be stylistically in between of the two stories. Irony is presented more implicitly in Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu in comparison to the other stories and this story has also a more striking effect on the reader.
Key Words: Haldun Taner, irony, story, Sancho’nun Sabah Yürüyüşü, Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu, Ayışığında “Çalışkur”.