İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi Journal of Islamic Civilization Studies | Dumlupınar Üniversitesi (original) (raw)

Papers by İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi Journal of Islamic Civilization Studies

Research paper thumbnail of RİFÂİYYENİN PÎRİ SEYYİD AHMET ER-RİFÂÎ’DE FAKR VE PRATİK TEZÂHÜRÜ FÜTÜVVET

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2019

Tasavvuf terminolojisinin en önemli kavramlarından biri olan fakr, Seyyid Ahmed er-Rifâî (ö. 1182... more Tasavvuf
terminolojisinin en önemli kavramlarından biri olan fakr, Seyyid Ahmed er-Rifâî
(ö. 1182)’nin düşüncesinde çok özel bir yer tutar. Fakr kavramı Seyyid Ahmed
er-Rifâî ile birlikte, zühd, fenâ ve kulluk kavramlarını da içerecek bir
vüs’ate kavuşmuştur. Seyyid Ahmed er-Rifâî, Kuran ve sünneti temele alan bir
tasavvufi anlayışı benimsemiş; tasavvufu, sûfiyi ve kulluğu fakr ekseninde
tanımlamış; tasavvuf düşüncesinin varlık, bilgi ve ahlaka dair bakışını fakr
esası üzerine bina etmiştir. Onun
düşüncesinde fakr sadece hakīkatin elde edildiği derûnî ve manevî bir hal
olmayıp, aynı zamanda sûfiyi Hakk’a, âleme ve insana yönelik sorumluluğa ve
hizmete davet eden aksiyonel bir tezâhürdür. Seyyid Ahmed er-Rifâî’nin tatbîkinde
kendini fütüvvet olarak gösteren bu tezâhür; züll, meskenet, mahviyet ve
acziyet olarak belirmiştir. Diğer taraftan, nefsini tüm varlıktan aşağıda
görme, kınama şeklinde değerlendirilebilecek Melâmî bir neşve olarak tezahür etmiştir. Bu makalede, sûfîlerin fakr ve fütüvvet kavramlarına dair
görüşlerinin özet bir tasvîri yapılacak, sonrasında ise Seyyid Ahmed
er-Rifâî’nin bu kavramlara nasıl bir yaklaşım sergilediği ele alınacaktır.

Research paper thumbnail of OSMANLI DÖNEMİNDE İMAMLARIN MESLEKİ HAYATLARINDA KARŞILAŞTIKLARI SORUNLAR (18. YÜZYIL DİYARBEKİR EYALETİ ÖRNEĞİ)

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2019

Osmanlı Devleti’nde imamlar, Müslüman topluma hizmet veren kadrolar içerisinde en geniş yeri tutm... more Osmanlı Devleti’nde imamlar, Müslüman topluma hizmet veren kadrolar içerisinde en geniş yeri tutmakla birlikte üstlendikleri dinî, toplumsal ve resmi görevlerleoldukça önemli bir konumdaydılar. Bu sebeple imamlık, Osmanlı İslam toplumunun önde gelen kurumlarındandır ve geçirdiği değişim ve dönüşümlerle birlikte günümüzde de büyük bir ehemmiyeti haizdir. Mezkûr öneme istinaden bu çalışmada,
şimdiye kadar herhangi bir araştırmaya konu edilmemiş olan Osmanlı toplumunda
imamların mesleki hayatlarında karşılaştıkları sorunlar ele alınmıştır. Araştırmanın amacı, 18. yüzyıl Diyarbekir ahkâm defterleri ve yine Diyarbekir (Âmid) şer’iyye sicilleri çerçevesinde ilgili dönemde imamların mesleki hayatlarında karşılaştıkları sorunları ortaya koymaktır. Araştırma neticesinde ilgili dönemde imamların mesleki hayatlarında karşılaştıkları sorunların toplam 60 farklı belgeye
yansıdığı tespit edilmiştir. Yapılan tasnife göre bu sorunların en sık
rastlanılanı vakıflarla ilgilidir. Bunu sırasıyla usulsüz vergi tahsili meselesi,
görevlerine yönelik usulsüz müdahaleler, nikâh kıyma ve gasil meseleleri ve
sosyal hayatta karşılaşılan az sayıdaki diğer bazı sorunlar takip etmektedir. Bu
sorunlar içerisinde özellikle vakıflar, usulsüz imamlık beratları ve vergilere
dair meselelerin dikkate değer bir ciddiyette olduğu ve ilgili kurumların
işleyişinde birtakım bozulmaların meydana geldiği gözlenmiştir

Research paper thumbnail of Hadi̇slerdeki̇ “Kirk” Sayilarina Genel Bakiş

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2014

In main sources of Islam –Holy Qur’an and Hadiths by Prophet Mohammed (pbuh)- number of forty is ... more In main sources of Islam –Holy Qur’an and Hadiths by Prophet Mohammed (pbuh)- number of forty is used repeatedly. For example in Qur’an we see the ‘number of forty’ in four different verses. Number of forty is also very important for tasawwuf/ sufism and Arabic. In Arabic ‘number of forty’ is used for expressing multiplicity. A noteworthy point in those hadiths that ‘number forty’ is generally used for making the expression easier and point the multiplicty out but the real meaning except for the hadiths about duties or prayings. For example hadiths about worships as alm, ‘number of forty’ was used in real meaning. Because numbers as in “forty sheeps” or “thirty neats” for alm, never changes. So we can say that, in hadiths ‘number of forty’ is generally used for encouraging people to do good behaviours. In this article, we studied more than forty hadiths which have ‘number of forty’ in their matn one by one. Afer that we pointed out those hadiths’ authenticity (sihhah) and gradated them. At the end of this study, we saw that those hadiths are weak (zhaif). An other noteworty point in those rumours of hadiths is to be transmitted by certain narrators (râvis). Number of these narrator is about twenty. They could be listed in order of abundance in the rumor: Enes b. Mâlik, Abdullah b. Abbâs, Ebu Hureyre, Câbir b. Abdullah, Abdullah b. Amr b. As, Ebu Eyyub el-Ensar, Omer b. Hattâb, Ali b. Ebi Tâlib, Ebu Said el-Hudri, Ebu Eyyub el-Ensâri, Ebu Zer el-Gifari etc. Those hadiths in our study are generally located in the following resources: Kutub-i Sitte , Ahmed b. Hanbel’s Musned , Hâkim’s Mustedrek , Taberani’s Mu’cem .

Research paper thumbnail of Çağimizin Toplumsal Algisini Temsi̇l Eden Parametrelerden ‘Ki̇mli̇k’, ‘Kültür’ Ve ‘Uygarlik’ Kavramlarinin Sosyo-Poli̇ti̇k Anali̇zi̇

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2014

Recent political arena suffers under hesitation and contradictory trends between globalisation an... more Recent political arena suffers under hesitation and contradictory trends between globalisation and multiculturalism and between localisation and ethnic identities, and seeks monoculturalism in respect of countries and people with similar culture coming together in cultural, social, economic co-operations and strategic alliances with those of different cultures and various civilizations that tend to be left outside of these co-operations because of their 'differences'. In this context, identity question is at the agenda for the people who have a fear to lose their own identities. Identity is a social phenomenon which starts with the identity formation process by means of interaction with the 'other' or against the 'other'. The individual tends to internalise and practice the behaviours, values and norms of the society where he or she has lived in, in order to provide his or her psychological and physical security. In this way, to get an identity one must either identify oneself with someone and/or be perceived as identical to someone else. The continuous and permanent internalisation processes of social setting are resulted in the construction of an individual identity within a social dimension. The universalization of national culture constitutes the 'civilization' and the way of living and perception creates the 'culture under the notions of constructivist theory. In this study, the concepts culture, identity and civilization will be analyzed with the cross-cultural level and the possible confusion will be removed in this descriptive way.

Research paper thumbnail of Geleneği̇n İzi̇ni̇ Sürmek: Hattat Hüseyi̇n Kutlu’Nun Hayati Ve Sanati

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2018

Hüseyin Kutlu, yaşayan en önemli hattatlarımızdan birisi ve XXI. yüzyılın hat sanatı ekollerinin ... more Hüseyin Kutlu, yaşayan en önemli hattatlarımızdan birisi ve XXI. yüzyılın hat sanatı ekollerinin en önemli temsilcilerindendir. Âlim şahısların mensûb olduğu bir ailede dünyaya gelen Kutlu, ilmî bir muhitte yetişmiştir. Felsefe eğitiminden sonra, İmam-Hatipliği tercih eden Hattat Hüseyin Kutlu 33 sene vazife yapmıştır. Bu süre zarfında “İslâm bir medeniyet dinidir. Bu medeniyetin merkezi de câmidir” anlayışı üzerine, fonksiyonunu kaybeden câmiyi ihya etme gayreti içerisine girmiş ve câmi ile sanatı buluşturmuştur. Hattat Hüseyin Kutlu ile yapılan sözlü mülakatlar neticesinde gerçekleştirilen bu makaleden anlaşılıyor ki; oldukça velûd bir hattat olan Kutlu, mimarî ile yazı arasındaki ilişkiye çok önem vermiştir. Günümüzdeki hüsn-i hat sanatı ile mimarî yapı arasındaki problemlerin tespitini yapmıştır. Eserlerini icra ederken ölçüsü hep İslâm Medeniyeti’nin ilkeleri olmuştur. Eserlerinde muktezâ-i hâle muvâfık olması için mânaya, leke etkisine, kalem hakkına, diğer sanatlarla uyumuna ...

Research paper thumbnail of Evaluation of Secular Thought/Laicism in The Context of Ulûm-ı İktisâdiye ve İçtimâiye Mecmuası Case

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2018

Sekülerizm ve laiklik, sosyo-ekonomik, kültürel ve toplumsal olmak üzere oldukça geniş alanı kaps... more Sekülerizm ve laiklik, sosyo-ekonomik, kültürel ve toplumsal olmak üzere oldukça geniş alanı kapsayan kavramlardır. Bu bağlamda çalışmamız öncelikle, sekülerizm ve laikliğin tanımını, Avrupa’daki tarihsel sürecini ve kökenini oluşturan belli başlı düşünce akımlarını ele almaktadır. Bu akımlardan en önemlisi, metafizik hiçbir bilgiyi kabul etmeyen ve sadece deney ve gözlemle doğru bilgiye ulaşılabileceğini ileri süren pozitivizmdir. Materyalizm, evrimcilik ve liberalizm gibi yaklaşımlar da pozitivizmle birlikte seküler/laik dünya görüşünün teşekkülünde etkili olmuştur. Çalışmada, Avrupa’daki sürecin yanı sıra, Osmanlı Devleti’ni seküler düşüncenin ne boyutta etkilediği araştırılmış ve devletin, bu sürece gerilemeyle birlikte girdiği tespit edilmiştir. Devleti kurtarmak için Batılı devletlerin sistemini örnek almaya ve birtakım ıslahatlar gerçekleştirmeye başlayan yöneticiler, bir bakıma seküler/laik düşüncenin Osmanlı’da etkili olmasına neden olmuşlardır. Bu etki de, seküler düşüncey...

Research paper thumbnail of Commercial Places in Khorasan Cities And Products Sold at This Place (8-10. Centuries)

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2018

Şehir, toplum ve bireyin hayatını kuşatıcı rollere sahip olduğu kadar, iktisadî faaliyetlerin de ... more Şehir, toplum ve bireyin hayatını kuşatıcı rollere sahip olduğu kadar, iktisadî faaliyetlerin de yön vericisi olmuştur. Politik bir değere haiz olan bu mekânın köy ve benzeri yerleşim birimlerinden farklılığı düzenliliği, sınırı ve kuralları olan bir yer olmasıdır. Çünkü sosyal ve iktisadî bağlamda çıkması muhtemel anlaşmazlıkları çözecek hukuk kuralları da burada ortaya çıkmıştır. Örneğin İslam dünyasının her bölgesinde ve şehrinde var olan “hisbe teşkilatı” şehirdeki iktisadî anlaşmazlıkları çözmek ve düzeni sağlamak için vardı. İktisadi faaliyetlerinin asıl gerçekleştiği yerler, şehirlerdir. Şehirlerde ekonomik hayat çarşı-pazarda vuku bulmaktadır. Şehirleşme Horasan bölgesinde erken bir zamana tarihlenmektedir. Horasan bölgesinde şehir hayatının iktisadî akışının gerçekleştiği çarşı-pazar/sûk/bâzâr adlı mekânlar, İslamiyet’in başından itibaren bölgenin her şehrinde mevcuttu. Bölgede toplumun ihtiyaç duyduğu her türlü ürün bu mekanlarda bulunmaktaydı. 10. Yüzyıl İslam coğrafyacıl...

Research paper thumbnail of Muslim and Non-Muslim Relations in the Ottoman Cyprus (17th and 18th century)

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2018

Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Kıbrıs adası, içinde barındırdığı farklı... more Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Kıbrıs adası, içinde barındırdığı farklı etnik ve dinî unsurlarla var olagelmiştir. 1571 ve 1878 yılları arasında Osmanlı hâkimiyetindeki Müslümanlar ve adada çoğunluğu oluşturan gayrimüslimler, 300 yılı aşkın bir süre beraber yaşamış; ticaret başta olmak üzere hayatın tabii seyri içerisinde birçok farklı sahada birbirleriyle temas halinde olmuşlardır. Osmanlı döneminde her ne kadar gayrimüslimler belli oranda hukukî özerkliğe sahip olsa da, Müslümanlar ve gayrimüslimler arasında meydana gelen hukukî meseleleri çözüme bağlamada şerʻî mahkemeler yegâne müracaat mercii olmuştur. Bu mahkemelerde tutulan kadı sicilleri, Osmanlı döneminde itinayla muhafaza edilmiş olup bugün tarih içerisinde meydana gelen Müslim-gayrimüslim ilişkilerinin gözlemlenebileceği en zengin ve güvenilir kaynakları oluşturmaktadır. Konunun zikredilen bu öneminden hareketle 17. ve 18. yüzyıl Kıbrıs kadı sicillerine yansıyan Müslim-gayrimüslim ilişkileri şahı...

Research paper thumbnail of The Worth and Status of Historical Figures and Places with Respect to Current Public Opinion (Example of Kütahya Province)

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2018

Her toplumun ahlaki, estetik, teolojik, ideolojik vb. değer yargıları vardır. Bu değerlerin somut... more Her toplumun ahlaki, estetik, teolojik, ideolojik vb. değer yargıları vardır. Bu değerlerin somutlaşmış örnekleri ise tarihe mal olmuş şahıslar ve mekânlardır. Tarihi mekânlar ve şahsiyetler arasındaki münasebet sıradan bir ilişkinin ötesinde, şehre ve halkına kimlik ve kişilik kazandıran bir özelliğe sahiptir. Mekan şahıs ilişkisi kimliğin oluşumunda etkilidir. Çünkü mekan onun kimliğinin temel öğesidir. Bazı kişiler de vardır ki, mekâna kimliği ile anlam katar, mekân kendisi ile tanımlanır. Kütahya’da da bunun pek çok örnekleri bulunur. Mesela Kütahya Mevlevihanesi, Vacidiye Medresesi, Evliya Çelebi, Sun’ullâh-ı Gaybî ve Ergun Çelebi şehrin önemli değerleri arasındadır. Ancak şehir hayatı, toplumsal değişme ve özellikle küreselleşme süreci pek çok değeri aşındırdığı gibi bu değerleri de aşındırmıştır. Bu değerlerden biri de toplumun veya şehrin tarihinde yer tutan önemli şahsiyet ve mekânlardır. Bu çalışma öncelikle sosyolojik olarak şehir ve değer kavramları ele alınmıştır. Daha ...

Research paper thumbnail of Türk Toplumunda Allah İmgesi̇: Bi̇r Edebi̇yat Sosyoloji̇si̇ Denemesi̇

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2017

Din sosyolojisi, temel konusu olan din-toplum ilişkisini incelemek için birçok yöntem kullanır. B... more Din sosyolojisi, temel konusu olan din-toplum ilişkisini incelemek için birçok yöntem kullanır. Bu yöntemler çoğunlukla genel sosyolojinin yöntemleridir. Toplumun dini ve inancıyla ilgili bir konu incelenmek istendiğinde de bunu farklı yöntemlerle gerçekleştirmek mümkündür. Toplumdaki çeşitli sosyal kurumların, olguların, olayların din ile ilişkisi, sosyal tarih verileriyle incelenebildiği gibi, saha çalışmasıyla da incelenebilmektedir. Bu yöntemlerin önemini, gerekliliğini hatta başat yöntemler olduğunu inkâr etmemek koşuluyla, toplumun sanatsal eserleri üzerinde incelemeler yapmak suretiyle, bu ürünlerin üretildiği ve yaşatıldığı dönemlerdeki din-toplum ilişkisi üzerine analiz yapabilmenin mümkün olduğunu belirtmek gerekir. Bilhassa edebiyat eserleri bu konuda oldukça zengin verileri barındırmaktadır. Çünkü toplumun yaşantısında geniş yer kaplayan dinin, inançla, ibadetle veya tutumlarla ilgili boyutları, sözlü ve yazılı edebi eserlere, romanlara, şiirlere, masallara, destanlara; olaylar, olgular, kavramlar veya semboller şeklinde yansımıştır. Böylece edebi eserler din sosyolojisi açısından, toplumun gerek tarihsel süreçteki din algısı, anlayışı ve dini yaşantısı hakkında bilgiler içermesi, gerekse geçmişten günümüze yaşanan değişimi inceleme imkânı sağlaması bakımından önemli bir kaynağı teşkil etmektedir. Ancak ülkemizde bu konuda henüz sınırlı sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu alandaki çalışmalara mütevazı bir katkı denemesi olarak görülmesi gereken bu makalede, Türk halkının zihnindeki ve gönlündeki Allah imgesinin şiirlere yansımasından hareketle, Türk toplumunun din ile ilişkisi hakkında bir yönüyle ve sınırlı bir çerçevede değerlendirmeler yapılmıştır.

Research paper thumbnail of Osmanli Medrese Si̇stemi̇ni̇ Etki̇leyen Faktörler

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2017

Günümüzde genelde eğitim sisteminin, özelde eğitim-öğretim programlarının oluşmasında birtakım iç... more Günümüzde genelde eğitim sisteminin, özelde eğitim-öğretim programlarının oluşmasında birtakım iç ve dış etkenlerin varlığı dile getirilmektedir. Osmanlı medrese sistemini günümüz eğitim sistemleriyle kıyaslamak ve ikisinin birebir örtüştüğünü söylemek mümkün değildir. Ancak kendi şartları içerisinde değerlendirildiğinde medreselerin yönetim ve eğitim anlayışlarının oluşum ve gelişiminde pek çok değişkenin/faktörün bulunduğu görülebilir. Bunların başında devlet otoritesi, ilmiye sınıfı olarak teşkilatlanan ulema, Türk ve İslam coğrafyasının genelinde var olan Sünnî ilim geleneği, medreselerin finansmanını sağlayan vakıflar ve medrese eğitiminde asıl önemli unsur olan müderris gelmektedir. Özellikle Fatih'in yönetim ve eğitim sistemi bakımından yakından ilgilenerek inşa ettiği Sahn-ı Semân ve Kanuni'nin kurduğu Süleymaniye medreseleri, devlet otoritesinin medreseler üzerindeki etkisini çok iyi yansıtmaktadır. Ulemanın da medreseler üzerindeki tesiri, medreselerle ilgili düzenlemelerin yer aldığı kanunnâmelerin hazırlanması ve yürürlüğe konulmasında kendini göstermiştir. İslam ilim ve kültürünün önemli merkezlerinden gelen bilginler ile özellikle yüksek tahsil için buraları tercih eden Osmanlı âlimleri bu bölgelerdeki medreselerin ilim, kültür ve eğitim geleneklerini Osmanlı medreselerine intikal ettirmişlerdir. Yine bu konuda Osmanlı âlimlerinin itibar ettiği Sünnî çizgideki seçkin ulemanın eserleri ve şerhleri Osmanlı medreselerinde okunmuş ve bunlar zihniyet oluşturucu etkiye sahip olmuştur. Medreselerin finansmanını

Research paper thumbnail of EBÛ SAÎD MUHAMMED HÂDİMÎ’NİN (v. 1176/1762) HAYATI VE ESERLERİ

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2017

Ebû Saîd Muhammed el-Hâdimî, XVIII. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin önde gelen âlim ve sufilerindend... more Ebû Saîd Muhammed el-Hâdimî, XVIII. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin önde gelen âlim ve sufilerindendir. Yaşadığı asır modernleşmenin ve reform söylemlerinin başladığı zamana rastlayan Hâdimî; fakih, usûlcü ve sufi kimliğinin yanı sıra diğer alanlarda da seçkin bir âlim olup, Osmanlı uleması içinde görüş, düşünce ve eserleriyle de temayüz etmiş bir şahsiyettir. Köken itibariyle geriye gidilirse 463/1071'den sonra Selçuklular döneminde Konya'ya kadar gelen dedelerinin Buhara asıllı olduğu belirtilmektedir. Doğum yeri ise Konya'nın 128 km güneyinde kurulmuş, dağlık ve eski bir ilçe olan Hâdim'dir. Konya'da ve İstanbul'da çeşitli hocalardan ders okumuş ve icâzet almıştır. Hadim'de kendisinin kurduğu medresede müderrislik yapmıştır. Hadimî'nin kurmuş olduğu medresenin bugünkü İlahiyat ve Hukuk fakülteleri denginde bir eğitim verdiği ifade edilebilir. Medresede şu bölümler bulunmaktaydı: Fıkıh ve Usûl-i Fıkıh, İlm-i Kelâm, Tefsir ve Hadis, İslâm Felsefesi ve Arap Edebiyatı. III. Ahmed ve I. Mahmud gibi padişahlar tarafından İstanbul'a davet edilen Hâdimî, orada padişahların huzurunda icra edilen huzur dersleri yapmıştır. Tefsir, hadis, fıkıh, akâid, kelâm, tasavvuf, mantık vb. birçok alanda eser veren Hâdimî, 1176/1762 senesinde Hâdim'de vefat etmiştir.

Research paper thumbnail of Ahterî’Ni̇n Eserleri̇ni̇n Tefsi̇r Ve Kur’Ân İli̇mleri̇ Açisindan Değerlendi̇ri̇lmesi̇

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2017

, 1496'da Afyonkarahisar'da doğmuştur. Kütahya'da tahsil görmüş ve tedris hayatını ömrünün sonuna... more , 1496'da Afyonkarahisar'da doğmuştur. Kütahya'da tahsil görmüş ve tedris hayatını ömrünün sonuna kadar buradaki Haliliye Medresesi'nde devam ettirmiştir. Ahterî, Osmanlının ihtişamlı döneminde yaşamış ve zengin kaynaktan istifadeyle Arap dili ve edebiyatı, fıkıh, peygamberler tarihi, hadis ve ahlak alanında eserler vermiştir. Bilhassa Lügati, Osmanlı medreselerinde çok tercih edilmiş ve geniş İslam coğrafyasında tanınmıştır. Çalışmamızda Ahterî'nin bütün eserleri kısaca tanıtılacak ve Ahterî-i Kebîr, Câmiu'l-Mesâil, Tarihu Ahterî, Tercemetü'l-Ehâdîsi'l-Erbeîn ve Şerhu alâ Risâleti'l-Kefevi fi'l-Âdâb isimli mevcut beş eserinin; tefsir ve Kur'ân ilimleri merkezinde değerlendirilmesiyle sınırlandırılacaktır. Çalışmada, makale hacmini aşmamak için kavramların tarifi yapılmamıştır. Âyetlerin ait olduğu sureleri ve numaraları tarafımızdan verilmiş, aynı şekilde eserin metninde olmayan kısımlar tarafımızdan […] içerisinde gösterilmiştir. Müellifin üslubunu göstermek amacıyla Arapça kullanımın haricindeki yerlerde Türkçe tercümesi, günümüz Türkçesiyle sadeleştirerek verilmiştir. Çalışma Ahterî'nin, on altıncı asırdan itibaren ilim taliplerine, müderrislere ve münevverlere, kültürün temeli sayılabilecek dini kavramları, medrese eğitimi üzerinden halka kazandırmaktaki üstlendiği rolü bir nebze göstermeyi hedeflemiştir.

Research paper thumbnail of Dâvûd-İ Karsî’Ni̇n Şerhu’L-Kasîdeti̇’N-Nûni̇yye Adli Eseri̇ Çerçevesi̇nde Kelâmî Görüşleri̇

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2017

Dâvûd-i Karsî, (ö.1169/1756) on sekizinci yüzyılda yaşamış, Osmanlı ilim dünyasının münekkit bir ... more Dâvûd-i Karsî, (ö.1169/1756) on sekizinci yüzyılda yaşamış, Osmanlı ilim dünyasının münekkit bir âlimidir. Öğrencilere okutulan eserlerin pedagojik uygunluğundan başlayarak toplumda İslâm itikâdına ters gördüğü fikir ve hareketlere kadar pek çok hususu eleştirmiştir. İslâmî ilimlerin hemen her alanında genelde şerh-haşiye türü olmak üzere muhtasar eserler kaleme almıştır. Toplumun hemen her kesiminin seviyesine uygun olacak şekilde kaleme aldığı eserlerini, zaman zaman genişletme zaman zaman da ihtisar etme ihtiyacı duymuştur. el-Kasîdetü'n-Nûniyye için de önce Türkçe sonra da Arapça birer şerh yazmıştır. Bu çalışmada, Dâvûd-i Karsî'nin Şerhu'l-Kasîdeti'n-Nûniyye adlı Arapça şerhi çerçevesinde onun kelâmî düşüncesine temas ettik. Mâtürîdî Mezhebi esasları çerçevesinde kaleme alınan Şerhu'l-Kasîdeti'n-Nûniyye adlı eserin, ilahiyyât, nübüvvât, meâd ve muhtelif kelâmî meseleleri içine alan tam bir akâid metni olduğunu ortaya koyduk. Bu makalemizde ayrıca, Karsî'nin diğer kelâmî eserlerinden de hareketle onun söz konusu bahislerdeki görüşlerini, üslubunu ve eserinde yararlandığı kaynakları tespit ettik. Diğer yandan hayatına ve ilmî kişiliğine değinmek suretiyle müellifin bu alandaki yetkinliğini de izâha çalıştık.

Research paper thumbnail of Eski̇ Cami̇leri̇n Kaybolan Güzelli̇kleri̇nden Bi̇ri̇: Hüsn-İ Hat Levhalari

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2018

Cami ve mescidlere, bulunması gelenek hâline gelen cami takımı ve mihrab yazısından başka, çevren... more Cami ve mescidlere, bulunması gelenek hâline gelen cami takımı ve mihrab yazısından başka, çevrenin kültür ve maddî seviyesine göre hüsn-i hat levhaları da asılmıştır. Özellikle, selâtin camilerde yazı ve tezhip sanatı bakımından önemli eserler yer almıştır. Yakın zamana kadar, tarihî camilerimizden bazıları, âdeta birer “Hüsn-i Hat Müzesi” gibi idiler. Cami ve mescidlerin önemli güzelliklerinden olan bu eserler, topyekûn ilgisizlik ve hırsızların tasallutu sebebiyle yok denecek kadar azalmıştır. Kalabilen az sayıdaki levhalar da, koruma amaçlı olarak Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından müzeye kaldırılmıştır. Son zamanlara kadar, eski camilerimizde görmeye alışkın olduğumuz bu âşina güzellikler, artık birer “yâd-ı mâzi” halini almış bulunmaktadır. Cami ve mescidlerin levhalarla dolu eski halini bilenler için bugünkü durum bir hicrâna vesile olmaktadır. Tarihî camiler restorasyona tabi tutulurken veya yeni camiler yapılırken, geleneksel yazıların dışında, klâsik sanatların günümüzdek...

Research paper thumbnail of MUSTAFA SABRİ EFENDİ’NİN MAHMÛD ŞELTÛT’UN HZ. ÎSÂ’NIN REF‘ ve NÜZÛLÜ HAKKINDAKİ FETVASINA ELEŞTİRİLERİ

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2014

Mustafa Sabri Efendi, one of the last period politicians and scientists of Ottoman joined many sc... more Mustafa Sabri Efendi, one of the last period politicians and scientists of Ottoman joined many scholarly debates not only in his country but also in abroad and followed a conservative and traditionalist approach in these debates. One of the persons that he debated on scholarly issues was Mahmûd Şeltût, who took office in various levels and rose to prominence with his reformist thoughts. Mustafa Sabri objected the fatwa of Şeltût who used the thesis that there is no open expression in Quran and in Hadith that support the ascension and descent of Prophet İsa (Pbuh) in such as extend to form the basis of faith and the person who rejected this belief would not be in trouble with in terms of faith. He criticized Şeltût and he gave answers to his assertions and the evidences he used. Mustafa Sabri propounded some mental evidences in his responses together with the evidences forwarded by the predecessor scholars aimed at the faith of ascension and descent of Prophet İsa and developed reviews in this issue in accordance with the traditional views. The answers of Şeltût who responded the critics and answers of Mustafa Sabri to himself in parallel with those reviews through some articles, was taken as a subject of new critics by Mustafa Sabri. In this article, the fatwa of Şeltût and the critics of Mustafa Sabri aimed at that fatwa shall be reviewed.

Research paper thumbnail of Religious Sociological Approach to Social Change in Revelation Period: The Circular Loop Approach / Vahi̇y Dönemi̇ Sosyal Deği̇şmeye Di̇n Sosyoloji̇k Yaklaşim: Dai̇resel Döngü Yaklaşimi

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2015

Since foundation of sociology of religion, many subjects have been examined with this regard and ... more Since foundation of sociology of religion, many subjects have been examined with this regard and one of the most important subject is religion and social change relations. Sociology of Religion has placed special emphasis on examination of social change subject since mid of twentieth century, examination of social change process has taken up a lot of room in religion sociology literature of the last fifty years. Social change which is one of the important study fields of sociology necessitates the presentation of models to be explained. Whereas models may differ from society to society. As each societal structure has characteristics of its own, taking a model as an example may not provide an explanation of the social change in that society. What needs to be done in this situation is to exemplify the principles of a new model, a new denotation and model. This article is a social change model study to put forth relation between religion and social change and it comprises 23 years of Muhammad The Prophet. The change which occurred in the society in 23-years period which is referred to as the revelation period in the article has been explained through the circular loop model and the principles of this model has been stated conceptually.

Research paper thumbnail of Di̇ni̇ Yaşamin Bi̇çi̇mlendi̇ri̇ci̇ Olmayan Unsurlari: “Manevi̇yat Sosyoloji̇si̇” Paradi̇gmasini Sorgulama

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2015

Sociological assertions of religious vitality in Euro-American societies have developed a paradig... more Sociological assertions of religious vitality in Euro-American societies have developed a paradigm of spirituality in which, following earlier studies of the New Age, a distinction is drawn between external authority and self-authority. Methodologically and theoretically problematic, this paradigm diverts attention from people’s social practices and interactions, especially in relation to multiple religious authorities. Drawing upon ethnographic fieldwork with an English religious network, and building upon the work of Pierre Bourdieu, the author considers situations in which multiple authorities tend to relativize each other. Conceptualizing this in terms of “nonformativeness”—the lack of authorities’ ability formatively to shape religious identity, habitus, and competition over religious capital—allows a new understanding of individual secularization to emerge that questions assertions of vitality.

Research paper thumbnail of Cumhuri̇yet İdeoloji̇si̇ni̇n Erken Dönem Türk Sanat Tari̇hi̇ Çalişmalarina Etki̇leri̇

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2015

Sanat tarihi çalışmaları Batı'da Rönesans ile birlikte başlamıştır. Osmanlı Devleti'nde ise bu ça... more Sanat tarihi çalışmaları Batı'da Rönesans ile birlikte başlamıştır. Osmanlı Devleti'nde ise bu çalışmalara ilgi 20. yüzyıl başlarında görülürken, sanat tarihinin bir disiplin olarak ele alınması çok daha geç dönemlerde olmuştur. Sanat tarihi yazımı Türkiye'de Batı'ya nispetle hem geç başlamış hem de cumhuriyet ideolojisinin etkisi altında şekillenmiştir. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin ideolojik temellerine bakıldığında, dünyayı etkisi altına alan milliyetçilik düşüncesinin, bu temellerin ana ögesi olduğu görülür. Dolayısıyla milliyetçilik akımı ilmi çalışmalara da etki etmiştir. Zamanın 'Türk Tarih Tezi' ve 'Güneş Dil Teorisi'nin ümmet inancından milliyetçilik düşüncesine geçişin ürünleri olduğu dikkati çeker. Diğer taraftan dönemin ideolojisi kaçınılmaz olarak sanat tarihi araştırmalarına da doğrudan yansımış ve bunun neticesi olarak dikkatler Türklerin anayurdu kabul edilen Orta Asya'ya çevrilmiştir. Çalışmalarda Türklük vurgusu ön plana çıkarken, Müslüman kimlik arka plana itilmiştir. Mimar

Research paper thumbnail of KÜTAHYALI BİLGE ŞAİR SUNULLAH-I GAYBÎ VE DÖNEMİ SEMPOZYUMU (01-03 Ekim 2015 Kütahya)

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2015

Research paper thumbnail of RİFÂİYYENİN PÎRİ SEYYİD AHMET ER-RİFÂÎ’DE FAKR VE PRATİK TEZÂHÜRÜ FÜTÜVVET

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2019

Tasavvuf terminolojisinin en önemli kavramlarından biri olan fakr, Seyyid Ahmed er-Rifâî (ö. 1182... more Tasavvuf
terminolojisinin en önemli kavramlarından biri olan fakr, Seyyid Ahmed er-Rifâî
(ö. 1182)’nin düşüncesinde çok özel bir yer tutar. Fakr kavramı Seyyid Ahmed
er-Rifâî ile birlikte, zühd, fenâ ve kulluk kavramlarını da içerecek bir
vüs’ate kavuşmuştur. Seyyid Ahmed er-Rifâî, Kuran ve sünneti temele alan bir
tasavvufi anlayışı benimsemiş; tasavvufu, sûfiyi ve kulluğu fakr ekseninde
tanımlamış; tasavvuf düşüncesinin varlık, bilgi ve ahlaka dair bakışını fakr
esası üzerine bina etmiştir. Onun
düşüncesinde fakr sadece hakīkatin elde edildiği derûnî ve manevî bir hal
olmayıp, aynı zamanda sûfiyi Hakk’a, âleme ve insana yönelik sorumluluğa ve
hizmete davet eden aksiyonel bir tezâhürdür. Seyyid Ahmed er-Rifâî’nin tatbîkinde
kendini fütüvvet olarak gösteren bu tezâhür; züll, meskenet, mahviyet ve
acziyet olarak belirmiştir. Diğer taraftan, nefsini tüm varlıktan aşağıda
görme, kınama şeklinde değerlendirilebilecek Melâmî bir neşve olarak tezahür etmiştir. Bu makalede, sûfîlerin fakr ve fütüvvet kavramlarına dair
görüşlerinin özet bir tasvîri yapılacak, sonrasında ise Seyyid Ahmed
er-Rifâî’nin bu kavramlara nasıl bir yaklaşım sergilediği ele alınacaktır.

Research paper thumbnail of OSMANLI DÖNEMİNDE İMAMLARIN MESLEKİ HAYATLARINDA KARŞILAŞTIKLARI SORUNLAR (18. YÜZYIL DİYARBEKİR EYALETİ ÖRNEĞİ)

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2019

Osmanlı Devleti’nde imamlar, Müslüman topluma hizmet veren kadrolar içerisinde en geniş yeri tutm... more Osmanlı Devleti’nde imamlar, Müslüman topluma hizmet veren kadrolar içerisinde en geniş yeri tutmakla birlikte üstlendikleri dinî, toplumsal ve resmi görevlerleoldukça önemli bir konumdaydılar. Bu sebeple imamlık, Osmanlı İslam toplumunun önde gelen kurumlarındandır ve geçirdiği değişim ve dönüşümlerle birlikte günümüzde de büyük bir ehemmiyeti haizdir. Mezkûr öneme istinaden bu çalışmada,
şimdiye kadar herhangi bir araştırmaya konu edilmemiş olan Osmanlı toplumunda
imamların mesleki hayatlarında karşılaştıkları sorunlar ele alınmıştır. Araştırmanın amacı, 18. yüzyıl Diyarbekir ahkâm defterleri ve yine Diyarbekir (Âmid) şer’iyye sicilleri çerçevesinde ilgili dönemde imamların mesleki hayatlarında karşılaştıkları sorunları ortaya koymaktır. Araştırma neticesinde ilgili dönemde imamların mesleki hayatlarında karşılaştıkları sorunların toplam 60 farklı belgeye
yansıdığı tespit edilmiştir. Yapılan tasnife göre bu sorunların en sık
rastlanılanı vakıflarla ilgilidir. Bunu sırasıyla usulsüz vergi tahsili meselesi,
görevlerine yönelik usulsüz müdahaleler, nikâh kıyma ve gasil meseleleri ve
sosyal hayatta karşılaşılan az sayıdaki diğer bazı sorunlar takip etmektedir. Bu
sorunlar içerisinde özellikle vakıflar, usulsüz imamlık beratları ve vergilere
dair meselelerin dikkate değer bir ciddiyette olduğu ve ilgili kurumların
işleyişinde birtakım bozulmaların meydana geldiği gözlenmiştir

Research paper thumbnail of Hadi̇slerdeki̇ “Kirk” Sayilarina Genel Bakiş

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2014

In main sources of Islam –Holy Qur’an and Hadiths by Prophet Mohammed (pbuh)- number of forty is ... more In main sources of Islam –Holy Qur’an and Hadiths by Prophet Mohammed (pbuh)- number of forty is used repeatedly. For example in Qur’an we see the ‘number of forty’ in four different verses. Number of forty is also very important for tasawwuf/ sufism and Arabic. In Arabic ‘number of forty’ is used for expressing multiplicity. A noteworthy point in those hadiths that ‘number forty’ is generally used for making the expression easier and point the multiplicty out but the real meaning except for the hadiths about duties or prayings. For example hadiths about worships as alm, ‘number of forty’ was used in real meaning. Because numbers as in “forty sheeps” or “thirty neats” for alm, never changes. So we can say that, in hadiths ‘number of forty’ is generally used for encouraging people to do good behaviours. In this article, we studied more than forty hadiths which have ‘number of forty’ in their matn one by one. Afer that we pointed out those hadiths’ authenticity (sihhah) and gradated them. At the end of this study, we saw that those hadiths are weak (zhaif). An other noteworty point in those rumours of hadiths is to be transmitted by certain narrators (râvis). Number of these narrator is about twenty. They could be listed in order of abundance in the rumor: Enes b. Mâlik, Abdullah b. Abbâs, Ebu Hureyre, Câbir b. Abdullah, Abdullah b. Amr b. As, Ebu Eyyub el-Ensar, Omer b. Hattâb, Ali b. Ebi Tâlib, Ebu Said el-Hudri, Ebu Eyyub el-Ensâri, Ebu Zer el-Gifari etc. Those hadiths in our study are generally located in the following resources: Kutub-i Sitte , Ahmed b. Hanbel’s Musned , Hâkim’s Mustedrek , Taberani’s Mu’cem .

Research paper thumbnail of Çağimizin Toplumsal Algisini Temsi̇l Eden Parametrelerden ‘Ki̇mli̇k’, ‘Kültür’ Ve ‘Uygarlik’ Kavramlarinin Sosyo-Poli̇ti̇k Anali̇zi̇

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2014

Recent political arena suffers under hesitation and contradictory trends between globalisation an... more Recent political arena suffers under hesitation and contradictory trends between globalisation and multiculturalism and between localisation and ethnic identities, and seeks monoculturalism in respect of countries and people with similar culture coming together in cultural, social, economic co-operations and strategic alliances with those of different cultures and various civilizations that tend to be left outside of these co-operations because of their 'differences'. In this context, identity question is at the agenda for the people who have a fear to lose their own identities. Identity is a social phenomenon which starts with the identity formation process by means of interaction with the 'other' or against the 'other'. The individual tends to internalise and practice the behaviours, values and norms of the society where he or she has lived in, in order to provide his or her psychological and physical security. In this way, to get an identity one must either identify oneself with someone and/or be perceived as identical to someone else. The continuous and permanent internalisation processes of social setting are resulted in the construction of an individual identity within a social dimension. The universalization of national culture constitutes the 'civilization' and the way of living and perception creates the 'culture under the notions of constructivist theory. In this study, the concepts culture, identity and civilization will be analyzed with the cross-cultural level and the possible confusion will be removed in this descriptive way.

Research paper thumbnail of Geleneği̇n İzi̇ni̇ Sürmek: Hattat Hüseyi̇n Kutlu’Nun Hayati Ve Sanati

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2018

Hüseyin Kutlu, yaşayan en önemli hattatlarımızdan birisi ve XXI. yüzyılın hat sanatı ekollerinin ... more Hüseyin Kutlu, yaşayan en önemli hattatlarımızdan birisi ve XXI. yüzyılın hat sanatı ekollerinin en önemli temsilcilerindendir. Âlim şahısların mensûb olduğu bir ailede dünyaya gelen Kutlu, ilmî bir muhitte yetişmiştir. Felsefe eğitiminden sonra, İmam-Hatipliği tercih eden Hattat Hüseyin Kutlu 33 sene vazife yapmıştır. Bu süre zarfında “İslâm bir medeniyet dinidir. Bu medeniyetin merkezi de câmidir” anlayışı üzerine, fonksiyonunu kaybeden câmiyi ihya etme gayreti içerisine girmiş ve câmi ile sanatı buluşturmuştur. Hattat Hüseyin Kutlu ile yapılan sözlü mülakatlar neticesinde gerçekleştirilen bu makaleden anlaşılıyor ki; oldukça velûd bir hattat olan Kutlu, mimarî ile yazı arasındaki ilişkiye çok önem vermiştir. Günümüzdeki hüsn-i hat sanatı ile mimarî yapı arasındaki problemlerin tespitini yapmıştır. Eserlerini icra ederken ölçüsü hep İslâm Medeniyeti’nin ilkeleri olmuştur. Eserlerinde muktezâ-i hâle muvâfık olması için mânaya, leke etkisine, kalem hakkına, diğer sanatlarla uyumuna ...

Research paper thumbnail of Evaluation of Secular Thought/Laicism in The Context of Ulûm-ı İktisâdiye ve İçtimâiye Mecmuası Case

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2018

Sekülerizm ve laiklik, sosyo-ekonomik, kültürel ve toplumsal olmak üzere oldukça geniş alanı kaps... more Sekülerizm ve laiklik, sosyo-ekonomik, kültürel ve toplumsal olmak üzere oldukça geniş alanı kapsayan kavramlardır. Bu bağlamda çalışmamız öncelikle, sekülerizm ve laikliğin tanımını, Avrupa’daki tarihsel sürecini ve kökenini oluşturan belli başlı düşünce akımlarını ele almaktadır. Bu akımlardan en önemlisi, metafizik hiçbir bilgiyi kabul etmeyen ve sadece deney ve gözlemle doğru bilgiye ulaşılabileceğini ileri süren pozitivizmdir. Materyalizm, evrimcilik ve liberalizm gibi yaklaşımlar da pozitivizmle birlikte seküler/laik dünya görüşünün teşekkülünde etkili olmuştur. Çalışmada, Avrupa’daki sürecin yanı sıra, Osmanlı Devleti’ni seküler düşüncenin ne boyutta etkilediği araştırılmış ve devletin, bu sürece gerilemeyle birlikte girdiği tespit edilmiştir. Devleti kurtarmak için Batılı devletlerin sistemini örnek almaya ve birtakım ıslahatlar gerçekleştirmeye başlayan yöneticiler, bir bakıma seküler/laik düşüncenin Osmanlı’da etkili olmasına neden olmuşlardır. Bu etki de, seküler düşüncey...

Research paper thumbnail of Commercial Places in Khorasan Cities And Products Sold at This Place (8-10. Centuries)

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2018

Şehir, toplum ve bireyin hayatını kuşatıcı rollere sahip olduğu kadar, iktisadî faaliyetlerin de ... more Şehir, toplum ve bireyin hayatını kuşatıcı rollere sahip olduğu kadar, iktisadî faaliyetlerin de yön vericisi olmuştur. Politik bir değere haiz olan bu mekânın köy ve benzeri yerleşim birimlerinden farklılığı düzenliliği, sınırı ve kuralları olan bir yer olmasıdır. Çünkü sosyal ve iktisadî bağlamda çıkması muhtemel anlaşmazlıkları çözecek hukuk kuralları da burada ortaya çıkmıştır. Örneğin İslam dünyasının her bölgesinde ve şehrinde var olan “hisbe teşkilatı” şehirdeki iktisadî anlaşmazlıkları çözmek ve düzeni sağlamak için vardı. İktisadi faaliyetlerinin asıl gerçekleştiği yerler, şehirlerdir. Şehirlerde ekonomik hayat çarşı-pazarda vuku bulmaktadır. Şehirleşme Horasan bölgesinde erken bir zamana tarihlenmektedir. Horasan bölgesinde şehir hayatının iktisadî akışının gerçekleştiği çarşı-pazar/sûk/bâzâr adlı mekânlar, İslamiyet’in başından itibaren bölgenin her şehrinde mevcuttu. Bölgede toplumun ihtiyaç duyduğu her türlü ürün bu mekanlarda bulunmaktaydı. 10. Yüzyıl İslam coğrafyacıl...

Research paper thumbnail of Muslim and Non-Muslim Relations in the Ottoman Cyprus (17th and 18th century)

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2018

Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Kıbrıs adası, içinde barındırdığı farklı... more Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Kıbrıs adası, içinde barındırdığı farklı etnik ve dinî unsurlarla var olagelmiştir. 1571 ve 1878 yılları arasında Osmanlı hâkimiyetindeki Müslümanlar ve adada çoğunluğu oluşturan gayrimüslimler, 300 yılı aşkın bir süre beraber yaşamış; ticaret başta olmak üzere hayatın tabii seyri içerisinde birçok farklı sahada birbirleriyle temas halinde olmuşlardır. Osmanlı döneminde her ne kadar gayrimüslimler belli oranda hukukî özerkliğe sahip olsa da, Müslümanlar ve gayrimüslimler arasında meydana gelen hukukî meseleleri çözüme bağlamada şerʻî mahkemeler yegâne müracaat mercii olmuştur. Bu mahkemelerde tutulan kadı sicilleri, Osmanlı döneminde itinayla muhafaza edilmiş olup bugün tarih içerisinde meydana gelen Müslim-gayrimüslim ilişkilerinin gözlemlenebileceği en zengin ve güvenilir kaynakları oluşturmaktadır. Konunun zikredilen bu öneminden hareketle 17. ve 18. yüzyıl Kıbrıs kadı sicillerine yansıyan Müslim-gayrimüslim ilişkileri şahı...

Research paper thumbnail of The Worth and Status of Historical Figures and Places with Respect to Current Public Opinion (Example of Kütahya Province)

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2018

Her toplumun ahlaki, estetik, teolojik, ideolojik vb. değer yargıları vardır. Bu değerlerin somut... more Her toplumun ahlaki, estetik, teolojik, ideolojik vb. değer yargıları vardır. Bu değerlerin somutlaşmış örnekleri ise tarihe mal olmuş şahıslar ve mekânlardır. Tarihi mekânlar ve şahsiyetler arasındaki münasebet sıradan bir ilişkinin ötesinde, şehre ve halkına kimlik ve kişilik kazandıran bir özelliğe sahiptir. Mekan şahıs ilişkisi kimliğin oluşumunda etkilidir. Çünkü mekan onun kimliğinin temel öğesidir. Bazı kişiler de vardır ki, mekâna kimliği ile anlam katar, mekân kendisi ile tanımlanır. Kütahya’da da bunun pek çok örnekleri bulunur. Mesela Kütahya Mevlevihanesi, Vacidiye Medresesi, Evliya Çelebi, Sun’ullâh-ı Gaybî ve Ergun Çelebi şehrin önemli değerleri arasındadır. Ancak şehir hayatı, toplumsal değişme ve özellikle küreselleşme süreci pek çok değeri aşındırdığı gibi bu değerleri de aşındırmıştır. Bu değerlerden biri de toplumun veya şehrin tarihinde yer tutan önemli şahsiyet ve mekânlardır. Bu çalışma öncelikle sosyolojik olarak şehir ve değer kavramları ele alınmıştır. Daha ...

Research paper thumbnail of Türk Toplumunda Allah İmgesi̇: Bi̇r Edebi̇yat Sosyoloji̇si̇ Denemesi̇

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2017

Din sosyolojisi, temel konusu olan din-toplum ilişkisini incelemek için birçok yöntem kullanır. B... more Din sosyolojisi, temel konusu olan din-toplum ilişkisini incelemek için birçok yöntem kullanır. Bu yöntemler çoğunlukla genel sosyolojinin yöntemleridir. Toplumun dini ve inancıyla ilgili bir konu incelenmek istendiğinde de bunu farklı yöntemlerle gerçekleştirmek mümkündür. Toplumdaki çeşitli sosyal kurumların, olguların, olayların din ile ilişkisi, sosyal tarih verileriyle incelenebildiği gibi, saha çalışmasıyla da incelenebilmektedir. Bu yöntemlerin önemini, gerekliliğini hatta başat yöntemler olduğunu inkâr etmemek koşuluyla, toplumun sanatsal eserleri üzerinde incelemeler yapmak suretiyle, bu ürünlerin üretildiği ve yaşatıldığı dönemlerdeki din-toplum ilişkisi üzerine analiz yapabilmenin mümkün olduğunu belirtmek gerekir. Bilhassa edebiyat eserleri bu konuda oldukça zengin verileri barındırmaktadır. Çünkü toplumun yaşantısında geniş yer kaplayan dinin, inançla, ibadetle veya tutumlarla ilgili boyutları, sözlü ve yazılı edebi eserlere, romanlara, şiirlere, masallara, destanlara; olaylar, olgular, kavramlar veya semboller şeklinde yansımıştır. Böylece edebi eserler din sosyolojisi açısından, toplumun gerek tarihsel süreçteki din algısı, anlayışı ve dini yaşantısı hakkında bilgiler içermesi, gerekse geçmişten günümüze yaşanan değişimi inceleme imkânı sağlaması bakımından önemli bir kaynağı teşkil etmektedir. Ancak ülkemizde bu konuda henüz sınırlı sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu alandaki çalışmalara mütevazı bir katkı denemesi olarak görülmesi gereken bu makalede, Türk halkının zihnindeki ve gönlündeki Allah imgesinin şiirlere yansımasından hareketle, Türk toplumunun din ile ilişkisi hakkında bir yönüyle ve sınırlı bir çerçevede değerlendirmeler yapılmıştır.

Research paper thumbnail of Osmanli Medrese Si̇stemi̇ni̇ Etki̇leyen Faktörler

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2017

Günümüzde genelde eğitim sisteminin, özelde eğitim-öğretim programlarının oluşmasında birtakım iç... more Günümüzde genelde eğitim sisteminin, özelde eğitim-öğretim programlarının oluşmasında birtakım iç ve dış etkenlerin varlığı dile getirilmektedir. Osmanlı medrese sistemini günümüz eğitim sistemleriyle kıyaslamak ve ikisinin birebir örtüştüğünü söylemek mümkün değildir. Ancak kendi şartları içerisinde değerlendirildiğinde medreselerin yönetim ve eğitim anlayışlarının oluşum ve gelişiminde pek çok değişkenin/faktörün bulunduğu görülebilir. Bunların başında devlet otoritesi, ilmiye sınıfı olarak teşkilatlanan ulema, Türk ve İslam coğrafyasının genelinde var olan Sünnî ilim geleneği, medreselerin finansmanını sağlayan vakıflar ve medrese eğitiminde asıl önemli unsur olan müderris gelmektedir. Özellikle Fatih'in yönetim ve eğitim sistemi bakımından yakından ilgilenerek inşa ettiği Sahn-ı Semân ve Kanuni'nin kurduğu Süleymaniye medreseleri, devlet otoritesinin medreseler üzerindeki etkisini çok iyi yansıtmaktadır. Ulemanın da medreseler üzerindeki tesiri, medreselerle ilgili düzenlemelerin yer aldığı kanunnâmelerin hazırlanması ve yürürlüğe konulmasında kendini göstermiştir. İslam ilim ve kültürünün önemli merkezlerinden gelen bilginler ile özellikle yüksek tahsil için buraları tercih eden Osmanlı âlimleri bu bölgelerdeki medreselerin ilim, kültür ve eğitim geleneklerini Osmanlı medreselerine intikal ettirmişlerdir. Yine bu konuda Osmanlı âlimlerinin itibar ettiği Sünnî çizgideki seçkin ulemanın eserleri ve şerhleri Osmanlı medreselerinde okunmuş ve bunlar zihniyet oluşturucu etkiye sahip olmuştur. Medreselerin finansmanını

Research paper thumbnail of EBÛ SAÎD MUHAMMED HÂDİMÎ’NİN (v. 1176/1762) HAYATI VE ESERLERİ

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2017

Ebû Saîd Muhammed el-Hâdimî, XVIII. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin önde gelen âlim ve sufilerindend... more Ebû Saîd Muhammed el-Hâdimî, XVIII. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin önde gelen âlim ve sufilerindendir. Yaşadığı asır modernleşmenin ve reform söylemlerinin başladığı zamana rastlayan Hâdimî; fakih, usûlcü ve sufi kimliğinin yanı sıra diğer alanlarda da seçkin bir âlim olup, Osmanlı uleması içinde görüş, düşünce ve eserleriyle de temayüz etmiş bir şahsiyettir. Köken itibariyle geriye gidilirse 463/1071'den sonra Selçuklular döneminde Konya'ya kadar gelen dedelerinin Buhara asıllı olduğu belirtilmektedir. Doğum yeri ise Konya'nın 128 km güneyinde kurulmuş, dağlık ve eski bir ilçe olan Hâdim'dir. Konya'da ve İstanbul'da çeşitli hocalardan ders okumuş ve icâzet almıştır. Hadim'de kendisinin kurduğu medresede müderrislik yapmıştır. Hadimî'nin kurmuş olduğu medresenin bugünkü İlahiyat ve Hukuk fakülteleri denginde bir eğitim verdiği ifade edilebilir. Medresede şu bölümler bulunmaktaydı: Fıkıh ve Usûl-i Fıkıh, İlm-i Kelâm, Tefsir ve Hadis, İslâm Felsefesi ve Arap Edebiyatı. III. Ahmed ve I. Mahmud gibi padişahlar tarafından İstanbul'a davet edilen Hâdimî, orada padişahların huzurunda icra edilen huzur dersleri yapmıştır. Tefsir, hadis, fıkıh, akâid, kelâm, tasavvuf, mantık vb. birçok alanda eser veren Hâdimî, 1176/1762 senesinde Hâdim'de vefat etmiştir.

Research paper thumbnail of Ahterî’Ni̇n Eserleri̇ni̇n Tefsi̇r Ve Kur’Ân İli̇mleri̇ Açisindan Değerlendi̇ri̇lmesi̇

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2017

, 1496'da Afyonkarahisar'da doğmuştur. Kütahya'da tahsil görmüş ve tedris hayatını ömrünün sonuna... more , 1496'da Afyonkarahisar'da doğmuştur. Kütahya'da tahsil görmüş ve tedris hayatını ömrünün sonuna kadar buradaki Haliliye Medresesi'nde devam ettirmiştir. Ahterî, Osmanlının ihtişamlı döneminde yaşamış ve zengin kaynaktan istifadeyle Arap dili ve edebiyatı, fıkıh, peygamberler tarihi, hadis ve ahlak alanında eserler vermiştir. Bilhassa Lügati, Osmanlı medreselerinde çok tercih edilmiş ve geniş İslam coğrafyasında tanınmıştır. Çalışmamızda Ahterî'nin bütün eserleri kısaca tanıtılacak ve Ahterî-i Kebîr, Câmiu'l-Mesâil, Tarihu Ahterî, Tercemetü'l-Ehâdîsi'l-Erbeîn ve Şerhu alâ Risâleti'l-Kefevi fi'l-Âdâb isimli mevcut beş eserinin; tefsir ve Kur'ân ilimleri merkezinde değerlendirilmesiyle sınırlandırılacaktır. Çalışmada, makale hacmini aşmamak için kavramların tarifi yapılmamıştır. Âyetlerin ait olduğu sureleri ve numaraları tarafımızdan verilmiş, aynı şekilde eserin metninde olmayan kısımlar tarafımızdan […] içerisinde gösterilmiştir. Müellifin üslubunu göstermek amacıyla Arapça kullanımın haricindeki yerlerde Türkçe tercümesi, günümüz Türkçesiyle sadeleştirerek verilmiştir. Çalışma Ahterî'nin, on altıncı asırdan itibaren ilim taliplerine, müderrislere ve münevverlere, kültürün temeli sayılabilecek dini kavramları, medrese eğitimi üzerinden halka kazandırmaktaki üstlendiği rolü bir nebze göstermeyi hedeflemiştir.

Research paper thumbnail of Dâvûd-İ Karsî’Ni̇n Şerhu’L-Kasîdeti̇’N-Nûni̇yye Adli Eseri̇ Çerçevesi̇nde Kelâmî Görüşleri̇

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2017

Dâvûd-i Karsî, (ö.1169/1756) on sekizinci yüzyılda yaşamış, Osmanlı ilim dünyasının münekkit bir ... more Dâvûd-i Karsî, (ö.1169/1756) on sekizinci yüzyılda yaşamış, Osmanlı ilim dünyasının münekkit bir âlimidir. Öğrencilere okutulan eserlerin pedagojik uygunluğundan başlayarak toplumda İslâm itikâdına ters gördüğü fikir ve hareketlere kadar pek çok hususu eleştirmiştir. İslâmî ilimlerin hemen her alanında genelde şerh-haşiye türü olmak üzere muhtasar eserler kaleme almıştır. Toplumun hemen her kesiminin seviyesine uygun olacak şekilde kaleme aldığı eserlerini, zaman zaman genişletme zaman zaman da ihtisar etme ihtiyacı duymuştur. el-Kasîdetü'n-Nûniyye için de önce Türkçe sonra da Arapça birer şerh yazmıştır. Bu çalışmada, Dâvûd-i Karsî'nin Şerhu'l-Kasîdeti'n-Nûniyye adlı Arapça şerhi çerçevesinde onun kelâmî düşüncesine temas ettik. Mâtürîdî Mezhebi esasları çerçevesinde kaleme alınan Şerhu'l-Kasîdeti'n-Nûniyye adlı eserin, ilahiyyât, nübüvvât, meâd ve muhtelif kelâmî meseleleri içine alan tam bir akâid metni olduğunu ortaya koyduk. Bu makalemizde ayrıca, Karsî'nin diğer kelâmî eserlerinden de hareketle onun söz konusu bahislerdeki görüşlerini, üslubunu ve eserinde yararlandığı kaynakları tespit ettik. Diğer yandan hayatına ve ilmî kişiliğine değinmek suretiyle müellifin bu alandaki yetkinliğini de izâha çalıştık.

Research paper thumbnail of Eski̇ Cami̇leri̇n Kaybolan Güzelli̇kleri̇nden Bi̇ri̇: Hüsn-İ Hat Levhalari

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2018

Cami ve mescidlere, bulunması gelenek hâline gelen cami takımı ve mihrab yazısından başka, çevren... more Cami ve mescidlere, bulunması gelenek hâline gelen cami takımı ve mihrab yazısından başka, çevrenin kültür ve maddî seviyesine göre hüsn-i hat levhaları da asılmıştır. Özellikle, selâtin camilerde yazı ve tezhip sanatı bakımından önemli eserler yer almıştır. Yakın zamana kadar, tarihî camilerimizden bazıları, âdeta birer “Hüsn-i Hat Müzesi” gibi idiler. Cami ve mescidlerin önemli güzelliklerinden olan bu eserler, topyekûn ilgisizlik ve hırsızların tasallutu sebebiyle yok denecek kadar azalmıştır. Kalabilen az sayıdaki levhalar da, koruma amaçlı olarak Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından müzeye kaldırılmıştır. Son zamanlara kadar, eski camilerimizde görmeye alışkın olduğumuz bu âşina güzellikler, artık birer “yâd-ı mâzi” halini almış bulunmaktadır. Cami ve mescidlerin levhalarla dolu eski halini bilenler için bugünkü durum bir hicrâna vesile olmaktadır. Tarihî camiler restorasyona tabi tutulurken veya yeni camiler yapılırken, geleneksel yazıların dışında, klâsik sanatların günümüzdek...

Research paper thumbnail of MUSTAFA SABRİ EFENDİ’NİN MAHMÛD ŞELTÛT’UN HZ. ÎSÂ’NIN REF‘ ve NÜZÛLÜ HAKKINDAKİ FETVASINA ELEŞTİRİLERİ

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2014

Mustafa Sabri Efendi, one of the last period politicians and scientists of Ottoman joined many sc... more Mustafa Sabri Efendi, one of the last period politicians and scientists of Ottoman joined many scholarly debates not only in his country but also in abroad and followed a conservative and traditionalist approach in these debates. One of the persons that he debated on scholarly issues was Mahmûd Şeltût, who took office in various levels and rose to prominence with his reformist thoughts. Mustafa Sabri objected the fatwa of Şeltût who used the thesis that there is no open expression in Quran and in Hadith that support the ascension and descent of Prophet İsa (Pbuh) in such as extend to form the basis of faith and the person who rejected this belief would not be in trouble with in terms of faith. He criticized Şeltût and he gave answers to his assertions and the evidences he used. Mustafa Sabri propounded some mental evidences in his responses together with the evidences forwarded by the predecessor scholars aimed at the faith of ascension and descent of Prophet İsa and developed reviews in this issue in accordance with the traditional views. The answers of Şeltût who responded the critics and answers of Mustafa Sabri to himself in parallel with those reviews through some articles, was taken as a subject of new critics by Mustafa Sabri. In this article, the fatwa of Şeltût and the critics of Mustafa Sabri aimed at that fatwa shall be reviewed.

Research paper thumbnail of Religious Sociological Approach to Social Change in Revelation Period: The Circular Loop Approach / Vahi̇y Dönemi̇ Sosyal Deği̇şmeye Di̇n Sosyoloji̇k Yaklaşim: Dai̇resel Döngü Yaklaşimi

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2015

Since foundation of sociology of religion, many subjects have been examined with this regard and ... more Since foundation of sociology of religion, many subjects have been examined with this regard and one of the most important subject is religion and social change relations. Sociology of Religion has placed special emphasis on examination of social change subject since mid of twentieth century, examination of social change process has taken up a lot of room in religion sociology literature of the last fifty years. Social change which is one of the important study fields of sociology necessitates the presentation of models to be explained. Whereas models may differ from society to society. As each societal structure has characteristics of its own, taking a model as an example may not provide an explanation of the social change in that society. What needs to be done in this situation is to exemplify the principles of a new model, a new denotation and model. This article is a social change model study to put forth relation between religion and social change and it comprises 23 years of Muhammad The Prophet. The change which occurred in the society in 23-years period which is referred to as the revelation period in the article has been explained through the circular loop model and the principles of this model has been stated conceptually.

Research paper thumbnail of Di̇ni̇ Yaşamin Bi̇çi̇mlendi̇ri̇ci̇ Olmayan Unsurlari: “Manevi̇yat Sosyoloji̇si̇” Paradi̇gmasini Sorgulama

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2015

Sociological assertions of religious vitality in Euro-American societies have developed a paradig... more Sociological assertions of religious vitality in Euro-American societies have developed a paradigm of spirituality in which, following earlier studies of the New Age, a distinction is drawn between external authority and self-authority. Methodologically and theoretically problematic, this paradigm diverts attention from people’s social practices and interactions, especially in relation to multiple religious authorities. Drawing upon ethnographic fieldwork with an English religious network, and building upon the work of Pierre Bourdieu, the author considers situations in which multiple authorities tend to relativize each other. Conceptualizing this in terms of “nonformativeness”—the lack of authorities’ ability formatively to shape religious identity, habitus, and competition over religious capital—allows a new understanding of individual secularization to emerge that questions assertions of vitality.

Research paper thumbnail of Cumhuri̇yet İdeoloji̇si̇ni̇n Erken Dönem Türk Sanat Tari̇hi̇ Çalişmalarina Etki̇leri̇

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2015

Sanat tarihi çalışmaları Batı'da Rönesans ile birlikte başlamıştır. Osmanlı Devleti'nde ise bu ça... more Sanat tarihi çalışmaları Batı'da Rönesans ile birlikte başlamıştır. Osmanlı Devleti'nde ise bu çalışmalara ilgi 20. yüzyıl başlarında görülürken, sanat tarihinin bir disiplin olarak ele alınması çok daha geç dönemlerde olmuştur. Sanat tarihi yazımı Türkiye'de Batı'ya nispetle hem geç başlamış hem de cumhuriyet ideolojisinin etkisi altında şekillenmiştir. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin ideolojik temellerine bakıldığında, dünyayı etkisi altına alan milliyetçilik düşüncesinin, bu temellerin ana ögesi olduğu görülür. Dolayısıyla milliyetçilik akımı ilmi çalışmalara da etki etmiştir. Zamanın 'Türk Tarih Tezi' ve 'Güneş Dil Teorisi'nin ümmet inancından milliyetçilik düşüncesine geçişin ürünleri olduğu dikkati çeker. Diğer taraftan dönemin ideolojisi kaçınılmaz olarak sanat tarihi araştırmalarına da doğrudan yansımış ve bunun neticesi olarak dikkatler Türklerin anayurdu kabul edilen Orta Asya'ya çevrilmiştir. Çalışmalarda Türklük vurgusu ön plana çıkarken, Müslüman kimlik arka plana itilmiştir. Mimar

Research paper thumbnail of KÜTAHYALI BİLGE ŞAİR SUNULLAH-I GAYBÎ VE DÖNEMİ SEMPOZYUMU (01-03 Ekim 2015 Kütahya)

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2015

Research paper thumbnail of TASAVVUF EDEBİYATI (Sufi Literature)

“Sufî Literature”, Annemarie Schimmel tarafından New York’ta 28 Nisan 1975’te verilen konferansa ... more “Sufî Literature”, Annemarie Schimmel tarafından New York’ta 28 Nisan 1975’te verilen konferansa aittir. Konferans metni Soas Kütüphanesinde L. N. 297. 4/ 337. 823 numarada kayıtlıdır. Metnin orijinali tarafımıza Prof. Dr. Bilal Kemikli tarafından ulaştırılmıştır. Metnin, Annemarie Schimmel’in yapmış olduğu çalışmaların özü mahiyetinde olması hasebiyle önemli olduğu kanaatindeyiz. Bu çalışmayı yaparken yazarın üslup ve vurgulamalarını korumaya özen gösterdik. Schimmel’in cümlelerindeki uzun açıklamalardan bazılarını dipnotta vermeyi uygun gördük. Metnin okuyucu tarafından daha rahat anlaşılmasını sağlamak için çevirmenlerce eklenen bilgiler dipnotlarda parantez içinde “Ç.N” ile gösterilmiştir.

Research paper thumbnail of Kitap Değerlendirmesi Book Review

Research paper thumbnail of DÜNYA DİNLERİNDE AHLAK / Morality in World Religions

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi , 2018

İnsanlık son birkaç yüzyıldır bireysel ve toplumsal anlamda pek çok değişiklikle karşı karşıya ka... more İnsanlık son birkaç yüzyıldır bireysel ve toplumsal anlamda pek çok değişiklikle karşı karşıya kalmıştır. Siyasi, ekonomik, toplumsal anlamda yaşanan değişimler bireylerin hayata bakış açılarını, onlara verilen eğitim şeklini, aile yapısını kısacası çevresindeki pek çok şeyi etkilemiştir. Bu değişimler içinde birey ve toplumun ahlaka bakış açıları, ahlakî olgunlukları farklılık göstermeye başlamıştır. Hâlbuki dünya nüfusunun önemli bir bölümünün kabul ettiği dinlerin kendi içinde bir ahlak sistemi vardır ve ahlak sisteminin insanoğlunu olumlu yönde etkilemesi gerekir.

Research paper thumbnail of CUMHURİYET İDEOLOJİSİNİN ERKEN DÖNEM TÜRK SANAT TARİHİ ÇALIŞMALARINA ETKİLERİ --- The Effects of Republican Ideology on Studies About Early Period of Turkish Art of History

“Türk Sanatında Asya-Sanat Tarihi Araştırmalarında İslam Öncesi”, Elif Kök, Kitabevi, Birinci Bas... more “Türk Sanatında Asya-Sanat Tarihi Araştırmalarında İslam Öncesi”, Elif Kök, Kitabevi, Birinci Baskı, İstanbul 2014, 325 sayfa.

Research paper thumbnail of PSİKOLOJİK SAĞLIK HAKKINDA İSLAM TIP TARİHİNİN İLK ÖRNEKLERİNDEN: “MESÂLİHU’L-EBDÂN VE’L-ENFÜS”  (One of the First Examples of Islamic History of Medicine on Psycological Health: "Mesâlihu’l-Ebdân ve’l-Enfüs")

“Beden ve Ruh Sağlığı” Mesâlihu’l-Ebdân ve’l-Enfüs Ebu Zeyd el-Belhî, Çev. Nail Okuyucu-Zahit Ti... more “Beden ve Ruh Sağlığı” Mesâlihu’l-Ebdân ve’l-Enfüs Ebu Zeyd el-Belhî, Çev. Nail Okuyucu-Zahit Tiryaki, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Yayınları, Birinci Baskı, İstanbul 2012, 572 sayfa.

Beden ve Ruh Sağlığı, Mesâlihu’l-Ebdân ve’l-Enfüs, esasen İslâm düşüncesini meydana getiren birçok önemli sima gibi yakın zamanlara kadar araştırmacıların dikkatlerinden uzak kalmış olan Ebu Zeyd el-Belhî’ye ait bir eserdir. Kitabın tanıtılmasındaki asıl tercih sebebi de onu ilim ve düşünce çevrelerinin dikkatine sunmaktır.

Research paper thumbnail of VI. TLÇK Tanıtım Yazısı

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, Dec 22, 2017

Giriş ve Tanıtım 2002 yılında kurulan İlmi Etüdler Derneği, nitelikli ilim adamı yetiştirmek, ilm... more Giriş ve Tanıtım 2002 yılında kurulan İlmi Etüdler Derneği, nitelikli ilim adamı yetiştirmek, ilmî anlayışı İslâm medeniyetinin köklerinden hareketle yeniden yorumlamak ve yeni bir hayat nizamı için gerekli bilgi birikimi oluşturmak üzere çalışmalarına yön vermektedir. Lisansüstü çalışmalar yapan araştırmacıların, ortak dil ve yöntem geliştirmelerine imkân ve zemin sağlamak, Türkiye'de yaşanan özgün akademik üretim sorununu aşmaya

Research paper thumbnail of VI. TÜRKİYE LİSANSÜSTÜ ÇALIŞMALAR KONGRESİ (10-13 Mayıs 2017 Muş) 6th Turkey Graduate Studies Conference (10-13 May 2017 Muş)

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi (İMAD), 2017

Research paper thumbnail of KÜTAHYALI BİLGE ŞAİR SUNULLAH-I GAYBÎ VE DÖNEMİ SEMPOZYUMU  (01-03 Ekim 2015  Kütahya) Symposium on Sophisticated Poet Sunullah Gaybi from Kütahya and His Period (01-03 October 2015 Kütahya)

Dumlupınar Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin “Şehir Değerlerini Tanıyor Projesi” kapsamında ger... more Dumlupınar Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin “Şehir Değerlerini Tanıyor Projesi” kapsamında gerçekleştirdiği sempozyumların üçüncüsü “Kütahyalı Bilge Şair Sunullah-ı Gaybî ve Dönemi” Sempozyumu Dumlupınar Üniversitesi (D.P.Ü.) İlahiyat Fakültesi ve D.P.Ü. İslâm Medeniyeti Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (DİMAM) katkılarıyla 01-03 Ekim 2015 tarihleri arasında Kütahya’da icra edildi.

Research paper thumbnail of IV. TÜRKİYE LİSANSÜSTÜ ÇALIŞMALAR KONGRESİ (14-17 Mayıs 2015  Kütahya)---4th Turkey Graduate Studies Conference (14-17 May 2015 Kütahya)

İlmi Etütler Derneği (İLEM), Dumlupınar Üniversitesi (D.P.Ü.) ve Dumlupınar Üniversitesi İslam M... more İlmi Etütler Derneği (İLEM), Dumlupınar Üniversitesi (D.P.Ü.) ve Dumlupınar Üniversitesi İslam Medeniyeti Araştırma ve Uygulama Merkezi (DİMAM) iş birliği ile düzenlenen Türkiye Lisansüstü Çalışmalar Kongresi’nin dördüncüsü 14-17 Mayıs 2015 tarihleri arasında Kütahya’da düzenlendi. Türkiye’deki genç araştırmacılar arasındaki tecrübe aktarımını sağlamak suretiyle lisansüstü çalışmaların niteliğinin artırılması ve bilim dünyasına kazandırılması hedeflenen kongreye Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı, Kütahya Belediyesi ile Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) destek verdi.

Research paper thumbnail of ERGUN ÇELEBİ ve KÜTAHYA MEVLEVÎLİĞİ SEMPOZYUMU (23-25 EKİM 2014)  Symposium on Ergun Çelebi and Kütahya Mawlawi (23-25 October 2014)

Bu yazıda 23-25 Ekim 2014 tarihinde Kütahya'da düzenlenen "ERGUN ÇELEBİ ve KÜTAHYA MEVLEVÎLİĞİ SE... more Bu yazıda 23-25 Ekim 2014 tarihinde Kütahya'da düzenlenen "ERGUN ÇELEBİ ve KÜTAHYA MEVLEVÎLİĞİ SEMPOZYUMU" tanıtılmıştır.

Research paper thumbnail of Murat kaş-GAZZÂLİ'DE BİLGİNİN MAHİYETİ SORUNU / al-Ghazalî on the Ontological Nature of Knowledge

GAZZÂLİ'DE BİLGİNİN MAHİYETİ SORUNU / al-Ghazalî on the Ontological Nature of Knowledge, 2018

İslam düşünce tarihinde İbn Sina’dan sonraki süreçte kavramsal-teorik düzlemde gerçekleşen değişi... more İslam düşünce tarihinde İbn Sina’dan sonraki süreçte kavramsal-teorik düzlemde gerçekleşen değişim ve dönüşümün izini süren çalışmalarda bir şekilde Gazzâlî’ye (ö. 505/1111) atıf yapılması kaçınılmazdır. Gazzâlî’nin Meşşâî felsefeye yönelik meydan okumasının varlık (ontoloji), insan (psikoloji) ve bilgi (epistemoloji) açısından müteahhirîn dönemi kelam düşüncesine miras bıraktığı üç önemli tartışma konusu vardır: Nedensellik, soyut nefs ve zihnî varlık. Soyut nefs görüşünün kelam düşüncesinin bir parçası haline gelmesi, bilgi teorisinin de doğal olarak bu değişimden payını alıp almadığı sorusunu akla getirmektedir. Gazzâlî’nin, nefs teorisindeki dönüşümü bilgi teorisine taşıyıp taşımadığı sorusunu eksene alan bu makale iki iddiayı temellendirme amacı taşımaktadır: ı. Nefsin mücerred bir cevher olduğu fikrini kabul eden Gazzâlî’nin düşüncesini, salt kavramsal çerçeveyi dikkate alarak teknik anlamda zihnî varlığa referansla sorgulamak mümkün değildir. ıı. Bilginin tanımı söz konusu olduğunda, Gazzâlî’nin kullandığı kavramlar onun mana (misal) teorisini kabule yakın durduğu izlenimini vermektedir. Diğer taraftan bilginin zatî cins ve faslı içeren bir tanımını yapmanın çok zor olduğu görüşünü benimsemesi itibarıyla Gazzâlî, bilgiyi bir tür ‘inkişaf’ olarak gören yaklaşımı tercih etmektedir. Bu bağlamda önce Gazzâlî’nin soyut nefs teorisiyle ilgili tavrı ortaya konulacak, ardından bilgi ve tümeller sorunu bağlamında söz konusu iddialar temellendirilecektir.

It is unavoidable for the studies which trace the conceptual-theoretical evolution and transformation in Islamic thought after Avicenna to refer to al-Ghazalî in a certain way. al-Ghazalî’s challange to the peripatetic Islamic philosophy left three basic controversies concerned with ontology, psychology and epistemology to the philosophical theology of the mutaahhirîn period : Causality, abstract soul and mental existence. The fact that the idea of abstract soul became part of the Islamic philosophical theology after the reception brings the question of whether the theory of knowledge takes its share from this change to the mind. This article, which explore the question of whether al-Ghazalî carried the transformation in the theory of soul to the theory of knowledge, aims to base two claims: ı. Taking into account only the conceptual framework used by al-Ghazalî who accepts the view that the soul is a abstract substance, it is incorrect to evaluate his ideas with reference to the mental existence. ıı. The concepts used by Ghazalî give the impression that he is close to accepting image theory. On the other hand, he prefers the treatment which regards knowledge as a kind of unveiling (inkişâf) as he adopts the view that it is diffucult to make an exact definiton of knowledge that consists of genre and difference. In this regard, firstly we will deal al-Ghazalî’s treatment of abstract soul briefly and after then will provide justifications for claims in question in the context of knowledge and universals.