S. Elif Aksoy | Doğuş University (original) (raw)
Papers by S. Elif Aksoy
Bu makale, edebiyat sosyolojisi alanına giren ve Türkiye’deki edebiyatçı kadınların profilini ort... more Bu makale, edebiyat sosyolojisi alanına giren ve Türkiye’deki edebiyatçı kadınların profilini ortaya çıkartmayı amaçlayan bir araştırma projesinin ürünüdür. Kadın yazarların eğitim durumları, meslekleri, babalarının meslekleri, yapıt verdikleri türler ve bildikleri yabancı diller gibi kimi unsurlar ele alınarak bu verilerin yıllara dağılımı incelenmektedir. İstatistiksel veriler ve bunlara dayalı olarak yapılan niceliksel analizler toplumsal ve kültürel süreçleri tüm yönleriyle yansıtmasalar da, sözkonusu verilerin yıllara göre nasıl değiştiğini görmek “kadın edebiyatı” adıyla çerçevelenen ve fazla sorgulanmadan adeta bir kanon gibi kabul edilen yazınsal üretimin değerlendirilmesinde otomatikleşen kimi yargıların yeniden gözden geçirilmesi için gereklidir. İstatistiksel dağılımlar bir panorama çizmekle kalmaz, edebiyatın kurumsallaşması, metalaşması, nesilden nesile ve farklı kültürlere aktarımı gibi konulara ışık tutabilecek veriler de sunar. Örneğin, edebiyatçı kadınların doğum yeri ve ikamet yeri üzerine yapılacak karşılaştırmalar, ülkenin edebiyat merkezi olan şehirlerini belirlememize yardımcı olur. Edebiyatçı kadınların yapıt verdikleri türlerin dağılımı ve bu dağılımın yıllara göre gösterdiği değişim, edebiyattaki toplumsal cinsiyet dinamiklerini ve bu dinamiklerin tarihsel süreçteki gelişimini anlamamıza yardımcı olur. İstatistiksel verileri değerlendiren bu makale, edebiyatçı kadınların görünürlüğünü etkileyen unsurları tartışmaya açmakta ve edebiyat için gelenekselleşen bilginin sadece erkekler üzerinden türetilmesinin yanlışlığına değinmektedir.This article is a product of a research project which, within the scope of the sociology of literature, aims to unravel the profile of women writers in Turkey. The educational status of women writers, their occupation, their father’s occupation, the genres to which they contribute their foreign language abilities and the distribution of this data over the years are examined. Despite their shortcomings in giving a thorough understanding of social and cultural processes, quantitative analyses, they nevertheless, can play a crucial role in problematizing the established judgments and often poorly scrutinized assumptions which serve as the canon of the field which is framed as “women’s literature”. For instance, to see how certain statistical data has changed over the years, can shed light on previously neglected phenomena about the literary production of women writers. Statistical distributions not only provide a panorama but also give a perspective about the institutionalization and commodification of literature and its transfer to new generations and different cultures. For example, comparisons of place of birth and place of residence of women writers help us to identify the cities which are the country’s literary centers. The distribution of genres and the variation of this distribution over the years, help us to understand the dynamics of gender in literature and the historical development of these dynamics. This article evaluates statistical data, opens a discussion on the factors affecting the visibility of women’s literary tradition, and points to the inaccuracy of forming the established information on literature on a men-only basis
Folklor/Edebiyat, 2021
Öz Makale, Cengiz Aytmatov’un Selvi Boylum Al Yazmalım adıyla Rusçadan Türkçeleştirilmiş öyküsü... more Öz
Makale, Cengiz Aytmatov’un Selvi Boylum Al Yazmalım adıyla Rusçadan Türkçeleştirilmiş öyküsü ile aynı adla Atıf Yılmaz’ın yönetmenliğinde ve Ali Özgentürk’ün senaryosu ile yapılmış sinema uyarlamasının, “Kırmızı Başlıklı Kız” masalının Grimm Kardeşler varyantı ile hem biçimsel bakımdan metinlerarası ilişkiler içinde olduğunu hem de kadın bedeninin ve cinselliğinin denetlenerek ataerkil aile yapısı içinde sınırlanması bağlamında benzer bir toplumsal ve ahlaki işlev üstlendiğini göstermektedir. İncelemede söz konusu üç metin sırasıyla, olay örgüsü, metinlerarası bağları görünür kılan işaretler ve birey-toplum çatışması ekseninde karakterlerin oluşumu açılarından ele alınmıştır. “Kırmızı Başlıklı Kız”da metaforik bir anlatımla sunulan ibret hikâyesi, sözü edilen roman ve filmde doğrudan ifade edilmiştir. Kadının, arzulayan ve arzularının peşinde ev dışında deneyimler yaşayan bir özne olarak var olma çabası ile edilgin bir arzu nesnesi olarak ev içinde tutulmasına yönelik baskı arasındaki gerilim, ikinciden yana sonuçlanır. Genç kız, bireysel istekleri ile toplumsal ödevleri arasındaki çatışmayı, arzularını bastırıp erkek egemen yapı içindeki konumunu ve annelik kimliğini kabullenmek yoluyla sonuçlandırır ve böylelikle erginlik eşiğini geçer. Bu üç metin arasındaki bağları ortaya çıkartırken, “Kırmızı Başlıklı Kız” varyantları ve uyarlamaları hakkındaki çeşitli gözlemler ve yorumların yanı sıra, olağanüstü masallardaki karakterlerin işlevleri üzerine geliştirilmiş kavramsallaştırmalardan ve modernlik ile cinsellik tarihi hakkındaki bazı saptamalardan yararlanılmıştır.
Anahtar sözcükler: selvi boylum al yazmalım, toplumsal cinsiyet, masal, öykü, film
Abstract
Cengiz Aytmatov's story Selvi Boylum Al Yazmalım, translated from Russian into Turkish, and the film adaptation of the same name, directed by Atıf Yılmaz and with the screenplay by Ali Özgentürk, have both formal and intertextual relations with the Grimm Brothers variant of the fairy tale "Little Red Riding Hood". This article displays these relations as well as discuss that these three texts serve a similar social and moral function in the context of controlling and limiting the female body and sexuality within the patriarchal family structure. The study is structured on a comparative close reading of the three texts, in terms of plot, signs that make intertextual ties visible, and the formation of characters on the axis of individual-society conflict. The moral tale metaphorically conveyed in the “Little Red Riding Hood” is directly expressed in the aforementioned story and film. The tension between the woman's effort to exist as a subject who desires and experiences the consequences of her desires outside the home and the forces which try to keep her at home as a passive object of desire, is resolved to the benefit of the latter. The maiden resolves the conflict between her individual desires and her social duties, by accepting her domestic role and maternal identity within the boundaries of the male-dominated family, hence she crosses the threshold of puberty. While revealing the links between these three texts, various observations and interpretations on the "Little Red Riding Hood" variants and adaptations, as well as theoretical conceptualizations on the functions of characters in fairy tales were used together with an insight on the history of modernity and sexuality.
Keywords: red scarf, gender, tale, short story, film
Monograf , 2019
Türkçe öyküde kadının anlatı perspektifine egemen olduğu yeni bir çığırı açmış olan Nezihe Meriç ... more Türkçe öyküde kadının anlatı perspektifine egemen olduğu yeni bir çığırı açmış olan Nezihe Meriç (1925-2009), Sait Faik Abasıyanık’ın izinden giderek İstanbul’un sokaklarında gezinen (bu defa kadın) bireylerin psikolojilerini, gündelik hayatlarını hem içeriden, hem de belli bir anlatı mesafesinden ifade edebilmiş ve 1970’lerde Türkçe öyküyü dönüştürecek kadın yazarlar kuşağının yolunu açmış önemli bir geçiş dönemi yazarıdır. Yazarın karakterlerinin, bireysel ve toplumsal konulardan kaynaklanan kaygı ve iç sıkıntılarına karşın küçük mutluluklar yaşayabildikleri, bugüne kadar eleştirmenlerce ifade edilmiştir. Bu çalışmada, özellikle yazarın ilk kitabı olan Bozbulanık’ta yer alan öyküleri, mutluluk ve umut kavramları ekseninde sistematik bir yakın okumaya tabi tutularak, öykü kişilerinin ilişkiler, gündelik uğraşlar ve bedensel sağlık olarak üç başlık altında toplanan mutluluk kaynakları ele alınmıştır. Mutluluk, umut ve gündüz düşü kavramları ile ilgili kuramsal bakış açılarını okumaya dâhil eden çalışma, aynı zamanda Nezihe Meriç’in yazarlığı ve yaşamı arasındaki bağlantılar hakkında ipuçları vermiştir.
Abstract
Nezihe Meriç (1925-2009) opened a new chapter in modern Turkish short story by giving the upper hand to female characters while building the narrative perspective, and by delving into the minds of women, inheriting Sait Faik Abasıyanık’s endeavor of representing the psychology of individuals through their everyday life experiences in the streets of Istanbul. Often regarded as an author of transition, Meriç has come to be praised for paving the way for the flourishing of women short story writers who would transform the entire Turkish literary scene in the 1970s. Literary critics have converged in the past that Meriç’s characters always find a way to derive happinness from small things, despite their feelings of worry and angst underneath. Starting from this point, this article displays the findings of a systematic close reading, mostly of the short stories in her first book, Bozbulanık, with a view to exploring the pattern, woven by the concepts of happiness and hope, which cuts across her literay works. The focus will be on how Nezihe Meriç’s characters find sources for hope and happiness basically in three areas: relations, daily chores and psychical health. The study which covers a theoretical path about hope, daydreams and happiness, also gives hints about the connections between Meriç’s writing and her life.
Peyami Safa, a twentieth-century novelist, journalist and intellectual, and one of the major pers... more Peyami Safa, a twentieth-century novelist, journalist and intellectual, and one of the major personalities of conservatism in Turkey, encouraged Muslim and Christian believers to search for common ground and shared values that would yield a happy, virtuous way of life. His novel, The Armchair of Mademoiselle Noraliya, features a character, Noraliya, who epitomizes the common ground between Islam and Christianity as a guide to peace of mind for individuals lost in the maze of modernity. Safa’s literary construct is rooted in both religious inclination and admiration for the modern mind. Drawing on the main elements of the novel, this essay focuses on those features that reflect Safa’s idea of a personal mysticism reached through religion, as well as interreligious dialogue. Safa’s approach exemplifies Turkey’s unique position in the Muslim world, inviting comparison and appreciation of the nuances among the historical manifestations of Islam. Journal od Interdisciplinary Studies (JIS) XX 2008: 105-119
Öz: Bu makale, edebiyat sosyolojisi alanına giren ve Türkiye'deki edebiyatçı kadınların profilini... more Öz: Bu makale, edebiyat sosyolojisi alanına giren ve Türkiye'deki edebiyatçı kadınların profilini ortaya çıkartmayı amaçlayan bir araştırma projesinin ürünüdür. Kadın yazarların eğitim durumları, meslekleri, babalarının meslekleri, yapıt verdikleri türler ve bildikleri yabancı diller gibi kimi unsurlar ele alınarak bu verilerin yıllara dağılımı incelenmektedir. İstatistiksel veriler ve bunlara dayalı olarak yapılan niceliksel analizler toplumsal ve kültürel süreçleri tüm yönleriyle yansıtmasalar da, sözkonusu verilerin yıllara göre nasıl değiştiğini görmek " kadın edebiyatı " adıyla çerçevelenen ve fazla sorgulanmadan adeta bir kanon gibi kabul edilen yazınsal üretimin değerlendirilmesinde otomatikleşen kimi yargıların yeniden gözden geçirilmesi için gereklidir. İstatistiksel dağılımlar bir panorama çizmekle kalmaz, edebiyatın kurumsallaşması, metalaşması, nesilden nesile ve farklı kültürlere aktarımı gibi konulara ışık tutabilecek veriler de sunar. Örneğin, edebiyatçı kadınların doğum yeri ve ikamet yeri üzerine yapılacak karşılaştırmalar, ülkenin edebiyat merkezi olan şehirlerini belirlememize yardımcı olur. Edebiyatçı kadınların yapıt verdikleri türlerin dağılımı ve bu dağılımın yıllara göre gösterdiği değişim, edebiyattaki toplumsal cinsiyet dinamiklerini ve bu dinamiklerin tarihsel süreçteki gelişimini anlamamıza yardımcı olur. İstatistiksel verileri değerlendiren bu makale, edebiyatçı kadınların görünürlüğünü etkileyen unsurları tartışmaya açmakta ve edebiyat için gelenekselleşen bilginin sadece erkekler üzerinden türetilmesinin yanlışlığına değinmektedir. Anahtar kelimeler:Türk Edebiyatı, Edebiyat Sosyolojisi, Kadın Yazarlar.
Edited Books by S. Elif Aksoy
Literary biography of contemporary novelist Sema Kaygusuz.
by Cimen Gunay-Erkol, Günil Özlem Ayaydın Cebe, Reyhan Tutumlu, Şima İmşir, Prof. Dr. Ali Tilbe, esra dicle, S. Elif Aksoy, Fatma Damak, Egem Atik, Hatice Övgü Tüzün, Başak Deniz Özdoğan, and Mediha Göbenli
by Cimen Gunay-Erkol, Papatya Alkan Genca, Petra de Bruijn, Ayse Naz Bulamur, Burcu Karahan, Şima İmşir, Alev Önder, Yan Overfield Shaw, ali serdar, Ayten Sonmez, Leyla Şimşek Rathke, Gizem Tongo, Sevinç Türkkan, Rosita D'Amora, and S. Elif Aksoy
Talks by S. Elif Aksoy
A contribution to a TV documentary, “Romanların İzinde” (On Track of Novels) about the novel-wri... more A contribution to a TV documentary, “Romanların İzinde” (On Track of Novels) about the novel-writing of Peyami Safa, a leading early republican writer, essayist and journalist who echoed, in his literary ouvre, the awareness and anxieties on the social and cultural transformations as well as crises of the Ottoman-Turkish society. Fatih-Harbiye focuses on the cleavage as well as the interaction between two opposing cultural spheres, traditional and modern neighbourhoods of Istanbul. Yalnızız (We are Alone) is his very last novel which revolves around familiar themes but with a delicately woven attention on the plurality of perspectives. It tells aboıt modernity’s corruptive effects on young, susceptible Turkish women, and a middle aged man, who is trying to save them from any wrongdoing; however the so-called virtuous man also can have no claim to be virtuous with his dubious past.
A radio program in Turkish about the life and works of Ms. Mîna Urgan, a formidable scholar of En... more A radio program in Turkish about the life and works of Ms. Mîna Urgan, a formidable scholar of English Language and Literature and a profilic writer of literary criticism, who turned into a best-selling writer with her memoirs. Her critical analysis of Thomas More’s ground breaking book Utopia (1516), which she views as the first socialist text; as well as her comparative critique of his misinterpretation within the previous Anglo-Saxon criticism, illustrate her exquisite talent in delwing into the complexities of the seemingly obvious and in expressing her findings in a plain, almost conversation-like style.
Book Reviews by S. Elif Aksoy
A book review in Turkish language, about Hülya Dündar Şahin's Narsisist Entrikalar: Nahit Sırrı Ö... more A book review in Turkish language, about Hülya Dündar Şahin's Narsisist Entrikalar: Nahit Sırrı Örik’in Yapıtlarına Psikanalitik Bir Bakış. İstanbul: Metis Yayınları, Mayıs 2017. An
Bu makale, edebiyat sosyolojisi alanına giren ve Türkiye’deki edebiyatçı kadınların profilini ort... more Bu makale, edebiyat sosyolojisi alanına giren ve Türkiye’deki edebiyatçı kadınların profilini ortaya çıkartmayı amaçlayan bir araştırma projesinin ürünüdür. Kadın yazarların eğitim durumları, meslekleri, babalarının meslekleri, yapıt verdikleri türler ve bildikleri yabancı diller gibi kimi unsurlar ele alınarak bu verilerin yıllara dağılımı incelenmektedir. İstatistiksel veriler ve bunlara dayalı olarak yapılan niceliksel analizler toplumsal ve kültürel süreçleri tüm yönleriyle yansıtmasalar da, sözkonusu verilerin yıllara göre nasıl değiştiğini görmek “kadın edebiyatı” adıyla çerçevelenen ve fazla sorgulanmadan adeta bir kanon gibi kabul edilen yazınsal üretimin değerlendirilmesinde otomatikleşen kimi yargıların yeniden gözden geçirilmesi için gereklidir. İstatistiksel dağılımlar bir panorama çizmekle kalmaz, edebiyatın kurumsallaşması, metalaşması, nesilden nesile ve farklı kültürlere aktarımı gibi konulara ışık tutabilecek veriler de sunar. Örneğin, edebiyatçı kadınların doğum yeri ve ikamet yeri üzerine yapılacak karşılaştırmalar, ülkenin edebiyat merkezi olan şehirlerini belirlememize yardımcı olur. Edebiyatçı kadınların yapıt verdikleri türlerin dağılımı ve bu dağılımın yıllara göre gösterdiği değişim, edebiyattaki toplumsal cinsiyet dinamiklerini ve bu dinamiklerin tarihsel süreçteki gelişimini anlamamıza yardımcı olur. İstatistiksel verileri değerlendiren bu makale, edebiyatçı kadınların görünürlüğünü etkileyen unsurları tartışmaya açmakta ve edebiyat için gelenekselleşen bilginin sadece erkekler üzerinden türetilmesinin yanlışlığına değinmektedir.This article is a product of a research project which, within the scope of the sociology of literature, aims to unravel the profile of women writers in Turkey. The educational status of women writers, their occupation, their father’s occupation, the genres to which they contribute their foreign language abilities and the distribution of this data over the years are examined. Despite their shortcomings in giving a thorough understanding of social and cultural processes, quantitative analyses, they nevertheless, can play a crucial role in problematizing the established judgments and often poorly scrutinized assumptions which serve as the canon of the field which is framed as “women’s literature”. For instance, to see how certain statistical data has changed over the years, can shed light on previously neglected phenomena about the literary production of women writers. Statistical distributions not only provide a panorama but also give a perspective about the institutionalization and commodification of literature and its transfer to new generations and different cultures. For example, comparisons of place of birth and place of residence of women writers help us to identify the cities which are the country’s literary centers. The distribution of genres and the variation of this distribution over the years, help us to understand the dynamics of gender in literature and the historical development of these dynamics. This article evaluates statistical data, opens a discussion on the factors affecting the visibility of women’s literary tradition, and points to the inaccuracy of forming the established information on literature on a men-only basis
Folklor/Edebiyat, 2021
Öz Makale, Cengiz Aytmatov’un Selvi Boylum Al Yazmalım adıyla Rusçadan Türkçeleştirilmiş öyküsü... more Öz
Makale, Cengiz Aytmatov’un Selvi Boylum Al Yazmalım adıyla Rusçadan Türkçeleştirilmiş öyküsü ile aynı adla Atıf Yılmaz’ın yönetmenliğinde ve Ali Özgentürk’ün senaryosu ile yapılmış sinema uyarlamasının, “Kırmızı Başlıklı Kız” masalının Grimm Kardeşler varyantı ile hem biçimsel bakımdan metinlerarası ilişkiler içinde olduğunu hem de kadın bedeninin ve cinselliğinin denetlenerek ataerkil aile yapısı içinde sınırlanması bağlamında benzer bir toplumsal ve ahlaki işlev üstlendiğini göstermektedir. İncelemede söz konusu üç metin sırasıyla, olay örgüsü, metinlerarası bağları görünür kılan işaretler ve birey-toplum çatışması ekseninde karakterlerin oluşumu açılarından ele alınmıştır. “Kırmızı Başlıklı Kız”da metaforik bir anlatımla sunulan ibret hikâyesi, sözü edilen roman ve filmde doğrudan ifade edilmiştir. Kadının, arzulayan ve arzularının peşinde ev dışında deneyimler yaşayan bir özne olarak var olma çabası ile edilgin bir arzu nesnesi olarak ev içinde tutulmasına yönelik baskı arasındaki gerilim, ikinciden yana sonuçlanır. Genç kız, bireysel istekleri ile toplumsal ödevleri arasındaki çatışmayı, arzularını bastırıp erkek egemen yapı içindeki konumunu ve annelik kimliğini kabullenmek yoluyla sonuçlandırır ve böylelikle erginlik eşiğini geçer. Bu üç metin arasındaki bağları ortaya çıkartırken, “Kırmızı Başlıklı Kız” varyantları ve uyarlamaları hakkındaki çeşitli gözlemler ve yorumların yanı sıra, olağanüstü masallardaki karakterlerin işlevleri üzerine geliştirilmiş kavramsallaştırmalardan ve modernlik ile cinsellik tarihi hakkındaki bazı saptamalardan yararlanılmıştır.
Anahtar sözcükler: selvi boylum al yazmalım, toplumsal cinsiyet, masal, öykü, film
Abstract
Cengiz Aytmatov's story Selvi Boylum Al Yazmalım, translated from Russian into Turkish, and the film adaptation of the same name, directed by Atıf Yılmaz and with the screenplay by Ali Özgentürk, have both formal and intertextual relations with the Grimm Brothers variant of the fairy tale "Little Red Riding Hood". This article displays these relations as well as discuss that these three texts serve a similar social and moral function in the context of controlling and limiting the female body and sexuality within the patriarchal family structure. The study is structured on a comparative close reading of the three texts, in terms of plot, signs that make intertextual ties visible, and the formation of characters on the axis of individual-society conflict. The moral tale metaphorically conveyed in the “Little Red Riding Hood” is directly expressed in the aforementioned story and film. The tension between the woman's effort to exist as a subject who desires and experiences the consequences of her desires outside the home and the forces which try to keep her at home as a passive object of desire, is resolved to the benefit of the latter. The maiden resolves the conflict between her individual desires and her social duties, by accepting her domestic role and maternal identity within the boundaries of the male-dominated family, hence she crosses the threshold of puberty. While revealing the links between these three texts, various observations and interpretations on the "Little Red Riding Hood" variants and adaptations, as well as theoretical conceptualizations on the functions of characters in fairy tales were used together with an insight on the history of modernity and sexuality.
Keywords: red scarf, gender, tale, short story, film
Monograf , 2019
Türkçe öyküde kadının anlatı perspektifine egemen olduğu yeni bir çığırı açmış olan Nezihe Meriç ... more Türkçe öyküde kadının anlatı perspektifine egemen olduğu yeni bir çığırı açmış olan Nezihe Meriç (1925-2009), Sait Faik Abasıyanık’ın izinden giderek İstanbul’un sokaklarında gezinen (bu defa kadın) bireylerin psikolojilerini, gündelik hayatlarını hem içeriden, hem de belli bir anlatı mesafesinden ifade edebilmiş ve 1970’lerde Türkçe öyküyü dönüştürecek kadın yazarlar kuşağının yolunu açmış önemli bir geçiş dönemi yazarıdır. Yazarın karakterlerinin, bireysel ve toplumsal konulardan kaynaklanan kaygı ve iç sıkıntılarına karşın küçük mutluluklar yaşayabildikleri, bugüne kadar eleştirmenlerce ifade edilmiştir. Bu çalışmada, özellikle yazarın ilk kitabı olan Bozbulanık’ta yer alan öyküleri, mutluluk ve umut kavramları ekseninde sistematik bir yakın okumaya tabi tutularak, öykü kişilerinin ilişkiler, gündelik uğraşlar ve bedensel sağlık olarak üç başlık altında toplanan mutluluk kaynakları ele alınmıştır. Mutluluk, umut ve gündüz düşü kavramları ile ilgili kuramsal bakış açılarını okumaya dâhil eden çalışma, aynı zamanda Nezihe Meriç’in yazarlığı ve yaşamı arasındaki bağlantılar hakkında ipuçları vermiştir.
Abstract
Nezihe Meriç (1925-2009) opened a new chapter in modern Turkish short story by giving the upper hand to female characters while building the narrative perspective, and by delving into the minds of women, inheriting Sait Faik Abasıyanık’s endeavor of representing the psychology of individuals through their everyday life experiences in the streets of Istanbul. Often regarded as an author of transition, Meriç has come to be praised for paving the way for the flourishing of women short story writers who would transform the entire Turkish literary scene in the 1970s. Literary critics have converged in the past that Meriç’s characters always find a way to derive happinness from small things, despite their feelings of worry and angst underneath. Starting from this point, this article displays the findings of a systematic close reading, mostly of the short stories in her first book, Bozbulanık, with a view to exploring the pattern, woven by the concepts of happiness and hope, which cuts across her literay works. The focus will be on how Nezihe Meriç’s characters find sources for hope and happiness basically in three areas: relations, daily chores and psychical health. The study which covers a theoretical path about hope, daydreams and happiness, also gives hints about the connections between Meriç’s writing and her life.
Peyami Safa, a twentieth-century novelist, journalist and intellectual, and one of the major pers... more Peyami Safa, a twentieth-century novelist, journalist and intellectual, and one of the major personalities of conservatism in Turkey, encouraged Muslim and Christian believers to search for common ground and shared values that would yield a happy, virtuous way of life. His novel, The Armchair of Mademoiselle Noraliya, features a character, Noraliya, who epitomizes the common ground between Islam and Christianity as a guide to peace of mind for individuals lost in the maze of modernity. Safa’s literary construct is rooted in both religious inclination and admiration for the modern mind. Drawing on the main elements of the novel, this essay focuses on those features that reflect Safa’s idea of a personal mysticism reached through religion, as well as interreligious dialogue. Safa’s approach exemplifies Turkey’s unique position in the Muslim world, inviting comparison and appreciation of the nuances among the historical manifestations of Islam. Journal od Interdisciplinary Studies (JIS) XX 2008: 105-119
Öz: Bu makale, edebiyat sosyolojisi alanına giren ve Türkiye'deki edebiyatçı kadınların profilini... more Öz: Bu makale, edebiyat sosyolojisi alanına giren ve Türkiye'deki edebiyatçı kadınların profilini ortaya çıkartmayı amaçlayan bir araştırma projesinin ürünüdür. Kadın yazarların eğitim durumları, meslekleri, babalarının meslekleri, yapıt verdikleri türler ve bildikleri yabancı diller gibi kimi unsurlar ele alınarak bu verilerin yıllara dağılımı incelenmektedir. İstatistiksel veriler ve bunlara dayalı olarak yapılan niceliksel analizler toplumsal ve kültürel süreçleri tüm yönleriyle yansıtmasalar da, sözkonusu verilerin yıllara göre nasıl değiştiğini görmek " kadın edebiyatı " adıyla çerçevelenen ve fazla sorgulanmadan adeta bir kanon gibi kabul edilen yazınsal üretimin değerlendirilmesinde otomatikleşen kimi yargıların yeniden gözden geçirilmesi için gereklidir. İstatistiksel dağılımlar bir panorama çizmekle kalmaz, edebiyatın kurumsallaşması, metalaşması, nesilden nesile ve farklı kültürlere aktarımı gibi konulara ışık tutabilecek veriler de sunar. Örneğin, edebiyatçı kadınların doğum yeri ve ikamet yeri üzerine yapılacak karşılaştırmalar, ülkenin edebiyat merkezi olan şehirlerini belirlememize yardımcı olur. Edebiyatçı kadınların yapıt verdikleri türlerin dağılımı ve bu dağılımın yıllara göre gösterdiği değişim, edebiyattaki toplumsal cinsiyet dinamiklerini ve bu dinamiklerin tarihsel süreçteki gelişimini anlamamıza yardımcı olur. İstatistiksel verileri değerlendiren bu makale, edebiyatçı kadınların görünürlüğünü etkileyen unsurları tartışmaya açmakta ve edebiyat için gelenekselleşen bilginin sadece erkekler üzerinden türetilmesinin yanlışlığına değinmektedir. Anahtar kelimeler:Türk Edebiyatı, Edebiyat Sosyolojisi, Kadın Yazarlar.
A contribution to a TV documentary, “Romanların İzinde” (On Track of Novels) about the novel-wri... more A contribution to a TV documentary, “Romanların İzinde” (On Track of Novels) about the novel-writing of Peyami Safa, a leading early republican writer, essayist and journalist who echoed, in his literary ouvre, the awareness and anxieties on the social and cultural transformations as well as crises of the Ottoman-Turkish society. Fatih-Harbiye focuses on the cleavage as well as the interaction between two opposing cultural spheres, traditional and modern neighbourhoods of Istanbul. Yalnızız (We are Alone) is his very last novel which revolves around familiar themes but with a delicately woven attention on the plurality of perspectives. It tells aboıt modernity’s corruptive effects on young, susceptible Turkish women, and a middle aged man, who is trying to save them from any wrongdoing; however the so-called virtuous man also can have no claim to be virtuous with his dubious past.
A radio program in Turkish about the life and works of Ms. Mîna Urgan, a formidable scholar of En... more A radio program in Turkish about the life and works of Ms. Mîna Urgan, a formidable scholar of English Language and Literature and a profilic writer of literary criticism, who turned into a best-selling writer with her memoirs. Her critical analysis of Thomas More’s ground breaking book Utopia (1516), which she views as the first socialist text; as well as her comparative critique of his misinterpretation within the previous Anglo-Saxon criticism, illustrate her exquisite talent in delwing into the complexities of the seemingly obvious and in expressing her findings in a plain, almost conversation-like style.
A book review in Turkish language, about Hülya Dündar Şahin's Narsisist Entrikalar: Nahit Sırrı Ö... more A book review in Turkish language, about Hülya Dündar Şahin's Narsisist Entrikalar: Nahit Sırrı Örik’in Yapıtlarına Psikanalitik Bir Bakış. İstanbul: Metis Yayınları, Mayıs 2017. An